Fitneler ile İlgili Hadisler ~ İslami Bilgi

İSLAMİ BİLGİ VE BELGELERİN BULUNDUĞU İNTERNET BLOĞUDUR.

4 Aralık 2015 Cuma

Fitneler ile İlgili Hadisler


٩٨١٢ ﺣﺬﻳﻔﺔ ﻛﻨﺎ ﻋﻨﺪ ﻋﻤﺮ ﻓﻘﺎل أﻳﻜﻢ ﻳﺤﻔﻆ ﻣﻦ ﺣﺪﻳﺚ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻰ اﻟﻔﺘﻨﺔ ﻓﻘﻠﺖ أﻧﺎ أﺣﻔﻈﻪ ﻓﻘﺎل ﻫﺎت إﻧﻚ ﻟﺡﺮىء وﻛﻴﻒ ﻗﺎل ﻗﻠﺖ ﺳﻤﻌﺘﻪ ﻳﻘﻮل ﻓﺘﻨﺔ اﻟﺮﺟﻞ ﻓﻰ أﻫﻠﻪ وﻣﺎﻟﻪ وﻧﻔﺴﻪ ووﻟﺪه وﺟﺎره ﻳﻜﻔﺮﻫﺎ اﻟﺼﻴﺎم واﻟﺼﻠﺎة واﻟﺼﺪﻗﺪ واﻟﺎٔﻣﺮ ﺑﺎﻟﻤﻌﺮوف واﻟﻨﻬﻰ ﻋﻦ اﻟﻤﻨﻜﺮ ﻓﻘﺎل ﻋﻤﺮ ﻟﻴﺲ ﻫﺬا أرﻳﺪ إﻧﻤﺎ أرﻳﺪ اﻟﺘﻰ ﺗﻤﻮج ﻛﻤﻮج اﻟﺒﺤﺮ ﻗﻠﺖ ﻣﺎﻟﻚ وﻟﻬﺎ ﻳﺎأﻣﻴﺮ اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻴﻦ إن ﺑﻴﻨﻚ وﺑﻴﻨﻬﺎ ﺑﺎﺑﺎ ﻣﻐﻠﻘﺎ ﻗﺎل ﻓﻴﻜﺴﺮ اﻟﺒﺎب أو ﻳﻔﺘﺢ ﻗﺎل ﻗﻠﺖ ﺑﻞ ﻳﻜﺴﺮ ﻗﺎل ذﻟﻚ أﺣﺮى أن ﻟﺎ ﻳﻐﻠﻖ أﺑﺪا ﻗﺎل ﻓﻘﻠﻨﺎ ﻟﺤﺬﻳﻔﺔ ﻫﻞ ﻛﺎن ﻋﻤﺮ ﻳﻌﻠﻢ ﻣﻦ اﻟﺒﺎب ﻗﺎل ﻧﻌﻢ ﻛﻤﺎ ﻳﻌﻠﻢ أن دون ﻏﺪ ﻟﻴﻠﺔ إﻧﻰ ﺣﺪﺛﺘﻪ ﺣﺪﻳﺜﺎ ﻟﻴﺲ ﺑﺎﻟﺎٔﻏﺎﻟﻴﻂ ﻗﺎل ﻓﻬﺒﻨﺎ أن ﻧﺴﺎٔل ﺣﺬﻳﻔﺔ ﻣﻦ اﻟﺒﺎب ﻓﻘﻠﻨﺎ ﻟﻤﺴﺮوق ﺳﻠﻪ ﻓﺴﺎٔﻟﻪ ﻓﻘﺎل ﻋﻤﺮ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى


9812- Huzeyfe radiyallahu anh'dan:
"Hz. Ömer'in yanındaydık. Ömer sordu: 'Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in fitneler hakkındaki hadislerinden hanginiz ezberlemiştir?'
'Benim ezberimde vardır' dedim.
'Sen gerçekten cesursun. Söyle bakalım nasıl buyurmuştur?'
Dedim ki: O'nun şöyle buyurduğunu duydum:
'Kişinin fitnesi ailesi, malı, kendisi, çocukları ve komşusunda olacaktır. Oruç, namaz, zekât, emr-i bil-marûf ve nehyi anil-münker bu tür fitnelere keffâret olacaktır.'
Ömer dedi ki: 'Ben bunu kasdetmiyorum. Deniz dalgaları gibi dalgalanacak olan fitneyi kasdediyorum.' Cevap verdim:
'Ey Müminlerin emiri! Senin o fitne ile ne ilgin var? Onunla aranda kapalı bir kapı vardır.'
'Bu kapı kırılacak mı? Yoksa açılacak mı' diye sorunca; 'Kırılacaktır' diye cevap verdim.
Ömer: 'Öyleyse bir daha hiç kapanmayacak?' dedi.
Ravi dedi ki: Sonra Huzeyfe'ye dedik ki: 'Ömer bu kapının kim olduğunu acaba biliyor muydu?'
'Evet, yarından sonra gecenin tekrar geleceğini bildiği gibi biliyordu. Çünkü ben ona konuyu apaçık sözlerle anlattım.
Ravi dedi ki: Sonra Huzeyfe'ye kapının kim olduğunu sormak istedik ve Mesrûk'a dedik ki: 'Sor bakalım kapı kimmiş?' Sordu ve o da Ömer olduğunu söyledi.
Buhârî, Müslim ve Tirmizî.
9812- Bu hadisi Buhârî (zekât 23, II, 119; savm 3, II, 226; menâkıb 25, IV, 174; fiten 17, VIII, 96), Müslim (îmân 231, s. 128-30) ve Tirmizî (2258), Rib'î an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.



٩٨١٣ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻗﺎل ﻋﻤﺮ أﻧﺖ ﻟﻠّﻪ أﺑﻮك ﻗﺎل ﺣﺬﻳﻔﺔ ﺳﻤﻌﺖ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﻘﻮل ﺗﻌﺮض اﻟﻔﺘﻦ ﻋﻠﻰ اﻟﻘﻠﻮب ﻛﺎﻟﺤﺼﻴﺮ ﻋﻮدا ﻋﻮدا ﻓﺎٔى ﻗﻠﺐ أﺷﺮﺑﻬﺎ ﻧﻜﺘﺖ ﻓﻴﻪ ﻧﻜﺘﺔ ﺳﻮداء وأى ﻗﻠﺐ أﻧﻜﺮﻫﺎ ﻧﻜﺘﺖ ﻓﻴﻪ ﻧﻜﺘﺔ ﺑﻴﻀﺎء ﺣﺘﻰ ﺗﺼﻴﺮ ﻋﻠﻰ ﻗﻠﺒﻴﻦ ﻋﻠﻰ أﺑﻴﺾ ﻣﺜﻞ اﻟﺼﻔﺎ ﻓﻠﺎ ﺗﻀﺮه ﻓﺘﻨﺔ ﻣﺎداﻣﺖ اﻟﺴﻤﻮات واﻟﺎٔرض واﻟﺎٓﺧﺮ أﺳﻮد ﻣﺮﺑﺎد ﻛﺎﻟﻜﻮز ﻣﺡﺨﻴﺎ ﻟﺎ ﻳﻌﺮف ﻣﻌﺮوﻓﺎ وﻟﺎ ﻳﻨﻜﺮ ﻣﻨﻜﺮا إﻟﺎ ﻣﺎأﺷﺮب ﻣﻦ ﻫﻮاه وﺣﺪﺛﺘﻪ أن ﺑﻴﻨﻚ وﺑﻴﻨﻬﺎ ﺑﺎﺑﺎ ﻣﻐﻠﻘﺎ ﻳﻮﺷﻚ أن ﻳﻜﺴﺮ ﻗﺎل ﻋﻤﺮ ﻛﺴﺮا ﻟﺎ أﺑﺎ ﻟﻚ ﻓﻠﻮ أﻧﻪ ﻓﺘﺢ ﻟﻌﻠﻪ ﻛﺎن ﻳﻌﺎد ﻗﺎل ﻟﺎ ﺑﻞ ﻳﻜﺴﺮ وﺣﺪﺛﺘﻪ أن ذﻟﻚ اﻟﺒﺎب رﺟﻞ ﻳﻘﺘﻞ أو ﻳﻤﻮت ﺣﺪﻳﺜﺎ ﻟﻴﺲ ﺑﺎﻟﺎٔﻏﺎﻟﻴﻂ ﻗﺎل أﺑﻮﺧﺎﻟﺪ ﻓﻘﻠﺖ ﻟﺴﻌﺪ ﻳﺎأﺑﺎ ﻣﺎﻟﻚ ﻣﺎأﺳﻮد ﻣﺮﺑﺎد ﻗﺎل ﺷﺪة اﻟﺒﻴﺎض ﻓﻰ ﺳﻮاد ﻗﻠﺖ ﻓﻤﺎ ﻣﺡﺨﻴﺎ ﻗﺎل ﻣﻨﻜﻮﺳﺎ


9813- Diğer rivayet:
Ömer dedi ki: 'Allah aşkına söyle!' Huzeyfe cevap verdi:
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum: 'Fitneler kalblere hasır gibi bir bir işlenecek. Hangi kalbe iyi işlerse, içinde siyah bir nokta belirecek. Hangi kalp de onu kabul etmezse, beyaz bir nokta belirecek. Böylece iki ayrı kalp meydana çıkacaktır. Cilâlı taş gibi bembeyaz olanına gökler ve yer durdukça hiç bir fitne zarar vermiyecektir. Diğeri alaca karanlıktır. Tepetaklak duran testi gibidir. Bu ancak hevasına uygun olan (davranışlar) dışında ne marûfu bilecek, ne de münkeri. Sonra ona şunu anlattım: 'Seninle o fitne arasında kapalı bir kapı var, ama kırılması yakındır.' Ömer dedi ki:
'Ey babasız kalasıca! O kırılacak mı? Keşke açılsaydı, belki tekrar (eski haline) döndürülürdü.'
'Hayır kırılacaktır' dedi.
Ona, o kapının öldürülecek ya da ölecek bir adam olduğunu söyleyerek konuyu çarpıtmadan anlattım.
Ebû Hâlid dedi ki:
(Râvi) Sa'd'a şöyle sordum: 'Ey Ebû Mâlik! (hadisin metninde geçen) Esved-i mirbâd nedir?'
'Siyah üzerinde kesin beyazlıktır' dedi.
'Peki mechiyâ ne demektir?' dedim.
'Tepetaklak (ters çevrilmiş) demektir' diye cevap verdi.
9813- Bu hadisi Buhârî (zekât 23, II, 119; savm 3, II, 226; menâkıb 25, IV, 174; fiten 17, VIII, 96), Müslim (îmân 231, s. 128-30) ve Tirmizî (2258), Rib'î an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٨١٤ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ ﻛﻨﺎ ﻗﻌﻮدا ﻋﻨﺪاﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﺬﻛﺮ اﻟﻔﺘﻦ ﻓﺎٔﻛﺜﺮ ﻓﻰ ذﻛﺮﻫﺎ ﺣﺘﻰ ذﻛﺮ ﻓﺘﻨﺔ اﻟﺎٔﺣﻠﺎس ﻗﺎل ﻫﻰ ﻫﺮب وﺣﺮب ﺛﻢ ﻓﺘﻨﺔ اﻟﺴﺮاء دﺧﺘﻬﺎ ﻣﻦ ﺗﺤﺖ ﻗﺪﻣﻰ رﺟﻞ ﻣﻦ أﻫﻞ ﺑﻴﺘﻰ ﻳﺰﻋﻢ أﻧﻪ ﻣﻨﻰ وﻟﻴﺲ ﻣﻨﻰ وإﻧﻤﺎ أوﻟﻴﺎءى اﻟﻤﺘﻘﻮن ﺛﻢ ﻳﺼﻄﻠﺢ اﻟﻨﺎس ﻋﻠﻰ رﺟﻞ ﻛﻮرك ﻋﻠﻰ ﺿﻠﻊ ﺛﻢ ﻓﺘﻨﺔ اﻟﺪﻫﻴﻤﺎء ﻟﺎ ﺗﺪع أﺣﺪا ﻣﻦ ﻫﺬه اﻟﺎٔﻣﺔ إﻟﺎ ﻟﻄﻤﺘﻪ ﻟﻄﻤﺔ ﻓﺎٕذا ﻗﻴﻞ اﻧﻘﻀﺖ ﺗﻤﺎدت ﻳﺼﺒﺢ اﻟﺮﺟﻞ ﻓﻴﻬﺎ ﻣﻮٔﻣﻨﺎ وﻳﻤﺴﻰ ﻛﺎﻓﺮا ﺣﺘﻰ ﻳﺼﻴﺮ اﻟﻨﺎس إﻟﻰ ﻓﺴﻄﺎﻃﻴﻦ ﻓﺴﻄﺎط إﻳﻤﺎن ﻟﺎ ﻧﻔﺎق ﻓﻴﻪ وﻓﺴﻄﺎط ﻧﻔﺎق ﻟﺎ إﻳﻤﺎن ﻓﻴﻪ ﻓﺎٕذا ﻛﺎن ذاﻛﻢ ﻓﺎﻧﺘﻈﺮوا اﻟﺪﺟﺎل ﻣﻦ ﻳﻮﻣﻪ أو ﻏﺪه


9814- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında oturuyorduk, fitnelerden bahsetti. Hem de çokça. Hatta Ahlas (tutkulular) fitnesinden de söz etti. Kaçış ve savaş olacağını söyledi. Sonra serra' (rahatlık) fitnesinden söz etti:
'Bu fitnenin dumanını Ehl-i Beyt'imden olduğu iddia edilen ama benden olmayan biri ayaklarımın altında(ki şu yerde)n tüttürecek. Gerçek dostlarım müttekîlerdir. Sonra insanlar tek bir eğri kaburga kemiği üzerine oturağını korcasına iğreti olarak bir adamın etrafında toplanacaklar. Sonra Duheyma (kara ve büyük) bir fitne çıkacak. Bu ümmetten tokatlamadığı hiç kimse kalmayacaktır. Fitne bitti denildiğinde devam edip yaygınlaşacaktır. O fitne içinde kişi, mü'min olarak sabahlayacak, kâfir olarak akşamlayacak. Sonra insanlar iki ayrı büyük şehirde toplanacaklar. Bunlardan biri içinde nifak bulunmayan iman şehridir. Öbürü içinde iman bulunmayan nifak şehridir. O zaman geldiğinde, o gün ya da ertesi gün Deccâl'i bekleyin.'" Ebû Dâvud
9814- Bu hadisi Ebû Dâvud (4242), Yahyâ b. Osmân el-Hımsî an Ebî'l-Muğîre an Abdillah b. Sâlim ani'l-Alâ b. Utbe an Umeyr b. Hânî an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.


٩٨١٥ أﺑﻮﺑﻜﺮ رﻓﻌﻪ ﻳﻨﺰل ﻧﺎس ﻣﻦ أﻣﺘﻰ ﺑﻐﺎءط ﻳﺴﻤﻮﻧﻪ اﻟﺒﺼﺮة ﻋﻨﺪ ﻧﻬﺮ ﻳﻘﺎل ﻟﻪ دﺟﻠﺔ ﻳﻜﻮن ﻋﻠﻴﻪ ﺟﺴﺮ ﻳﻜﺜﺮ أﻫﻠﻬﺎ وﺗﻜﻮن ﻣﻦ أﻣﺼﺎر اﻟﻤﻬﺎﺟﺮﻳﻦ وﻓﻰ رواﻳﺔ اﻟﻤﺴﻠﻤﻴﻦ ﻓﺎٕذا ﻛﺎن ﻓﻰ آﺧﺮ اﻟﺰﻣﺎن ﺟﺎء ﺑﻨﻮ ﻗﻨﻄﻮراء ﻋﺮاض اﻟﻮﺟﻮه ﺻﻐﺎر اﻟﺎٔﻋﻴﻦ ﺣﺘﻰ ﻳﻨﺰﻟﻮا ﻋﻠﻰ ﺷﻂ اﻟﻨﻬﺮ ﻓﻴﺘﻔﺮق أﻫﻠﻬﺎ ﺛﻠﺎث ﻓﺮق ﻓﺮﻗﺔ ﻳﺎٔﺧﺬون أذﻧﺎب اﻟﺒﻘﺮ واﻟﺒﺮﻳﺔ وﻫﻠﻜﻮا وﻓﺮﻗﺔ ﻳﺎٔﺧﺬون ﻟﺎٔﻧﻔﺴﻬﻢ وﻛﻔﺮوا وﻓﺮﻗﺔ ﻳﺡﻌﻠﻮن ذرارﻳﻬﻢ ﺧﻠﻒ ﻇﻬﻮرﻫﻢ وﻳﻘﺎﺗﻠﻮﻧﻬﻢ وﻫﻢ اﻟﺸﻬﺪاء


9815- Ebû Bekre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ümmetimden bazı kimseler, üzerine köprü kurulacak olan Dicle nehrinin kenarında Basra denilen bir yere konaklayacaklardır. Nüfusu çoğalacak, nihayet muhâcirlerin şehirlerinden -diğer rivayette müslümanların şehirlerinden- olacak. Âhir zaman olduğunda, geniş yüzlü, küçük gözlü, Kantura oğulları gelecekler. Nehrin kenarında konaklayacaklar. Şehir halkı üç fırkaya ayrılacak: Bir fırkası öküzlerin kuyruğunu tutup çöle çekilecek ve helâk olacaklar. Bir fırkası kendileri için onlardan kurtuluş isteyecekler ve kâfir olacaklar. Bir fırkası da çocuklarını geride bırakarak onlarla savaşacaklar. İşte onlar şehittir." Ebû Dâvud
9815- Bu hadisi Ebû Dâvud (4306), İbn Fâris an Abdissamed b. Abdilvâris an ebîhî an Saîd b. Cumhân an Müslim b. e. Bekre an ebîhî senedi ile tahrîc etti.


٩٨١٦ ذو ﻣﺨﺒﺮ رﻓﻌﻪ ﺳﺘﺼﺎﻟﺤﻮن اﻟﺮوم ﺻﻠﺤﺎ آﻣﻨﺎ ﻓﺘﻐﺰون أﻧﺘﻢ وﻫﻢ ﻋﺪوا ﻣﻦ وراءﻛﻢ ﻓﺘﻨﺼﺮون وﺗﻐﻨﻤﻮن وﺗﺴﻠﻤﻮن ﺛﻢ ﺗﺮﺟﻌﻮن ﺣﺘﻰ ﺗﻨﺰﻟﻮا ﺑﻤﺮج ذى ﺗﻠﻮل ﻓﻴﺮﻓﻊ رﺟﻞ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﻨﺼﺮاﻧﻴﺔ اﻟﺼﻠﻴﺐ ﻓﻴﻘﻮل ﻏﻠﺐ اﻟﺼﻠﻴﺐ ﻓﻴﻐﻀﺐ رﺟﻞ ﻣﻦ اﻟﻤﺴﻠﻤﻴﻦ ﻓﻴﺪﻗﻪ ﻓﻌﻨﺪ ذﻟﻚ ﺗﻐﺪر اﻟﺮوم وﺗﺡﺘﻤﻊ ﻟﻠﻤﺴﻠﺤﺔ


9816- Zû Mihber radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Rumlarla güven içinde güzel bir barış yapacaksınız, ardınızdaki düşmana karşı beraber savaşacaksınız. Zafer elde edilip bir çok ganimete kavuşup, korktuğunuzdan emin olacaksınız. Sonra tepeleri olan bir yere geleceksiniz. Hıristiyanlardan bir adam haçı havaya kaldırıp, işte 'Rumlar (bu haç sayesinde) galip' diyecek. Buna öfkelenen bir müslüman kalkıp onu kıracak. İşte o zaman Rumlar anlaşmaya ihanet edip silaha sarılacaklardır."
9816- Bu hadisi Ebû Dâvud (4292-3), Hassân b. Atiyye an Hâlid b. Mu'dân an Cübeyr b. Nüfeyr an Zî Mihber asl-ı senedi ile tahrîc etti.


٩٨١٧ زاد ﻓﻰ رواﻳﺔ وﺑﺜﻮر اﻟﻤﺴﻠﻤﻮن إﻟﻰ أﺳﻠﺤﺘﻬﻢ ﻓﻴﻘﺘﺘﻠﻮن ﻓﻴﻜﺮم اﻟﻠّﻪ ﺗﻠﻚ اﻟﻌﺼﺎﺑﺔ ﺑﺎﻟﺸﻬﺎدة


9817- Diğer rivayette şu ilave vardır:
"Müslümanlar da fırlayıp, silaha sarılacaklar. Rumlarla savaşmaya mecbur kalacaklar. Allah işte o cemaate şehitliği ikram edecektir."
9817- Bu hadisi Ebû Dâvud (4292-3), Hassân b. Atiyye an Hâlid b. Mu'dân an Cübeyr b. Nüfeyr an Zî Mihber asl-ı senedi ile tahrîc etti.


٩٨١٨ أم ﺳﻠﻤﺔ رﻓﻌﺘﻪ ﻳﻜﻮن اﺧﺘﻠﺎف ﻋﻨﺪ ﻣﻮت ﺧﻠﻴﻔﺔ ﻓﻴﺨﺮج رﺟﻞ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﻫﺎرﺑﺎ إﻟﻰ ﻣﻜﺔ ﻓﻴﺎٔﺗﻴﻪ ﻧﺎس ﻣﻦ أﻫﻞ ﻣﻜﺔ ﻓﻴﺨﺮﺟﻮﻧﻪ وﻫﻮ ﻛﺎره ﻓﻴﺒﺎﻳﻌﻮﻧﻪ ﺑﻴﻦ اﻟﺮﻛﻦ واﻟﻤﻘﺎم وﻳﺒﻌﺚ إﻟﻴﻪ ﺑﻌﺚ ﻣﻦ اﻟﺸﺎم ﻓﻴﺨﺴﻒ ﺑﻬﻢ ﺑﺎﻟﺒﻴﺪاء ﺑﻴﻦ ﻣﻜﺔ واﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﻓﺎٕذا رأى اﻟﻨﺎس ذﻟﻚ أﺗﺎه أﺑﺪال اﻟﺸﺎم وﻋﺼﺎءب أﻫﻞ اﻟﻌﺮاق ﻓﻴﺒﺎﻳﻌﻮﻧﻪ ﺛﻢ ﻳﻨﺸﺎٔ رﺟﻞ ﻣﻦ ﻗﺮﻳﺶ أﺧﻮاﻟﻪ ﻛﻠﺐ ﻓﻴﺒﻌﺚ إﻟﻴﻬﻢ ﺑﻌﺜﺎ ﻓﻴﻈﻬﺮون ﻋﻠﻴﻬﻢ وذﻟﻚ ﺑﻌﺚ ﻛﻠﺐ واﻟﺨﻴﺒﺔ ﻟﻤﻦ ﻟﻢ ﻳﺸﻬﺪ ﻏﻨﻴﻤﺔ ﻛﻠﺐ ﻓﻴﻘﺴﻢ اﻟﻤﺎل وﻳﻌﻤﻞ ﻓﻰ اﻟﻨﺎس ﺑﺴﻨﺔ ﻧﺒﻴﻬﻢ وﻳﻠﻘﻰ اﻟﺎٕﺳﻠﺎم ﺑﺡﺮاﻧﻪ إﻟﻰ اﻟﺎٔرض ﻓﻴﻠﺒﺚ ﺳﺒﻊ ﺳﻨﻴﻦ


9818- Ümmü Seleme radiyallahu anhâ'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Halifenin ölümü üzerine ihtilaf çıkacak. Bir adam Medine'den kaçıp Mekke'ye gidecek; Mekkelilerden bir grup insan gelip onu oradan zorla çıkaracak ve Rükün ile Makam arasında ona biat edecekler. Ona karşı Şam'dan gönderilecek ordu Mekke ile Medine arasında bulunan çölde toprak yarılıp içine batacak, insanlar bunu görünce Şam'ın ileri gelenleri ve Irak ehlinden bir cemaat gelip ona biat edecekler. Sonra dayıları Kelb kabîlesinden olan Kureyş'li bir adam çıkacak. Biat edenler üzerine bir müfreze ordu gönderecek. Ancak müfreze yenilecek, bu müfreze Kelb kabilesi müfrezesidir. Kelb'den elde edilen ganimetten istifade edemeyenler, ziyanda olacaklardır. Ganimet taksim edilecek, insanlara peygamberlerinin sünneti uygulanacak. İslâm yeryüzüne bütünüyle yerleşecek. (Mehdî) yedi yıl kalacaktır."
9818- Bu hadisi Ebû Dâvud (4286-8), Katâde an Ebî'l-Halîl Sâlih an Abdillah b. el-Hâris an Ümmi Seleme asl-ı senedi ile tahrîc etti.


٩٨١٩ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﺗﺴﻊ ﺳﻨﻴﻦ ﺛﻢ ﻳﺘﻮﻓﻰ وﻳﺼﻠﻰ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﻤﺴﻠﻤﻮن ﻗﻠﺖ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻛﻴﻒ ﺑﻤﻦ ﻛﺎن ﻛﺎرﻫﺎ ﻗﺎل ﻳﺨﺴﻒ ﺑﻬﻢ وﻟﻜﻦ ﻳﺒﻌﺚ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻋﻠﻰ ﻧﻴﺘﻪ


9819- "Diğer rivayette 'Dokuz yıl' olarak geçmektedir. Sonra (Mehdî) ölecek, insanlar onun namazını kılacaklar." Dedim ki:
"Ey Allah Resûlü! Bu ordu içinde bulunup Mekke'ye zorla gönderilenlerin durumu nasıl olacak?"
"Onlar da diğerleri ile beraber toprağa gömülecekler. Kıyamet günü niyetlerine göre diriltileceklerdir" buyurdu. Ebû Dâvud
9819- Bu hadisi Ebû Dâvud (4286-8), Katâde an Ebî'l-Halîl Sâlih an Abdillah b. el-Hâris an Ümmi Seleme asl-ı senedi ile tahrîc etti.


٩٨٢٠ ﺛﻮﺑﺎن رﻓﻌﻪ ﻳﻮﺷﻚ اﻟﺎٔﻣﻢ أن ﺗﺪاﻋﻰ ﻋﻠﻴﻜﻢ ﻛﻤﺎ ﺗﺪاﻋﻰ اﻟﺎٔﻛﻠﺔ إﻟﻰ ﻗﺼﻌﺘﻬﺎ ﻓﻘﺎل ﻗﺎءل ﻣﻦ ﻗﻠﺔ ﻧﺤﻦ ﻳﻮﻣﺌﺬ ﻓﻘﺎل ﺑﻞ أﻧﺘﻢ ﻳﻮﻣﺌﺬ ﻛﺜﻴﺮون وﻟﻜﻨﻜﻢ ﻏﺜﺎء ﻛﻐﺜﺎء اﻟﺴﻴﻞ وﻟﻴﻨﺰﻋﻦ اﻟﻠّﻪ ﻣﻦ ﺻﺪور ﻋﺪوﻛﻢ اﻟﻤﻬﺎﺑﺔ ﻣﻨﻜﻢ وﻟﻴﻘﺬﻓﻦ ﻓﻰ ﻗﻠﻮﺑﻜﻢ اﻟﻮﻫﻦ ﻗﻴﻞ وﻣﺎ اﻟﻮﻫﻦ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻗﺎل ﺣﺐ اﻟﺪﻧﻴﺎ وﻛﺮاﻫﻴﺔ اﻟﻤﻮت ﻫﻰ ﻟﺎٔﺑﻰ داود


9820- Sevbân radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sofradakilerin büyük tabağa üşüştükleri gibi insanların size karşı birleşip üşüşmeleri yakındır." Biri sordu:

"Acaba o zaman sayıca az mı olacağız?"
"Hayır, bilakis o zaman sayıca çok olacaksınız. Ama selin sürüklediği çerçöp gibi dağınık olacaksınız. Allah düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu çıkartacaktır. Sizin kalplerinize de vehen atacaktır" buyurdu.
"Vehen nedir, ey Allah Resûlü?" diye sorduklarında şöyle buyurdu:
"Dünya sevgisi ve ölüm korkusu."
Ebû Dâvud.
9820- Bu hadisi Ebû Dâvud (4297), Abdurrahman b. İbr. ed-Dimeşkî an Bişr b. Bekr an İbn Câbir an Ebî Abdisselâm an Sevbân senedi ile tahrîc etti.

٩٨٢١ ﺣﺬﻳﻔﺔ واﻟﻠّﻪ إﻧﻰ ﻟﺎٔﻋﻠﻢ اﻟﻨﺎس ﺑﻜﻞ ﻓﺘﻨﺔ ﻫﻰ ﻛﺎءﻧﺔ ﻓﻴﻤﺎ ﺑﻴﻨﻰ وﺑﻴﻦ اﻟﺴﺎﻋﺔ وﻣﺎ ﺑﻰ إﻟﺎ أن ﻳﻜﻮن رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﺳﺮ إﻟﻰ ﻓﻰ ذﻟﻚ ﺷﻴﺌﺎ ﻣﺎﻟﻢ ﻳﺤﺪﺛﻪ ﻏﻴﺮى وﻟﻜﻨﻪ ﻗﺎل ﻳﻮﻣﺎ وﻫﻮ ﻓﻰ ﻣﺡﻠﺲ ﻳﺘﺤﺪث ﻓﻴﻪ ﻋﻦ اﻟﻔﺘﻦ وﻳﻌﺪﻫﻦ ﻣﻨﻬﻦ ﺛﻠﺎث ﻟﺎ ﻳﻜﺪن ﻳﺬرن ﺷﻴﺌﺎ وﻣﻨﻬﻦ ﻓﺘﻦ ﻛﺮﻳﺎح اﻟﺼﻴﻒ وﻣﻨﻬﺎ ﺻﻐﺎر وﻣﻨﻬﺎ ﻛﺒﺎر ﻓﺬﻫﺐ أوﻟﺌﻚ اﻟﺮﻫﻂ اﻟﺬﻳﻦ ﺳﻤﻌﻮه ﻣﻌﻰ ﻛﻠﻬﻢ ﻏﻴﺮى ﻟﻤﺴﻠﻢ
9821- Huzeyfe radiyallahu anh'dan:
"Vallahi kıyamet öncesi meydana gelecek olan her fitneyi herkesten daha iyi bilirim. Bu da Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in kimseye söylemeyip sadece bana söylediği gizli bir sırdan ötürüdür. O, bir mecliste otururken, fitneden söz ederek saymaya başladı ve buyurdu ki: 'Üç şey vardır ki hiç bir şey bırakmayacaktır. Onlardan kimi yaz rüzgârı gibi, kimi küçük, kimi de büyük fitnelerdir.' Bunu benimle birlikte Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den dinleyen kimselerin hepsi öldüler, bir ben kaldım." Müslim
9821- Bu hadisi Müslim (fiten 22, s. 2216), Harmale an İbn Vehb an Yûnus ani'z-Zührî an Ebî İdrîs an Huzeyfe senedi ile tahrîc etti.

٩٨٢٢ وﻋﻨﻪ واﻟﻠّﻪ ﻣﺎأدرى أﻧﺴﻰ أﺻﺤﺎﺑﻰ أم ﺗﻨﺎﺳﻮا واﻟﻠّﻪ ﻣﺎﺗﺮك رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻣﻦ ﻗﺎءد ﻓﺘﻨﺔ إﻟﻰ اﻧﻘﻀﺎء اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻳﺒﻠﻎ ﻣﻦ ﻣﻌﻪ ﺛﻠﺎﺛﻤﺎءة ﻓﺼﺎﻋﺪا إﻟﺎ ﻗﺪ ﺳﻤﺎه ﻟﻨﺎ ﺑﺎﺳﻤﻪ واﺳﻢ أﺑﻴﻪ واﺳﻢ ﻗﺒﻴﻠﺘﻪ
9822- Huzeyfe radiyallahu anh'dan:
"Arkadaşlarım unuttular mı yoksa unutmuş mu görünüyorlar bilmiyorum. Allah'a yemin olsun ki Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kıyâmetin kopmasına sebep olacak fitneye öncülük edecek kişi ve üçyüzden fazla taraftarının ismini, baba ve kabile adlarıyla birlikte bize söyledi." Ebû Dâvud
9822- Bu hadisi Ebû Dâvud (4243), İbn Fâris an İbn e. Meryem an İbn Ferrûh an Usâme b. Zeyd an ibnin li-Kabîsâ b. Zûeyb an ebîhî an Huzeyfe senedi ile tahrîc etti.

٩٨٢٣ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ رﻓﻌﻪ ﻳﻮﺷﻚ اﻟﻤﺴﻠﻤﻮن أن ﻳﺤﺎﺻﺮوا إﻟﻰ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﺣﺘﻰ ﻳﻜﻮن أﺑﻌﺪ ﻣﺴﺎﻟﺤﻬﻢ ﺳﻠﺎح ﻗﺎل اﻟﺰﻫﺮى ﺳﻠﺎح ﻗﺮﻳﺐ ﻣﻦ ﺧﻴﺒﺮ ﻫﻤﺎ ﻟﺎٔﺑﻰ داود
9823- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Müslümanların Medine'de kuşatma altına alınmaları yakındır. O zaman düşmanların bulunduğu en uzak yer Salâh mevkii olacaktır."
Zührî dedi ki: "Salâh, Hayber'e yakın bir yerdir." İkisi de Ebû Dâvud'a ait.
9823- Bu hadisi Ebû Dâvud (4250), İbn Vehb an Cerîr b. Hâzım an Ubeydillah b. Ömer an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

٩٨٢٤ أﺑﻮ ﻣﺎﻟﻚ رﻓﻌﻪ ﻟﻴﻜﻮﻧﻦ ﻣﻦ أﻣﺘﻰ ﻗﻮم ﻳﺴﺘﺤﻠﻮن اﻟﺤﺮ واﻟﺤﺮﻳﺮ واﻟﺨﻤﺮ واﻟﻤﻌﺎزف وﻟﻴﻨﺰﻟﻦ أﻗﻮام إﻟﻰ ﺟﻨﺐ ﻋﻠﻢ ﺗﺮوح ﻋﻠﻴﻬﻢ ﺳﺎرﺣﺔ ﻟﻬﻢ ﻓﻴﺎٔﺗﻴﻬﻢ رﺟﻞ ﻟﺤﺎﺟﺔ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ارﺟﻊ إﻟﻴﻨﺎ ﻏﺪا ﻓﻴﺒﻴﺘﻬﻢ اﻟﻠّﻪ وﻳﻀﻊ اﻟﻌﻠﻢ وﻳﻤﺴﺦ آﺧﺮﻳﻦ ﻗﺮدة وﺧﻨﺎزﻳﺮ إﻟﻰ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ
9824- Ebû Mâlik radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ümmetimden bir kavim gelecek, zina etmeyi, ipek giymeyi, şarap içmeyi ve çalgıyı helâl sayacaklar. Bazı zümreler bir dağın eteğinde konaklayacaklardır, hizmetçi kadınlar onlara hizmet edip rahatlatacaklar. Bir hâcet için bir fakir adam yanlarına geldiğinde şöyle diyeceklerdir:
'Haydi şimdi git, yarın gel.' Onlar o akşam orada geceleyecekler. Sabahleyin bir de bakacaklar ki Allah bir kısmını helâk etmiş ve (sağ kalan) diğerlerini de maymun ve domuz şekline sokmuş." Buhârî
9824- Bu hadisi Buhârî (eşribe 6, VI, 243), Hişâm b. Ammâr an Sadaka b. Hâlid an İbn Câbir an Atiyye b. Kays an Abdirrahman b. Ganem an Ebî Mâlik senedi ile tahrîc etti.

٩٨٢٥ ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﺑﻦ زﻳﺎد ﻟﻤﺎ ﺻﺎر ﻃﻠﺤﺔ واﻟﺰﺑﻴﺮ وﻋﺎءﺷﺔ إﻟﻰ اﻟﺒﺼﺮة ﺑﻌﺚ ﻋﻠﻲ ﻋﻤﺎر ﺑﻦ ﻳﺎﺳﺮ وﺣﺴﻨﺎ ﻓﻘﺪﻣﺎ ﻋﻠﻴﻨﺎ اﻟﻜﻮﻓﺔ ﻓﺼﻌﺪا اﻟﻤﻨﺒﺮ وﻛﺎن ﺣﺴﻦ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ ﻓﻰ أﻋﻠﺎه وﻋﻤﺎر أﺳﻔﻞ ﻣﻨﻪ ﻓﺎﺟﺘﻤﻌﻨﺎ إﻟﻴﻬﻤﺎ ﻓﺴﻤﻌﺖ ﻋﻤﺎرا ﻳﻘﻮل إن ﻋﺎءﺷﺔ ﻗﺪ ﺻﺎرت إﻟﻰ اﻟﺒﺼﺮة واﻟﻠّﻪ إﻧﻬﺎ ﻟﺰوﺟﺔ ﻧﺒﻴﻜﻢ ﻓﻰ اﻟﺪﻧﻴﺎ واﻟﺎٓﺧﺮة وﻟﻜﻦ اﻟﻠّﻪ اﺑﺘﻠﺎﻛﻢ ﻟﻴﻌﻠﻢ إﻳﺎه ﺗﻄﻴﻌﻮن أم ﻫﻰ
9825- Abdullah b. Ziyâd radiyallahu anh'dan:
"Talha, Zübeyr ve Âişe Basra'ya varınca, Ali onlara karşı Ammâr b. Yâsir ile (oğlu) Hasan'ı gönderdi. İkisi bize Kûfe'ye geldiler. Minbere çıktılar, Hasan b. Ali üstte idi, Ammâr ise altındaki merdivendeydi. Yanlarında toplandık.
Ammâr'ın şöyle dediğini duydum: 'Âişe Basra'ya gelmiştir. Vallahi o, dünyada da âhirette de Peygamberinizin eşidir. Allah şimdi sizin ona mı (Ali'ye mi), yoksa Âişe'ye mi itaat edeceğinizi sınayacaktır.'" Buhârî
9825- Bu hadisi Buhârî (fad. ash. 30, IV, 220; fiten 18, VIII, 97), Ebû Vâil ve Abdullah b. Ziyâd an Ammâr asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٨٢٦ ﺷﻘﻴﻖ دﺧﻞ أﺑﻮ ﻣﻮﺳﻰ وأﺑﻮ ﻣﺴﻌﻮد ﻋﻠﻰ ﻋﻤﺎر ﺣﻴﺚ أﺗﻰ اﻟﻜﻮﻓﺔ ﻟﻴﺴﺘﻨﻔﺮ اﻟﻨﺎس ﻓﻘﺎﻟﺎ ﻣﺎرأﻳﻨﺎ ﻣﻨﻚ أﻣﺮا ﻣﻨﺬ أﺳﻠﻤﺖ أﻛﺮه ﻋﻨﺪﻧﺎ ﻣﻦ إﺳﺮاﻋﻚ ﻓﻰ ﻫﺬا اﻟﺎٔﻣﺮ ﻓﻘﺎل ﻣﺎرأﻳﺖ ﻣﻨﻜﻤﺎ أﻣﺮا ﻣﻨﺬ أﺳﻠﻤﺘﻤﺎ أﻛﺮه ﻋﻨﺪى ﻣﻦ إﺑﻄﺎءﻛﻤﺎ ﻋﻦ ﻫﺬا اﻟﺎٔﻣﺮ ﺛﻢ ﻛﺴﺎﻫﻤﺎ ﺣﻠﺔ
9826- Şakîk radiyallahu anh'dan:
"Ammâr, Kûfe'ye insanları harbe teşvik etmek için geldiğinde, Ebû Mûsâ ile Ebû Mes'ûd (Ammâr'a) gidip şöyle dediler: 'Müslüman olduğun günden beri şu işte bu kadar aceleci davranışından başka bir kötü işini görmedik.' O da onlara (Ebû Mûsâ ve Ebû Mes'ûd'a) şu cevabı verdi: 'Ben de müslüman olduğunuz gündenberi sizde, bu husustaki ağır davranışınızdan başka kötü bir şey görmedim.'
Sonra (Ebû Mes'ûd) ikisine hülle (kıymetli elbise) giydirdi."
9826- Bu hadisi Buhârî (fiten 18/3-4, VIII, 98), Ebû Vâil Şakîk b. Seleme'den tahrîc etti.

٩٨٢٧ وﻓﻰ رواﻳﺔ أن أﺑﺎ ﻣﺴﻌﻮد ﻫﻮ ﻛﺴﻰ ﻋﻤﺎرا وأﺑﺎ ﻣﻮﺳﻰ ﺣﻠﺔ ﺣﻠﺔ ﻫﻰ ﻟﻠﺒﺨﺎرى
9827- Diğer rivayet:
"Ebû Mes'ûd, Ammâr ile Ebû Musâ'ya birer hülle giydirdi." Buhârî.
9827- Bu hadisi Buhârî (fiten 18/3-4, VIII, 98), Ebû Vâil Şakîk b. Seleme'den tahrîc etti.

٩٨٢٨ ﻗﻴﺲ ﺑﻦ ﻋﺒﺎد ﻗﻠﺖ ﻟﻌﻠﻲ أﺧﺒﺮﻧﻰ ﻋﻦ ﻣﺴﻴﺮك ﻫﺬا أﻋﻬﺪ ﻋﻬﺪه إﻟﻴﻚ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أم رأى رأﻳﺘﻪ ﻗﺎل ﻣﺎﻋﻬﺪ إﻟﻰ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺑﺸﻰء وﻟﻜﻨﻪ رأى رأﻳﺘﻪ ﻟﺎٔﺑﻰ داود
9828- Kays b. Abbâd radiyallahu anh'dan:
"Hz. Ali'ye sordum: 'Bu (Cemel Savaşı'na) çıkışını Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem mi emir buyurdu, yoksa kendi şahsî görüşünle mi hareket ediyorsun?' Şu cevabı verdi:
'Bu hususta Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem bana bir şey söylemedi, ben kendi şahsî görüşümle hareket ediyorum.'"
Ebû Dâvud.
9828- Bu hadisi Ebû Dâvud (4666), İsm. b. İbr. el-Hüzelî an İbn Uleyye an Yûnus ani'l-Hasan an Kays b. Abbâd senedi ile tahrîc etti.

٩٨٢٩ أﺑﻮ راﻓﻊ أن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻗﺎل ﻟﻌﻠﻲ إﻧﻪ ﺳﻴﻜﻮن ﺑﻴﻨﻚ وﺑﻴﻦ ﻋﺎءﺷﺔ أﻣﺮ ﻗﺎل أﻧﺎ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻗﺎل ﻧﻌﻢ ﻗﺎل أﻧﺎ ﻣﻦ ﺑﻴﻦ أﺻﺤﺎﺑﻰ ﻗﺎل ﻧﻌﻢ ﻗﺎل أﻧﺎ أﺷﻘﺎﻫﻢ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻗﺎل ﻟﺎ وﻟﻜﻦ إذا ﻛﺎن ذﻟﻚ ﻓﺎرددﻫﺎ إﻟﻰ ﻣﺎٔﻣﻨﻬﺎ ﻟﺎٔﺣﻤﺪ واﻟﺒﺰار واﻟﻜﺒﻴﺮ
9829- Ebû Râfi' radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ali'ye dedi ki: 'Seninle Âişe arasında (ilerde) bir şey (savaş) cereyan edecektir.'
'Benimle mi ey Allah Resûlü?'
'Evet.'
'Arkadaşlarımın arasında ben mi?'
'Evet.'
'Peki ben onların en kötüleri miyim?'
'Hayır. Ancak böyle bir olay olduğu zaman, onu (Âişe'yi) güvence içinde geri gönder!'"
Ahmed, Bezzâr ve Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de.
9829- Râvileri Heysemî'ye göre güvenilir kimselerdir (Mecma' VII, 234).
Bu rivayeti Ahmed (VI, 393), Hüseyn b. Muh. ani'l-Fadl b. Sül. an Muh. b. e. Yahyâ an Ebî Esmâ mevlâ Benî Ca'fer an Ebî Râfi' senedi ile tahrîc etti.

٩٨٣٠ ﻗﻴﺲ ﺑﻦ أﺑﻰ ﺣﺎزم أن ﻋﺎءﺷﺔ ﻟﻤﺎﻧﺰﻟﺖ ﻋﻠﻰ اﻟﺤﻮأب ﺳﻤﻌﺖ ﻧﺒﺎح اﻟﻜﻠﺎب ﻓﻘﺎﻟﺖ ﻣﺎأﻇﻨﻨﻰ إﻟﺎ راﺟﻌﺔ ﺳﻤﻌﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﻘﻮل ﻟﻨﺎ أﻳﺘﻜﻦ ﺗﻨﺒﺢ ﻋﻠﻴﻬﺎ ﻛﻠﺎب اﻟﺤﻮأب ﻓﻘﺎل ﻟﻬﺎ اﻟﺰﺑﻴﺮ ﻟﺎ ﺗﺮﺟﻌﻴﻦ ﻋﺴﻰ اﻟﻠّﻪ أن ﻳﺼﻠﺢ ﺑﻚ ﺑﻴﻦ اﻟﻨﺎس ﻟﺎٔﺣﻤﺪ واﻟﻤﻮﺻﻠﻰ واﻟﺒﺰار
9830- Kays b. Ebî Hâzım radiyallahu anh'dan:
"Âişe Hav'eb denilen mevkiye inince orada köpeklerin havlamasını duydu. Şöyle dedi: 'Galiba geri döneceğim; çünkü ben Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in bize şöyle buyurduğunu duydum: "Hav'eb'in köpekleri acaba hanginize havlayacaktır?"
Bunun üzerine Zübeyr Aişe'ye: 'Dönme! Belki Allah senin sayende insanların arasını bulur.' diye teklifte bulundu.
Ahmed, Ebû Ya'lâ ve Bezzâr.
9830- Bu hadisi Ahmed (VI, 97), Muh. b. Ca'fer an Şu'be an İsm. b. e. Hâlid an Kays senedi ile tahrîc etti
Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' VII, 234).

٩٨٣١ اﺑﻦ ﻋﺒﺎس ﻗﺎل رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻟﻨﺴﺎءه ﻟﻴﺖ ﺷﻌﺮى أﻳﺘﻜﻦ ﺻﺎﺣﺒﺔ اﻟﺡﻤﻞ اﻟﺎٔدﺑﺐ ﺗﺨﺮج ﻓﺘﻨﺒﺤﻬﺎ ﻛﻠﺎب ﺣﻮأب ﻳﻘﺘﻞ ﻋﻦ ﻳﻤﻴﻨﻬﺎ وﻋﻦ ﻳﺴﺎرﻫﺎ ﻗﺘﻠﻰ ﻛﺜﻴﺮا ﺛﻢ ﺗﻨﺡﻮ ﺑﻌﺪ ﻣﺎﻛﺎدت
9831- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem hanımlarına şöyle dedi:
"Hav'eb'in köpekleri kendisine havlayacağı, sağında solunda birçok insanın öldürüleceği, kendisi de öldürülmek üzere iken kurtulacak olan çok tüylü devenin sahibi hanginizdir?" Bezzâr
9831- Râvileri Heysemî'ye göre güvenilir kimselerdir (Mecma' VII, 234).

٩٨٣٢ ﺣﺬﻳﻔﺔ ﻗﺎل ﻛﻴﻒ أﻧﺘﻢ وﻗﺪ ﺧﺮج أﻫﻞ ﺑﻴﺖ ﻧﺒﻴﻜﻢ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﺮﻗﺘﻴﻦ ﻳﻀﺮب ﺑﻌﻀﻜﻢ وﺟﻮه ﺑﻌﺾ ﺑﺎﻟﺴﻴﻒ ﻓﻘﻴﻞ ﻳﺎأﺑﺎﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﻓﻜﻴﻒ ﻧﺼﻨﻊ إن أدرﻛﻨﺎ ذﻟﻚ اﻟﺰﻣﺎن ﻗﺎل اﻧﻈﺮوا اﻟﻔﺮﻗﺔ اﻟﺘﻰ ﺗﺪﻋﻮ إﻟﻰ أﻣﺮ ﻋﻠﻲ ﻓﺎﻟﺰﻣﻮﻫﺎ ﻓﺎٕﻧﻬﺎ ﻋﻠﻰ اﻟﻬﺪى ﻫﻤﺎ ﻟﻠﺒﺰار
9832- Huzeyfe radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Peygamberiniz sallallahu aleyhi ve sellem'in Ehl-i Beyti çıkıp da iki fırka olduktan sonra birbirlerinin yüzüne kılıç salladıkları zaman haliniz nice olur?"
Denildi ki: "Ey Ebû Abdullah! O zamana erişirsek ne yapmalıyız?"
"Ali'nin emrinde olanlara bakın, onlarla beraber olun. Çünkü o gün o, doğru yol üzere olacaktır" dedi. İkisi de Bezzâr'a ait.
9832- Râvileri Heysemî'ye göre güvenilir kimselerdir (Mecma' VII, 236).

٩٨٣٣ اﺑﻦ ﻋﺒﺎس ﻟﻤﺎ ﺑﻠﻎ أﺻﺤﺎب ﻋﻠﻲ ﺣﻴﻦ ﺳﺎروا إﻟﻰ اﻟﺒﺼﺮة أن أﻫﻞ اﻟﺒﺼﺮة ﻗﺪ اﺟﺘﻤﻌﻮا ﻟﻄﻠﺤﺔ واﻟﺰﺑﻴﺮ ﺷﻖ ﻋﻠﻴﻬﻢ ووﻗﻊ ﻓﻰ ﻗﻠﻮﺑﻬﻢ ﻓﻘﺎل ﻋﻠﻲ واﻟﺬى ﻟﺎ إﻟﻪ ﻏﻴﺮه ﻟﻨﻈﻬﺮن ﻋﻠﻰ أﻫﻞ اﻟﺒﺼﺮة وﻟﻨﻘﺘﻠﻦ ﻃﻠﺤﺔ واﻟﺰﺑﻴﺮ وﻟﻨﺨﺮﺟﻦ إﻟﻴﻜﻢ ﻣﻦ اﻟﻜﻮﻓﺔ ﺳﺘﺔ آﻟﺎف وﺧﻤﺴﻤﺎءة وﺧﻤﺴﻮن رﺟﻠﺎ ﻗﺎل اﺑﻦ ﻋﺒﺎس ﻓﻮﻗﻊ ذﻟﻚ ﻓﻰ ﻧﻔﺴﻰ ﻓﻠﻤﺎ أﺗﻰ أﻫﻞ اﻟﻜﻮﻓﺔ ﺧﺮﺟﺖ ﻓﻘﻠﺖ ﻟﺎٔﻧﻈﺮن ﻓﺎٕن ﻛﺎن ﻛﻤﺎ ﻳﻘﻮل ﻓﻬﻮ أﻣﺮ ﺳﻤﻌﻪ وإﻟﺎ ﻓﻬﻰ ﺧﺪﻳﻌﺔ اﻟﺤﺮب ﻓﺮأﻳﺖ رﺟﻠﺎ ﻣﻦ اﻟﺡﻴﺶ ﻓﺴﺎٔﻟﺘﻪ ﻓﻘﺎل ﻣﺎﻗﺎل ﻋﻠﻲ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ ﺑﻀﻌﻒ
9833- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:
"Ali taraftarları Basra'ya yürüyüp de orada Basra'lıların Talha ve Zübeyr'in emrinde bir araya geldiklerini duyunca, ağırlarına gitti ve üzüldüler. Bunun üzerine Ali şöyle dedi: 'Kendinden başka hiçbir ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki, Basra'lıları yenip Talha ile Zübeyr'i öldüreceğiz. Kûfe'den altıbinbeşyüzelli kişi ile çıkıp size geleceğiz.'
İbn Abbâs dedi ki: 'Bu benim kalbimde yer etti. Kûfeliler gelince, çıkıp baktım ve kendi kendime dedim ki: Eğer Ali'nin dediği çıkarsa demek ki bu hususta o bir şey duymuştur. Aksi halde bu bir harp hilesidir. Derken ordudan bir adam gördüm ve (ordunun sayısını) sordum. Aynen Ali'nin dediğini söyledi.'"
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de zayıf bir senedle.
9833- Râvilerinden İsmaîl b. Ömer el-Becelî zayıftır (Mecma' VII, 236).

٩٨٣٤ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ دﺧﻠﺖ ﻋﻠﻰ ﺣﻔﺼﺔ وﻧﻮﺳﺎﺗﻬﺎ ﺗﻨﻄﻒ ﻗﻠﺖ ﻗﺪ ﻛﺎن ﻣﻦ اﻟﻨﺎس ﻣﺎﺗﺮﻳﻦ ﻓﻠﻢ ﻳﺡﻌﻞ ﻟﻰ ﻣﻦ اﻟﺎٔﻣﺮ ﺷﻰء ﻓﻘﺎﻟﺖ اﻟﺤﻖ ﻓﺎٕﻧﻬﻢ ﻳﻨﺘﻈﺮوﻧﻚ وأﺧﺸﻰ أن ﻳﻜﻮن ﻓﻰ اﺣﺘﺒﺎﺳﻚ ﻋﻨﻬﻢ ﻓﺮﻗﺔ ﻓﻠﻢ ﺗﺪﻋﻪ ﺣﺘﻰ ﺗﺬﻫﺐ ﻓﻠﻤﺎ ﺗﻔﺮق اﻟﻨﺎس ﺧﻄﺐ ﻣﻌﺎوﻳﺔ وﻗﺎل ﻣﻦ ﻛﺎن ﻳﺮﻳﺪ أن ﻳﺘﻜﻠﻢ ﻓﻰ ﻫﺬا اﻟﺎٔﻣﺮ ﻓﻠﻴﻄﻠﻊ ﻟﻨﺎ ﻗﺮﻧﻪ ﻓﻠﻨﺤﻦ أﺣﻖ ﺑﻪ ﻣﻨﻪ وﻣﻦ أﺑﻴﻪ ﻗﺎل ﺣﺒﻴﺐ ﺑﻦ ﻣﺴﻠﻤﺔ ﻓﻬﻠﺎ أﺟﺒﺘﻪ ﻗﺎل ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﻓﺤﻠﻠﺖ ﺣﺒﻮﺗﻰ وﻫﻤﻤﺖ أن أﻗﻮل أﺣﻖ ﺑﻬﺬا اﻟﺎٔﻣﺮ ﻣﻨﻚ ﻣﻦ ﻗﺎﺗﻠﻚ وأﺑﺎك ﻋﻠﻰ اﻟﺎٕﺳﻠﺎم ﻓﺨﺸﻴﺖ أن أﻗﻮل ﻛﻠﻤﺔ ﺗﻔﺮق ﺑﻴﻦ اﻟﺡﻤﻊ وﺗﺴﻔﻚ اﻟﺪم وﺗﺤﻤﻞ ﻋﻨﻰ ﻏﻴﺮ ذﻟﻚ ﻓﺬﻛﺮت ﻣﺎأﻋﺪ اﻟﻠّﻪ ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺎن ﻗﺎل ﺣﺒﻴﺐ ﺣﻔﻈﺖ وﻋﺼﻤﺖ ﻟﻠﺒﺨﺎرى
9834- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
"(Sıffîn vak'ası sırasında) Hafsa'nın yanına girdim, saç örgülerinden su damlıyordu. Dedim ki:
'İnsanların (Ali ile Muâviye'nin) durumunu görüyorsun, bana (emîrlik gibi) bir görev verilmedi.' Şöyle dedi: 'Haydi onlara yetiş! İnsanlar seni bekliyorlar. Senin geri durman, bölünmeye sebep olur ve sen gitmedikçe bu ihtilaftan geri durmazlar. Hemen git!' İnsanlar dağılınca (hakemlerin hükmünden sonra hilâfeti hakkında) Muâviye hitap ederek dedi ki:
'Bu (hilâfet) hususunda kim konuşmak istiyorsa başını kaldırsın. Biz buna ondan -İbn Ömer'i kastediyor- da, babasından da layıkız.' Habîb b. Mesleme dedi ki: 'Ona (Muâviye'ye) cevap vermedin mi?' Abdullah şöyle dedi: 'Belimi çözdüm ve şöyle demeye niyetlendim: 'Bu işe senden daha lâyık olan kişi, İslâm üzere seninle ve babanla (Ebû Süfyân'la) savaşan kişidir (yani Ali)' diyecek oldum fakat ağzımdan bir kelime çıkar da insanlar bölünüp birbirlerine düşerler, yeniden kan akar diye korktum ve vazgeçtim. O anda Allah'ın cennetlerde müslümanlara hazırladığını hatırladım.' Habîb şöyle dedi: 'Allah tarafından (bu fitneden) korunup muhafaza olundun'." Buhârî.
9834- Bu hadisi Buhârî (mağâzî 29, V, 48), İbr. b. Mûsâ an Hişâm an Ma'mer ani'z-Zührî an Sâlim an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

٩٨٣٥ ﻋﻠﻲ ﻋﻬﺪ إﻟﻰ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻰ ﻗﺘﺎل اﻟﻨﺎﻛﺜﻴﻦ واﻟﻘﺎﺳﻄﻴﻦ واﻟﻤﺎرﻗﻴﻦ ﻟﻠﺒﺰار واﻟﺎٔوﺳﻂ
9835- Ali radiyallahu anh'dan:
"Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, ahdi bozanlar, zalimler ve baş kaldıranlarla savaşacağımı bana önceden haber vermişti."
Bezzâr ve M. el-Evsat.
9835- Bezzâr'ın iki isnâdından birinin râvileri, İbn Hibbân'a göre güvenilir birisi olan er-Rebî' b. Saîd dışındakileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' VII, 238).

٩٨٣٦ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ ﻗﺎل ﻟﻢ أﺟﺪﻧﻰ آﺳﻰ ﻋﻠﻰ ﺷﻰء إﻟﺎ أﻧﻰ ﻟﻢ أﻗﺎﺗﻞ اﻟﻔﺌﺔ اﻟﺒﺎﻏﻴﺔ ﻣﻊ ﻋﻠﻲ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ
9836- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
"Ali ile birlikte zalimlere karşı savaşmadığıma yandığım kadar hiçbir şeye yanmıyorum." Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de.
9836- Tahrîc ettiği birkaç senedden birinin râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' VII, 242).

٩٨٣٧ ﺣﺬﻳﻔﺔ ﻗﺎل ﻟﻪ ﺑﻨﻮ ﻋﺒﺲ إن أﻣﻴﺮ اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻴﻦ ﻋﺜﻤﺎن ﻗﺪ ﻗﺘﻞ ﻓﻤﺎ ﺗﺎٔﻣﺮﻧﺎ ﻗﺎل آﻣﺮﻛﻢ أن ﺗﻠﺰﻣﻮا ﻋﻤﺎرا ﻗﺎﻟﻮا إن ﻋﻤﺎرا ﻟﺎ ﻳﻔﺎرق ﻋﻠﻴﺎ ﻗﺎل إن اﻟﺤﺴﺪ ﻫﻮ أﻫﻠﻚ اﻟﺡﺴﺪ وإﻧﻤﺎ ﻳﻨﻔﺮﻛﻢ ﻣﻦ ﻋﻤﺎر ﻗﺮﺑﺔ ﻣﻦ ﻋﻠﻲ ﻓﻮاﻟﻠّﻪ ﻟﻌﻠﻲ أﻓﻀﻞ ﻣﻦ ﻋﻤﺎر أﺑﻌﺪ ﻣﺎﺑﻴﻦ اﻟﺘﺮاب واﻟﺴﺤﺎب وإن ﻋﻤﺎرا ﻟﻤﻦ اﻟﺎٔﺧﻴﺎر وﻫﻮ ﻳﻌﻠﻢ أﻧﻬﻢ إن ﻟﺰﻣﻮا ﻋﻤﺎرا ﻛﺎﻧﻮا ﻣﻊ ﻋﻠﻲ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ ﺑﻤﺘﻬﻢ
9837- Huzeyfe radiyallahu anh'dan:
"Abeseoğulları ona dediler ki: 'Mü'minlerin emîri Osman öldürüldü; ne yapmamızı emredersin?'
'Ammâr'dan ayrılmamanızı emrederim.'
'Ama Ammâr Ali'den ayrılmıyor' dediler. Şu cevabı verdi:
'Haset cesedi helâk eder. Sizi Ammâr'dan kaçırtan, onun Ali'ye yakın oluşudur. Vallahi Ali Ammâr'dan yer ile gök arası kadar üstündür. Ammâr ise seçkinlerdendir. Huzeyfe, onların Ammâr'dan ayrılmamaları durumunda Ali ile beraber olacaklarını çok iyi biliyordu'." Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de müphem bir râvi kanalıyla.
9837- Kimliği belirsiz râvi dışındakiler güvenilir kimselerdir (Mecma' VII, 243).

٩٨٣٨ اﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص ﻗﺎل ﻟﺮﺟﻠﻴﻦ ﻳﺨﺘﺼﻤﺎن ﻓﻰ رأس ﻋﻤﺎر ﻳﻘﻮل ﻛﻞ واﺣﺪ ﻣﻨﻬﻤﺎ أﻧﺎ ﻗﺘﻠﺘﻪ ﻓﻘﺎل ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﻟﻴﻄﺐ ﺑﻪ أﺣﺪﻛﻤﺎ ﻧﻔﺴﺎ ﻟﺼﺎﺣﺒﻪ ﻓﺎٕﻧﻰ ﺳﻤﻌﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﻘﻮل ﺗﻘﺘﻠﻪ اﻟﻔﺌﺔ اﻟﺒﺎﻏﻴﺔ ﻓﻘﺎل ﻣﻌﺎوﻳﺔ ﻓﻤﺎ ﺑﺎﻟﻚ ﻣﻌﻨﺎ ﻗﺎل إن أﺑﻰ ﺷﻜﺎﻧﻰ إﻟﻰ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻘﺎل أﻃﻊ أﺑﺎك ﻣﺎدام ﺣﻴﺎ وﻟﺎ ﺗﻌﺼﻪ ﻓﺎٔﻧﺎ ﻣﻌﻜﻢ وﻟﺴﺖ أﻗﺎﺗﻞ أﺣﺪا ﻟﺎٔﺣﻤﺪ
9838- İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
"O, Ammâr'ın kellesi hakkında her biri 'Ben öldürdüm' diyerek çekişen iki adama şöyle dedi: Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum: 'Onu (Ammâr'ı) zalim bir topluluk öldürecektir.' Bu durumda ikinizden biri (öldüren kişi) Ammâr'ı öldürmeyi içine sindirebilir mi? Bunun üzerine Muâviye dedi ki: 'Öyleyse bizimle ne işin var?' Şu cevabı verdi:
'Babam (Amr b. el-Âs) beni Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'e şikâyet etti. Bunun üzerine O şöyle buyurdu:
"Sağ olduğu sürece babana itaat et, ona baş kaldırma!' Bu sebeple sizinle beraberim. Ama kimseyi öldürecek değilim'."
Ahmed.
9838- Bu hadisi Ahmed (IV, 199), Abdürrezzâk an Ma'mer an Tâvus an Ebî Bekr b. Muh. b. Amr b. Hazm an ebîhî an Amr b. el-Âs senedi ile tahrîc etti.
Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma VII, 244).

٩٨٣٩ اﺑﻦ أﺑﻰ أوﻓﻰ رﻓﻌﻪ اﻟﺨﻮارج ﻛﻠﺎب اﻟﻨﺎر ﻟﻠﻘﺰوﻳﻨﻰ
9839- İbn Ebî Evfâ radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Haricîler cehennemin köpekleridir."
İbn Mâce.
9839- Bu hadisi İbn Mâce (173), Ebû Bekr b. e. Şeybe an İshâk el-Ezrâk ani'l-A'meş an İbn e. Evfâ senedi ile tahrîc etti.
Sindî isnâdı hakkında şu bilgiyi vermektedir. "Râvileri güvenilir kimselerdir. Ancak el-A'meş ile sahâbî arasında kopukluk vardır."

٩٨٤٠ زﻳﺪ ﺑﻦ وﻫﺐ أﻧﻪ ﻛﺎن ﻓﻰ اﻟﺡﻴﺶ اﻟﺬﻳﻦ ﻛﺎﻧﻮا ﻣﻊ ﻋﻠﻲ اﻟﺬﻳﻦ ﺳﺎروا إﻟﻰ اﻟﺨﻮارج ﻓﻘﺎل ﻋﻠﻲ أﻳﻬﺎ اﻟﻨﺎس إﻧﻰ ﺳﻤﻌﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﻘﻮل ﻳﺨﺮج ﻗﻮم ﻣﻦ أﻣﺘﻰ ﻳﻘﺮءون اﻟﻘﺮآن ﻟﻴﺴﺖ ﻗﺮاءﺗﻜﻢ إﻟﻰ ﻗﺮاءﺗﻬﻢ ﺑﺸﻴﻰء وﻟﺎ ﺻﻠﺎﺗﻜﻢ إﻟﻰ ﺻﻠﺎﺗﻬﻢ ﺑﺸﻰء وﻟﺎ ﺻﻴﺎﻣﻜﻢ إﻟﻰ ﺻﻴﺎﻣﻜﻢ ﺑﺸﻰء ﻳﻘﺮءون اﻟﻘﺮآن ﻳﺤﺴﺒﻮن أﻧﻪ ﻟﻬﻢ وﻫﻮ ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻟﺎ ﺗﺡﺎوز ﺻﻠﺎﺗﻬﻢ ﺗﺮاﻗﻴﻬﻢ ﻳﻤﺮﻗﻮن ﻣﻦ اﻟﺎﺳﻠﺎم ﻛﻤﺎ ﻳﻤﺮق اﻟﺴﻬﻢ ﻣﻦ اﻟﺮﻣﻴﺔ ﻟﻮ ﻳﻌﻠﻢ اﻟﺡﻴﺶ اﻟﺬﻳﻦ ﻳﺼﻴﺒﻮﻧﻬﻢ ﻣﺎﻗﻀﻰ ﻟﻬﻢ ﻋﻠﻰ ﻟﺴﺎن ﻧﺒﻴﻬﻢ ﻟﻨﻜﻠﻮا ﻋﻦ اﻟﻌﻤﻞ وآﻳﺔ ذﻟﻚ أن ﻓﻴﻬﻢ رﺟﻠﺎ ﻟﻪ ﻋﻀﺪ ﻟﻴﺲ ﻟﻪ ذراع ﻋﻠﻰ ﻋﻀﺪه ﻣﺜﻞ ﺣﻠﻤﺔ اﻟﺜﺪى ﻋﻠﻴﻪ ﺷﻌﺮات ﺑﻴﺾ أﻗﺘﺬﻫﺒﻮن إﻟﻰ ﻣﻌﺎوﻳﺔ وأﻫﻞ اﻟﺸﺎم وﺗﺘﺮﻛﻮن ﻫﻮٔﻟﺎء ﻳﺨﻠﻔﻮﻧﻜﻢ ﻓﻰ ذرارﻳﻜﻢ وأﻣﻮﻟﻜﻢ واﻟﻠّﻪ إﻧﻰ ﻟﺎٔرﺟﻮ أن ﻳﻜﻮﻧﻮا ﻫﻮٔﻟﺎء اﻟﻘﻮم ﻓﺎٕﻧﻬﻢ ﻗﺪ ﺳﻔﻜﻮا اﻟﺪم اﻟﺤﺮام وأﻏﺎروا ﻓﻰ ﺳﺮح اﻟﻨﺎس ﻓﺴﻴﺮوا ﻗﺎل ﺳﻠﻤﺔ ﺑﻦ ﻛﻬﻴﻞ ﻓﻨﺰﻟﻨﻰ زﻳﺪ ﺑﻦ وﻫﺐ ﻣﻨﺰﻟﺎ ﻣﻨﺰﻟﺎ ﺣﺘﻰ ﻗﺎل ﻣﺮرﻧﺎ ﻋﻠﻰ ﻓﻨﻄﺮة ﻓﻠﻤﺎ اﻟﺘﻘﻴﻨﺎ وﻋﻠﻰ اﻟﺨﻮارج ﻳﻮﻣﺌﺬ ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﺑﻦ وﻫﺐ اﻟﺮاﺳﺒﻰ ﻓﻘﺎل ﻟﻬﻢ أﻟﻘﻮا اﻟﺮﻣﺎح وﺳﻠﻮا ﺳﻴﻮﻓﻜﻢ ﻣﻦ ﺟﻔﻮﻧﻬﺎ ﻓﺎٕﻧﻰ أﺧﺎف أن ﻳﻨﺎﺷﺪوﻛﻢ ﻛﻤﺎ ﻧﺎﺷﺪوﻛﻢ ﻳﻮم ﺣﺮوراء ﻓﺮﺟﻌﻮا ﻓﻮﺣﺸﻮا ﺑﺮﻣﺎﺣﻬﻢ وﺳﻠﻮا اﻟﺴﻴﻮف وﺷﺡﺮﻫﻢ اﻟﻨﺎس ﺑﺮﻣﺎﺣﻬﻢ وﻗﺘﻞ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﻋﻠﻰ ﺑﻌﺾ وﻣﺎ أﺻﻴﺐ ﻳﻮﻣﺌﺬ ﻣﻦ اﻟﻨﺎس إﻟﺎ رﺟﻠﺎن ﻓﻘﺎل ﻋﻠﻰ اﻟﺘﻤﺴﻮا ﻓﻴﻬﻢ اﻟﻤﺨﺪج ﻓﺎﻟﺘﻤﺴﻮه ﻓﻠﻢ ﻳﺡﺪوه ﻓﻘﺎم ﻋﻠﻲ ﻳﻨﻔﺴﻪ ﺣﺘﻰ أﺗﻰ ﻧﺎﺳﺎ ﻗﺪ ﻗﺘﻞ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﻋﻠﻰ ﺑﻌﺾ ﻗﺎل أﺧﺮﺟﻮﻫﻢ ﻓﻮﺟﺪوه ﻣﻤﺎﻳﻠﻰ اﻟﺎٔرض ﻓﻜﺒﺮ ﺛﻢ ﻗﺎل ﺻﺪق اﻟﻠّﻪ وﺑﻠﻎ رﺳﻮﻟﻪ ﻓﻘﺎم إﻟﻴﻪ ﻋﺒﻴﺪة اﻟﺴﻠﻤﺎﻧﻰ ﻓﻘﺎل ﻳﺎأﻣﻴﺮ اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻴﻦ اﻟﻠّﻪ اﻟﺬى ﻟﺎ إﻟﻪ إﻟﺎ ﻫﻮ أﺳﻤﻌﺖ ﻫﺬا اﻟﺤﺪﻳﺚ ﻣﻦ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻗﺎل أى واﻟﻠّﻪ اﻟﺬى ﻟﺎ إﻟﻪ إﻟﺎ ﻫﻮ ﺣﺘﻰ اﺳﺘﺤﻠﻔﻪ ﺛﻠﺎﺛﺎ وﻫﻮ ﻳﺤﻠﻒ ﻟﻪ
9840- Zeyd b. Vehb radiyallahu anh'dan:
"O, Hâricîlerin üzerine giden Ali'nin ordusundaydı.
Ali şöyle dedi:
'Ey insanlar! Ben Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum:
'İleride bir kavim çıkacak, Kur'ân okuyacaklar. Onların okuyuşu yanında sizin okuyuşunuz hiç kalacak. Onların namazları yanında sizin namazlarınız da bir hiç kalacak. Orucunuz da oruçları yanında hiç kalacak. Kur'ân'ı okuyacaklar ve Kur'ân'ın kendi lehlerine olduğunu sanacaklar, oysa aleyhlerine olacak. Namazları köprücük kemiklerinden (yani boğazlarından) öteye geçmeyecek. Onlar okun avı delip geçtiği İslâm'dan gibi çıkacaklar. Onlarla savaşan ordu Peygamberlerinin lisanıyla kendilerine takdir edilen şeyi bilselerdi (başka) hiçbir amelde bulunmazlardı.
Onların işareti şudur: İçlerinde bir adam vardır ki, pazusu olduğu halde kolu yoktur. Bu pazunun üstünde birkaç beyaz kıl olup meme başı gibi bir şey vardır. Sizler Muâviye ve Şam'lıların üzerine gideceksiniz ve buradakileri bırakacaksınız. (Sizin yokluğunuzdan yararlanarak) onlar da sizin çoluk-çocuğunuza ve mallarınıza sizin adınıza halef olacaklar.' (Ali dedi ki): 'Vallahi ben, onların bu kavim olacağını kuvvetle ümit ediyorum. Zira onlar haram kan döktüler. Halkın meradaki hayvanlarını gaspettiler. Öyleyse Allah adına üstlerine yürüyün!'
Seleme b. Küheyl dedi ki: Beni, Zeyd b. Vehb menzilden menzile taşıdı. Köprünün üstünden geçtik. O gün Hâricîlerin başında Abdullah b. Vehb er-Râsibî vardı. (Ali) şöyle dedi: 'Mızraklarınızı bırakın, kılıçlarınızı kınlarından çıkartın! Korkarım onlar size Harûre gününde olduğu gibi sulh teklif edeceklerdir.' Bunun üzerine döndüler ve mızraklarını attılar, kılıçlarını kınlarından çekip çıkardılar. Askerler onları mızrak yağmuruna tuttular. Öldürüp üstüste yığdılar. O gün cengâverlerden sadece iki kişi öldürüldü. Ali dedi ki: 'Gidin bakın ve aralarında sakat herifi arayın!' Gittiler onu aradılar, ama bulamadılar. Bunun üzerine Ali kendisi kalkıp gitti.
Nihayet üstüste öldürülmüş insanların yanına vardı. 'Bunları geri çekin!' dedi. Onu (bahsedilen kolsuz adamı) en aşağıda buldular. Ali 'Allahü ekber' diyerek tekbir aldı.
Sonra şöyle dedi: 'Allah doğru söyledi, Resûlü de bunu doğru olarak tebliğ etti.' Bunun üzerine Abîde es-Selmânî kalkıp şöyle dedi:
'Ey mü'minlerin emîri! Kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah aşkına söyle, bu olayı Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den bizzat duydun mu?'
'Kendinden başka hiç ilah bulunmayan Allah aşkına evet bunu Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den duydum' dedi. Ona (Ali'ye) üç kere yemin verdirdi. O da üç kere yemin etti."
9840- Bu hadisi Müslim (zekât 156, s. 748-9) ve Ebû Dâvud (4768), Abdürrezzâk an Abdilmelik b. e. Sül. an Seleme b. Küheyl an Zeyd b. Vehb asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٤١ وﻓﻰ رواﻳﺔ واﺳﺘﺨﺮﺟﻮه ﻣﻦ ﺗﺤﺖ ﻗﺘﻠﻰ ﻓﻰ اﻟﻄﻴﻦ ﻗﺎل أﺑﻮ اﻟﻮﺿﻰء ﻓﻜﺎٔﻧﻰ أﻧﻈﺮ إﻟﻴﻪ ﺣﺒﺸﻰ ﻋﻠﻴﻪ ﻗﺮﻳﻄﻖ ﻟﻪ إﺣﺪى ﻳﺪﻳﻪ ﻣﺜﻞ ﺛﺪى اﻟﻤﺮأة ﻋﻠﻴﻬﺎ ﺷﻌﻴﺮات ﻣﺜﻞ اﻟﺸﻌﻴﺮات اﻟﺘﻰ ﺗﻜﻮن ﻋﻠﻰ ذﻧﺐ اﻟﻴﺮﺑﻮع ﻗﺎل أﺑﻮ ﻣﺮﻳﻢ إن ﻛﺎن ذﻟﻚ اﻟﻤﺨﺪج ﻟﻤﻌﻨﺎ ﻳﻮﻣﺌﺬ ﻓﻰ اﻟﻤﺴﺡﺪ ﻧﺡﺎﻟﺴﻪ ﺑﺎﻟﻠﻴﻞ واﻟﻨﻬﺎر وﻛﺎن ﻓﻘﻴﺮا ورأﻳﺘﻪ ﻣﻊ اﻟﻤﺴﺎﻛﻴﻦ ﻳﺸﻬﺪ ﻃﻌﺎم ﻋﻠﻲ ﻣﻊ اﻟﻨﺎس وﻗﺪ ﻛﺴﻮﺗﻪ ﺑﺮﻧﺴﺎ وﻛﺎن ﻳﺴﻤّﻰ ﻧﺎﻓﻌﺎ ذا اﻟﺜﺪﻳﺔ وﻛﺎن ﻓﻰ ﻳﺪه ﻣﺜﻞ ﺛﺪى اﻟﻤﺮأة ﻋﻠﻰ رأﺳﻪ ﺣﻠﻤﺔ ﻣﺜﻞ ﺣﻠﻤﺔ اﻟﺜﺪى ﻋﻠﻴﻪ ﺷﻌﻴﺮات ﻣﺜﻞ ﺳﺒﺎﻟﺔ اﻟﺴﻨﻮر ﻟﻤﺴﻠﻢ وأﺑﻰ داود
9841- Diğer rivayet:
"Onu (Mihdac'ı) öldürülenlerin altından çamurdan çıkardılar.
Ebû'l-Vadî dedi ki: 'O hâlâ gözlerimin önündeki Habeşli idi. Üzerinde bir cübbe vardı. Ellerinin biri sanki kadın memesi gibiydi. Üzerinde köstebeğin kuyruğunda bulunan beyaz kıllar gibi birkaç beyaz kıl vardı.'
Ebû Meryem şöyle dedi: 'Mihdac mescidde bizimle beraberdi, gece gündüz hep onu görürdük, fakir bir adamdı. Onu insanlarla beraber Ali'nin sofrasında bulunan fakirlerin içinde görürdük. Ona bir bornoz giydirmiştim. Mihdac'a 'Memeli Nâfi' denirdi. Elinde kadın memesindeki gibi yumruluk vardı. Onun başında da kadının meme ucu gibi bir ucu vardı ki üstünde birkaç beyaz kıl bulunmaktaydı. Tıpkı kedi bıyığı gibi'."
Müslim ve Ebû Dâvud.
9841- Bu rivayeti Ebû Dâvud (4769-70) iki ayrı metin parçası olarak Ebû'l-Vadî' ve Ebû Meryem an Alî asl-ı senedi ile tahrîc etmiştir.

٩٨٤٢ ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﺑﻦ أﺑﻰ راﻓﻊ أن اﻟﺤﺮورﻳﺔ ﻟﻤﺎ ﺧﺮﺟﻮا ﻋﻠﻰ ﻋﻠﻲ ﻓﻘﺎﻟﻮا ﻟﺎ ﺣﻜﻢ إﻟﺎ ﻟﻠّﻪ ﻗﺎل ﻋﻠﻲ ﻛﻠﻤﺔ ﺣﻖ أرﻳﺪ ﺑﻬﺎ ﺑﺎﻃﻞ إن رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وﺻﻒ ﻟﻨﺎ ﻧﺎﺳﺎ إﻧﻰ ﻟﺎٔﻋﺮف ﺻﻔﺘﻬﻢ ﻓﻰ ﻫﻮٔﻟﺎء ﻳﻘﻮﻟﻮن اﻟﺤﻖ ﺑﺎٔﻟﺴﻨﺘﻬﻢ وﻟﺎ ﻳﺡﺎوز ﻫﺬا ﻣﻨﻬﻢ وأﺷﺎر إﻟﻰ ﺣﻠﻘﻪ وﻣﻦ أﺑﻐﺾ ﺧﻠﻖ اﻟﻠّﻪ إﻟﻴﻪ ﻣﻨﻬﻢ أﺳﻮد إﺣﺪى ﻳﺪﻳﻪ ﻃﻰ ﺷﺎة أو ﺣﻠﻤﺔ ﺛﺪى ﻓﻠﻤﺎ ﻗﺘﻠﻬﻢ ﻋﻠﻲ ﻗﺎل اﻧﻈﺮوا ﻓﻨﻈﺮوا ﻓﻠﻢ ﻳﺡﺪوا ﺷﻴﺌﺎ ﻓﻘﺎل ارﺟﻌﻮا ﻓﻮاﻟﻠّﻪ ﻣﺎﻛﺬﺑﺖ وﻟﺎ ﻛﺬﺑﺖ ﻣﺮﺗﻴﻦ أو ﺛﻠﺎﺛﺎ ﺛﻢ وﺟﺪوه ﻓﻰ ﺧﺮﺑﺔ ﻓﺎٔﺗﻮا ﺑﻪ ﺣﺘﻰ وﺿﻌﻮه ﺑﻴﻦ ﻳﺪﻳﻪ ﻟﻤﺴﻠﻢ
9842- Ubeydullah b. Ebî Râfi' radiyallahu anh'dan:
"Harûriye (Hâricîler) Ali'ye karşı (savaşa) çıktıkları zaman şöyle dediler: 'Hüküm ancak Allah'ındır.' Ali buna şu cevabı verdi: 'Bu doğru sözdür, ancak bununla batıl kasdolunmuştur. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem bize bazı kimseleri anlatmıştı; işte bunlarda onların niteliklerini görmekteyim. Dilleri ile doğru olanı söylerler fakat -boğazını göstererek- buradan aşağıya geçmez. İçlerinde Allah'ın en nefret ettiği ellerinden biri koyun memesi veya meme başı gibi olan kara bir adam vardır.'
Ellerinden biri koyun memesi veya meme başı gibi olan kara bir adam vardı. Ali onları kılıçtan geçirdiği zaman, 'Bakın arayın bakalım, o adam içlerinde mi?' dedi. Baktılar bir şey bulamadılar. 'Dönün tekrar arayın. Vallahi ben yalan söylemedim, bana yalan da söylenmedi' dedi -iki ya da üç kere- gittiler, sonunda onu harabe bir yerde bulup getirdiler ve onun önüne koydular."
Müslim
9842- Bu hadisi Müslim (zekât 157, s. 749), İbn Vehb an Amr b. el-Hâris an Bukeyr b. el-Eşacc an Busr b. Saîd an Ubeydillah senedi ile tahrîc etti.

٩٨٤٣ ﺳﻮﻳﺪ ﺑﻦ ﻏﻔﻠﺔ ﻗﺎل ﻗﺎل ﻋﻠﻲ إذا ﺣﺪﺛﺘﻜﻢ ﻋﻦ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺣﺪﻳﺜﺎ ﻓﻮاﻟﻠّﻪ ﻟﺎٔن أﺧﺮ ﻣﻦ اﻟﺴﻤﺎء أﺣﺐ إﻟﻰ ﻣﻦ أن أﻛﺬب ﻋﻠﻴﻪ وإذا ﺣﺪﺛﺘﻜﻢ ﻓﻴﻤﺎ ﺑﻴﻨﻰ وﺑﻴﻨﻜﻢ ﻓﺎٕن اﻟﺤﺮب ﺧﺪﻋﺔ وإﻧﻰ ﺳﻤﻌﺖ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﻘﻮل ﺳﻴﺨﺮج ﻗﻮم ﻓﻰ آﺧﺮ اﻟﺰﻣﺎن ﺣﺪﺛﺎه اﻟﺎٔﺳﻨﺎن ﺳﻔﻬﺎء اﻟﺎٔﺣﻠﺎم ﻳﻘﻮﻟﻮن ﻣﻦ ﻗﻮل ﺧﻴﺮ اﻟﺒﺮﻳﺔ ﻳﻘﺮءون اﻟﻘﺮآن ﻟﺎ ﻳﺡﺎوز إﻳﻤﺎﻧﻬﻢ ﺣﻨﺎﺟﺮﻫﻢ ﻳﻤﺮﻗﻮن ﻣﻦ اﻟﺪﻳﻦ ﻛﻤﺎ ﻳﻤﺮق اﻟﺴﻬﻢ ﻣﻦ اﻟﺮﻣﻴﺔ ﻓﺎٔﻳﻨﻤﺎ ﻟﻘﻴﺘﻤﻮﻫﻢ ﻓﺎﻗﺘﻠﻮﻫﻢ ﻓﺎٕن ﻓﻰ ﻗﺘﻠﻬﻢ أﺟﺮا ﻟﻤﻦ ﻗﺘﻠﻬﻢ ﻋﻨﺪاﻟﻠّﻪ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ وأﺑﻰ داود واﻟﻨﺴﺎءى
9843- Süveyd b. Gafele radiyallahu anh'dan:
Ali dedi ki: "Ben size Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den bir hadis naklettiğim zaman, gökten yere düşmek, benim için O'na karşı yalan söylemekten daha hafif gelir. Ancak aramızda cereyan eden bir şey anlattığım zaman, biliniz ki harp bir hiledir. Zira ben Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum:
'Âhir zamanda bazı beyinsiz gençler çıkacak. Yeryüzünün (yaratılmışın) en güzel sözlerini söyliyecekler. Kur'ân okuyacaklar, fakat imanları boğazlarından aşağıya geçmeyecek. Dinden, ok yaydan çıkar gibi çıkacaklar. Onları nerede bulursanız öldürün! Onları öldürmekte ecir vardır, bu ecir kıyamet günü Allah katında bulunacaktır.'
Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.
9843- Bu hadisi Buhârî (fadâilu'l-Kur'ân 36, VI, 114-5, menâkıb 25, IV, 179; istitâbetü'l-mürteddîn 6, VIII, 51-52), Müslim (zekât 154, s. 746-7), Ebû Dâvud (4767) ve Nesâî (tahrîmu'd-dem 26, VII, 119), el-A'meş an Hayseme an Süveyd b. Gafele an Alî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٤٤ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ ﺳﺌﻞ ﻋﻦ اﻟﺤﺮورﻳﺔ ﻫﻞ ﺳﻤﻌﺖ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﺬﻛﺮﻫﺎ ﻗﺎل ﻟﺎأدرى ﻣﻦ اﻟﺤﺮورﻳﺔ وﻟﻜﻨﻰ ﺳﻤﻌﺘﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﻘﻮل ﻳﺨﺮج ﻓﻰ ﻫﺬه اﻟﺎٔﻣﺔ وﻟﻢ ﻳﻘﻞ ﻣﻨﻬﺎ ﻗﻮم ﺗﺤﻘﺮون ﺻﻠﺎﺗﻜﻢ ﻣﻊ ﺻﻠﺎﺗﻬﻢ ﻳﻘﺮءون اﻟﻘﺮآن ﻟﺎ ﻳﺡﺎوز ﺣﻠﻮﻗﻬﻢ أو ﺣﻨﺎﺟﺮﻫﻢ ﻳﻤﺮﻗﻮن ﻣﻦ اﻟﺪﻳﻦ ﻣﺮوق اﻟﺴﻬﻢ ﻣﻦ اﻟﺮﻣﻴﺔ ﻓﻴﻨﻈﺮ اﻟﺮاﻣﻰ ﺳﻬﻤﻪ إﻟﻰ ﻧﺼﻠﻪ إﻟﻰ رﺻﺎﻓﻪ ﻓﻴﺘﻤﺎرى ﻓﻰ اﻟﻔﻮﻗﺔ ﻫﻞ ﻋﻠﻖ ﺑﻬﺎ ﻣﻦ اﻟﺪم ﺷﻰء
9844- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
"Ona 'Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den Harûriye (Hâricîler) hakkında bir şey duydun mu?' diye sordular: 'Ben Harûriye'nin kimler olduğunu bilmiyorum; ama Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum: Bu ümmet içinde -ümmetten demedi- namazınızı onların namazları yanında küçümsediğiniz, Kur'ân'ı okudukları ancak boğazlarından öteye geçmeyen, dinden okun avı delip geçtiği gibi çıkacak bir topluluk çıkacaktır. Kişi attığı oka üzerinde kandan bir şey var mı diye bakacaktır'."
9844- Bu rivayetlerin lafızları 9851'e kadar Müslim'e aittir. İlk rivayeti Mâlik (kur'ân 10, s. 214-5), Buhârî (fadâilu'l-Kur'ân 36, VI, 115; istitâbetu'l-mürteddîn 6, VIII, 52) ve Müslim (zekât 147, s. 743), Yahyâ b. Saîd an Muh. b. İbr. b. el-Hâris an Ebî Seleme (ve-Atâ b. Yesâr) an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٤٥ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﺑﻴﻨﻤﺎ ﻧﺤﻦ ﻋﻨﺪ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وﻫﻮ ﻳﻘﺴﻢ ﻗﺴﻤﺎ أﺗﺎه ذو اﻟﺨﻮﻳﺼﺮة وﻫﻮ رﺟﻞ ﻣﻦ ﺑﻨﻰ ﺗﻤﻴﻢ ﻓﻘﺎل ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ اﻋﺪل ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وﻳﻠﻚ وﻣﻦ ﻳﻌﺪل إذا ﻟﻢ أﻋﺪل
9845- Diğer rivayet:
"Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında iken O, (ganimet) taksimat(ı) yapıyordu. Sıra Zû'l-Huveys'e geldi. O, Temîmoğullarından bir adamdı. Dedi ki:
'Ey Allah Resûlü! adil davran!' Şöyle buyurdu: 'Yazık sana! Ben adil olmayacağım da kim olacak?'"
9845- Bu hadisi Buhârî (menâkıb 25, IV, 178-9; edeb 95, VII, 111; istitâbe 7, VIII, 52) ve Müslim (zekât 148, s. 744-5), ez-Zührî an Ebî Seleme an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٤٦ وﻓﻰ أﺧﺮى ﻗﺪ ﺧﺒﺖ وﺧﺴﺮت إن ﻟﻢ أﻋﺪل
9846- Diğer rivayet:
"Ben adaletli olmasam, elim boş çıkar ve mahvolurum."
9846- Bu hadisi Buhârî (menâkıb 25, IV, 178-9; edeb 95, VII, 111; istitâbe 7, VIII, 52) ve Müslim (zekât 148, s. 744-5), ez-Zührî an Ebî Seleme an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٤٧ وﻓﻰ أﺧﺮى ﻗﺎل أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ ﻓﺎٔﺷﻬﺪ أﻧﻰ ﺳﻤﻌﺖ ﻫﺬا ﻣﻦ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وأﺷﻬﺪ أن ﻋﻠﻴﺎ ﻗﺎﺗﻠﻬﻢ وأﻧﺎ ﻣﻌﻪ ﻓﺎٔﻣﺮ ﺑﺬﻟﻚ اﻟﺮﺟﻞ ﻓﺎﻟﺘﻤﺲ ﻓﻮﺟﺪ ﻓﺎٔﺗﻰ ﺑﻪ ﺣﺘﻰ ﻧﻈﺮت إﻟﻴﻪ ﻋﻠﻰ ﻧﻌﺖ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ
9847- Diğer rivayet:
Ebû Saîd dedi ki: "Bunu Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den bizzat duyduğuma şehadet ederim. Ve yine şehadet ederim ki Ali onlarla savaştı, ben de o savaştaydım.
Emretti, o adamı buldurup getirtti. Bakınca onu Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in vasfettiği şekilde buldum."
9847- Bu hadisi Buhârî (menâkıb 25, IV, 178-9; edeb 95, VII, 111; istitâbe 7, VIII, 52) ve Müslim (zekât 148, s. 744-5), ez-Zührî an Ebî Seleme an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٤٨ وﻓﻰ أﺧﺮى ﻗﺎل أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ ﺑﻌﺚ ﻋﻠﻲ وﻫﻮ ﺑﺎﻟﻴﻤﻦ إﻟﻰ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺑﺬﻫﻴﺒﺔ ﻓﻰ ﺗﺮﺑﺘﻬﺎ ﻓﻘﺴﻤﻬﺎ ﺑﻴﻦ أرﺑﻌﺔ ﺑﻴﻦ اﻟﺎٔﻗﺮع اﺑﻦ ﺣﺎﺑﺲ اﻟﺤﻨﻈﻠﻰ وﺑﻴﻦ ﻋﻴﻴﻨﺔ ﺑﻦ ﺑﺪر اﻟﻔﺰارى وﺑﻴﻦ ﻋﻠﻘﻤﺔ ﺑﻦ ﻋﻠﺎﺛﺔ اﻟﻌﺎﻣﺮى وﺑﻴﻦ زﻳﺪ اﻟﺨﻴﻞ اﻟﻄﺎءى ﻓﺘﻐﻀﺒﺖ ﻗﺮﻳﺶ واﻟﺎٔﻧﺼﺎر ﻓﻘﺎﻟﻮا ﻳﻌﻄﻴﻪ ﺻﻨﺎدﻳﺪ أﻫﻞ ﻧﺡﺪ وﻳﺪﻋﻨﺎ ﻗﺎل إﻧﻤﺎ أﺗﺎٔﻟﻔﻬﻢ ﻓﺎٔﻗﺒﻞ رﺟﻞ ﻏﺎءر اﻟﻌﻴﻨﻴﻦ ﻧﺎﺗﻰء اﻟﺡﺒﻴﻦ ﻛﺚ اﻟﻠﺤﻴﺔ ﻣﺸﺮف اﻟﻮﺟﻨﺘﻴﻦ ﻣﺤﻠﻮق اﻟﺮأس ﻓﻘﺎل ﻳﺎ ﻣﺤﻤﺪ اﺗﻖ اﻟﻠّﻪ ﻗﺎل ﻓﻤﻦ ﻳﻄﻴﻊ اﻟﻠّﻪ إذا ﻋﺼﻴﺘﻪ ﻓﻴﺎٔﻣﻨﻨﻰ ﻋﻠﻰ أﻫﻞ اﻟﺎٔرض وﻟﺎ ﺗﺎٔﻣﻨﻮﻧﻰ ﻓﺴﺎٔل رﺟﻞ ﻣﻦ اﻟﻘﻮم ﻗﺘﻠﻪ أراه ﺧﺎﻟﺪ ﺑﻦ اﻟﻮﻟﻴﺪ ﻓﻤﻨﻌﻪ ﻓﻠﻤﺎ وﻟﻰ ﻗﺎل إن ﻣﻦ ﺿﺌﻀﻰء ﻫﺬا ﻗﻮﻣﺎ ﻳﻘﺮءون اﻟﻘﺮآن ﻟﺎ ﻳﺡﺎوز ﺣﻨﺎﺟﺮﻫﻢ ﻳﻤﺮﻗﻮن ﻣﻦ اﻟﺎﺳﻠﺎم ﻣﺮوق اﻟﺴﻬﻢ ﻣﻦ اﻟﺮﻣﻴﺔ ﻳﻘﺘﻠﻮن أﻫﻞ اﻟﺎﺳﻠﺎم وﻳﺪﻋﻮن أﻫﻞ اﻟﺎٔوﺛﺎن ﻟﺌﻦ أدرﻛﺘﻬﻢ ﻟﺎٔﻗﺘﻠﻨﻬﻢ ﻗﺘﻞ ﻋﺎد
9848- Diğer rivayet:
Ebu Said dedi ki:
"Ali Yemen'deyken Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'e henüz toprağından saflaştırılmamış altın cevheri gönderdi. Onu şu dört kişi arasında paylaştırdı:
el-Akra' b. Hâbis el-Hanzalî, Uyeyne b. Bedr el-Fezârî, Alkame b. Ulâse el-Âmirî ve Zeyd el-Hayl el-Tâî.
Kureyş ile Ensâr bunu görünce öfkelenip şöyle dediler: 'Necd ehlinin ileri gelenlerine veriyor da bize vermiyor.' Şöyle buyurdu: 'Böyle yapmakla onları İslâm'a daha da ısındırıyorum.' Derken, gözleri içe gömülü, geniş alınlı, gür sakallı, başı traşlı, şişkin yanaklı bir adam geldi ve şöyle dedi: 'Ey Muhammed! Allah'tan kork!' Bunun üzerine şöyle buyurdu:
'Ben Allah'a âsi olursam artık O'na kim itaat edecek? O bütün insanlar hakkında bana güveniyor da, sen mi güvenmiyorsun?' Cemaatten biri -galiba Hâlid b. el-Velîd- onu öldürmek istedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona engel oldu. Adam dönüp gidince şöyle buyurdu: 'Bunun zürriyetinden öyle bir kavim gelecek ki, Kur'ân okuyacaklar, ancak okudukları boğazlarından aşağı geçmiyecek, İslâm'dan, okun avı delip çıktığı gibi çıkacaklar, putperestleri bırakıp müslümanlarla savaşacaklar. Eğer onlara erişirsem, Âd kavmi gibi hepsini öldürürüm'."
9848- Bu rivayeti Müslim (zekât 143, s. 741-2), Ebû Dâvud (4764) ve Nesâî (zekât 79/1, V, 87-8; tahrîmu'd-dem 26/3, VIII, 118), Saîd b. Mesrûk an Abdirrahman b. e. Nuam an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٤٩ وﻓﻰ أﺧﺮى أﻟﺎ ﺗﺎٔﻣﻨﻮﻧﻰ وأﻧﺎ أﻣﻴﻦ ﻣﻦ ﻓﻰ اﻟﺴﻤﺎء ﻳﺎٔﺗﻴﻨﻰ ﺧﺒﺮ اﻟﺴﻤﺎء ﺻﺒﺎﺣﺎ وﻣﺴﺎء ﺑﻨﺤﻮه وﻓﻴﻪ ﺛﻢ وﻟﻰ اﻟﺮﺟﻞ ﻓﻘﺎل ﺧﺎﻟﺪ ﺑﻦ اﻟﻮﻟﻴﺪ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ أﻟﺎ أﺿﺮب ﻋﻨﻘﻪ ﻓﻘﺎل ﻟﺎ ﻟﻌﻠﻪ أن ﻳﻜﻮن ﻳﺼﻠﻰ ﻗﺎل ﺧﺎﻟﺪ ﻛﻢ ﻣﻦ ﻣﺼﻞ ﻳﻘﻮل ﺑﻠﺴﺎﻧﻪ ﻣﺎ ﻟﻴﺲ ﻓﻰ ﻗﻠﺒﻪ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ إﻧﻰ ﻟﻢ أوﻣﺮ أن أﻧﻘﺐ ﻋﻠﻰ ﻗﻠﻮب اﻟﻨﺎس وﻟﺎ أﺷﻖ ﺑﻄﻮﻧﻬﻢ ﺛﻢ ﻧﻈﺮ إﻟﻴﻪ وﻫﻮ ﻣﻘﻒ ﻓﻘﺎل ﻳﺨﺮج ﻣﻦ ﺿﺌﻀﻰء ﻫﺬا ﻗﻮم ﻳﺘﻠﻮن ﻛﺘﺎب اﻟﻠّﻪ رﻃﺒﺎ ﺑﻨﺤﻮه
9849- Diğer rivayet:
"Bana güvenmiyor musun? Ben, göktekilerin bile güven duyduğu bir peygamberim. Bana gece gündüz gökten haber gelmektedir." Benzeri.
Ayrıca onda şöyle geçer:" Adam geri dönüp gitmek üzere iken Hâlid b. el-Velîd dedi ki:
'Bırak da onun boynunu vurayım.'
'Hayır olmaz, belki namaz kılıyordur' buyurdu.
(Hâlid:) 'Nice namaz kılanlar var ki, kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler' deyince:
'Ben, ne insanların kalplerini delmekle, ne de karınlarını yarmakla emrolundum' buyurdu. Adamın gitmekte olduğunu görünce şöyle buyurdu:
'Bunun zürriyetinden öyle bir kavim çıkacak ki Allah'ın Kitâb'ını okuyacaklar...'" Benzeri rivayet.
9849- Bu rivayetleri Müslim (zekât 144-5, s. 742-3), Umâre b. el-Ka'kâ' an Abdirrahman b. e. Nuam an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti.


٩٨٥٠ وﻓﻰ أﺧﺮى ﻓﻘﺎم إﻟﻴﻪ ﻋﻤﺮ ﻓﻘﺎل ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ أﻟﺎ أﺿﺮب ﻋﻨﻘﻪ ﻓﻘﺎل ﻟﺎ ﻓﻘﺎم إﻟﻴﻪ ﺧﺎﻟﺪ ﺳﻴﻒ اﻟﻠّﻪ ﻓﻘﺎل ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ أﻟﺎ أﺿﺮب ﻋﻨﻘﻪ ﻗﺎل ﻟﺎ
9850- Diğer rivayet:
"Ömer ayağa fırladı ve 'Onun boynunu vurayım mı ey Allah Resûlü?' dedi.
'Hayır' buyurdu. Sonra Allah'ın kılıcı olan Hâlid b. el-Velîd kalktı.
'Ey Allah Resûlü! Onun boynunu ben vurayım mı?' Ona da 'Hayır' buyurdu."
9850- Bu rivayetleri Müslim (zekât 144-5, s. 742-3), Umâre b. el-Ka'kâ' an Abdirrahman b. e. Nuam an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٨٥١ وﻓﻰ أﺧﺮى أن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ذﻛﺮ ﻗﻮﻣﺎ ﻳﻜﻮﻧﻮن ﻓﻰ أﻣﺘﻪ ﻳﺨﺮﺟﻮن ﻓﻰ ﻓﺮﻗﺔ ﻣﻦ اﻟﻨﺎس ﺳﻴﻤﺎﻫﻢ اﻟﺘﺤﺎﻟﻖ ﻗﺎل ﻫﻢ ﺷﺮ اﻟﺨﻠﻖ أو ﻣﻦ ﺷﺮ اﻟﺨﻠﻖ ﻳﻘﺘﻠﻬﻢ أدﻧﻰ اﻟﻄﺎءﻓﺘﻴﻦ إﻟﻰ اﻟﺤﻖ ﻟﻠﺴﺘﺔ إﻟﺎ اﻟﺘﺮﻣﺬى
9851- Diğer rivayet:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ileride gelecek olan ümmetinin bir zümresinden söz etti ve şöyle buyurdu: 'Onların alâmetleri başlarını tıraş etmeleridir. Onlar yaratılanların en kötüleridirler. Onları Hakk'a en yakın olan iki taifeden biri öldürecektir'."
Tirmizî hariç, altı hadis imamı.
9851- Bu rivayeti Müslim (zekât 149, s. 745), Muh. b. el-Müsennâ an İbn e. Adî an Sül. an Ebî Nadre an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.

٩٨٥٢ ﻟﻠﻨﺴﺎءى ﻋﻦ أﺑﻰ ﺑﺮزة ﻧﺤﻮه وﻓﻴﻪ ﺳﻴﻤﺎﻫﻢ اﻟﺘﺤﻠﻴﻖ ﻟﺎﻳﺰاﻟﻮن ﻳﺨﺮﺟﻮن ﺣﺘﻰ ﻳﺨﺮج آﺧﺮﻫﻢ ﻣﻊ اﻟﻤﺴﻴﺢ اﻟﺪﺟﺎل
9852- Nesâî, Ebû Berze'den benzerini rivayet etti. Onda şöyle geçmektedir: "Alâmetleri başlarını traş etmeleridir. Devamlı üreyecekler. En sonları Mesîhu'd-Deccâl ile birlikte çıkacaktır."
9852- Bu hadisi Nesâî (tahrîmu'd-dem 26/4, VII, 119-20), Muh. b. Ma'mer ani't-Tayâlisî an Hammâd b. Seleme ani'l-Ezrâk b. Kays an Şerîk b. Şihâb an Ebî Berze senedi ile tahrîc etti.

٩٨٥٣ أﻧﺲ أن رﺟﻠﺎ ﻛﺎن ﻳﻐﺰو ﻣﻊ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﺎٕذا رﺟﻊ وﺣﻂ ﻋﻦ رﺣﻠﻪ ﻋﻤﺪ إﻟﻰ اﻟﻤﺴﺡﺪ ﻓﺡﻌﻞ ﻳﺼﻠﻰ ﻓﻴﻪ ﻓﻴﻄﻴﻞ اﻟﺼﻠﺎة ﺣﺘﻰ ﺟﻌﻞ أﺻﺤﺎب اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﺮون أن ﻟﻪ ﻓﻀﻠﺎ ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻓﻤﺮ ﻳﻮﻣﺎ واﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻗﺎﻋﺪ ﻓﻰ أﺻﺤﺎﺑﻪ ﻓﻘﺎل ﻟﻪ ﺑﻌﺾ أﺻﺤﺎﺑﻪ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻫﻮ ذاك اﻟﺮﺟﻞ ﻓﺎٕﻣﺎ أرﺳﻞ إﻟﻴﻪ وإﻣﺎ ﺟﺎء ﻣﻦ ﻗﺒﻞ ﻧﻔﺴﻪ ﻓﻠﻤﺎ رآه ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻣﻘﺒﻠﺎ ﻗﺎل واﻟﺬى ﻧﻔﺴﻰ ﺑﻴﺪه إن ﺑﻴﻦ ﻋﻴﻨﻴﻪ ﺳﻔﻌﺔ ﻣﻦ اﻟﺸﻴﻄﺎن ﻓﻠﻤﺎ وﻗﻒ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﺡﻠﺲ ﻗﺎل ﻟﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﻗﻠﺖ ﻓﻰ ﻧﻔﺴﻚ ﺣﻴﻦ وﻗﻔﺖ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﺡﻠﺲ ﻟﻴﺲ ﻓﻰ اﻟﻘﻮم ﺧﻴﺮ ﻣﻨﻰ ﻗﺎل ﻧﻌﻢ ﺛﻢ اﻧﺼﺮف ﻓﺎٔﺗﻰ ﻧﺎﺣﻴﺔ ﻣﻦ اﻟﻤﺴﺡﺪ ﻓﺨﻂ ﺧﻄﺎ ﺑﺮﺟﻠﻪ ﺛﻢ ﺻﻒ ﻛﻌﺒﻴﻪ ﻓﻘﺎم ﻳﺼﻠﻰ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﻳﻜﻢ ﻳﻘﻮم إﻟﻰ ﻫﺬا ﻓﻴﻘﺘﻠﻪ ﻓﻘﺎم أﺑﻮ ﺑﻜﺮ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ أﻗﺘﻠﺖ اﻟﺮﺟﻞ ﻗﺎل وﺟﺪﺗﻪ ﻳﺼﻠﻰ ﻓﻬﺒﺘﻪ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﻳﻜﻢ ﻳﻘﻮم إﻟﻰ ﻫﺬا ﻓﻴﻘﺘﻠﻪ ﻗﺎل ﻋﻤﺮ أﻧﺎ وأﺧﺬ اﻟﺴﻴﻒ ﻓﻮﺟﺪه ﻳﺼﻠﻰ ﻓﺮﺟﻊ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻟﻌﻤﺮ أﻗﺘﻠﺖ اﻟﺮﺟﻞ ﻗﺎل ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ وﺟﺪﺗﻪ ﻳﺼﻠﻰ ﻓﻬﺒﺘﻪ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﻳﻜﻢ ﻳﻘﻮم إﻟﻰ ﻫﺬا ﻓﻴﻘﺘﻠﻪ ﻗﺎل ﻋﻠﻲ أﻧﺎ ﻗﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﻧﺖ ﻟﻪ إن أدرﻛﺘﻪ ﻓﺬﻫﺐ ﻋﻠﻲ ﻓﻠﻢ ﻳﺡﺪه ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﻗﺘﻠﺖ اﻟﺮﺟﻞ ﻗﺎل ﻟﻢ أدر أﻳﻦ ﺳﻠﻚ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ إن ﻫﺬا أول ﻗﺮن ﺧﺮج ﻓﻰ أﻣﺘﻰ ﻟﻮ ﻗﺘﻠﺘﻪ ﻣﺎ اﺧﺘﻠﻒ ﻓﻰ أﻣﺘﻰ اﺛﻨﺎن ﻟﻠﻤﻮﺻﻠﻰ ﺑﻠﻴﻦ
9853- Enes radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile savaşan bir adam vardı. Savaştan döndüğü zaman mescide gider, orada namaz kılar ve namazını uzun tutardı. Hatta bu yönden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashâbı onu kendilerinden üstün görürlerdi. Bir gün adam, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ashâbıyla birlikte otururken yanlarından geçti.
Ashâbdan biri şöyle dedi: 'Ey Allah Resûlü, işte o adam!'
Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu getirtti, ya da adam kendisi geldi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu görünce, şöyle buyurdu: 'Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, bunun iki gözü arasında şeytanın oldurduğu siyah bir leke var.' Adam yanlarına meclise geldiği zaman, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem ona: 'Sen mecliste durduğun zaman, bu mecliste benden iyisi yoktur dedin mi?' diye sordu.
Adam: 'Evet' dedi ve oradan ayrılarak mescide gitti ayakları ile bir çizgi çizip topuklarını aynı hizaya getirip namaza durdu. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
'İçinizde bu adamı hanginiz öldürecek?' Ebû Bekr: 'Ben' dedi ve gitti. Geri dönünce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sordu:
'Adamı öldürdün mü?'
'Öldürmek için gittim, namaz kılarken gördüm, çekindim, geri döndüm' dedi. Bunun üzerine: 'Hanginiz gidip o adamı öldürecek?' diye sorunca Ömer: 'Ben' dedi. Hemen kılıcını alıp gitti, ancak geri dönüp geldi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: 'Adamı öldürdün mü?' diye sorunca, 'Öldürmek için gittim, namaz kılarken görünce, çekindim ve geri geldim' dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yine sordu: 'Bu adamı gidip kim öldürecek?' Ali radiyallahu anh: 'Ben ey Allah Resûlü!' dedi. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem de: 'Onu ancak sen öldürebilirsin, tabi ona erişebilirsen' dedi. Ali gitti; fakat adamı bulamadı, geri dönüp geldi.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem sordu: 'Adamı öldürdün mü?'
'Nereye gittiğini anlayamadım' diye cevap verince, şöyle buyurdu: 'İşte ümmetimin içinde ilk çıkan boynuz budur. Eğer onu öldürseydin, ümmetimde iki kişi bile ihtilâfa düşmezdi'." Ebû Ya'lâ leyyin bir senedle.
9853- Bu hadis çoğunluğa göre zayıf, birkaç kişiye göre de azıcık mevsûk olan bir râvi olan Yezîd b. Ebân er-Rakâşî rivayet etmiştir. Diğer râvileri Sahîh ricâlindendir.

٩٨٥٤ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ وﻗﺎل ﻟﻪ رﺟﻠﺎن ﻓﻰ ﻓﺘﻨﺔ اﺑﻦ اﻟﺰﺑﻴﺮ إن اﻟﻨﺎس ﺻﻨﻌﻮا ﻣﺎﺗﺮى وأﻧﺖ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ وﺻﺎﺣﺐ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻤﺎ ﻳﻤﻨﻌﻚ أن ﺗﺨﺮج ﻓﻘﺎل ﻳﻤﻨﻌﻨﻰ إن اﻟﻠّﻪ ﺣﺮم ﻋﻠﻰ دم أﺧﻰ اﻟﻤﺴﻠﻢ ﻗﺎل أﻟﻢ ﻳﻘﻞ اﻟﻠّﻪ ﴿وَﻗَﺎﺗِﻠُﻮﻫُﻢْ ﺣَﺘّٰﻰ ﻟَﺎﺗَﻜُﻮنَ ﻓِﺘْﻨَﺔ﴾ ﻓﻘﺎل اﺑﻦ ﻋﻤﺮ ﻗﺪ ﻗﺎﺗﻠﻨﺎ ﺣﺘﻰ ﻟﻢ ﺗﻜﻦ ﻓﺘﻨﺔ وﻛﺎن اﻟﺪﻳﻦ ﻟﻠّﻪ وأﻧﺘﻢ ﺗﺮﻳﺪون أن ﺗﻘﺎﺗﻠﻮا ﺣﺘﻰ ﺗﻜﻮن ﻓﺘﻨﺔ وﻳﻜﻮن اﻟﺪﻳﻦ ﻟﻐﻴﺮ اﻟﻠّﻪ ﻟﻠﺒﺨﺎرى
9854- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
"İbnü'z-Zübeyr'in fitnesi sırasında iki adam ona (İbn Ömer'e) şöyle dedi:
'Halk gördüklerini yaptı. Sen Ömer'in oğlu ve Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in sahabîsisin. Dışarı çıkmana engel olan nedir?'
'Allah, müslüman kanını dökmeyi haram etmiştir.' diye cevap verdi.
'Allah: 'Fitne kalmayıncaya kadar onları öldürün!' (Bakara, 2/193) buyurmadı mı?' deyince İbn Ömer: 'Biz fitne kalmayıncaya, dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaştık. Ama siz şimdi fitne çıkarmak ve dinin Allah'tan başkasının olması için savaşmak istiyorsunuz.' diye cevap verdi." Buhârî.
9854- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Bakara 30/1, V, 157), Muh. b. Beşşâr an Abdilvehhâb an Ubeydillah an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

٩٨٥٥ أﺑﻮ ﻧﻮﻓﻞ ﻗﺎل رأﻳﺖ ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﺑﻦ اﻟﺰﺑﻴﺮ ﻋﻠﻰ ﻋﻘﺒﺔ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﻓﺡﻌﻠﺖ ﻗﺮﻳﺶ ﺗﻤﺮ ﻋﻠﻴﻪ واﻟﻨﺎس ﺣﺘﻰ ﻣﺮ ﻋﻠﻴﻪ ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﺑﻦ ﻋﻤﺮ ﻓﻮﻗﻒ ﻋﻠﻴﻪ ﻓﻘﺎل اﻟﺴﻠﺎم ﻋﻠﻴﻚ أﺑﺎﺧﺒﻴﺐ ﺛﻠﺎﺛﺎ أﻣﺎ واﻟﻠّﻪ ﻟﻘﺪ ﻛﻨﺖ أﻧﻬﺎك ﻋﻦ ﻫﺬا ﺛﻠﺎﺛﺎ إن ﻛﻨﺖ ﻣﺎﻋﻠﻤﺖ ﺻﻮاﻣﺎ ﻗﻮاﻣﺎ وﺻﻮﻟﺎ ﻟﻠﺮﺣﻢ أﻣﺎ واﻟﻠّﻪ ﻟﺎٔﻣﻪ أﻧﺖ ﺷﺮﻫﺎ ﻟﺎٔﻣﺔ ﺧﻴﺮ ﺛﻢ ﻧﻔﺬ ﻓﺒﻠﻎ اﻟﺤﺡﺎج ﻣﻮﻗﻔﻪ وﻓﻮﻟﻪ ﻓﺎٔرﺳﻞ إﻟﻰ اﺑﻦ اﻟﺰﺑﻴﺮ ﻓﺎٔﻧﺰل ﻋﻦ ﺟﺬﻋﻪ ﻓﺎٔﻟﻘﻰ ﻓﻰ ﻗﺒﻮر اﻟﻴﻬﻮد ﺛﻢ أرﺳﻞ إﻟﻰ أﻣﻪ أﺳﻤﺎء ﺑﻨﺖ أﺑﻰ ﺑﻜﺮ ﻓﺎٔﺑﺖ أن ﺗﺎٔﺗﻴﻪ ﻓﺎٔﻋﺎد ﻋﻠﻴﻬﺎ اﻟﺮﺳﻮل ﻟﺘﺎٔﺗﻴﻨﻰ أو ﻟﺎٔﺑﻌﺜﻦ إﻟﻴﻚ ﻣﻦ ﻳﺴﺤﺒﻚ ﺑﻘﺮوﻧﻚ ﻓﺎٔﺑﺖ وﻗﺎﻟﺖ ﻟﺎ آﺗﻴﻚ ﺣﺘﻰ ﺗﺒﻌﺚ إﻟﻰ ﻣﻦ ﻳﺴﺤﺒﻨﻰ ﺑﻘﺮوﻧﻰ ﻓﻘﺎل أروﻧﻰ ﺳﺒﺘﻴﺘﻰ ﻓﺎٔﺧﺬ ﻧﻌﻠﻴﻪ ﺛﻢ اﻧﻄﻠﻖ ﻳﺘﻮذف ﺣﺘﻰ دﺧﻞ ﻋﻠﻴﻬﺎ ﻗﺎل ﻛﻴﻒ رأﻳﺘﻨﻰ ﺻﻨﻌﺖ ﺑﻌﺪو اﻟﻠّﻪ ﻗﺎﻟﺖ رأﻳﺘﻚ أﻓﺴﺪت ﻋﻠﻴﻪ دﻧﻴﺎه وأﻓﺴﺪ ﻋﻠﻴﻚ أﺧﺮﺗﻚ وﺑﻠﻐﻨﻰ أﻧﻚ ﺗﻘﻮل ﻳﺎاﺑﻦ ذات اﻟﻨﻄﺎﻗﻴﻦ أﻧﺎ واﻟﻠّﻪ ذات اﻟﻨﻄﺎﻗﻴﻦ أﻣﺎ أﺣﺪﻫﻤﺎ ﻓﻜﻨﺖ أرﻓﻊ ﺑﻪ ﻃﻌﺎم رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وﻃﻌﺎم أﺑﻰ ﻣﻦ ﻧﺎﻟﺪواب وأﻣﺎ اﻟﺎٓﺧﺮ ﻓﻨﻄﺎق اﻟﻤﺮأة اﻟﺘﻰ ﻟﺎ ﺗﺴﺘﻐﻨﻰ ﻋﻨﻪ أﻣﺎ إن رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺣﺪﺛﻨﺎ أن ﻓﻰ ﺛﻘﻴﻒ ﻛﺬاﺑﺎ وﻣﺒﻴﺮًا ﻓﺎٔﻣﺎ اﻟﻜﺬاب ﻓﺮأﻳﻨﺎه وأﻣﺎ اﻟﻤﺒﻴﺮ ﻓﻠﺎ أﺧﺎ ﻟﻚ إﻟﺎ إﻳﺎه ﻗﺎل ﻓﻘﺎم ﻋﻨﻬﺎ وﻟﻢ ﻳﺮاﺟﻌﻬﺎ ﻟﻤﺴﻠﻢ
9855- Ebû Nevfel radiyallahu anh'dan:
"Abdullah b. ez-Zübeyr'i Akabetü'l-Medîne denilen yerde asılmış vaziyette gördüm. Kureyş ve insanlar onun yanından geçiyorlardı. Nihayet Abdullah b. Ömer de geçerken ona karşı durup şöyle dedi: '-üç kere- Esselâmu aleyke ey Ebâ Hubeyb!' Seni bundan alıkoymuştum. Çünkü senin çok oruç tuttuğunu, çok gece namazı kıldığını ve akraba ile çok ilgilendiğini biliyordum. Vallahi en kötüsü sen olan bir ümmet mutlaka en hayırlı ümmettir.'
Sonra geçip gitti. Haccâc'a, İbn Ömer'in bu davranış ve sözü ulaşınca, İbnü'z-Zübeyr'e birini gönderdi, asılı bulunduğu yerinden onu indirdip yahudi kabristanına koydurdu. Sonra Ebû Bekr'in kızı ve onun annesi olan Esmâ'ya haber gönderdi. Fakat kadın ona gitmedi.
Ona tekrar elçi gönderdi ve: 'Ya kendi ayakları ile gelecek ya da onu saçlarından tutup sürükleyecek birini göndereceğim' dedi. Yine gitmedi ve 'Beni saçımdan tutup sürükleyecek olan birini göndersin de görelim' dedi.
Haccâc: 'Getirin benim techizatımı!' dedi. Pabuçlarını giydiği gibi hızlı adımlarla ona varıp yanına girdi ve sordu: 'Allah'ın düşmanına (İbnü'z-Zübeyr'e) olan davranışımı nasıl buldun?'
Kadın cevap verdi:
'Nasıl olacak; sen onun dünyasını ifsad ettin, o da senin âhiretini. Bir de onun için: 'Ey iki kuşaklı kadının oğlu!' dediğini duydum. Ben vallahi iki kuşaklı kadınım. Kuşağımın biri ile babamın (Ebû Bekr'in) ve Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in yemeklerini hayvanlardan korumak için (bir yere) asardım. Ötekisi de her kadının ihtiyaç duyduğu kuşağımdır. Sana şunu da hatırlatayım. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem bize; 'Sakîf'te bir yalancı ve bir de zâlimin olacağını anlatmıştı. Yalancıyı gördük. Zâlime gelince, onun da senden başkası olacağını zannetmiyorum.'
-Râvi- dedi ki: Haccâc, ona hiç cevap vermeden kalkıp gitti. " Müslim.
Rezîn şunu ilave etti: (Haccâc) dedi ki: "Ona haber vermek (uyarmak) için girdim, ama o bana haber verdi (beni uyardı)."
9855- Bu hadisi Müslim (fad. sah. 229, s. 1971-2), Ukbe bin Mukrim an Ya'kûb b. İshâk ani'l-Esved b. Şeybân an Ebî Nevfel senedi ile tahrîc etti.

٩٨٥٦ ﺳﻌﻴﺪ ﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ ﺑﻦ اﻟﻌﺎص ﻛﻨﺖ ﻣﻊ ﻣﺮوان وأﺑﻰ ﻫﺮﻳﺮة ﻓﻰ ﻣﺴﺡﺪ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﺴﻤﻌﺖ أﺑﺎﻫﺮﻳﺮة ﻳﻘﻮل ﺳﻤﻌﺖ اﻟﺼﺎدق اﻟﻤﺼﺪوق ﻳﻘﻮل ﻫﻠﺎك أﻣﺘﻰ ﻋﻠﻰ ﻳﺪ أﻏﻴﻠﻤﺔ ﻣﻦ ﻗﺮﻳﺶ ﻗﺎل ﻣﺮوان ﻏﻠﻤﺔ ﻗﺎل أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة إن ﺷﺌﺖ أن أﺳﻤﻴﻬﻢ ﺑﻨﻰ ﻓﻠﺎن وﺑﻨﻰ ﻓﻠﺎن ﻟﻠﺒﺨﺎرى
9856- Saîd b. Amr b. Saîd b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in mescidinde Mervân ve Ebû Hureyre ile beraberdim.
Ebû Hureyre'nin şöyle dediğini duydum: 'Kendisi fıtraten doğru sözlü (Sâdık) ve Allah tarafından doğruluğu tasdik olunan (Mesdûk)'ten şöyle buyurduğunu işittim:
'Ümmetimin helâkı Kureyş'ten üçbeş gencin elindedir.' Mervân dedi ki: '(Allah'ın lâneti) o gençler üzerine olsun!' Ebû Hureyre dedi ki: 'İstersen falanoğulları, falan oğulları diye isimlerini söyleyebilirim." Buhârî.
9856- Bu hadisi Buhârî (menâkıb 25, IV, 178; fiten 3, VIII, 88), Amr b. Yahyâ b. Saîd b. Amr b. Saîd an ceddihî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٨٥٧ اﻟﺰﺑﻴﺮ ﺑﻦ ﻋﺪى دﺧﻠﻨﺎ ﻋﻠﻰ أﻧﺲ ﻓﺸﻜﻮﻧﺎ إﻟﻴﻪ ﻣﺎﻧﻠﻘﻰ ﻣﻦ اﻟﺤﺡﺎج ﻓﻘﺎل اﺻﺒﺮوا ﻟﺎ ﻳﺎٔﺗﻰ ﻋﻠﻴﻜﻢ زﻣﺎن إﻟﺎ اﻟﺬى ﺑﻌﺪه ﺷﺮ ﻣﻨﻪ ﺣﺘﻰ ﺗﻠﻘﻮا رﺑﻜﻢ ﺳﻤﻌﺖ ﻫﺬا ﻣﻦ ﻧﺒﻴﻜﻢ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻟﻠﺒﺨﺎرى واﻟﺘﺮﻣﺬى
9857- Zübeyr b. Adiyy radiyallahu anh'dan:
"Enes'in yanına girdik; Haccâc'dan çektiklerimizi ona şikâyet ettik. Bize şöyle dedi: 'Sabredin; Rabbinize kavuşuncaya kadar her gelen gün sizin için geçenden daha kötü olacaktır. Bunu bizzat Peygamberiniz sallallahu aleyhi ve sellem'den duydum.'"
Buhârî ile Tirmizî.
9857- Bu hadisi Buhârî (fiten 6, VIII, 89-90) ve Tirmizî (2206), es-Sevrî ani'z-Zübeyr b. Adî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٥٨ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ رﻓﻌﻪ ﻓﻰ ﺛﻘﻴﻒ ﻛﺬاب وﻣﺒﻴﺮ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى وﻗﺎل ﻳﻘﺎل اﻟﻜﺬاب اﻟﻤﺨﺘﺎر ﺑﻦ أﺑﻰ ﻋﺒﻴﺪ واﻟﻤﺒﻴﺮ اﻟﺤﺡﺎج
9858- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sakif'te bir yalancı ve bir zâlim olacaktır."
Tirmizî. Tirmizî dedi ki: "el-Muhtâr b. Ebî Ubeyd'in yalancı, Haccâc'ın da zâlim olduğu söylenir."
9858- Bu hadisi Tirmizî (2220, 3944), Şerîk an Abdillah b. Âsım an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٨٥٩ ﻫﺸﺎم ﺑﻦ ﺣﺴﺎن ﻗﺎل أﺣﺼﻰ ﻣﺎﻗﺘﻞ اﻟﺤﺡﺎج ﺻﺒﺮا ﻓﻮﺟﺪ ﻣﺎءة أﻟﻒ وﻋﺸﺮﻳﻦ أﻟﻔﺎ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى
9859- Hişâm b. Hassân radiyallahu anh'dan:
"Haccâc'ın işkence ederek öldürdüğü kimseler sayıldı; tam yüz yirmi bin olarak bulundu." Tirmizî.
9859- Bu hadisi Tirmizî (2220), Sül. b. Selm ani'n-Nadr b. Şumeyl an Hişâm b. Hassân senedi ile tahrîc etti.

٩٨٦٠ اﺑﻦ اﻟﻤﺴﻴﺐ ﻗﺎل وﻗﻌﺖ اﻟﻔﺘﻨﺔ اﻟﺎٔوﻟﻰ ﻳﻌﻨﻰ ﻣﻘﺘﻞ ﻋﺜﻤﺎن ﻓﻠﻢ ﻳﺒﻖ ﻣﻦ أﺻﺤﺎب ﺑﺪر أﺣﺪ ﺛﻢ وﻗﻌﺖ اﻟﻔﺘﻨﺔ اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ ﻳﻌﻨﻰ اﻟﺤﺮة ﻓﻠﻢ ﻳﺒﻖ ﻣﻦ أﺻﺤﺎب اﻟﺤﺪﻳﺒﻴﺔ أﺣﺪ ﺛﻢ وﻗﻌﺖ اﻟﻔﺘﻨﺔ اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ ﻓﻠﻢ ﺗﺮﺗﻔﻊ وﺑﺎﻟﻨﺎس ﻃﺒﺎخ ﻟﻠﺒﺨﺎرى
9860- İbnü'l-Müseyyeb radiyallahu anh'dan:
"Birinci fitne Osman'ın öldürülüşü oldu; Bedir ashâbından hiç kimse kalmadı. Sonra ikinci fitne olan el-Harre vukûa geldi. Hudeybiye ashâbından kimse kalmadı. Sonra üçüncü fitne meydana geldi ki bu fitne insanlarda akıl ve güç oldukça ortadan kalkmayacaktır." Buhârî.
9860- Bu hadisi Buhârî (mağâzî 12, V, 20), el-Leys an Yahyâ b. Saîd an Saîd b. el-Müseyyeb muallak senedi ile tahrîc etti.

٩٨٦١ ﺣﺬﻳﻔﺔ رﻓﻌﻪ اﺣﺼﻮا ﻟﻰ ﻛﻢ ﻳﻠﻔﻆ اﻟﺎﺳﻠﺎم ﻓﻘﻠﻨﺎ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ أﺗﺨﺎف ﻋﻠﻴﻨﺎ وﻧﺤﻦ ﻣﺎﺑﻴﻦ اﻟﺴﺘﻤﺎءة إﻟﻰ اﻟﺴﺒﻌﻤﺎءة ﻗﺎل إﻧﻜﻢ ﻟﺎﺗﺪرون ﻟﻌﻠﻜﻢ أن ﺗﺒﺘﻠﻮا ﻓﺎﺑﺘﻠﻴﻨﺎ ﺣﺘﻰ ﺟﻌﻞ اﻟﺮﺟﻞ ﻣﻨﺎ ﻟﺎ ﻳﺼﻠﻰ إﻟﺎ ﺳﺮا ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ
9861- Huzeyfe radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sayın bakalım kaç kimse İslâm'ı telaffuz edebiliyor?"
Dedik ki: "Biz altı yediyüz kişiyiz. Hâlâ hakkımızda korku ve endişe içinde misin?" Şöyle buyurdu:
"Kim bilir, sizler büyük bir belaya uğrayacaksınız, şimdiden bunu bilemezsiniz." Hakikaten de büyük bir belaya uğradık, hatta içimizden namazı gizli kılmaya mecbur kalanlar oldu. Buhârî ile Müslim.
9861- Bu hadisi Buhârî (cihâd 181, IV, 33-4) ve Müslim (îmân 235, s. 131-2), el-A'meş an Şakîk an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٦٢ ﺧﻠﻒ ﺑﻦ ﺣﻮﺷﺐ ﻗﺎل ﻛﺎﻧﻮا ﻳﺴﺘﺤﺒﻮن أن ﻳﺘﻤﺜﻠﻮا ﺑﻬﺬه اﻟﺎٔﺑﻴﺎت ﻋﻨﺪ اﻟﻔﺘﻦ
9862- Halef b. Havşeb radiyallahu anh'dan:
"(Selef) Fitne zamanlarında (İmru'ul-Kays'ın) şu beyitlerini terennüm etmekten hoşlanırdı:
'Savaşın başlangıcı, her câhil erkeğe süslenip koşan genç kız gibidir.
Başlayıp iyice kızışınca, kocamış ve kocası olmaksızın geri döner.
Saçlarına beyaz karışmış, rengi solmuş, koklanmaz ve öpülmez hale dönüşmüş olur.'"
Buhârî.
9862- Bu hadisi Buhârî (fiten 17, VIII, 95-6), İbn Uyeyne an Halef muallak senedi ile tahrîc etti.

٩٨٦٣ ﻋﻤﺮ وﻟﺪ ﻟﺎٔﺧﻰ أم ﺳﻠﻤﺔ زوج اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻏﻠﺎم ﻓﺴﻤﻮه اﻟﻮﻟﻴﺪ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺳﻤﻴﺘﻤﻮه ﺑﺎٔﺳﻤﺎء ﻓﺮاﻋﻨﺘﻜﻢ ﻟﻴﻜﻮﻧﻦ ﻓﻰ ﻫﺬه اﻟﺎٔﻣﺔ رﺟﻞ ﻳﻘﺎل ﻟﻪ اﻟﻮﻟﻴﺪ ﻟﻬﻮ أﺷﺪ ﻋﻠﻰ ﻫﺬه اﻟﺎٔﻣﺔ ﻣﻦ ﻓﺮﻋﻮن ﻟﻘﻮﻣﻪ ﻟﺎٔﺣﻤﺪ
9863- Ömer radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in eşi Ümmü Seleme'nin kardeşinin bir çocuğu oldu, adını Velîd koydular. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: 'Ona Firavunlarınızın ismini koydunuz. Bu ümmet içinde adına Velîd denilen bir adam olacak, o bu ümmete karşı Firavun'un ümmetine karşı olan şiddetinden daha ağır olacaktır.'"
Ahmed.

9863- Bu hadisi Ahmed (I, 18), Ebû'l-Muğîre an İbn Ayyâş ani'l-Evzâî ani'z-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ömer senedi ile tahrîc etti.
Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' VII, 313).

٩٨٦٤ أﺑﻮ أﺳﺤﺎق ﻗﻠﺖ ﻟﺎﺑﻦ ﻋﻤﺮ إن اﻟﻤﺨﺘﺎر ﻳﺰﻋﻢ أﻧﻪ ﻳﻮﺣﻰ إﻟﻴﻪ ﻗﺎل ﺻﺪق ﴿وَاِنَّ اﻟﺸَّﻴَﺎﻃٖﻴﻦَ ﻟَﻴُﻮﺣُﻮنَ اِﻟٰٓﻰ اَوْﻟِﻴَﺎٓﺋِﻬِﻢ﴾ ﻟﻠﺎٔوﺳﻂ
9864- Ebû İshâk radiyallahu anh'dan:
"İbn Ömer'e dedim ki:
'Muhtâr kendisine vahiy geldiğini iddia ediyor.'
'Doğru söylemiş. Zira şeytanlar da dostlarına vahyederler' dedi.
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta.
9864- Râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' VII, 333).

0 yorum:

Yorum Gönder

Çok Okunanlar

Blog Arşivi