Cennet Cehennem ve İçindekiler Hakkında Hadisler ~ İslami Bilgi

İSLAMİ BİLGİ VE BELGELERİN BULUNDUĞU İNTERNET BLOĞUDUR.

4 Aralık 2015 Cuma

Cennet Cehennem ve İçindekiler Hakkında Hadisler



١٠٠٤٨ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻟﻤﺎ ﺧﻠﻖ اﻟﻠّﻪ اﻟﺡﻨﺔ ﻗﺎل ﻟﺡﺒﺮﻳﻞ اذﻫﺐ ﻓﺎﻧﻈﺮ إﻟﻴﻬﺎ ﻓﺬﻫﺐ ﻓﻨﻈﺮ إﻟﻴﻬﺎ ﻓﻘﺎل وﻋﺰﺗﻚ ﻟﺎ ﻳﺴﻤﻊ ﺑﻬﺎ أﺣﺪ إﻟﺎ دﺧﻠﻬﺎ ﻓﺤﻔﻬﺎ ﺑﺎﻟﻤﻜﺎره ﻓﻘﺎل اذﻫﺐ ﻓﺎﻧﻈﺮ إﻟﻴﻬﺎ ﻓﺬﻫﺐ ﻓﻨﻈﺮ إﻟﻴﻬﺎ ﻓﻘﺎل وﻋﺰﺗﻚ ﻟﺨﺸﻴﺖ أن ﻟﺎ ﻳﺪﺧﻠﻬﺎ أﺣﺪ وﻟﻤﺎ ﺧﻠﻖ اﻟﻠّﻪ اﻟﻨﺎر ﻗﺎل ﻟﺡﺒﺮﻳﻞ اذﻫﺐ ﻓﺎﻧﻈﺮ إﻟﻴﻬﺎ ﻓﺬﻫﺐ ﻓﻨﻈﺮ إﻟﻴﻬﺎ ﻓﻘﺎل وﻋﺰﺗﻚ ﻟﺎ ﻳﺴﻤﻊ ﺑﻬﺎ أﺣﺪ ﻓﻴﺪﺧﻠﻬﺎ ﻓﺤﻔﻬﺎ ﺑﺎﻟﺸﻬﻮات ﻓﻘﺎل اذﻫﺐ ﻓﺎﻧﻈﺮ إﻟﻴﻬﺎ ﻓﺬﻫﺐ ﻓﻨﻈﺮ إﻟﻴﻬﺎ ﻓﻠﻤﺎ رﺟﻊ ﻗﺎل وﻋﺰﺗﻚ ﻟﻘﺪ ﺧﺸﻴﺖ أن ﻟﺎ ﻳﺴﻠﻢ ﻣﻨﻬﺎ أﺣﺪ إﻟﺎ دﺧﻠﻬﺎ ﻟﺎٔﺑﻰ داود واﻟﺘﺮﻣﺬى واﻟﻨﺴﺎءى


10048- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah cenneti yarattığı zaman Cibrîl'e: "Haydi git ona bak!" emrini verdi. O da gidip baktı ve şöyle dedi:
"İzzetin ve celâlin hakkı için bunu duyan herkes hemen oraya girer."
Sonra orasının etrafını (nefsin hoşlanmadığı) zorluklarla donattı ve: "Haydi şimdi git, bak!" buyurdu. Gitti, baktı ve şöyle dedi: "İzzetin hakkı için, onu duyan kimse oraya asla girmez."
Allah cehennemi yarattığı zaman Cibril'e "Haydi git ona bak!" emrini verdi. O da gitti baktı ve şöyle dedi: "İzzetin ve celâlin hakkı için onu öğrenen hiç kimse oraya giremez."
Sonra çevresini (nefsin hoşuna giden) şehvetlerle döşeyerek şöyle buyurdu: "Haydi git şimdi bak!" Gitti baktı, döndü, şöyle dedi: "İzzetin hakkı için korkarım ondan hiç kimse geri kalıp kurtulamaz, mutlaka oraya girer." Ebû Dâvud, Tirmizî ve Nesâî.
10048- Bu hadisi Ebû Dâvud (4744), Tirmizî (2560) ve Nesâî (eymân ve'n-nüzûr 3, VII, 3), Muh. b. Amr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İsnâdı hakkında Tirmizî "hasen sahîh" hükmü verdi.


١٠٠٤٩ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﺣﻔﺖ اﻟﻨﺎر ﺑﺎﻟﺸﻬﻮات وﺣﻔﺖ اﻟﺡﻨﺔ ﺑﺎﻟﻤﻜﺎره ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


10049- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennem şehvetlerle donatıldı, cennet ise (nefsin hoşlanmadığı) zorluklarla donatıldı." Buhârî ile Müslim.
10049- Bu hadisi Buhârî (rikâk 28, VII, 186) ve Müslim (cennet 1, s. 2174), Ebû'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٥٠ اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد رﻓﻌﻪ اﻟﺡﻨﺔ أﻗﺮب إﻟﻰ أﺣﺪﻛﻢ ﻣﻦ ﺷﺮاك ﻧﻌﻠﻪ واﻟﻨﺎر ﻣﺜﻞ ذﻟﻚ ﻟﻠﺒﺨﺎرى


10050- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennet birinize pabucunuzun bağından daha yakındır. Cehennem de öyle." Buhârî.
10050- Bu hadisi Buhârî (rikâk 29, VII, 186-7), Mûsâ b. Mes'ûd an Süfyân an Mansûr ve'l-A'meş an Ebî Vâil an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٥١ أﻧﺲ ﻟﺎ ﺗﺰال ﺟﻬﻨﻢ ﻳﻠﻘﻰ ﻓﻴﻬﺎ وﺗﻘﻮل ﻫﻞ ﻣﻦ ﻣﺰﻳﺪ ﺣﺘﻰ ﻳﻀﻊ رب اﻟﻌﺰة ﻓﻴﻬﺎ ﻗﺪﻣﻪ ﻓﻴﻨﺰوى ﺑﻌﻀﻬﺎ إﻟﻰ ﺑﻌﺾ وﺗﻘﻮل ﻗﻂ ﻗﻂ ﺑﻌﺰﺗﻚ وﻛﺮﻣﻚ وﻟﺎ ﻳﺰال ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻀﻞ ﺣﺘﻰ ﻳﻨﺸﻰء اﻟﻠّﻪ ﻟﻬﺎ ﺧﻠﻘﺎ ﻓﻴﺴﻜﻨﻬﻢ ﻓﻀﻞ اﻟﺡﻨﺔ


10051- Enes radiyallahu anh'dan:
"Cehenneme sürekli insanlar atılacak. O devamlı olarak şöyle diyecek:
"Daha var mı?" Rabbu'l-İzzet ona ayağını basıp iki yakasını birleştirinceye kadar bu devam edecek. "Artık yeter, artık yeter! İzzetin ve keremin hakkı için!" diyecek. Cennette ise daima boş yer bulunacak. Allah başka insanlar da yaratıp cennetten artan yere yerleştirecektir."
10051- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Kâf 1, VI 47; eymân ve'n-nüzûr 12, VII, 224-5; tevhîd 7/2, VIII, 167), Müslim (cennet 37-8, s. 2187) ve Tirmizî (3272), Katâde an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٥٢ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﺗﺤﺎﺟﺖ اﻟﺡﻨﺔ واﻟﻨﺎر ﻓﻘﺎﻟﺖ اﻟﻨﺎر أوﺛﺮت ﺑﺎﻟﻤﺘﻜﺒﺮﻳﻦ واﻟﻤﺘﺡﺒﺮﻳﻦ وﻗﺎﻟﺖ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻤﺎﻟﻰ ﻟﺎ ﻳﺪﺧﻠﻨﻰ إﻟﺎ ﺿﻌﻔﺎء اﻟﻨﺎس وﺳﻘﻄﻬﻢ وﻏﺮﺗﻬﻢ ﻓﻘﺎل اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻟﻠﺡﻨﺔ أﻧﺖ رﺣﻤﺘﻰ أرﺣﻢ ﺑﻚ ﻣﻦ أﺷﺎء ﻣﻦ ﻋﺒﺎدى وﻗﺎل ﻟﻠﻨﺎر أﻧﺖ ﻋﺬاﺑﻰ أﻋﺬب ﺑﻚ ﻣﻦ أﺷﺎء ﻣﻦ ﻋﺒﺎدى وﻟﻜﻞ واﺣﺪة ﻣﻨﻜﻤﺎ ﻣﻠﻮٔﻫﺎ ﻓﺎٔﻣﺎ اﻟﻨﺎر ﻓﻠﺎ ﺗﻤﻠﻰء ﺣﺘﻰ ﻳﻀﻊ اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ رﺟﻠﻪ ﻓﺘﻘﻮل ﻗﻂ ﻗﻂ وﻳﺰوى ﺑﻌﻀﻬﺎ إﻟﻰ ﺑﻌﺾ وﻟﺎ ﻳﻈﻠﻢ اﻟﻠّﻪ ﻣﻦ ﺧﻠﻘﻪ أﺣﺪا وأﻣﺎ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﺎٕن اﻟﻠّﻪ ﻳﻨﺸﻰء ﻟﻬﺎ ﺧﻠﻘﺎ ﻫﻤﺎ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى


10052- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennetle cehennem tartıştılar. Cehennem; böbürlenen ve zorba kimselerle, cennet ise insanların güçsüzleri ve insanlar nazarında değersiz olan kimselerle doldurulduklarını ileri sürecekler. Bunun üzerine Allah cennete şöyle diyecek.
"Sen benim rahmetimsin. Seninle kullarımdan dilediğime rahmetimi ulaştırırım."
Cehenneme de: "Sen benim azabımsın. Seninle kullarımdan istediğime azab ederim. Her ikiniz de dolacaksınız." Cehennem dolmak ve doymak bilmedi. Sonunda Allah ayağını ona koydu ve cehennem de:
"Artık hiç alacak yerim kalmadı, hiç alacak yerim kalmadı" dedi. (Çünkü Allah ayağını koyduğunda) cehennemin ağzı birbirine kavuşmuştu. Allah yarattıklarından hiç kimseye zulmetmez.
Cennetten boş kalan yerler için ise Allah başka insanlar yaratacaktır."
Buhârî, Müslim ve Tirmizî.
10052- Lafzı Müslim'e (cennet 36, s. 2186) aittir. Bu hadisi Buhârî (tefsîr Kâf 1/3, VI, 48; tevhîd 25, VIII, 186-7), Müslim (cennet 34-6, s. 2186-7) ve Tirmizî (2561), el-A'rec, İbn Sîrîn ve Hemmâm an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٥٣ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ أﻣﺎ أﻫﻞ اﻟﻨﺎر اﻟﺬﻳﻦ ﻫﻢ أﻫﻠﻬﺎ ﻓﺎٔﻧﻬﻢ ﻟﺎﻳﻤﻮﺗﻮن وﻟﺎ ﻳﺤﻴﻮن وﻟﻜﻦ ﻧﺎس أﺻﺎﺑﺘﻬﻢ اﻟﻨﺎر ﺑﺬﻧﻮﺑﻬﻢ أو ﻗﺎل ﺑﺨﻄﺎﻳﺎﻫﻢ ﻓﺎٔﻣﺎﺗﺘﻬﻢ إﻣﺎﺗﺔ ﺣﺘﻰ إذا ﻛﺎﻧﻮا ﻓﺤﻤﺎ أذن ﺑﺎﻟﺸﻔﺎﻋﺔ ﻓﺡﻰء ﺑﻬﻢ ﺿﺒﺎءر ﺿﺒﺎءر ﻓﺒﺜﻮا ﻋﻠﻰ أﻧﻬﺎر اﻟﺡﻨﺔ ﺛﻢ ﻗﻴﻞ ﻳﺎأﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ أﻓﻴﻀﻮا ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻓﻴﻨﺒﺘﻮن ﻧﺒﺎت اﻟﺤﺒﺔ ﻓﻰ ﺣﻤﻴﻞ اﻟﺴﻴﻞ ﻓﻘﺎل رﺟﻞ ﻣﻦ اﻟﻘﻮم ﻛﺎٔن رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻗﺪ ﻛﺎن ﺑﺎﻟﺒﺎدﻳﺔ ﻟﻤﺴﻠﻢ


10053- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Gerçek) cehennem ehli cehennemde ne ölür, ne de yaşarlar. Ancak (küfür ve şirk yüzünden değil de) günahları ya da hataları yüzünden cehenneme girenleri, cehennem ateşi öldürecek, kömür haline geldiklerinde, onlara şefaat izni çıkacak, grup grup getirilip cennet nehirlerine atılacaklar. Sonra cennet ehline: "Haydi onların üzerine su dökün!" denilecek. Böylece onlar selin yatağında biten daneler gibi biteceklerdir." Cemaatten bir adam dedi ki: "Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem (bunu anlatırken) çölde yaşamış birini andırıyordu." Müslim
10053- Bu hadisi Müslim (îmân 306, s. 172-3), Nasr b. Alî an Bişr b. el-Mufaddal an Ebî Mesleme an Ebî Nadre an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٥٤ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻳﺨﻠﺺ اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻮن ﻣﻦ اﻟﻨﺎر ﻓﻴﺤﺒﺴﻮن ﻋﻠﻰ ﻗﻨﻄﺮة ﺑﻴﻦ اﻟﺡﻨﺔ واﻟﻨﺎر ﻓﻴﻘﺘﺺ ﻟﺒﻌﻀﻬﻢ ﻣﻦ ﺑﻌﺾ ﻣﻈﺎﻟﻢ ﻛﺎﻧﺖ ﺑﻴﻨﻬﻢ ﻓﻰ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﺣﺘﻰ إذا ﻫﺬﺑﻮا وﻧﻘﻮا أذن ﻟﻬﻢ ﻓﻰ دﺧﻮل اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻮاﻟﺬى ﻧﻔﺲ ﻣﺤﻤﺪ ﺑﻴﺪه ﻟﺎٔﺣﺪﻫﻢ أﻫﺪى ﺑﻤﻨﺰﻟﻪ ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﻛﺎن ﻓﻰ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻟﻠﺒﺨﺎرى


10054- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Müminler cehennemden kurtarılıp cennetle cehennem arasında bir köprü üzerinde (bir müddet) durdurulacaklar. Dünyada yaptıkları haksızlıkların davası orada görülüp herkes haksızlık yapandan hakkını alacak. Böylece günahlardan arındırıldıktan sonra cennete girmelerine izin verilecektir. Muhammed'in canı elinde olan Allah'a yemin ederim ki, her biri, cennetteki yerini dünyadaki evinden daha iyi tanıyıp (yerleşecek)tir."
Buhârî.
10054- Bu hadisi Buhârî (mazâlim 1, III, 97; rikâk 48/3, VII, 197), Katâde an Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٥٥ ﺟﺎﺑﺮ رﻓﻌﻪ ﻳﺨﺮج ﻣﻦ اﻟﻨﺎر ﻗﻮم ﺑﺎﻟﺸﻔﺎﻋﺔ ﻛﺎٔﻧﻬﻢ اﻟﺜﻌﺎرﻳﺮ ﻗﻠﻨﺎ اﻟﺜﻌﺎرﻳﺮ ﻗﺎل اﻟﻀﻐﺎﺑﻴﺲ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


10055- Câbir radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bir grup insan şefaat sayesinde cehennemden seârîr şeklinde çıkacaklardır." Dedik ki:
"Seârîr nedir?" "Dağâbîs (bir tür salatalık)tır" buyurdu. Buhârî ile Müslim.
10055- Bu hadisi Buhârî (rikâk 51, VII, 201-2) ve Müslim (îmân 318, s. 178), Hammâd b. Zeyd an Amr b. Dînâr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Lafız Buhârî'ye aittir.

رﺟﻠﻴﻦ ﻣﻤﻦ ﻳﺪﺧﻞ اﻟﻨﺎر ﻟﻴﺸﺘﺪ ﺻﻴﺎﺣﻬﻤﺎ ﻓﻴﻬﺎ ﻓﻴﻘﻮل اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ أﺧﺮﺟﻮﻫﻤﺎ ﺛﻢ ﻳﻘﻮل ﻟﻬﻤﺎ ﻟﺎٔى ﺷﻰء اﺷﺘﺪ ﺻﻴﺎﺣﻜﻤﺎ ﻓﻴﻘﻮﻟﺎن ﻓﻌﻠﻨﺎ ذﻟﻚ ﻟﺘﺮﺣﻤﻨﺎ ﻓﻴﻘﻮل إن رﺣﻤﺘﻰ ﻟﻜﻤﺎ أن ﺗﻨﻄﻠﻘﺎ ﻓﺘﻠﻘﻴﺎ أﻧﻔﺴﻜﻤﺎ ﻓﻰ اﻟﻨﺎر ﺣﻴﺚ ﻛﻨﺘﻤﺎ ﻓﻴﻨﻄﻠﻘﺎن ﻓﻴﻠﻘﻰ أﺣﺪﻫﻤﺎ ﻧﻔﺴﻪ ﻓﻰ اﻟﻨﺎر ﻓﻴﺡﻌﻠﻬﺎ ﻋﻠﻴﻪ ﺑﺮدا وﺳﻠﺎﻣﺎ وﻳﻘﻮم اﻟﺎٓﺧﺮ ﻓﻠﺎ ﻳﻠﻘﻰ ﻧﻔﺴﻪ ﻓﻰ اﻟﻨﺎر ﻓﻴﻘﻮل ﻟﻪ اﻟﺮب ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻣﺎﻳﻤﻨﻌﻚ أن ﺗﻠﻘﻰ ﻧﻔﺴﻚ ﻛﻤﺎ أﻟﻘﻰ ﺻﺎﺣﺒﻚ ﻧﻔﺴﻪ ﻓﻴﻘﻮل رب إﻧﻰ ﻟﺎٔرﺟﻮ أن ﻟﺎ ﺗﻌﻴﺪﻧﻰ ﻓﻴﻬﺎ ﺑﻌﺪ أن أﺟﺮﺟﺘﻨﻰ ﻣﻨﻬﺎ ﻓﻴﻘﻮل اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻟﻚ رﺟﺎءك ﻓﻴﺪﺧﻠﺎن ﻣﻌﺎ ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﺑﺮﺣﻤﺔ اﻟﻠّﻪ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


10056- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehenneme girenlerden ikisi avazları çıktığı kadar feryad edecekler. Allah: "Onları çıkartın!" buyuracak. Sonunda çıkartılacaklar ve (Allah) onlara soracak:
"Neden bu kadar şiddetli feryad ediyorsunuz?"
"Bize acıyasın diye."
"Size acımam, muradım tekrar cehennemdeki yerlerinize atlamanızdır."
Onlardan biri gidip cehennemdeki yerine atlamak üzereyken orayı selametli ve serin bir yere dönüşmüş olarak görecek. Diğeri ise cehennemdeki yerine atlamaktan çekinecek. Allah ona soracak: "Neden kendini oradaki yerine atmadın?" Cevabı şu olacak:
"Rabbim, beni oradan çıkardıktan sonra tekrar oraya göndermemeni umuyorum." Allah şöyle buyuracak: "Sen de umduğuna nâil oldun."
Bunun üzerine ikisi de Allah'ın rahmetiyle cennete gireceklerdir." Tirmizî.
10056- Bu hadisi Tirmizî (2599), Süveyd b. Nasr an İbni'l-Mübârek an Rişdîn an İbn Nu'am an Ebî Osmân an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında zayıf hükmü verdi.


١٠٠٥٧ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ ﻳﻮٔﺗﻰ ﺑﺎٔﻧﻌﻢ أﻫﻞ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﻨﺎر ﻓﻴﺼﺒﻎ اﻟﻨﺎر ﺻﺒﻐﺔ ﺛﻢ ﻳﻘﺎل ﻳﺎاﺑﻦ آدم ﻫﻞ رأﻳﺖ ﺧﻴﺮا ﻗﻂ ﻫﻞ ﻣﺮ ﺑﻚ ﻣﻦ ﻧﻌﻴﻢ ﻗﻂ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﺎ واﻟﻠّﻪ ﻳﺎرب وﻳﻮٔﺗﻰ ﺑﺎٔﺷﺪ اﻟﻨﺎس ﺑﻮٔﺳﺎ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻴﺼﺒﻎ ﺻﺒﻐﺔ ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻪ ﻳﺎاﺑﻦ آدم ﻫﻞ رأﻳﺖ ﺑﻮٔﺳﺎ ﻗﺪ ﻫﻞ ﻣﺮ ﺑﻚ ﻣﻦ ﺷﺪة ﻗﻂ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﺎ واﻟﻠّﻪ ﻳﺎرب ﻣﺎﻣﺮ ﺑﻰ ﺑﻮٔس ﻗﻂ وﻟﺎ رأﻳﺖ ﺷﺪة ﻗﻂ ﻟﻤﺴﻠﻢ


10057- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennem ehlinden dünya nimetlerini tatmış olan biri getirilecek. Cehenneme bir kere daldırılacak. Sonra şöyle denecek: "Ey Âdemoğlu! Dünyadayken hiç iyilik gördün mü? Hiç bir nimete erdin mi?"
"Hayır vallahi, ya Rabbi!" diyecek.
"Cennet ehlinden dünyada en çok sıkıntı çeken kimse getirilecek. Cennete bir kere daldırılacak. Sonra sorulacak: "Ey Âdemoğlu! Dünyadayken hiç sıkıntı çektin mi? Başından zorluk ve yoksulluk geçti mi!" O da şu cevabı verecek: "Hayır vallahi ya Rabbi!" Müslim
10057- Bu hadisi Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 55, s. 2162), Amr en-Nâkıd an Yezîd b. Hârun an Hammâd b. Seleme an Sâbit el-Bünânî an Enes senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٥٨ اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد رﻓﻌﻪ إﻧﻰ ﻟﺎٔﻋﻠﻢ آﺧﺮ أﻫﻞ اﻟﻨﺎر ﺧﺮوﺟﺎ ﻣﻨﻬﺎ آﺧﺮ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ دﺧﻮﻟﺎ اﻟﺡﻨﺔ رﺟﻞ ﻳﺨﺮج ﻣﻦ اﻟﻨﺎر ﺣﺒﻮا ﻓﻴﻘﻮل اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻟﻪ اذﻫﺐ ﻓﺎدﺧﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻴﺎٔﺗﻴﻬﺎ ﻓﻴﺨﻴﻞ إﻟﻴﻪ أﻧﻬﺎ ﻣﻠﺎٔى ﻓﻴﺮﺟﻊ ﻓﻴﻘﻮل ﻳﺎرب وﺟﺪﺗﻬﺎ ﻣﻠﺎٔى ﻓﻴﻘﻮل اﻟﻠّﻪ اذﻫﺐ ﻓﺎدﺧﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻴﺎٔﺗﻴﻬﺎ ﻓﻴﺨﻴﻞ إﻟﻴﻪ أﻧﻬﺎ ﻣﻠﺎٔى ﻓﻴﺮﺟﻊ ﻓﻴﻘﻮل ﻳﺎرب وﺟﺪﺗﻬﺎ ﻣﻠﺎٔى ﻓﻴﻘﻮل اﻟﻠّﻪ اذﻫﺐ ﻓﺎدﺧﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﺎٕن ﻟﻚ ﻣﺜﻞ اﻟﺪﻧﻴﺎ وﻋﺸﺮة أﻣﺜﺎﻟﻬﺎ أو إن ﻟﻚ ﻣﺜﻞ ﻋﺸﺮة أﻣﺜﺎل اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻓﻴﻘﻮل أﺗﺴﺨﺮ ﺑﻰ أو ﺗﻀﺤﻚ ﺑﻰ وأﻧﺖ اﻟﻤﻠﻚ ﻓﻠﻘﺪ رأﻳﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺿﺤﻚ ﺣﺘﻰ ﺑﺪت ﺗﻮاﺟﺬه ﻓﻜﺎن ﻳﻘﻮل ذاك أدﻧﻰ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻣﻨﺰﻟﺔ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى


10058- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennemden en son çıkacak ve cennete en son girecek olanı biliyorum. Kişi sürünerek cehennemden çıkacak. Allah ona şöyle buyuracak: "Haydi git, cennete gir!" Cennete girmek için vardığında oranın dolu olduğu kendisine hayal ettirilecek. Dönüp gelecek ve şöyle diyecek: "Ya Rabbi! Gittim, orayı dolu buldum."
Allah: "Haydi tekrar git ve cennete gir!" emrini verecek. Gidecek; tekrar oranın dolu olduğu gösterilecek. Dönüp: "Ya Rabbi! Onu dolu buldum" diyecek.
Allah yine: "Haydi git, senin için orada dünya ve on misli kadar yer var -ya da- dünyanın on misli dünya kadar orada senin için yer var" diyecek.
Kul: "Sen Meliksin, beni aşağılıyor musun? Yoksa benimle alay mı ediyorsun" diyecek."
(Râvi dedi ki:) Bunu anlatırken Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in azı dişleri görünecek derecede güldüğünü gördüm. Ashâb arasında: "İşte cennet ehlinin en alt derecede olanı bu kimsedir" denilirdi.
Buhârî, Müslim ve Tirmizî.
10058- Bu hadisi Buhârî (rikâk 51, VII, 204), Müslim (îmân 308, s. 173) ve Tirmizî (2595), Mansûr an İbrâhîm an Abîde an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٥٩ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ آﺧﺮ ﻣﻦ ﻳﺪﺧﻞ اﻟﺡﻨﺔ رﺟﻞ ﻓﻬﻮ ﻳﻤﺸﻰ ﻣﺮة وﻳﻜﺒﻮ ﻣﺮة وﺗﺴﻔﻌﻪ اﻟﻨﺎر ﻣﺮة ﻓﺎٕذا ﻣﺎﺟﺎزوﻫﺎ اﻟﺘﻔﺖ إﻟﻴﻬﺎ ﻓﻘﺎل ﺗﺒﺎرك اﻟﺬى ﻧﺡﺎﻧﻰ ﻣﻨﻚ ﻟﻘﺪ أﻋﻄﺎﻧﻰ اﻟﻠّﻪ ﺷﻴﺌﺎ ﻣﺎأﻋﻄﺎه أﺣﺪا ﻣﻦ اﻟﺎٔوﻟﻴﻦ واﻟﺎٓﺧﺮﻳﻦ ﻓﺘﺮﻓﻊ ﻟﻪ ﺷﺡﺮة ﻓﻴﻘﻮل ﻳﺎرب أدﻧﻨﻰ ﻣﻦ ﻫﺬه اﻟﺸﺡﺮة ﻓﻠﺎٔﺳﺘﻈﻞ ﺑﻈﻠﻬﺎ وأﺷﺮب ﻣﻦ ﻣﺎءﻫﺎ ﻓﻴﻘﻮل اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻟﻌﻠﻰ إن أﻋﻄﻴﺘﻜﻬﺎ ﺗﺴﺎٔﻟﻨﻰ ﻏﻴﺮﻫﺎ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﺎﻳﺎرب وﻳﻌﺎﻫﺪه أن ﻟﺎ ﻳﺴﺎٔﻟﻪ ﻏﻴﺮﻫﺎ ورﺑﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻳﻌﺬره ﻟﺎٔﻧﻪ ﻳﺮى ﻣﺎ ﻟﺎ ﺻﺒﺮ ﻟﻪ ﻋﻠﻴﻪ ﻓﻴﺪﻧﻴﻪ ﻣﻨﻬﺎ ﻓﻴﺴﺘﻈﻞ ﺑﻈﻠﻬﺎ وﻳﺸﺮب ﻣﻦ ﻣﺎءﻫﺎ ﺛﻢ ﺗﺮﻓﻊ ﻟﻪ ﺷﺡﺮة ﻫﻰ أﺣﺴﻦ ﻣﻦ اﻟﺎٔوﻟﻰ ﻓﻴﻘﻮل أى رب أدﻧﻨﻰ ﻣﻦ ﻫﺬه ﻟﺎٔﺷﺮب ﻣﻦ ﻣﺎءﻫﺎ وأﺳﺘﻈﻞ ﺑﻈﻠﻬﺎ ﻟﺎ أﺳﺎٔﻟﻚ ﻏﻴﺮﻫﺎ ﻓﻴﻘﻮل ﻳﺎاﺑﻦ آدم أﻟﻢ ﺗﻌﺎﻫﺪﻧﻰ أن ﻟﺎ ﺗﺴﺎٔﻟﻨﻰ ﻏﻴﺮﻫﺎ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﻌﻠﻰ إن أدﻧﻴﺘﻚ ﻣﻨﻬﺎ ﺗﺴﺎٔﻟﻨﻰ ﻏﻴﺮﻫﺎ ﻓﻴﻌﺎﻫﺪه أن ﻟﺎ ﻳﺴﺎٔﻟﻪ ﻏﻴﺮﻫﺎ ورﺑﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻳﻌﺬره ﻟﺎٔﻧﻪ ﻳﺮى ﻣﺎ ﻟﺎ ﺻﺒﺮ ﻟﻪ ﻋﻠﻴﻪ ﻓﻴﺪﻧﻴﻪ ﻣﻨﻬﺎ ﻓﻴﺴﺘﻈﻞ ﺑﻈﻠﻬﺎ وﻳﺸﺮب ﻣﻦ ﻣﺎءﻫﺎ ﺛﻢ ﺗﺮﻓﻊ ﻟﻪ ﺷﺡﺮة ﻋﻨﺪ ﺑﺎب اﻟﺡﻨﺔ وﻫﻰ أﺣﺴﻦ ﻣﻦ اﻟﺎٔوﻟﻴﻴﻦ ﻓﻴﻘﻮل ﻳﺎرب أدﻧﻨﻰ ﻣﻦ ﻫﺬه ﻟﺎٔﺳﺘﻈﻞ ﺑﻈﻠﻬﺎ وأﺷﺮب ﻣﻦ ﻣﺎءﻫﺎ ﻟﺎ أﺳﺎٔﻟﻚ ﻏﻴﺮﻫﺎ ﻓﻴﻘﻮل ﻳﺎاﺑﻦ آدم أﻟﻢ ﺗﻌﺎﻫﺪﻧﻰ أن ﻟﺎ ﺗﺴﺎٔﻟﻨﻰ ﻏﻴﺮﻫﺎ ﻗﺎل ﺑﻠﻰ ﻳﺎرب ﻫﺬه ﻟﺎ أﺳﺎٔﻟﻚ ﻏﻴﺮﻫﺎ ورﺑﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻳﻌﺬره ﻟﺎٔﻧﻪ ﻳﺮى ﻣﺎ ﻟﺎ ﺻﺒﺮ ﻟﻪ ﻋﻠﻴﻪ ﻓﻴﺪﻧﻴﻪ ﻣﻨﻬﺎ ﻓﺎٕذا أدﻧﺎه ﻣﻨﻬﺎ ﺳﻤﻊ أﺻﻮات أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻴﻘﻮل أى رب أدﺧﻠﻨﻴﻬﺎ ﻓﻘﺎل ﻳﺎاﺑﻦ آدم ﻣﺎﻳﺼﺮﻳﻨﻰ ﻣﻨﻚ أﻳﺮﺿﻴﻚ أن أﻋﻄﻴﻚ اﻟﺪﻧﻴﺎ وﻣﺜﻠﻬﺎ ﻣﻌﻬﺎ ﻗﺎل ﻳﺎرب أﺗﺴﺘﻬﺰىء ﻣﻨﻰ وأﻧﺖ رب اﻟﻌﺎﻟﻤﻴﻦ ﻓﻀﺤﻚ اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد ﻓﻘﺎل أﻟﺎ ﺗﺴﺎٔﻟﻮﻧﻰ ﻣﻢ أﺿﺤﻚ ﻓﻘﺎﻟﻮا ﻣﻢ ﺗﻀﺤﻚ ﻓﻘﺎل ﻫﻜﺬا ﺿﺤﻚ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻘﺎﻟﻮا ﻣﻢ ﺗﻀﺤﻚ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻓﻘﺎل ﻣﻦ ﺿﺤﻚ رب اﻟﻌﺎﻟﻤﻴﻦ ﺣﻴﻦ ﻗﺎل أﺗﺴﺘﻬﺰىء ﻣﻨﻰ وأﻧﺖ رب اﻟﻌﺎﻟﻤﻴﻦ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﺎ أﺳﺘﻬﺰىء ﻣﻨﻚ وﻟﻜﻨﻰ ﻋﻠﻰ ﻣﺎأﺷﺎء ﻗﺎدر ﻟﻤﺴﻠﻢ


10059- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"En son cennete girecek kimse, kâh yürüyerek, kah yüzü üstü sürünerek, kâh da ateş yüzünü yalayarak geçecek. Ateşi geçtiği zaman geriye dönüp şöyle diyecek: "Beni senden kurtaran Allah ne yücedir! Allah bana öncekilerden ve sonrakilerden kimseye vermediğini vermiştir." Derken önüne bir ağaç çıkartılacak. Bunun üzerine şöyle diyecek: "Ya Rabbi! Beni o ağaca yaklaştır da gölgesinde gölgeleneyim, altından fışkıran sudan içeyim." Allah da şöyle buyuracak:
"Bunu sana verirsem, benden başkasını istemezsin değil mi?"
"Hayır ya Rabbi, istemem!" deyip, başkasını istemeyeceğine dair söz verecek. Allah da onun sabrı olmadığını gördüğü ve bildiği için mazur görecektir. Nihayet onu o ağaca yaklaştıracak, gölgesinde gölgelenip suyundan da içtikten sonra, ona ondan daha iyi bir ağaç gösterilecek, bu defa: "Ya Rabbi! Beni o ağaca yaklaştır da gölgesinde gölgeleneyim, suyundan da içeyim, Senden ondan başka bir şey istemem" diyecek.
Allah şöyle buyuracak: "Ey Âdemoğlu! Daha önce evvelkinden başkasını istemeyeceğine dair bana söz vermemiş miydin? Halbuki şimdi başkasını istiyorsun. Onu sana verirsem belki bir başkasını isteyeceksin." O'na, ondan başkasını istemiyeceğine dair söz verir.
Allah onun sabredemeyeceğini bildiği için onu mazur görecektir. Ağacı ona yaklaştıracak. Gölgesinde gölgelenecek ve suyundan da içecek.
Sonra tam cennetin kapısının yanında ilk ikisinden daha güzel olan bir ağaç gösterilecek. Bunun üzerine: "Ya Rabbi! Beni bu ağaca yaklaştır da onun gölgesinde gölgeleneyim, suyundan da içeyim, artık ondan başkasını istemem" diyecek. Bunun üzerine Allah:
"Ey Âdemoğlu! Daha önce de böyle söylemiştin. Şimdi yine istekte bulunuyorsun" diyecek.
"Evet Rabbim! Sana bundan başkasını istemiyeceğime dair söz vermiştim. Ancak sabredemiyorum, Senden bunu da istiyorum. Artık bu son, bundan başka istemiyeceğim" diyecek. Onun sabredemiyeceğini gördüğü için Rabbi onu mazur görecek ve onu o ağaca yaklaştıracak. Onu oraya yaklaştırınca, cennetliklerin seslerini duyacak. "Ey Rabbim, ne olur beni oraya (cennete) koy!" diye yalvaracak. Allah şöyle buyuracak:
"Ey Âdemoğlu! Beni senden kurtaracak olan nedir? Dünya ve mislini sana versem hoşnut olur musun?"
"Rabbim! Sen Âlemlerin Rabbi olduğun halde benimle alay mı ediyorsun?" diyecek." O sırada İbn Mes'ûd gülerek: "Bana neden güldüğümü sormayacak mısınız?" dedi.
"Neden güldün?" diye sorduklarında, şöyle dedi: "Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem de burada gülmüş ve kendisine: "Neden güldün, ey Allah Resûlü?" diye sormuşlar O da şu cevabı vermişti:
"Kul: "Ey Rabbim! Sen Âlemlerin Rabbisin benimle alay mı ediyorsun!" dediği; Allah da ona: "Seninle alay etmiyorum, ama Ben dilediğimi yapmaya kâdirim" diyerek gülmüştü. İşte ben de bunun için gülüyorum."
Müslim
10059- Bu hadisi Müslim (îmân 310, s. 174-5), İbn e. Şeybe an Affân b. Müslim an Hammâd b. Seleme an Sâbit an Enes an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٦٠ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻧﺎرﻛﻢ ﻫﺬه اﻟﺘﻰ ﺗﻮﻗﺪون ﺟﺰء ﻣﻦ ﺳﺒﻌﻴﻦ ﺟﺰءا ﻣﻦ ﻧﺎر ﺟﻬﻨﻢ ﻗﺎﻟﻮا واﻟﻠّﻪ إن ﻛﺎﻧﺖ ﻟﻜﺎﻓﻴﺔ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻗﺎل ﻓﺎٕﻧﻬﺎ ﻓﻀﻠﺖ ﻋﻠﻴﻬﺎ ﺑﺘﺴﻌﺔ وﺳﺘﻴﻦ ﺟﺰءا ﻛﻠﻬﺎ ﻣﺜﻞ ﺣﺮﻫﺎ ﻟﻤﺎﻟﻚ واﻟﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى


10060- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bu yaktığınız ateş, cehennem ateşinin yetmiş parçasından bir parçadır."
"Vallahi, bu ateş de yeter, ey Allah Resûlü!" dediler
Şöyle buyurdu: "Cehennem ateşi, öbüründen altmış dokuz parça fazladır. Her parçanın sıcaklığı, bu (dünya ateşi) kadardır." Mâlik, Müslim ve Tirmizî.
10060- Bu hadisi Mâlik (cehennem 1, s. 994), Buhârî (bed'ul-halk 10, IV, 90) ve Müslim (cennet 30, s. 2184) Ebû'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Tirmizî ise (2589, 2591), Hemmâm ve Ebû Sâlih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٦١ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ أوﻗﺪ ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺎر أﻟﻒ ﺳﻨﺔ ﺣﺘﻰ اﺣﻤﺮت ﺛﻢ أوﻗﺪ ﻋﻠﻴﻬﺎ أﻟﻒ ﺳﻨﺔ ﺣﺘﻰ أﺑﻴﻀﺖ ﺛﻢ أوﻗﺪ ﻋﻠﻴﻬﺎ أﻟﻒ ﺳﻨﺔ ﺣﺘﻰ اﺳﻮدت ﻓﻬﻰ ﺳﻮداء ﻣﻈﻠﻤﺔ ﻟﻤﺎﻟﻚ واﻟﺘﺮﻣﺬى ﺑﻠﻔﻈﻪ


10061- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennemin ateşi bin yılda yakıldı, sonunda kıpkırmızı kesildi. Bin yıl daha yakıldı, bembeyaz kesildi. Bin yıl daha yakıldı, simsiyah oluverdi. Şimdi kapkaranlıktır."
Mâlik ve lafzıyla Tirmizî.
10061- Bu hadisi Mâlik (cehennem 2, s. 994), an ammihî Ebî Süheyl b. Mâlik an ebîhî an Ebî Hureyre ve Tirmizî (2591), Şerîk an Âsım b. Behdele an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî'ye göre bu rivayetin Ebû Hureyre'nin sözü olması daha sahîhtir.


١٠٠٦٢ وﻋﻨﻪ ﻛﻨﺎ ﻣﻊ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﺴﻤﻊ وﺟﺒﺔ ﻓﻘﺎل أﺗﺪرون ﻣﺎﻫﺬا ﻗﻠﻨﺎ اﻟﻠّﻪ ورﺳﻮﻟﻪ أﻋﻠﻢ ﻗﺎل ﻫﺬا ﺣﺡﺮ رﻣﻰ ﺑﻪ ﻓﻰ اﻟﻨﺎر ﻣﻨﺬ ﺳﺒﻌﻴﻦ ﺧﺮﻳﻔﺎ ﻓﻬﻮ ﻳﻬﻮى ﻓﻰ اﻟﻨﺎر اﻟﺎٓن ﺣﻴﺚ اﻧﺘﻬﻰ إﻟﻰ ﻗﻌﺮﻫﺎ ﻟﻤﺴﻠﻢ


10062- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'le beraberdik, bir düşme sesi duydu ve sordu: "Bu nedir, biliyor musunuz?"
"Allah ve Resûlü daha iyi bilir" dedik. Şöyle buyurdu: "Bu, cehenneme atılan bir taştır. Yetmiş yıl önce cehenneme atılmış, henüz şimdi düşüyor. Dibine ancak ulaşabildi." Müslim
10062- Bu hadisi Müslim (cennet 31, s. 2184), Yahyâ b. Eyyûb an Halef b. Halîfe an Yezîd b. Keysân an Ebî Hâzım an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٦٣ اﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص رﻓﻌﻪ ﻟﻮ أن رﺻﺎﺻﺔ ﻣﺜﻞ ﻫﺬه وأﺷﺎر إﻟﻰ ﻣﺜﻞ اﻟﺡﻤﺡﻤﺔ أرﺳﻠﺖ ﻣﻦ اﻟﺴﻤﺎء إﻟﻰ اﻟﺎٔرض وﻫﻰ ﻣﺴﻴﺮة ﺧﻤﺴﻤﺎءة ﺳﻨﺔ ﻟﺒﻐﻠﺖ اﻟﺎٔرض ﻗﺒﻞ اﻟﻠﻴﻞ وﻟﻮ أﻧﻬﺎ أرﺳﻠﺖ ﻣﻦ رأس اﻟﺴﻠﺴﻠﺔ ﻟﺴﺎرت أرﺑﻌﻴﻦ ﺧﺮﻳﻔﺎ اﻟﻠﻴﻞ واﻟﻨﻬﺎر ﻗﺒﻞ أن ﺗﺒﻠﻎ أﺻﻠﻬﺎ أوﻗﻌﺮﻫﺎ


10063- İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan: (Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
-Kafatası gibi bir şeye işaret ederek- "Bunun gibi bir kurşun (kitle) eğer gökten yere gönderilse -ki araları beşyüzyıllık mesafedir- akşam olmadan yere ulaşır.
Aynı kurşun, cehennemliklerin bağlanacağı zincirin (Hakka, 69/32) baş tarafından atılsa, sonuna varmadan, geceli-gündüzlü kırk sonbahar seyretmesi gerekir."
Tirmizî
10063- Bu hadisi Tirmizî (2588), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Saîd b. Yezîd an Ebî's-Semh an Îsâ b. Hilâl an İbn Amr senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.


١٠٠٦٤ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ ﻟﺴﺮادق اﻟﻨﺎر أرﺑﻊ ﺟﺪر ﻛﺜﻒ ﻛﻞ ﺟﺪار ﻣﺴﻴﺮة أرﺑﻌﻴﻦ ﺳﻨﺔ


10064- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennem çardakları her birinin kalınlığı kırk yıllık mesafe olmak üzere sıkı yapılmış dört duvardan ibarettir." Tirmizî
10064- Bu hadisi Tirmizî (2584), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Rişdîn b. Sa'd an Amr b. el-Hâris an Derrâc an Ebî'l-Heysem an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında zayıf hükmü verdi.


١٠٠٦٥ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ وﻳﻞ واد ﻓﻰ ﺟﻬﻨﻢ ﻳﻬﻮى ﻓﻴﻪ اﻟﻜﺎﻓﺮ أرﺑﻌﻴﻦ ﺧﺮﻳﻔﺎ ﻗﺒﻞ أن ﻳﺒﻠﻎ ﻗﻌﺮه



10065- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Veyl, cehennemde bir vâdidir ki kâfir oraya atıldığı zaman, kırk sonbahar aşağıya doğru gider de ancak dibine ulaşır." Tirmizî
10065- Bu hadisi Tirmizî (3164), Abd b. Humeyd ani'l-Hasan b. Mûsâ an İbn Lehîa an Derrâc an Ebî'l-Heysem an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.




١٠٠٦٦ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻟﻮ أن دﻟﻮا ﻣﻦ ﻏﺴﺎق ﻳﻬﺮاق ﻓﻰ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻟﺎٔﻧﺘﻦ أﻫﻞ اﻟﺪﻧﻴﺎ


10066- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennem irininden dünyaya bir kova akıtılsa pis kokusu bütün dünyayı sarar."
Tirmizî

10066- Tirmizî (2584) bunu 10064 nolu rivayetin senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٦٧ اﺑﻦ ﻋﺒﺎس أن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻗﺮأ ﴿اﺗَّﻘُﻮا اﻟﻠّٰﻪَ ﺣَﻖَّ ﺗُﻘَﺎﺗِﻪٖ وَﻟَﺎ ﺗَﻤُﻮﺗُﻦَّ اِﻟَّﺎ وَاَﻧْﺘُﻢْ ﻣُﺴْﻠِﻤُﻮن﴾ ﻓﻘﺎل ﻟﻮ أن ﻗﻄﺮة ﻣﻦ اﻟﺰﻗﻮم ﻗﻄﺮت ﻓﻰ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻟﺎٔﻓﺴﺪت ﻋﻠﻰ أﻫﻞ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻣﻌﺎﻳﺸﻬﻢ ﻓﻜﻴﻒ ﺑﻤﻦ ﻳﻜﻮن ﻃﻌﺎﻣﻬﻢ ﻫﻰ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


10067- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, "Allah'tan nasıl korkulması gerekiyorsa öyle korkun ve ancak müslümanlar olarak ölün!" meâlindeki âyeti (Bakara, 2/132) okudu ve sonra şöyle buyurdu:
"Eğer zakkumdan dünyaya bir damla damlatılsa, dünya halkının yaşantısını mahveder. Ya onun yiyenlerin hali nice olur?" Tirmizî.
10067- Bu hadisi Tirmizî (2585), Mahmûd b. Gaylân an Ebî Dâvud an Şu'be ani'l-A'meş an Mücâhid an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.


١٠٠٦٨ أﺑﻮ ﻣﻮﺳﻰ رﻓﻌﻪ ﻓﻰ ﺟﻬﻨﻢ واد ﻳﻘﺎل ﻟﻪ ﻫﺒﻬﺐ ﻳﺴﻜﻨﻪ ﻛﻞ ﺟﺒﺎر ﻓﺎٕﻳﺎك أن ﺗﻜﻮن ﻣﻨﻬﻢ ﻟﻠﺪارﻣﻰ ﺑﻀﻌﻒ


10068- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennemde "Hebheb" adında bir vadi vardır ve her cebbarı (zorbayı) içine alacaktır. Sakın onlardan olmayasın!"
Dârimî zayıf bir senedle.
10068- Bu hadisi Dârimî (II, 331), Yezîd b. Hârûn an Ezher b. Sinân an Muh. b. Vâsi' an Bilâl b. e. Bürde an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٦٩ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ اﺷﺘﻜﺖ اﻟﻨﺎر إﻟﻰ رﺑﻬﺎ ﻓﻘﺎﻟﺖ رب أﻛﻞ ﺑﻌﻀﻰ ﺑﻌﻀﺎ ﻓﺎٔذن ﻟﻬﺎ ﺑﻨﻔﺴﻴﻦ ﻧﻔﺲ ﻓﻰ اﻟﺸﺘﺎء وﻧﻔﺲ اﻟﺼﻴﻒ ﻓﻬﻮ أﺷﺪ ﻣﺎﺗﺡﺪون ﻣﻦ اﻟﺤﺮ وأﺷﺪ ﻣﺎﺗﺡﻮد ﻣﻦ اﻟﺰﻣﻬﺮﻳﺮ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى


10069- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennem Rabbine: "Bir kısmım, bir kısmımı yemektedir" diye yakındı. Bunun üzerine Allah biri kışın, diğeri yazın olmak üzere iki nefes (almasına) müsaade etti. O (nefes), karşılaştığınız sıcak ile soğuğun en şiddetlisidir." Buhârî, Müslim ve Tirmizî.
10069- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 10, IV, 89) ve Müslim (mesâcid 185, s. 431-2), ez-Zührî an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Tirmizî (2592), el-A'meş an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre tarikiyle tahrîc ettiler.


١٠٠٧٠ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻳﺨﺮج ﻋﻨﻖ ﻣﻦ اﻟﻨﺎر ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻟﻪ ﻋﻴﻨﺎن ﺗﺒﺼﺮان وأذﻧﺎن ﺗﺴﻤﻌﺎن وﻟﺴﺎن ﻳﻨﻄﻖ ﻳﻘﻮل إﻧﻰ وﻛﻠﺖ ﺑﺜﻠﺎﺛﺔ ﻣﻤﻦ ﺟﻌﻞ ﻣﻊ اﻟﻠّﻪ إﻟﻬﺎ آﺧﺮ وﺑﻜﻞ ﺟﺒﺎر ﻋﻨﻴﺪ وﺑﺎﻟﻤﺼﻮرﻳﻦ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


10070- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyâmet günü, gören iki gözü, duyan iki kulağı, konuşan bir dili bulunan bir boyun (cehennemden) çıkacak ve şöyle diyecektir: "Şu üç kimseyi içime çekmekle görevlendirildim: Allah'la beraber başka bir ilah edinenler, zorba zalimler ve resim yapanlar." Tirmizî.
10070- Bu hadisi Tirmizî (2574), Abdullah b. Muâviye an Abdilazîz b. Müslim ani'l-A'meş an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb sahîh" hükmü verdi.


١٠٠٧١ وﻟﺮزﻳﻦ ﻣﻦ ﻛﺬب ﻋﻠﻰ ﻣﺘﻌﻤﺪا ﻓﻠﻴﺘﺒﻮأ ﺑﻴﻦ ﻋﻴﻨﻰ ﺟﻬﻨﻢ ﻣﻘﻌﺪا ﻗﻴﻞ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ وﻟﻬﺎ ﻋﻴﻨﺎن ﻗﺎل أﻣﺎ ﺳﻤﻌﺘﻢ ﻗﻮل اﻟﻠّﻪ ﴿اِذَا رَاَﺗْﻬُﻢْ ﻣِﻦْ ﻣَﻜَﺎنٍ ﺑَﻌٖﻴﺪٍ ﺳَﻤِﻌُﻮا ﻟَﻬَﺎ ﺗَﻐَﻴُّﻈًﺎ وَزَﻓٖﻴﺮًا﴾ ﻳﺨﺮج ﻋﻨﻖ ﻣﻦ اﻟﻨﺎر ﻟﻪ ﻋﻴﻨﺎن ﺗﺒﺼﺮان ﺑﻨﺤﻮه


10071- Rezîn:
"Kim (benim demediğimi dedi) diyerek bana yalan isnâd ederse cehennemin iki gözü arasındaki yerine hazırlansın." Denildi ki:
"Ey Allah Resûlü! Onun iki gözü mü var?" Şöyle buyurdu:
"Siz Allah'ın: "Bu ateş onlara, uzak bir yerden gözükünce, onun kaynamasını ve uğultusunu işitirler" buyruğunu (Furkân, 25/12) duymadınız mı?" Cehennemden, gören iki gözü bulunan bir boyun uzanıp çıkacaktır." Benzerini nakletti.


١٠٠٧٢ اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد رﻓﻌﻪ ﻳﻮٔﺗﻰ ﺑﺎﻟﻨﺎر ﻳﻮﻣﺌﺬ ﻟﻬﺎ ﺳﺒﻌﻮن أﻟﻒ زﻣﺎم ﻣﻊ ﻛﻞ زﻣﺎم ﺳﺒﻌﻮن أﻟﻒ ﻣﻠﻚ ﻳﺡﺮوﻧﻬﺎ ﻟﻤﺴﻠﻢ واﻟﺘﺮﻣﺬى


10072- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"O gün cehennem, her birini yetmiş bin meleğin çektiği bin yularla çekilerek getirilecektir." Müslim ve Tirmizî.
10072- Bu hadisi Müslim (cennet 29, s. 2184) ve Tirmizî (2573), Ömer b. Hafs b. Giyâs an ebîhî ani'l-Alâ b. Hâlid an Ebî Vâil an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٧٣ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ إن أدﻧﻰ أﻫﻞ اﻟﻨﺎر ﻋﺬاﺑﺎ ﻳﻨﺘﻌﻞ ﺑﻨﻌﻠﻴﻦ ﻣﻦ ﻧﺎر ﻳﻐﻠﻰ ﻣﻨﻬﻤﺎ دﻣﺎﻏﻪ ﻣﻦ ﺣﺮارة ﻧﻌﻠﻴﻪ


10073- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennem ehlinin göreceği azabın en hafifi, kişiye ateşten iki pabuç giydirilip onların sıcağından beyninin kaynaması şeklinde olacaktır." Müslim
10073- Bu hadisi Müslim (îmân 361, s. 195-6), İbn e. Şeybe an Yahyâ b. e. Bukeyr an Züheyr b. Muh. an Süheyl b. e. Sâlih ani'n-Nu'mân b. e. Ayyâş an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٧٤ ﺳﻤﺮة رﻓﻌﻪ إن ﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﺗﺎٔﺧﺬه اﻟﻨﺎر إﻟﻰ ﻛﻌﺒﻴﻪ وﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﺗﺎٔﺧﺬه اﻟﻨﺎر إﻟﻰ ﺣﺡﺰﺗﻪ وﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﺗﺎٔﺧﺬه اﻟﻨﺎر إﻟﻰ ﺗﺮﻗﻮﺗﻪ ﻫﻤﺎ ﻟﻤﺴﻠﻢ


10074- Semure radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennem kimini ökçelerine, kimini beline, kimini de köprücük kemiğine kadar yakalayacaktır." İkisi de Müslim'e aittir.
10074- Bu hadisi Müslim (cennet 32-3, s. 2185), Katâde an Ebî Nadre an Semure asl-ı senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٧٥ أﺑﻮ اﻟﺪرداء ﻳﻠﻘﻰ ﻋﻠﻰ أﻫﻞ اﻟﻨﺎر اﻟﺡﻮع ﻓﻴﻌﺪل ﻣﺎﻫﻢ ﻓﻴﻪ ﻣﻦ اﻟﻌﺬاب ﻓﻴﺴﺘﻐﻴﺜﻮن ﺑﺎﻟﻄﻌﺎم ﻓﻴﻐﺎﺛﻮن ﺑﻄﻌﺎم ﻣﻦ ﺿﺮﻳﻊ ﻟﺎ ﻳﺴﻤﻦ وﻟﺎ ﻳﻐﻨﻰ ﻣﻦ ﺟﻮع ﻓﻴﺴﺘﻐﻴﺜﻮن ﺑﺎﻟﻄﻌﺎم ﻓﻴﻐﺎﺛﻮن ﺑﻄﻌﺎم ذى ﻏﺼﺔ ﻓﻴﺘﺬﻛﺮون أﻧﻬﻢ ﻛﺎﻧﻮا ﻳﺡﻴﺰون اﻟﻐﺼﺺ ﻓﻰ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﺑﺎﻟﺸﺮاب ﻓﻴﺴﺘﻐﻴﺜﻮن ﺑﺎﻟﺸﺮاب ﻓﻴﺪﻓﻊ إﻟﻴﻬﻢ اﻟﺤﻤﻴﻢ ﺑﻜﻠﺎﻟﻴﺐ اﻟﺤﺪﻳﺪ ﻓﺎٕذا دﻧﻰ ﻣﻦ وﺟﻮﻫﻬﻢ ﺷﻮى وﺟﻮﻫﻬﻢ ﻓﺎٕذا دﺧﻞ ﺑﻄﻮﻧﻬﻢ ﻗﻄﻊ ﻣﺎﻓﻰ ﺑﻄﻮﻧﻬﻢ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ادﻋﻮا ﺧﺰﻧﺔ ﺟﻬﻨﻢ ﻋﺴﺎﻫﻢ ﻳﺨﻔﻔﻮن ﻋﻨﺎ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻟﻬﻢ ﴿اَوَﻟَﻢْ ﺗَﻚُ ﺗَﺎْﺗٖﻴﻜُﻢْ رُﺳُﻠُﻜُﻢْ ﺑِﺎﻟْﺒَﻴِّﻨَﺎتِ ﻗَﺎﻟُﻮا ﺑَﻠٰﻰ ﻗَﺎﻟُﻮا ﻓَﺎدْﻋُﻮا وَﻣَﺎ دُﻋٰٓﻮُٔا اﻟْﻜَﺎﻓِﺮٖﻳﻦَ اِﻟَّﺎ ﻓٖﻰ ﺿَﻠَﺎل﴾ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ادﻋﻮ ﻣﺎﻟﻜﺎ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﴿ﻳَﺎ ﻣَﺎﻟِﻚُ ﻟِﻴَﻘْﺾِ ﻋَﻠَﻴْﻨَﺎ رَﺑُّﻚ﴾ ﻓﻴﺡﻴﺒﻬﻢ ﴿اِﻧَّﻜُﻢْ ﻣَﺎﻛِﺜُﻮن﴾ ﻗﺎل اﻟﺎٔﻋﻤﺶ ﻧﺒﺌﺖ أن ﺑﻴﻦ دﻋﺎءﻫﻢ وإﺟﺎﺑﺔ ﻣﺎﻟﻚ ﻟﻬﻢ ﻣﻘﺪار أﻟﻒ ﻋﺎم ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن أدﻋﻮا رﺑﻜﻢ ﻓﻠﺎ ﺗﺡﺪون ﺧﻴﺮا ﻣﻨﻪ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﴿رَﺑَّﻨَﺎ ﻏَﻠَﺒَﺖْ ﻋَﻠَﻴْﻨَﺎ ﺷِﻘْﻮَﺗُﻨَﺎ وَﻛُﻨَّﺎ ﻗَﻮْﻣًﺎ ﺿَﺎٓﻟّٖﻴﻦ رَﺑَّﻨَﺎٓ اَﺧْﺮِﺟْﻨَﺎ ﻣِﻨْﻬَﺎ ﻓَﺎِنْ ﻋُﺪْﻧَﺎ ﻓَﺎِﻧَّﺎ ﻇَﺎﻟِﻤُﻮن﴾ ﻓﺡﻴﺒﻬﻢ ﴿اﺧْﺴَﻮُٔا ﻓٖﻴﻬَﺎ وَﻟَﺎ ﺗُﻜَﻠِّﻤُﻮن﴾ ﻓﻌﻨﺪ ذﻟﻚ ﻳﺌﺴﻮا ﻣﻦ ﻛﻞ ﺧﻴﺮ وﻋﻨﺪ ذﻟﻚ ﻳﺎٔﺧﺬون ﻓﻰ اﻟﺰﻓﻴﺮ واﻟﺤﺴﺮة واﻟﻮﻳﻞ


10075- Ebû'd-Derdâ radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennem ehli acıkacak. Açlıkları onlara yapılan azap seviyesine ulaşınca: "Açız" diye yardım isteyecekler. Onlara besleyici olmayan, açlıklarını da gidermeyen kötü kokulu diken verilecek. Yine "Açız, imdâd!" diye feryat edecekler. Bu sefer onlara boğazı tıkayan bir yiyecek verilecek. Böyle bir yiyeceği dünyadayken boğazlarından ancak içecek ile geçirdiklerini hatırlayacaklar ve içecek isteyecekler. Bu defa onlara demir çengeller ile kaynatılmış su sunulacak. Yüzlerine yaklaştırıldığı zaman yüzlerini kavuracak; karınlarına girdiği zaman midelerini parçalayacak. Diyecekler ki:"Haydi cehennem bekçilerini çağırın, belki bu azabımızı hafifletirler!" Çağıracaklar, ama onlar gelince şöyle diyecekler:
"Size peygamberleriniz deliller ve belgeler getirmediler mi?"
"Evet"diye cevab verecekler. "Öyleyse istediğiniz kadar dua edin, duanız da nâfile. Çünkü kâfirlerin duası burada boşa çıkar." (Mümin, 40/50) "Öyleyse haydi (cehennem görevlisi) Mâlik'i çağırın!" diyecekler ve onlar da: "Ey Mâlik! Haydi Rabbin bizi öldürsün!"
Mâlik ise: "Siz burada (ebediyen canlı) kalıcılarsınız" diyecek."
-(Râvi) el-A'meş dedi ki: "Onların Mâlik'i çağırmaları ile onun cevab vermesi arasında tam bin yıllık süre olduğu bana haber verildi.-
"Haydi Rabbinize dua edin, zira O'ndan başkasının size faydası olmaz" dediklerinde, Rablerine şöyle dua edecekler:
"Ey Rabbimiz! Azgınlığımız bizi altetti; biz sapık bir topluluk idik. Ey Rabbimiz, bizi buradan çıkart! Tekrar günaha dönersek belli ki biz zalim insanlarız." Rableri onlara şu cevabı verecek: "Yıkılın oraya, benimle konuşmayın!" (Mü'minûn, 23/106-9)
İşte o zaman her şeyden umutlarını kesecekler, daha da pişman, umutsuzluk dolu elim azabın içinde feryat edip kıvranacaklar."
Tirmizî
10075- Bu hadisi Tirmizî (2586), ed-Dârimî an Âsım b. Yûsuf an Kutbe b. Abdirrahman ani'l-A'meş an Şimr b. Atiyye an Şehr b. Havşeb an Ümmi'd-Derdâ' an Ebî'd-Derdâ senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٧٦ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ إن اﻟﺤﻤﻴﻢ ﻟﻴﺼﺐ ﻋﻠﻰ رءوﺳﻬﻢ ﻓﻴﻨﻔﺬ ﺣﺘﻰ ﻳﺨﻠﺺ إﻟﻰ ﺟﻮﻓﻪ ﻓﻴﺴﻠﺖ ﻣﺎﻓﻲ ﺟﻮﻓﻪ ﺣﺘﻰ ﻳﻤﺮق ﻣﻦ ﻗﺪﻣﻴﻪ وﻫﻮ اﻟﺼﻬﺮ ﺛﻢ ﻳﻌﺎد ﻛﻤﺎ ﻛﺎن ﻫﻤﺎ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


10076- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kaynar su başlarına dökülecek. Bu su içlerine nüfuz edecek. İçindekileri yakıp eriterek ayaklarından çıkacak. İşte bu hâdise ilgili âyette (Hacc, 22/20) geçen "Sahr" (eritme) hâdisesidir. Sonra (eriyen cesed) tekrar eski haline dönüşecek." İkisi de Tirmizî'nin.
10076- Bu hadisi Tirmizî (2582), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Saîd b. Yezîd an Ebî's-Semh an İbn Huceyre an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh garîb" hükmü verdi.


١٠٠٧٧ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﺿﺮس اﻟﻜﺎﻓﺮ أو ﻧﺎب اﻟﻜﺎﻓﺮ ﻣﺜﻞ أﺣﺪ وﻏﻠﻆ ﺟﻠﺪه ﻣﺴﻴﺮة ﺛﻠﺎث ﻟﻤﺴﻠﻢ


10077- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kâfirin (cehennemdeki) dişi ya da azı dişi Uhud büyüklüğündedir. Derisinin kalınlığı üç günlük mesafedir." Müslim
10077- Bu hadisi Müslim (cennet 44, s. 2189) ve Tirmizî (2579), Ebû Hâzım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٧٨ وﻟﻠﺘﺮﻣﺬى ﺿﺮس اﻟﻜﺎﻓﺮ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻣﺜﻞ أﺣﺪ وﻓﺨﺬه ﻣﺜﻞ اﻟﺒﻴﻀﺎء وﻣﻘﻌﺪه ﻣﻦ اﻟﻨﺎر ﻣﺴﻴﺮة ﺛﻠﺎث ﻣﺜﻞ اﻟﺮﺑﺬة ﻳﻌﻨﻰ ﻛﻤﺎ ﺑﻴﻨﻬﺎ وﺑﻴﻦ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ واﻟﺒﻴﻀﺎء ﺟﺒﻞ وﻗﻴﻞ ﻣﺪﻳﻨﺔ ﺑﺎﻟﻤﻐﺮب


10078- Tirmizî: "Kıyamet günü kâfirin dişi Uhud gibidir. Uyluğu ise Beydâ dağı büyüklüğündedir. Cehennemdeki oturacak yeri (Medine'den) Rebze'ye kadar üç günlük mesafedir." Beydâ, bir dağ adıdır. Bazılarına göre o, Mağrib'de bir şehirdir.
10078- Bu hadisi Tirmizî (2578), Alî b. Hucr an Muh. b. Ammâr an Muh. b. Ammâr ceddihî ve Sâlih mevla't-Tev'eme an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.


١٠٠٧٩ وﻟﻪ ﻓﻰ رواﻳﺔ إن ﻏﻠﻆ ﺟﻠﺪ اﻟﻜﺎﻓﺮ اﺛﻨﺎن وأرﺑﻌﻮن ذراﻋﺎ وإن ﺿﺮﺳﻪ ﻣﺜﻞ أﺣﺪ وإن ﻣﺡﻠﺴﻪ ﻣﻦ ﺟﻬﻨﻢ ﻣﺎﺑﻴﻦ ﻣﻜﺔ واﻟﻤﺪﻳﻨﺔ


10079- Onun diğer rivayeti:
"Kâfirin derisinin kalınlığı, kırk iki arşındır. Dişi, Uhud dağı, cehennemde oturduğu yer Mekke ile Medine arası kadardır."
10079- Bu hadisi Tirmizî (2577), Abbâs ed-Dûrî an Ubeydillah b. Mûsâ an Şeybân ani'l-A'meş an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh garîb" hükmü verdi.


١٠٠٨٠ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻣﺎﺑﻴﻦ ﻣﻨﻜﺒﻰ اﻟﻜﺎﻓﺮ ﻓﻰ اﻟﻨﺎر ﻣﺴﻴﺮة ﺛﻠﺎﺛﺔ أﻳﺎم ﻟﻠﺮاﻛﺐ اﻟﻤﺴﺮع ﻟﻤﺴﻠﻢ


10080- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kâfirin cehennemde iki omuzarası, hızlı bir süvari gidişiyle üç günlük mesafeyi kapsar." Müslim
10080- Bu hadisi Müslim (cennet 45, s. 2189-90), İbn Fudayl an ebîhî an Ebî Hâzım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٨١ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ رﻓﻌﻪ إن اﻟﻜﺎﻓﺮ ﻟﺴﺤﺐ ﻟﺴﺎﻧﻪ اﻟﻔﺮﺳﺦ واﻟﻔﺮﺳﺨﻴﻦ ﻳﺘﻮﻃﺎٔه اﻟﻨﺎس ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


10081- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kâfir dilini bir ya da iki fersah kadar sürükleyecek. İnsanlar üzerinden geçip onu çiğneyecekler." Tirmizî.
10081- Bu hadisi Tirmizî (2580), Hennâd an Alî b. Mushir ani'l-Fadl b. Yezîd an Ebî'l-Mahârik an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi.


١٠٠٨٢ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ إن إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﻳﺮى أﺑﺎه ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﻐﺒﺮة واﻟﻘﺘﺮة ﻓﻴﻘﻮل ﻟﻪ إﺑﺮاﻫﻴﻢ أﻟﻢ أﻗﻞ ﻟﻚ ﻟﺎ ﺗﻌﺼﻴﻨﻰ ﻓﻴﻘﻮل أﺑﻮه ﻓﺎﻟﻴﻮم ﻟﺎأﻋﺼﻴﻚ ﻓﻴﻘﻮل إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﻳﺎرب إﻧﻚ وﻋﺪﺗﻨﻰ أن ﻟﺎ ﺗﺨﺰﻧﻰ ﻳﻮم ﻳﺒﻌﺜﻮن ﻓﺎٔى ﺧﺰى أﺧﺰى ﻣﻦ أﺑﻰ اﻟﺎٔﺑﻌﺪ ﻓﻴﻘﻮل اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ إﻧﻰ ﺣﺮﻣﺖ اﻟﺡﻨﺔ ﻋﻠﻰ اﻟﻜﺎﻓﺮﻳﻦ ﺛﻢ ﻳﻘﻮل ﻳﺎإﺑﺮاﻫﻴﻢ ﻣﺎﺗﺤﺖ رﺟﻠﻴﻚ ﻓﻨﻈﺮ ﻓﺎٕذا ﻫﻮ ﺑﺬﺑﺢ ﻣﺘﻠﻄﺦ ﻓﻴﻮٔﺧﺬ ﺑﻘﻮاءﻣﻪ ﻓﻴﻠﻘﻰ ﻓﻰ اﻟﻨﺎر ﻟﻠﺒﺨﺎرى


10082- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İbrahim aleyhisselâm babasını, Kıyamet günü tozlanmış ve yüzü karalara bürünmüş olarak görecek de: "Bana âsi gelme dememiş miydim?" diyecek.
Babası: "Bugün sana asla âsi gelmem" diye cevap verdiğinde, İbrahim Allah'a şöyle diyecek: "Ya Rabbi! Bana Kıyâmet günü beni rezil etmeyeceğini va'd etmiştin. Babamın rezilliğinden daha büyük rezillik olabilir mi?"
Allah şöyle buyuracak: "Cenneti kâfirlere haram kıldım." Sonra şöyle buyuracak: "Ey İbrahim! Ayaklarının altında ne var bir bak bakalım."
Bakacak ve kana bulanmış bir sırtlan görecek. (Âzer'in dönüştürüldüğü bu çirkin sûretli hayvan) derhal alınıp ateşe atılacak."
Buhârî.
10082- Bu hadisi Buhârî (enbiyâ 8/2, IV, 110; tefsîr Şuarâ 1, VI, 16), İbn ebî Zi'b an Saîd el-Makburî an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٨٣ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ اﻟﺸﻤﺲ واﻟﻘﻤﺮ ﺛﻮران ﻋﻘﻴﺮان ﻓﻰ اﻟﻨﺎر ﻟﻠﻤﻮﺻﻠﻰ ﺑﻠﻴﻦ


10083- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Güneş ve Ay, cehennemde yaralı iki öküzdür." Ebû Ya'lâ leyyin bir senedle.
10083- İhtilâflı râvilerin bulunduğu bir isnâd ile tahrîc olunmuştur (Mecma' X, 390). Bu hadis Yezîd er-Rakâşî sebebiyle zayıftır.


١٠٠٨٤ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻋﻤﺮ اﻟﺬﺑﺎب أرﺑﻌﻮن ﻟﻴﻠﺔ واﻟﺬﺑﺎب ﻛﻠﻪ ﻓﻰ اﻟﻨﺎر إﻟﺎ اﻟﻨﺤﻞ


10084- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sineklerin ömrü kırk gecedir. Arı dışında sineklerin hepsi cehennemliktir." Ebû Ya'lâ
10084- Râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' X, 390).


١٠٠٨٥ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻟﻮ أن ﻓﻰ ﻫﺬا اﻟﻤﺴﺡﺪ ﻣﺎءة أﻟﻒ أو ﻳﺰﻳﺪون وﻓﻴﻪ رﺟﻞ ﻣﻦ اﻟﻨﺎر ﻓﻨﻔﺲ ﻓﺎٔﺻﺎب ﻧﻔﺴﻪ ﻟﺎﺣﺘﺮق اﻟﻤﺴﺡﺪ وﻣﻦ ﻓﻴﻪ ﻫﻤﺎ ﻟﻠﻤﻮﺻﻠﻰ


10085- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Eğer bu mescidde yüzbin ya da daha fazla kişi ve burada cehennemden bir adam bulunup bir soluk alsaydı; soluğundan mescidde bulunanların hepsi mescidle birlikte yanıp kül olurdu." İkisi de Ebû Ya'lâ'ya aittir.
10085- Heysemî diyor ki: "Ebû Ya'lâ, bunu nisbesiz olarak adını verdiği "İshâk"tan tahrîc etti. Bu, şayet İbn Râheveyh ise râvileri Sahîh ricâlindendir. Eğer başkası ise onu tanımıyorum" (Mecma' X, 391).


١٠٠٨٦ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ ﻟﻮ أن ﻣﻘﻤﻌﺎ ﻣﻦ ﺣﺪﻳﺪ وﺿﻊ ﻓﻰ اﻟﺎٔرض ﻓﺎﺟﺘﻤﻊ ﻟﻪ اﻟﺜﻘﻠﺎن ﻣﺎأﻗﻠﻮه ﻣﻦ اﻟﺎٔرض ﻟﺎٔﺣﻤﺪ واﻟﻤﻮﺻﻠﻰ ﺑﻠﻴﻦ


10086- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennemin bir demir sopası yeryüzüne konulsaydı da, insanlar ve cinlerin tümü bir araya gelse onu kaldıramazlardı."
Ahmed ve Ebû Ya'lâ leyyin bir senedle.
10086- Bu hadisi Ahmed (III, 29), Hasan an İbn Lehîa an Derrâc an Ebî'l-Heysem an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.
Heysemî'ye göre isnâdında aynı zamanda tevsîk olunan zayıf râviler mevcuttur (Mecma' X, 388).



١٠٠٨٧ ﻋﻤﺮ ﺟﺎء ﺟﺒﺮﻳﻞ إﻟﻰ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻰ ﺣﻴﻦ ﻏﻴﺮ ﺣﻴﻨﻪ اﻟﺬى ﻛﺎن ﻳﺎٔﺗﻴﻪ ﻓﻴﻪ ﻓﻘﺎم إﻟﻴﻪ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻘﺎل ﻳﺎﺟﺒﺮﻳﻞ ﻣﺎﻟﻰ أراك ﻣﺘﻐﻴﺮ اﻟﻠﻮن ﻓﻘﺎل ﻣﺎﺟﺌﺘﻚ ﺣﺘﻰ أﻣﺮ اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﺑﻤﻔﺎﺗﻴﺢ اﻟﻨﺎر ﻓﻘﺎل ﻳﺎﺟﺒﺮﻳﻞ ﺻﻒ ﻟﻰ اﻟﻨﺎر واﻧﻌﺖ ﻟﻰ ﺟﻬﻨﻢ ﻓﻘﺎل إن اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ أﻣﺮ ﺑﺡﻬﻨﻢ ﻓﺎٔوﻗﺪ ﻋﻠﻴﻬﺎ أﻟﻒ ﻋﺎم ﺣﺘﻰ اﺑﻴﻀﺖ ﺛﻢ أﻣﺮ ﻓﺎٔوﻗﺪ ﻋﻠﻴﻬﺎ أﻟﻒ ﻋﺎم ﺣﺘﻰ اﺣﻤﺮت ﺛﻢ أﻣﺮ ﻓﺎٔوﻗﺪ ﻋﻠﻴﻬﺎ أﻟﻒ ﻋﺎم ﺣﺘﻰ اﺳﻮدت ﻓﻬﻰ ﺳﻮداء ﻣﻈﻠﻤﺔ ﻟﺎ ﻳﻀﻰء ﺷﺮرﻫﺎ وﻟﺎ ﻳﻄﻔﺎٔ ﻟﻬﺒﻬﺎ واﻟﺬى ﺑﻌﺜﻚ ﺑﺎﻟﺤﻖ ﻟﻮ أن ﻗﺪر ﺛﻘﺐ اﻟﺎٕﺑﺮة ﻓﺘﺢ ﻣﻦ ﺟﻬﻨﻢ ﻟﻤﺎت ﻣﻦ ﻓﻰ اﻟﺎٔرض ﻛﻠﻬﻢ ﺟﻤﻴﻌﺎ ﻣﻦ ﺣﺮه واﻟﺬى ﺑﻌﺜﻚ ﺑﺎﻟﺤﻖ ﻟﻮ أن ﺧﺎزﻧﺎ ﻣﻦ ﺧﺰﻧﺔ ﺟﻬﻨﻢ ﺑﺮز إﻟﻰ أﻫﻞ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻓﻨﻈﺮوا اﻟﻴﻪ ﻟﻤﺎت ﻣﻦ ﻓﻰ اﻟﺎٔرض ﻛﻠﻬﻢ ﻣﻦ ﻗﺒﺢ وﺟﻬﻪ وﻣﻦ ﻧﺘﻦ رﻳﺤﻪ واﻟﺬى ﺑﻌﺜﻚ ﺑﺎﻟﺤﻖ ﻟﻮ أن ﺣﻠﻘﺔ ﻣﻦ ﺣﻠﻖ ﺳﻠﺴﻠﺔ أﻫﻞ اﻟﻨﺎر ﻧﻌﺖ اﻟﻠّﻪ ﻓﻰ ﻛﺘﺎﺑﻪ وﺿﻌﺖ ﻋﻠﻰ ﺟﺒﺎل اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻟﺎرﻓﻀﺖ وﻣﺎ ﺗﻘﺎرت ﺣﺘﻰ ﺗﻨﺘﻬﻰ إﻟﻰ اﻟﺎٔرض اﻟﺴﻔﻠﻰ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺣﺴﺒﻰ ﻳﺎﺟﺒﺮﻳﻞ ﻟﺎ ﻳﺘﺼﺪع ﻗﻠﺒﻰ ﻓﺎٔﻣﻮت ﻓﻨﻈﺮ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ إﻟﻰ ﺟﺒﺮﻳﻞ وﻫﻮ ﻳﺒﻜﻰ ﻓﻘﺎل ﺗﺒﻜﻰ ﻳﺎﺟﺒﺮﻳﻞ وأﻧﺖ ﻣﻦ اﻟﻠّﻪ ﺑﻤﻜﺎن اﻟﺬى أﻧﺖ ﺑﻪ ﻓﻘﺎل وﻣﺎﻟﻰ ﻟﺎ أﺑﻜﻰ أﻧﺎ أﺣﻖ ﺑﺎﻟﺒﻜﺎء ﻟﻌﻠﻰ أﻛﻮن ﻓﻰ ﻋﻠﻢ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻰ ﻏﻴﺮ اﻟﺤﺎل اﻟﺘﻰ أﻧﺎ ﻋﻠﻴﻬﺎ وﻣﺎ أدرى ﻟﻌﻠﻰ أﺑﺘﻠﻰ ﺑﻪ إﺑﻠﻴﺲ ﻓﻘﺪ ﻛﺎن ﻣﻦ اﻟﻤﻠﺎءﻛﺔ وﻣﺎ أدرى ﻟﻌﻠﻰ اﺑﺘﻠﻰ ﺑﻤﺎ اﺑﺘﻠﻰ ﻫﺎروت وﻣﺎروت ﻓﺒﻜﻰ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وﺑﻜﻰ ﺟﺒﺮﻳﻞ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺴﻠﺎم ﻓﻤﺎزاﻟﺎ ﻳﺒﻜﻴﺎن ﺣﺘﻰ ﻧﻮدﻳﺎ أن ﻳﺎﺟﺒﺮﻳﻞ وﻳﺎﻣﺤﻤﺪ إن اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻗﺪ آﻣﻨﻜﻤﺎ أن ﺗﻌﺼﻴﺎه ﻓﺎرﺗﻔﻊ ﺟﺒﺮﻳﻞ وﺧﺮج اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻤﺮ ﺑﻘﻮم ﻣﻦ اﻟﺎٔﻧﺼﺎر ﻳﻀﺤﻜﻮن وﻳﻠﻌﺒﻮن ﻓﻘﺎل أﺗﻀﺤﻜﻮن ووراءﻛﻢ ﺟﻬﻨﻢ ﻓﻠﻮ ﺗﻌﻠﻤﻮن ﻣﺎ أﻋﻠﻢ ﻟﻀﺤﻜﺘﻢ ﻗﻠﻴﻠﺎ وﻟﺒﻜﻴﺘﻢ ﻛﺜﻴﺮا وﻟﻤﺎ أﺳﻐﺘﻢ اﻟﻄﻌﺎم واﻟﺸﺮاب وﻟﺨﺮﺟﺘﻢ إﻟﻰ اﻟﺼﻌﺪات ﺗﺡﺎٔرون إﻟﻰ اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻓﻨﻮدى ﻳﺎﻣﺤﻤﺪ ﻟﺎ ﺗﻘﻨﻂ ﻋﺒﺎدى إﻧﻤﺎ ﺑﻌﺜﺘﻚ ﻣﻴﺴﺮا وﻟﻢ أﺑﻌﺜﻚ ﻣﻌﺴﺮا ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺳﺪدوا وﻗﺎرﺑﻮا ﻟﻠﺎٔوﺳﻂ ﺑﻀﻌﻒ


10087- Ömer radiyallahu anh'dan:
Cibrîl, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e beklenmedik bir zamanda gelmişti. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ayağa kalkarak: "Ey Cibril! Rengin neden böyle soluk? diye sordu.
"Allah, Cehennem anahtarlarını emredinceye kadar sana gelmedim." diye cevap verdi.
"Ey Cibril! Bana ateşi anlat ve cehennemi vasfet!" deyince, Cibrîl şöyle dedi: "Allah, emir buyurdu, cehennemin üzerinde bin yıl ateş yakıldı ve bembeyaz oldu. Bin yıl daha tutuşturuldu, bu defa kıpkırmızı kesildi. Emretti; bin yıl daha tutuşturuldu, simsiyah kesildi. Şu anda o, kapkaranlıktır. Ne kıvılcımları aydınlatır, ne de alevi söner. Seni Hak ile gönderene yemin ederim ki, Cehennemden iğne kadar bir yer açılsa, onun sıcaklığından, yeryüzündekilerin hepsi ölür. Seni Hak ile gönderene yemin ederim ki, eğer Cehennem bekçilerinden biri dünya ehline görünse ve dünya ehli ona baksaydı yüzünün çirkinliğinden ve pis kokusundan tüm dünya ehli ölürdü. Seni Hak ile gönderene yemin ederim ki, eğer Allah'ın Kitab'ında vasfettiği cehennem ehlinin zincirinden bir halka dünya dağlarına konulsaydı, hepsi parçalanır ve yerin dibine çökerdi." Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Bu kadar yeter, daha anlatma! Nerdeyse kalbim parçalanıp öleceğim."
Sonra ağladı. Cibrîl'e şöyle bir bakınca onun da ağladığını gördü ve sordu:
"Ey Cibrîl! Allah katındaki mevkiine rağmen sen de mi ağlıyorsun?"
"Neden ağlamayayım? Kim bilir belki ben Allah'ın ilminde şimdiki durumumdan başka bir durumda olurum. Kim bilir benim de başıma İblis'in başına gelen şeyler gelebilir. Zira (başlangıçta) o da meleklerdendi.
Kim bilir Hârut'la Mârut'un uğradığı âkibete ben de uğrayabilirim" deyince ağlamaya devam ettiler.
Nihayet kendilerine şöyle bir ses geldi: "Ey Cibrîl ve ey Muhammed! Allah-u Teala kendine âsi gelmekten sizi emin kıldı."
Bunun üzerine Cibrîl yukarıya doğru yükselip gözden kayboldu. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de oradan ayrıldı. Yoldan geçerken, Ensâr'dan gülüp oynayan bir kavme rastladı ve onlara şöyle buyurdu: "Gülüyor musunuz, önünüzde cehennem var. Eğer benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız. Yemekten içmekten kesilir, yüksek yerlere çıkıp Allah'a yalvarırdınız." Derken şöyle bir ses duyuldu:
"Ey Muhammed! Kullarımı umutsuz etme! Ben seni zorlaştırıcı olarak değil kolaylaştırıcı olarak gönderdim." Allah Resûlü de sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Amellerinizde aşırıya kaçmayın ve doğru yolu tutunuz!"
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.
10087- Râvilerinden Sellâm et-Tavîl, ittifâkla zayıftır (Mecma' X, 387).


١٠٠٨٨ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة ﻗﻠﺖ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻣﻢ ﺧﻠﻖ اﻟﺨﻠﻖ ﻗﺎل ﻣﻦ اﻟﻤﺎء ﻗﻠﺖ اﻟﺡﻨﺔ ﻣﺎﺑﻨﺎؤﻫﺎ ﻗﺎل ﻟﺒﻨﺔ ﻓﻀﺔ وﻟﺒﻨﺔ ذﻫﺐ وﻣﻠﺎﻃﻬﺎ اﻟﻤﺴﻚ اﻟﺎٔذﻓﺮ وﺣﺼﺒﺎؤﻫﺎ اﻟﻠﻮٔﻟﻮٔ واﻟﻴﺎﻗﻮت وﺗﺮﺑﺘﻬﺎ اﻟﺰﻋﻔﺮان ﻣﻦ ﻳﺪﺧﻠﻬﺎ ﻳﻨﻌﻢ وﻟﺎ ﻳﺒﺎٔس وﻳﺨﻠﺪ وﻟﺎ ﻳﻤﻮت وﻟﺎ ﺗﺒﻠﻰ ﺛﻴﺎﺑﻬﻢ وﻟﺎ ﻳﻔﻨﻰ ﺷﺒﺎﺑﻬﻢ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى ﻣﻄﻮﻟﺎ


10088- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'e sordum:
"Ey Allah Resûlü! Yaratıklar neden yaratıldılar?"
"Sudan."
"Cennetin yapısı nedir?"
"Bir kerpici gümüş, bir kerpici altın, harcı keskin kokulu misk, döşemesi inci ve yakut, toprağı ise za'feran (safran) olup, oraya giren mutlu olur, umutsuz olmaz, ebedî olur, ölmez. Ne giydikleri eskir, ne de gençlikleri tükenir" buyurdu. Tirmizî uzun bir metinle.
10088- Bu hadisi Tirmizî (2526), Ebû Kureyb an Muh. b. Fudayl an Hamza ez-Zeyyât an Ziyâd et-Tâî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında zayıf hükmü verdi.


١٠٠٨٩ زﻳﺪ ﺑﻦ أرﻗﻢ رﻓﻌﻪ إن اﻟﺮﺟﻞ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻟﻴﻌﻄﻰ ﻗﻮة ﻣﺎءة رﺟﻞ ﻓﻰ اﻟﺎٔﻛﻞ واﻟﺸﺮب واﻟﺡﻤﺎع واﻟﺸﻬﻮة ﻓﻘﺎل رﺟﻞ ﻣﻦ اﻟﻴﻬﻮد إن اﻟﺬى ﻳﺎٔﻛﻞ وﻳﺸﺮب ﺗﻜﻮن ﻣﻨﻪ اﻟﺤﺎﺟﺔ ﻗﺎل ﻳﻔﻴﺾ ﻣﻦ ﺟﻠﺪه ﻋﺮق ﻓﺎٕذا ﺑﻄﻨﻪ ﻗﺪ ﺿﻤﺮ ﻟﻠﺪارﻣﻰ


10089- Zeyd b. Erkam radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennetliklere yeme, içme ve cinsi ilişki hususunda tam yüz kişinin gücü verilecektir." Yahudilerden bir adam dedi ki:
"Ama yiyen içenin helâya çıkma ihtiyacı olur."
"Derisinden ter boşanacak, böylece karnı dümdüz (sanki hiç bir şey yememiş gibi olacaktır" buyurdu. Dârimî.
10089- Bu hadisi Dârimî (II, 334), Ca'fer b. Avn ani'l-A'meş an Sumâme b. Ukbe an Zeyd b. Erkam senedi ile tahrîc etti.
Râvileri güvenilir kimselerdir.


١٠٠٩٠ أﺑﻮ ﻣﻮﺳﻰ رﻓﻌﻪ ﺟﻨﺘﺎن ﻣﻦ ﻓﻀﺔ آﻧﻴﺘﻬﻤﺎ وﻣﺎ ﻓﻴﻬﻤﺎ وﺟﻨﺘﺎن ﻣﻦ ذﻫﺐ آﻧﻴﺘﻬﻤﺎ وﻣﺎ ﻓﻴﻬﻤﺎ وﻣﺎﺑﻴﻦ اﻟﻘﻮم وﺑﻴﻦ أن ﻳﻨﻈﺮوا إﻟﻰ رﺑﻬﻢ إﻟﺎ رداء اﻟﻜﺒﺮﻳﺎء ﻋﻠﻰ وﺟﻬﻪ ﻓﻰ ﺟﻨﺔ ﻋﺪن


10090- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kapları ve içindekileri gümüş olan gümüşten iki cennet, kapları ve içindekiler altın olan iki de altın cennet vardır. Adn cennetinde insanlarla Rableri arasında, Rablerini görmeyi engelleyen bir kibriyâ perdesi olacaktır."
Buhârî, Müslim ve Tirmizî
10090- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 8, IV, 86; tefsîr Rahman 1-2, VI, 56; tevhîd 24, VIII, 185), Müslim (cennet 23, s. 2182) ve Tirmizî (2528), Ebû İmrân el-Cevnî an Ebî Bekr b. e. Mûsâ an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٩١ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ إ ﻟﻠﻤﻮٔﻣﻦ ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﻟﺨﻴﻤﺔ ﻣﻦ ﻟﻮٔﻟﻮٔة واﺣﺪة ﻃﻮﻟﻬﺎ ﻓﻰ اﻟﺴﻤﺎء ﺳﺘﻮن ﻣﻴﻠﺎ


10091- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennette mü'minin, yüksekliği altmış mil olan bir inci çadırı olur."
10091- Bu hadis, yukarıda zikri geçen kaynakların aynı yerlerinde kimisinde her iki metinde tek bir isnâda bağlı olarak aynı asl-ı senedle tahrîc olunmuştur.


١٠٠٩٢ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻋﺮﺿﻬﺎ ﻟﻠﻤﻮٔﻣﻦ ﻓﻴﻬﺎ أﻫﻠﻮن ﻳﻄﻮف ﻋﻠﻴﻬﻢ اﻟﻤﻮٔﻣﻦ ﻓﻠﺎ ﻳﺮى ﺑﻌﻀﻬﻢ ﺑﻌﻀﺎ


10092- Diğer rivayet:
"Genişliği de öyle (yani altmış mildir). Orada mü'minin aileleri bulunacak. Mü'min onları bir bir dolaşacak, ama birbirlerini göremeyeceklerdir."
Buhârî, Müslim ve Tirmizî
10092- Bu hadis, yukarıda zikri geçen kaynakların aynı yerlerinde kimisinde her iki metinde tek bir isnâda bağlı olarak aynı asl-ı senedle tahrîc olunmuştur.


١٠٠٩٣ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ إن ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﺷﺡﺮة ﻳﺴﻴﺮ اﻟﺮاﻛﺐ ﻓﻰ ﻇﻠﻬﺎ ﻣﺎءة ﻋﺎم واﻗﺮءوا إن ﺷﺌﺘﻢ ﴿وَﻇِﻞٍّ ﻣَﻤْﺪُود﴾ وﻟﻘﺎب ﻗﻮس أﺣﺪﻛﻢ ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﺧﻴﺮ ﻣﻤﺎ ﻃﻠﻌﺖ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺸﻤﺲ أو ﺗﻐﺮب ﻫﻰ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى


10093- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennette bir ağaç vardır, bir süvari onun gölgesinde tam yüz yıl yürüse katedemiyecektir. İsterseniz Allah'ın "Dâimî (uzatılmış) gölgeler" buyruğunu (Vâkıa, 69/30) okuyun!"
Cennette birinizin yayı kadar bir yer, üzerine Güneşin doğduğu ya da battığı şeylerden (dünyadan) daha hayırlıdır."
Buhârî, Müslim ve Tirmizî.
10093- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 8, IV, 87; tefsîr Vâkıa 1, VI, 57), Müslim (cennet 6-7, s. 2175) ve Tirmizî (2523), Abdurrahman b. e. Amre, el-A'rec, Ebû Saîd el-Makburî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٩٤ ﻋﺒﺎدة ﺑﻦ اﻟﺼﺎﻣﺖ رﻓﻌﻪ إن ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﻣﺎءة درﺟﺔ ﻣﺎﺑﻴﻦ ﻛﻞ درﺟﺔ ﻛﻤﺎ ﺑﻴﻦ اﻟﺴﻤﺎء واﻟﺎٔرض واﻟﻔﺮدوس أﻋﻠﻰ درﺟﺔ ﻣﻨﻬﺎ ﺗﻔﺡﺮ أﻧﻬﺎر اﻟﺡﻨﺔ اﻟﺎٔرﺑﻌﺔ وﻣﻦ ﻓﻮﻗﻬﺎ ﻳﻜﻮن اﻟﻌﺮش ﻓﺎٕذا ﺳﺎٔﻟﺘﻢ اﻟﻠّﻪ ﻓﺴﺎٔﻟﻮه اﻟﻔﺮدوس


10094- Ubâde b. es-Sâmit radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennette her bir derecenin, arası gökle yer kadar olan tam yüz derece vardır. Firdevs bunların en üst derecesidir ki, oradan dört nehir fışkırıp akar. Arş ise onun üstündedir. Allah'dan dilekte bulunduğunuz zaman, Firdevs cennetini dileyin!" Tirmizî
10094- Bu hadisi Tirmizî (2531), Yezîd b. Hârun an Hemmâm an Zeyd b. Eslem an Atâ b. Yesâr an Ubâde asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Râvileri Sahîh ricâlindendir.


١٠٠٩٥ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ ﻏﺪوة ﻓﻰ ﺳﺒﻴﻞ اﻟﻠّﻪ روﺣﺔ ﺧﻴﺮ ﻣﻦ اﻟﺪﻧﻴﺎ وﻣﺎﻓﻴﻬﺎ وﻟﻘﺎب ﻗﻮس أﺣﺪﻛﻢ أو ﻣﻮﺿﻊ ﻳﺪه ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﺧﻴﺮ ﻣﻦ اﻟﺪﻧﻴﺎ وﻣﺎﻓﻴﻬﺎ وﻟﻮ أن اﻣﺮأة ﻣﻦ ﻧﺴﺎء أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ اﻃﻠﻌﺖ إﻟﻰ أﻫﻞ اﻟﺎٔرض ﻟﺎٔﺿﺎءت اﻟﺪﻧﻴﺎ وﻣﺎﻓﻴﻬﺎ وﻟﻤﻠﺎٔت ﻣﺎﺑﻴﻨﻬﻤﺎ رﻳﺤﺎ وﻟﻨﺼﻴﻔﻬﺎ ﻳﻌﻨﻰ ﺧﻤﺎرﻫﺎ ﺧﻴﺮ ﻣﻦ اﻟﺪﻧﻴﺎ وﻣﺎﻓﻴﻬﺎ


10095- Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sabahleyin ya da öğleden sonra Allah yolunda yürümek, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Sizden birinin cennette yayı kadar ya da avucu kadar olan yeri, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Eğer cennet kadınlarından bir kadın yer ehline görünseydi, dünyayı ve içindekilerini aydınlığa boğar ve ikisinin arasını da güzel koku ile doldururdu. Onun başörtüsü dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır." Tirmizî
10095- Bu hadisi Buhârî (cihâd 6, III, 202-3), Abdullah b. Muh. an Muâviye b. Amr an Ebî İshâk an Humeyd an Enes senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٩٦ ﺳﻌﺪ رﻓﻌﻪ ﻟﻮ أن ﻣﺎﻳﻔﻞ ﻇﻔﺮ ﻣﻤﺎ ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﺑﺪا ﻟﺘﺰﺧﺮﻓﺖ ﻟﻪ ﻣﺎﺑﻴﻦ ﺧﻮاﻓﻖ اﻟﺴﻤﻮات واﻟﺎٔرض وﻟﻮ أن رﺟﻠﺎ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ اﻃﻠﻊ ﻓﺒﺪا ﺳﻮاره ﻟﻄﻤﺲ ﺿﻮء اﻟﺸﻤﺲ ﻛﻤﺎ ﺗﻄﻤﺲ اﻟﺸﻤﺲ ﺿﻮء اﻟﻨﺡﻮم


10096- Sa'd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Eğer cennette olan şeylerden bir tırnaklık miktar görünseydi, yer ile gök arasını süse boğardı. Eğer cennet ehlinden bir adam görünüp bileziklerini gösterseydi, güneşin yıldızların ışıklarını bastırdığı gibi güneşin ışığını bastırırdı." Tirmizî
10096- Bu hadisi Tirmizî (2538), Süveyd b. Nasr an İbni'l-Mübârek an İbn Lehîa an Yezîd an Yezîd b. e. Habîb an Dâvud b. Âmir b. Sa'd an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi.


١٠٠٩٧ ﻣﻌﺎوﻳﺔ ﺟﺪ ﺑﻬﺰ ﺑﻦ ﺣﻜﻴﻢ رﻓﻌﻪ إن ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﺑﺤﺮ اﻟﻌﺴﻞ وﺑﺤﺮ اﻟﺨﻤﺮ وﺑﺤﺮ اﻟﻠﺒﻦ وﺑﺤﺮ اﻟﻤﺎء ﺛﻢ ﺗﻨﺸﻖ اﻟﺎٔﻧﻬﺎر ﺑﻌﺪ


10097- Behz b. Hakîm'in dedesi Muâviye'den:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennette, bal denizi, şarap denizi, süt denizi ve su denizi bulunmaktadır. Diğer nehirler bunlardan çıkacaktır." Tirmizî
10097- Bu hadisi Tirmizî (2571), Muh. b. Beşşâr an Yezîd b. Hârûn ani'l-Cüreyrî an Hakîm b. Muâviye an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.


١٠٠٩٨ أﺑﻮ أﻳﻮب أﺗﻰ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﻋﺮاﺑﻰ ﻓﻘﺎل ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ إﻧﻰ أﺣﺐ اﻟﺨﻴﻞ أوﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﺧﻴﻞ ﻗﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ إن أدﺧﻠﺖ اﻟﺡﻨﺔ أﺗﻴﺖ ﺑﻔﺮس ﻣﻦ ﻳﺎﻓﻮﺗﺔ ﻟﻬﺎ ﺟﻨﺎﺣﺎن ﻓﺤﻤﻠﺖ ﻋﻠﻴﻬﺎ ﺛﻢ ﻃﺎرت ﺑﻚ ﺣﻴﺚ ﺷﺌﺖ


10098- Ebû Eyyûb radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bir bedevî gelip şöyle dedi:
"Ey Allah Resûlü! Ben atı severim, acaba cennette at var mıdır?"
"Cennete girersen, sana yakuttan iki kanadı bulunan bir at getirilecektir. Ona bindirileceksin, sonra onunla istediğin yere uçacaksın." Tirmizî
10098- Bu hadisi Tirmizî (2544), Muh. b. İsm. b. Semure an Ebî Muâviye an Vâsıl b. es-Sâib an Ebî Sevre an Ebî Eyyûb senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında zayıf hükmü verdi.


١٠٠٩٩ ﻋﻠﻰ رﻓﻌﻪ إن ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﻟﻤﺡﺘﻤﻌﺎ ﻟﻠﺤﻮر اﻟﻌﻴﻦ ﻳﺮﻓﻌﻦ ﺑﺎٔﺻﻮات ﻟﻢ ﺗﺴﻤﻊ اﻟﺨﻠﺎءق ﺑﻤﺜﻠﻬﺎ ﻳﻘﻠﻦ ﻧﺤﻦ اﻟﺨﺎﻟﺪات ﻓﻠﺎ ﻧﺒﻴﺪ وﻧﺤﻦ اﻟﻨﺎﻋﻤﺎت ﻓﻠﺎ ﻧﺒﺎٔس وﻧﺤﻦ اﻟﺮاﺿﻴﺎت ﻓﻠﺎ ﻧﺴﺨﻂ ﻃﻮﺑﻰ ﻟﻤﻦ ﻛﺎن ﻟﻨﺎ وﻛﻨﺎ ﻟﻪ


10099- Ali radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennette hurîlerin toplanma yerleri vardır. Seslerini yükseltecekler, yaratılmışlar onların sesi kadar güzel bir sesi o ana kadar hiç duymamış olacak ve şöyle diyecekler: "Biz ebedîleriz, asla helâk olmayız, biz mutlu kişileriz, asla bedbaht olmayız, biz hoşnutlarız, asla kederlenmeyiz. Ne mutlu bizim için olan kişilere, ne mutlu kendileri için olduğumuz kişilere!" Tirmizî
10099- Bu hadisi Tirmizî (2564), Ebû Muâviye an Abdirrahman b. İshâk ani'n-Nu'mân b. Sa'd an Alî asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.


١٠١٠٠ اﺑﻦ اﻟﻤﺴﻴﺐ ﻟﻘﻴﺖ أﺑﺎﻫﺮﻳﺮة ﻓﻘﺎل ﻟﻰ أﺳﺎٔل اﻟﻠّﻪ أن ﻳﺡﻤﻊ ﺑﻴﻨﻨﺎ ﻓﻰ ﺳﻮق اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻘﻠﺖ أﻓﻴﻬﺎ ﺳﻮق ﻗﺎل ﻧﻌﻢ أﺧﺒﺮﻧﻰ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أن أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ إذا دﺧﻠﻮﻫﺎ ﻧﺰﻟﻮا ﻓﻴﻬﺎ ﺑﻔﻀﻞ أﻋﻤﺎﻟﻬﻢ ﺛﻢ ﻳﻮٔذن ﻟﻬﻢ ﻓﻰ ﻣﻘﺪار ﻳﻮم اﻟﺡﻤﻌﺔ ﻣﻦ أﻳﺎم اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻓﻴﺰورون رﺑﻬﻢ وﻳﺒﺮز ﻟﻬﻢ ﻋﺮﺷﻪ وﻳﺘﺒﺪى ﻟﻬﻢ ﻓﻰ روﺿﺔ ﻣﻦ رﻳﺎض اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻴﻮﺿﻊ ﻟﻬﻢ ﻣﻨﺎﺑﺮ ﻣﻦ ﻧﻮر وﻣﻨﺎﺑﺮ ﻣﻦ ﻟﻮٔﻟﻮٔ وﻣﻨﺎﺑﺮ ﻣﻦ ﻳﺎﻗﻮت وﻣﻨﺎﺑﺮ ﻣﻦ زﺑﺮﺟﺪ وﻣﻨﺎﺑﺮ ﻣﻦ ذﻫﺐ وﻣﻨﺎﺑﺮ ﻣﻦ ﻓﻀﺔ ﻳﺡﻠﺲ أدﻧﺎﻫﻢ وﻣﺎ ﻓﻴﻬﻢ دﻧﻰ ﻋﻠﻰ ﻛﺜﺒﺎن اﻟﻤﺴﻚ وﻣﺎ ﻳﺮون أن أﺻﺤﺎب اﻟﻜﺮاﺳﻰ أﻓﻀﻞ ﻣﻨﻬﻢ ﻣﺡﻠﺴﺎ ﻗﻠﺖ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻫﻞ ﻧﺮى رﺑﻨﺎ ﻗﺎل ﻧﻌﻢ ﻫﻞ ﺗﺘﻤﺎرون ﻓﻰ رؤﻳﺔ اﻟﺸﻤﺲ أو اﻟﻘﻤﺮ ﻟﻴﻠﺔ اﻟﺒﺪر ﻗﻠﻨﺎ ﻟﺎ ﻗﺎل ﻛﺬﻟﻚ ﻟﺎ ﺗﺘﻤﺎرون ﻓﻰ رؤﻳﺔ رﺑﻜﻢ وﻟﺎ ﻳﺒﻘﻰ ﻓﻰ ذﻟﻚ اﻟﻤﺡﻠﺲ رﺟﻞ إﻟﺎ ﺣﺎﺿﺮه اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻣﺤﺎﺿﺮة ﺣﺘﻰ ﻳﻘﻮل ﻟﻠﺮﺟﻞ ﻣﻨﻬﻢ ﻳﺎﻓﻠﺎن ﺑﻦ ﻓﻠﺎﻧﺔ أﺗﺬﻛﺮ ﻳﻮم ﻛﺬا وﻛﺬا إذ ﻗﻠﺖ ﻛﺬا وﻛﺬا ﻓﻴﺬﻛﺮه ﺑﺒﻌﺾ ﻏﺪراﺗﻪ ﻓﻰ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻓﻴﻘﻮل ﻳﺎرب أﻟﻢ ﺗﻐﻔﺮ ﻟﻰ ﻓﻴﻘﻮل ﺑﻠﻰ ﺑﺴﻌﺔ ﻣﻐﻔﺮﺗﻰ ﺑﻠﻐﺖ ﻣﻨﺰﻟﺘﻚ ﻫﺬه ﻓﺒﻴﻨﻤﺎ ﻫﻢ ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ ﻏﺸﻴﺘﻬﻢ ﺳﺤﺎﺑﺔ ﻣﻦ ﻓﻮﻗﻬﻢ ﻓﺎٔﻣﻄﺮت ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻃﻴﺒﺎ ﻟﻢ ﻳﺡﺪوا ﻣﺜﻞ رﻳﺤﻪ ﺷﻴﺌﺎ ﻗﻂ وﻳﻘﻮل رﺑﻨﺎ ﻗﻮﻣﻮا إﻟﻰ ﻣﺎأﻋﺪدت ﻟﻜﻢ ﻣﻦ اﻟﻜﺮاﻣﺔ ﻓﺨﺬوا ﻣﺎاﺷﺘﻬﻴﺘﻢ ﻓﻨﺎٔﺗﻰ ﺳﻮﻗﺎ ﻗﺪ ﺣﻔﺖ ﺑﻪ اﻟﻤﻠﺎءﻛﺔ ﻓﻴﻪ ﻣﺎ ﻟﻢ ﺗﻨﻈﺮ اﻟﻌﻴﻮن إﻟﻰ ﻣﺜﻠﻪ وﻟﻢ ﺗﺴﻤﻊ اﻟﺎٓذان وﻟﻢ ﻳﺨﻄﺮ ﻋﻠﻰ اﻟﻘﻠﻮب ﻓﻨﺤﻤﻞ ﻣﻨﻪ ﻣﺎاﺷﺘﻬﻴﻨﺎ ﺑﻐﻴﺮ ﺑﻴﻊ وﻟﺎ ﺷﺮاء وﻓﻰ ذﻟﻚ اﻟﺴﻮق ﻳﻠﻘﻰ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﺑﻌﻀﺎ ﻓﻴﻘﺒﻞ اﻟﺮﺟﻞ ﻣﻦ ﻣﻨﺰﻟﺘﻪ اﻟﻤﺮﺗﻔﻌﺔ ﻓﻴﻠﻘﻰ ﻣﺎﻫﻮ دوﻧﻪ وﻣﺎﻓﻴﻬﻢ دﻧﻰ ﻓﻴﺮوﻋﻪ ﻣﺎﻋﻠﻴﻪ ﻣﻦ اﻟﻠﺒﺎس ﻓﻤﺎ ﻳﻨﻘﻀﻰ آﺧﺮ ﺣﺪﻳﺜﻪ ﺣﺘﻰ ﻳﺼﻴﺮ ﻋﻠﻴﻪ ﻣﺎﻫﻮ أﺣﺴﻦ ﻣﻨﻪ وذﻟﻚ أﻧﻪ ﻟﺎ ﻳﻨﺒﻐﻰ ﻟﺎٔﺣﺪ أن ﻳﺤﺰن ﻓﻴﻬﺎ ﺛﻢ ﻧﻨﺼﺮف إﻟﻰ ﻣﻨﺎزﻟﻨﺎ ﻓﻴﻠﻘﺎﻧﺎ أزواﺟﻨﺎ ﻓﻴﻘﻠﻦ ﻣﺮﺣﺒﺎ وأﻫﻠﺎ ﻟﻘﺪ ﺟﺌﺖ وإن ﻟﻚ ﺟﻤﺎل أﻓﻀﻞ ﻣﻤﺎ ﻓﺎرﻗﺘﻨﺎ ﻋﻠﻴﻪ ﻓﻨﻘﻮل إﻧﺎ زرﻧﺎ اﻟﻴﻮم رﺑﻨﺎ اﻟﺡﺒﺎر وﻳﺤﻖ ﻟﻨﺎ أن ﻧﻨﻘﻠﺐ ﺑﻤﺜﻞ ﻣﺎاﻧﻘﻠﺒﻨﺎ


10100- İbnü'l-Müseyyeb radiyallahu anh'dan:
Ebû Hureyre'ye rastladım. Dedi ki: "Allah'tan seninle cennet çarşısında buluşmak için niyaz ediyorum."
"Cennette çarşı var mıdır?" diye sordum.
"Evet. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle anlattı:
"Cennet ehli cennete girdiklerinde amellerinin derecelerine göre yerleşecekler. Sonra onlara dünya günlerinden Cuma günü kadar bir süre Rablerini ziyaret etmelerine izin verilecek. Onlara Allah'ın Arş'ı gösterilecek. Onlara cennet bahçelerinden bir bahçede gözükecektir. Onlara, nur minberleri, inci minberleri, yakut minberleri, zeberced minberleri, altın minberleri ve gümüş minberleri kurulacak. En aşağı dereceli kişileri bile -ki içlerinde aşağı dereceli kimse yoktur- misk yığını üzerinde oturacak. Kürsi sahiplerinin onlardan daha üstün meclisleri bulunduğunu görmezler." Dedim ki:
"Ey Allah Resûlü! Rabbimizi görecek miyiz?"
"Evet. Güneş'i görmek için birbirinizi iter misiniz, ya da mehtap gecesi dolunayı seyrederken birbirinizi itip sıkıntıya girer misiniz?" buyurdu.
"Hayır" dedik. "Cennette de Rabbinizi görmekte de öyle birbirinizi itmeyecek, sıkıntıya girmeden cemalini müşâhede edeceksiniz. O mecliste Allah'ın yanında bulunup ona muhatap olmayacak hiç kimse olmayacaktır. Hatta onlardan bir adama: "Ey fülan oğlu fülan, falan falan günde böyle böyle dediğini hatırlıyor musun?" deyip onun bazı yaramaz davranışlarını hatırlatacak. O adam da şöyle diyecek:
"Ey Rabbim! Beni bağışlamadın mı?"
"Evet, bağışladım; mağfiretimin bol oluşu sayesinde bu makama ulaştın" buyuracak. Onlar öyle karşılıklı sohbet ederlerken, üzerlerinde bir bulut belirecek ve onlara güzel bir koku yağdıracak. O zamana kadar koklamadıkları çok güzel bir koku. Rabbimiz şöyle buyuracak:
"Haydi sizin için hazırladığım büyük bağışa kalkın! Canınızın çektiğini alın!" Hemen meleklerin çepeçevre sardıkları bir çarşıya gideceğiz. Oradan canımızın çektiği her şeyi alışveriş yapmaksızın alıp yükleneceğiz. Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, insan aklının tahayyül edemediği güzel şeyler, lezzetli nimetler. O çarşıda cennet ehli birbirine rastlayacaklar. Yüksek menzilinden aşağı doğru inerken kendinden daha aşağıda olan kimseye -ki gerçi orada aşağılık yoktur- rastlayacak. O kendi üstündeki göz kamaştıran elbiseyi görünce, dehşete kapılacak. Ancak daha söz ve sohbetleri bitmeden ondan daha güzel elbise kendisine sunulacaktır. Çünkü orada mahzun olmak, üzülmek ve meraklanmak yoktur. Sonra oradan evlerimize döneceğiz, hanımlarımız herbirimizi karşılayıp:
"Merhaba, hoş geldiniz! Bizi terkettiğindeki güzelliğinden daha bir güzellik ve neşe ile geldiniz!" deyip hayret ve şaşkınlıklarını ifade edecekler ve biz de onlara şöyle diyeceğiz:
"Bugün Rabbimiz Cebbâr'ı ziyaret ettik. İşte (bundan dolayı) şimdiki gibi bir güzelliğe bürünmüş olmayı hakediyoruz. Tirmizî
10100- Bu hadisi Tirmizî (2549), Muh. b. İsm. an Hişâm b. Ammâr an Abdilhamîd b. Habîb ani'l-Evzâî an Hassân b. Atiyye an Saîd b. el-Müseyyeb senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.



١٠١٠١ ﻋﻠﻰ رﻓﻌﻪ إن ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﻟﺴﻮﻗﺎ ﻣﺎﻓﻴﻬﺎ ﺷﺮاء وﻟﺎ ﺑﻴﻊ إﻟﺎ اﻟﺼﻮر ﻣﻦ اﻟﺮﺟﺎل واﻟﻨﺴﺎء ﻓﺎٕذا اﺷﺘﻬﻰ اﻟﺮﺟﻞ ﺻﻮرة دﺧﻞ ﻓﻴﻬﺎ ﻫﻰ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى وﺿﻌﻒ ﺣﺪﻳﺚ أﺑﻰ أﻳﻮب


10101- Ali radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennette bir çarşı vardır; orada ne alış, ne de satış vardır. Sadece kadınların ve erkeklerin sûretleri vardır. Kişinin hangi sûret hoşuna giderse o suretle girecektir. Tirmizî.
Tirmizî Ebû Eyyûb'un (no. 10098) hadisi hakkında zayıf hükmü verdi.
10101- Bu hadisi Tirmizî (2550), Ebû Muâviye an Abdirrahman b. İsh. ani'n-Nu'mân b. Sa'd an Alî asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.


١٠١٠٢ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ أن أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻟﻴﺘﺮءون أﻫﻞ اﻟﻐﺮف ﻣﻦ ﻓﻮﻗﻬﻢ ﻛﻤﺎ ﺗﺘﺮاءون اﻟﻜﻮﻛﺐ اﻟﺪرى اﻟﻐﺎﺑﺮ ﻓﻰ اﻟﺎٔﻓﻖ ﻣﻦ اﻟﻤﺸﺮق إﻟﻰ اﻟﻤﻐﺮب ﻟﺘﻔﺎﺿﻞ ﻣﺎﺑﻴﻨﻬﻢ ﻗﺎﻟﻮا ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺗﻠﻚ ﻣﻨﺎزل اﻟﺎٔﻧﺒﻴﺎء ﻟﺎ ﻳﺒﻠﻐﻬﺎ ﻏﻴﺮﻫﻢ ﻗﺎل ﺑﻠﻰ واﻟﺬى ﻧﻔﺴﻰ ﺑﻴﺪه رﺟﺎل آﻣﻨﻮا ﺑﺎﻟﻠّﻪ وﺻﺪﻗﻮا اﻟﻤﺮﺳﻠﻴﻦ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


10102- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennet ehli üstlerindeki odalarda yaşayanları, gökyüzünde -aralarındaki üstünlükten dolayı- Doğu'dan Batı'ya kadar olan inci gibi yıldızları gördüğünüz gibi görecekler.
"Bunlar kimsenin ulaşamadığı peygamberlerin menzilleri midir, ey Allah Resûlü?" diye sordular.
"Hayır! Nefsim kudret elinde olana yemin ederim ki, odalarda kalanlar Allah'a iman edip, peygamberleri tasdik eden kimselerdir." Buhârî ile Müslim.
10102- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 8, IV, 88) ve Müslim (cennet 11, s. 2177), Mâlik an Safvhan b. Süleym an Atâ b. Yesâr an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠١٠٣ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ إن أول زﻣﺮة ﻳﺪﺧﻠﻮن اﻟﺡﻨﺔ ﻋﻠﻰ ﺻﻮرة اﻟﻘﻤﺮ ﻟﻴﻠﺔ اﻟﺒﺪر ﺛﻢ اﻟﺬﻳﻦ ﻳﻠﻮﻧﻬﻢ ﻋﻠﻰ أﺷﺪ ﻛﻮﻛﺐ درى ﻓﻰ اﻟﺴﻤﺎء إﺿﺎءة ﻟﺎﻳﺒﻮﻟﻮن وﻟﺎ ﻳﺘﻐﻮﻃﻮن وﻟﺎ ﻳﺘﻔﻠﻮن وﻟﺎ ﻳﺘﻤﺨﻄﻮن أﻣﺸﺎﻃﻬﻢ اﻟﺬﻫﺐ ورﺷﺤﻬﻢ اﻟﻤﺴﻚ وﻣﺡﺎﻣﺮﻫﻢ اﻟﺎٔﻟﻮة واﻟﺎٔﻟﻨﺡﻮج ﻋﻮد اﻟﻄﻴﺐ وأزواﺟﻬﻢ اﻟﺤﻮر اﻟﻌﻴﻦ ﻋﻠﻰ ﺧﻠﻖ رﺟﻞ واﺣﺪ ﻋﻠﻰ ﺻﻮرة أﺑﻴﻬﻢ آدم ﺳﺘﻮن ذراﻋﺎ ﻓﻰ اﻟﺴﻤﺎء


10103- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennete ilk girecek olan zümre, yüzleri mehtap gecesindeki Ay gibi olan insanlardır. Sonra bunları yüzleri semâdaki en parlak yıldız gibi parlayan kişiler takip ederler. Cennetlikler ne küçük, ne de büyük abdest bozarlar, ne tükürür, ne de sümkürürler. Tarakları altın, terleri misk, buhurdanlıkları ödağacından, hanımları hurilerden olacaktır. Yaradılışları bir tek adam; altmış arşın uzunluğundaki babaları Âdem'in sûretinde olacaklardır."
10103- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 8/6-7, IV, 86; enbiyâ 1, IV, 102), Müslim (cennet 16, s. 2178-9) ve Tirmizî (2537), Hemmâm b. Münebbih, el-A'rec, Ebû Zür'a, Muh. b. Sîrîn ve Ebû Sâlih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠١٠٤ وﻓﻰ رواﻳﺔ وﻟﻜﻞ واﺣﺪ ﻣﻨﻬﻢ زوﺟﺘﺎن ﻳﺮى ﻣﺦ ﺳﻮﻓﻬﻤﺎ ﻣﻦ وراء اﻟﻠﺤﻢ ﻣﻦ اﻟﺤﺴﻦ ﻟﺎ اﺧﺘﻠﺎف ﺑﻴﻨﻬﻢ وﻟﺎ ﺗﺒﺎﻏﺾ ﻗﻠﻮﺑﻬﻢ ﻗﻠﺐ واﺣﺪ ﻳﺴﺒﺤﻮن اﻟﻠّﻪ ﺑﻜﺮة وﻋﺸﻴﺎ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى


10104- Diğer rivayet:
"Her birinin iki eşi olacaktır. Güzelliklerinden dolayı baldırlarının içi dışından görünecektir. Aralarında en ufak çekişme ve düşmanlık olmayacaktır. Kalpleri tek kalp gibidir. Sabah-akşam Allah'ı tesbih edeceklerdir." Buhârî, Müslim ve Tirmizî.
10104- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 8/6-7, IV, 86; enbiyâ 1, IV, 102), Müslim (cennet 16, s. 2178-9) ve Tirmizî (2537), Hemmâm b. Münebbih, el-A'rec, Ebû Zür'a, Muh. b. Sîrîn ve Ebû Sâlih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠١٠٥ ﺟﺎﺑﺮ رﻓﻌﻪ إن أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻳﺎٔﻛﻠﻮن ﻓﻴﻬﺎ وﻳﺸﺮﺑﻮن وﻟﺎ ﻳﺘﻔﻠﻮن وﻟﺎ ﻳﺒﻮﻟﻮن وﻟﺎ ﻳﺘﻐﻮﻃﻮن وﻟﺎ ﻳﺘﻤﺨﻄﻮن ﻗﺎﻟﻮا ﻓﻤﺎ ﺑﺎل اﻟﻄﻌﺎم ﻗﺎل ﺟﺸﺎء ورﺷﺢ ﻛﺮﺷﺢ اﻟﻤﺴﻚ ﻳﻠﻬﻤﻮن اﻟﺘﺴﺒﻴﺢ واﻟﺘﺤﻤﻴﺪ ﻛﻤﺎ ﻳﻠﻬﻤﻮن اﻟﻨﻔﺲ


10105- Câbir radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennet ehli cennette yerler, içerler, tükürmezler, küçük ve büyük abdestlerini bozmazlar, sümkürmezler." Dediler ki: "Peki yedikleri ne olacak?"
"Misk gibi kokan geğirme ve terleme ile giderilecek. Tıpkı soluk almak ilham edildiği gibi onlara tesbîh ve tahmid etmek de ilhâm edilecektir."
10105- Bu hadisi Müslim (cennet 18, s. 2180-1) ve Tirmizî (4741), el-A'meş an Ebî Süfyân an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠١٠٦ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﺑﺪل اﻟﺘﺤﻤﻴﺪ اﻟﺤﻤﺪ


10106- Diğer rivayette "tahmid"'in yerine "hamd" geçmektedir.
10106- Her iki rivayeti de Müslim (cennet 19-20, s. 2181), İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.


١٠١٠٧ وﻓﻰ أﺧﺮى اﻟﺘﻜﺒﻴﺮ ﻟﺎٔﺑﻰ داود وﻣﺴﻠﻢ ﺑﻠﻔﻈﻪ


10107- Diğer rivayette (tahmid yerine) "tekbîr" geçmektedir.
Ebû Dâvud ve aynı lafızla Müslim.
10107- Her iki rivayeti de Müslim (cennet 19-20, s. 2181), İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.


١٠١٠٨ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ ﻣﻦ ﻣﺎت ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ وﻫﻮ ﺻﻐﻴﺮ أو ﻛﺒﻴﺮ ﻳﺪﺧﻠﻮن اﻟﺡﻨﺔ ﺑﻨﻰ ﺛﻠﺎﺛﻴﻦ ﻟﺎ ﻳﺰﻳﺪون ﻋﻠﻴﻬﺎ أﺑﺪا وﻗﺎل إن ﻋﻠﻴﻬﻢ اﻟﺘﻴﺡﺎن إن أدﻧﻰ ﻟﻮٔﻟﻮٔة ﻣﻨﻬﺎ ﺗﻀﻰء ﻣﺎﺑﻴﻦ اﻟﻤﺸﺮق واﻟﻤﻐﺮب


10108- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennet ehli, küçük olsun büyük olsun cennete otuz yaşında olarak girecektir. Bu yaş asla değişmez." Dedi ki: "Başlarında taçlar vardır, onun bir incisi Doğu ile Batı arasını aydınlatacak kadar parlar." Tirmizî
10108- Bu hadisi Tirmizî (2562), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Rişdîn b. Sa'd an Amr b. el-Hâris an Derrâc an Ebî'l-Heysem an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi.


١٠١٠٩ ﻣﻌﺎذ رﻓﻌﻪ ﻳﺪﺧﻞ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﺟﺮدا ﻣﺮدا ﻣﻜﺤﻠﻴﻦ أﺑﻨﺎء ﺛﻠﺎﺛﻴﻦ أو ﺛﻠﺎث وﺛﻠﺎﺛﻴﻦ ﺳﻨﺔ


10109- Muâz radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennet ehli cennete, otuz ya da otuzüç yaşında sakalsız, kılsız ve gözleri sürmeli olarak girerler."
10109- Bu hadisi Tirmizî (2545), Muh. b. Firâş an Ebî Dâvud an İmrân Ebî'l-Avvâm an Katâde an Şehr b. Havşeb an Abdirrahman b. Ganm an Muâz senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.


١٠١١٠ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ ﻳﻌﻄﻰ اﻟﻤﻮٔﻣﻦ ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﻗﻮة ﻛﺬا وﻛﺬا ﻣﻦ اﻟﺡﻤﺎع ﻗﻴﻞ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ أو ﻳﻄﻴﻖ ذﻟﻚ ﻗﺎل ﻳﻌﻄﻰ ﻗﻮة ﻣﺎءة رﺟﻞ


10110- Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennette mü'mine şu kadar cimâ etme gücü verilecektir."
"Denildi ki: "Ey Allah Resûlü! Buna takat getirebilecek mi?"
"(Evet) ona yüz kişilik cinsel güç verilecektir" buyurdu.
10110- Bu hadisi Tirmizî (2536), et-Tayalisî an İmrân el-Kattân an Katâde an Enes asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında sahîh garîb hükmü verdi.


١٠١١١ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ إن اﻟﻤﻮٔﻣﻦ إذا اﺷﺘﻬﻰ اﻟﻮﻟﺪ ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﻛﺎن ﺣﻤﻠﻪ ووﺿﻌﻪ وﺳﻨﻪ ﻓﻰ ﺳﺎﻋﺔ واﺣﺪة ﻛﻤﺎ ﻳﺸﺘﻬﻰ ﻫﻰ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


10111- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
"Mü'min cennette çocuk istediği zaman, hâmile kalması, doğurması ve büyümesi dilediği şekilde bir anda husûle gelecektir."
Tirmizî.
10111- Bu hadisi Tirmizî (2563), Bundâr an Muâz b. Hişâm an ebîhî an Âmir el-Ahvel an Ebî's-Sıddîk en-Nâcî an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.


١٠١١٢ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻣﻦ ﻳﺪﺧﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻳﻨﻌﻢ وﻟﺎ ﻳﺒﺎٔس وﻟﺎ ﺗﺒﻠﻰ ﺛﻴﺎﺑﻪ وﻟﺎ ﻳﻔﻨﻰ ﺷﺒﺎﺑﻪ ﻟﻤﺴﻠﻢ


10112- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennete giren mutlu olacak, hiç üzülmeyecek, ne elbisesi eskiyecek, ne de gençliği tükenecektir." Müslim
10112- Bu hadisi Müslim (cennet 21, s. 2181), Züheyr b. Harb an İbn Mehdî an Hammâd b. Seleme an Sâbit an Ebî Râfi' an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.


١٠١١٣ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ ﺗﻜﻮن اﻟﺎٔرض ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﺧﺒﺰة واﺣﺪة ﻳﺘﻜﻔﻮٔﻫﺎ اﻟﺡﺒﺎر ﺑﻴﺪه ﻛﻤﺎ ﻳﺘﻜﻔﻮٔ أﺣﺪﻛﻢ ﺧﺒﺰﺗﻪ ﻓﻰ اﻟﺴﻔﺮ ﻧﺰﻟﺎ ﻟﺎٔﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﺎٔﺗﻰ رﺟﻞ ﻣﻦ اﻟﻴﻬﻮد ﻓﻘﺎل ﺑﺎرك اﻟﺮﺣﻤﻦ ﻋﻠﻴﻚ ﻳﺎأﺑﺎ اﻟﻘﺎﺳﻢ أﻟﺎ أﺧﺒﺮك ﺑﻨﺰل أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻗﺎل ﺑﻠﻰ ﻗﺎل ﺗﻜﻮن اﻟﺎٔرض ﺧﺒﺰة واﺣﺪة ﻛﻤﺎ ﻗﺎل اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻨﻈﺮ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ إﻟﻴﻨﺎ ﺛﻢ ﺿﺤﻚ ﺣﺘﻰ ﺑﺪت ﻧﻮاﺟﺬه ﺛﻢ ﻗﺎل أﻟﺎ أﺧﺒﺮك ﺑﺎٕداﻣﻬﻢ ﻗﺎل ﺑﻠﻰ ﻗﺎل إداﻣﻬﻢ ﺑﺎﻟﺎم وﻧﻮن ﻗﺎﻟﻮا وﻣﺎ ﻫﺬا ﻗﺎل ﺛﻮر وﻧﻮن ﻳﺎٔﻛﻞ ﻣﻦ زﻳﺎدة ﻛﺒﺪﻫﻤﺎ ﺳﺒﻌﻮن أﻟﻔﺎ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


10113- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyâmet günü yeryüzü tek bir ekmek olacak. Cebbâr (Allah) onu eliyle birinizin sofrasına koyduğu gibi Cennet ehline ikram olarak sunacaktır." Yahudilerden bir adam geldi ve şöyle dedi: "Ey Ebû'l-Kâsım! Rahman (olan Allah) sana bereket versin! Kıyâmet günü cennet ehlinin ağırlanacağı şeyi sana haber vereyim mi?"
"Evet" buyurdu. Yahudi:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in buyurduğu gibi yeryüzü tek ekmek halinde olacak" dedi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize bakıp azı dişleri görününceye kadar güldü. Sonra Yahudi: "Onların katıklarını da bildireyim mi?" diye sordu.
"Evet" buyurdu.
"Katıkları bâlâm ve nûndur."
"Nedir bu?" diye sordular.
"Öküz ve balıktır. Onların ciğerlerinin artıklarını tam yetmişbin kişi yiyecektir" dedi.
Buhârî ve Müslim.
10113- Bu hadisi Buhârî (rikâk 44, III, 194) ve Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 30, s. 2151), Leys b. Sa'd an Hâlid b. Yezîd an Saîd b. e. Hilâl an Zeyd b. Eslem an Atâ b. Yesâr an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠١١٤ وﻋﻨﻪ أدﻧﻰ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ اﻟﺬى ﻟﻪ ﺛﻤﺎﻧﻮن أﻟﻒ ﺧﺎدم واءﻧﺘﺎن وﺳﺒﻌﻮن زوﺟﺔ وﻳﻨﺼﺐ ﻟﻪ ﻗﺒﺔ ﻣﻦ ﻟﻮٔﻟﻮٔ وزﺑﺮﺟﺪ وﻳﺎﻗﻮت ﻛﻤﺎ ﺑﻴﻦ اﻟﺡﺎﺑﻴﺔ إﻟﻰ ﺻﻨﻌﺎء


10114- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
"Cennet ehlinin en aşağı derecesinde bulunan kişinin seksen bin hizmetçisi, yetmiş iki eşi olacaktır. Ayrıca onun için inci, zeberced ve yakuttan yapılmış bir çadır dikilecek ve bunun uzunluğu Câbiye ile San'a arası kadar olacaktır." Tirmizî
10114- Bu hadisi Tirmizî (2562), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Rişdîn b. Sa'd an Amr b. el-Hâris an Derrâc an Ebî'l-Heysem an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi.


١٠١١٥ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ إن أدﻧﻰ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻣﻨﺰﻟﺔ ﻟﻤﻦ ﻳﻨﻈﺮ إﻟﻰ ﺟﻨﺎﻧﻪ وأزواﺟﻪ وﻧﻌﻴﻤﻪ وﺧﺪﻣﻪ وﺳﺮره ﻣﺴﻴﺮة أﻟﻒ ﺳﻨﺔ وأﻛﺮﻣﻬﻢ ﻋﻠﻰ ﻋﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻣﻦ ﻳﻨﻈﺮ إﻟﻰ وﺟﻬﻪ ﻏﺪوة وﻋﺸﻴﺔ ﺛﻢ ﻗﺮأ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﴿وُﺟُﻮهٌ ﻳَﻮْﻣَﺌِﺬٍ ﻧَﺎﺿِﺮَة اِﻟٰﻰ رَﺑِّﻬَﺎ ﻧَﺎﻇِﺮَة﴾ ﻫﻤﺎ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


10115- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
"Cennet ehlinin en aşağı derecesinde olan kişi cennetlerine, hanımlarına, nimetlerine, hizmetçilerine ve yataklarına bakar. Bin yıllık yoldan görüp bunları seyredebilir. Allah katında olanların en kıymetlileri ise, sabah-akşam Allah'ın cemâlini görebilendir." Sonra: "O gün bir takım yüzler parlak ve sevinçli olarak Rablerine bakıcıdır" meâlindeki âyeti (Kıyâmet, 75/22-3) okudu.
İkisi de Tirmizî'ye ait.
10115- Bu hadisi Tirmizî (2553, 3330), Abd b. Humeyd an Şebâbe an İsrâîl an Süveyr an İbn. Ömer senedi ile tahrîc etti ve başka bir tarikten İbn Ömer'in sözü olarak ta rivâyet etti.


١٠١١٦ اﻟﻤﻐﻴﺮة رﻓﻌﻪ ﺳﺎٔل ﻣﻮﺳﻰ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺴﻠﺎم رﺑﻪ ﻣﺎأدﻧﻰ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻣﻨﺰﻟﺔ ﻗﺎل ﻫﻮ رﺟﻞ ﻳﺡﻰء ﺑﻌﺪﻣﺎ أدﺧﻞ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻪ ادﺧﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻴﻘﻮل أى رب ﻛﻴﻒ وﻗﺪ ﻧﺰل اﻟﻨﺎس ﻣﻨﺎزﻟﻬﻢ وأﺧﺬوا أﺧﺬاﺗﻬﻢ ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻪ أﻣﺎ ﺗﺮﺿﻰ أن ﻳﻜﻮن ﻟﻚ ﻣﺜﻞ ﻣﻠﻚ ﻣﻦ ﻣﻠﻮك اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻓﻴﻘﻮل رﺿﻴﺖ ﻳﺎرب ﻓﻴﻘﻮل ﻟﻚ ذﻟﻚ وﻣﺜﻠﻪ وﻣﺜﻠﻪ وﻣﺜﻠﻪ ﻓﻘﺎل ﻓﻰ اﻟﺨﺎﻣﺴﺔ رﺿﻴﺖ ﻳﺎرب ﻓﻴﻘﻮل ﻫﺬا ﻟﻚ وﻋﺸﺮة أﻣﺜﺎﻟﻪ وﻟﻚ ﻣﺎاﺷﺘﻬﻴﺖ ﻧﻔﺴﻚ وﻟﺬت ﻋﻴﻨﻚ ﻓﻴﻘﻮل رﺿﻴﺖ ﻳﺎرب ﻗﺎل رب ﻓﺎٔﻋﻠﺎﻫﻢ ﻣﻨﺰﻟﺔ ﻗﺎل أوﻟﺌﻚ اﻟﺬﻳﻦ أردت ﻏﺮس ﻛﺮاﻣﺘﻬﻢ ﺑﻴﺪى وﺧﺘﻤﺖ ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻓﻠﻢ ﺗﺮﻋﻴﻦ وﻟﻢ ﺗﺴﻤﻊ أذن وﻟﻢ ﻳﺨﻄﺮ ﻋﻠﻰ ﻗﻠﺐ ﺑﺸﺮ ﻗﺎل وﻣﺼﺪاﻗﻪ ﻓﻰ ﻛﺘﺎب اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﴿ﻓَﻠَﺎ ﺗَﻌْﻠَﻢُ ﻧَﻔْﺲٌ ﻣَﺎٓ اُﺧْﻔِﻰَ ﻟَﻬُﻢْ ﻣِﻦْ ﻗُﺮَّةِ اَﻋْﻴُﻦ﴾ اﻟﺎٓﻳﺔ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى وﻣﺴﻠﻢ ﺑﻠﻔﻈﻪ


10116- el-Muğîre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mûsâ, Rabbine: "Cennet ehlinin en aşağı derecelisi kimdir?" diye sordu. Rabbi şöyle buyurdu: "Cennet ehli cennete girdikten sonra bir adam gelir. Ona haydi sen de cennete gir!" denilir. O da şöyle der:
"Ya Rabbi! Bu nasıl olur? Herkes girmiş ve oradaki yerini almış." Ona şöyle denilir: "Sana dünya krallarından bir kralın mülkü kadar mülk verilmesine râzı mısın?"
"Ya Rabbi! Râzıyım."
"Sana verildi, onun misli bir daha, bir misli daha, bir misli daha verildi." Beşincisinde: "Ey Rabbim! Hoşnut oldum" diyecek. Allah şöyle buyuracak:
"Bu senindir. Onun on katı daha senindir. Canının çektiği, görüp hoşlandığın şeyler de senindir."
"Ey Rabbim! Hoşnut oldum. Rabbim, derece bakımından onların en üstünü kimdir?" dediğinde, O şöyle buyuracak: "Onlar, ikrâmlarını bizzat kendi elimle hazırladığım kimselerdir ki, onlar için gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, insan aklının hayal edemediği nimetler vardır." Bunu doğrulayan Allah'ın kitabındaki şu âyettir: "Kişi, onları memnun etmek için kendilerine ne saklandığını bilemez." (Secde, 32/17) Tirmizî ve aynı lafızla Müslim.
10116- Bu hadisi Müslim (îmân 312, s. 176) ve Tirmizî (3198), eş-Şa'bî ani'l-Muğîre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠١١٧ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻳﺪﺧﻞ اﻟﺡﻨﺔ أﻗﻮام أﻓﺌﺪﺗﻬﻢ ﻣﺜﻞ أﻓﺌﺪة اﻟﻄﻴﺮ ﻟﻤﺴﻠﻢ


10117- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennete kalpleri kuş kalbi gibi olan insanlar girecektir." Müslim
10117- Bu hadisi Müslim (cennet 27, s. 2183), Haccâc b. eş-Şâir an Hâşim b. el-Kâsım an İbr. b. Sa'd an ebîhî an Ebî Seleme an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.


١٠١١٨ ﺣﺎرﺛﺔ ﺑﻦ وﻫﺐ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﻳﺪﺧﻞ اﻟﺡﻨﺔ اﻟﺡﻮاظ وﻟﺎ اﻟﺡﻌﻈﺮى ﻗﺎل واﻟﺡﻮاظ اﻟﻐﻠﻴﻆ اﻟﻔﻆ ﻟﺎٔﺑﻰ داود


10118- Harise b. Vehb radiyallahu anh'dan: (Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennete ne katı sözlü ve kaba olanlar, ne de kibirlenenler girebilir."
Dedi ki "(Hadisin Arapça metninde geçen) cevvâz: Kaba konuşan kimsedir."
Ebû Dâvud.
10118- Bu hadisi Ebû Dâvud (4801), Vekî' ani's-Sevrî an Ma'bed b. Hâlid an Hârise asl-ı senedi ile tahrîc etti.


١٠١١٩ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة أن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻛﺎن ﻳﺘﺤﺪث وﻋﻨﺪه رﺟﻞ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﺒﺎدﻳﺔ أن رﺟﻠﺎ اﺳﺘﺎٔذن رﺑﻪ ﻓﻰ اﻟﺰرع ﻓﻘﺎل أﻟﺴﺖ ﻓﻴﻤﺎ ﺷﺌﺖ ﻳﻘﻮل ﺑﻠﻰ وﻟﻜﻦ أﺣﺐ ذﻟﻚ ﻓﻴﻮٔذن ﻟﻪ ﻓﻴﺒﺬر ﻓﻴﺒﺎدر اﻟﻄﺮف ﻧﺒﺎﺗﻪ واﺳﺘﺤﺼﺎده وﺗﻜﻮﻳﺮه أﻣﺜﺎل اﻟﺡﺒﺎل ﻓﻴﻘﻮل اﻟﺮب ﺗﻌﺎﻟﻰ دوﻧﻚ ﻳﺎاﺑﻦ آدم ﻓﺎٕﻧﻪ ﻟﺎ ﻳﺸﺒﻌﻚ ﺷﻰء ﻓﻘﺎل اﻟﺎٔﻋﺮاﺑﻰ إﻧﻚ ﻟﻦ ﺗﺡﺪه إﻟﺎ ﻗﺮﺷﻴﺎ أو أﻧﺼﺎرﻳﺎ ﻓﺎٕﻧﻬﻢ أﺻﺤﺎب زرع ﻓﺎٔﻣﺎ ﻧﺤﻦ ﻓﻠﺴﻨﺎ ﺑﺎٔﺻﺤﺎب زرع ﻓﻀﺤﻚ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺣﺘﻰ ﺑﺪت ﻧﻮاﺟﺬه ﻟﻠﺒﺨﺎرى


10119- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem konuşurken yanında çöl halkından bir adam vardı. Buyurdu ki:
"Bir adam (cennette) ekim yapmak için Rabbinden izin isteyecek. Rabbi ona diyecek ki: "Arzuladığın hâl üzere değil misin?" O da şöyle diyecek: "Evet. Ama ben ziraati seviyorum" diyecek. Ona izin verilecek, hemen tohum ekecek bir anda ekin verecek, büyüyecek, harmanı yapılıp, dağlar gibi mahsül yığılacak. Rab Teâlâ ona: "Ey Âdem oğlu! Senin gözün doymaz ama al bakalım bunu!" buyuracak." Bunun üzerine bedevî dedi ki:
"Böyle bir kimse ya Kureyş ya da Ensar'dan olabilir. Çünkü onlar çiftçidir. Biz ise çiftçi değiliz." Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem azı dişleri görünecek kadar güldü. Buhârî.
10119- Bu hadisi Buhârî (tevhîd 38/2, VIII, 206), Muh. b. Sinân an Fuleyh an Hilâl an Atâ b. Yesâr an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.


١٠١٢٠ ﺳﻠﻤﺎن رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﻳﺪﺧﻞ اﻟﺡﻨﺔ أﺣﺪ إﻟﺎ ﺑﺡﻮاز ﺑﺴﻢ اﻟﻠّﻪ اﻟﺮﺣﻤﻦ اﻟﺮﺣﻴﻢ ﻛﺘﺎب ﻣﻦ اﻟﻠّﻪ ﻟﻔﻠﺎن اﺑﻦ ﻓﻠﺎن أدﺧﻠﻮه ﺟﻨﺔ ﻋﺎﻟﻴﺔ ﻗﻄﻮﻓﻬﺎ داﻧﻴﺔ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ واﻟﺎٔﺳﻂ


10120- Selmân radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hiç kimse elinde "BismillahirRahmanirRahîm. Allah tarafından, falan oğlu falana ihsan edilen yazıdır: "Onu meyveleri aşağıya sarkan yüksek cennete koyun!" belgesi bulunmadan cennete giremez.
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr ve'l-Evsat'ta.
10120- Bu hadisi Taberânî (Mecma'ul-bahreyn 4898), İsh. b. İbr. an Abdirrezzâk ani's-Sevrî an Abdirrahman b. Ziyâd b. En'am an Atâ b. Yesâr an Selmân senedi ile tahrîc etti.
Râvisi İbn Ziyâd sebebiyle isnâdı zayıftır.


١٠١٢١ أﺑﻮ أﻣﺎﻣﺔ أﻟﺎ ﻛﻠﻜﻢ ﻳﺪﺧﻞ اﻟﺡﻨﺔ إﻟﺎ ﻣﻦ ﺷﺮد ﻋﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﺷﺮاد اﻟﺒﻌﻴﺮ ﻋﻠﻰ أﻫﻠﻪ ﻟﺎٔﺣﻤﺪ


10121- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Huysuz devenin sahibine gösterdiği isyânkârlık gibi Allah'a karşı isyânda bulunmadıkça hepiniz cennete gireceksiniz."
Ahmed.
10121- Bu hadisi Ahmed (V, 258), Kuteybe an Leys an Saîd b. e. Hilâl an Alî b. Hâlid an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti.
Güvenilir bir râvi olan Alî b. Hâlid dışındaki râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' X, 403).


١٠١٢٢ وﻟﻠﻜﺒﻴﺮ ﻧﺤﻮه وﻓﻴﻪ ﻓﻤﻦ ﻟﻢ ﻳﺼﺪﻗﻨﻰ ﻓﺎٕن اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻳﻘﻮل ﴿ﻟَﺎﻳَﺼْﻠٰﻴﻬَﺎٓ اِﻟَّﺎ اﻟْﺎَﺷْﻘَﻰ اَﻟَّﺬٖى ﻛَﺬَّبَ وَﺗَﻮَﻟّٰﻰ﴾


10122- Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de benzerini rivayet etti; onda şöyle geçmektedir: "Eğer beni tasdîk etmiyorsanız, Allah Teâlânın şu buyruğuna bakın:
"Oraya (cehenneme) ancak yalanlayan ve sırt çeviren bedbaht kişi girecektir." (Leyl 91/15)
10122- Bunu Taberânî, sahâbînin sözü olarak, içlerinde ihtilâflı bir râvinin bulunduğu senedi ile tahrîc etti (Mecma' X, 403).


١٠١٢٣ اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد رﻓﻌﻪ إﻧﻚ ﻟﺘﻨﻈﺮ إﻟﻰ اﻟﻄﻴﺮ ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﺘﺸﺘﻬﻴﻪ ﻓﻴﺡﻰء ﻣﺸﻮﻳﺎ ﺑﻴﻦ ﻳﺪﻳﻚ ﻟﻠﺒﺰار ﺑﻀﻌﻒ


10123- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennette canın kuş isteyecek. Hemen kızartılmış olarak önüne getirilip konacaktır." Bezzâr zayıf bir senedle.
10123- Râvilerinden Humeyd b. Atâ el-A'rec zayıftır (Mecma' X, 414).


١٠١٢٤ اﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص أن رﺟﻠﺎ ﻗﺎل ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ أﺧﺒﺮﻧﺎ ﻋﻦ ﺛﻴﺎب اﻟﺡﻨﺔ أﺧﻠﻖ ﺗﺨﻠﻖ أم ﺗﻨﺴﺞ ﺑﻨﺴﺞ ﻓﻀﺤﻚ ﺑﻌﺾ اﻟﻘﻮم ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻣﻢ ﺗﻀﺤﻜﻮن ﻣﻦ ﺟﺎﻫﻞ ﻳﺴﺎٔل ﻋﺎﻟﻤﺎ أﻳﻦ اﻟﺴﺎءل ﻗﺎل أﻧﺎ ذا ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻗﺎل ﺗﻨﺸﻖ ﻋﻨﻬﺎ ﺛﻤﺎر اﻟﺡﻨﺔ ﻟﻠﺒﺰار


10124- İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
Bir adam sordu: "Ey Allah Resûlü! Bize cennet giysilerini anlat! Yaratılan bir şey mi olacak, yoksa örülmüş bir şey mi?" Cemaatten bazıları güldü. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Neden gülüyorsun, bir câhilin bir âlime sormasına mı? Nerede soruyu soran?"
"Buradayım, ey Allah Resûlü!" deyince şöyle buyurdu: "Ondan cennet meyveleri meydana gelecektir." Bezzâr
10124- Râvileri Heysemî'ye göre güvenilir kimselerdir (Mecma' X, 415).


١٠١٢٥ ﺟﺎﺑﺮ ﺳﺌﻞ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﻳﻨﺎم أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻘﺎل اﻟﻨﻮم اﻟﻤﻮت وأﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻟﺎ ﻳﻨﺎﻣﻮن ﻟﻠﺎٔوﺳﻂ واﻟﺒﺰار


10125- Câbir radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e "Cennet ehli uyur mu?" diye sordular. Şöyle buyurdu: "Uyku, ölümün kardeşidir. Cennet ehli uyumaz."
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta ve Bezzâr.
10125- Bu hadisi Taberânî (Mecma'ul-bahreyn 4875-6), es-Sevrî ve Yahyâ b. Saîd an Muh. b. el-Münkedir an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Heysemî, Bezzâr'ın râvilerinin Sahîh ricâlinden olduğunu söylemiştir (Mecma' X, 415).


١٠١٢٦ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ رﻓﻌﻪ ﻟﻮ أذن اﻟﻠّﻪ ﻓﻰ اﻟﺘﺡﺎرة ﻟﺎٔﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻟﺎﺗﺡﺮوا ﻓﻰ اﻟﺒﺰ واﻟﻌﻄﺮ ﻟﻠﺼﻐﻴﺮ


10126- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Eğer Allah cennetliklerin ticâret yapmalarına izin verseydi, bez ve güzel koku ticâreti yaparlardı." Taberânî, el-Mu'cemu's-Sağîr'de.
10126- Bu hadisi Taberânî (Mecma'ul-bahreyn 4877), Abdüsselâm b. el-Abbâs an Abdirrahman b. Eyyûb an Attâf b. Hâlid an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.
Râvilerinden Abdurrahman b. Eyyûb zayıftır (Mecma' X, 416).


١٠١٢٧ أﺑﻮ أﻣﺎﻣﺔ ﺳﺌﻞ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﺘﻨﺎﻛﺢ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻗﺎل ﻧﻌﻢ ﺑﺬﻛﺮ ﻟﺎ ﻳﻤﻞ وﺷﻬﻮة ﻟﺎ ﺗﻨﻘﻄﻊ دﺣﻤﺎ دﺣﻤﺎ


10127- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e "Cennet ehli, cinsî ilişkide bulunacak mı?" diye sordular. Şöyle buyurdu: "Evet, bezmeyen zeker, kesilmeyen bir şehvet ve oldukça hırslı" buyurdu.
10127- Taberânî bunu birkaç senedle tahrîc etti. Bunlardan birisi, içinde yer alan ihtilâflı bir râvi ile beraber güvenilir kimselerden oluşan bir seneddir (Mecma' X, 416).


١٠١٢٨ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻟﺎ ﻣﻨﻰ وﻟﺎ ﻣﻨﻴﺔ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ


10128- Diğer rivayette: "Ne erkeğin menisi olacak, ne de kadının menisi" diye geçmektedir. Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de.
10128- Taberânî bunu birkaç senedle tahrîc etti. Bunlardan birisi, içinde yer alan ihtilâflı bir râvi ile beraber güvenilir kimselerden oluşan bir seneddir (Mecma' X, 416).

0 yorum:

Yorum Gönder

Çok Okunanlar

Blog Arşivi