Büyük Savaşlar ve Kıyamet Alametleri Hakkında Hadisler ~ İslami Bilgi

İSLAMİ BİLGİ VE BELGELERİN BULUNDUĞU İNTERNET BLOĞUDUR.

5 Aralık 2015 Cumartesi

Büyük Savaşlar ve Kıyamet Alametleri Hakkında Hadisler

٩٨٦٥ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﺑﻌﺜﺖ أﻧﺎ واﻟﺴﻨﺎﻋﺔ ﻛﻬﺎﺗﻴﻦ ﻳﻌﻨﻰ إﺻﺒﻌﻴﻪ ﻟﻠﺒﺨﺎرى


9865-

Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ben ve kıyâmet bunlar gibi -iki parmağını kastediyor- birbirine yakın iken (peygamber olarak) gönderildim." Buhârî.
9865- Bu hadisi Buhârî (rikâk 39/3, VII, 191), Yahyâ b. Yûsuf an Ebî Bekr an Ebî Husayn an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

 

٩٨٦٦ اﻟﻤﺴﺘﻮرد ﺑﻦ ﺷﺪاد رﻓﻌﻪ ﺑﻌﺜﺖ ﻓﻰ ﻧﻔﺲ اﻟﺴﺎﻋﺔ ﻓﺴﺒﻘﺘﻬﺎ ﻛﻤﺎ ﺳﺒﻘﺖ ﻫﺬه ﻟﻬﺬه ﻟﺎٕﺻﺒﻌﻴﻪ اﻟﺴﺒﺎﺑﺔ واﻟﻮﺳﻄﻰ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


9866- el-Müstevrid b. Şeddâd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyâmetin soluğunda (eşiğinde) gönderildim ve ben onu -şehâdet ile orta parmağını göstererek- tıpkı bunun bunu geçtiği gibi geçtim." Tirmizî.
9866- Bu hadisi Tirmizî (2213), Muh. b. Ömer b. Hayyâc an Yahyâ b. Abdirrahman el-Erhabî an Ubeyde b. el-Esved an Mücâlid an Kays b. e. Hâzım ani'l-Müstevrid senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

 

٩٨٦٧ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﺗﺨﺮج ﻧﺎر ﻣﻦ أرض اﻟﺤﺡﺎز ﺗﻀﻰء أﻋﻨﺎق اﻟﺎٕﺑﻞ ﺑﺒﺼﺮى ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


9867- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hicaz topraklarından, Busrâ'daki develerin boynunu aydınlatacak bir ateş çıkmadıkça Kıyâmet kopmaz." Buhârî ile Müslim.
9867- Bu hadisi Buhârî (fiten 24/1, VIII, 100) ve Müslim (fiten 42, s. 2227), ez-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

 

٩٨٦٨ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ رﻓﻌﻪ ﺳﺘﺨﺮج ﻧﺎر ﻣﻦ ﺣﻀﺮﻣﻮت ﻗﺒﻞ اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﺣﺸﺮ اﻟﻨﺎس ﻗﺎﻟﻮا ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻓﻤﺎ ﺗﺎٔﻣﺮﻧﺎ ﻗﺎل ﻋﻠﻴﻜﻢ ﺑﺎﻟﺸﺎم ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


9868- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyâmetten önce, Hadremevt'ten insanları toplayan bir ateş çıkacaktır." Dediler ki:
"Ey Allah Resûlü! O zaman ne yapmamızı emredersin?"
"O zaman Şam'a gitmelisiniz" buyurdu.
Tirmizî.
9868- Bu hadisi Tirmizî (2217), Ah. b. Meni' an Hüseyn b. Muh. el-Bağdâdî an Şeybân an Yahyâ b. e. Kesîr an Ebî Kılâbe an Sâlim an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb sahîh" hükmü verdi.

 

٩٨٦٩ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ أول أﺷﺮاط اﻟﺴﺎﻋﺔ ﻧﺎر ﺗﺤﺸﺮ اﻟﻨﺎس ﻣﻦ اﻟﻤﺸﺮق إﻟﻰ اﻟﻤﻐﺮب ﻟﻠﺒﺨﺎرى


9869- Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyâmetin ilk alâmeti; insanları Doğudan Batıya sürecek olan bir ateşin çıkmasıdır." Buhârî.
9869- Bu hadisi Buhârî (fiten 24/1, VIII, 100) isnâdsız olarak irâd etti.

٩٨٧٠ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﺗﻘﺎﺗﻠﻮا ﺧﻮزا وﻛﺮﻣﺎن ﻣﻦ اﻟﺎٔﻋﺎﺟﻢ ﺣﻤﺮ اﻟﻮﺟﻮه ﻓﻄﺲ اﻟﺎٔﻧﻮف ﺻﻐﺎر اﻟﺎٔﻋﻴﻦ وﺟﻮﻫﻬﻢ ﻛﺎﻟﻤﺡﺎن اﻟﻤﻄﺮﻗﺔ ﻧﻌﺎﻟﻬﻢ اﻟﺸﻌﺮ
9870- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Acemlerden kırmızı yüzlü, basık burunlu, ufak gözlü, yüzleri deri kaplı kalkan gibi, kıldan yapılma pabuçları olan Hûza ve Karmân halkı ile savaşmadıkça Kıyâmet kopmaz."
9870- Bu hadisi Buhârî (menâkıb 25, IV, 174-5; cihâd 95-6, III, 233), Müslim (fiten 62-6, s. 2233-4), Ebû Dâvud (4303-4) ve Tirmizî (2215), Saîd b. el-Müseyyeb, Hemmâm b. Münebbih, el-A'rec, Ebû Sâlih, Kays b. e. Hâzım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٧١ وﻓﻰ رواﻳﺔ وﻫﻢ أﻫﻞ ﻫﺬا اﻟﺒﺎرز ﻳﻌﻨﻰ أﻫﻞ ﻓﺎرس
9871- Diğer rivayet:
"Onlar Bâriz (Fâris) halkıdır."
9871- Bu hadisi Buhârî (menâkıb 25, IV, 174-5; cihâd 95-6, III, 233), Müslim (fiten 62-6, s. 2233-4), Ebû Dâvud (4303-4) ve Tirmizî (2215), Saîd b. el-Müseyyeb, Hemmâm b. Münebbih, el-A'rec, Ebû Sâlih, Kays b. e. Hâzım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٧٢ وﻓﻰ أﺧﺮى ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﺗﻘﺎﺗﻞ اﻟﻤﺴﻠﻤﻮن اﻟﺘﺮك ﻗﻮﻣﺎ وﺟﻮﻫﻢ ﻛﺎﻟﻤﺡﺎن اﻟﻤﻄﺮﻗﺔ ﻳﻠﺒﺴﻮن اﻟﺸﻌﺮ وﻳﻤﺸﻮن ﻓﻰ اﻟﺸﻌﺮ ﻟﻠﺴﺘﺔ إﻟﺎ ﻣﺎﻟﻜﺎ
9872- Diğer rivayet:
"Müslümanlar yüzleri deri kaplı kalkan gibi, kıl elbise giyen ve kıldan pabuçlarla yürüyen Türklerle savaşmadıkça Kıyâmet kopmaz."
Mâlik hariç, altı hadis imamı.
9872- Bu hadisi Buhârî (menâkıb 25, IV, 174-5; cihâd 95-6, III, 233), Müslim (fiten 62-6, s. 2233-4), Ebû Dâvud (4303-4) ve Tirmizî (2215), Saîd b. el-Müseyyeb, Hemmâm b. Münebbih, el-A'rec, Ebû Sâlih, Kays b. e. Hâzım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٧٣ وﻟﺎٔﺑﻰ داود ﻋﻦ ﺑﺮﻳﺪة ﻧﺤﻮه وﻓﻴﻪ ﺗﺴﻮﻗﻬﻢ ﺛﻠﺎث ﻣﺮار ﺣﺘﻰ ﺗﻠﺤﻘﻮﻫﻢ ﺑﺡﺰﻳﺮة اﻟﻌﺮب ﻓﺎٔﻣﺎ ﻓﻰ اﻟﺴﻴﺎﻗﺔ اﻟﺎٔوﻟﻰ ﻓﻴﻨﺡﻮ ﻣﻦ ﻫﺮب ﻣﻨﻬﻢ وأﻣﺎ ﻓﻰ اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ ﻓﻴﻨﺡﻮ ﺑﻌﺾ وﻳﻬﻠﻚ ﺑﻌﺾ وأﻣﺎ ﻓﻰ اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ ﻓﻴﺼﻄﻠﻤﻮن
9873- Ebû Dâvud, Büreyde'den benzerini rivayet etti; onda şöyle geçer:
"Onları (Türkleri) üç kere süreceksiniz, sonunda onlara Arap yarımadasında yetişeceksiniz. Birinci sürüşte, onlardan kaçanlar kurtulacak. İkinci sürüşte bir kısmı kurtulacak, bir kısmı helâk olacak. Üçüncü sürüşte tamamen mahvolup kökleri kuruyacak."
9873- Bu hadisi Ebû Dâvud (4305), Ca'fer b. Müsâfir an Hallâd b. Yahyâ an Beşîr b. el-Muhâcir an Abdillah b. Büreyde an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

٩٨٧٤ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﻳﻨﺰل اﻟﺮوم ﺑﺎﻟﺎٔﻋﻤﺎق أو ﺑﺪاﺑﻖ ﻓﻴﺨﺮج إﻟﻴﻬﻢ ﺟﻴﺶ ﻣﻦ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﻣﻦ ﺧﻴﺎر أﻫﻞ اﻟﺎٔرض ﻳﻮﻣﺌﺬ ﻓﺎٕذا ﺗﺼﺎﻓﻮا ﻗﺎﻟﺖ اﻟﺮوم ﺧﻠﻮا ﺑﻴﻨﻨﺎ وﺑﻴﻦ اﻟﺬﻳﻦ ﺳﺒﻮا ﻣﻨﺎ ﻧﻘﺎﺗﻠﻬﻢ ﻓﻴﻘﻮل اﻟﻤﺴﻠﻤﻮن ﻟﺎ واﻟﻠّﻪ ﻟﺎ ﻧﺨﻠﻰ ﺑﻴﻨﻜﻢ وﺑﻴﻦ إﺧﻮاﻧﻨﺎ ﻓﺘﻘﺎﺗﻠﻮﻧﻬﻢ ﻓﻴﻨﻬﺰم ﺛﻠﺚ ﻟﺎ ﻳﺘﻮب اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻬﻢ أﺑﺪا وﻳﻘﺘﻞ ﺛﻠﺚ ﻫﻢ أﻓﻀﻞ اﻟﺸﻬﺪاء ﻋﻨﺪاﻟﻠّﻪ وﻳﻔﺘﺘﺢ اﻟﺜﻠﺚ ﻟﺎ ﻧﻔﺘﻨﻮن أﺑﺪا ﻓﻴﻔﺘﺤﻮن اﻟﻘﺴﻄﻨﻄﻴﻨﻴﺔ ﻓﺒﻴﻨﻤﺎ ﻫﻢ ﻳﻘﺴﻤﻮن اﻟﻐﻨﺎءم ﻗﺪ ﻋﻠﻘﻮا ﺳﻴﻮﻓﻬﻢ ﺑﺎﻟﺰﻳﺘﻮن إذا ﺻﺎح ﻓﻴﻬﻢ اﻟﺸﻴﻄﺎن إن ﻟﻤﺴﻴﺢ اﻟﺪﺟﺎل ﻗﺪ ﺧﻠﻔﻜﻢ ﻓﻰ أﻫﺎﻟﻴﻜﻢ ﻓﻴﺨﺮﺟﻮن وذﻟﻚ ﺑﺎﻃﻞ ﻓﺎٕذا ﺟﺎءوا اﻟﺸﺎم ﺧﺮج ﻓﺒﻴﻨﻤﺎ ﻫﻢ ﻳﻌﺪون ﻟﻠﻘﺘﺎل ﻳﺴﻮون ﺻﻔﻮﻓﻬﻢ إذ أﻗﻴﻤﺖ اﻟﺼﻠﺎة ﻓﻴﻨﺰل ﻋﻴﺴﻰ ﺑﻦ ﻣﺮﻳﻢ ﻓﺎٔﻣﻬﻢ ﻓﺎٕذا رآه ﻋﺪو اﻟﻠّﻪ ذاب ﻛﻢ ﻳﺬوب اﻟﻤﻠﺢ ﻓﻰ اﻟﻤﺎء ﻓﻠﻮ ﺗﺮﻛﻪ ﻟﺎﻧﺬاب ﺣﺘﻰ ﻳﻬﻠﻚ وﻟﻜﻦ ﻳﻘﺘﻠﻪ اﻟﻠّﻪ ﺑﻴﺪه ﻓﻴﺮﻳﻬﻢ دﻣﻪ ﺑﺤﺮﺑﺘﻪ
9874- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Rumlar A'mâk'a ya da Dâbik'a inmedikçe Kıyâmet kopmaz. O zaman yeryüzünün en seçkinlerinden olan Medine'den bir ordu çıkacak. Karşılıklı saf haline gelip savaş vaziyeti aldıklarında Rumlar şöyle diyecek:
'Bırakın bizi de bizden esir alanlarla savaşalım.'Müslümanlar şöyle cevap verecekler: 'Hayır biz kardeşlerimizle savaşmanıza izin vermeyiz.' Bunun üzerine (Rumların) üçte biri yenilgiye uğrayacak ve Allah onların tevbelerini asla kabul etmiyecek. (Müslümanların) üçte biri de öldürülecek ki, Allah katında onlar şehitlerin en üstünüdürler. Üçte biri de fethedecek. Asla fitneye düşmeyecekler. Onlar Kostantiniyye'yi feth edecekler. Onlar kılıçlarını zeytin ağaçlarına asıp ganimetleri taksim ederlerken şeytan bağıracak: 'Ne duruyorsunuz, Mesîh Deccâl çıktı, ailelerinizi bastı.' Ortada bir şey yokken hemen çıkacaklar. Şam'a geldiklerinde, gerçekten çıkmış olacak. Onlar saflarını dizip savaşa hazırlanırlarken namaza kâmet getirilecek, derken gökten Meryemoğlu İsa inip onlara imamlık edecek. Allah düşmanı (Deccal) onu görünce, suda tuzun eridiği gibi eriyecek. Onu o haliyle bıraksa tamamiyle eriyecek, fakat daha tam erimeden onu kendi eliyle öldürüp mızrağındaki kanını halka gösterecek." Müslim
9874- Bu hadisi Müslim (fiten 34, s. 2221), Züheyr b. Harb an Muallâ b. Mansûr an Sül. b. Bilâl an Süheyl an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

٩٨٧٥ اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد ﻗﺎل ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﻟﺎ ﻳﻘﺴﻢ ﻣﻴﺮاث وﻟﺎ ﻳﻔﺮح ﺑﻐﻨﻴﻤﺔ ﺛﻢ ﻗﺎل ﺑﻴﺪه ﻫﻜﺬا وﻧﺤﺎﻫﺎ ﻧﺤﻮ اﻟﺸﺎم ﻓﻘﺎل ﻋﺪو ﻳﺡﻤﻌﻮن ﻟﺎٔﻫﻞ اﻟﺎﺳﻠﺎم وﻳﺡﻤﻊ ﻟﻬﻢ أﻫﻞ اﻟﺎﺳﻠﺎم ﻗﻴﻞ ﻟﻪ ﺗﻌﻨﻰ اﻟﺮوم ﻗﺎل ﻧﻌﻢ وﻳﻜﻮن ﻋﻨﺪ ذاﻛﻢ اﻟﻘﺘﺎل ردة ﺷﺪﻳﺪة ﻓﻴﺸﺘﺮط اﻟﻤﺴﻠﻤﻮن ﺷﺮﻃﺔ ﻟﻠﻤﻮت ﻟﺎ ﺗﺮﺟﻊ إﻟﺎ ﻏﺎﻟﺒﺔ ﻓﻴﻘﺘﺘﻠﻮن ﺣﺘﻰ ﻳﺤﺡﺰ ﺑﻴﻨﻬﻢ اﻟﻠﻴﻞ ﻓﻴﻔﻰء ﻫﻮٔﻟﺎء وﻫﻮٔﻟﺎء ﻛﻞ ﻏﻴﺮ ﻏﺎﻟﺐ وﺗﻔﻨﻰ اﻟﺸﺮﻃﺔ ﺛﻢ ﻳﺸﺘﺮط اﻟﻤﺴﻠﻤﻮن ﺷﺮﻃﺔ ﻟﻠﻤﻮت ﻟﺎ ﺗﺮﺟﻊ إﻟﺎ ﻏﺎﻟﺒﺔ ﻓﻴﻘﺘﺘﻠﻮن ﺣﺘﻰ ﻳﻤﺴﻮا ﻓﻴﻔﻰء ﻫﻮٔﻟﺎء وﻫﻮٔﻟﺎء ﻛﻞ ﻏﻴﺮﻏﺎﻟﺐ وﺗﻔﻨﻰ اﻟﺸﺮﻃﺔ ﻓﺎٕذا ﻛﺎن ﻓﻰ اﻟﻴﻮم اﻟﺮاﺑﻊ ﻧﻬﺮ إﻟﻴﻬﻢ ﺑﻘﻴﺔ إﻫﻞ اﻟﺎﺳﻠﺎم ﻓﻴﺡﻌﻞ اﻟﻠّﻪ اﻟﺪاءرة ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻓﻴﻘﺘﺘﻠﻮن ﻣﻘﺘﻠﺔ ﻟﺎ ﻳﺮى ﻣﺜﻠﻬﺎ ﺣﺘﻰ إن اﻟﻄﺎءر ﻟﻴﻤﺮ ﺑﺡﻨﺒﺎﺗﻬﻢ ﻓﻤﺎ ﻳﺨﻠﻔﻬﻢ ﺣﺘﻰ ﻳﺨﺮ ﻣﻴﺘﺎ ﻓﻴﺘﻌﺎد ﺑﻨﻮ اﻟﺎٔب ﻛﺎﻧﻮا ﻣﺎءة ﻓﻠﺎ ﻳﺡﺪون ﺑﻘﻰ ﻣﻨﻬﻢ إﻟﺎ اﻟﺮﺟﻞ اﻟﻮاﺣﺪ ﻓﺒﺎٔى ﻏﻨﻴﻤﺔ ﻳﻔﺮح أو أى ﻣﻴﺮاث ﻳﻘﺴﻢ ﻓﺒﻴﻨﻤﺎﻫﻢ ﻛﺬﻟﻚ إذ ﺳﻤﻌﻮا ﺑﻨﺎس ﻫﻢ أﻛﺜﺮ ﻣﻦ ذﻟﻚ ﻓﺡﺎءﻫﻢ اﻟﺼﺮﻳﺦ إن اﻟﺪﺟﺎل ﻗﺪ ﺧﻠﻔﻬﻢ ﻓﻰ ذرارﻳﻬﻢ ﻓﻴﺮﻓﻀﻮن ﻣﺎ ﺑﺎٔﻳﺪﻳﻬﻢ وﻳﻘﺒﻠﻮن ﻓﻴﺒﻌﺜﻮن ﻋﺸﺮ ﻓﻮارس ﻃﻠﻴﻌﺔ ﻗﺎل رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ إﻧﻰﻟﺎٔﻋﺮف أﺳﻤﺎءﻫﻢ وأﺳﻤﺎء آﺑﺎءﻫﻢ وأﻟﻮان ﺧﻴﻮﻟﻬﻢ ﻫﻢ ﺧﻴﺮ ﻓﻮارس ﻋﻠﻰ ﻇﻬﺮ اﻟﺎٔرض ﻳﻮﻣﺌﺬ أو ﻗﺎل ﻣﻦ ﺧﻴﺮ ﻓﻮارس
9875- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Miras taksim edilmez olmadıkça ve ganimetle sevinilmedikçe Kıyâmet kopmayacak." Elini kaldırıp Şam tarafını gösterdi ve dedi ki:
"Müslümanlarla çarpışmak için düşman hazırlık yapacak. Müslümanlar da onlara karşı toplanacak. Kendisine: "Rumları mı kast ediyorsun?" diye soruldu. "Evet" dedikten sonra şöyle devam etti: O savaşınızda şiddetli bir hücum olacak. Müslümanlar ölüm için bir öncü fırka kuracaklar. Kıyasıya çarpışacaklar, ancak gece savaş duracak. Her iki taraf da yenişemiyecek. Öncü fırka bitecektir. Sonra müslümanlar ölüm için bir fırka daha kuracaklar. Akşama kadar yine savaşacaklar. Gene de iki taraf da yenişemiyecek. Öncü fırka tükenecektir. Müslümanlar ölüm için bir öncü fırka daha kuracaklar. Sonra akşama kadar savaşacaklar. Yine her iki taraf yenişemiyecek. Dördüncü gün olunca, müslümanlardan kalanlar büyük bir azim, sabır ve sebatla onlara saldıracak. Allah o zaman düşmanı kahredecek. Öylesine şiddetli bir savaş olacak ki, havadan geçen kuşlar bile yere düşecekler. Bir babanın oğulları birbirlerini sayacaklar. Yüz kişi oldukları halde tek bir kişi kalacak. Bu durumda hangi ganimete sevinsinler yahut hangi miras taksim edilsin! Onlar böyle şaşkın dururlarken daha kalabalık insanların geldiğini görecekler. Derken Deccâl'in gelip çocuklarına musallat olduğunu haykıran bir ses duyacaklar. Ellerinde ve avuçlarındakini bırakıp oraya koşacaklar. Onar kişilik guruplar halinde öncü gönderecekler." Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
"Onların ve babalarının isimlerini, atlarının renklerini bile biliyorum. O gün onlar yeryüzünün en iyi süvarileri olacak." Ya da şöyle dedi: "Süvarilerin en iyilerinden olacaklar."
9875- Bu hadisi Müslim (fiten 37, s. 2223), İbn Uleyye an Eyyûb an Humeyd b. Hilâl an Ebî Katâde an Yuseyr b. Câbir an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

٩٨٧٦ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﺳﻤﻌﺖ ﺑﻤﺪﻳﻨﺔ ﺟﺎﻧﺐ ﻣﻨﻬﺎ ﻓﻰ اﻟﺒﺮ وﺟﺎﻧﺐ ﻣﻨﻬﺎ ﻓﻰ اﻟﺒﺤﺮ ﻗﺎﻟﻮا ﻧﻌﻢ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻗﺎل ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﻳﻐﺰوﻫﺎ ﺳﺒﻌﻮن أﻟﻔﺎ ﻣﻦ ﺑﻨﻰ إﺳﺤﺎق ﻓﺎٕذا ﺟﺎءوﻫﺎ ﻧﺰﻟﻮا ﻓﻠﻢ ﻳﻘﺎﺗﻠﻮا ﺑﺴﻠﺎح وﻟﻢ ﻳﺮﻣﻮا ﺑﺴﻬﻢ ﻗﺎﻟﻮا ﻟﺎ إﻟﻪ إﻟﺎ اﻟﻠّﻪ واﻟﻠّﻪ أﻛﺒﺮ ﻓﻴﺴﻘﻂ أﺣﺪ ﺟﺎﻧﺒﻴﻬﺎ ﻗﺎل ﺛﻮر ﺑﻦ زﻳﺪ ﻟﺎ أﻋﻠﻤﻪ إﻟﺎ ﻗﺎل اﻟﺬى ﻓﻰ اﻟﺒﺤﺮ ﺛﻢ ﻳﻘﻮﻟﻮن اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ ﻟﺎ إﻟﻪ إﻟﺎ اﻟﻠّﻪ واﻟﻠّﻪ أﻛﺒﺮ ﻓﻴﺴﻘﻂ ﺟﺎﻧﺒﻬﺎ اﻟﺎٓﺧﺮ ﺛﻢ ﻳﻘﻮﻟﻮن اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ ﻟﺎ إﻟﻪ إﻟﺎ اﻟﻠّﻪ واﻟﻠّﻪ أﻛﺒﺮ ﻓﻴﻔﺮج ﻟﻬﻢ ﻓﻴﺪﺧﻠﻮﻧﻬﺎ ﻓﻴﻐﻨﻤﻮن ﻓﺒﻴﻨﻤﺎ ﻫﻢ ﻳﻘﺘﺴﻤﻮن اﻟﻤﻐﺎﺗﻢ إذ ﺟﺎءﻫﻢ اﻟﺼﺮﻳﺦ ﻓﻘﺎل إن اﻟﺪﺟﺎل ﻗﺪ ﺧﺮج ﻓﻴﺘﺮﻛﻮن ﻛﻞ ﺷﻰء وﻳﺮﺟﻌﻮن ﻫﻰ ﻟﻤﺴﻠﻢ
9876- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bir tarafı kara, bir tarafı deniz olan bir şehir duydun mu?"
"Evet ey Allah Resûlü!" dediler.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"İshak oğullarından yetmiş bin kişi orayı almak için savaşa çıkmadıkça kıyâmet kopmaz. Oraya vardıklarında bir yerde konaklayacaklar, fethetmek için ne silah kullanacaklar, ne de ok atacaklar, sadece 'Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber' diyecekler. Bunu dediklerinde iki taraftan biri düşecektir.' Sevr b. Zeyd dedi ki: "Hatırladığım kadarıyla deniz tarafındakini söyledi. 'Sonra ikinci kez 'Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber' diyecekler. Öbür yanı da düşecek. Üçüncü kez söylediklerinde şehrin kapıları açılacak, içeri girecekler ve bir çok ganimet elde edecekler. Onlar ganimetleri taksim edeceklerken 'Deccal çıktı' diye bir ses gelecek. Hemen aldıkları şeyleri bırakıp geri dönecekler."
Müslim
9876- Bu hadisi Müslim (fiten 78, s. 2238), Sevr b. Zeyd an Ebî'l-Gays an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٨٧٧ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﻳﻘﺎﺗﻞ اﻟﻤﺴﻠﻤﻮن اﻟﻴﻬﻮد ﻓﻴﻘﺘﻠﻬﻢ اﻟﻤﺴﻠﻤﻮن ﺣﺘﻰ ﻳﺨﺘﺒﻰء اﻟﻴﻬﻮدى ﻣﻦ وراء اﻟﺤﺡﺮ واﻟﺸﺡﺮ ﻓﻴﻘﻮل اﻟﺤﺡﺮ أو اﻟﺸﺡﺮ ﻳﺎﻣﺴﻠﻢ ﻳﺎ ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﻫﺬا ﻳﻬﻮدى ﺧﻠﻔﻰ ﻓﺘﻌﺎل ﻓﺎﻗﺘﻠﻪ إﻟﺎ اﻟﻐﺮﻗﺪ ﻓﺎٕﻧﻪ ﻣﻦ ﺷﺡﺮ اﻟﻴﻬﻮد ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ
9877- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Müslümanlar yahudilerle savaşmadıkça kıyâmet kopmaz. Müslümanlar onlarla savaşıp öldürecekler. Hatta yahudi bir taşın ve ağacın arkasında saklanıp gizlenecek, taş ya da ağaç şöyle seslenecek: 'Ey Müslüman, ey Allah'ın kulu, işte Yahudi arkamda, gel onu öldür!' Garkad adındaki ağaç müstesna. Çünkü o, Yahudilerin ağacıdır."
Buhârî ile Müslim.
9877- Bu hadisi Buhârî (cihâd 94/2, III, 232) ve Müslim (fiten 82, s. 2239), Ebû Sâlih ve Ebû Zür'a an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٧٨ ﺣﺬﻳﻔﺔ رﻓﻌﻪ واﻟﺬى ﻧﻔﺴﻰ ﺑﻴﺪه ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﺗﻘﺘﻠﻮا إﻣﺎﻣﻜﻢ وﺗﺡﺘﻠﺪوا ﺑﺎٔﺳﻴﺎﻓﻜﻢ وﻳﺮث دﻧﻴﺎﻛﻢ ﺷﺮارﻛﻢ
9878- Huzeyfe radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, liderinizi öldürüp kılıçlarınızla vurmadıkça, en kötüleriniz dünyanıza vâris olmadıkça Kıyâmet kopmaz." Tirmizî
9878- Bu hadisi Tirmizî (2170), Kuteybe an Abdilazîz b. Muh. an Amr b. e. Amr an Abdillah b. Abdirrahman el-Ensârî an Huzeyfe senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.

٩٨٧٩ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﻳﻜﻮن أﺳﻌﺪ اﻟﻨﺎس ﺑﺎﻟﺪﻧﻴﺎ ﻟﻜﻊ اﺑﻦ ﻟﻜﻊ
9879- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Dünyada en mesut insan, alçak oğlu alçak olmadıkça Kıyâmet kopmaz." Tirmizî
9879- Bu hadisi Tirmizî (2209), Amr b. e. Amr an Abdillah b. Abdirrahman el-Ensârî an Huzeyfe senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi. İsnâdı Elbânî'ye göre sahîhtir.

٩٨٨٠ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ واﻟﺬى ﻧﻔﺴﻰ ﺑﻴﺪه ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﺗﻜﻠﻢ اﻟﺴﺒﺎع اﻟﺎٕﻧﺲ وﺣﺘﻰ ﻳﻜﻠﻢ اﻟﺮﺟﻞ ﻋﺬﺑﺔ ﺳﻮﻃﻪ وﺷﺮاك ﻧﻌﻠﻪ وﺗﺨﺒﺮه ﻓﺨﺬه ﺑﻤﺎ أﺣﺪث أﻫﻠﻪ ﺑﻌﺪه ﻫﻰ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى
9880- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Nefsim kudret elinde olana yemin ederim ki, yırtıcı hayvanlar insanlarla konuşuncaya, kişi kamçısının ucu ve pabucunun bağı ile konuşuncaya, kendi evinden ayrıldıktan sonra baldırı ailesinin ne yaptığını anlatıncaya kadar kıyâmet kopmaz." Tirmizî.
9880- Bu hadisi Tirmizî (2181), Süfyân b. Vekî' an ebîhî ani'l-Kâsım b. el-Fadl an Ebî Nadre el-Abdî an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

٩٨٨١ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﺗﻀﻄﺮب أﻟﻴﺎت ﻧﺴﺎءدوس ﻋﻠﻰ ذى اﻟﺨﻠﺼﺔ وذو اﻟﺨﻠﺼﺔ ﻃﺎﻏﻴﺔ دوس اﻟﺘﻰ ﻛﺎﻧﻮا ﻳﻌﺒﺪون ﻓﻰ اﻟﺡﺎﻫﻠﻴﺔ
9881- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Devs kadınlarının kıçları (tekrar) Zû'l-Halasa (putunun) etrafında dalgalanmadıkça Kıyâmet kopmaz." Zû'l-Halasa (Devs kabilesinin) câhiliyette taptıkları puttur.
9881- Bu hadisi Buhârî (fiten 23, VIII, 100) ve Müslim (fiten 51, s. 2230), ez-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٨٢ وﻓﻰ رواﻳﺔ أﻧﻪ ﻓﻰ ﺗﺒﺎﻟﺔ
9882- Diğer rivayette onun Tebâle denilen mevkiide olduğu geçmiştir.
9882- Bu hadisi Buhârî (fiten 23, VIII, 100) ve Müslim (fiten 51, s. 2230), ez-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٨٣ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﻳﻘﻮم رﺟﻞ ﻣﻦ ﻓﺤﻄﺎن ﻳﺴﻮق اﻟﻨﺎس ﺑﻌﺼﺎه ﻫﻤﺎ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ
9883- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kahtânoğullarından bir adam çıkıp asası ile insanları yönetmedikçe kıyâmet kopmaz." İkisi de Buhârî ile Müslim'e ait.
9883- Bu hadisi Buhârî (fiten 23/2, VIII, 100) ve Müslim (fiten 60, s. 2232), Sevr b. Zeyd an Ebî'l-Gays an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٨٤ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﻋﻠﻰ أﺣﺪ ﻳﻘﻮل ﻟﺎ إﻟﻪ إﻟﺎ اﻟﻠّﻪ ﻟﻤﺴﻠﻢ واﻟﺘﺮﻣﺬى
9884- Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"La ilâhe illallah diyen kimsenin üstüne asla kıyâmet kopmaz." Müslim ve Tirmizî.
9884- Bu hadisi Müslim (îmân 234, s. 131) ve Tirmizî (2207), Sâbit an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٨٥ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﻳﺘﻘﺎرب اﻟﺰﻣﺎن ﻓﺘﻜﻮن اﻟﺴﻨﺔ ﻛﺎﻟﺸﻬﺮ واﻟﺸﻬﺮ ﻛﺎﻟﺡﻤﻌﺔ واﻟﺡﻤﻌﺔ ﻛﺎﻟﻴﻮم وﻳﻜﻮن اﻟﻴﻮم ﻛﺎﻟﺴﺎﻋﺔ واﻟﺴﺎﻋﺔ ﻛﺎﻟﻀﺮﻣﺔ ﻣﻦ اﻟﻨﺎر ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى
9885- Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sene ay gibi, ay hafta gibi, hafta gün gibi, gün saat gibi, saat ateş kıvılcımı gibi olup da zaman birbirine yaklaşmadıkça (bereketi azalmadıkça) Kıyâmet kopmaz." Tirmizî.
9885- Bu hadisi Tirmizî (2232), Abbâs ed-Dûrî an Hâlid b. Mahled an Abdillah b. Ömer el-Ömerî an Sa'd b. Saîd el-Ensârî an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

٩٨٨٦ اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ إﻟﺎ ﻋﻠﻰ ﺷﺮار اﻟﻨﺎس ﻟﻤﺴﻠﻢ
9886- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyâmet ancak insanların kötüleri üzerine kopar." Müslim
9886- Bu hadisi Müslim (fiten 131, s. 2268), Züheyr b. Harb an Abdirrahman b. Mehdî an Şu'be an Alî b. el-Akmer an Ebî'l-Ahvas an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

٩٨٨٧ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﻳﺤﺴﺮ اﻟﻔﺮات ﻋﻦ ﺟﺒﻞ ﻣﻦ ذﻫﺐ ﻳﻘﺘﺘﻞ ﻋﻠﻴﻪ ﻓﻴﻘﺘﻞ ﻣﻦ ﻛﻞ ﻣﺎءة ﺗﺴﻌﺔ وﺗﺴﻌﻮن ﻓﻴﻘﻮل ﻛﻞ رﺟﻞ ﻣﻨﻬﻢ ﻟﻌﻠَﻰ أﻛﻮن أﻧﺎ أﻧﺡﻮ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ وأﺑﻰ داود واﻟﺘﺮﻣﺬى
9887- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Fırat (nehri) altından bir dağ çıkarmadıkça Kıyâmet kopmaz. (Fırat o dağı ortaya çıkardığı zaman) insanlar, o altın için birbirini öldürecek, her yüz kişiden doksan dokuzu öldürülecektir. Her biri 'Keşke kurtulan ben olsaydım!' diyecektir."

Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.
9887- Bu hadisi Buhârî (fiten 24/2, VIII, 100-1), Müslim (fiten 29-31, s. 2219-20), Ebû Dâvud (4313-4) ve Tirmizî (2569), Ebû Sâlih, Hafs b. Âsım ve el-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٨٨ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ واﻟﺬى ﻧﻔﺴﻰ ﺑﻴﺪه ﻟﺎ ﺗﻤﺮ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﺣﺘﻰ ﻳﻤﺮ اﻟﺮﺟﻞ ﺑﺎﻟﻘﺒﺮ ﻓﻴﺘﻤﺮغ ﻋﻠﻴﻪ وﻳﻘﻮل ﻳﺎﻟﻴﺘﻨﻰ ﻣﻜﺎن ﺻﺎﺣﺐ ﻫﺬا اﻟﻘﺒﺮ وﻟﻴﺲ ﺑﻪ اﻟﺪﻳﻦ ﻣﺎﺑﻪ إﻟﺎ اﻟﺒﻠﺎء ﻟﻤﺎﻟﻚ واﻟﺸﻴﺨﻴﻦ
9888- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Nefsim kudret elinde olana yemin ederim ki, kişi bir kabre uğrayıp üzerine abanarak: 'Keşke bu kabrin içinde ben olsaydım' demedikçe kıyâmet kopmaz. Halbuki bu sözü ona söyleten din değil, belâ olacaktır."
Mâlik, Buhârî ve Müslim.
9888- Bu hadisi Mâlik (cenâiz 53, s. 241), Buhârî (fiten 22, VIII, 100) ve Müslim (fiten 53-4, s. 2231), el-A'rec ve Ebû Hâzım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Lafız Müslim'in Ebû Hâzım rivayetine aittir.

٩٨٨٩ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﺬﻫﺐ اﻟﻠﻴﺎﻟﻰ واﻟﺎٔﻳﺎم ﺣﺘﻰ ﻳﻤﻠﻚ رﺟﻞ ﻳﻘﺎل ﻟﻪ اﻟﺡﻬﺡﺎه أو اﻟﺡﻬﺡﻞ ﻟﻤﺴﻠﻢ
9889- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehcâh ya da Cehcel denilen bir adam hükümdar olmadıkça, günler geceler bitmez."
Müslim
9889- Bu hadisi Müslim (fiten 61, s. 2232), Muh. b. Beşşâr an Abdilkebîr b. Abdilmecîd an Abdilhamîd b. Ca'fer an Ömer b. el-Hakem an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

٩٨٩٠ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻧﻘﻰء اﻟﺎٔرض أﻓﻠﺎذ ﻛﺒﺪﻫﺎ ﻣﺜﻞ اﻟﺎٔﺳﻄﻮان ﻣﻦ اﻟﺬﻫﺐ واﻟﻔﻀﺔ ﻓﻴﺡﻰٔ اﻟﻘﺎﺗﻞ ﻓﻴﻘﻮل ﻓﻰ ﻫﺬا ﻗﺘﻠﺖ وﻳﺡﻰء اﻟﻘﺎﻃﻊ ﻓﻴﻘﻮل ﻓﻰ ﻫﺬا ﻗﻄﻌﺖ رﺣﻤﻰ وﻳﺡﻰء اﻟﺴﺎرق ﻓﻴﻘﻮل ﻓﻰ ﻫﺬا ﻗﻄﻌﺖ ﻳﺪى ﺛﻢ ﻳﺪﻋﻮﻧﻪ ﻓﻠﺎ ﻳﺎٔﺧﺬون ﻣﻨﻪ ﺷﻴﺌﺎ ﻟﻤﺴﻠﻢ واﻟﺘﺮﻣﺬى
9890- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Yeryüzü, içindekilerini altın ve gümüş direkler şeklinde dışarı kusacak. Kâtil gelip 'İşte ben bunun yüzünden öldürdüm,' Akrabadan ilgisini kesen gelip 'İşte ben bu yüzden yakınımla ilgimi kestim' diyecek; hırsız gelip elim bunun yüzünden kesildi diyecek, sonra onu terkedip hiç bir şey almadan geçip gidecekler." Müslim ve Tirmizî.
9890- Bu hadisi Müslim (zekât 62, s. 701) ve Tirmizî (2208), Muh. b. Fudayl an ebîhî an Ebî Hâzım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٩١ ﺳﻠﺎﻣﺔ ﺑﻨﺖ اﻟﺤﺮ رﻓﻌﺘﻪ إن ﻣﻦ أﺷﺮاط اﻟﺴﺎﻋﺔ أن ﻳﺘﺪاﻓﻊ أﻫﻞ اﻟﻤﺴﺡﺪ اﻟﺎٕﻣﺎﻣﺔ ﻓﻠﺎ ﻳﺡﺪون إﻣﺎﻣﺎ ﻳﺼﻠﻰ ﺑﻬﻢ
9891- Sellâme bn. el-Hurr radiyallahu anhâ'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyâmet alâmetlerinden biri de; cemaatin imam bulmakta zorluk çekmesidir. O zaman kendilerine namaz kıldıracak imam bulamayacaklardır." Ebû Dâvud
9891- Bu hadisi Ebû Dâvud (581), Hârûn b. Abbâd an Mervân an Talha Ümm Gurâb an Akîleti'l-Fezâriyye an Sellâme senedi ile tahrîc etti. Elbânî'ye göre zayıftır.

٩٨٩٢ ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﺑﻦ ﺣﻮاﻟﺔ رﻓﻌﻪ ﻳﺎاﺑﻦ ﺣﻮاﻟﺔ إذا رأﻳﺖ اﻟﺨﻠﺎﻓﺔ ﻗﺪ ﻧﺰﻟﺖ اﻟﺎٔرض اﻟﻤﻘﺪﺳﺔ ﻓﻘﺪ دﻧﺖ اﻟﺰﻟﺎزل واﻟﺒﻠﺎﺑﻞ واﻟﺎٔﻣﻮر اﻟﻌﻈﺎم واﻟﺴﺎﻋﺔ ﻳﻮﻣﺌﺬ أﻗﺮب ﻣﻦ اﻟﻨﺎس ﻣﻦ ﻳﺪى ﻫﺬه ﻣﻦ رأﺳﻚ ﻫﻤﺎ ﻟﺎٔﺑﻰ داود
9892- Abdullah b. Havâle radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ey İbn Havâle! Hilâfetin mukaddes yere indiğini gördüğün zaman, sarsıntılar, belâlar ve büyük olaylar yaklaşmış olacak. İşte o zaman kıyâmet, insanlara şu elimin ucuna olan yakınlığından daha yakın olacaktır."
İkisi de Ebû Dâvud'a aittir.
9892- Bu hadisi Ebû Dâvud (2535), Ah. b. Sâlih an Esed b. Mûsâ an Muâviye b. Sâlih an Damre an İbn Zuğb el-İyâdî an İbn Havâle senedi ile tahrîc etti.

٩٨٩٣ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﺗﻘﺘﺘﻞ ﻓﺌﺘﺎن ﻋﻈﻴﻤﺘﺎن ﻣﻦ اﻟﻤﺴﻠﻤﻴﻦ ﻳﻜﻮن ﺑﻴﻨﻬﻤﺎ ﻣﻘﺘﻠﺔ ﻋﻈﻴﻤﺔ دﻋﻮاﻫﻤﺎ واﺣﺪة وﺣﺘﻰ ﻳﺒﻌﺚ دﺟﺎﻟﻮن ﻛﺬاﺑﻮن ﻗﺮﻳﺐ ﻣﻦ ﺛﻠﺎﺛﻴﻦ ﻛﻠﻬﻢ ﻳﺰﻋﻢ أﻧﻪ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ وﺣﺘﻰ ﻳﻘﺒﺾ اﻟﻌﻠﻢ وﺗﻜﺜﺮ اﻟﺰﻟﺎزل وﻳﺘﻘﺎرب اﻟﺰﻣﺎن وﺗﻈﻬﺮ اﻟﻔﺘﻦ وﻳﻜﺜﺮ اﻟﻬﺮج وﻫﻮ اﻟﻘﺘﻞ وﺣﺘﻰ ﻳﻜﺜﺮ ﻓﻴﻜﻢ اﻟﻤﺎل ﻓﻴﻔﻴﺾ ﺣﺘﻰ ﻳﻬﻢ رب اﻟﻤﺎل ﻣﻦ ﻳﻘﺒﻞ ﺻﺪﻗﺘﻪ وﺣﺘﻰ ﻳﻌﺮﺿﻪ ﻓﻴﻘﻮل اﻟﺬى ﻋﺮض ﻫﻮ ﻋﻠﻴﻪ ﻟﺎ أرب ﻟﻰ ﻓﻴﻪ وﺣﺘﻰ ﻳﺘﻄﺎول اﻟﻨﺎس ﺑﺎﻟﺒﻨﻴﺎن وﺣﺘﻰ ﻳﻤﺮ اﻟﺮﺟﻞ ﺑﻘﺒﺮ اﻟﺮﺟﻞ ﻓﻴﻘﻮل ﻳﺎﻟﻴﺘﻨﻰ ﻣﻜﺎﻧﻪ وﺣﺘﻰ ﺗﻄﻠﻊ اﻟﺸﻤﺲ ﻣﻦ ﻣﻐﺮﺑﻬﺎ ﻓﺎٕذا ﻃﻠﻌﺖ ورآﻫﺎ آﻣﻨﻮا أﺟﻤﻌﻮن ﻓﺬﻟﻚ ﺣﻴﻦ ﻟﺎ ﻳﻨﻔﻊ ﻧﻔﺴﺎ إﻳﻤﺎﻧﻬﺎ ﻟﻢ ﺗﻜﻦ آﻣﻨﺖ ﻣﻦ ﻗﺒﻞ أو ﻛﺴﺒﺖ ﻓﻰ إﻳﻤﺎﻧﻬﺎ ﺧﻴﺮا ﻓﻠﺘﻘﻮﻣﻦ اﻟﺴﺎﻋﺔ وﻗﺪ ﻧﺸﺮ اﻟﺮﺟﻠﺎن ﺛﻮﺑﻬﻤﺎ ﺑﻴﻨﻬﻤﺎ ﻓﻠﺎ ﻳﺘﺒﺎﻳﻌﺎﻧﻪ وﻟﺎ ﻳﻄﻮﻳﺎﻧﻪ وﻟﺘﻘﻮﻣﻦ اﻟﺴﺎﻋﺔ وﻗﺪ اﻧﺼﺮف اﻟﺮﺟﻞ ﺑﻠﺒﻦ ﻟﻘﺤﺘﻪ ﻓﻠﺎ ﻳﻄﻌﻤﻪ وﻟﺘﻘﻮﻣﻦ اﻟﺴﺎﻋﺔ وﻫﻮ ﻳﻠﻴﻂ ﺣﻮﺿﻪ ﻓﻠﺎ ﻳﺴﻘﻰ ﻓﻴﻪ وﻟﺘﻘﻮﻣﻦ اﻟﺴﺎﻋﺔ وﻗﺪ رﻓﻊ أﻛﻠﺘﻪ إﻟﻰ ﻓﻴﻪ ﻓﻠﺎ ﻳﻄﻌﻤﻬﺎ
9893- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İki büyük İslâm cemaati birbirleriyle çarpışmadıkça kıyamet kopmaz. Davaları bir olduğu halde aralarında büyük bir savaş çıkacaktır. Her biri Allah Resûlü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı deccâl çıkmadıkça da kıyamet kopmaz. İlim kalkmadıkça, zelzeleler çoğalmadıkça, fitneler artmadıkça, cinayetler baş göstermedikçe, mal çoğalmadıkça, zenginler zekât verecek kimse bulamaz hale gelmedikçe kıyamet kopmaz. (Mal o kadar çoğalacak ki) zenginler kime zekât vermek isterlerse o buna, 'Benim ihtiyacım yok, başkasına ver!' diyecektir. İnsanlar (yaptıkları) binalarla (birbirleriyle yarışıp) böbürlenmedikçe, kişi bir kabre uğrayıp da: 'Keşke burada ben yatsam!' temennisinde bulunmadıkça, güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz.
Güneş batıdan doğduğu zaman iman etmedik kimse kalmayacak, bu daha önceden iman etmemiş ya da imanı hiçbir yarar sağlamamış olanların imanlarının kendilerine hiçbir yarar sağlamadığı zamandır. İki kişi alış veriş yapmak için kumaş açacaklar, henüz alış veriş yapıp kumaşı dürmeden kıyamet kopacaktır. Sağmal devesini sağmış kişi evine dönüp henüz sütü içemeden kıyamet bastıracak. Havuzunu tamir edip su dolduracak ama o sudan kullanamadan aniden kıyamet kopacaktır. Lokmasını ağzına götürüp daha yiyemeden kıyamet kopmuş olacaktır."
9893- Bu hadisi Buhârî (fiten 25/2, VIII, 101) ve Müslim (fiten 17, s. 2214), el-A'rec ve Hemmâm b. Münebbih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Lafız Buhârî'ye (el-A'rec) aittir. Müslim'in metni oldukça kısadır.

٩٨٩٤ وﻓﻰ رواﻳﺔ وﺣﺘﻰ ﺗﻌﻮد أرض اﻟﻌﺮب ﻣﺮوﺟﺎ وأﻧﻬﺎرا ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ
9894- Diğer rivayet:
"Arap toprakları (Arap yarımadası) geniş otlaklar ve nehirlere dönüşmedikçe kıyamet kopmaz." Buhârî ile Müslim.
9894- Bu rivayeti Müslim (zekât 60, s. 701), Kuteybe an Ya'kûb b. Abdirrahman an Süheyl an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

٩٨٩٥ ﺣﺬﻳﻔﺔ ﺑﻦ أﺳﻴﺪ اﻟﻐﻔﺎرى رﻓﻌﻪ إﻧﻬﺎ ﻟﻦ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺣﺘﻰ ﺗﺮوا ﻗﺒﻠﻬﺎ ﻋﺸﺮ آﻳﺎت ﻓﺬﻛﺮ اﻟﺪﺧﺎن واﻟﺪﺟﺎل واﻟﺪاﺑﺔ وﻃﻠﻮع اﻟﺸﻤﺲ ﻣﻦ ﻣﻐﺮﺑﻬﺎ وﻧﺰول ﻋﻴﺴﻰ وﻳﺎٔﺟﻮج وﻣﺎٔﺟﻮج وﺛﻠﺎﺛﺔ ﺧﺴﻮف ﺧﺴﻒ ﺑﺎﻟﻤﺸﺮق وﺧﺴﻒ ﺑﺎﻟﻤﻐﺮب وﺧﺴﻒ ﻳﺡﺰﻳﺮة اﻟﻌﺮب وآﺧﺮ ذﻟﻚ ﻧﺎر ﺗﻄﺮد اﻟﻨﺎس إﻟﻰ ﻣﺤﺸﺮﻫﻢ
9895- Huzeyfe b. Esîd el-Ğifârî radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet on alâmet görülmedikçe kopmaz: Duman, deccâl, dabbetu'l-Arz, güneşin batıdan doğması, İsâ'nın yeryüzüne inmesi, ye'cûc-me'cûc, doğuda bir, batıda bir ve Arap yarımadasında bir (toprak) batışı olmak üzere üç batış. Bunların sonuncusu ise insanları mahşere sürecek olan ateşin çıkışıdır."
9895- Bu hadisi Müslim (fiten 39-40, s. 2225-6), Ebû Dâvud (4311) ve Tirmizî (2183), Ebû't-Tufeyl an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٩٦ وﻓﻰ رواﻳﺔ ورﻳﺢ ﺗﻠﻘﻰ اﻟﻨﺎس ﻓﻰ اﻟﺒﺤﺮ
9896- Diğer rivayet:
"İnsanları savurup denize atacak olan kasırga."
9896- Bu hadisi Müslim (fiten 39-40, s. 2225-6), Ebû Dâvud (4311) ve Tirmizî (2183), Ebû't-Tufeyl an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٩٧ وﻓﻰ أﺧﺮى وﻧﺎر ﺗﺨﺮج ﻣﻦ ﻗﻌﺮ ﻋﺪن ﺗﺴﻮق اﻟﻨﺎس ﻓﺘﺒﻴﺖ ﻣﻌﻬﻢ ﺣﻴﺚ ﺑﺎﺗﻮا وﺗﻘﻴﻞ ﻣﻌﻬﻢ ﺣﻴﺚ ﻗﺎﻟﻮا ﻟﻤﺴﻠﻢ وأﺑﻰ داود واﻟﺘﺮﻣﺬى
9897- Diğer rivayet:
"Aden içlerinden insanların durdukları yerde onlarla duran, harekete geçtiklerinde de onlarla harekete geçerek onları sürükleyecek bir ateş çıkacak."
Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.
9897- Bu hadisi Müslim (fiten 39-40, s. 2225-6), Ebû Dâvud (4311) ve Tirmizî (2183), Ebû't-Tufeyl an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٨٩٨ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ إذا اﺗﺨﺬ اﻟﻔﻰء دوﻟﺎ واﻟﺎٔﻣﺎﻧﺔ ﻣﻐﻨﻤﺎ واﻟﺰﻛﺎة ﻣﻐﺮﻣﺎ وﺗﻌﻠﻢ اﻟﻌﻠﻢ ﻟﻐﻴﺮ اﻟﺪﻳﻦ وأﻃﺎع اﻟﺮﺟﻞ اﻣﺮأﺗﻪ وﻋﻖ أﻣﻪ وأدﻧﻰ ﺻﺪﻳﻘﻪ وأﻗﺼﻰ أﺑﺎه وﻇﻬﺮت اﻟﺎٔﺻﻮات ﻓﻰ اﻟﻤﺴﺡﺪ وﺳﺎد اﻟﻘﺒﻴﻠﺔ ﻓﺎﺳﻘﻬﻢ وﻛﺎن زﻋﻴﻢ اﻟﻘﻮم أرذﻟﻬﻢ وأﻛﺮم اﻟﺮﺟﻞ ﻣﺨﺎﻓﺔ ﺷﺮه وﻇﻬﺮت اﻟﻘﻴﻨﺎت واﻟﻤﻌﺎزف وﺷﺮﺑﺖ اﻟﺨﻤﻮر وﻟﻌﻦ آﺧﺮ ﻫﺬه اﻟﺎٔﻣﺔ أوﻟﻬﺎ ﻓﻠﻴﺮﺗﻘﺒﻮا ﻋﻨﺪ ذﻟﻚ رﻳﺤﺎ ﺣﻤﺮاء وزﻟﺰﻟﺔ وﺧﺴﻔﺎ وﻣﺴﺨﺎ وﻗﺬﻓﺎ وآﻳﺎت ﺗﺘﺎﺑﻊ ﻛﻨﻈﺎم ﺑﺎل اﻧﻘﻄﻊ ﺳﻠﻜﻪ ﻓﺘﺘﺎﺑﻊ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى
9898- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ganimet, insanlar arasında dolaşan mal olduğu, emanet kelepir, zekât altından kalkılmayacakmış bir borç olduğu, dinden başka gaye için ilim öğrenildiği, erkek karısına itaat ettiği ve anasına karşı çıktığı, arkadaşını kendisine yaklaştırdığı, babasını uzaklaştırdığı, mescidlerde sesler yükseldiği, kabileye fasıkların başkanlık ettiği, kavmin liderinin en rezilleri olduğu, şerrinden korkulan kişiye ikram edildiği, şarkıcı kadınlar ve çalgı aletlerinin ortaya çıktığı, içkiler içildiği, ümmetinin sonunun öncekileri lânetlediği zaman, kırmızı rüzgârı, zelzeleyi, yere batmayı, insanların maymun ve domuza çevrilişini, taşlamayı, eskimiş ipi kopan bir kolyenin taneleri gibi birbiri ardınca gelen alâmetleri beklesinler." Tirmizî.
9898- Bu hadisi Tirmizî (2211), Alî b. Hucr an Muh. b. Yezîd el-Vâsıtî ani'l-Müstelim b. Saîd an Rumeyh el-Cüzâmî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

٩٨٩٩ ﻋﻮف ﺑﻦ ﻣﺎﻟﻚ رﻓﻌﻪ اﻋﺪد ﺳﺘﺎ ﺑﻴﻦ ﻳﺪى اﻟﺴﺎﻋﺔ ﻣﻮﺗﻰ ﺛﻢ ﻓﺘﺢ ﺑﻴﺖ اﻟﻤﻘﺪس ﺛﻢ ﻣﻮﺗﺎن ﻳﺎٔﺧﺬ ﻓﻴﻜﻢ ﻛﻌﻘﺎص اﻟﻐﻨﻢ ﺛﻢ اﺳﺘﻔﺎﺿﺔ اﻟﻤﺎل ﺣﺘﻰ ﻳﻌﻄﻰ اﻟﺮﺟﻞ ﻣﺎءة دﻳﻨﺎر ﻓﻴﻈﻞ ﺳﺎﺧﻄﺎ ﺛﻢ ﻓﺘﻨﺔ ﻟﺎ ﻳﺒﻘﻰ ﺑﻴﺖ ﻣﻦ اﻟﻌﺮب إﻟﺎ دﺧﻠﺘﻪ ﺛﻢ ﻫﺪﻧﺔ ﺗﻜﻮن ﺑﻴﻨﻜﻢ وﺑﻴﻦ ﺑﻨﻰ اﻟﺎٔﺻﻔﺮ ﻓﻴﻐﺪرون ﻓﻴﺎٔﺗﻮﻧﻜﻢ ﺗﺤﺖ ﺛﻤﺎﻧﻴﻦ ﻏﺎﻳﺔ ﺗﺤﺖ ﻛﻞ ﻏﺎﻳﺔ اﺛﻨﺎ ﻋﺸﺮ أﻟﻔﺎ ﻟﻠﺒﺨﺎرى
9899- Avf b. Mâlik radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet öncesi şu altı şeyi say: Benim ölümüm. Beytü'l-Makdis'in fethi. Sonra koyun bağı gibi sizi alıp saracak olan iki büyük ölüm. Sonra malın çoğalması; öyle ki kişiye yüz dinar verilecek de hâlâ tatmin olmayıp öfkelenecek. Sonra içine girmedik Arap evi bırakmayan bir fitne. Sonra Asfar oğullarıyla (Rumlarla) aranızda olacak barış. Sonra barışı bozup her sancağın altında onikibin kişi olan seksen sancak altında size hücum edecekler." Buhârî.
9899- Bu hadisi Buhârî (cizye 15, IV, 68), el-Humeydî ani'l-Velîd b. Müslim an Abdillah b. el-Alâ' b. Zebr an Busr b. Ubeydillah an Ebî İdrîs an Avf senedi ile tahrîc etti.

٩٩٠٠ اﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص رﻓﻌﻪ أول اﻟﺎٓﻳﺔ ﺧﺮوﺟﺎ ﻃﻠﻮع اﻟﺸﻤﺲ ﻣﻦ ﻣﻐﺮﺑﻬﺎ وﺧﺮوج اﻟﺪاﺑﺔ ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺎس ﺿﺤﻰ وأﻳﺘﻬﻤﺎ ﻛﺎﻧﺖ ﻗﺒﻞ ﺻﺎﺣﺒﺘﻬﺎ ﻓﺎﻟﺎٔﺧﺮى ﻋﻠﻰ أﺛﺮﻫﺎ ﻗﺮﻳﺒﺎ ﻟﻤﺴﻠﻢ وأﺑﻰ داود
9900- İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Kıyamet için) ilk alâmet, güneşin battığı yerden doğması, kuşluk vakti yerden bir dâbbenin çıkması ki, bunların hangisi daha önce çıkarsa, öbürü onun izinde olacaktır." Müslim ve Ebû Dâvud.
9900- Bu hadisi Müslim (fiten 118, s. 2260) ve Ebû Dâvud (4310), Ebû Hayyân an Ebî Zür'a an İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٠١ أﺑﻰ أﻣﺎﻣﺔ رﻓﻌﻪ ﺗﺨﺮج اﻟﺪاﺑﺔ ﻓﺘﺴﻢ اﻟﻨﺎس ﻋﻠﻰ ﺧﺮاﻃﻴﻤﻬﻢ ﺛﻢ ﻳﻌﻤﺮون ﻓﻴﻜﻢ ﺣﺘﻰ ﻳﺸﺘﺮى اﻟﺮﺟﻞ اﻟﺒﻌﻴﺮ ﻓﻴﻘﻮل ﻣﻤﻦ اﺷﺘﺮﻳﺘﻪ ﻓﻴﻘﻮل اﺷﺘﺮﻳﺘﻪ ﻣﻦ أﺣﺪ اﻟﻤﺨﻄﻤﻴﻦ ﻟﺎٔﺣﻤﺪ
9901- Ebû Umâme radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Dâbbe çıkıp herkesin alnını damgalayacak. Sonra (damgalılar) aranızda yaşayacak. Hatta deve satın alan birine: 'Bunu kimden satın aldın?' diye sorulacak, o da şu cevabı verecektir: 'Alnı damgalı birinden satın aldım.' Ahmed.
9901- Bu hadisi Ahmed (V, 268), Hacîn b. el-Müsennâ an Abdilazîz b. e. Seleme an Ömer b. Abdirrahman b. Atiyye an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti.
Heysemî güvenilir bir râvi olan Ömer dışındaki râvilerinin Sahîh ricâlinden olduğunu söyledi (Mecma' VIII, 6). Elbânî'ye göre isnâdı sahîhtir.

٩٩٠٢ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﺑﺌﺲ اﻟﺸﻌﺐ ﺟﻴﺎد ﻗﺎﻟﻬﺎ ﻣﺮﺗﻴﻦ أم ﺛﻠﺎﺛﺎ ﻗﺎﻟﻮا ﻓﻴﻢ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻗﺎل ﺗﺨﺮج ﻣﻨﻪ اﻟﺪاﺑﺔ ﻓﺘﺼﺮخ ﺛﻠﺎث ﺻﺮﺧﺎت ﻓﻴﺴﻤﻌﻬﺎ ﻣﻦ ﺑﻴﻦ اﻟﺨﺎﻓﻘﻴﻦ ﻟﻠﺎٔوﺳﻂ ﺑﻀﻌﻒ
9902- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ciyâd ne kötü bir vadidir?"
"Neden ey Allah Resûlü?" diye sorduklarında, şöyle buyurdu:
"Çünkü dâbbe oradan çıkıp üç kere haykırdıktan sonra doğu ile batı arasında yaşayan insanların tümünü damgalayacaktır."
Taberânî, el-Mu'cemu'l Evsat'ta zayıf bir senedle.
9902- Bu hadis, râvisi Riyâh b. Ubeydillah b. Ömer sebebiyle zayıftır (Mecma' VIII, 7). Elbânî'ye göre zayıftır.

٩٩٠٣ ﺣﺬﻳﻔﺔ ﺑﻦ أﺳﻴﺪ أراه رﻓﻌﻪ ﺗﺨﺮج اﻟﺪاﺑﺔ ﻣﻦ أﻋﻈﻢ اﻟﻤﺴﺎﺟﺪ ﻓﺒﻴﻨﻤﺎﻫﻢ ﻛﺬﻟﻚ إذ رﻧﺖ اﻟﺎٔرض ﻓﺒﻴﻨﻤﺎﻫﻢ ﻛﺬﻟﻚ إذ ﺗﺼﺪﻋﺖ ﻗﺎل اﺑﻦ ﻋﻴﻴﻨﺔ ﺗﺨﺮج ﺣﻴﻦ ﻳﺴﻴﺮ اﻟﺎٕﻣﺎم ﻣﻦ ﺟﻤﻊ وإﻧﻤﺎ ﺟﻌﻞ ﺳﺎﺑﻖ اﻟﺤﺎج ﻟﻴﺨﺒﺮ اﻟﻨﺎس أن اﻟﺪاﺑﺔ ﻟﻢ ﺗﺨﺮج ﻟﻠﺎٔوﺳﻂ
9903- Huzeyfe b. Esîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Dâbbe, mescidlerin en büyüğünden çıkacaktır. Tam onlar o haldeyken yer sarsılacak ve gök yarılacak."
İbn Uyeyne dedi ki: "İmam dabbenin çıkmadığını insanlara bildirmek üzere hacca gönderilecek, o (imam) topluluktan ayrıldıktan sonra ise dabbe çıkmış olacak."
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta.
9903- Heysemî'ye göre ravileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' VIII, 8).

٩٩٠٤ اﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص رﻓﻌﻪ إذا ﻃﻠﻌﺖ اﻟﺸﻤﺲ ﻣﻦ ﻣﻐﺮﺑﻬﺎ ﺧﺮ إﺑﻠﻴﺲ ﺳﺎﺟﺪا ﻳﻨﺎدى وﻳﺡﻬﺮ إﻟﻬﻰ ﻣﺮﻧﻰ أن أﺳﺡﺪ ﻟﻤﻦ ﺷﺌﺖ ﻓﺘﺡﺘﻤﻊ إﻟﻴﻪ زﺑﺎﻧﻴﺘﻪ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻳﺎ ﺳﻴﺪﻫﻢ ﻣﺎﻫﺬا اﻟﺘﻀﺮع ﻓﻴﻘﻮل إﻧﻤﺎ ﺳﺎٔﻟﺖ رﺑﻰ أن ﻳﻨﻈﺮﻧﻰ إﻟﻰ اﻟﻮﻗﺖ اﻟﻤﻌﻠﻮم وﻫﺬا اﻟﻮﻗﺖ اﻟﻤﻌﻠﻮم ﺛﻢ داﺑﺔ اﻟﺎٔرض ﻣﻦ ﺻﺪع ﻓﻰ اﻟﺼﻔﺎ ﻓﺎٔول ﺧﻄﻮة ﺗﻀﻌﻬﺎ ﺑﺎٔﻧﻄﺎﻛﻴﺔ ﻓﺘﺎٔﺗﻰ إﺑﻠﻴﺲ ﻓﺘﻠﻄﻤﻪ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ واﻟﺎٔوﺳﻂ ﺑﻀﻌﻒ
9904- İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Güneş batıdan doğduğu zaman, İblîs secde için yere kapanacak ve şöyle seslenecek: 'Tanrım! Emret de istediğine secde edeyim.' Zebanileri hemen yanına üşüşüp şöyle diyecekler:
'Ey onların efendisi! Nedir bu yalvarış, feryâd figân?'
'Rabbimden beni belirli bir zamana kadar ertelemesini diledim, işte belirli zaman geldi' diye cevap verecek.
Sonra Safâ'nın yarığından dâbbe çıkacak. İlk adımını Antakya'ya atacak şeytana gelip onu tokatlayacak." Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr vel-Evsat'ta zayıf bir senedle.
9904- İsnâdı içinde yer alan İsh. b. İbr. b. Zeberyak zayıftır (Mecma' VIII, 8).

٩٩٠٥ ﻣﻌﺎذ رﻓﻌﻪ ﻋﻤﺮان ﺑﻴﺖ اﻟﻤﻘﺴﺪ ﺧﺮاب ﺑﺜﺮب وﺧﺮاب ﻳﺜﺮب ﺧﺮوج اﻟﻤﻠﺤﻤﺔ وﺧﺮوج اﻟﻤﻠﺤﻤﺔ ﻓﺘﺢ ﻗﺴﻄﻨﻄﻴﻨﺔ وﻓﺘﺢ اﻟﻘﺴﻄﻨﻄﻴﻨﺔ ﺧﺮوج اﻟﺪﺟﺎل ﺛﻢ ﺿﺮب ﺑﻴﺪه ﻋﻠﻰ ﻓﺨﺬ اﻟﺬى ﺣﺪﺛﻪ أو ﻣﻨﻜﺒﻪ ﺛﻢ ﻗﺎل إن ﻫﺬا ﻟﺤﻖ ﻛﻤﺎ إﻧﻚ ﻗﺎﻋﺪ ﻫﻬﻨﺎ ﻳﻌﻨﻰ ﻣﻌﺎذا
9905- Muâz radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Beytü'l-Makdis imar edilecek, Yesrib (Medine) ise yıkılacak, Yesrib'in yıkılması demek, melhamenin (büyük harbin) çıkması demektir. Melhamenin çıkışını Konstantiniyye'nin fethi takip edecektir. Kostantiniyye'nin fethini deccâlin çıkışı takip edecektir." Sonra anlattığı kimsenin dizine veya omuzuna elini vurarak şöyle buyurdu:
"Bu, senin -Muâz'ı kastediyor- burada oturduğun gibi gerçektir."
9905- Bu hadisi Ebû Dâvud (4294), Abbâs el-Anberî an Hâşim b. el-Kâsım an Abdirrahman b. Sâbit b. Sevbân an ebîhî an Mekhûl an Cübeyr b. Nüfeyr an Mâlik b. Yuhâmir an Muâz senedi ile tahrîc etti. Elbânî'ye göre isnâdı sahihtir.

٩٩٠٦ وﻓﻰ رواﻳﺔ اﻟﻤﻠﺤﻤﺔ اﻟﻜﺒﺮى وﻓﺘﺢ اﻟﻘﺴﻄﻨﻄﻴﻨﺔ وﺧﺮوج اﻟﺪﺟﺎل ﻓﻰ ﺳﺒﻌﺔ أﺷﻬﺮ ﻟﺎٔﺑﻰ داود واﻟﺘﺮﻣﺬى
9906- Diğer rivayet:
"Melhame-i kübrâ (büyük savaş), Konstantiniyye (İstanbul)'un fethi ve deccâlin çıkışı yedi ay içinde olacaktır." Ebû Dâvud ve Tirmizî.
9906- Bu rivayeti Ebû Dâvud (4695), Tirmizî (2238) ve İbn Mâce (4092), Ebû Bekr b. e. Meryem ani'l-Velîd b. Süfyân an Yezîd b. Kuteyb an Ebî Bahriyye asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi. Elbânî zayıf hükmü verdi.

٩٩٠٧ ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﺑﻦ ﺑﺴﺮ رﻓﻌﻪ ﺑﻴﻦ اﻟﻤﻠﺤﻤﺔ وﻓﺘﺢ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﺳﺖ ﺳﻨﻴﻦ وﻳﺨﺮج اﻟﻤﺴﻴﺢ اﻟﺪﺟﺎل ﻓﻰ اﻟﺴﺎﺑﻌﺔ ﻟﺎٔﺑﻰ داود
9907- Abdullah b. Büsr radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Melhame (Büyük savaş) ile Medine'nin fethi arasında altı yıl vardır. Yedinci yılda deccâl çıkacaktır." Ebû Dâvud.
9907- Bu hadisi Ebû Dâvud (4296), Hayve b. Şurayh an Bakiyye an Bahîr an Hâlid an İbn e. Bilâl an Abdillah b. Busr senedi ile tahrîc etti.

٩٩٠٨ اﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص ﺑﻴﻨﻤﺎ ﻧﺤﻦ ﻋﻨﺪاﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻧﻜﺘﺐ إذ ﺳﺌﻞ أى اﻟﻤﺪﻳﻨﺘﻴﻦ ﺗﻔﺘﺢ أوﻟﺎ ﻗﺴﻄﻨﻄﻴﻨﺔ أو روﻣﻴﺔ ﻓﻘﺎل ﻟﺎ ﺑﻞ ﻣﺪﻳﻨﺔ ﻫﺮﻗﻞ أوﻟﺎ ﻟﻠﺪارﻣﻰ
9908- İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
"Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında yazarken biri şöyle sordu:
'Hangi şehir, Konstantiniyye mi yoksa Rûmiye mi önce fethedilecektir?' Şöyle buyurdu: 'Önce Hirakl'in şehri fethedilecektir'." Dârimî.
9908- Bu hadisi Dârimî (I, 126), Osmân b. Muh. an Yahyâ b. İshâk an Yahyâ b. Eyyûb an Ebî Kubayl an İbn Amr senedi ile tahrîc etti.

٩٩٠٩ ﻋﺎءﺷﺔ رﻓﻌﺘﻪ ﻳﻜﻮن ﻓﻰ آﺧﺮ ﻫﺬه اﻟﺎٔﻣﺔ ﺧﺴﻒ وﻣﺴﺦ وﻗﺬف ﻗﻠﺖ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ أﻧﻬﻠﻚ وﻓﻴﻨﺎ اﻟﺼﺎﻟﺤﻮن ﻗﺎل ﻧﻌﻢ إذا ﻛﺜﺮ اﻟﺨﺒﺚ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى
9909- Âişe radiyallahu anhâ'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bu ümmetin sonunda, yere batış, maymun ve domuza çevriliş ve taşlanma vukûa gelecektir."
Dedim ki:
"Ey Allah Resûlü! İçimizde salih insanlar bulunurken helâk mı olacağız?"
"Evet. Zina çoğalınca" buyurdu. Tirmizî.
9909- Bu hadisi Tirmizî (2185), Ebû Kureyb an Sayfî b. Rib'î an Abdillah b. Ömer an Ubeydillah b. Ömer ani'l-Kâsım b. Muh. an Âişe senedi ile tahrîc etti.

٩٩١٠ ﻧﺎﻓﻊ ﺑﻦ ﻋﺘﺒﺔ ﺑﻦ أﺑﻰ وﻗﺎص أن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻗﺎل ﻟﻘﻮم ﻣﻦ ﻗﺒﻞ اﻟﻤﻐﺮب ﻋﻠﻴﻬﻢ ﺛﻴﺎب اﻟﺼﻮف ﻳﻐﺰون ﺟﺰﻳﺮة اﻟﻌﺮب ﻓﻴﻔﺘﺤﻬﺎ اﻟﻠّﻪ ﺛﻢ ﻓﺎرس ﻓﻴﻔﺘﺤﻬﺎ اﻟﻠّﻪ ﺛﻢ ﺗﻐﺰون اﻟﺮوم ﻓﻴﻔﺘﺤﻬﺎ اﻟﻠّﻪ ﺛﻢ ﺗﻐﺰون اﻟﺪﺟﺎل ﻓﻴﻔﺘﺤﻬﺎ اﻟﻠّﻪ ﻟﻤﺴﻠﻢ
9910- Nâfi' b. Utbe b. Ebû Vakkas radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: Yün elbiseler giymiş bir kavim batıdan gelerek Arap yarımadasına saldıracak ve orayı fethedecektir.
Sonra Fârisîlerle savaşacak ve Allah onlara oranın da fethini müyesser kılacak. Sonra Rumlarla savaşacaklar ve Allah oranın fethini de onlara müyesser kılacak. Sonra deccâl ile savaşacaklar. Allah onun da fethini müyesser kılacaktır." Müslim
9910- Bu hadisi Müslim (fiten 38, s. 2225), Kuteybe an Cerîr an Abdilmelik b. Umeyr an Câbir b. Semure an Nâfi' senedi ile tahrîc etti.

٩٩١١ ﺟﺎﺑﺮ ﺳﻤﻌﺖ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﻘﻮل ﻗﺒﻞ أن ﻳﻤﻮت ﺑﺸﻬﺮ ﺗﺴﺎٔﻟﻮﻧﻰ ﻋﻦ اﻟﺴﺎﻋﺔ وإﻧﻤﺎ ﻋﻠﻤﻬﺎ ﻋﻨﺪاﻟﻠّﻪ وأﻗﺴﻢ ﺑﺎﻟﻠّﻪ ﻣﺎﻋﻠﻰ اﻟﺎٔرض ﻣﻦ ﻧﻔﺲ ﻣﻨﻔﻮﺳﺔ اﻟﻴﻮم ﻳﺎٔﺗﻰ ﻋﻠﻴﻬﺎ ﻣﺎءة ﺳﻨﺔ وﻫﻰ ﺣﻴﺔ ﻳﻮﻣﺌﺬ ﻓﺴﺮﻫﺎ ﻋﺒﺪاﻟﺮﺣﻤﻦ ﺻﺎﺣﺐ اﻟﺴﻘﺎﻳﺔ ﻧﻘﺺ اﻟﻌﻤﺮ وﻗﺎل ﺳﺎﻟﻢ ﺑﻦ أﺑﻰ اﻟﺡﻌﺪ إﻧﻤﺎ ﻫﻰ ﻧﻔﺲ ﻣﺨﻠﻮﻗﺔ ﻳﻮﻣﺌﺬ ﻟﻤﺴﻠﻢ واﻟﺘﺮﻣﺬى
9911- Câbir radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ölmeden bir ay önce şöyle buyurduğunu duydum: 'Siz bana kıyameti soruyorsunuz. Onu(n ne zaman olacağını) ancak Allah bilir. Allah'a yemin ederim ki, şu anda yaşayanlardan yüz sene sonra hiçbir canlı hayatta olmayacaktır.' Hac döneminde hacılara su dağıtan Abdurrahman bunu kısa ömürle tefsir etti. Sâlim b. Ebu'l-Ca'd ise: "Bu ancak o gün yaratılmış her nefistir' şeklinde yorumladı."
Müslim ve Tirmizî.
9911- Bu hadisi Müslim (fadâilu's-sahâbe 218, s. 1966), İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٩١٢ وﻟﻬﻤﺎ وﻟﻠﺒﺨﺎرى وأﺑﻰ داود ﻋﻦ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ ﺑﻨﺤﻮه وﻓﻴﻪ ﻳﺮﻳﺪ ﺑﺬﻟﻚ أن ﻳﻨﺨﺮم ذﻟﻚ اﻟﻘﺮن
9912- İkisi, Buhârî ve Ebû Dâvud, İbn Ömer'den aynısını naklettiler. Orada şöyle geçmektedir: "Bununla (yani zaman tahdidi ile) o asrın (o tarihte) son bulacağını kastetmiştir."
9912- Bu hadisi Buhârî (mevâkît 40, I, 149), Müslim (fad. sah. 217, s. 1965-6), Ebû Dâvud (4348) ve Tirmizî (2251), ez-Zührî an Ebî Bekr b. Sül. b. e. Hasme ve Sâlim b. Abdillah b. Ömer an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩١٣ ﻋﺎءﺷﺔ ﻛﺎن اﻟﺎٔﻋﺮاب إذا ﻗﺪﻣﻮا ﻋﻠﻰ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺳﺎٔﻟﻮه ﻋﻦ اﻟﺴﺎﻋﺔ ﻣﺘﻰ اﻟﺴﺎﻋﺔ ﻓﻴﻨﻈﺮ إﻟﻰ أﺣﺪث اﻟﻨﺎس ﻣﻨﻬﻢ ﻓﻴﻘﻮل إن ﻳﻌﻴﺶ ﻫﺬا ﻟﻢ ﻳﺪرﻛﻪ اﻟﻬﺮم ﺣﺘﻰ ﻗﺎﻣﺖ ﻋﻠﻴﻜﻢ اﻟﺴﺎﻋﺔ ﻗﺎل ﻫﺸﺎم ﻳﻌﻨﻰ ﻣﻮﺗﻪ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ
9913- Âişe radiyallahu anhâ'dan:
"Bedevîler Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'e geldikleri zaman: 'Kıyâmet ne zaman kopacak?' diye sorarlardı. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, onlardan yaşca en genç olana bakıp şöyle buyururdu: 'Bu yaşarsa, daha ihtiyarlamadan kıyamet üzerine kopar.' Hişâm dedi ki: 'Bununla onun ölümünü kastediyordu'." Buhârî ve Müslim.
9913- Bu hadisi Buhârî (rikâk 42/2, VII, 192) ve Müslim (fiten 136, s. 2269), Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩١٤ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﺎٔﺗﻰ ﻣﺎءة ﺳﻨﺔ وﻋﻠﻰ اﻟﺎٔرض ﻧﻔﺲ ﻣﻨﻔﻮﺳﺔ اﻟﻴﻮم ﻟﺮزﻳﻦ
9914- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Yüz yıl geçtiğinde yeryüzünde tek canlı kalmıyacaktır." Rezîn.
9914- Bu hadisi Müslim (fad. sah. 219), Dâvud an Ebî Nadre an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٩١٥ اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد رﻓﻌﻪ ﻟﻮ ﻟﻢ ﻳﺒﻖ ﻣﻦ اﻟﺪﻧﻴﺎ إﻟﺎ ﻳﻮم واﺣﺪ ﻟﻄﻮل اﻟﻠّﻪ ذﻟﻚ اﻟﻴﻮم ﺣﺘﻰ ﻳﺒﻌﺚ اﻟﻠّﻪ ﻓﻴﻪ رﺟﻠﺎ ﻣﻨﻰ أو ﻣﻦ أﻫﻞ ﺑﻴﺘﻰ ﻳﻮاﻃﻰء اﺳﻤﻪ اﺳﻤﻰ واﺳﻢ أﺑﻴﻪ اﺳﻢ أﺑﻰ ﻳﻤﻠﺎٔ اﻟﺎٔرض ﻗﺴﻄﺎ وﻋﺪﻟﺎ ﻛﻤﺎ ﻣﻠﺌﺖ ﻇﻠﻤﺎ وﺟﻮرا ﻟﺎٔﺑﻰ داود واﻟﺘﺮﻣﺬى
9915- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Dünyanın tek bir günü kalsa bile, (kıyamet kopmadan) Allah o günü uzatacak, adı adıma, babasının adı da babamın adına uygun Ehl-i Beytimden bir adam gelecek, zulüm ve haksızlıkla dolu olan yeryüzünü adalet ve insafla dolduracaktır."
Ebû Dâvud ve Tirmizî.
9915- Bu hadisi Ebû Dâvud (4282) ve Tirmizî (2231), Âsım an Zir an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

٩٩١٦ أم ﺳﻠﻤﺔ رﻓﻌﻪ اﻟﻤﻬﺪى ﻣﻦ ﻋﺘﺮﺗﻰ ﻣﻦ وﻟﺪ ﻓﺎﻃﻤﺔ ﻟﺎٔﺑﻰ داود
9916- Ümmü Seleme radiyallahu anhâ'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mehdi benim soyumdan ve Fâtıma'nın evladından gelecektir." Ebû Dâvud.
9916- Bu hadisi Ebû Dâvud (4284) ve İbn Mâce (4086), Ebû'l-Melîh el-Hasan b. Ömer an Ziyâd b. Beyân an Alî b. Nufeyl an Saîd b. el-Müseyyeb an Ümmi Seleme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Elbânî'ye göre isnâdı sahîhtir.

٩٩١٧ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ اﻟﻤﻬﺪى ﻣﻨﻰ أﺟﻠﻰ اﻟﺡﺒﻬﺔ أﻗﻨﻰ اﻟﺎٔﻧﻒ ﻳﻤﻠﺎٔ اﻟﺎٔرض ﻗﺴﻄﺎ وﻋﺪﻟﺎ ﻛﻤﺎ ﻣﻠﺌﺖ ﺟﻮرا وﻇﻠﻤﺎ ﻳﻤﻠﻚ ﺳﺒﻊ ﺳﻨﻴﻦ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى وأﺑﻰ داود ﺑﻠﻔﻈﻪ
9917- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mehdi bendendir. Onun alnı geniş, burnu ince olacaktır. Zulümle dolu olan yeryüzünü adalete boğacak, tam yedi yıl hüküm sürecektir." Tirmizî.
9917- Bu hadisi Ebû Dâvud (4285), Sehl b. Temmâm an İmrân el-Kattân an Katâde an Ebî Nadre an Ebî Saîd senedi ile;
Tirmizî ise yakın mânâsı ve uzun bir metinle (2232), Ebû's-Sıddîk an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Elbânî'ye göre isnâdı hasendir.

٩٩١٨ ﻋﻠﻰ وﻧﻈﺮ إﻟﻰ اﺑﻨﻪ اﻟﺤﺴﻦ ﻓﻘﺎل إن اﺑﻨﻰ ﻫﺬا ﺳﻴﺪﻛﻤﺎ ﺳﻤﺎه رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وﺳﻴﺨﺮج ﻣﻦ ﺻﻠﺒﻪ رﺟﻞ ﻳﺴﻤﻰ ﺑﺎﺳﻢ ﻧﺒﻴﻜﻢ ﻳﺸﺒﻬﻪ ﻓﻰ اﻟﺨﻠﻖ وﻟﺎ ﻳﺸﺒﻬﻪ ﻓﻰ اﻟﺨﻠﻖ ﻟﺎٔﺑﻰ داود
9918- Ali radiyallahu anh'dan:
"O, oğlu Hasan'a bakarak şöyle dedi: 'Bu oğlum, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in buyurduğu gibi seyyiddir. Onun soyundan bir adam çıkacak, ismi Peygamberinizin ismi olacak, yaratılışında O'na benzemeyecek, fakat ahlâken O'na benzeyecektir'." Ebû Dâvud.
9918- Bu hadisi Ebû Dâvud (4290), Hârûn b. el-Muğîre an Amr b. e. Kays an Şuayb b. Hâlid an Ebî İshâk an Alî senedi ile tahrîc etti.

٩٩١٩ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ اﻟﻤﻬﺪى ﻣﻨﺎ أﻫﻞ اﻟﺒﻴﺖ ﻳﺼﻠﺤﻪ اﻟﻠّﻪ ﻓﻰ ﻟﻴﻠﺔ ﻟﻠﻘﺰوﻳﻨﻰ
9919- Ali radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mehdi biz Ehl-i Beytten olacak; Allah onu bir gecede ıslah edecek feyiz ve hikmetle donatacaktır)." İbn Mâce.
9919- Bu hadisi İbn Mâce (4085), Osmân b. e. Şeybe an Ebî Dâvud el-Haferî an Yâsîn an İbr. b. Muh. b. el-Hanefiyye an ebîhî an Alî senedi ile tahrîc etti.
İbr. b. Muh. ihtilâflı bir râvidir. Elbânî'ye göre isnâdı sahîhtir.

٩٩٢٠ ﻓﺎﻃﻤﺔ ﺑﻨﺖ ﻗﻴﺲ أن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﻣﺮ ﻓﻨﻮدى اﻟﺼﻠﺎة ﺟﺎﻣﻌﺔ ﻓﻠﻤﺎ ﻗﻀﻰ اﻟﺼﻠﺎة ﺟﻠﺲ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻨﺒﺮ وﻫﻮ ﻳﻀﺤﻚ ﻓﻘﺎل ﻟﻴﻠﺰم ﻛﻞ إﻧﺴﺎن ﻣﺼﻠﺎه ﺛﻢ ﻗﺎل ﻫﻞ ﺗﺪرون ﻟﻢ ﺟﻤﻌﺘﻜﻢ ﻗﺎﻟﻮا اﻟﻠّﻪ ورﺳﻮﻟﻪ أﻋﻠﻢ ﻗﺎل إﻧﻰ واﻟﻠّﻪ ﻣﺎﺟﻤﻌﺘﻜﻢ ﻟﺮﻏﺒﺔ وﻟﺎ ﻟﺮﻫﺒﺔ وﻟﻜﻦ ﺟﻤﻌﺘﻜﻢ ﻟﺎٔن ﺗﻤﻴﻤﺎ اﻟﺪارى ﻛﺎن رﺟﻠﺎ ﻧﺼﺮاﻧﻴﺎ ﻓﺡﺎء ﻓﺒﺎﻳﻊ وأﺳﻠﻢ وﺣﺪﺛﻨﻰ ﺣﺪﻳﺜﺎ واﻓﻖ اﻟﺬى ﻛﻨﺖ أﺣﺪﺛﻜﻢ ﻋﻦ اﻟﻤﺴﻴﺢ اﻟﺪﺟﺎل ﺣﺪﺛﻨﻰ أﻧﻪ رﻛﺐ ﻓﻰ ﺳﻔﻴﻨﺔ ﺑﺤﺮﻳﺔ ﻣﻊ ﺛﻠﺎﺛﻴﻦ رﺟﻠﺎ ﻣﻦ ﻟﺨﻢ وﺟﺬام ﻓﻠﻌﺐ ﺑﻬﻢ اﻟﻤﻮج ﺷﻬﺮا ﻓﻰ اﻟﺒﺤﺮ ﺛﻢ أرﻓﺌﻮا إﻟﻰ ﺟﺰﻳﺮة ﻓﻰ اﻟﺒﺤﺮ ﺣﻴﺚ ﻣﻐﺮب اﻟﺸﻤﺲ ﻓﺡﻠﺴﻮا ﻓﻰ أﻗﺮب اﻟﺴﻔﻴﻨﺔ ﻓﻠﻘﻴﺘﻬﻢ داﺑﺔ أﻫﻠﺐ ﻛﺜﻴﺮ اﻟﺸﻌﺮ ﻟﺎ ﻳﺪرون ﻣﺎﻗﺒﻠﻪ ﻣﻦ دﺑﺮه ﻓﻘﺎﻟﻮا وﻳﻠﻚ ﻣﺎأﻧﺖ ﻗﺎﻟﺖ أﻧﺎ اﻟﺡﺴﺎﺳﺔ ﻗﺎﻟﻮا وﻣﺎ اﻟﺡﺴﺎﺳﺔ ﻗﺎﻟﺖ أﻳﻬﺎ اﻟﻘﻮم اﻧﻄﻠﻘﻮا إﻟﻰ ﻫﺬا اﻟﺮﺟﻞ اﻟﺬى ﻓﻰ اﻟﺪﻳﺮ ﻓﺎٕﻧﻪ إﻟﻰ ﺧﺒﺮﻛﻢ ﺑﺎﻟﺎٔﺷﻮاق ﻗﺎل ﻟﻤﺎ ﺳﻤﺖ ﻟﻨﺎ رﺟﻠﺎ ﻓﺮﻗﻨﺎ ﻣﻨﻬﺎ أن ﺗﻜﻮن ﺷﻴﻄﺎﻧﺔ ﻓﺎﻧﻄﻠﻘﻨﺎ ﺳﺮاﻋﺎ ﺣﺘﻰ دﺧﻠﻨﺎ اﻟﺪﻳﺮ ﻓﺎٕذا ﻓﻴﻪ أﻋﻈﻢ إﻧﺴﺎن رأﻳﻨﺎه ﻗﻂ ﺧﻠﻘﺎ وأﺷﺪه وﺛﺎﻗﺎ ﻣﺡﻤﻮﻋﺔ ﻳﺪاه إﻟﻰ ﻋﻨﻘﻪ ﻣﺎﺑﻴﻦ رﻛﺒﺘﻴﻪ إﻟﻰ ﻛﻌﺒﻴﻪ ﺑﺎﻟﺤﺪﻳﺪ ﻗﻠﻨﺎ وﻳﻠﻚ ﻣﺎأﻧﺖ ﻗﺎل ﻗﺪ ﻗﺪرﺗﻢ ﻋﻠﻰ ﺧﺒﺮى ﻓﺎٔﺧﺒﺮوﻧﻰ ﻣﺎأﻧﺘﻢ ﻗﺎﻟﻮا ﻧﺤﻦ ﻧﺎس ﻣﻦ اﻟﻌﺮب رﻛﺒﻨﺎ ﻓﻰ ﺳﻔﻴﻨﺔ ﺑﺤﺮﻳﺔ ﻓﺼﺎدﻓﻨﺎ اﻟﺒﺤﺮ ﺣﻴﻦ اﻏﺘﻠﻢ ﻓﻠﻌﺐ ﺑﻨﺎ اﻟﻤﻮج ﺷﻬﺮا ﺛﻢ أرﻓﺌﻨﺎ إﻟﻰ ﺟﺰﻳﺮﺗﻚ ﻫﺬه ﻓﺡﻠﺴﻨﺎ ﻓﻰ أﻗﺮﺑﻬﺎ ﻓﺪﺧﻠﻨﺎ اﻟﺡﺰﻳﺮة ﻓﻠﻘﻴﻨﺎ داﺑﺔ أﻫﻠﺐ ﻛﺜﻴﺮ اﻟﺸﻌﺮ ﻟﺎ ﻧﺪرى ﻣﺎﻗﺒﻠﻪ ﻣﻦ دﺑﺮه ﻣﻦ ﻛﺜﺮة اﻟﺸﻌﺮ ﻓﻘﻠﻨﺎ وﻳﻠﻚ ﻣﺎأﻧﺖ ﻓﻘﺎﻟﺖ اﻟﺡﺴﺎﺳﺔ ﻗﻠﻨﺎ وﻣﺎ اﻟﺡﺴﺎﺳﺔ ﻗﺎﻟﺖ اﻋﻤﺪوا إﻟﻰ ﻫﺬا اﻟﺮﺟﻞ اﻟﺬى ﻓﻰ اﻟﺪﻳﺮ ﻓﺎٕﻧﻪ إﻟﻰ ﺧﺒﺮﻛﻢ ﺑﺎﻟﺎٔﺷﻮاق ﻓﺎٔﻗﺒﻠﻨﺎ إﻟﻴﻚ ﺳﺮاﻋﺎ وﻓﺰﻋﻨﺎ ﻣﻨﻬﺎ وﻟﻢ ﻧﺎٔﻣﻦ أن ﺗﻜﻮن ﺷﻴﻄﺎﻧﺔ ﻓﻘﺎل أﺧﺒﺮوﻧﻰ ﻋﻦ ﻧﺨﻞ ﺑﻴﺴﺎن ﻗﻠﻨﺎ ﻋﻦ أى ﺷﺎٔﻧﻬﺎ ﺗﺴﺘﺨﺒﺮ ﻗﺎل أﺳﺎٔﻟﻜﻢ ﻋﻦ ﻧﺨﻠﻬﺎ ﻫﻞ ﻳﺜﻤﺮ ﻓﻘﻠﻨﺎ ﻟﻪ ﻧﻌﻢ ﻗﺎل أﻣﺎ إﻧﻬﺎ ﺗﻮﺷﻚ أن ﻟﺎ ﺗﺜﻤﺮ ﻗﺎل أﺧﺒﺮوﻧﻰ ﻋﻦ ﺑﺤﻴﺮة ﻃﺒﺮﻳﺔ ﻗﻠﻨﺎ ﻋﻦ أى ﺷﺎٔﻧﻬﺎ ﺗﺴﺘﺨﺒﺮ ﻗﺎل ﻫﻞ ﻓﻴﻬﺎ ﻣﺎء ﻗﺎﻟﻮا ﻫﻰ ﻛﺜﻴﺮة اﻟﻤﺎء ﻗﺎل أﻣﺎ إن ﻣﺎءﻫﺎ ﻳﻮﺷﻚ أن ﻳﺬﻫﺐ ﻗﺎل أﺧﺒﺮوﻧﻰ ﻋﻦ ﻋﻴﻦ زﻋﺮ ﻗﺎﻟﻮا ﻋﻦ أى ﺷﺎٔﻧﻬﺎ ﺗﺴﺘﺨﺒﺮ ﻗﺎل ﻫﻞ ﻓﻰ اﻟﻌﻴﻦ ﻣﺎء وﻫﻰ ﻳﺰرع أﻫﻠﻬﺎ ﺑﻤﺎء اﻟﻌﻴﻦ ﻗﻠﻨﺎ ﻟﻪ ﻧﻌﻢ ﻫﻰ ﻛﺜﻴﺮة اﻟﻤﺎء وأﻫﻠﻬﺎ ﻳﺰرﻋﻮن ﻣﻦ ﻣﺎءﻫﺎ ﻗﺎل أﺧﺒﺮوﻧﻰ ﻋﻦ ﻧﺒﻰ اﻟﺎٔﻣﻴﻴﻦ ﻣﺎﻓﻌﻞ ﻗﺎﻟﻮا ﻗﺪ ﺧﺮج ﻣﻦ ﻣﻜﺔ وﻧﺰل ﻳﺜﺮب ﻗﺎل أﻗﺎﺗﻠﻪ اﻟﻌﺮب ﻗﻠﻨﺎ ﻧﻌﻢ ﻗﺎل ﻛﻴﻒ ﺻﻨﻊ ﺑﻬﻢ ﻓﺎٔﺧﺒﺮﻧﺎه أﻧﻪ ﻗﺪ ﻇﻬﺮ ﻋﻠﻰ ﻣﻦ ﻳﻠﻴﻪ ﻣﻦ اﻟﻌﺮب وأﻃﺎﻋﻮه ﻗﺎل ﻟﻬﻢ ﻗﺪ ﻛﺎن ذﻟﻚ ﻗﻠﻨﺎ ﻧﻌﻢ ﻗﺎل أﻣﺎ إن ذﻟﻚ ﺧﻴﺮ ﻟﻬﻢ أن ﻳﻄﻴﻌﻮه وإﻧﻰ ﻣﺨﺒﺮﻛﻢ ﻋﻨﻰ أﻧﺎ اﻟﻤﺴﻴﺢ اﻟﺪﺟﺎل وإﻧﻰ ﻳﻮﺷﻚ أن ﻳﻮٔذن ﻟﻰ ﻓﻰ اﻟﺨﺮوج ﻓﺎٔﺧﺮج ﻓﺎٔﺳﻴﺮ ﻓﻰ اﻟﺎٔرض ﻓﻠﺎ أدع ﻗﺮﻳﺔ إﻟﺎ ﻫﺒﻄﺘﻬﺎ ﻓﻰ أرﺑﻌﻴﻦ ﻟﻴﻠﺔ ﻏﻴﺮ ﻣﻜﺔ وﻃﻴﺒﺔ ﻓﺎٕﻧﻬﻤﺎ ﻣﺤﺮﻣﺘﺎن ﻋﻠﻰ ﻛﻠﺘﺎﻫﻤﺎ ﻛﻠﻤﺎ أردت أن أدﺧﻞ واﺣﺪة ﻣﻨﻬﻤﺎ اﺳﺘﻘﺒﻠﻨﻰ ﻣﻠﻚ ﺑﻴﺪه اﻟﺴﻴﻒ ﺻﻠﺘﺎ ﻳﺼﺪﻧﻰ ﻋﻨﻬﺎ وإن ﻋﻠﻰ ﻛﻞ ﻧﻘﺐ ﻣﻦ أﻧﻘﺎﺑﻬﺎ ﻣﻠﺎءﻛﺔ ﻳﺤﺮﺳﻮﻧﻬﺎ ﻗﺎل رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وﻃﻌﻦ ﺑﻤﺨﺼﺮﺗﻪ ﻓﻰ اﻟﻤﻨﺒﺮ ﻫﺬه ﻃﻴﺒﺔ ﻫﺬه ﻃﻴﺒﺔ ﻫﺬه ﻃﻴﺒﺔ أﻟﺎ ﻫﻞ ﻛﻨﺖ ﺣﺪﺛﺘﻜﻢ ذﻟﻚ ﻓﻘﺎل اﻟﻨﺎس ﻧﻌﻢ ﻗﺎل ﻓﺎٕﻧﻪ أﻋﺡﺒﻨﻰ ﺣﺪﻳﺚ ﺗﻤﻴﻢ إﻧﻪ واﻓﻖ اﻟﺬى ﻛﻨﺖ أﺣﺪﺛﻜﻢ ﻋﻨﻪ وﻋﻦ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ وﻣﻜﺔ إﻟﺎ أﻧﻪ ﻓﻰ ﺑﺤﺮ اﻟﺸﺎم أو ﺑﺤﺮ اﻟﻴﻤﻦ ﻟﺎﺑﻞ ﻣﻦ ﻗﺒﻞ اﻟﻤﺸﺮق وﻣﺎ ﻫﻮ ﻣﻦ ﻗﺒﻞ اﻟﻤﺸﺮق ﻣﺎﻫﻮ ﻣﻦ ﻗﺒﻞ اﻟﻤﺸﺮق ﻣﺎﻫﻮ وأوﻣﺎٔ ﺑﻴﺪه إﻟﻰ اﻟﻤﺸﺮق ﻗﺎﻟﺖ ﻓﺤﻔﻈﺖ ﻫﺬا ﻣﻦ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ
9920- Fâtıma bn. Kays radiyallahu anhâ'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem emretti. 'Namaz toplayıcıdır' diye seslenildi. Namazı bitirince gülerek minbere oturdu ve şöyle buyurdu: 'Herkes namaz kıldığı yerde kalsın!' Sonra buyurdu ki: 'Sizi buraya neden topladım, biliyor musunuz?'
'Allah ve Resûlü daha iyi bilir' dediler. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
'Vallahi sizi bir şeye teşvik etmek, ya da bir şeyden korkutmak için toplamadım. Temîm ed-Darî -ki daha evvel hıristiyan idi de sonra biat edip müslüman olmuştu- bana Mesih Deccâl'ı tıpkı daha önce size anlattığım gibi anlattı ve dedi ki: "Lahm ve Cuzâm kabilelerinden oluşan otuz kişi ile gemiye binip denize açıldık, tam bir ay dalgalarla boğuştuk.
Dalgalar bizi güneşin batısında bulunan bir adaya attı. Kayıklara binerek karaya çıktık. Kıllı acâyib bir yaratık yanımıza geldi. Arkasına baktığımızda kılın çokluğundan önünü göremiyorduk; dedik ki:
"Vah vah! Sen kimsin?"
"Ben Cessâse'yim."
"Cessâse nedir?"
"Ey cemaat! Manastırdaki falan adama gidin, sizi dört gözle bekliyor" dedi. Bize bir adamdan bahsedince korktuk, onun şeytan olduğunu sandık.
Manastıra gittik. Hayatımızda görmediğimiz büyüklük ve irilikte sıkı sıkıya bağlanmış bir adamla karşılaştık. Elleri boynuna bağlanmış, ayakları dizden aşağı kelepçeye vurulmuştu.
Dedik ki: "Vah vah! Sen kimsin?"
"Siz benim haberimi almışsınız, önce siz söyleyin bakalım, siz kimlersiniz?"
"Biz Araplardan bir topluluğuz. Gemiye binip denize açılmıştık, bir ay dalgalarla boğuştuktan sonra dalgalar bizi bir adanın kıyısına attı. Gemiden inip adaya çıktık, derken kıllı bir yaratıkla karşılaştık, kim olduğunu sorunca bize Cessâse olduğunu söyledi. Cessâse'nin ne olduğunu sorunca, bize: "Şu manastıra gidin! Orada sizi bekleyen haberinizi özleyen biri var" dedi ve biz de onun tavsiyesi üzerine buraya gelip seni gördük. "Onun bir şeytan olmayacağından emin değildik" dedik.
"Bana Beysan hurmalığını anlatın bakalım!"
"Nesini soruyorsun ki?"
"Hurmalarını soruyorum nasıl meyve veriyor mu?"
"Evet" dedik.
"Onun hurma vermemesi yakındır" dedi ve sordu:
"Şimdi söyleyin bakalım, Taberiye gölü ne halde?"
"Neden soruyorsun?"
"İçinde su var mı?"
"Çok su var."
"Suyunun kuruması yakındır."
"Bana Zuar kuyusundan haber verin!"
"Ne olmuş ona?"
"Nasıl suyu var mı? Halk onun suyu ile sulama yapıyor mu?"
"Çok suyu var. Halk hâlâ onun suyu ile arazilerini suluyor."
"Biraz da ümmilerin Peygamberinden söz edin!"
"Mekke'den çıkıp Medine'ye yerleşti."

"Arablar O'nunla çarpıştı mı?"
"Evet."
"Onlara ne yaptı?"
"Onları mağlup etti ve onlar O'na boyun eğdiler."
"Bu (gerçekten) oldu mu?"
"Evet."
"Onların O'na boyun eğmeleri hakkında daha iyi olmuştur. Şimdi size kendimi tanıtayım. Ben Mesîh Deccâl'ım. Çıkmama izin verilmesi yakındır; çıkıp yeryüzünü dolaşacağım. Mekke-Medine dışında, uğradığım her memlekette konaklayacağım. Çünkü o ikisi bana yasaklanmıştır, giremem. Onlardan birine girmek istersem, elinde kılıç bir melek beni oradan uzaklaştıracak. Onların her köşesinde orasını koruyan melekler bulunmaktadır" dedi.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, bu olayı anlattıktan sonra asâsıyla minbere vurarak: "Bu Taybe'dir, bu Taybe'dir, bu Taybe'dir" dedi ve sonra:
"Size bunu anlatmıştım değil mi?" dedi.
"Evet" dediler.
"Size Deccâl, Mekke ve Medine hakkında anlattıklarım ile Temim'in verdiği bilgilerin aynı olması hoşuma gitti. Dikkat edin o, Şam ya da Yemen denizindedir. Bilakis doğudandır. Doğudandır. Doğudan değildir. Hayır doğudan..." buyurdu ve eliyle Doğu'yu gösterdi.
(Fâtıma) dedi ki: "Bunu Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den böyle duyup ezberledim."
9920- Bu hadisi Müslim (fiten 119-122, s. 2261-65), Ebû Dâvud (4325-7), Tirmizî (2253) ve İbn Mâce (4074), eş-Şa'bî an Fâtima asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İlk dört lafız Müslim'e, 9925. nolu Ebû Dâvud'a ve sonuncusu Tirmizî'ye aittir.

٩٩٢١ وﻣﻦ رواﻳﺎﺗﻪ ﻗﺎﻟﺖ ﻓﺴﻤﻌﺖ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وﻫﻮ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻨﺒﺮ ﻳﺨﻄﺐ ﻓﻘﺎل إن ﺑﻨﻰ ﻋﻢ ﻟﺘﻤﻴﻢ اﻟﺪارى رﻛﺒﻮا ﻓﻰ اﻟﺒﺤﺮ وﺳﺎق اﻟﺤﺪﻳﺚ
9921- Onun rivayetlerinden:
Dedi ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in minberden şöyle buyurduğunu duydum:
"Temîm ed-Darî'nin amcaoğulları, gemiye binip denize açılmışlar..." İlgili hadisi serdetti.
9921- Bu hadisi Müslim (fiten 119-122, s. 2261-65), Ebû Dâvud (4325-7), Tirmizî (2253) ve İbn Mâce (4074), eş-Şa'bî an Fâtima asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İlk dört lafız Müslim'e, 9925. nolu Ebû Dâvud'a ve sonuncusu Tirmizî'ye aittir.

٩٩٢٢ وﻣﻨﻬﺎ أن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﺧﺮج ﺗﻤﻴﻤﺎ إﻟﻰ اﻟﻨﺎس ﻓﺤﺪﺛﻬﻢ
9922- Onun rivayetlerinden:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Temîm'i (halkın yanına) çıkartıp, (o hadiseyi) onlara anlattı."
9922- Bu hadisi Müslim (fiten 119-122, s. 2261-65), Ebû Dâvud (4325-7), Tirmizî (2253) ve İbn Mâce (4074), eş-Şa'bî an Fâtima asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İlk dört lafız Müslim'e, 9925. nolu Ebû Dâvud'a ve sonuncusu Tirmizî'ye aittir.

٩٩٢٣ وﻣﻨﻬﺎ ﻗﺎل اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﻳﻬﺎ اﻟﻨﺎس ﺣﺪﺛﻨﻰ ﺗﻤﻴﻢ اﻟﺪارى أن أﻧﺎﺳﺎ ﻣﻦ ﻗﻮﻣﻪ ﻛﺎﻧﻮا ﻓﻰ اﻟﺒﺤﺮ ﻓﻰ ﺳﻔﻴﻨﺔ ﻟﻬﻢ ﻓﺎﻧﻜﺴﺮت ﺑﻬﻢ اﻟﺴﻔﻴﻨﺔ ﻓﺮﻛﺐ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﻋﻠﻰ ﻟﻮح ﻣﻦ أﻟﻮاح اﻟﺴﻔﻴﻨﺔ ﻓﺨﺮﺟﻮا إﻟﻰ ﺟﺰﻳﺮة وﺳﺎق اﻟﺤﺪﻳﺚ
9923- Onun rivayetlerinden:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle hitap etti: 'Ey cemaat! Temîm ed-Darî bana şunu anlattı: Kavminden bazı kimseler gemi ile denize açılmışlar, gemileri parçalanmış. Bazıları gemi tahtalarına binerek adaya çıkmışlar...'" İlgili hadisi zikredip nakletti.
9923- Bu hadisi Müslim (fiten 119-122, s. 2261-65), Ebû Dâvud (4325-7), Tirmizî (2253) ve İbn Mâce (4074), eş-Şa'bî an Fâtima asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İlk dört lafız Müslim'e, 9925. nolu Ebû Dâvud'a ve sonuncusu Tirmizî'ye aittir.

٩٩٢٤ وﻣﻨﻬﺎ ﻗﺎﻟﺖ ﺻﻠﻰ اﻟﻈﻬﺮ ﺛﻢ ﺻﻌﺪ اﻟﻤﻨﺒﺮ
9924- Onun rivayetlerinden:
Dedi ki: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öğleyi kıldırıp minbere çıktı."
9924- Bu hadisi Müslim (fiten 119-122, s. 2261-65), Ebû Dâvud (4325-7), Tirmizî (2253) ve İbn Mâce (4074), eş-Şa'bî an Fâtima asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İlk dört lafız Müslim'e, 9925. nolu Ebû Dâvud'a ve sonuncusu Tirmizî'ye aittir.

٩٩٢٥ وﻣﻨﻬﺎ أﻧﻪ أﺧﺮ اﻟﻌﺸﺎء اﻟﺎٓﺧﺮة ذات ﻟﻴﻠﺔ ﺛﻢ ﺧﺮج ﻓﻘﺎل إﻧﻪ ﺣﺒﺴﻨﻰ ﺣﺪﻳﺚ ﻛﺎن ﻳﺤﺪﺛﻨﻴﻪ ﺗﻤﻴﻢ اﻟﺪارى ﻋﻦ رﺟﻞ ﻛﺎن ﻓﻰ ﺟﺰﻳﺮة ﺑﻨﺤﻮه وﻓﻴﻪ أن ﻟﺡﺴﺎﺳﺔ ﻗﺎﻟﺖ ﻟﻪ اذﻫﺐ إﻟﻰ ذﻟﻚ اﻟﻘﺼﺮ ﻓﺎٔﺗﻴﺘﻪ ﻓﺎٕذا رﺟﻞ ﻳﺤﺒﺮ ﺷﻌﺮه ﻣﺴﻠﺴﻞ ﻓﻰ اﻟﺎٔﻏﻠﺎل ﻳﻨﺰو ﻓﻴﻤﺎ ﺑﻴﻦ اﻟﺴﻤﺎء واﻟﺎٔرض
9925- Onun rivayetlerinden:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir gece yatsı namazını biraz geciktirdi. Sonra çıkıp şöyle dedi: 'Beni geciktiren, Temîm ed-Dârî'nin adada bulunan adam hakkında anlattığı hikâyesi olmuştur.' Onda şöyle geçer: 'Cessâse ona: 'Şu köşke git!' dedi. Oraya vardım ki, saçlarını sürüyen, yer ile gök arasında zıplayan zincire vurulmuş bir adam görünüverdi'."
9925- Bu hadisi Müslim (fiten 119-122, s. 2261-65), Ebû Dâvud (4325-7), Tirmizî (2253) ve İbn Mâce (4074), eş-Şa'bî an Fâtima asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İlk dört lafız Müslim'e, 9925. nolu Ebû Dâvud'a ve sonuncusu Tirmizî'ye aittir.

٩٩٢٦ وﻣﻨﻬﺎ أن ﻧﺎﺳﺎ ﻣﻦ أﻫﻞ ﻓﻠﺴﻄﻴﻦ رﻛﺒﻮا ﺳﻔﻴﻨﺔ ﻓﻰ اﻟﺒﺤﺮ ﻓﺡﺎﻟﺖ ﺑﻬﻢ ﺗﺤﻮه وﻓﻴﻪ ﻗﺎﻟﺖ أﻧﺎ اﻟﺡﺴﺎﺳﺔ ﻗﺎﻟﻮا ﻓﺎٔﺧﺒﺮﻳﻨﺎ ﻗﺎﻟﺖ ﻟﺎ أﺧﺒﺮﻛﻢ وﻟﺎ أﺳﺘﺨﺒﺮﻛﻢ وﻟﻜﻦ اءﺗﻮا اﻗﺼﻰ اﻟﻘﺮﻳﺔ ﻓﺎٕن ﺛﻢ ﻣﻦ ﻳﺨﺒﺮﻛﻢ وﻳﺴﺘﺨﺒﺮﻛﻢ ﻓﺎٔﺗﻴﻨﺎ أﻗﺼﻰ اﻟﻘﺮﻳﺔ ﻓﺎٕذا رﺟﻞ ﻣﻮﺛﻖ ﺑﻨﺤﻮه وﻓﻴﻪ ﻗﺎل أﺧﺒﺮوﻧﻰ ﻋﻦ ﻧﺨﻞ ﺑﻴﺴﺎن اﻟﺬى ﺑﻴﻦ اﻟﺎٔردن وﻓﻠﺴﻄﻴﻦ ﻫﻞ أﻃﻌﻢ ﻗﻠﻨﺎ ﻧﻌﻢ ﻟﻤﺴﻠﻢ واﻟﺘﺮﻣﺬى وأﺑﻰ داود
9926- Onun rivayetlerinden:
"Filistinlilerden bazı kimseler gemiye binip denize açıldılar..." Benzeri rivayet. Ayrıca şöyle geçer:
"Ben Cessâse'yim" dedi. Dediler ki: "Haydi bize bildir!"
"Size bir şey bildirmeyeceğim ve bir şey de sormayacağım. Kasabanın en uzak yerine gidin, orada size anlatacak ve size bir şeyler soracak olan bir adam göreceksiniz." Biz de bunun üzerine kasabanın en uzak yerine vardık, orada zincire vurulmuş bir adam bulduk." Benzeri.
Yine orada şöyle geçmektedir: "Dedi ki: 'Bana Filistin ile Ürdün arasında olan Beysân hakkında bilgi verin! Hurma veriyor mu?' 'Evet' dedik." Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud.
9926- Bu hadisi Müslim (fiten 119-122, s. 2261-65), Ebû Dâvud (4325-7), Tirmizî (2253) ve İbn Mâce (4074), eş-Şa'bî an Fâtima asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
İlk dört lafız Müslim'e, 9925. nolu Ebû Dâvud'a ve sonuncusu Tirmizî'ye aittir.

٩٩٢٧ وﻟﻪ ﻋﻦ ﺟﺎﺑﺮ ﻧﺤﻮه وﻓﻴﻪ ﺷﻬﺪ ﺟﺎﺑﺮ أﻧﻪ اﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﻗﻠﺖ ﻓﺎٕﻧﻪ ﻗﺪ ﻣﺎت ﻗﺎل وإن ﻣﺎت ﻗﻠﺖ ﻓﺎٕﻧﻪ أﺳﻠﻢ ﻗﺎل وإن أﺳﻠﻢ ﻗﻠﺖ ﻓﺎٕﻧﻪ دﺧﻞ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﻗﺎل وإن دﺧﻞ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ
9927- Onun (Ebû Dâvud'un) Câbir'den de benzeri rivayeti vardır. Onda Câbir'in onun (Deccâlin) İbn Sayyâd olduğuna tanıklık ettiği geçmektedir. Dedim ki "O (İbnü's-Sayyâd) öldü."
Dedi ki: "O ölmüşse de (Deccâldir)."
"O müslüman oldu."
"Müslüman olmuşsa da (Deccâldir)" dedi.
"O Medine'ye girdi" dedim.
"Medine'ye girmişse de (Deccâldir)" dedi.
9927- Bu hadisi Ebû Dâvud (4328), Vâsıl b. Abdi'l-a'lâ an İbn Fudayl ani'l-Velîd b. Abdillah b. Cumey' an Ebî Seleme b. Abdirrahman an Câbir senedi ile tahrîc etti.
el-Velîd ihtilâflı bir râvidir.

٩٩٢٨ اﻟﻨﻮاس ﺑﻦ ﺳﻤﻌﺎن ذﻛﺮ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ اﻟﺪﺟﺎل ذات ﻏﺪاة ﻓﺨﻔﺾ ﻓﻴﻪ ورﻓﻊ ﺣﺘﻰ ﻇﻨﻨﺎه ﻓﻰ ﻃﺎءﻓﺔ اﻟﻨﺨﻞ ﻓﻠﻤﺎ رﺣﻨﺎ إﻟﻴﻪ ﻋﺮف ذﻟﻚ ﻓﻴﻨﺎ ﻓﻘﺎل ﻣﺎﺷﺎٔﻧﻜﻢ ﻗﻠﻨﺎ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ذﻛﺮت اﻟﺪﺟﺎل ﻏﺪاة ﻓﺨﻔﻀﺖ ﻓﻴﻪ ورﻓﻌﺖ ﺣﺘﻰ ﻇﻨﻨﺎه ﻓﻰ ﻃﺎءﻓﺔ اﻟﻨﺨﻞ ﻓﻘﺎل ﻏﻴﺮ اﻟﺪﺟﺎل أﺧﻮﻓﻨﻰ ﻋﻠﻴﻜﻢ إن ﻳﺨﺮج وأﻧﺎ ﻓﻴﻜﻢ ﻓﺎٔﻧﺎ ﺣﺡﻴﺡﻪ دوﻧﻜﻢ وإن ﻳﺨﺮج وﻟﺴﺖ ﻓﻴﻜﻢ ﻓﺎﻣﺮؤ ﺣﺡﻴﺞ ﻧﻔﺴﻪ واﻟﻠّﻪ ﺧﻠﻴﻔﺘﻰ ﻋﻠﻰ ﻛﻞ ﻣﺴﻠﻢ إﻧﻪ ﺷﺎب ﻗﻄﻂ ﻋﻴﻨﻪ ﻃﺎﻓﻴﺔ ﻛﺎٔﻧﻰ أﺷﺒﻬﻪ ﺑﻌﺒﺪ اﻟﻌﺰى ﺑﻦ ﻗﻄﻦ ﻓﻤﻦ أدرﻛﻪ ﻣﻨﻜﻢ ﻓﻠﻴﻘﺮأ ﻋﻠﻴﻪ ﻓﻮاﺗﺢ ﺳﻮرة اﻟﻜﻬﻒ ﻓﺎٕﻧﻪ ﺧﺎرج ﺧﻠﺔ ﺑﻴﻦ اﻟﺸﺎم واﻟﻌﺮاق ﻓﻌﺎث ﻳﻤﻴﻨﺎ وﻋﺎث ﺷﻤﺎﻟﺎ ﻳﺎﻋﺒﺎد اﻟﻠّﻪ ﻓﺎٔﺛﺒﺘﻮا ﻗﻠﻨﺎ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻓﻤﺎ ﻟﺒﺜﻪ ﻓﻰ اﻟﺎٔرض ﻗﺎل أرﺑﻌﻮن ﻳﻮﻣﺎ ﻳﻮم ﻛﺴﻨﺔ وﻳﻮم ﻛﺸﻬﺮ وﻳﻮم ﻛﺡﻤﻌﺔ وﺳﺎٔءر أﻳﺎﻣﻪ ﻛﺎٔﻳﺎﻣﻜﻢ ﻗﻠﻨﺎ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻓﺬاك اﻟﻴﻮم اﻟﺬى ﻛﺴﻨﺔ أﺗﻜﻔﻴﻨﺎ ﻓﻴﻪ ﺻﻠﺎة ﻳﻮم ﻗﺎل ﻟﺎ أﻗﺪروا ﻟﻪ ﻗﺪره ﻗﻠﻨﺎ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ وﻣﺎ إﺳﺮاﻋﻪ ﻓﻰ اﻟﺎٔرض ﻗﺎل ﻛﺎﻟﻐﻴﺚ اﺳﺘﺪﺑﺮﺗﻪ اﻟﺮﻳﺢ ﻓﻴﺎٔﺗﻰ ﻋﻠﻰ اﻟﻘﻮم ﻓﻴﺪﻋﻮﻫﻢ ﻓﻴﻮٔﻣﻨﻮن ﺑﻪ وﻳﺴﺘﺡﻴﺒﻮن ﻟﻪ ﻓﻴﺎٔﻣﺮ اﻟﺴﻤﺎء ﻓﺘﻤﻄﺮ واﻟﺎٔرض ﻓﺘﻨﺒﺖ ﻓﺘﺮوح ﻋﻠﻴﻬﻢ ﺳﺎرﺣﺘﻬﻢ أﻃﻮل ﻣﺎﻛﻨﺎﻧﺖ درا وأﺷﺒﻌﻪ ﺿﺮوﻋﺎ وأﻣﺪه ﺧﻮاﺻﺮ ﺛﻢ ﻳﺎٔﺗﻰ اﻟﻘﻮم ﻓﻴﺪﻋﻮﻫﻢ ﻓﻴﺮدون ﻋﻠﻴﻪ ﻗﻮﻟﻪ ﻓﻴﻨﺼﺮف ﻋﻨﻬﻢ ﻓﻴﺼﺒﺤﻮن ﻣﻤﺤﻠﻴﻦ ﻟﻴﺲ ﺑﺎٔﻳﺪﻳﻬﻢ ﺷﻰء ﻣﻦ أﻣﻮاﻟﻬﻢ وﻳﻤﺮ ﺑﺎﻟﺨﺮﺑﺔ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﻬﺎ اﺧﺮﺟﻰ ﻛﻨﻮزك ﻓﺘﺘﺒﻌﻪ ﻛﻨﻮزﻫﺎ ﻛﻴﻌﺎﺳﻴﺐ اﻟﻨﺨﻞ ﺛﻢ ﻳﺪﻋﻮ رﺟﻞ ﻣﻤﺘﻠﺌﺎ ﺷﺎﺑﺎ ﻓﻴﻀﺮﺑﻪ ﺑﺎﻟﺴﻴﻒ ﻓﻴﻘﻄﻌﻪ ﺟﺰﻟﺘﻴﻦ رﻣﻴﺔ اﻟﻐﺮض ﺛﻢ ﻳﺪﻋﻮه ﻓﻴﻘﺒﻞ وﻳﺘﻬﻠﻞ وﺟﻬﻪ وﻳﻀﺤﻚ ﻓﺒﻴﻨﻤﺎ ﻫﻮ ﻛﺬﻟﻚ إذ ﺑﻌﺚ اﻟﻠّﻪ اﻟﻤﺴﻴﺢ ﺑﻦ ﻣﺮﻳﻢ ﻓﻴﻨﺰل ﻋﻨﺪ اﻟﻤﻨﺎرة اﻟﺒﻴﻀﺎء ﺷﺮﻗﻰ دﻣﺸﻖ ﺑﻴﻦ ﻣﻬﺮوذﺗﻴﻦ واﺿﻊ ﻛﻔﻴﻪ ﻋﻠﻰ أﺟﻨﺤﺔ ﻣﻠﻜﻴﻦ إذا ﻃﺎٔﻃﺎٔ رأﺳﻪ ﻗﻄﺮ وإذا رﻓﻌﻪ ﺗﺤﺪر ﻣﻨﻪ ﺟﻤﺎن اﻟﻠﻮٔﻟﻮٔ ﻓﻠﺎ ﻳﺤﻞ ﻟﻜﺎﻓﺮ ﻳﺡﺪ رﻳﺢ ﻧﻔﺴﻪ إﻟﺎ ﻣﺎت وﻧﻔﺴﻪ ﻳﻨﺘﻬﻰ ﺣﻴﺚ ﻳﻨﺘﻬﻰ ﻃﺮﻓﻪ ﻓﻴﻄﻠﻴﻪ ﺣﺘﻰ ﻳﺪرﻛﻪ ﺑﺒﺎب ﻟﺪ ﻓﻴﻘﺘﻠﻪ ﺛﻢ ﻳﺎٔﺗﻰ ﻋﻴﺴﻰ ﻗﻮم ﻗﺪ ﻋﺼﻤﻬﻢ اﻟﻠّﻪ ﻣﻨﻪ ﻓﻴﻤﺴﺢ ﻋﻦ وﺟﻮﻫﻬﻢ وﻳﺤﺪﺛﻬﻢ ﺑﺪرﺟﺎﺗﻬﻢ ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﺒﻴﻨﻤﺎ ﻫﻮ ﻛﺬﻟﻚ إذ أوﺣﻰ اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ إﻟﻰ ﻋﻴﺴﻰ إﻧﻰ ﻗﺪ أﺧﺮﺟﺖ ﻋﺒﺎدا ﻟﻰ ﻟﺎﻳﺪان ﻟﺎٔﺣﺪ ﺑﻘﺘﺎﻟﻬﻢ ﻓﺤﺮز ﻋﺒﺎدى إﻟﻰ اﻟﻄﻮر وﻳﺒﻌﺚ اﻟﻠّﻪ ﻳﺎٔﺟﻮج وﻣﺎٔﺟﻮج وﻫﻢ ﻣﻦ ﻛﻞ ﺣﺪب ﻳﻨﺴﻠﻮن ﻓﻴﻤﺮ أواءﻟﻬﻢ ﻋﻠﻰ ﺑﺤﻴﺮة ﻃﺒﺮﻳﺔ ﻓﻴﺸﺮﺑﻮن ﻣﺎﻓﻴﻬﺎ وﻳﻤﺮ آﺧﺮﻫﻢ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻟﻘﺪ ﻛﺎن ﺑﻬﺬه ﻣﺮة ﻣﺎء وﻳﺤﻀﺮ ﻧﺒﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻴﺴﻰ وأﺻﺤﺎﺑﻪ ﺣﺘﻰ ﻳﻜﻮن رأس اﻟﺜﻮر ﻟﺎٔﺣﺪﻫﻢ ﺧﻴﺮا ﻣﻦ ﻣﺎءة دﻳﻨﺎر ﻟﺎٔﺣﺪﻛﻢ اﻟﻴﻮم ﻓﻴﺮﻏﺐ ﻋﻴﺴﻰ وأﺻﺤﺎﺑﻪ إﻟﻰ اﻟﻠّﻪ ﺟﻞ وﻋﻠﺎ ﻓﻴﺮﺳﻞ ﻋﻠﻴﻬﻢ اﻟﻨﻐﻒ ﻓﻰ رﻗﺎﺑﻬﻢ ﻓﻴﺼﺒﺤﻮن ﻓﺮﺳﻰ ﻛﻤﻮت ﻧﻔﺴﻰ واﺣﺪة ﺛﻢ ﻳﻬﺒﻂ ﻋﻴﺴﻰ وأﺻﺤﺎﺑﻪ إﻟﻰ اﻟﺎٔرض ﻓﻠﺎ ﻳﺡﺪون ﻓﻰ اﻟﺎٔرض ﻣﻮﺿﻊ ﺷﺒﺮ إﻟﺎ ﻣﻠﺎٔه زﻫﻤﻬﻢ وﻧﺘﻨﻬﻢ ﻓﻴﺮﻏﺐ ﻋﻴﺴﻰ وأﺻﺤﺎﺑﻪ إﻟﻰ اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻓﻴﺮﺳﻞ ﻃﻴﺮا ﻛﺎٔﻋﻨﺎق اﻟﺒﺨﺖ ﻓﺘﺤﻤﻠﻬﻢ ﻓﺘﻄﺮﺣﻬﻢ ﺣﻴﺚ ﺷﺎء اﻟﻠّﻪ ﺛﻢ ﻳﺮﺳﻞ اﻟﻠّﻪ ﻣﻄﺮا ﻟﺎ ﻳﻜﻦ ﻣﻨﻪ ﺑﻴﺖ ﻣﺪر وﻟﺎ وﺑﺮ ﻓﻴﻐﺴﻞ اﻟﺎٔرض ﺣﺘﻰ ﻳﺘﺮﻛﻬﺎ ﻛﺎﻟﺰﻟﻘﺔ ﺛﻢ ﻳﻘﺎل ﻟﻠﺎٔرض اﻧﺒﺘﻰ ﺛﻤﺮﺗﻚ وردى ﺑﺮﻛﺘﻚ ﻓﻴﻮﻣﺌﺬ ﺗﺎٔﻛﻞ اﻟﻌﺼﺎﺑﺔ ﻣﻦ اﻟﺮﻣﺎﻧﺔ وﻳﺴﺘﻈﻠﻮن ﺑﻘﺤﻔﻬﺎ وﻳﺒﺎرك اﻟﻠّﻪ ﻓﻰ اﻟﺮﺳﻞ ﺣﺘﻰ أن اﻟﻠﻘﺤﺔ ﻣﻦ اﻟﺎٕﺑﻞ ﻟﺘﻜﻔﻰ اﻟﻔﺌﺎم ﻣﻦ اﻟﻨﺎس واﻟﻠﻘﺤﺔ ﻣﻦ اﻟﺒﻘﺮ ﻟﺘﻜﻔﻰ اﻟﻘﺒﻴﻠﺔ ﻣﻦ اﻟﻨﺎس واﻟﻠﻘﺤﺔ ﻣﻦ اﻟﻘﻨﻢ ﻟﺘﻜﻔﻰ اﻟﻔﺨﺬ ﻣﻦ اﻟﻨﺎس ﻓﺒﻴﻨﻤﺎﻫﻢ ﻛﺬﻟﻚ إذ ﺑﻌﺚ اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ رﻳﺤﺎ ﻃﻴﺒﺔ ﻓﺘﺎٔﺧﺬﻫﻢ ﺗﺤﺖ آﺑﺎﻃﻬﻢ ﻓﺘﻘﺒﺾ روح ﻛﻞ ﻣﻮٔﻣﻦ وﻛﻞ ﻣﺴﻠﻢ وﻳﺒﻘﻰ ﺷﺮار اﻟﻨﺎس ﻳﺘﻬﺎرﺟﻮن ﻓﻴﻬﺎ ﺗﻬﺎرج اﻟﺤﻤﺮ ﻓﻌﻠﻴﻬﻢ ﺗﻘﻮم اﻟﺴﺎﻋﺔ
9928- en-Nevvâs b. Sem'ân radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir sabah Deccâl'den o kadar çok bahsetti ki, onun hurmalığın içinde olduğunu sandık. O'na doğru gittiğimizde hâlimizin farkına varmış olacak ki bize sordu:
'Neyiniz var?' Dedik ki:
'Ey Allah Resûlü, sabahleyin Deccâl'den o kadar çok bahsettin ki hatta biz hurmalığın içinde olduğunu sandık.'
'Hakkınızda korktuğum başka bir Deccâl'dır. Zira ben sağken Deccâl çıkarsa ona karşı sizi savunurum. Eğer çıktığında ben yoksam, o zaman herkes kendisini savunsun. Mâmâfih her müslüman hakkında Allah ona karşı savunmada vekilimdir. O (Deccâl) kısa kıvırcık saçlı, tek gözlü bir delikanlıdır, tıpkı Abdu'l-Uzzâ b. Katan'a benziyor. Kim ona erişirse ona karşı Kehf sûresinin ilk ayetlerini okusun. O Şam ile Irak arasından çıkacak; sağa sola saldırıp azgınlaşacak. Ey Allah'ın kulları sebât ediniz!' buyurdu.
Dedik ki: 'Ey Allah Resûlü! O yeryüzünde ne kadar kalacak?' Şöyle buyurdu:
'Kırk gün kalacak; ancak onun bir günü bir yıl gibi, bir günü bir ay gibi, bir günü bir hafta gibi, diğer günleri ise sizin şimdiki günleriniz gibi olacaktır.'
Dedik ki: 'Ey Allah Resûlü! Bir yıl gibi olan günde bize bir günlük namaz yetecek mi?' Şöyle buyurdu:
'Hayır (yetmez), siz o uzun günde, normal günlerinizdeki her namaz vakti kadar namazı hesap ederek kılın!'
'Peki onun yeryüzündeki hızı nedir?'
'O, rüzgârın sürüklediği yağmur gibidir. Bir kavme gidecek, onları dâvet edecek, onlar da ona iman edip dâvetini kabul edecekler. Göğe emredecek, yağmur yağdıracak, yere söyleyecek bitki bitirecek. Hayvanları akşamleyin dönerken, memeleri süt dolu dönecek, karınları da doymuş olup bol süt verecekler. Sonra başka bir kavme varacak onları dâvet edecek, ama onlar onu reddedecekler. Bunun üzerine onlardan ayrılacak. Sabahleyin o zümrede bir kıtlık başgösterecek. Ellerinde mallarından hiç bir şey kalmıyacak. Bir harabeye uğrayacak: 'Haydi hazinelerini çıkart!' diyecek. Oranın hazineleri arı kovanları gibi kendisini izleyecek. Sonra gençlik ve neşe dolu bir çocuk çağıracak ve onu kılıçla bir darbe indirip ikiye bölecek. Sonra ona: 'Haydi kalk!' diye çağıracak. Büyük bir sevinç ve parlak yüzle dirilecek. O böyleyken Allah, Meryem oğlu Mesih'i, gökten, iki boyalı elbise içinde Şam'ın doğusundaki Beyaz Minare'ye, elini iki meleğin kanatlarına koymuş bir halde indirecek. Başını eğdiği zaman su damlayacak, kaldırdığı zaman inci dâneleri gibi düşecek. Soluğunu duyan kâfir hemen ölecek. Onun soluğu, kendi gözünün görebildiği yere kadar gidecek ve duyulacak. Sonra Mesih onun peşine düşüp Led kapısında ona yetişerek öldürecektir.
Sonra İsâ, Allah'ın onun şerrinden koruduğu bir topluluğun yanına gelecek, yüzlerini okşayıp her birine cennetteki derecesine göre hitâp edecektir.
Sonra Allah, İsâ'ya: 'Ben bazı kullarımı çıkardım ki kimse onlarla savaşamaz. Haydi kullarımı Tûr dağına götür!' diye vahyedecek. Sonra her tepeden akın edip gelen Ye'cûc-Me'cûc'u gönderecek. Onların ilk bölümü Taberiye gölüne gidip oradaki suyun hepsini içecek. Sonradan gelenleri orada su bulamayarak şöyle diyecekler: 'Hani bir zaman burada su vardı, şimdi ne oldu?' İsâ ile ashâbı (Tûr dağında) muhasara altına alınacaklar. Hatta o gün onlardan biri için bir öküzün başı bugünkü yüz dinarınızdan daha değerli olacak.
Bunun üzerine İsâ ve arkadaşları Allah'a yalvaracaklar. Allah Ye'cuc ve Me'cûc'un boyunlarına deve musallat kılacak ve hep birlikte tek kişinin ölümü gibi yere serilip ölecekler. İsâ ve arkadaşları tepeden indiklerinde onların leşleri ve pis kokularından başka bir şey ile karşılaşamayacaklar. Allah'dan onların oradan bir an önce kaldırılmasını dileyecekler. Allah da oraya deve boynu gibi büyük kuşlar gönderecek ve onları alıp Allah'ın dilediği yere götürüp atacaklar.
Sonra Allah bolca yağmur yağdıracak. Orayı ayna gibi tertemiz kılacak. Sonra yere şöyle denilecek: 'Haydi meyvelerini bitir, bereketini ver!' Bunun üzerine yeryüzü bitkilerini bitirecek. O gün cemaat nar yiyecek ve onun kabuğu altında gölgelenecekler. Allah her şeye bereket ihsan edecek. Yeni doğurmuş bir devenin sütü bir sürü insana yetecek, yeni doğuran bir ineğin sütü bir kabileye yetecek, bir koyunun sütü bir topluluğa yetecek. Ondan sonra Allah güzel kokulu bir rüzgâr gönderecek hepsinin koltuk altlarından geçecek ve her müslüman ve mü'minin ruhunu alacak, geride insanların kötüleri kalacak, eşekler gibi herc-ü merc olacaklar ve Kıyamet işte onların üstüne kopacak.'"
Diğer rivayette "Hani bir zamanlar burada su vardı" ifadesinden sonra şöyle geçmektedir: "Sonra yürüyüp Beytü'l-Makdis dağı olan Ağaçlı dağa varacaklar ve diyecekler ki 'Yeryüzünde öldürmedik kimse bırakmadık. Şimdi sıra göktekileri öldürmeye geldi.' Ondan sonra oklarını göğe doğrultup atacaklar. Allah onların oklarını kanlı olarak geri döndürecektir." Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.
9928- Bu hadisi Müslim (fiten 110-1, s. 2250-5), Ebû Dâvud (4321), Tirmizî (2240) ve İbn Mâce (4075-6), Abdurrahman b. Yezîd b. Câbir an Yahyâ b. Câbir an Abdirrahman b. Cübeyr b. Nufeyr an ebîhî ani'n-Nevvâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٢٩ وﻟﻠﻘﺰوﻳﻨﻰ ﺑﻀﻌﻒ ﻧﺤﻮه ﻋﻦ أﺑﻰ أﻣﺎﻣﺔ وﻓﻴﻪ إن ﻣﻦ ﻓﺘﻨﺘﻪ أن ﻳﻘﻮل ﻟﺎٔﻋﺮاﺑﻰ أرأﻳﺖ إن ﺑﻌﺜﺖ إﻟﻴﻚ أﺑﺎك وأﻣﻚ أﺗﺸﻬﺪ أﻧﻰ رﺑﻚ ﻓﻴﻘﻮل ﻧﻌﻢ ﻓﻴﺘﻤﺜﻞ ﺑﻪ ﺷﻴﻄﺎﻧﺎن ﻓﻰ ﺻﻮرة أﺑﻴﻪ وأﻣﻪ ﻓﻴﻘﻮﻟﺎن ﻳﺎﺑﻨﻰ اﺗﺒﻌﻪ ﻓﺎٕﻧﻪ رﺑﻚ وﻓﻴﻪ ﻟﺎ ﻳﺒﻘﻰ ﺷﻰء ﻣﻦ اﻟﺎٔرض إﻟﺎ وﻃﺎٔه إﻟﺎ ﻣﻜﺔ واﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﻓﺎٕﻧﻪ ﻟﺎ ﻳﺎٔﺗﻴﻬﻤﺎ ﻣﻦ ﻧﻘﺐ ﻣﻦ أﻧﻘﺎﺑﻬﺎ إﻟﺎ ﻟﻘﻴﺘﻪ اﻟﻤﻠﺎءﻛﺔ ﺑﺎﻟﺴﻴﻮف ﺻﻠﺘﺔ ﺣﺘﻰ ﻳﻨﺰل ﻋﻨﺪاﻟﻈﺮﻳﺐ اﻟﺎٔﺣﻤﺮ ﻋﻨﺪ ﻣﻨﻘﻄﻊ اﻟﺴﺒﺨﺔ ﻓﺘﺮﺟﻒ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﺑﺎٔﻫﻠﻬﺎ ﺛﻠﺎث رﺟﻔﺎت ﻓﻠﺎ ﻳﺒﻘﻰ ﻣﻨﺎﻓﻖ وﻟﺎ ﻣﻨﺎﻓﻘﺔ إﻟﺎ ﺧﺮج إﻟﻴﻪ ﻓﺘﻨﻔﻰ اﻟﺨﺒﻴﺚ ﻣﻨﻬﺎ ﻛﻤﺎ ﻳﻨﻔﻰ اﻟﻜﻴﺮ ﺧﺒﺚ اﻟﺤﺪﻳﺪ وﻳﺪﻋﻰ ذﻟﻚ اﻟﻴﻮم ﻳﻮم اﻟﺨﻠﺎص ﻗﺎﻟﺖ أم ﺷﺮﻳﻚ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻓﺎٔﻳﻦ اﻟﻌﺮب ﻳﻮﻣﺌﺬ ﻗﺎل ﻫﻢ ﻳﻮﻣﺌﺬ ﻗﻠﻴﻞ وﺟﻠﻬﻢ ﺑﺒﻴﺖ اﻟﻤﻘﺪس وإﻣﺎﻣﻬﻢ رﺟﻞ ﺻﺎﻟﺢ ﻓﺒﻴﻨﻤﺎ إﻣﺎﻣﻬﻢ ﺗﻘﺪم ﻳﺼﻠﻰ ﺑﻬﻢ اﻟﺼﺒﺢ إذ ﻧﺰل ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻋﻴﺴﻰ وﻓﻴﻪ أن أﻳﺎﻣﻪ أرﺑﻌﻮن ﺳﻨﺔ اﻟﺴﻨﺔ ﻛﻨﺼﻒ ﺳﻨﺔ واﻟﺴﻨﺔ ﻛﺎﻟﺸﻬﺮ واﻟﺸﻬﺮ ﻛﺎﻟﺡﻤﻌﺔ وآﺧﺮ أﻳﺎﻣﻪ ﻛﺎﻟﺸﺮرة ﻳﺼﺒﺢ أﺣﺪﻛﻢ ﻋﻠﻰ ﺑﺎب اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﻓﻠﺎ ﻳﺒﻠﻎ ﺑﺎﺑﻬﺎ اﻟﺎٓﺧﺮ ﺣﺘﻰ ﻳﻤﺴﻰ ﻓﻘﻴﻞ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻛﻴﻒ ﻧﺼﻠﻰ ﻓﻰ ﺗﻠﻚ اﻟﺎٔﻳﺎم اﻟﻘﺼﺎر ﻗﺎل ﺗﻘﺪرون ﻓﻴﻬﺎ اﻟﺼﻠﺎة ﻛﻤﺎ ﺗﻘﺪروﻧﻬﺎ ﻓﻰ ﻫﺬه اﻟﺎٔﻳﺎم اﻟﻄﻮال ﺛﻢ ﺻﻠﻮا ﻓﻴﻜﻮن ﻋﻴﺴﻰ ﻓﻰ أﻣﺘﻰ ﺣﻜﻤﺎ وﻋﺪﻟﺎ وإﻣﺎﻣﺎ ﻣﻘﺴﻄﺎ ﻳﺪق اﻟﺼﻠﻴﺐ وﻳﺬﺑﺢ اﻟﺨﻨﺰﻳﺮ وﻳﻀﻊ اﻟﺡﺰﻳﺔ وﺗﺘﺮك اﻟﺼﺪﻗﺔ ﻓﻠﺎ ﻳﺴﻌﻰ ﻋﻠﻰ ﺷﺎة وﻟﺎ ﺑﻌﻴﺮ وﺗﺮﻓﻊ اﻟﺸﺤﻨﺎء واﻟﺘﺒﺎﻏﺾ وﺗﻨﺰع ﺣﻤﺔ ﻛﻞ ذات ﺣﻤﺔ ﺣﺘﻰ ﻳﺪﺧﻞ اﻟﻮﻟﻴﺪ ﻳﺪه ﻓﻰ ﻓﻰ اﻟﺤﻴﺔ ﻓﻠﺎ ﺗﻀﺮه وﺗﻔﺮ اﻟﻮﻟﻴﺪة اﻟﺎٔﺳﺪ ﻓﻠﺎ ﻳﻀﺮﻫﺎ وﻳﻜﻮن اﻟﺬءب ﻓﻰ اﻟﻐﻨﻢ ﻛﺎٔﻧﻪ ﻛﻠﺒﻬﺎ وﺗﻤﻠﺎٔ اﻟﺎٔرض ﻣﻦ اﻟﺴﻠﻢ ﻛﻤﺎ ﻳﻤﻠﺎٔ اﻟﺎٕﻧﺎء ﻣﻦ اﻟﻤﺎء ﺗﻜﻮن اﻟﻜﻠﻤﺔ واﺣﺪة ﻓﻠﺎ ﻳﻌﺒﺪ إﻟﺎ اﻟﻠّﻪ وﺗﻀﻊ اﻟﺤﺮب أوزارﻫﺎ وﺗﺴﻠﺐ ﻗﺮﻳﺶ ﻣﻠﻜﻬﺎ وﺗﻜﻮن اﻟﺎٔرض ﻛﻔﺎﺛﻮر اﻟﻔﻀﺔ ﺗﻨﺒﺖ ﻧﺒﺎﺗﻬﺎ ﺑﻌﻬﺪ آدم ﺣﺘﻰ ﻳﺡﺘﻤﻊ اﻟﻨﻔﺮ ﻋﻠﻰ اﻟﻘﻄﻒ ﻣﻦ اﻟﻌﻨﺐ ﻓﻴﺸﺒﻌﻬﻢ وﻳﺡﺘﻤﻊ اﻟﻨﻔﺮ ﻋﻠﻰ اﻟﺮﻣﺎﻧﺔ ﻓﺘﺸﺒﻌﻬﻢ وﻳﻜﻮن اﻟﺜﻮر ﺑﻜﺬا وﻛﺬا ﻣﻦ اﻟﻤﺎل وﺗﻜﻮن اﻟﻔﺮس ﺑﺎﻟﺪرﻳﻬﻤﺎت ﻗﻴﻞ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ وﻣﺎ ﻳﺮﺧﺺ اﻟﻔﺮس ﻗﺎل ﻟﺎ ﻳﺮﻛﺐ ﻟﺤﺮب أﺑﺪا ﻗﻴﻞ ﻟﻪ ﻓﻤﺎ ﻳﻐﻠﻰ اﻟﺜﻮر ﻗﺎل ﺗﺤﺮث اﻟﺎٔرض ﻛﻠﻬﺎ وإن ﻗﺒﻞ ﺧﺮوج اﻟﺪﺟﺎل ﺛﻠﺎث ﺳﻨﻮات ﺷﺪاد ﻳﺼﻴﺐ اﻟﻨﺎس ﻓﻴﻬﺎ ﺟﻮع ﺷﺪﻳﺪ ﻳﺎٔﻣﺮ اﻟﻠّﻪ اﻟﺴﻤﺎء ﻓﻰ اﻟﺴﻨﺔ اﻟﺎٔوﻟﻰ أن ﺗﺤﺒﺲ ﺛﻠﺚ ﻣﻄﺮﻫﺎ وﻳﺎٔﻣﺮ اﻟﺎٔرض ﻓﺘﺤﺒﺲ ﺛﻠﺚ ﻧﺒﺎﺗﻬﺎ ﺛﻢ ﻳﺎٔﻣﺮ اﻟﺴﻤﺎء ﻓﻰ اﻟﺴﻨﺔ اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ ﻓﺘﺤﺒﺲ ﺛﻠﺜﻰ ﻣﻄﺮﻫﺎ وﻳﺎٔﻣﺮ اﻟﺎٔرض ﻓﺘﺤﺒﺲ ﺛﻠﺜﻰ ﻧﺒﺎﺗﻬﺎ ﺛﻢ ﻳﺎٔﻣﺮ اﻟﺴﻤﺎء ﻓﻰ اﻟﺴﻨﺔ اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ ﻓﺘﺤﺒﺲ ﻣﻄﺮﻫﺎ ﻛﻠﻬﺎ ﻓﻠﺎﺗﻘﻄﺮ ﻗﻄﺮة وﻳﺎٔﻣﺮ اﻟﺎٔرض ﻓﺘﺤﺒﺲ ﻧﺒﺎﺗﻬﺎ ﻛﻠﻬﺎ ﻓﻠﺎ ﺗﻨﺒﺖ ﺧﻀﺮا ﻓﻠﺎ ﻳﺒﻘﻰ ذات ﻇﻠﻒ إﻟﺎ ﻫﻠﻜﺖ إﻟﺎ ﻣﺎﺷﺎء اﻟﻠّﻪ ﻗﻴﻞ ﻓﻤﺎ ﻳﻌﻴﺶ اﻟﻨﺎس ذﻟﻚ اﻟﺰﻣﺎن ﻗﺎل اﻟﺘﻬﻠﻴﻞ واﻟﺘﻜﺒﻴﺮ واﻟﺘﺴﺒﻴﺢ واﻟﺘﺤﻤﻴﺪ وﻳﺡﺰى ذﻟﻚ ﻋﻨﻬﻢ ﻣﺡﺰأة اﻟﻄﻌﺎم ﻗﺎل اﻟﻤﺤﺎرﺑﻰ ﻳﻨﺒﻐﻰ أن ﻳﺪﻓﻊ ﻫﺬا اﻟﺤﺪﻳﺚ إﻟﻰ اﻟﻤﻮٔدب ﺣﺘﻰ ﻳﻌﻠﻤﻪ اﻟﺼﺒﻴﺎن ﻓﻰ اﻟﻜﺘﺎب
9929- İbn Mâce zayıf bir senedle, benzerini Ebû Ümâme'den nakletti.
Onda şöyle geçmektedir: "Onun fitnesinden birisi de bir bedeviye şöyle demesidir: 'Annen ile babanı diriltirsem, senin Rabbin olduğuma inanır mısın?' O da: 'Evet' diyecek. Bunun üzerine iki şeytan onun anne ve babasının kılığına girerek ona görünecekler ve şöyle diyecekler: 'Yavrum ona tâbi ol! O senin Rabbindir.'"
Yine onda şöyle geçer: "Mekke, Medine dışında yeryüzünde gitmedik ve dolaşmadık yer bırakmayacak. Mekke ile Medine'nin hangi köşesine varıp girmek isterse, elinde kılıç bir melek onu oradan kovalayacak. Sonunda çorak arazinin bulunduğu Zuraybu'l-Ahmer'e konaklayacak. Bunun üzerine Medine üç kere sarsılacak.
Erkek-dişi ne kadar münafık varsa hepsi oradan çıkıp ona gidecek. Böylece Medine onlardan, demirin körük ateşiyle temizlendiği gibi temizlenecektir. O güne: 'Kurtuluş günü' denilecek."
Ümmü Şerîk dedi ki: "Ey Allah Resûlü! O zaman Araplar nerede olacak?" Şöyle buyurdu: "Onlar o zaman az olacaklar, çoğunluğu Beytü'l-Makdis'te bulunacak, imamları da salih bir adam olacaktır. İmamları öne geçip sabah namazı kıldırırken İsâ inecek."
Onda ayrıca şöyle geçmektedir: "Deccâl'in günleri, kırk yıldır. O zaman, bir yıl yarım yıl; bir yıl bir ay, bir ay bir hafta gibi olacak. Kalan son günleri de kıvılcım gibi kısa olacak, öyle ki sabahleyin Medine'nin bir kapısında bulunan bir adam öbür kapıya gidemeden akşam olacak." Denildi ki: "Ey Allah Resûlü! O zaman nasıl namaz kılacağız?" "Uzun günlerde saatlerini hesaplayıp kıldığınız gibi o zaman da namazlarınız için vakitleri öyle hesaplar, ona göre namaz kılarsınız" buyurdu.
"Sonra İsa, ümmetimin içinde adâletle hükmedecek; haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, zekâtı bırakacak. Ne koyun, ne de deveye zekât memuru gönderilmeyecek. İnsanlar arasındaki düşmanlıklar ve kin kalkacak. Akrep ve yılanların zehirleri olmayacak, hatta bir çocuk eliyle yılanla oynayacak da yılan onu sokmayacak. Kız çocuğu arslanı zorlayacak da arslan ona ilişmeyecek. Kurt koyunlar arasında sanki bir çoban köpeği gibi bekleyip duracak. Kabın su ile dolduğu gibi yeryüzü din birliği ile dolacak. Allah'tan başka kimseye tapılmayacak. Harp, kavga adına hiç bir şey kalmayacak. Kureyş kabilesinden hükümdarlığı alınacak. Yeryüzü gümüş sofrası gibi olacak. Bitkisini Âdem'in zamanındaki gibi bitirecek. Bir salkım üzümle bir nefer doyacak. Bir grup insan bir narla doyacak. Bir öküzün fiyatı şu kadar şu kadar olacak, bir kaç dirhemle bir at satın alınacak."
Denildi ki:
"Ey Allah Resûlü! Neden at o kadar ucuz olacak?"
"Savaş olmayacağı için ona gerek kalmayacak."
"Neden öküz o kadar pahalı olacak?"
"Yeryüzünün tümü ekileceği için çok gerekli olacak. Deccâl çıkmadan önce, yeryüzünde üç zor yıl olacak. İnsanlar açlık ve kıtlıkla karşı karşıya kalacaklar. Allah göğe birinci yılda yağmurun üçte birini tutmasını, yere de bitkinin üçte birini tutmasını emredecek. İkinci yılda göğe yağmurun üçte ikisini tutmasını, yere de bitkisinin üçte ikisini tutmasını emredecek. Üçüncü yılda göğe yağmurun tümünü tutmasını emredecek; hatta bir damla bile yağmur yağdırmayacak. Yere de bitkinin hepsini tutmasını emredecek, tek bitki bile bitirmeyecek. Allah'ın diledikleri dışında tüm toynaklı hayvanlar helak olacak."
"Peki o zaman insanların gıdası ne olacak?"
"Onların gıdası, tehlîl, tekbir, tesbih ve tahmîd olacak. Bunlar onlar için yemek yerini tutacaktır" buyurdu.
Muhâribî: "Bu hadisin bir öğretmene verilip okullarda çocuklara öğretmesi sağlanmalıdır" dedi.
9929- Bu hadisi İbn Mâce (4077), Alî b. Muh. an Abdirrahman el-Muhâribî an İsm. b. Râfi' an Ebî Zür'a Yahyâ b. e. Amr an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti.

٩٩٣٠ اﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص رﻓﻌﻪ إن ﻳﺎٔﺟﻮج وﻣﺎٔﺟﻮج ﻣﻦ وﻟﺪ آدم وﻟﻮ أرﺳﻠﻮا ﻟﺎٔﻓﺴﺪوا ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺎس ﻣﻌﺎﺷﻬﻢ وﻟﻦ ﻳﻤﻮت ﻣﻨﻬﻢ رﺟﻞ إﻟﺎ ﺗﺮك ﻣﻦ ذرﻳﺘﻪ أﻟﻔﺎ ﻓﺼﺎﻋﺪا وإن ﻣﻦ وراءﻫﻢ ﺛﻠﺎث أﻣﻢ ﺗﺎول وﺗﺎرﻧﺲ وﻣﻨﺴﻚ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ واﻟﺎٔوﺳﻂ
9930- İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ye'cûc-Me'cûc, Âdem'in neslindendir. Onlar insanlara gönderilse, yaşantılarını (bütünüyle) ifsâd ederler. Onlardan biri ardında zürriyetinden binden fazla kişi bırakmaksızın ölmeyecek. Onların ardından üç ümmet gelecektir: Tâvil, Târnes ve Mensek."
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr ve'l-Evsat'ta.
9930- Râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' VIII, 6).

٩٩٣١ وﻟﻪ ﻋﻦ ﺣﺬﻳﻔﺔ رﻓﻌﻪ ﻳﺎٔﺟﻮج أﻣﺔ وﻣﺎٔﺟﻮج أﻣﺔ وﻛﻞ أﻣﺔ أرﺑﻌﻤﺎءة أﻟﻒ أﻣﺔ ﻟﺎﻳﻤﻮت اﻟﺮﺟﻞ ﺣﺘﻰ ﻳﻨﻈﺮ إﻟﻰ أﻟﻒ ذﻛﺮ ﺑﻴﻦ ﻳﺪﻳﻪ ﻣﻦ ﺻﻠﺒﻪ ﻛﻞ ﻗﺪ ﺣﻤﻞ اﻟﺴﻠﺎح ﻗﻠﺖ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻔﻬﻢ ﻟﻨﺎ ﻗﺎل ﻫﻢ ﺛﻠﺎﺛﺔ أﺻﻨﺎف ﻓﺼﻨﻒ ﻣﻨﻬﻢ أﻣﺜﺎل اﻟﺎٔرز ﻗﻠﺖ وﻣﺎ اﻟﺎٔرز ﻗﺎل ﺷﺡﺮ ﺑﺎﻟﺸﺎم ﻃﻮل اﻟﺸﺡﺮ ﻋﺸﺮون وﻣﺎءة زراع ﻓﻰ اﻟﺴﻤﺎء ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻫﻮٔﻟﺎء اﻟﺬﻳﻦ ﻟﺎ ﻳﻘﻮل ﻟﻬﻢ ﺟﺒﻞ وﻟﺎ ﺣﺪﻳﺪ وﺻﻨﻒ ﻣﻨﻬﻢ ﻳﻔﺘﺮش ﺑﺎٔذﻧﻪ وﻳﻠﺘﺤﻒ ﺑﺎﻟﺎٔﺧﺮى ﻟﺎﻳﻤﺮون ﺑﻔﻴﻞ وﻟﺎ وﺣﺶ وﻟﺎ ﺟﻤﻞ وﻟﺎ ﺧﻨﺰﻳﺮ إﻟﺎ أﻛﻠﻮه وﻣﻦ ﻣﺎت ﻣﻨﻬﻢ أﻛﻠﻮه ﻣﻘﺪﻣﺘﻬﻢ ﺑﺎﻟﺸﺎم وﺳﺎﻗﺘﻬﻢ ﺑﺨﺮاﺳﺎن ﻳﺸﺮﺑﻮن أﻧﻬﺎر اﻟﻤﺸﺮق وﺑﺤﻴﺮة ﻃﺒﺮﻳﺔ
9931- Onun Huzeyfe'den rivayeti:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ye'cûc bir ümmettir. Me'cûc de bir ümmettir. Her biri dörtyüz bin ümmettir. Onlardan her birinin soyundan eli silahlı bin erkek görmeden ölmez." Dedim ki:
"Ey Allah Resûlü! Onları bize anlatır mısın?" dedim. Şöyle buyurdu:
"Onlar üç sınıftır. Onların bir sınıfı erz gibidir."
"Erz ne demektir?"
"O, Şam'da bir ağaçtır ki uzunluğu yüzyirmi arşındır. Göğe doğru yükselir" buyurdu ve ondan sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şunu ilave etti:
"Bunlara ne dağ dayanır, ne de demir. Onların ikinci sınıfı da kulaklarının birini serer, öbürünü de kendisine yorgan yapıp öyle yatar. Fil, yabani hayvan, deve ve domuz ne görürlerse yerler. Birisi öldüğünde de onu yerler. Onların bir ucu Şam'da, bir ucu Horasan'da olacaktır. Doğu nehirlerinin tümünü ve Taberiye gölünü de içip kurutacaklardır."
9931- Râvilerinden Yahyâ b. Saîd el-Attâr zayıftır (Mecma' VIII, 6).

٩٩٣٢ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ ﺣﺪﺛﻨﺎ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻋﻦ اﻟﺪﺟﺎل ﻓﻜﺎن ﻓﻴﻤﺎ ﺣﺪﺛﻨﺎ ﺑﻪ أن ﻗﺎل ﻳﺎٔﺗﻰ اﻟﺪﺟﺎل وﻫﻮ ﻣﺤﺮم ﻋﻠﻴﻪ أن ﻳﺪﺧﻞ ﻧﻘﺎب اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﻓﻴﻨﺘﻬﻰ إﻟﻰ ﺑﻌﺾ اﻟﺴﺒﺎخ اﻟﺘﻰ ﺑﺎﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﻓﻴﺨﺮج إﻟﻴﻪ ﻳﻮﻣﺌﺬ رﺟﻞ ﻫﻮ ﺧﻴﺮ اﻟﻨﺎس أو ﻣﻦ ﺧﻴﺮ اﻟﻨﺎس ﻓﻴﻘﻮل أﺷﻬﺪ أﻧﻚ دﺟﺎل اﻟﺬى ﺣﺪﺛﻨﺎ ﻋﻨﻚ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺣﺪﻳﺜﻪ ﻓﻴﻘﻮل اﻟﺪﺟﺎل أرأﻳﺘﻢ إن ﻗﺘﻠﺖ ﻫﺬا ﺛﻢ أﺣﻴﻴﺘﻪ ﻫﻞ ﺗﺸﻜﻮن ﻓﻰ اﻟﺎٔﻣﺮ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻟﺎ ﻓﻴﻘﺘﻠﻪ ﻳﺤﻴﻴﻪ ﻓﻴﻘﻮل ﺣﻴﻦ ﻳﺤﻴﻴﻪ واﻟﻠّﻪ ﻣﺎ ﻛﻨﺖ ﻗﻂ أﺷﺪ ﺑﺼﻴﺮة ﻣﻨﻰ اﻟﻴﻮم ﻓﻴﻘﻮل اﻟﺪﺟﺎل أﻗﺘﻠﻪ ﻓﻠﺎ ﻳﺴﻠﻂ ﻋﻠﻴﻪ
9932- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize Deccâl'dan bahsetti. Anlattıkları arasında şunlar da vardı: 'Deccâl gelecek. Ama Medine'nin yollarına girmesi yasaklanacaktır. Medine'nin bazı işlenmemiş tarlalarına kadar konaklayacak. O gün ona karşı insanların en hayırlısı çıkacak ve şöyle diyecek:

'Şehâdet ederim ki sen, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in bize bildirdiği Deccâlsin.' Deccâl da topluluğa şöyle diyecek:
'Ne dersiniz acaba, şu adamı öldürüp diriltsem durumumdan şüphe eder misiniz?'
'Hayır' diyecekler ve Deccâl adamı öldürüp diriltecek. Deccâl onu diriltirken adam şöyle diyecek: 'Vallahi kendimi bugünkü kadar basiretli görmemiştim.' Deccâl yine: Onu öldüreyim mi? diyecek ama öldüremeyecek.'
9932- Bu hadisi Buhârî (fadâ'ilu'l-Medine 9, II, 223; fiten 27, VIII, 103) ve Müslim (fiten 112, s. 2256), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٣٣ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﺑﻨﺤﻮه وﻓﻴﻪ ﻗﻮل اﻟﺮﺟﻞ ﻫﺬا اﻟﺪﺟﺎل اﻟﺬى ذﻛﺮ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻴﺎٔﻣﺮ ﺑﻪ ﻓﻴﺸﺒﺢ ﻓﻴﻘﻮل ﺧﺬوه واﺷﺒﺤﻮه ﻓﻴﻮﺳﻊ ﻇﻬﺮه وﺑﻄﻨﻪ ﺿﺮﺑﺎ ﻓﻴﻘﻮل أﻣﺎ ﺗﻮٔﻣﻦ ﺑﻰ ﻓﻴﻘﻮل أﻧﺖ اﻟﻤﺴﻴﺢ اﻟﻜﺬاب ﻓﻴﻮٔﻣﺮ ﺑﻪ ﻓﻴﻮﺷﺮ ﺑﺎﻟﻤﺌﺸﺎر ﻣﻦ ﻣﻔﺮﻗﻪ ﺣﺘﻰ ﻳﻔﺮق ﺑﻴﻦ رﺟﻠﻴﻪ ﺛﻢ ﻳﻤﺸﻰ اﻟﺮﺟﺎل ﺑﻴﻦ ﻗﻄﻌﺘﻴﻦ ﺛﻢ ﻳﻘﻮل ﻟﻪ ﻗﻢ ﻓﻴﺴﺘﻮى ﻗﺎءﻣﺎ ﺛﻢ ﻳﻘﻮل ﻟﻪ أﺗﻮٔﻣﻦ ﺑﻰ ﻓﻴﻘﻮل ﻣﺎأزددت ﻓﻴﻚ إﻟﺎ ﺑﺼﻴﺮة ﺛﻢ ﻳﻘﻮل ﻳﺎأﻳﻬﺎ اﻟﻨﺎس إﻧﻪ ﻟﺎ ﻳﻔﻌﻞ ﺑﻌﺪ ﺑﺎٔﺣﺪ ﻣﻦ اﻟﻨﺎس ﻓﻴﺎٔﺧﺬه اﻟﺪﺟﺎل ﻟﻴﺬﺑﺤﻪ ﻓﻴﺡﻌﻞ ﻣﺎﺑﻴﻦ رﻗﺒﺘﻪ إﻟﻰ ﺗﺮﻗﻮﺗﻪ ﻧﺤﺎﺳﺎ ﻓﻠﺎ ﻳﺴﺘﻄﻴﻊ إﻟﻴﻪ ﺳﺒﻴﻠﺎ ﻓﻴﺎٔﺧﺬ ﺑﻴﺪﻳﻪ ورﺟﻠﻴﻪ ﻓﻴﻘﺬف ﺑﻪ ﻓﻴﺤﺴﺐ اﻟﻨﺎس إﻧﻤﺎ ﻗﺬﻓﻪ ﺑﺎﻟﻨﺎر وإﻧﻤﺎ أﻟﻘﻰ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻫﺬا أﻋﻈﻢ اﻟﻨﺎس ﺷﻬﺎدة ﻋﻨﺪ رب اﻟﻌﺎﻟﻤﻴﻦ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ
9933- Benzeri diğer rivayet:
Onda şöyle geçer: "Adam: 'İşte Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in zikrettiği deccâl budur' dediği zaman, deccâl etrafındakilere emrederek: 'Onu alıp çarmıha gerin!' diyecek. Adamın karnı ve sırtı yediği darbelerden dolayı genişleyecek. O zaman Deccâl şöyle diyecek: 'Nasıl şimdi bana inanıyor musun?' Adam:
'Hayır; sen yalancı Mesîh Deccâl'sin' diyecek. Bu defa tepesinden başlayarak iki bacağını birbirinden ayırana dek bir testere ile biçip ikiye bölecek. İnsanlar iki parçanın arasından geçecekler. Sonra ona: 'Haydi kalk bakalım!' diyecek, o da ayağa kalkıp doğrulacak. Ondan sonra ona: 'Nasıl şimdi bana inanıyor musun?' diye soracak. O da: 'Şimdi seni daha iyi tanıdım' diyecek. Sonra insanlara şöyle hitap edecek: 'Ey insanlar! Artık bu (Deccâl) insanlara bir şey yapamayacak.' Bunun üzerine Deccâl, onu (mü'min adamı) boğazlamak için tutacak, ama (adamın) boynu ile köprücük kemiği arası bakıra dönüşecek ve ona hiçbir şey yapamıyacaktır.

Ondan sonra onu (mü'mini) elleri ve ayaklarından tutup fırlatacak insanlar onu cehenneme fırlattığını sanacaklar. Oysa o cennete konulmuş olacaktır.' Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: 'İşte âlemlerin Rabbi katında en büyük şehît budur.' Buhârî ile Müslim.
9933- Bu rivâyeti Müslim (fiten 113, s. 2256-7), Muh. b. Abdillah b. Kuhzâz an Abdillah b. Osmân an Ebî Hamza an Kays b. Vehb an Ebî'l-Veddâk an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.

٩٩٣٤ ﺣﺬﻳﻔﺔ رﻓﻌﻪ ﻟﺎٔﻧﺎ أﻋﻠﻢ ﺑﻤﺎ ﻣﻊ اﻟﺪﺟﺎل ﻣﻨﻪ ﻣﻌﻪ ﺑﻬﺮان ﻳﺡﺮﻳﺎن أﺣﺪﻫﻤﺎ رأى اﻟﻌﻴﻦ ﻣﺎء أﺑﻴﺾ واﻟﺎٔﺧﺮ رأى اﻟﻌﻴﻦ ﻧﺎر ﺗﺎٔﺟﺞ ﻓﺎٕﻣﺎ أدرك أﺣﺪ ﻓﻠﻴﺎٔت اﻟﻨﻬﺮ اﻟﺬى ﻳﺮاه ﻧﺎرا وﻟﻴﻐﻤﺾ ﺛﻢ ﻟﻴﻄﺎٔﻃﻰء رأﺳﻪ ﻓﻴﺸﺮب ﻣﻨﻪ ﻓﺎٕﻧﻪ ﻣﺎء ﺑﺎرد وإن اﻟﺪﺟﺎل ﻣﻤﺴﻮح اﻟﻌﻴﻦ ﻋﻠﻴﻬﺎ ﻇﻔﺮة ﻏﻠﻴﻈﺔ ﻣﻜﺘﻮب ﺑﻴﻦ ﻋﻴﻨﻴﻪ ﻛﺎﻓﺮ ﻳﻘﺮأه ﻛﻞ ﻣﻮٔﻣﻦ ﻛﺎﺗﺐ وﻏﻴﺮ ﻛﺎﺗﺐ
9934- Huzeyfe radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Deccâlin yanında yeralanları ondan bile iyi bilirim: Onun yanında iki nehir akmaktadır. Biri görünürde bembeyaz sudur. İkincisi görünürde alevli ateştir. Ona erişen kimse alevli ateş olarak gördüğü nehrin yanına gelsin. Sonra gözlerini kapayarak başını eğip ondan içsin. Çünkü o ateş değil buz gibi soğuk sudur. Deccâlin gözü kapalıdır. Gözünün üzerinde kalın bir deri vardır. İki gözü arasında 'Kâfir' yazılıdır. Okur yazar olsun, olmasın her mü'min onu rahatlıkla okuyacaktır."
9934- Bu hadisi Buhârî (fiten 26, VIII, 103), Müslim (fiten 105-8, s. 2249-50) ve Ebû Dâvud (4315), Rib'î an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٣٥ وﻓﻰ رواﻳﺔ اﻟﺪﺟﺎل أﻋﻮر اﻟﻌﻴﻦ اﻟﻴﺴﺮى ﺟﻔﺎل اﻟﺸﻌﺮ ﻣﻌﻪ ﺟﻨﺔ وﻧﺎر ﻓﻨﺎره ﺟﻨﺔ وﺟﻨﺘﻪ ﻧﺎر ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ وأﺑﻰ داود
9935- Diğer rivayet:
"Deccalin sol gözü kördür. Saçı ve kılı boldur. Kendi cennet ve cehennem vardır. Aslında onun cenneti cehennem; cehennemi de cennettir."
Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.
9935- Bu hadisi Buhârî (fiten 26, VIII, 103), Müslim (fiten 105-8, s. 2249-50) ve Ebû Dâvud (4315), Rib'î an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٣٦ اﻟﻤﻐﻴﺮة ﻣﺎﺳﺎٔل أﺣﺪ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻋﻦ اﻟﺪﺟﺎل أﻛﺜﺮ ﻣﻤﺎ ﺳﺎٔﻟﺘﻪ وإﻧﻪ ﻗﺎل ﻟﻰ ﻣﺎﻳﻀﺮك ﻣﻨﻪ ﻗﻠﺖ إﻧﻬﻢ ﻳﻘﻮﻟﻮن إن ﻣﻌﻪ ﺟﺒﻞ ﺧﺒﺰ وﻧﻬﺮ ﻣﺎء ﻗﺎل ﻫﻮ أﻫﻮن ﻋﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻣﻦ ذﻟﻚ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ
9936- el-Muğîre radiyallahu anh'dan:
"Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'e Deccâl hakkında sorduğum kadar hiç kimse sormamıştır. Bana buyurdu ki: 'Sana hiçbir zararı dokunmaz.'
Dedim ki: 'Diyorlar ki onun yanında bir ekmek dağı, bir de su nehri varmış.' Şöyle buyurdu: 'O, Allah katında çok kıymetsiz bir şeydir.' Buhârî ile Müslim.
9936- Bu hadisi Buhârî (fiten 26/1, VIII, 101-2) ve Müslim (fiten 115, s. 2258), İsmaîl b. e. Hâlid an Kays ani'l-Muğîre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٣٧ أم ﺷﺮﻳﻚ رﻓﻌﺘﻪ ﻟﻴﻔﺮ اﻟﻨﺎس ﻣﻦ اﻟﺪﺟﺎل ﻓﻰ اﻟﺡﺒﺎل ﻗﻠﺖ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻓﺎٔﻳﻦ اﻟﻌﺮب ﻳﻮﻣﺌﺬ ﻗﺎل ﻫﻢ ﻗﻠﻴﻞ ﻟﻤﺴﻠﻢ واﻟﺘﺮﻣﺬى
9937- Ümmü Şerîk radiyallahu anhâ'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İnsanlar Deccâlden dağa kaçacaklar." Dedim ki: "Ey Allah Resûlü! O zaman Araplar nerde olacak?"
"O zaman (sayıca) çok az olacaklardır" buyurdu. Müslim ve Tirmizî.
9937- Bu hadisi Müslim (fiten 125, s. 2266) ve Tirmizî (3930), İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir an Ümmi Şerîk asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٣٨ ﻋﻤﺮان ﺣﺼﻴﻦ رﻓﻌﻪ ﻣﻦ ﺳﻤﻊ اﻟﺪﺟﺎل ﻓﻠﻴﻨﺎٔ ﻋﻨﻪ ﻓﻮاﻟﻠّﻪ إن اﻟﺮﺟﻞ ﻟﻴﺎٔﺗﻴﻪ ﻳﺤﺴﺐ أﻧﻪ ﻣﻮٔﻣﻦ ﻓﻴﺘﺒﻌﻪ ﺑﻤﺎ ﺑﻌﺚ ﺑﻪ ﻣﻦ اﻟﺸﺒﻬﺎت ﻟﺎٔﺑﻰ داود
9938- İmran b. Husayn radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Deccali duyan ondan kaçsın. Vallahi kişi ona gelir de onun saçtığı şüphelerden dolayı onu mü'min zanneder ve ona tâbi olur." Ebû Dâvud.
9938- Bu hadisi Ebû Dâvud (4319), Mûsâ b. İsm. an Cerîr an Humeyd b. Hilâl an Ebî'd-Dehmâ an İmrân senedi ile tahrîc etti.

٩٩٣٩ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻣﺎﻣﻦ ﺧﻠﻖ آدم إﻟﻰ ﻗﻴﺎم اﻟﺴﺎﻋﺔ ﺧﻠﻖ أﻛﺒﺮ ﻣﻦ اﻟﺪﺟﺎل
9939- İmrân b. Husayn radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamete kadar Âdem neslinden Deccâlden daha iri insan yaratılmayacaktır."
9939- Bu hadisi Müslim (fiten 126-7, s. 2266-7), Eyyûb es-Sahtiyânî an Humeyd b. Hilâl an İmrân asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٩٤٠ وﻓﻰ رواﻳﺔ أﻣﺮ أﻛﺒﺮ ﻣﻦ اﻟﺪﺟﺎل ﻟﻤﺴﻠﻢ
9940- Diğer rivayette: "Deccâlden daha büyük bir hadise" olarak geçmektedir. Müslim
9940- Bu hadisi Müslim (fiten 126-7, s. 2266-7), Eyyûb es-Sahtiyânî an Humeyd b. Hilâl an İmrân asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٩٤١ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ رﻓﻌﻪ إن اﻟﻠّﻪ ﻟﻴﺲ ﺑﺎٔﻋﻮر أﻟﺎ إن اﻟﻤﺴﻴﺢ اﻟﺪﺟﺎل أﻋﻮر اﻟﻌﻴﻦ اﻟﻴﻤﻨﻰ ﻛﺎٔن ﻋﻴﻨﻴﻪ ﻋﻨﺒﺔ ﻃﺎﻓﺌﺔ
9941- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Şüphesiz Allah tek gözlü değildir; Deccâl ise tek gözlüdür. Sağ gözü kördür. Gözü büzülmüş bir üzüm tanesi gibidir."
9941- Bu hadisi Buhârî (fiten 26, VIII, 102), Müslim (fiten 100, s. 2247-8), Ebû Dâvud (4757) ve Tirmizî (2235), Nâfi' ve Sâlim an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٤٢ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﺗﻌﻠﻤﻮن أﻧﻪ ﻟﻴﺲ ﻳﺮى أﺣﺪ ﻣﻨﻜﻢ رﺑﻪ ﺣﺘﻰ ﻳﻤﻮت وأﻧﻪ ﻣﻜﺘﻮب ﺑﻴﻦ ﻋﻴﻨﻴﻪ ﻛﺎﻓﺮ ﻳﻘﺮأه ﻣﻦ ﻛﺮه ﻋﻤﻠﻪ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ وأﺑﻰ داود واﻟﺘﺮﻣﺬى
9942- Diğer rivayet:
"Ölünceye kadar hiçbirinizin Rabbini görmeyeceğini bilirsiniz. İki gözü arasında 'Kâfir' yazılıdır. Onun yaptıklarından hoşlanmayan rahatlıkla bunu görüp okuyabilecektir." Buhârî, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizî.
9942- Bu hadisi Buhârî (fiten 26, VIII, 102), Müslim (fiten 100, s. 2247-8), Ebû Dâvud (4757) ve Tirmizî (2235), Nâfi' ve Sâlim an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٤٣ وﻟﻬﻢ ﻋﻦ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ ﻣﺎﻣﻦ ﻧﺒﻰ إﻟﺎ وﻗﺪ أﻧﺬر أﻣﺘﻪ اﻟﺎٔﻋﻮر اﻟﻜﺬاب أﻟﺎ إﻧﻪ أﻋﻮر وإن رﺑﻜﻢ ﻟﻴﺲ ﺑﺎٔﻋﻮر ﻣﻜﺘﻮب ﺑﻴﻦ ﻋﻴﻨﻴﻪ ك ف ر
9943- Onların Enes'ten rivayeti:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hiçbir peygamber yoktur ki, ümmetini tek gözlü, yalancı deccâle karşı uyarmış olmasın. Dikkat edin! O, tek gözlüdür. Rabbiniz tek gözlü değildir. Onun iki gözü arasında 'Ke Fe Re' (harfleri) yazılıdır."
9943- Bu hadisi Buhârî (fiten 26, VIII, 103), Müslim (fiten 101-3, s. 2248), Ebû Dâvud (4316-7) ve Tirmizî (2245), Katâde an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٤٤ ﻋﺒﺎدة ﺑﻦ اﻟﺼﺎﻣﺖ رﻓﻌﻪ إﻧﻰ ﺣﺪﺛﺘﻜﻢ ﻋﻦ اﻟﺪﺟﺎل ﺣﺘﻰ ﺧﺸﻴﺖ أن ﻟﺎ ﺗﻌﻘﻠﻮا إن اﻟﻤﺴﻴﺢ اﻟﺪﺟﺎل ﻗﺼﻴﺮ أﻓﺤﺞ ﺟﻌﺪ أﻋﻮر ﻣﻄﻤﻮس اﻟﻌﻴﻦ ﻟﻴﺴﺖ ﺑﻨﺎﺗﺌﺔ وﻟﺎ ﺟﺤﺮاء ﻓﺎٕن اﻟﺘﺒﺲ ﻋﻠﻴﻜﻢ ﻓﺎﻋﻠﻤﻮا أن رﺑﻜﻢ ﻟﻴﺲ ﺑﺎٔﻋﻮر ﻟﺎٔﺑﻰ داود
9944- Ubâde b. es-Sâmit radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Anlayamazsınız endişesiyle sizi Deccâle karşı uyardım. Mesîh Deccâl kısa boylu, apışık ayaklı, kıvırcık saçlı ve tek gözlüdür, gözü ne şişkin, ne de çukurdur. Eğer şaşıracak olursanız, şunu bilin ki Rabbiniz tek gözlü (kör) değildir." Ebû Dâvud.
9944- Bu hadisi Ebû Dâvud (4320), Hayve b. Şurayh an Bakiyye an Bahîr an Hâlid b. Ma'dân an Amr b. el-Esved an Cünâde b. e. Umeyye an Ubâde senedi ile tahrîc etti.

٩٩٤٥ وﻟﻪ وﻟﻠﺘﺮﻣﺬى ﻋﻦ أﺑﻲ ﻋﺒﻴﺪة ﺑﻦ اﻟﺡﺮاح ﻧﺤﻮه وﻓﻴﻪ ﻟﻌﻠﻪ ﺳﻴﺪرﻛﻪ ﺑﻌﺾ ﻣﻦ رآﻧﻰ وﺳﻤﻊ ﻛﻠﺎﻣﻰ ﻗﺎﻟﻮا ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻓﻜﻴﻒ ﻗﻠﻮﺑﻨﺎ ﻳﻮﻣﺌﺬ ﻗﺎل ﻣﺜﻠﻬﺎ ﻳﻌﻨﻰ اﻟﻴﻮم أو ﺧﻴﺮا
9945- O (Ebû Dâvud) ve Tirmizî, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh radiyallahu anh'dan:
Onda şöyle geçer: "Kim bilir belki beni görüp de söylediklerimi duyanların bazıları onu idrak eder."
Dediler ki: "Ey Allah Resûlü! O gün kalplerimiz nasıl olacak?"
"Aynı şimdiki gibi ya da daha iyi olacaktır" buyurdu.
9945- Bu hadisi Ebû Dâvud (4756) ve Tirmizî (2234), Hammâd b. Seleme an Hâlid el-Hazzâ' an Abdillah b. Şakîk an Abdillah b. Sürâka an Ebî Ubeyde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٩٤٦ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ أﻧﻪ ﺳﺎٔل اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻋﻦ اﻟﺪﺟﺎل ﻓﻘﺎل ﻫﻮ ﻳﻮﻣﻪ ﻫﺬا ﻗﺪ أﻛﻞ اﻟﻄﻌﺎم وإﻧﻰ أﻋﻬﺪ إﻟﻴﻜﻢ ﻓﻴﻪ ﻋﻬﺪا ﻟﻦ ﻳﻌﻬﺪه ﻧﺒﻰ إﻟﻰ أﻣﺘﻪ إن ﻋﻴﻨﻪ اﻟﻴﻤﻨﻰ ﻣﻤﺴﻮﺣﺔ ﺟﺎﺣﻈﺔ ﻟﺎ ﺣﺪﻗﺔ ﻟﻬﺎ ﻛﺎٔﻧﻬﺎ ﻧﺨﺎﻋﺔ ﻓﻰ ﺧﺎءط وﻋﻴﻨﻪ اﻟﻴﺴﺮى ﻛﺎٔﻧﻬﺎ ﻛﻮﻛﺐ درى وﻣﻌﻪ ﻣﺜﻞ اﻟﺡﻨﺔ واﻟﻨﺎر ﻓﻨﺎره ﺟﻨﺔ وﻣﺎؤه ﻧﺎر أﻟﺎ وﺑﻴﻦ ﻳﺪﻳﻪ رﺟﻠﺎن ﻳﻨﺬران أﻫﻞ اﻟﻘﺮى ﻓﺎٕذا ﺧﺮﺟﺎ ﻣﻦ ﻗﺮﻳﺔ دﺧﻠﻬﺎ أول أﺻﺤﺎب اﻟﺪﺟﺎل ﻟﺮزﻳﻦ
9946- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
"O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e Deccâl hakkında sordu. Şöyle buyurdu: 'O bugün bile yemek yemiş, sağdır. Onun hakkında hiçbir peygamberin ümmetine vermediği bilgiyi vereceğim. Onun sağ gözü sönüktür, ışıksızdır, (gözbebeği yoktur, duvara yapıştırılmış bir sümük gibidir. Sol gözü ise parlayan bir yıldız gibidir. Beraberinde hem cennet, hem de cehennem bulunur. Fakat cehennemi cennet, suyu da ateştir. Dikkat edin! Ondan önce kasaba halkını uyaracak iki adam dolaşacaktır. Bir kasabadan çıktıkları zaman, oraya Deccâlin taraftarlarının ilki girecektir." Rezîn.

٩٩٤٧ أﺑﻮ ﺑﻜﺮ رﻓﻌﻪ اﻟﺪﺟﺎل ﻳﺨﺮج ﻣﻦ أرض ﺑﺎﻟﻤﺸﺮق ﻳﻘﺎل ﻟﻬﺎ ﺧﺮاﺳﺎن ﻳﺘﺒﻌﻪ أﻗﻮام ﻛﺎٔن وﺟﻮﻫﻬﻢ اﻟﻤﺡﺎن اﻟﻤﻄﺮﻗﺔ
9947- Ebû Bekr radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Deccâl, doğudan Horasan denilen yerden çıkacaktır. Onlara, yüzleri deri kalkanlarını andıran bir kavim tâbi olacaktır." Tirmizî
9947- Bu hadisi Tirmizî (2237), Revh b. Ubâde an Saîd b. e. Arûbe an Ebî't-Teyyân ani'l-Muğîre b. Subey' an Amr b. Hureys an Ebî Bekr senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٩٤٨ أﺑﻮ ﺑﻜﺮة رﻓﻌﻪ ﻳﻤﻜﺚ أﺑﻮ اﻟﺪﺟﺎل وأﻣﻪ ﺛﻠﺎﺛﻴﻦ ﻋﺎﻣﺎ ﻟﺎ ﻳﻮﻟﺪ ﻟﻬﻤﺎ وﻟﺪ ﺛﻢ ﻳﻮﻟﺪ ﻟﻬﻤﺎ ﻏﻠﺎم أﻋﻮر أﺿﺮ ﺷﻰء وأﻗﻠﻪ ﻣﻨﻔﻌﺔ ﺗﻨﺎم ﻋﻴﻨﺎه وﻟﺎ ﻳﻨﺎم ﻗﻠﺒﻪ ﺛﻢ ﻧﻌﺖ ﻟﻨﺎ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﺑﻮﻳﻪ ﻓﻘﺎل أﺑﻮه ﻃﻮال ﺿﺮب اﻟﻠﺤﻢ ﻛﺎٔن أﻧﻔﻪ ﻣﻨﻘﺎر وأﻣﻪ اﻣﺮأة ﻓﺮﺿﺎﺧﻴﺔ ﻃﻮﻳﻠﺔ اﻟﺜﺪﻳﻴﻦ ﻗﺎل أﺑﻮ ﺑﻜﺮة ﻓﺴﻤﻌﻨﺎ ﺑﻤﻮﻟﻮد ﻗﺪ وﻟﺪ ﻋﻠﻰ ﻫﺬه اﻟﺼﻔﺔ ﻓﻰ ﻳﻬﻮد اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﻓﺬﻫﺒﺖ أﻧﺎ واﻟﺰﺑﻴﺮ ﺑﻦ اﻟﻌﻮام ﺣﺘﻰ دﺧﻠﻨﺎ ﻋﻠﻰ أﺑﻮﻳﻪ ﻓﺎٕذا ﻧﻌﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻴﻬﻤﺎ ﻓﻘﻠﻨﺎ ﻫﻞ ﻟﻜﻤﺎ وﻟﺪ ﻓﻘﺎﻟﺎ ﻣﻜﺜﻨﺎ ﺛﻠﺎﺛﻴﻦ ﻋﺎﻣﺎ ﻟﺎ ﻳﻮﻟﺪ ﻟﻨﺎ وﻟﺪ ﺛﻢ وﻟﺪ ﻟﻨﺎ ﻏﻠﺎم أﻋﻮر أﺿﺮ ﺷﻰء وأﻗﻠﻪ ﻣﻨﻔﻌﺔ ﺗﻨﺎم ﻋﻴﻨﺎه وﻟﺎ ﻳﻨﺎم ﻗﻠﺒﻪ ﻓﺨﺮﺟﻨﺎ ﻣﻦ ﻋﻨﺪﻫﻤﺎ ﻓﺎٕذا ﻫﻮ ﻣﻨﺡﺪل ﻓﻰ اﻟﺸﻤﺲ ﻓﻰ ﻗﻄﻴﻔﺔ وﻟﻪ ﻫﻤﻬﻤﺔ ﻓﻜﺸﻒ ﻋﻦ رأﺳﻪ ﻓﻘﺎل ﻣﺎﻗﻠﺘﻤﺎ ﻗﻠﻨﺎ وﻫﻞ ﺳﻤﻌﺖ ﻣﺎﻗﻠﻨﺎ ﻗﺎل ﻧﻌﻢ ﺗﻨﺎم ﻋﻴﻨﺎى وﻟﺎ ﻳﻨﺎم ﻗﻠﺒﻰ ﻫﻤﺎ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى
9948- Ebû Bekre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Deccâlin annesi ile babasının tam otuz yıl çocukları olmayacaktır. Ondan sonra, yarardan çok zararı olacak, tek gözlü bir çocukları olacak. Gözleri uyuyacak, ama kalbi uyumayacaktır." Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize onun ebeveynini anlattı: "Babası, uzun boylu, tıknaz, burnu gagaya benzeyen bir adamdır. Annesi; memeleri uzun ve tombuldur."
Ebû Bekre dedi ki: "Sonradan Medine yahudileri arasında böyle bir çocuğun doğduğunu duyduk. Zübeyr b. Avvam ile gidip çocuğun anne babasının yanına girdik. Baktık ki, aynı Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in anlattığı gibiler. Dedik ki: 'Çocuğunuz var mı?' Şöyle dediler:
'Tam otuz yıl çocuğumuz olmadı. Sonra bize, yararından çok zararı olan tek gözlü bir çocuğumuz oldu. Onun gözleri uyuyor, kalbi uyumuyor.'
Hemen yanlarından çıktık; baktık güneşe karşı bir kadifeye sarılmış bir bebek mırıldanıyor. Yüzünü açıp şöyle dedi:
'Ne dediniz?'
'Bir şeyler dedik; dediklerimizi duydun mu?'
'Evet, gözlerim uyur ama kalbim uyumaz' dedi." İkisi de Tirmizî'ye ait.
9948- Bu hadisi Tirmizî (2248), Abdullah b. Muâviye an Hammâd b. Seleme an Alî b. Zeyd an Abdirrahman b. e. Bekr an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٩٤٩ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ ﻳﺘﺒﻊ اﻟﺪﺟﺎل ﻣﻦ ﻳﻬﻮد أﺻﻔﻬﺎن ﺳﺒﻌﻮن أﻟﻔﺎ ﻋﻠﻴﻬﻢ اﻟﻄﻴﺎﻟﺴﺔ ﻟﻤﺴﻠﻢ
9949- Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Deccâle, İsfahân yahudilerinden ipek giymiş yetmişbin kişi uyacaktır." Müslim
9949- Bu hadisi Müslim (fiten 125, s. 2266), Mansûr b. e. Muzâhim an Yahyâ b. Hamza ani'l-Evzâî an İshâk b. Abdillah an ammihî Enes senedi ile tahrîc etti.

٩٩٥٠ ﻣﺤﻤﺪ ﺑﻦ اﻟﻤﻨﻜﺪر رأﻳﺖ ﺟﺎﺑﺮ ﺑﻦ ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﻳﺤﻠﻒ ﺑﺎﻟﻠّﻪ أن اﺑﻦ ﺻﻴﺎد اﻟﺪﺟﺎل ﻗﻠﺖ أﺗﺤﻠﻒ ﺑﺎﻟﻠّﻪ ﻗﺎل ﻓﺎٕﻧﻰ ﺳﻤﻌﺖ ﻋﻤﺮ ﻳﺤﻠﻒ ﺑﺎﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ ﻋﻨﺪ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻠﺎ ﻳﻨﻜﺮه ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ وأﺑﻰ داود
9950- Muhammed b. el-Münkedir radiyallahu anh'dan:
"Câbir b. Abdullah'ı, İbnü's-Sayyâd'ın deccâl olduğuna dair yemin ederken gördüm.
Dedim ki: '(Bu hususta) Allah'a yemin mi ediyorsun?' Şöyle dedi: 'Ömer'in Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in katında bu hususta yemin ettiğini ve Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in buna itiraz etmediğini gördüm.' Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.
9950- Bu hadisi Buhârî (i'tisâm 23, VIII, 158), Müslim (fiten 94, s. 2243) ve Ebû Dâvud (4331), Ubeydullah b. Muâz an ebîhî an Şu'be an Sa'd b. İbr. an Muh. b. el-Münkedir an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٥١ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ أن ﻋﻤﺮ اﻧﻄﻠﻖ ﻣﻊ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻰ رﻫﻂ ﻣﻦ أﺻﺤﺎﺑﻪ ﻗﺒﻞ اﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﺣﺘﻰ وﺟﺪه ﻳﻠﻌﺐ ﻣﻊ اﻟﺼﺒﻴﺎن ﻋﻨﺪ أﻃﻢ ﺑﻨﻰ ﻣﻐﺎﻟﺔ وﻗﺪ ﻗﺎرب اﺑﻦ اﻟﺼﻴﺎد ﻳﻮﻣﺌﺬ اﻟﺤﻠﻢ ﻓﻠﻢ ﻳﺸﻌﺮ ﺣﺘﻰ ﺿﺮب ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻇﻬﺮه ﺑﻴﺪه ﺛﻢ ﻗﺎل ﻟﺎﺑﻦ ﺻﻴﺎد أﺗﺸﻬﺪ أﻧﻰ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻓﻨﻈﺮ إﻟﻴﻪ اﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﻓﻘﺎل أﺷﻬﺪ أﻧﻚ رﺳﻮل اﻟﺎٔﻣﻴﻴﻦ ﻓﻘﺎل اﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﻟﺮﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﺗﺸﻬﺪ أﻧﻰ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻓﺮﻓﻀﻪ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وﻗﺎل آﻣﻨﺖ ﺑﺎﻟﻠّﻪ وﺑﺮﺳﻮﻟﻪ ﺛﻢ ﻗﺎل ﻟﻪ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻣﺎذا ﺗﺮى ﻓﻘﺎل ﻳﺎٔﺗﻴﻨﻰ ﺻﺎدق وﻛﺎذب ﻓﻘﺎل ﻟﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺧﻠﻂ ﻋﻠﻴﻚ اﻟﺎٔﻣﺮ ﺛﻢ ﻗﺎل ﻟﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ إﻧﻰ ﺧﺒﺎٔت ﻟﻚ ﺧﺒﺎٔ ﻓﻘﺎل اﺑﻦ اﻟﺼﻴﺎد ﻫﻮ اﻟﺪخ ﻓﻘﺎل ﻟﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ اﺧﺴﺎٔ ﻓﻠﻦ ﺗﻌﺪو ﻗﺪرك ﻓﻘﺎل ﻋﻤﺮ ذرﻧﻰ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ أﺿﺮب ﻋﻨﻘﻪ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ إن ﻳﻜﻨﻪ ﻓﻠﻦ ﺗﺴﻠﻂ ﻋﻠﻴﻪ وإن ﻟﻢ ﻳﻜﻨﻪ ﻓﻠﺎ ﺧﻴﺮ ﻟﻚ ﻓﻰ ﻗﺘﻠﻪ وﻗﺎل اﺑﻦ ﻋﻤﺮ اﻧﻄﻠﻖ ﺑﻌﺪ ذﻟﻚ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وأﺑﻰ ﺑﻦ ﻛﻌﺐ إﻟﻰ اﻟﻨﺨﻞ اﻟﺘﻰ ﻓﻴﻬﺎ اﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﺣﺘﻰ إذا دﺧﻞ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ اﻟﻨﺨﻞ ﻃﻔﻖ ﻳﺘﻘﻰ ﺑﺡﺬوع اﻟﻨﺨﻞ وﻫﻮ ﻳﺤﺘﻞ أن ﻳﺴﻤﻊ ﻣﻦ اﺑﻦ ﺳﻴﺎد ﺷﻴﺌﺎ ﻗﺒﻞ أن ﻳﺮاه اﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﻓﺮآه ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وﻫﻮ ﻣﻀﻄﺡﻊ ﻋﻠﻰ ﻓﺮاش ﻓﻰ ﻗﻄﻴﻔﺔ ﻟﻪ ﻓﻴﻬﺎ زﻣﺰﻣﺔ ﻓﺮأت أم اﺑﻦ ﺻﻴﺎد رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وﻫﻮ ﻳﺘﻘﻰ ﺑﺡﺬوع اﻟﻨﺨﻞ ﻓﻘﺎﻟﺖ ﻟﺎﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﻳﺎﺻﺎف وﻫﻮ اﺳﻢ اﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﻫﺬا ﻣﺤﻤﺪ ﻓﺜﺎر اﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻟﻮ ﺗﺮﻛﺘﻪ ﺑﻴﻦ ﻗﺎل اﺑﻦ ﻋﻤﺮ ﻓﻘﺎم ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﺎٔﺛﻨﻰ ﻋﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﺑﻤﺎ ﻫﻮ أﻫﻠﻪ ﺛﻢ ذﻛﺮ اﻟﺪﺟﺎل ﻓﻘﺎل إﻧﻰ ﻟﺎٔﻧﺬرﻛﻤﻮه ﻣﺎﻣﻦ ﻧﺒﻰ إﻟﺎ وﻗﺪ أﻧﺬر ﻗﻮﻣﻪ ﻟﻘﺪ أﻧﺬره ﻧﻮح ﻗﻮﻣﻪ وﻟﻜﻦ أﻗﻮل ﻟﻜﻢ ﻓﻴﻪ ﻗﻮﻟﺎ ﻟﻢ ﻳﻘﻠﻪ ﻧﺒﻰ ﻟﻘﻮﻣﻪ ﺗﻌﻠﻤﻮا أﻧﻪ أﻋﻮر وأن اﻟﻠّﻪ ﻟﻴﺲ ﺑﺎٔﻋﻮر
9951- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
"Ömer, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem ile bir grup ashâbıyla gitti. İbn Sayyâd'ın, Benû Mağâle kalesi yanında çocuklarla oynadığını gördü. İbnü's-Sayyâd o günlerde büluğ çağına ermekteydi. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem sırtına eliyle vurdu. O bunun farkına varmadı. Sonra İbn Sayyâd'a dedi ki:
'Benim Allah Resûlü olduğuma şehadet eder misin?' İbn Sayyâd ona bakıp şöyle dedi: 'Şehadet ederim ki sen cahillerin Peygamberisin.' Ondan sonra İbn Sayyâd, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e 'Benim Allah Resûlü olduğuma sen şehadet eder misin?' diye sorunca, Allah Resûlü onu reddederek: 'Ben Allah'a ve peygamberlerine iman ettim' dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:
'Ne görüyorsun?' Cevap verdi: 'Bana doğru olan da geliyor, yalan da geliyor.' Ona şöyle buyurdu: '(Yani) işleri karıştırıyorsun.'
Sonra ona şöyle dedi: 'Senin için bir şey sakladım.'
'Dumandır' dedi.
'Sus, haddini bil!' buyurdu. Bunun üzerine Ömer kızdı ve şöyle dedi:
'Ey Allah Resûlü! Bırak da boynunu vurayım.'
'Eğer o, o (Deccâl) ise ona asla zarar veremezsin. Değilse öldürmende bir fayda yoktur.'
İbn Ömer dedi ki:
Ondan sonra Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem ile Übeyy b. Kâ'b İbn Sayyâd'ın bulunduğu hurmalığa gitti. Hurmalığa girer girmez, İbn Sayyâd'a görünmeden ondan bir şey duymak maksadıyla hurma dallarının arkasına gizlendi. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem onu kadifeden bir döşek üzerine uzanmış bir şeyler mırıldanırken gördü. Hurma dallarının ardında gizlenen Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'i, İbn Sayyâd'ın annesi gördü. İsmi Sâf olan İbn Sayyâd'a annesi şöyle seslendi: 'Ey Sâf! İşte Muhammed!' İbn Sayyâd bunu duyunca hemen yerinden fırladı. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Keşke onu o halinde bıraksaydı.' İbn Ömer dedi ki:
Bunun üzerine Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem ayağa kalkıp Allah'a lâyık olduğu vechiyle hamdü senâda bulundu. Sonra Deccâli anlatarak şöyle buyurdu:
'Sizi ona karşı uyarıyorum. Kavmini ona karşı uyarmayan hiçbir peygamber yoktur. Nuh da kavmini ona karşı uyarmıştır. Ama onun hakkında hiçbir peygamberin kavmine demediği şeyi söyleyeceğim. Şunu iyi bilin ki o tek gözlüdür, Allah ise tek gözlü değildir.'
9951- Bu hadisi Buhârî (enbiyâ 3/1, IV, 105; fiten 26, VIII, 102; cenâiz 80/1, II, 96-7; cihâd 178, IV, 32-3; edeb 97/2, VII, 113-4), Müslim (fiten 95-7, s. 2244-6) ve Tirmizî (2249), ez-Zührî an Sâlim an ebîhî İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٥٢ وﻓﻰ رواﻳﺔ إﻧﻰ ﻗﺪ ﺧﺒﺎٔت ﺧﺒﺎٔ وﺧﺒﺎٔ ﻟﻪ ﻳﻮم ﺗﺎٔﺗﻰ اﻟﺴﻤﺎء ﺑﺪﺧﺎن ﻣﺒﻴﻦ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ وأﺑﻰ داود واﻟﺘﺮﻣﺬى
9952- Diğer rivayet:
"(Resûlullah) 'Senin için bir şey gizledim' demişti ve ona göğün apaçık bir dumanla geleceği gün (için) bir şey gizlemiştir."
Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.
9952- Bu hadisi Buhârî (enbiyâ 3/1, IV, 105; fiten 26, VIII, 102; cenâiz 80/1, II, 96-7; cihâd 178, IV, 32-3; edeb 97/2, VII, 113-4), Müslim (fiten 95-7, s. 2244-6) ve Tirmizî (2249), ez-Zührî an Sâlim an ebîhî İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٥٣ وﻟﻪ وﻟﻤﺴﻠﻢ ﻋﻦ أﺑﻰ ﺳﻌﻴﺪ ﻣﺎﺗﺮى ﻗﺎل أرى ﻋﺮﺷﺎ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﺎء ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺗﺮى ﻋﺮش إﺑﻠﻴﺲ ﻋﻠﻰ اﻟﺒﺤﺮ
9953- O (Tirmizî) ve Müslim, Ebû Sâid'den:
Dedi ki: "Ne görüyorsun?"
"Su üstünde bir taht görüyorum."

"Deniz üzerinde İblis'in tahtını görüyorsun" buyurdu.
9953- Bu hadisi Müslim (fiten 87-9, s. 2241-2) ve Tirmizî (2247), Ebû Nadre an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٥٤ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ ﻗﺎل رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻟﺎﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﻣﺎﺗﺮﺑﺔ اﻟﺡﻨﺔ ﻗﺎل درﻣﻜﺔ ﺑﻴﻀﺎء ﻣﺴﻚ ﻳﺎأﺑﺎ اﻟﻘﺎﺳﻢ ﻗﺎل ﺻﺪﻗﺖ
9954- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
"Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, İbn Sayyâd'a sordu: 'Cennetin toprağı nedir?'
'Ey Ebû'l-Kâsım! Bembeyaz un ve miskdir. deyince: 'Doğru söyledin' buyurdu."
9954- Bu hadisi Müslim (fiten 92-3, s. 2243), Ebû Nadre an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٩٥٥ وﻓﻰ رواﻳﺔ أن اﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﺳﺎٔل اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻋﻦ ﺗﺮﺑﺔ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻘﺎل در ﻣﻜﺔ ﺑﻴﻀﺎء ﻣﺴﻚ ﺧﺎﻟﺺ ﻟﻤﺴﻠﻢ
9955- Diğer rivayet:
"İbn Sayyâd, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'e cennetin toprağını sordu. O da şöyle buyurdu: 'Bembeyaz un ve halis misktir'." Müslim
9955- Bu hadisi Müslim (fiten 92-3, s. 2243), Ebû Nadre an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٩٥٦ وﻋﻨﻪ ﻗﺎل ﺧﺮﺟﻨﺎ ﺣﺡﺎﺟﺎ أو ﻋﻤﺎرا وﻣﻌﻨﺎ اﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﻓﻨﺰﻟﻨﺎ ﻣﻨﺰﻟﺎ ﻓﺘﻔﺮق اﻟﻨﺎس وﺑﻘﻴﺖ أﻧﺎ وﻫﻮ ﻓﺎﺳﺘﻮﺣﺜﺖ ﻣﻨﻪ وﺣﺸﺔ ﺷﺪﻳﺪة ﻣﻤﺎ ﻳﻘﺎل ﻋﻠﻴﻪ وﺟﺎء ﺑﻤﺘﺎﻋﻪ ﻓﻮﺿﻌﻪ ﻣﻊ ﻣﺘﺎﻋﻰ ﻓﻘﻠﺖ إن اﻟﺤﺮ ﺷﺪﻳﺪ ﻓﻠﻮ وﺿﻌﺘﻪ ﺗﺤﺖ ﺗﻠﻚ اﻟﺸﺡﺮة ﻗﺎل ﻓﻔﻌﻞ ﻓﺮﻓﻌﺖ ﻟﻨﺎ ﻏﻨﻢ ﻓﺎﻧﻄﻠﻖ ﻓﺡﺎء ﺑﻌﺲ ﻓﻘﺎل اﺷﺮب أﺑﺎ ﺳﻌﻴﺪ ﻓﻘﻠﺖ إن اﻟﺤﺮ ﺷﺪﻳﺪ واﻟﻠﺒﻦ ﺣﺎر ﻣﺎﺑﻰ إﻟﺎ أﻧﻰ أﻛﺮه أن أﺷﺮب ﻋﻠﻰ ﻳﺪه ﻓﻘﺎل أﺑﺎ ﺳﻌﻴﺪ ﻟﻘﺪ ﻫﻤﻤﺖ أن آﺧﺬ ﺣﺒﻠﺎ ﻓﺎٔﻋﻠﻘﻪ ﺑﺸﺡﺮة ﺛﻢ أﺧﺘﻨﻖ ﻣﻤﺎ ﻳﻘﻮل ﻟﻰ اﻟﻨﺎس ﻳﺎأﺑﺎ ﺳﻌﻴﺪ ﻣﻦ ﺧﻔﻰ ﻋﻠﻴﻪ ﺣﺪﻳﺚ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻣﺎﺧﻔﻰ ﻋﻠﻴﻜﻢ ﻣﻌﺸﺮ اﻟﺎٔﻧﺼﺎر أﻟﺴﺐ ﻣﻦ أﻋﻠﻢ اﻟﻨﺎس ﺑﺤﺪﻳﺚ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﻟﻴﺲ ﻗﺪ ﻗﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻫﻮ ﻛﺎﻓﺮ وأﻧﺎ ﻣﺴﻠﻢ أﻟﻴﺲ ﻗﺪ ﻗﺎل رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻫﻮ ﻋﻘﻴﻢ ﻟﺎ ﻳﻮﻟﺪ ﻟﻪ وﻗﺪ ﺗﺮﻛﺖ وﻟﺪى ﺑﺎﻟﻤﺪﻳﻨﺔ أوﻟﻴﺲ ﻗﺪ ﻗﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻟﺎﻳﺪﺧﻞ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ وﻟﺎ ﻣﻜﺔ وﻗﺪ أﻗﺒﻠﺖ ﻣﻦ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ وأﻧﺎ أرﻳﺪ ﻣﻜﺔ ﻗﺎل أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ ﺣﺘﻰ ﻛﺪت أن أﻋﺬره ﺛﻢ ﻗﺎل أﻣﺎ واﻟﻠّﻪ إﻧﻰ ﻟﺎٔﻋﺮﻓﻪ وأﻋﺮف ﻣﻮﻟﺪه وأﻳﻦ ﻫﻮ اﻟﺎٓن ﻗﻠﺖ ﺗﺒﺎ ﻟﻚ ﺳﺎءر اﻟﻴﻮم
9956- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
"Hac veya umreye gitmek üzere yola çıktık. Yanımızda İbn Sayyâd da vardı. İnsanlar dağıldılar ve İbn Sayyâd ile yalnız kaldım. Hakkında söylenenlerden dolayı ondan çok ürktüm. Eşyasını getirip eşyamın yanına koydu. Dedim ki: 'Hava çok sıcak, eşyanı ağacın altına koysan!' Bu teklifimi kabul edip eşyasını ağacın altına koydu.
Derken bir koyun göründü. Gidip onun sütünden getirdi ve: 'Buyur iç!' dedi. Onun elinden içmek istemediğim için: 'Hava sıcak süt de sıcaktır, canım çekmiyor, içmek istemiyorum' dedim.
'İnsanların hakkımdaki dedikodularından dolayı bir ip alıp ağaçta kendimi asmak istiyorum, ey Ebû Saîd! Siz Ensâr topluluğuna Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in hadisi gizli kaldığı kadar hiç kimseye gizli kalmamıştır. Sen, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in hadisini en iyi bilenlerden biri değil misin?' Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in 'O (Deccâl) kâfirdir' dememiş midir? Halbuki ben müslümanım. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, onun (Deccâlin) kısır olacağını, çocuğunun olmayacağını söylemedi mi? Oysa benim Medine'de bıraktığım çocuğum var. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, onun hakkında Medine ile Mekke'ye giremez, demedi mi? Oysa ben Medine'ye girdim. Oradan da Mekke'ye gitmek üzere yola çıkmış bulunuyorum.'
Ebû Saîd dedi ki: 'Nerdeyse onu mazur görecektim.' Sonra Ebû Saîd dedi ki: 'Vallahi onun nerede doğduğunu ve şimdi nerede olduğunu biliyorum. Kendisine şöyle dedim: 'Geride kalan diğer günlerin hakkında vah senin haline!'
9956- Bu hadisi Müslim (fiten 91, s. 2242-3) ve Tirmizî (2246), el-Cüreyrî an Ebî Nadre an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٥٧ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻗﻴﻞ ﻟﺎﺑﻦ ﺻﻴﺎد أﻳﺴﺮك أﻧﻚ ذاك اﻟﺮﺟﻞ ﻓﻘﺎل ﻟﻮ ﻋﺮض ﻋﻠﻰ ﻣﺎﻛﺮﻫﺖ ﻟﻤﺴﻠﻢ واﻟﺘﺮﻣﺬى
9957- Diğer rivayet:
"İbn Sayyâd'a denildi ki: 'Deccâl olman seni sevindirir mi?'
'Bana teklif edilse geri çevirmezdim' dedi." Müslim ve Tirmizî.
9957- Bu hadisi Müslim (fiten 91, s. 2242-3) ve Tirmizî (2246), el-Cüreyrî an Ebî Nadre an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٥٨ ﻧﺎﻓﻊ ﻟﻘﻰ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ اﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﻓﻰ ﺑﻌﺾ ﻃﺮق اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ ﻓﻘﺎل ﻟﻪ ﻗﻮﻟﺎ أﻏﻀﺒﻪ ﻓﺎﻧﺘﻔﺦ ﺣﺘﻰ ﻣﻠﺎٔ اﻟﺴﻜﺔ ﻓﺪﺧﻞ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ ﻋﻠﻰ ﺣﻔﺼﺔ وﻗﺪ ﺑﻠﻐﻬﺎ ﻓﻘﺎﻟﺖ ﻟﻪ رﺣﻤﻚ اﻟﻠّﻪ ﻣﺎأردت ﻣﻦ اﺑﻦ ﺻﻴﺎد أﻣﺎ ﻋﻠﻤﺖ أن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻗﺎل إﻧﻤﺎ ﻳﺨﺮج ﻣﻦ ﻏﻀﺒﺔ ﻳﻐﻀﺒﻬﺎ
9958- Nâfi' radiyallahu anh'dan:
"İbn Ömer, İbn Sayyâd'la Medine yollarının birinde karşılaştı ve onu kızdıracak bir söz söyledi. Birden şişip yolu dolduracak kadar kocaman oldu. Gelip durumu Hafsa'ya bildirince, Hafsa şöyle dedi: 'Allah seni esirgesin! İbn Sayyâd'dan ne istedin? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in onun hakkında şöyle buyurduğunu bilmiyor musun: 'O (Deccâl) ancak öfkesinden dolayı kendinden geçiverip çıkacaktır'."
9958- Bu rivayeti Müslim (fiten 98, s. 2246), Abd b. Humeyd an Revh b. Ubâde an Hişâm an Eyyûb an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

٩٩٥٩ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻗﺎل اﺑﻦ ﻋﻤﺮ ﻟﻘﻴﺘﻪ ﻣﺮﺗﻴﻦ ﻓﻠﻘﻴﺘﻪ ﻣﻊ ﻗﻮﻣﻪ ﻓﻘﻠﺖ ﻟﺒﻌﻀﻬﻢ ﻫﻞ ﺗﺤﺪﺛﻮن أﻧﻪ ﻫﻮ ﻗﺎﻟﻮا ﻟﺎ واﻟﻠّﻪ ﻗﻠﺖ ﻛﺬﺑﺘﻤﻮﻧﻰ واﻟﻠّﻪ ﻟﻘﺪ أﺧﺒﺮﻧﻰ ﺑﻌﻀﻜﻢ أﻧﻪ ﻟﻦ ﻳﻤﻮت ﺣﺘﻰ ﻳﻜﻮن أﻛﺜﺮﻛﻢ ﻣﺎﻟﺎ ووﻟﺪا وﻛﺬاﻟﻚ ﻫﻮ زﻋﻤﻮا اﻟﻴﻮم ﻗﺎل ﻓﺘﺤﺪﺛﻨﺎ ﺛﻢ ﻓﺎرﻗﺘﻪ ﻓﻠﻘﻴﺘﻪ ﻟﻘﻴﺔ أﺧﺮى وﻗﺪ ﻧﻔﺮت ﻋﻴﻨﻪ ﻓﻘﻠﺖ ﻣﺘﻰ ﻓﻌﻠﺖ ﻋﻴﻨﻚ ﻣﺎأرى ﻗﺎل ﻟﺎ أدرى ﻗﻠﺖ ﻟﺎ ﺗﺪرى وﻫﻰ ﻓﻰ رأﺳﻠﻚ ﻗﺎل إن ﺷﺎء اﻟﻠّﻪ ﺧﻠﻘﻬﺎ ﻓﻰ ﻋﺼﺎك ﻫﺬه ﻓﻨﺨﺮ ﻛﺎٔﺷﺪ ﻧﺨﻴﺮ ﺣﻤﺎر ﺳﻤﻌﺖ ﻓﺰﻋﻢ ﺑﻌﺾ أﺻﺤﺎﺑﻰ أﻧﻰ ﺿﺮﺑﺘﻪ ﺑﻌﺼﺎ ﻛﺎﻧﺖ ﻣﻌﻰ ﺣﺘﻰ ﺗﻜﺴﺮت وأﻣﺎ أﻧﺎ ﻓﻮاﻟﻠّﻪ ﻣﺎﺷﻌﺮت ﻗﺎﻟﻮا وﺟﺎء ﺣﺘﻰ دﺧﻞ ﻋﻠﻰ أم اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻴﻦ ﻓﺤﺪﺛﻬﺎ ﻓﻘﺎﻟﺖ ﻣﺎﺗﺮﻳﺪ إﻟﻴﻪ أﻟﻢ ﺗﻌﻠﻢ أﻧﻪ ﻗﺪ ﻗﺎل إن أول ﻣﺎﻳﺒﻌﺜﻪ ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺎس ﻏﻀﺒﺔ ﻳﻐﻀﺒﻬﺎ ﻟﻤﺴﻠﻢ
9959- Diğer rivayet:
İbn Ömer dedi ki: "Ona iki kere rastladım. Bir keresinde yakınlarıyla birlikte iken rastladım ve onlara dedim ki: 'Onun o (Deccâl) olduğunu mu konuşuyorsunuz?'
'Hayır vallahi!' dediler. Ben de onlara şöyle dedim: 'Bana yalan söylediniz. Vallahi kavminizden biriniz bana onun mal ve çocuk bakımından hepinizden daha zengin oluncaya kadar ölmeyeceğini söyledi. Söylendiğine göre bugün o iddia edildiği gibidir.' Dedi ki: 'Biraz daha konuştum. Sonra yanından ayrıldım. Ona bir defa daha rastladım. Baktım ki gözü şişmiş. Dedim ki: Gözün ne zaman şişti?'
'Bilmiyorum' dedi.
'Başının üstünde duran gözünü nasıl bilmezsin?' dedim.
'Allah dilerse onu senin bu sopanda bile yaratır' dedi.
Sonra eşeğin anırmasından daha şiddetli bir şekilde anırdı. Bunun üzerine arkadaşlarımdan bazıları kırılıncaya kadar sopamla ona vurduğumu iddia ettiler. Ama o, 'Vallahi ben bunun farkına varamadım'dedi.
(Râvi) dedi ki: O (İbn Ömer), hemen gidip durumu mü'minlerin annesine (Hafsa'ya) anlattı, o da şöyle dedi: 'Ondan ne istiyorsun? Onun şöyle söylediğini bilmiyor musun?: 'Onu insanların üzerine gönderecek ilk şey, bir şeye kızdığı zaman ortaya çıkan öfkesidir'." Müslim
9959- Bu rivayeti Müslim (fiten 99, s. 2246-7), Muh. b. el-Müsennâ an Huseyn b. Hasan b. Yesâr an İbn Avn an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

٩٩٦٠ ﺟﺎﺑﺮ ﻗﺎل ﻓﻘﺪﻧﺎ اﺑﻦ ﺻﻴﺎد ﻳﻮم اﻟﺤﺮة ﻟﺎٔﺑﻰ داود
9960- Câbir radiyallahu anh'dan:
Dedi ki: "Harre harbinde İbn Sayyâd'ı kaybettik." Ebû Dâvud.
9960- Bu hadisi Ebû Dâvud (4332), Ah. b. İbr. an Ubeydillah b. Mûsâ an Şeybân ani'l-A'meş an Sâlim an Câbir senedi ile tahrîc etti.

٩٩٦١ اﻟﺼﻌﺐ ﺑﻦ ﺟﺜﺎﻣﺔ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﻳﺨﺮج اﻟﺪﺟﺎل ﺣﺘﻰ ﻳﺬﻫﻞ اﻟﻨﺎس ﻋﻦ ذﻛﺮه وﺣﺘﻰ ﺗﺘﺮك اﻟﺎٔءﻣﺔ ذﻛﺮه ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻨﺎﺑﺮ ﻟﺎﺑﻦ أﺣﻤﺪ
9961- es-Sa'b b. Cüsâme radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Deccâl, halk onun hakkında konuşmayı bırakmadıkça imamlar da minberden onun hakkında söz söylemeyi bırakmadıkça çıkmayacaktır." İbn Ahmed.
9961- Bu hadisi Abdullah b. Ahmed b. Hanbel (IV, 72), Ah. b. Muh. b. el-Muğîre b. Yesâr an Hayve an Bakiyye an Safvân b. Amr an Râşid b. Sa'd ani's-Saab senedi ile tahrîc etti.

٩٩٦٢ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة ذﻛﺮ اﻟﺪﺟﺎل ﻋﻨﺪ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻘﺎل ﺗﻠﺪه أﻣﻪ ﻓﻰ ﻗﺒﺮﻫﺎ ﻓﺎٕذا وﻟﺪﺗﻪ ﺣﻤﻠﺖ اﻟﻨﺴﺎء ﺑﺎﻟﺨﻄﺎءﻳﻦ ﻟﻠﺎٔوﺳﻂ ﺑﻤﺡﻬﻮل
9962- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında deccâlden sözedilince şöyle buyurdu:
'Annesi onu kabrinde doğuracak. Doğurduğu zaman, kadınlar onu Hattâin'de yüklenip taşıyacaklar.'
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta meçhûl bir senedle.
9962- Râvilerinden Osmân b. Abdirrahman el-Cumahî hakkında Buhârî "hâli mechûldür" demiştir (Mecma' VIII, 2).

٩٩٦٣ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ واﻟﺬى ﻧﻔﺴﻰ ﺑﻴﺪه ﻟﻴﻮﺷﻜﻦ أن ﻳﻨﺰل ﻓﻴﻜﻢ اﺑﻦ ﻣﺮﻳﻢ ﺣﻜﻤﺎ ﻣﻘﺴﻄﺎ ﻓﻴﻜﺴﺮ اﻟﺼﻠﻴﺐ وﻳﻘﺘﻞ اﻟﺨﻨﺰﻳﺮ وﻳﻀﻊ اﻟﺡﺰﻳﺔ وﻳﻔﻴﺾ اﻟﻤﺎل ﺣﺘﻰ ﻟﺎ ﻳﻘﺒﻠﻪ أﺣﺪ
9963- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Meryemoğlu İsâ'nın adalet sahibi olarak inmesi yakındır. O inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, (bu surette) mal o kadar çoğalacak ki, kendisine (zekât ya da sadaka) verilmek istenen kimse onu kabul etmiyecektir."
9963- Bu rivâyetleri Buhârî (buyû' 102, III, 40; enbiyâ 49/1, IV, 143), Müslim (îmân 242, s. 135-6) ve Tirmizî (2233), ez-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٦٤ وﻓﻰ رواﻳﺔ وﺣﺘﻰ ﺗﻜﻮن اﻟﺴﺡﺪة اﻟﻮاﺣﺪة ﺧﻴﺮا ﻣﻦ اﻟﺪﻧﻴﺎ وﻣﺎ ﻓﻴﻬﺎ ﺛﻢ ﻳﻘﻮل أﺑﻰ ﻫﺮﻳﺮة اﻗﺮءوا إن ﺷﺌﺘﻢ ﴿وَاِنْ ﻣِﻦْ اَﻫْﻞِ اﻟْﻜِﺘَﺎبِ اِﻟَّﺎ ﻟَﻴُﻮْٔﻣِﻨَﻦَّ ﺑِﻪٖ ﻗَﺒْﻞَ ﻣَﻮْﺗِﻪ﴾ اﻟﺎٓﻳﺔ
9964- Diğer rivayet:
"O zaman edilecek tek secde tüm dünya ve içindekilerden daha hayırlı olacaktır."
Sonra Ebû Hureyre dedi ki: "İsterseniz: 'Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce ona inanmış olmasın' meâlindeki âyetini (Nisâ, 4/159) okuyun!"
9964- Bu rivâyetleri Buhârî (buyû' 102, III, 40; enbiyâ 49/1, IV, 143), Müslim (îmân 242, s. 135-6) ve Tirmizî (2233), ez-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٦٥ وﻓﻰ أﺧﺮى ﻛﻴﻒ أﻧﺘﻢ إذا ﻧﺰل اﺑﻦ ﻣﺮﻳﻢ ﻓﻴﻜﻢ وإﻣﺎﻣﻜﻢ ﻣﻨﻜﻢ
9965- Diğer rivayet:
"İmamınız kendinizden olduğu halde, Meryemoğlu İsâ size inince haliniz nice olacak?"
9965- Bu hadisi Buhârî (enbiyâ 49/1, IV, 143) ve Müslim (îmân 244-6, s. 136-7), ez-Zührî an Nâfi' mevlâ Ebî Katâde an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٦٦ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻓﺎٔﻣﻜﻢ ﻣﻨﻜﻢ ﻓﺴﺮه اﺑﻦ أﺑﻰ ذءب ﻓﺎٔﻣﻜﻢ ﺑﻜﺘﺎب رﺑﻜﻢ وﺳﻨﺔ ﻧﺒﻴﻜﻢ
9966- Diğer rivayet:
"İçinizden (biri) imamlık ettiği zaman..."
İbn Ebî Zi'b, bunu "Rabbinizin Kitâb'ı, Peygamberinizin sünnetiyle size imamlık ettiğinde" olarak tefsir etti.
9966- Bu hadisi Buhârî (enbiyâ 49/1, IV, 143) ve Müslim (îmân 244-6, s. 136-7), ez-Zührî an Nâfi' mevlâ Ebî Katâde an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٩٦٧ وﻓﻰ أﺧﺮى ﻟﻴﻨﺰﻟﻦ اﺑﻦ ﻣﺮﻳﻢ ﺑﻨﺤﻮه وﻓﻴﻪ وﻟﺘﺬﻫﺒﻦ اﻟﺸﺤﻨﺎء واﻟﺘﺒﺎﻏﺾ واﻟﺘﺤﺎﺳﺪ
9967- Diğer rivayet:
"Meryemoğlu (İsâ) behemehal inecektir..." Benzeri. Ayrıca onda şöyle geçmektedir: "Düşmanlık, küslük ve kıskançlık ortadan kalkacaktır."

9967- Bu hadisi Müslim (imân 243, s. 136), Kuteybe an Leys b. Sa'd an Saîd b. e. Saîd an Atâ b. Mînâ an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

٩٩٦٨ وﻓﻰ أﺧﺮى ﻟﻴﺲ ﺑﻴﻨﻰ وﺑﻴﻨﻪ ﺑﻨﻰ وإﻧﻪ ﻧﺎزل ﻓﺎٕذا رأﻳﺘﻤﻮه ﻓﺎﻋﺮﻓﻮه ﻓﺎٕﻧﻪ رﺟﻞ ﻣﺮﺑﻮع إﻟﻰ اﻟﺤﻤﺮة واﻟﺒﻴﺎض ﻳﺌﺰل ﺑﻴﻦ ﻣﻤﺼﺮﺗﻴﻦ ﻛﺎٔن رأﺳﻪ ﻳﻘﻄﺮ وإن ﻟﻢ ﻳﺼﺒﻪ ﺑﻠﻞ ﻓﻴﻘﺎﺗﻞ اﻟﻨﺎس ﻋﻠﻰ اﻟﺎﺳﻠﺎم ﻓﻴﺪق اﻟﺼﻠﻴﺐ وﻳﻘﺘﻞ اﻟﺨﻨﺰﻳﺮ وﻳﻀﻊ اﻟﺡﺰﻳﺔ وﻳﻬﻠﻚ اﻟﻠّﻪ ﻓﻰ زﻣﺎﻧﻪ اﻟﻤﻠﻞ ﻛﻠﻬﺎ إﻟﺎ اﻟﺎﺳﻠﺎم وﻳﻬﻠﻚ اﻟﻤﺴﻴﺢ اﻟﺪﺟﺎل ﺛﻢ ﻳﻤﻜﺚ ﻓﻰ اﻟﺎٔرض أرﺑﻌﻴﻦ ﺳﻨﺔ ﺛﻢ ﻳﺘﻮﻓﻰ وﻳﺼﻠﻰ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﻤﺴﻠﻤﻮن ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ وأﺑﻰ داود واﻟﺘﺮﻣﺬى
9968- Diğer rivayet:
"Onunla (İsâ ile) aramda peygamber yoktur. O şüphesiz inecektir. Onu gördüğünüz zaman tanıyın! O, orta boylu, beyaza çalan kırmızı renktedir. Sarıya boyalı iki elbise içinde olacak. Yağmur yağmasa da saçından su damlayacaktır. İnsanlarla İslâm için savaşacaktır. Mesih Deccâl'i öldürecek, sonra yeryüzünde tam kırk sene kalacak. Sonra ölecek ve namazını müslümanlar kılacaklardır." Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.
9968- Bu rivayeti Ebû Dâvud (4324), Hudbe b. Hâlid an Hemmâm b. Yahyâ an Katâde an Abdirrahman b. Âdem an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

٩٩٦٩ ﺟﺎﺑﺮ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﺰال ﻃﺎءﻓﺔ ﻣﻦ أﻣﺘﻰ ﻳﻘﺎﺗﻠﻮن ﻋﻠﻰ اﻟﺤﻖ ﻇﺎﻫﺮﻳﻦ إﻟﻰ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻓﻴﻨﺰل ﻋﻴﺴﻰ ﻓﻴﻘﻮل أﻣﻴﺮﻫﻢ ﺗﻌﺎل ﺻﻞ ﻟﻨﺎ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﺎ إن ﺑﻌﻀﻜﻢ ﻋﻠﻰ ﺑﻌﺾ أﻣﺮاء ﺗﻜﺮﻣﺔ اﻟﻠّﻪ ﻫﺬه اﻟﺎٔﻣﺔ
9969- Câbir radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ümmetimden bir topluluk hak üzere galip olarak kıyamete kadar savaşacaklardır. İsâ inecek; emîrleri: 'Haydi gel, bize namaz kıldır!' diyecek. Buna karşılık: 'Kiminiz kiminizin emîridir. Bu, Allah'ın bu ümmete bir lütfu keremidir' diyecek." Müslim
9969- Bu hadisi Müslim (îmân 247, s. 137), Haccâc b. Muh. an İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٩٧٠ اﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص رﻓﻌﻪ ﻳﺨﺮج اﻟﺪﺟﺎل ﻓﻰ أﻣﺘﻰ ﻓﻴﻤﻜﺚ أرﺑﻌﻴﻦ ﻟﺎ أدرى أرﺑﻌﻴﻦ ﻳﻮﻣﺎ أو ﺷﻬﺮا أوﻋﺎﻣﺎ ﻓﻴﺒﻌﺚ اﻟﻠّﻪ ﻋﻴﺴﻰ ﻛﺎٔﻧﻪ ﻋﺮوة ﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد ﻓﻴﻄﻠﺒﻪ ﻓﻴﻬﻠﻜﻪ ﺛﻢ ﻳﻤﻜﺚ اﻟﻨﺎس ﺳﺒﻊ ﺳﻨﻴﻦ ﻟﻴﺲ ﺑﻴﻦ اﺛﻨﻴﻦ ﻋﺪاوة ﺛﻢ ﻳﺮﺳﻞ اﻟﻠّﻪ رﻳﺤﺎ ﺑﺎردة ﻣﻦ ﻗﺒﻞ اﻟﺸﺎم ﻓﻠﺎ ﻳﺒﻘﻰ ﻋﻠﻰ وﺟﻪ اﻟﺎٔرض أﺣﺪ ﻓﻰ ﻗﻠﺒﻪ ﻣﺜﻘﺎل ذرة ﻣﻦ ﺧﻴﺮ أو إﻳﻤﺎن إﻟﺎ ﻗﺒﻀﺘﻪ ﺣﺘﻰ ﻟﻮأن أﺣﺪﻛﻢ دﺧﻞ ﻓﻰ ﻛﺒﺪ ﺟﺒﻞ ﻟﺪﺧﻠﺘﻪ ﻋﻠﻴﻪ ﺣﺘﻰ ﺗﻘﺒﻀﻪ ﻓﻴﺒﻘﻰ ﺷﺮار اﻟﻨﺎس ﻓﻰ ﺧﻔﺔ اﻟﻄﻴﺮ وأﺣﻠﺎم اﻟﺴﺒﺎع ﻟﺎ ﻳﻌﺮﻓﻮن ﻣﻌﺮوﻓﺎ وﻟﺎ ﻳﻨﻜﺮون ﻣﻨﻜﺮا ﻓﻴﻤﺜﻞ ﻟﻬﻢ اﻟﺸﻴﻄﺎن ﻓﻴﻘﻮل أﻟﺎ ﺗﺴﺘﺡﻴﺒﻮن ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻓﻤﺎ ﺗﺎٔﻣﺮﻧﺎ ﻓﻴﺎٔﻣﺮﻫﻢ ﺑﻌﺒﺎدة اﻟﺎٔوﺛﺎن وﻫﻢ ﻓﻰ ذﻟﻚ دار رزﻗﻬﻢ ﺣﺴﻦ ﻋﻴﺸﻬﻢ ﺛﻢ ﻳﻨﻔﺦ ﻓﻰ اﻟﺼﻮر ﻓﻠﺎ ﻳﺴﻤﻊ أﺣﺪ إﻟﺎ أﺻﻐﻰ ﻟﻴﺘﺎ ورﻓﻊ ﻟﻴﺘﺎ ﻓﺎٔول ﻣﻦ ﻳﺴﻤﻌﻪ رﺟﻞ ﻳﻠﻮط ﺣﻮض إﺑﻠﻪ ﻓﻴﺼﻌﻖ وﻳﺼﻌﻖ اﻟﻨﺎس ﺛﻢ ﻳﺮﺳﻞ اﻟﻠّﻪ ﻣﻄﺮا ﻛﺎٔﻧﻪ اﻟﻄﻞ أو اﻟﻈﻞ ﻧﻌﻤﺎن اﻟﺸﺎك ﻓﺘﻨﺒﺖ ﻣﻨﻪ أﺟﺴﺎد اﻟﻨﺎس ﺛﻢ ﻳﻨﻔﺦ ﻓﻴﻪ أﺧﺮى ﻓﺎٕذا ﻫﻢ ﻗﻴﺎم ﻳﻨﻈﺮون ﺛﻢ ﻳﻘﺎل ﻳﺎأﻳﻬﺎ اﻟﻨﺎس ﻫﻠﻤﻮا إﻟﻰ رﺑﻜﻢ وﻗﻔﻮﻫﻢ إﻧﻬﻢ ﻣﺴﺌﻮﻟﻮن ﺛﻢ ﻳﻘﺎل اﺧﺮﺟﻮا ﺑﻌﺚ اﻟﻨﺎر ﻓﻴﻘﺎل ﻣﻦ ﻛﻢ ﻓﻴﻘﺎل ﻣﻦ ﻛﻞ أﻟﻒ ﺗﺴﻌﻤﺎءة وﺗﺴﻊ وﺗﺴﻌﻴﻦ ﻓﺬﻟﻚ ﻳﻮم ﻳﺡﻌﻞ اﻟﻮﻟﺪان ﺷﻴﺒﺎ وذﻟﻚ ﻳﻮم ﻳﻜﺸﻒ ﻋﻦ ﺳﺎق ﻫﻤﺎ ﻟﻤﺴﻠﻢ
9970- İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Deccâl ümmetimin içinde çıkacak ve kırk (zaman) kalacak, kırk gün mü, kırk ay mı ya da kırk yıl mı bilmiyorum. Derken Allah İsâ Aleyhisselam'ı Urve b. Mes'ûd kılığında gönderecek. Onu (Deccâli) arayıp bulacak ve öldürecek. Sonra insanlar yedi yıl dostça yaşayacaklar. Aralarında en ufak bir düşmanlık ve kırgınlık olmayacaktır. Sonra Allah, Şam tarafından soğuk bir rüzgâr gönderecek. Kalbinde zerre kadar iyilik veya iman bulunan herkesi öldürecek. Hatta sizden biri bir dağın içine bile girse, onu bulup orada öldürecektir. Buna karşılık insanların kötüleri, kuş hafifliğinde yabani hayvanların tabiatında kalacaklar. Ne marufu emredecekler, ne de münkerden alıkoyacaklar. Şeytan onlara görünecek ve şöyle diyecek: 'Bana icabet etmeyecek misiniz?'
'Bize ne emrediyorsun ki?' dediklerinde onlara putlara tapmayı emredecek. Onlar o durumdayken rızıkları bol verilecek, yaşantıları güzel olacak. Sonra sûra üfürülecek; hemen herkes ona boyun eğecektir. Onu ilk duyan, devesinin havuzunu sıvayan adam olacak. Oracıkta ölecek, insanlar da ölecektir. Sonra Allah, çiği gibi veya gölge gibi (bunlardan hangisi olduğunda şüphe eden hadisin ravilerinden Nu'man'dır) bir yağmur gönderecek ve onların cesetlerini bir bitki gibi yerden bitirecek. İkinci bir sûr üfürülecek. İnsanlar hemen dirilip ayağa fırlayacaklar. Sonra onlara şöyle denilecek:
'Ey insanlar! Rabbinize gelin bakalım! Bunları durdurun! Çünkü onlar sorguya çekilecekler.' Sonra denilecek ki:
'Haydi cehenneme gidecekleri çıkarın!'
'Kaç kişiden?'
'Her bin kişiden doksandokuz kişi' denilecek. Bir anda kocatacak gün işte o gündür. İşte baldırların açılacağı gün o gündür." İkisi de Müslim'e ait.
9970- Bu hadisi başında kısa bir kıssa ile Müslim (fiten 116-7, s. 2258-60), Şu'be ani'n-Nu'mân b. Sâlim an Ya'kûb b. Âsım b. Urve b. Mes'ûd an İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc etti.

0 yorum:

Yorum Gönder

Çok Okunanlar

Blog Arşivi