Kıyamet Günü Hakkında Hadisler ~ İslami Bilgi

İSLAMİ BİLGİ VE BELGELERİN BULUNDUĞU İNTERNET BLOĞUDUR.

4 Aralık 2015 Cuma

Kıyamet Günü Hakkında Hadisler


٩٩٧١ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ ﻛﻴﻒ أﻧﻌﻢ وﻗﺪ اﻟﺘﻘﻢ ﺻﺎﺣﺐ اﻟﻘﺮن اﻟﻘﺮن وﺣﻨﻰ ﺟﺒﻬﺘﻪ وأﺻﻐﻰ ﺳﻤﻌﻪ ﻳﻨﺘﻈﺮ أن ﻳﻮٔﻣﺮ ﻓﻴﻨﻔﺦ ﻓﻜﺎن ذﻟﻚ ﺛﻘﻞ ﻋﻠﻰ أﺻﺤﺎﺑﻪ ﻓﻘﺎﻟﻮا ﻛﻴﻒ ﻧﻔﻌﻞ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ أو ﻧﻘﻮل ﻗﺎل ﻗﻮﻟﻮا ﺣﺴﺒﻨﺎ اﻟﻠّﻪ وﻧﻌﻢ اﻟﻮﻛﻴﻞ ﻋﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﺗﻮﻛﻠﻨﺎ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


9971- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sûr sahibi (İsrâfil), (sûr denilen) boruyu ağzına dayamış, yüzünü çevirmiş, kulağını vermiş hazır vaziyette sûr üfürme emri kendisine geleceği ânı beklerken durumunuz ne olacak?" Bu, ashâba ağır gelmiş olacak ki, şöyle dediler:
"Ey Allah Resûlü! O zaman ne yapalım, ya da ne diyelim?"
"Hasbünallahü ve ni'mel-Vekîl. Alellahi tevekkelnâ (= Allah bize yeter, O ne güzel vekildir, Allah'a tevekkül ettik) deyin buyurdu"
Tirmizî.
9971- Bu hadisi Tirmizî (2431), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Ebî'l-Alâ an Atiyye an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.


٩٩٧٢ اﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص ﺟﺎء أﻋﺮاﺑﻰ إﻟﻰ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻘﺎل ﻣﺎاﻟﺼﻮر ﻗﺎل ﻗﺮن ﻳﻨﻔﺦ ﻓﻴﻪ ﻟﺎٔﺑﻰ داود واﻟﺘﺮﻣﺬى


9972- İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
"Bir bedevî Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelerek: 'Sûr nedir?' diye sordu. Şöyle buyurdu: 'İçine üflenecek olan bir borudur'." Ebû Dâvud ve Tirmizî.
9972- Bu hadisi Ebû Dâvud (4742) ve Tirmizî (2430), Sül. et-Teymî an Eslem el-İclî an Bişr b. Şağâf an İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.


٩٩٧٣ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻣﺎﺑﻴﻦ اﻟﻨﻔﺨﺘﻴﻦ أرﺑﻌﻮن ﻗﻴﻞ أرﺑﻌﻮن ﻳﻮﻣﺎ ﻓﻘﺎل أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة أﺑﻴﺖ ﻗﺎﻟﻮا أرﺑﻌﻮن ﺷﻬﺮا ﻗﺎل أﺑﻴﺖ ﻗﺎﻟﻮا أرﺑﻌﻮن ﺳﻨﺔ ﻗﺎل أﺑﻴﺖ ﺛﻢ ﻳﻨﺰل ﻣﻦ اﻟﺴﻤﺎء ﻣﺎء ﻓﻴﻨﺒﺘﻮن ﻛﻤﺎ ﻳﻨﺒﺖ اﻟﺒﻘﻞ وﻟﻴﺲ ﻣﻦ اﻟﺎٕﻧﺴﺎن ﺷﻴﻰء إﻟﺎ ﻳﺒﻠﻰ إﻟﺎ ﻋﻈﻢ واﺣﺪ وﻫﻮ ﻋﺡﺐ اﻟﺬﻧﺐ ﻣﻨﻪ ﻳﺮﻛﺐ اﻟﺨﻠﻖ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ


9973- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İki sûr arasında kırk vardır."
(Ebû Hureyre'ye) denildi ki: "Kırk gün mü?" Ebû Hureyre dedi ki: "Bir şey söyleyemem."
"Kırk ay mı?" denildi. Ebû Hureyre dedi ki: "Bir şey söyleyemem."
"Kırk yıl mı?" denildi. Ebû Hureyre yine: "Bir şey diyemem" cevabını verdi.
"Sonra gökten yağmur inecek. Onlar yerden sebze biter gibi bitecekler. Kuyruk sokumundan başka insanda çürümedik hiçbir şey kalmayacak. Kıyamet günü yeniden yaratılış oradan olacaktır."
9973- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Zümer 3/2, VI, 34; tefsîr Amme 1, VI, 79) ve Müslim (fiten 141, s. 3370-1), el-A'meş an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٧٤ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻛﻞ اﺑﻦ آدم ﺗﺎٔﻛﻠﻪ اﻟﺎٔرض إﻟﺎ ﻋﺡﺐ اﻟﺬﻧﺐ ﻣﻨﻪ ﺧﻠﻖ وﻓﻴﻪ ﻳﺮﻛﺐ ﻟﻠﺴﺘﺔ إﻟﺎ اﻟﺘﺮﻣﺬى


9974- Diğer rivayet:
"Kuyruk sokumu dışında Âdemoğlunun toprak her yerini yiyip bitirecek. İnsan oradan tekrar yaratılacaktır."
Tirmizî hariç, altı hadis imamı.
9974- Bu rivayeti Mâlik (cenâiz 48, s. 239), Müslim (fiten 142, s. 2271), Ebû Dâvud (4743) ve Nesâî (cenâiz 117, IV, 111), Ebû'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٧٥ ﻛﻌﺐ ﺑﻦ ﻣﺎﻟﻚ رﻓﻌﻪ إﻧﻤﺎ ﻧﺴﻤﺔ اﻟﻤﻮٔﻣﻦ ﻃﻴﺮ ﺗﻌﻠﻖ ﻓﻰ ﺷﺡﺮة اﻟﺡﻨﺔ ﺣﺘﻰ ﻳﺮﺟﻌﻪ اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻓﻰ ﺟﺴﺪه ﻳﻮم ﻳﺒﻌﺜﻪ ﻟﻤﺎﻟﻚ واﻟﻨﺴﺎءى


9975- Kâ'b b. Mâlik radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mü'minin ruhu, cennet ağacına konup beslenecek bir kuştur. Onu yeniden dirilteceği gün Allah onu bedenine gönderip dirilteceği güne kadar orada kalacaktır."
Mâlik ve Nesâî.
9975- Bu hadisi Mâlik (cenâiz 49, s. 240), Nesâî (cenâiz 117, IV, 108) ve İbn Mâce (4271), Mâlik ani'z-Zührî an Abdirrahman b. Kâ'b b. Mâlik an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٧٦ أﺑﻮ رزﻳﻦ اﻟﻌﻘﻴﻠﻰ ﻗﻠﺖ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻛﻴﻒ ﻳﻌﻴﺪ اﻟﻠّﻪ اﻟﺨﻠﻖ وﻣﺎ آﻳﺔ ذﻟﻚ ﻓﻰ ﺧﻠﻘﻪ ﻗﺎل أﻣﺎ ﻣﺮرت ﺑﻮادى ﻗﻮﻣﻚ ﺟﺪﺑﺎ ﺛﻢ ﻣﺮرت ﺑﻪ ﻳﻬﺘﺰ ﺧﻀﺮا ﻗﻠﺖ ﻧﻌﻢ ﻗﺎل ﻓﺘﻠﻚ آﻳﺔ اﻟﻠّﻪ ﻓﻰ ﺧﻠﻘﻪ ﻛﺬﻟﻚ ﻳﺤﻴﻰ اﻟﻠّﻪ اﻟﻤﻮﺗﻰ ﻟﺮزﻳﻦ


9976- Ebû Rezîn el-Ukaylî radiyallahu anh'dan:
Dedim ki: "Ey Allah Resûlü! Allah yaratıkları nasıl diriltecek, bunun örneği nedir?" Şöyle buyurdu: Kavminin bulunduğu yerdeki vadinin önce çorakken sonra yemyeşil olduğunu hiç görmedin mi?"
"Evet" dedim.
"İşte o, Allah'ın (yeniden) yaratmasının ayeti(örneği)dir. Ölüleri de tıpkı bunun gibi diriltir." Rezîn.


٩٩٧٧ ﺳﻬﻞ ﺑﻦ ﺳﻌﺪ رﻓﻌﻪ ﻳﺤﺸﺮ اﻟﻨﺎس ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻋﻠﻰ أرض ﺑﻴﻀﺎء ﻋﻔﺮاء ﻛﻘﺮﺻﺔ اﻟﻨﻘﻰ ﻟﻴﺲ ﻓﻴﻬﺎ ﻋﻠﻢ ﻟﺎٔﺣﺪ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


9977- Sehl b. Sa'd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü insanlar has un çöreği gibi bembeyaz, lekesiz, ve herhangi bir işareti bulunmayan bir yerde haşredileceklerdir."
Buhârî ile Müslim.
9977- Bu hadisi Buhârî (rikâk 44, VII, 194) ve Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 28, s. 2150), Muh. b. Ca'fer an Ebî Hâzım an Sehl asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٧٨ اﺑﻦ ﻋﺒﺎس رﻓﻌﻪ ﻳﺤﺸﺮ اﻟﻨﺎس ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻋﺮاة ﻏﺮﻟﺎ أول اﻟﺨﻠﻖ ﻳﻜﺴﻰ إﺑﺮاﻫﻴﻢ اﻟﺨﻠﻴﻞ ﺛﻢ ﻗﺮأ ﴿ﻛَﻤَﺎ ﺑَﺪَاْﻧَﺎٓ اَوَّلَ ﺧَﻠْﻖٍ ﻧُﻌٖﻴﺪُه﴾


9978- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü insanlar çıplak ve sünnetsiz olarak diriltilecekler. İlk giyindirilecek kişi İbrahim olacaktır." Sonra: "Sizi ilk nasıl yarattıysak öyle iade edip dirilteceğiz" meâlindeki âyeti (Enbiyâ, 21/104) okudu.
9978- Bu hadisi Buhârî (enbiyâ 8, IV, 110; tefsîr Mâide 14-15, V, 191-2; tefsîr Enbiyâ 2, V, 240 rikâk 45/3-4, VII, 195), Müslim (cennet 58, s. 2294-5) ve Nesâî (cenâiz 118/1-2, IV, 114), Amr b. Dînâr ve el-Muğîre b. en-Nu'mân an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٧٩ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﺗﺤﺸﺮون ﺣﻔﺎة ﻋﺮاة ﻏﺮﻟﺎ ﻓﻘﺎﻟﺖ اﻣﺮأة أﻳﺒﺼﺮ ﺑﻌﻀﻨﺎ ﻋﻮرة ﺑﻌﺾ ﻗﺎل ﻳﺎﻓﻠﺎﻧﺔ ﴿ﻟِﻜُﻞِّ اﻣْﺮِىءٍ ﻣِﻨْﻬُﻢْ ﻳَﻮْﻣَﺌِﺬٍ ﺷَﺎْنٌ ﻳُﻐْﻨٖﻴﻪ﴾ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى واﻟﻨﺴﺎءى


9979- Diğer rivayet:
"Yalınayak, çıplak ve sünnetsiz haşredileceksiniz." Bir kadın dedi ki: Böyle bir durumda birbirimizin avret yerine bakacak mıyız?
"Ey fülan kadın! O gün içinizde herkesin kendisini meşgul edecek bir işi olacak" buyurdu. Buhârî, Müslim, Tirmizî ve Nesâî.
9979- Bu rivayeti Tirmizî (3332), Abd b. Humeyd an Muh. b. el-Fadl an Sâbit b. Yezîd an Hilâl b. Habbâb an İkrime an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.


٩٩٨٠ أﻧﺲ أن رﺟﻠﺎ ﻗﺎل ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻗﺎل اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﴿اَﻟَّﺬٖﻳﻦَ ﻳُﺤْﺸَﺮُونَ ﻋَﻠٰﻰ وُﺟُﻮﻫِﻬِﻢْ اِﻟٰﻰ ﺟَﻬَﻨَّﻢ﴾ أﻳﺤﺸﺮ اﻟﻜﺎﻓﺮ ﻋﻠﻰ وﺟﻬﻪ ﻗﺎل أﻟﻴﺲ اﻟﺬى أﻣﺸﺎه ﻋﻠﻰ اﻟﺮﺟﻠﻴﻦ ﻓﻰ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻗﺎدر ﻋﻠﻰ أن ﻳﻤﺸﻴﻪ ﻋﻠﻰ وﺟﻬﻪ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


9980- Enes radiyallahu anh'dan:
"Bir adam dedi ki:
'Ey Allah Resûlü! Allah Teâlâ: 'Yüzleri üzerinde cehenneme haşrolunacaklar" (Furkân, 25/34) buyuruyor. Kâfir yüzüstü mü haşredilecek?'
'Dünyada iki ayak üstünde yürüten, kıyâmet günü yüz üstü yürütmeye kâdir değil midir?' buyurdu."
9980- Bu hadisi Buhârî (rikâk 45/2, VII, 194) ve Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 54, s. 2161), Yûnus b. Muh. an Şeybân an Katâde an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٨١ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻳﺤﺸﺮ اﻟﻨﺎس ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﺛﻠﺎﺛﺔ أﺻﻨﺎف ﺻﻨﻔﺎ ﻣﺸﺎة وﺻﻨﻔﺎ رﻛﺒﺎﻧﺎ وﺻﻨﻔﺎ ﻋﻠﻰ وﺟﻮﻫﻬﻢ ﻗﻴﻞ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ وﻛﻴﻒ ﻳﻤﺸﻮن ﻋﻠﻰ وﺟﻮﻫﻢ ﻗﺎل إن اﻟﺬى أﻣﺸﺎﻫﻢ ﻋﻠﻰ أﻗﺪاﻣﻬﻢ ﻗﺎدر ﻋﻠﻰ أن ﻳﻤﺸﻴﻬﻢ ﻋﻠﻰ وﺟﻮﻫﻬﻢ أﻣﺎ إﻧﻬﻢ ﻳﺘﻘﻮن ﺑﻮﺟﻮﻫﻬﻢ ﻛﻞ ﺣﺪب وﺷﻮق ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


9981- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü insanların bir kısmı yaya, bir kısmı binek üzerinde, bir kısmı da yüz üstü sürünerek üç ayrı şekilde haşrolunacaktır."
Denildi ki: "Ey Allah Resûlü! Onlar yüz üstü nasıl yürüyecekler?"
"İki ayaküstünde yürüten Allah, kıyamet günü elbette yüz üstü yürütmeye de kâdirdir. Ancak onlar yüzlerini her türlü engel ve dikenden koruyacaklardır" buyurdu. Tirmizî.
9981- Bu hadisi Tirmizî (3142), Abd b. Humeyd an Sül. b. Harb ve'l-Hasan b. Mûsâ an Hammâd b. Seleme an Alî b. Zeyd an Evs b. Hâlid an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.



٩٩٨٢ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻳﺤﺸﺮ اﻟﻨﺎس ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻋﻠﻰ ﺛﻠﺎث ﻃﺮاءق راﻏﺒﻴﻦ وراﻫﺒﻴﻦ وإﺛﻨﺎن ﻋﻠﻰ ﺑﻌﻴﺮ وﺛﻠﺎﺛﺔ ﻋﻠﻰ ﺑﻌﻴﺮ وأرﺑﻌﺔ ﻋﻠﻰ ﺑﻌﻴﺮ وﻋﺸﺮة ﻋﻠﻰ ﺑﻌﻴﺮ وﺗﺤﺸﺮ ﺑﻘﻴﺘﻬﻢ اﻟﻨﺎر ﺗﻘﻴﻞ ﻣﻌﻬﻢ ﺣﻴﺚ ﻗﺎﻟﻮا وﺗﺒﻴﺖ ﻣﻌﻬﻢ ﺣﻴﺚ ﺑﺎﺗﻮا وﺗﺼﺒﺢ ﻣﻌﻬﻢ ﺣﻴﺚ أﺻﺒﺤﻮا وﺗﻤﺴﻰ ﻣﻌﻬﻢ ﺣﻴﺚ أﻣﺴﻮا ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﻨﺴﺎءى


9982- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü insanlar üç ayrı grup olarak haşredileceklerdir. Birinci grup, gelecek hayatı özleyen (geride kalan dünya hayatından) nefret eden zümredir. (Bunlar azık ve binekleri bol olanlardır) İkinci grup, ikisi bir deve, üçü bir deve, dördü bir deve, onu bir deve üzerinde götürülürüler. Kalanları (üçüncü grubu) da ateş önüne katıp götürecektir. Onların istirahata çekildikleri yerde ateş de istirahata çekilecek, onların harekete geçtikleri yerde o da onlarla harekete geçecektir. Onların sabahladıkları yerde, o da sabahlayacak, akşamladıkları yerde akşamlıyacaktır."
Buhârî, Müslim ve Nesâî.
9982- Bu hadisi Buhârî (rikâk 45/1, VII, 194), Müslim (cennet 59, s. 2195) ve Nesâî (cenâiz 118, IV, 115-6), Vuheyb an İbn Tâvus an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٨٣ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻳﻌﺮق اﻟﻨﺎس ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﺣﺘﻰ ﻳﺬﻫﺐ ﻓﻰ اﻟﺎٔرض ﻋﺮﻗﻬﻢ ﺳﺒﻌﻴﻦ ذراﻋﺎ ﻓﺎٕﻧﻪ ﻳﻠﺡﻤﻬﻢ ﺣﺘﻰ ﻳﺒﻠﻎ آذاﻧﻬﻢ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


9983- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü insanlar, terleri yerde yetmiş arşın aşağıya gidinceye, yukardan da kulaklarına ulaşıncaya kadar terliyeceklerdir." Buhârî ve Müslim ile Tirmizî
9983- Bu hadisi Buhârî (rikâk 47/2, VII, 197) ve Müslim (cennet 61, s. 2196), Sevr b. Zeyd an Ebî'l-Gays an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٨٤ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ وﺗﻠﺎ ﴿اَﻟَﺎ ﻳَﻈُﻦُّ اُوﻟٰٓﺌِﻚَ اَﻧَّﻬُﻢْ ﻣَﺒْﻌُﻮﺛُﻮن ﻟِﻴَﻮْمٍ ﻋَﻈٖﻴﻢ﴾ ﴿ﻳَﻮْمَ ﻳَﻘُﻮمُ اﻟﻨَّﺎسُ ﻟِﺮَبِّ اﻟْﻌَﺎﻟَﻤٖﻴﻦ﴾ ﻓﻘﺎل ﻳﻘﻮم أﺣﺪﻫﻢ ﻓﻰ رﺷﺤﺔ إﻟﻰ أﻧﺼﺎف أذﻧﻴﻪ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى


9984- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
O, "Onlar düşünmezler mi ki, kendileri büyük bir günde hesap vermek için diriltilecekler. O günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklar" âyetlerini (Mutaffifîn, 83/4) okudu ve şöyle dedi: "Onlardan biri kalkacak, terleri kulaklarının yarısına kadar ulaşacaktır." Buhârî, Müslim ve Tirmizî.
9984- Bu hadisi Buhârî (rikâk 47/1, VII, 196-7) ve Müslim (cennet 60, s. 2195) Tirmizî (2422), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٨٥ اﻟﻤﻘﺪاد رﻓﻌﻪ ﺗﺪﻧﻰ اﻟﺸﻤﺲ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻣﻦ اﻟﺨﻠﻖ ﺣﺘﻰ ﺗﻜﻮن ﻣﻨﻬﻢ ﻛﻤﻘﺪار ﻣﻴﻞ ﻗﺎل ﺳﻠﻴﻢ ﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ ﻓﻮاﻟﻠّﻪ ﻣﺎأدرى ﻣﺎﻳﻌﻨﻰ ﺑﺎﻟﻤﻴﻞ أﻣﺴﺎﻓﺔ اﻟﺎٔرض أو اﻟﻤﻴﻞ اﻟﺬى ﻳﻜﺘﺤﻞ ﺑﻪ اﻟﻌﻴﻦ ﻗﺎل ﻓﻴﻜﻮن اﻟﻨﺎس ﻋﻠﻰ ﻗﺪر أﻋﻤﺎﻟﻬﻢ ﻓﻰ اﻟﻌﺮق ﻓﻤﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﻳﻜﻮن إﻟﻰ ﻛﻌﺒﻴﻪ وﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﻳﻜﻮن إﻟﻰ رﻛﺒﺘﻴﻪ وﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﻳﻜﻮن إﻟﻰ ﺣﻘﻮﻳﺔ وﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﻳﻠﺡﻤﻪ اﻟﻌﺮق إﻟﺡﺎﻣﺎ وأﺷﺎر ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺑﻴﺪه إﻟﻰ ﻓﻴﻪ ﻟﻤﺴﻠﻢ واﻟﺘﺮﻣﺬى


9985- el-Mikdâd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü güneş, insanlara bir mil kadar yaklaştırılacaktır."
(Râvi) Süleym b. Âmir dedi ki: "Vallahi milden yer mesafesini mi yoksa göze sürülen mili mi kastettiğini bilmiyorum." Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "İnsanların terlemesi amellerine göre olacak. Şöyle ki; kimi ayaklarına kadar, kimi dizlerine kadar, kimi kalçalarına kadar ter içinde kalacaktır. Kimini de ağzına kadar bürüyecektir."-(Bu sırada terin yükselişini ifade etmek için) Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem mübarek ağzını gösterdi- Müslim ve Tirmizî.
9985- Bu hadisi Müslim (cennet 62, s. 2196) ve Tirmizî (2421), Abdurrahman b. Yezîd b. Câbir an Süleym b. Âmir ani'l-Mikdâd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٨٦ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻳﺤﺸﺮ اﻟﻨﺎس ﻣﺎﺑﻴﻦ اﻟﺴﻘﻂ إﻟﻰ اﻟﺸﻴﺦ اﻟﻔﺎﻧﻰ أﺑﻨﺎء ﺛﻠﺎث وﺛﻠﺎﺛﻴﻦ ﻓﻰ ﺧﻠﻖ آدم وﺣﺴﻦ ﻳﻮﺳﻒ وﻗﻠﺐ أﻳﻮب ﻣﻜﺤﻠﻴﻦ ذوى أﻓﺎﻧﻴﻦ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ


9986- el-Mikdâd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İnsanlar kıyamet günü düşük olarak dünyaya gelen yavrudan yorgun ihtiyara kadar, Âdem'in yaratılışında, Yûsuf'un güzelliğinde ve Eyyûb'un kalbinde olarak otuzüçer yaşlarında ve sürmeli olarak haşrolunacaklardır." Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de.
9986- Râvilerinden Yezîd b. Sinân Ebû Ferve er-Ruhâvî zayıf olmakla birlikte, azıcık tevsîk olunmuştur (Mecma' X, 334).


٩٩٨٧ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ اﻟﻤﺘﻜﺒﺮون ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻓﻰ ﺻﻮر اﻟﺬر ﻟﻠﺒﺰار ﺑﺨﻔﻰ


9987- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü kibirli kimseler, zerre kadar küçük olarak haşredileceklerdir."
Bezzâr, hafî bir senedle.
9987- Heysemî, isnâdında tanımadığı bir râvinin bulunduğunu söylemiştir (Mecma' X, 334).


٩٩٨٨ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ ﻗﻴﻞ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻳﻮم ﻛﺎن ﻣﻘﺪاره ﺧﻤﺴﻴﻦ أﻟﻒ ﺳﻨﺔ ﻓﻤﺎ أﻃﻮل ﻫﺬا اﻟﻴﻮم ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ واﻟﺬى ﻧﻔﺴﻰ ﺑﻴﺪه إﻧﻪ ﻟﻴﺨﻔﻒ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻮٔﻣﻦ ﺣﺘﻰ ﻳﻜﻮن ﻋﻠﻴﻪ أﺧﻒ ﻣﻦ ﺻﻠﺎة ﻣﻜﺘﻮﺑﺔ ﻳﺼﻠﻴﻬﺎ ﻓﻰ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻟﺎٔﺣﻤﺪ واﻟﻤﻮﺻﻠﻰ


9988- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
Denildi ki: "Ey Allah Resûlü! Ellibin yıllık gün çok uzun değil midir?" Şöyle buyurdu:
"Nefsim kudret elinde olana yemin ederim ki o gün, mü'mine bir farz namazı kılma vakti kadar kısaltılacaktır." Ahmed ve Ebû Yâ'lâ.

9988- Heysemî diyor ki: "Râvisindeki zaafa rağmen isnâdı hasendir" (Mecma' X, 337).


٩٩٨٩ وﻟﻪ ﻋﻦ أﺑﻰ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻳﻮم ﻳﻘﻮم اﻟﻨﺎس ﻟﺮب اﻟﻌﺎﻟﻤﻴﻦ ﻣﻘﺪار ﻧﺼﻒ ﻳﻮم ﻣﻦ ﺧﻤﺴﻴﻦ أﻟﻒ ﺳﻨﺔ ﻓﻴﻬﻮن ذﻟﻚ ﻋﻠﻰ اﻟﻤﻮٔﻣﻦ ﻛﺘﺪﻟﻰ اﻟﺸﻤﺲ ﻟﻠﻐﺮوب إﻟﻰ أن ﺗﻐﺮب


9989- Onun (Ebû Ya'lâ'nın) Ebû Hureyre'den merfû olarak rivayeti:
"İnsanların Âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün, ellibin yılın bir gününün yarısı kadar olacak. Ancak bu, mü'minler için batmaya yüz tuttuğu güneşin batmasına kadar olan bir vakit gibi kısaltılacaktır."
9989- Güvenilir bir râvi olan İsm. b. Abdillah b. Hâlid dışındaki râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' X, 337).


٩٩٩٠ اﺑﻦ ﻋﺒﺎس ﻗﺎل ﻣﻦ ﺷﻚ أن اﻟﻤﺤﺸﺮ ﺑﺎﻟﺸﺎم ﻓﻠﻴﻘﺮأ أول ﺳﻮرة اﻟﺤﺸﺮ ﴿ﻫُﻮَ اﻟَّﺬٖٓى اَﺧْﺮَجَ اﻟَّﺬٖﻳﻦَ ﻛَﻔَﺮُوا ﻣِﻦْ اَﻫْﻞِ اﻟْﻜِﺘَﺎبِ ﻣِﻦْ دِﻳَﺎرِﻫِﻢْ ﻟِﺎَوَّلِ اﻟْﺤَﺸْﺮ﴾ ﻓﻘﺎل اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻬﻰ أرض اﻟﻤﺤﺸﺮ ﻟﻠﺒﺰار ﺑﻠﻴﻦ


9990- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"Mahşerin Şam'da olacağında şüphe eden kişi, Haşr sûresinin başındaki 'Kitab ehlinden inkar etmiş olanları ilk sürgünde, yurtlarından çıkartan O'dur' meâlindeki âyeti okusun. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: 'Orası mahşer yeridir'."
Bezzâr leyyin bir senedle.
9990- Râvilerinden Ebû Sa'd el-Bakkâl ihtilâflı olmakla birlikte zaafı ağır basmaktadır (Mecma' X, 343).


٩٩٩١ ﺟﺎﺑﺮ رﻓﻌﻪ ﻳﺒﻌﺚ ﻛﻞ ﻋﺒﺪ ﻋﻠﻰ ﻣﺎﻣﺎت ﻋﻠﻴﻪ ﻟﻤﺴﻠﻢ


9991- Câbir radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her kul öldüğü hal üzere dirilecektir."
Müslim
9991- Bu hadisi Müslim (cennet 83, s. 2206), el-A'meş an Ebî Süfyân an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.


٩٩٩٢ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻣﻦ ﻛﺎﻧﺖ ﻋﻨﺪه ﻣﻈﻠﻤﺔ ﻟﺎٔﺧﻴﻪ ﻣﻦ ﻋﺮﺿﻪ أو ﺷﻰء ﻣﻨﻪ ﻓﻠﻴﺤﻠﻠﻪ ﻣﻨﻪ اﻟﻴﻮم ﻣﻦ ﻗﺒﻞ أن ﻟﺎﻳﻜﻮن دﻳﻨﺎر وﻟﺎ درﻫﻢ إن ﻛﺎن ﻟﻪ ﻋﻤﻞ ﺻﺎﻟﺢ أﺧﺬ ﻣﻨﻪ ﺑﻘﺪر ﻣﻈﻠﻤﺘﻪ وإن ﻟﻢ ﻳﻜﻦ ﻟﻪ ﺣﺴﻨﺎت أﺧﺬ ﻣﻦ ﺳﻴﺌﺎت ﺻﺎﺣﺒﻪ ﻓﺤﻤﻞ ﻋﻠﻴﻪ


9992- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim müslüman kardeşinin, dil ile namusuna ve ırzına sataşarak hakkını yemişse, altın ve gümüşün para etmeyeceği gün (Kıyamet) gelmeden önce bugün bu dünyada onunla helâlleşsin! Çünkü ona yaptığı haksızlık kadar salih amelinden alınacaktır. Eğer sevapları yoksa, arkadaşının günahlarından alınıp haksızlık yapana yüklenecektir."
Buhârî ve Tirmizî
9992- Bu hadisi Buhârî (mazâlim (10, III, 99; rikâk 48/2, VII, 197) ve Tirmizî (2419), Saîd el-Makburî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٩٣ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ أﺗﺪرون ﻣﺎ اﻟﻤﻔﻠﺲ ﻗﺎﻟﻮا اﻟﻤﻔﻠﺲ ﻓﻴﻨﺎ ﻣﻦ ﻟﺎ درﻫﻢ ﻟﻪ وﻟﺎﻣﺘﺎع ﻗﺎل إن اﻟﻤﻔﻠﺲ ﻣﻦ ﻳﺎٔﺗﻰ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﺑﺼﻠﺎة وﺻﻴﺎم وزﻛﺎة وﻳﺎٔﺗﻰ وﻗﺪ ﺷﺘﻢ ﻫﺬا وﻗﺬف ﻫﺬا وأﻛﻞ ﻣﺎل ﻫﺬا وﺳﻔﻚ دم ﻫﺬا وﺿﺮب ﻫﺬا ﻓﻴﻌﻄﻰ ﻫﺬا ﻣﻦ ﺣﺴﻨﺎﺗﻪ وﻫﺬا ﻣﻦ ﺣﺴﻨﺎﺗﻪ ﻓﺎٕن ﻓﻨﻴﺖ ﺣﺴﻨﺎﺗﻪ ﻗﺒﻞ أن ﻳﻘﻀﻰ ﻣﺎﻋﻠﻴﻪ أﺧﺬ ﻣﻦ ﺧﻄﺎﻳﺎﻫﻢ ﻓﻄﺮﺣﺖ ﻋﻠﻴﻪ ﺛﻢ ﻳﻄﺮح ﻓﻰ اﻟﻨﺎر


9993- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Müflis kimdir, bilir misiniz?"
"Bize göre müflis, parası ve malı olmayandır" dediler. Şöyle buyurdu:
"Gerçek müflis, kıyamet günü namazı, oruç ve zekâtı ile gelir. Diğer yandan, şuna hakaret etmiş, ona iftira atmış, berikinin malını yemiş, öbürünün kanını akıtmış ve falanı dövmüş olarak gelir. Yaptığı iyilik ve sevapları işte böylece ona buna dağıtılır. Borcu ödenmeden sevapları biterse, bu defa onların günahlarını kendisi yüklenecek, sonra da cehenneme atılacaktır." Müslim ve Tirmizî
9993- Bu hadisi Müslim (birr ve's-sıla 59, s. 1997) ve Tirmizî (2418), el-Alâ b. Abdirrahman an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٩٤ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻟﺘﻮٔدن اﻟﺤﻘﻮق إﻟﻰ أﻫﻠﻬﺎ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﺣﺘﻰ ﻳﻘﺎد ﻟﻠﺸﺎة اﻟﺡﻠﺤﺎء ﻣﻦ اﻟﺸﺎة اﻟﻘﺮﻧﺎء ﻫﻰ ﻟﻤﺴﻠﻢ واﻟﺘﺮﻣﺬى


9994- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü bütün haklar sahiplerine ödenecektir. Hatta boynuzsuz koyunun, boynuzlu koyundan hakkı bile alınacaktır."
Müslim ve Tirmizî.
9994- Bu hadisi de Müslim (birr 60, s. 1997) ve Tirmizî (2420), el-Alâ b. Abdirrahman an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٩٥ وﻋﻨﻪ ﻗﺎل ﻛﻨﺎ ﻧﺴﻤﻊ أن اﻟﺮﺟﻞ ﻳﺘﻌﻠﻖ ﺑﺎﻟﺮﺟﻞ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ وﻫﻮ ﻟﺎ ﻳﻌﺮﻓﻪ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﻪ ﻣﺎﻟﻚ إﻟﻰ وﻣﺎ ﺑﻴﻨﻰ وﺑﻴﻨﻚ ﻣﻌﺮﻓﺔ ﻓﻴﻘﻮل ﻛﻨﺖ ﺗﺮاﻧﻰ ﻋﻠﻰ اﻟﺨﻄﺎٔ وﻋﻠﻰ اﻟﻤﻨﻜﺮ وﻟﺎ ﺗﻨﻬﺎﻧﻰ ﺗﺮزﻳﻦ


9995- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
Şunu duyardık: "Kıyamet günü bir adam tanımadığı bir adamın yakasından yapışacak. Adam şöyle diyecek:

'Benden ne istiyorsun? Ben seni tanımıyorum.' O şöyle diyecek: 'Dünyada beni hata ve çirkin işler yaparken görüp de beni onlardan alıkoymadın'." Rezîn.


٩٩٩٦ ﻋﺎءﺷﺔ ﻛﺎﻧﺖ ﻟﺎ ﺗﺴﻤﻊ ﺷﻴﺌﺎ ﻟﺎ ﺗﻌﺮﻓﻪ إﻟﺎ راﺟﻌﺖ ﻓﻴﻪ ﺣﺘﻰ ﺗﻌﺮﻓﻪ وأن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻗﺎل ﻣﻦ ﻧﻮﻗﺶ اﻟﺤﺴﺎب ﻋﺬب ﻓﻘﻠﺖ أﻟﻴﺲ ﻳﻘﻮل اﻟﻠّﻪ ﴿ﻓَﺎَﻣَّﺎ ﻣَﻦْ اُوﺗِﻰَ ﻛِﺘَﺎﺑَﻪُ ﺑِﻴَﻤٖﻴﻨِﻪ ﻓَﺴَﻮْفَ ﻳُﺤَﺎﺳَﺐُ ﺣِﺴَﺎﺑًﺎ ﻳَﺴٖﻴﺮًا وَﻳَﻨْﻘَﻠِﺐُ اِﻟٰٓﻰ اَﻫْﻠِﻪٖ ﻣَﺴْﺮُورًا﴾ ﻓﻘﺎل إﻧﻤﺎ ذﻟﻚ اﻟﻌﺮض وﻟﻴﺲ أﺣﺪ ﻳﺤﺎﺳﺐ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ إﻟﺎ ﻫﻠﻚ


9996- Âişe radiyallahu anhâ'dan:
"O, bilmediği şey dinlemezdi. İyice anlayıncaya kadar onu sorardı.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
'Âhirette kimin hesabı münakaşa edilirse, azaba düçar olacak demektir.' Dedim ki: 'Allah: 'Kitabı sağdan verilen kolay bir hesaba çekilir, ailesine sevinçli olarak döner' (İnşikâk, 84/7-9) buyurmadı mı?' Şöyle buyurdu:
'Bu (münakaşa değil) sadece bir sunuştur. Kıyamet günü hesaba çekilen herkes mutlaka helâk olmuş demektir'."
9996- Bu hadisi Buhârî (ilm 35, I, 34; tefsîr İnşikâk 1, VI, 81; rikâk 49, VII, 198), Müslim (cennet 80, s. 2205), Ebû Dâvud (3093) ve Tirmizî (2426), İbn e. Müleyke (ani'l-Kâsım) an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٩٧ وﻓﻰ رواﻳﺔ وﻟﻴﺲ أﺣﺪ ﻳﻨﺎﻗﺶ اﻟﺤﺴﺎب ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ إﻟﺎ ﻋﺬب ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ وأﺑﻰ داود واﻟﺘﺮﻣﺬى


9997- Diğer rivayet:
"Kıyamet günü hesaba çekilen mutlaka azaba uğratılacak demektir."
Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.
9997- Bu hadisi Buhârî (ilm 35, I, 34; tefsîr İnşikâk 1, VI, 81; rikâk 49, VII, 198), Müslim (cennet 80, s. 2205), Ebû Dâvud (3093) ve Tirmizî (2426), İbn e. Müleyke (ani'l-Kâsım) an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٩٨ اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد رﻓﻌﻪ أول ﻣﺎﻳﺤﺎﺳﺐ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﻌﺒﺪ اﻟﺼﻠﺎة وأول ﻣﺎﻳﻘﻀﻰ ﺑﻴﻦ اﻟﻨﺎس ﻓﻰ اﻟﺪﻣﺎء ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى واﻟﻨﺴﺎءى ﺑﻠﻔﻈﻪ


9998- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kulun ilk hesap vereceği şey, namazdır. İnsanlar arasında ilk davası görülecek şey de kan davalarıdır." Buhârî, Müslim, Tirmizî ve Nesâî.
9998- Bu hadisi Buhârî (rikâk 48/1, VII, 197; diyât 1/3, VIII, 35), Müslim (kasâme 28, s. 1304), Tirmizî (1396) ve Nesâî (tahrîmu'd-dem 2, VII, 83), el-A'meş an Ebî Vâil an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٩٩٩ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺗﺰول ﻗﺪﻣﺎ اﺑﻦ آدم ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻣﻦ ﻋﻨﺪ رﺑﻪ ﺣﺘﻰ ﻳﺴﺎٔل ﻋﻦ ﺧﻤﺲ ﻋﻦ ﻋﻤﺮه ﻓﻴﻤﺎ أﻓﻨﺎه وﻋﻦ ﺷﺒﺎﺑﻪ ﻓﻴﻤﺎ أﺑﻠﺎه وﻋﻦ ﻣﺎﻟﻪ ﻣﻦ أﻳﻦ اﻛﺘﺴﺒﻪ وﻓﻴﻢ أﻧﻔﻘﻪ وﻣﺎذا ﻋﻤﻞ ﻓﻴﻤﺎ ﻋﻠﻢ


9999- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü, kulun ayakları Rabbinin huzurundan, şu beş şey soruluncaya kadar bir yere kıpırdamaz: Ömrünü nasıl harcadığından, gençliğini nerede harcayıp yıprattığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığı ve ilmiyle amel edip etmediğinden sorulacaktır." Tirmizî
9999- Bu hadisi Tirmizî (2416), Humeyd b. Mes'ade an Husayn b. Numeyr an Hüseyn b. Kays er-Rahabî an Atâ b. e. Rebâh an İbn Ömer an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.


١٠٠٠٠ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ ﻳﺡﺎء ﺑﺎﺑﻦ آدم ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻛﺎٔﻧﻪ ﺑﺬخ ﻓﻴﻮﻗﻒ ﺑﻴﻦ ﻳﺪى اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻓﻴﻘﻮل اﻟﻠّﻪ أﻋﻄﻴﺘﻚ وﺧﻮﻟﺘﻚ وأﻧﻌﻤﺖ ﻋﻠﻴﻚ ﻓﻤﺎذا ﺻﻨﻌﺖ ﻳﻘﻮل ﻳﺎرب ﺟﻤﻌﺘﻪ وﺛﻤﺮﺗﻪ وﺗﺮﻛﺘﻪ أﻛﺜﺮ ﻣﺎﻛﺎن ﻓﺎرﺟﻌﻨﻰ آﺗﻚ ﺑﻪ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﻪ أرﻧﻰ ﻣﺎﻗﺪﻣﺖ ﻓﻴﻘﻮل ﻳﺎرب ﺟﻤﻌﺘﻪ وﺛﻤﺮﺗﻪ وﺗﺮﻛﺘﻪ أﻛﺜﺮ ﻣﺎﻛﺎن ﻓﺎرﺟﻌﻨﻰ آﺗﻚ ﺑﻪ ﻓﺎٕذا ﻋﺒﺪ ﻟﻢ ﻳﻘﺪم ﺧﻴﺮا ﻓﻴﻤﻀﻰ ﺑﻪ إﻟﻰ اﻟﻨﺎر ﻫﻤﺎ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


10000- Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü Âdemoğlu âdeta bir soylu gibi getirilip Allah'ın huzurunda durdurulacak ve Allah ona şöyle diyecek: 'Sana bol nimet verdim, sana bu kadar lütuf ve ihsanda bulundum. Ne yaptın?'
'Ya Rabbi! Biriktirdim, artırdım, çoğunu da geride bıraktım. Beni (dünyaya) geri gönder de onu Sana getireyim' diyecek. Ona şöyle diyecek:
'Haydi bana daha önce âhirete gönderdiklerini göster!'
'Ya Rabbi! Onları biriktirdim, artırdım, olduğundan fazla olarak geride bıraktım. Beni geri gönder onu sana getireyim' diyecek; ancak bu ona fayda vermiyecektir. Çünkü bu kul hiçbir hayrı önceden göndermemiştir. Bu yüzden de cehenneme atılacaktır."
Tirmizî.
10000- Bu hadisi Tirmizî (2427), Süveyd b. Nasr an İbni'l-Mübârek an İsmaîl b. Müslim ani'l-Hasan ve-Katâde an Enes senedi ile tahrîc etti ve İsmaîl'in zayıf olduğunu, ayrıca pek çoklarınca bu hadisin el-Hasan'ın sözü olarak rivayet olunduğunu söyledi.


١٠٠٠١ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻳﻠﻘﻰ اﻟﻌﺒﺪ رﺑﻪ ﻓﻴﻘﻮل أى ﻓﻞ أﻟﻢ أﻛﺮﻣﻚ وأﺳﻮدك وأزوﺟﻚ وأﺳﺨﺮ ﻟﻚ اﻟﺨﻴﻞ واﻟﺎٕﺑﻞ وأذرك ﺗﺮأس وﺗﺮﺑﻊ ﻓﻴﻘﻮل ﺑﻠﻰ ﻳﺎرب ﻓﻴﻘﻮل ﻇﻨﻨﺖ أﻧﻚ ﻣﻠﺎﻗﻰ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﺎ ﻓﻴﻘﻮل ﻓﺎٕﻧﻰ أﻧﺴﺎك ﻛﻤﺎ ﻧﺴﻴﺘﻨﻰ ﺛﻢ ﻳﻠﻘﻰ اﻟﺜﺎﻧﻰ ﻓﺬﻛﺮ ﻣﺜﻠﻪ ﺛﻢ ﻳﻠﻘﻰ اﻟﺜﺎﻟﺚ ﻓﺬﻛﺮ ﻣﺜﻠﻪ إﻟﻰ أن ﻗﺎل أﻇﻨﻨﺖ أﻧﻚ ﻣﻠﺎﻗﻰ ﻓﻴﻘﻮل أى رب آﻣﻨﺖ ﺑﻚ وﺑﻜﺘﺎﺑﻚ وﺑﺮﺳﻠﻚ وﺻﻠﻴﺖ وﺻﻤﺖ وﺗﺼﺪﻗﺖ وﻳﺜﻨﻰ ﺑﺨﻴﺮ ﻣﺎاﺳﺘﻄﺎع ﻓﻴﻘﻮل ﻫﻬﻨﺎ إذا ﺛﻢ ﻳﻘﻮل اﻟﺎٓن ﻧﺒﻌﺚ ﺷﺎﻫﺪا ﻋﻠﻴﻚ ﻓﻴﺘﻔﻜﺮ ﻓﻰ ﻧﻔﺴﻪ ﻣﻦ ذا اﻟﺬى ﻳﺸﻬﺪ ﻋﻠﻴﻪ ﻓﻴﺨﺘﻢ ﻋﻠﻰ ﻓﻴﻪ وﻳﻘﺎل ﻟﻔﺨﺬه اﻧﻄﻘﻰ ﻓﺘﻨﻄﻖ ﻓﺨﺬه وﻟﺤﻤﻪ وﻋﻈﺎﻣﻪ ﺑﻌﻤﻠﻪ وذﻟﻚ ﻟﻴﻌﺬر ﻣﻦ ﻧﻔﺴﻪ وذﻟﻚ اﻟﻤﻨﺎﻓﻖ وذﻟﻚ اﻟﺬى ﺳﺨﻂ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ ﻟﻤﺴﻠﻢ ﻣﻄﻮﻟﺎ


10001- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah kulunu karşısına alıp şöyle diyecek:'Ey fülan! Ben sana ikram etmedim mi; Ben seni başkaları üzerine efendi kılmadım mı; seni eş sahibi yapmadım mı; atları, develeri emrine vermedim mi? Reislik yapmana, ganimet malının dörtte birini almana müsaade etmedim mi?
Kul 'Evet ya Rabbi!' diye cevap verecek.
'Günün birinde Bana kavuşacağına inanıyor muydun?'
'Hayır.'
'Öyleyse şimdi ben de seni daha önce Beni unuttuğun gibi unutuyorum' diyecek.
Sonra Allah bir ikincisini huzuruna alacak, onunla da aynı konuşmayı yapacak.
Sonra üçüncüsünü huzuruna alacak ve onunla karşılıklı konuşup: 'Bana kavuşacağına inanıyordun değil mi?' dediğinde kul şu cevabı verecek: 'Ey Rabbim! Sana, Kitabına, peygamberlerine iman ettim, namaz kıldım, oruç tuttum ve zekât verdim' der. Mümkün olduğunca O'na hamdü senâda bulunup hayır ile övdükten sonra Allah: 'Öyleyse şimdi burada dur, sana bir şahit getireceğim' diyecektir. Kul: 'Acaba bana kim şahitlik edecek?' diye düşünürken, ağzı mühürlenecek. Uyluğuna: 'Haydi onun hakkında sen konuş!' denilecek. Bunun üzerine eti ve kemiği onun hakkında konuşup yaptıklarını anlatacak ve aleyhinde tanıklık edeceklerdir. İşte bu, kulun tutunabileceği hiçbir bahanenin kalmaması içindir. Bu üçüncü kul münafıktır ve Allah'ın gazabına uğrayanın ta kendisidir."
Daha uzun bir metinle Müslim.
10001- Bu hadisi Müslim (zühd 16, s. 2279-80), İbn e. Ömer an Süfyân an Süheyl b. e. Sâlih an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti. Metnin başı buraya alınmamıştır.


١٠٠٠٢ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ ﻗﻠﻨﺎ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻫﻞ ﻧﺮى رﺑﻨﺎ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻗﺎل ﻧﻌﻢ ﻓﻬﻞ ﺗﻀﺎرون ﻓﻰ رؤﻳﺔ اﻟﺸﻤﺲ ﺑﺎﻟﻈﻬﻴﺮة ﺻﺤﻮا ﻟﻴﺲ ﻣﻌﻬﺎ ﺳﺤﺎب وﻫﻞ ﺗﻀﺎرون ﻓﻰ رؤﻳﺔ اﻟﻘﻤﺮ ﻟﻴﻠﺔ اﻟﺒﺪر ﺻﺤﻮا ﻟﻴﺲ ﻓﻴﻬﺎ ﺳﺤﺎب ﻗﺎﻟﻮا ﻟﺎ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻗﺎل ﻓﻤﺎ ﺗﻀﺎرون ﻓﻰ رؤﻳﺔ اﻟﻠّﻪ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ إﻟﺎ ﻛﻤﺎ ﺗﻀﺎرون ﻓﻰ رؤﻳﺔ أﺣﺪﻫﻤﺎ إذا ﻛﺎن ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ أذن ﻣﻮٔذن ﻟﺘﺘﺒﻊ ﻛﻞ أﻣﺔ ﻣﺎﻛﺎﻧﺖ ﺗﻌﺒﺪ ﻓﻠﺎ ﻳﺒﻘﻰ أﺣﺪ ﻛﺎن ﻳﻌﺒﺪ ﻏﻴﺮ اﻟﻠّﻪ ﻣﻦ اﻟﺎٔﺻﻨﺎم واﻟﺎٔﻧﺼﺎب إﻟﺎ ﻳﺘﺴﺎﻗﻄﻮن ﻓﻰ اﻟﻨﺎر ﺣﺘﻰ إذا ﻟﻢ ﻳﺒﻖ إﻟﺎ ﻣﻦ ﻛﺎن ﻳﻌﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﻣﻦ ﺑﺮ وﻓﺎﺟﺮ وﻏﻴﺮ أﻫﻞ اﻟﻜﺘﺎب ﻓﻴﺪﻋﻰ اﻟﻴﻬﻮد ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻬﻢ ﻣﺎﻛﻨﺘﻢ ﺗﻌﺒﺪون ﻗﺎﻟﻮا ﻧﻌﺒﺪ ﻋﺰﻳﺮ اﺑﻦ اﻟﻠّﻪ ﻓﻴﻘﺎل ﻛﺬﺑﺘﻢ ﻣﺎاﺗﺨﺬ اﻟﻠّﻪ ﻣﻦ ﺻﺎﺣﺒﺔ وﻟﺎ وﻟﺪ ﻓﻤﺎذا ﺗﺒﻐﻮن ﻗﺎﻟﻮا ﻋﻄﺸﻨﺎ ﻳﺎرب ﻓﺎﺳﻘﻨﺎ ﻓﻴﺸﺎر إﻟﻴﻬﻢ أﻟﺎ ﺗﺮدون ﻓﻴﺤﺸﺮون إﻟﻰ اﻟﻨﺎر ﻛﺎٔﻧﻬﺎ ﺳﺮاب ﻳﺤﻄﻢ ﺑﻌﻀﻬﺎ ﺑﻌﻀﺎ ﻓﻴﺘﺴﺎﻗﻄﻮن ﻓﻰ اﻟﻨﺎر ﺛﻢ ﺗﺪﻋﻰ اﻟﻨﺼﺎرى ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻬﻢ ﻣﺎﻛﻨﺘﻢ ﺗﻌﺒﺪون ﻗﺎﻟﻮا ﻛﻨﺎ ﻧﻌﺒﺪ اﻟﻤﺴﻴﺢ اﺑﻦ اﻟﻠّﻪ ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻬﻢ ﻛﺬﺑﺘﻢ ﻣﺎاﺗﺨﺬ اﻟﻠّﻪ ﻣﻦ ﺻﺎﺣﺒﺔ وﻟﺎ وﻟﺪ ﻓﻤﺎذا ﺗﺒﻐﻮن ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻋﻄﺸﻨﺎ ﻳﺎرﺑﻨﺎ ﻓﺎﺳﻘﻨﺎ ﻓﻴﺸﺎر إﻟﻴﻬﻢ أﻟﺎ ﺗﺮدون ﻓﻴﺤﺸﺮون إﻟﻰ ﺟﻬﻨﻢ ﻛﺎٔﻧﻬﺎ ﺳﺮاب ﻳﺤﻄﻢ ﺑﻌﻀﻬﺎ ﺑﻌﻀﺎ ﻓﻴﺘﺴﺎﻗﻄﻮن ﻓﻰ اﻟﻨﺎر ﺣﺘﻰ إذا ﻟﻢ ﻳﺒﻖ إﻟﺎ ﻣﻦ ﻛﺎن ﻳﻌﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﻣﻦ ﺑﺮ وﻓﺎﺟﺮ أﺗﺎﻫﻢ اﻟﻠّﻪ ﻓﻰ أدﻧﻰ ﺻﻮرة ﻣﻦ اﻟﺘﻰ رأوه ﻓﻴﻬﺎ ﻗﺎل ﻓﻤﺎ ﺗﻨﺘﻈﺮون ﺗﺘﺒﻊ ﻛﻞ أﻣﺔ ﻣﺎﻛﺎﻧﺔ ﺗﻌﺒﺪ ﻗﺎﻟﻮا ﻳﺎرﺑﻨﺎ ﻓﺎرﻗﻨﺎ اﻟﻨﺎس ﻓﻰ اﻟﺪﻧﻴﺎ أﻓﻘﺮ ﻣﺎﻛﻨﺎ إﻟﻴﻬﻢ وﻟﻢ ﻧﺼﺎﺣﺒﻬﻢ ﻓﻴﻘﻮل أﻧﺎ رﺑﻜﻢ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻧﻌﻮذ ﺑﺎﻟﻠّﻪ ﻣﻨﻚ ﻟﺎ ﻧﺸﺮك ﺑﺎﻟﻠّﻪ ﺷﻴﺌﺎ ﻣﺮﺗﻴﻦ أو ﺛﻠﺎﺛﺎ ﺣﺘﻰ إن ﺑﻌﻀﻬﻢ ﻟﻴﻜﺎد أن ﻳﻨﻘﻠﺐ ﻓﻴﻘﻮل ﻫﻞ ﺑﻴﻨﻜﻢ وﺑﻴﻨﻪ آﻳﺔ ﻓﺘﻌﺮﻓﻮﻧﻪ ﺑﻬﺎ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻧﻌﻢ ﻓﻴﻜﺸﻒ ﻋﻦ ﺳﺎق ﻓﻠﺎ ﻳﺒﻘﻰ ﻣﻦ ﻛﺎن ﻳﺴﺡﺪ ﻟﻠّﻪ ﻣﻦ ﺗﻠﻘﺎء ﻧﻔﺴﻪ إﻟﺎ أذن اﻟﻠّﻪ ﻟﻪ ﺑﺎﻟﺴﺡﻮد وﻟﺎ ﻳﺒﻘﻰ ﻣﻦ ﻛﺎن ﻳﺴﺡﺪ اﺗﻘﺎء ورﻳﺎء إﻟﺎ ﺟﻌﻞ اﻟﻠّﻪ ﻇﻬﺮه ﻃﺒﻘﺔ واﺣﺪة ﻛﻠﻤﺎ أراد أن ﻳﺴﺡﺪ ﺧﺮ ﻋﻠﻰ ﻗﻔﺎه ﺛﻢ ﻳﺮﻓﻌﻮن رءوﺳﻬﻢ وﻗﺪ ﺗﺤﻮل ﻓﻰ ﺻﻮرﺗﻪ اﻟﺘﻰ رأوه ﻓﻴﻬﺎ أول ﻣﺮة ﻓﻴﻘﻮل أﻧﺎ رﺑﻜﻢ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن أﻧﺖ رﺑﻨﺎ ﺛﻢ ﻳﻀﺮب اﻟﺡﺴﺮ ﻋﻠﻰ ﺟﻬﻨﻢ وﺗﺤﻞ اﻟﺸﻔﺎﻋﺔ وﻳﻘﻮﻟﻮن اﻟﻠّﻬﻢ ﺳﻠﻢ ﺳﻠﻢ ﻗﻴﻞ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ وﻣﺎ اﻟﺡﺴﺮ ﻗﺎل دﺣﺾ ﻣﺰﻟﺔ ﻓﻴﻪ ﺧﻄﺎﻃﻴﻒ وﻛﻠﺎﻟﻴﺐ وﺣﺴﻜﺔ ﺗﻜﻮن ﺑﻨﺡﺪ ﻓﻴﻬﺎ ﺷﻮﻳﻜﺔ ﻳﻘﺎل ﻟﻬﺎ اﻟﺴﻌﺪان ﻓﻴﻤﺮ اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻮن ﻛﻄﺮف اﻟﻌﻴﻦ وﻛﺎﻟﺒﺮق وﻛﺎﻟﺮﻳﺢ وﻛﺎﻟﻄﻴﺮ وﻛﺎٔﺟﺎوﻳﺪ اﻟﺨﻴﻞ واﻟﺮﻛﺎب ﻓﻨﺎج ﻣﺴﻠﻢ وﻣﺨﺪوش ﻣﺮﺳﻞ وﻣﻜﺪوس ﻓﻰ ﻧﺎر ﺟﻬﻨﻢ ﺣﺘﻰ إذا ﺧﻠﺺ اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻮن ﻣﻦ اﻟﻨﺎر ﻓﻮاﻟﺬى ﻧﻔﺴﻰ ﺑﻴﺪه ﻣﺎﻣﻦ أﺣﺪ ﻣﻨﻜﻢ ﺑﺎٔﺷﺪ ﻣﻨﺎﺷﺪة ﻟﻠّﻪ ﻓﻰ اﺳﺘﻘﺼﺎء اﻟﺤﻖ ﻣﻦ اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻴﻦ ﻟﻠّﻪ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻟﺎٕﺧﻮاﻧﻬﻢ اﻟﺬﻳﻦ ﻓﻰ اﻟﻨﺎر ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن رﺑﻨﺎ ﻛﺎﻧﻮا ﻳﺼﻮﻣﻮن ﻣﻌﻨﺎ وﻳﺼﻠﻮن وﻳﺤﺡﻮن ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻬﻢ أﺧﺮﺟﻮا ﻣﻦ ﻋﺮﻓﺘﻢ ﻓﺘﺤﺮم ﺻﻮرﻫﻢ ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺎر ﻓﻴﺨﺮﺟﻮن ﺧﻠﻘﺎ ﻛﺜﻴﺮا ﻗﺪ أﺧﺬت اﻟﻨﺎر إﻟﻰ ﻧﺼﻒ ﺳﺎﻗﻪ وإﻟﻰ رﻛﺒﺘﻴﻪ ﺛﻢ ﻳﻘﻮﻟﻮن رﺑﻨﺎ ﻣﺎﺑﻘﻰ ﻓﻴﻬﺎ أﺣﺪ ﻣﻤﻦ أﻣﺮﺗﻨﺎ ﺑﻪ ﻓﻴﻘﻮل ارﺟﻌﻮا ﻓﻤﻦ وﺟﺪﺗﻢ ﻓﻰ ﻗﻠﺒﻪ ﻣﺜﻘﺎل دﻳﻨﺎر ﻣﻦ ﺧﻴﺮ ﻓﺎٔﺧﺮﺟﻮه ﻓﻴﺨﺮﺟﻮن ﺧﻠﻘﺎ ﻛﺜﻴﺮا ﺛﻢ ﻳﻘﻮﻟﻮن رﺑﻨﺎ ﻟﻢ ﻧﺬر ﻓﻴﻬﺎ أﺣﺪا ﻣﻤﻦ أﻣﺮﺗﻨﺎ ﺛﻢ ﻳﻘﻮل ارﺟﻌﻮا ﻓﻤﻦ وﺟﺪﺗﻢ ﻓﻰ ﻗﻠﺒﻪ ﻣﺜﻘﺎل ﻧﺼﻒ دﻳﻨﺎر ﻣﻦ ﺧﻴﺮ ﻓﺎٔﺧﺮﺟﻮه ﻓﻴﺨﺮﺟﻮن ﺧﻠﻘﺎ ﻛﺜﻴﺮا ﺛﻢ ﻳﻘﻮﻟﻮن رﺑﻨﺎ ﻟﻢ ﻧﺬر ﻓﻴﻬﺎ ﻣﻤﻦ أﻣﺮﺗﻨﺎ أﺣﺪا ﺛﻢ ﻳﻘﻮل ارﺟﻌﻮا ﻓﻤﻦ وﺟﺪﺗﻢ ﻓﻰ ﻗﻠﺒﻪ ﻣﺜﻘﺎل ذرة ﻣﻦ ﺧﻴﺮ ﻓﺎٔﺧﺮﺟﻮه ﻓﻴﺨﺮﺟﻮن ﺧﻠﻘﺎ ﻛﺜﻴﺮا ﺛﻢ ﻳﻘﻮﻟﻮن رﺑﻨﺎ ﻟﻢ ﻧﺬر ﻓﻴﻬﺎ ﺧﻴﺮا وﻛﺎن أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ ﻳﻘﻮل إن ﻟﻢ ﺗﺼﺪﻗﻮﻧﻰ ﺑﻬﺬا اﻟﺤﺪﻳﺚ ﻓﺎﻗﺮءوا إن ﺷﺌﺘﻢ ﴿اِنَّ اﻟﻠّٰﻪَ ﻟَﺎ ﻳَﻈْﻠِﻢُ ﻣِﺜْﻘَﺎلَ ذَرَّةٍ وَاِنْ ﺗَﻚُ ﺣَﺴَﻨَﺔً ﻳُﻀَﺎﻋِﻔْﻬَﺎ وَﻳُﻮْٔتِ ﻣِﻦْ ﻟَﺪُﻧْﻪُ اَﺟْﺮًا ﻋَﻈٖﻴﻤًﺎ﴾ ﻓﻴﻘﻮل اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﺷﻔﻌﺖ اﻟﻤﻠﺎءﻛﺔ وﺷﻔﻊ اﻟﻨﺒﻴﻮن وﺷﻔﻊ اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻮن وﻟﻢ ﻳﺒﻖ إﻟﺎ أرﺣﻢ اﻟﺮاﺣﻤﻴﻦ ﻓﻴﻘﺒﺾ ﻓﺒﻀﺔ ﻣﻦ اﻟﻨﺎر ﻓﻴﺨﺮج ﻣﻨﻬﺎ ﻗﻮﻣﺎ ﻟﻢ ﻳﻌﻤﻠﻮا ﺧﻴﺮا ﻗﻂ ﻗﺪ ﻋﺎدوا ﺣﻤﻤﺎ ﻓﻴﻠﻘﻴﻬﻢ ﻓﻰ ﻧﻬﺮ ﻓﻰ أﻓﻮاه اﻟﺡﻨﺔ ﻳﻘﺎل ﻟﻪ ﻧﻬﺮ اﻟﺤﻴﺎة ﻓﻴﺨﺮﺟﻮن ﻛﻤﺎ ﺗﺨﺮج اﻟﺤﺒﺔ ﻓﻰ ﺣﻤﻴﻞ اﻟﺴﻴﻞ أﻟﺎ ﺗﺮوﻧﻬﺎ ﺗﻜﻮن إﻟﻰ اﻟﺤﺡﺮ أو إﻟﻰ اﻟﺸﺡﺮ ﻣﺎﻳﻜﻮن إﻟﻰ اﻟﺸﻤﺲ أﺻﻴﻔﺮ وأﺧﻴﻀﺮ وﻣﺎ ﻳﻜﻮن ﻣﻨﻬﺎ إﻟﻰ اﻟﻈﻞ ﻳﻜﻮن أﺑﻴﺾ ﻓﻘﺎﻟﻮا ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻛﺎٔﻧﻚ ﻛﻨﺖ ﺗﺮﻋﻰ ﺑﺎﻟﺒﺎدﻳﺔ ﻗﺎل ﻓﻴﺨﺮﺟﻮن ﻛﺎﻟﻠﻮٔﻟﻮٔ ﻓﻰ رﻗﺎﺑﻬﻢ اﻟﺨﻮاﺗﻴﻢ ﻳﻌﺮﻓﻬﻢ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻫﻮٔﻟﺎء ﻋﺘﻘﺎء اﻟﻠّﻪ اﻟﺬﻳﻦ أدﺧﻠﻬﻢ اﻟﺡﻨﺔ ﺑﻐﻴﺮ ﻋﻤﻞ ﻋﻤﻠﻮه وﻟﺎ ﺧﻴﺮ ﻗﺪﻣﻮه ﺛﻢ ﻳﻘﻮل أدﺧﻠﻮا اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻤﺎ رأﻳﺘﻤﻮه ﻓﻬﻮ ﻟﻜﻢ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن رﺑﻨﺎ أﻋﻄﻴﺘﻨﺎ ﻣﺎﻟﻢ ﺗﻌﻂ أﺣﻤﺪا ﻣﻦ اﻟﻌﺎﻟﻤﻴﻦ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﻜﻢ ﻋﻨﺪى أﻓﻀﻞ ﻣﻦ ﻫﺬا ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻳﺎرﺑﻨﺎ أى ﺷﻰء أﻓﻀﻞ ﻣﻦ ﻫﺬا ﻓﻴﻘﻮل رﺿﺎءى ﻓﻠﺎ أﺳﺨﻂ ﻋﻠﻴﻜﻢ ﺑﻌﺪه أﺑﺪا


10002- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
Dedik ki:
"Ey Allah Resûlü! Kıyamet günü Rabbimizi görecek miyiz?"
"Evet; öğle üstü bulutsuz bir havada güneşi görmekte sıkıntı çeker misiniz? Bulutsuz berrak bir gecede dolunay görüldüğünde ayı görmekte herhangi bir sıkıntı çeker misiniz?" diye sorunca, "Hayır, ey Allah Resûlü!" dediler.
"Aynı şekilde kıyamet günü de Allah'ı görmekte hiç sıkıntı çekmezsiniz, Sadece güneş ve ayı gördüğünüzde çektiğiniz sıkıntı kadar bir sıkıntı çekersiniz. Kıyamet günü her ümmet taptığına tâbi olmak için çağırılacak. Allah'tan başka putlara, dikili taşlara ibadet edenler bir bir cehenneme dökülecek, onlardan cehenneme dökülmedik hiç kimse kalmayacaktır. İyi-kötü Allah'a ibadet edenlerden hiç kimse kalmayınca yahudiler çağırılıp kendilerine sorulacak:
'Söyleyin bakalım, neye tapıyordunuz?'
'Biz Allah'ın oğlu Üzeyr'e tapıyorduk' diyecekler.
'Yalan söylüyorsunuz. Allah ne eş edindi, ne de çocuğu vardır.'
'Ne arzu ediyorsunuz?'
'Susadık. Ey Rabbimiz ne olur bize su ver!' diyecekler. Onlara su verilmesi için işaret edilecek. Bunun üzerine serap gibi görünen cehenneme birbirlerini ezerek cehenneme atılacaklar.
Sonra hıristiyanlar çağrılacak ve onlara: 'Ya siz neye ibadet ediyordunuz?' diye sorulacak. Onlar: 'Allah'ın oğlu Mesih'e ibadet ediyorduk' diye cevap verecekler. Onlara da: 'Yalan söylediniz. Allah ne eş edindi, ne de çocuk. Şimdi ne istiyorsunuz?' denilecek. Onlar da: 'Ey Rabbimiz! Susadık, ne olur bize biraz su ver!' diye yalvaracaklar. Onlara su verilmesi işaret edilecek. Böylece serap halinde görünen cehenneme sürülecekler, birbirlerini ezerek, oraya koşacak ve cehenneme düşecekler.
Sadık veya facir olarak Allah'a tapanlardan başka tevhid ehli kimse kalmayınca, Allah onlara gördükleri en yakın sıfatta tecelli edecek ve şöyle buyuracaktır:
'Siz ne bekliyorsunuz, her ümmet taptığı şeyin ardına düşmüştür?' Cevapları şu olacak: 'Biz dünyada iken bu insanlara muhtaç olduğumuz halde onlardan ayrıldık ve onlarla dostluk etmedik.'
'Allah 'Ben sizin Rabbinizim' buyuracak. Bunun üzerine onlar (iki veya) üç kere: 'Senden Allah'a sığınırız, biz hiçbir şeyi O'na ortak koşmayız' diyecekler. Hatta bazıları nerdeyse dönecek duruma düşecek.
'Peki sizinle arasında kendisini tanıyabileceğiniz bir alamet var mı?' diye sorduğunda 'Evet' diyecekler. Bunun üzerine baldırını açacak, gerçekten Allah'a kendiliğinden secde edenlere secde etmeleri için izin verilecek. Ancak gösteriş ve riyâ için secde edenler ise, (her) secde etmek istediklerinde başları üstüne arkaya doğru yuvarlanacaklardır.
Sonra başlarını kaldırınca, Allah'ı ilk gördükleri suret değişmiş olarak görecekler ve Allah da onlara: 'İşte Ben sizin Rabbinizim' buyuracak, onlar da: 'Sen bizim Rabbimizsin' diyeceklerdir.
Sonra cehennemin üzerine köprü kurulacak ve şefaate izin verilecek. Halk şöyle diyecekler: 'Allahım! Selâmete erdir, selâmete erdir!' Denildi ki: 'Ey Allah Resûlü, köprü nedir ve nasıldır?'
'Köprü son derece kaygandır. Onda Necid'de bulunan Sa'dân denilen diken gibi çengeller, kancalar ve demir dikenler vardır. Mü'minlerden kimi göz açıp kapayıncaya kadar, kimi şimşek gibi, kimi rüzgâr gibi, kimi küheylana binmiş gibi, kimi deveye binmiş gibi oradan geçecektir. Kimi hiçbir şey olmadan sapasağlam, kimi yüzü ve vücudu tırmalanmış olarak geçip kurtulacak, kimisi de sapır sapır cehenneme düşecek. Mü'minler ateşten kurtuldukları zaman, nefsim kudret elinde olana yemin olsun ki, hiçbiriniz kıyamet günü ateşteki kardeşlerinin haklarının verilmesini taleb eden mü'minler kadar Allah'tan ısrarla bir şey talep edemez. Diyecekler ki: 'Rabbimiz onlar da bizimle beraber namaz kılarlardı, bizimle beraber oruç tutarlardı, bizimle hacca giderlerdi.' Bunun üzerine onlara şöyle denilecek: 'Haydi onlardan tanıdıklarınızı çıkartın!' Böylece onların yüzleri ateşe haram olacak. Oradan birçok insan çıkartacaklar. Baldırlarının yarısına kadar, dizlerine kadar ateşe batanları çıkarttıktan sonra: 'Ya Rabbi! Çıkartmasını emrettiklerinden kimse kalmadı, hepsini çıkarttık' diyecekler.' Sonra Allah onlara şöyle buyuracak: 'Haydi dönün bakın, kalbinde bir dinar kadar hayır bulunan insanları da çıkartın!'
Gidecekler, birçok insanı daha çıkartıp gelecekler. Diyecekler ki:
'Ey Rabbimiz! Emrettiklerinden kimse kalmadı hepsini çıkarttık.'
Allah şöyle buyuracak: 'Haydi dönün kalplerinde yarım dinar kadar hayır bulunanları da çıkartın!' Gidecekler, birçok insanı daha çıkartacaklar. Sonra 'Rabbimiz, bize emrettiklerinden kimse kalmadı, onları da çıkarttık' diyecekler. Sonra şöyle diyecek: 'Haydi gidin kalbinde zerre kadar hayır bulunanları çıkartın!' Gidecekler birçok insan daha çıkartacaklar; dönüp: 'Rabbimiz emrettiklerinden kimse kalmadı, hepsini çıkarttık' diyecekler.
Ebû Saîd şöyle derdi: "Eğer size anlattığım bu hadisi tasdik etmezseniz, 'Şüphesiz Allah zerre kadar zulmetmez; bir hasene olursa, onun karşılığını kat kat verir. Kendi katından büyük ecir verir' meâlindeki âyeti (Nisâ, 4/40) okuyun!"
"Sonra Allah Teâlâ şöyle buyuracak: 'Melekler, peygamberler ve mü'minler şefaat ettiler, geride merhamet edenlerin en çok merhamet edeni kaldı.' Sonra ateşten bir cemaati alacak; oradan hiç hayır işlemeyenleri kömürlere dönüşmüş bir halde alacak ve onları cennetin yolları üzerinde: 'Hayat nehri' denilen nehre atacak, oradan selin taşıdığı yabani reyhan tohumları gibi çıkacaklar. Yabani reyhan bazen taş, bazen de ağaç dibinde olur. Güneşe doğru olanlar sarı ya da yeşil olur. Gölgeye doğru olanlar ise beyaz olur." Dediler ki:
"Ey Allah Resûlü! Sanki çölde koyun otlatmış gibi konuşuyorsun." Şöyle buyurdu: "Onlar inci gibi çıkacaklar, boyunlarında cennet ehlinin anlayacağı bir şekilde alamet olacak ve onlar için: 'İşte bunlar Allah'ın azatlılarıdır hiçbir amel işlemeden, hiçbir hayır yapıp önceden (âhirete) göndermeden Allah onları cennete koymuştur.'
Sonra buyuracak: 'Haydi cennete girin, gördükleriniz hep sizin olacaktır!'
'Ey Rabbimiz! Bize, âlemlerden hiç kimseye vermediğini verdin' dediklerinde, Allah şöyle buyuracak: 'Katımda sizin için bundan daha güzeli vardır.'
'Bundan daha üstün ve güzel olan nedir?'
'Benim hoşnutluğum; artık bundan sonra size hiç ama hiç gazap etmeyeceğim' buyuracak."
10002- Bu hadisi Buhârî (ezân 129, I, 195; rikâk 52, VII, 205-6; tevhîd 24/4, VIII, 179), Müslim (îmân 299, s. 163-7) ve Nesâî (tatbîk 81, II, 229), ez-Zührî an Atâ b. Yezîd an Ebî Saîd (ve-Ebî Hureyre) asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٠٣ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻗﺎل أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ ﺑﻠﻐﻨﻰ أن اﻟﺡﺴﺮ أدق ﻣﻦ اﻟﺸﻌﺮ وأﺣﺪ ﻣﻦ اﻟﺴﻴﻒ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﻨﺴﺎءى


10003- Diğer rivayet:
Ebû Saîd dedi ki: "Duyduğuma göre köprü (Sırat) kıldan ince, kılıçtan keskindir."
Buhârî, Müslim ve Nesâî.
10003- Bu hadisi Buhârî (ezân 129, I, 195; rikâk 52, VII, 205-6; tevhîd 24/4, VIII, 179), Müslim (îmân 299, s. 163-7) ve Nesâî (tatbîk 81, II, 229), ez-Zührî an Atâ b. Yezîd an Ebî Saîd (ve-Ebî Hureyre) asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٠٤ وﻟﻤﺴﻠﻢ ﻋﻦ ﺟﺎﺑﺮ ﻗﺎل ﻓﻴﻘﻮل ﻣﻦ ﺗﻨﺘﻈﺮون ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻧﻨﺘﻈﺮ رﺑﻨﺎ ﻓﻴﻘﻮل أﻧﺎ رﺑﻜﻢ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﺣﺘﻰ ﻧﻨﻈﺮ إﻟﻴﻚ ﻓﻴﺘﺡﻠﻰ ﻟﻬﻢ ﻳﻀﺤﻚ ﻓﻴﻨﻄﻠﻖ ﺑﻬﻢ وﻳﺘﺒﻌﻮﻧﻪ وﻳﻌﻄﻰ ﻛﻞ إﻧﺴﺎن ﻣﻨﻬﻢ ﻣﻨﺎﻓﻖ أو ﻣﻮٔﻣﻦ ﻧﻮرا ﺛﻢ ﻳﺘﺒﻌﻮﻧﻪ وﻋﻠﻰ ﺟﺴﺮ ﺟﻬﻨﻢ ﻛﻠﺎﻟﻴﺐ وﺣﺴﻚ ﺗﺎٔﺧﺬ ﻣﻦ ﺷﺎء اﻟﻠّﻪ ﺛﻢ ﻳﻄﻔﺎٔ ﻧﻮر اﻟﻤﻨﺎﻓﻘﻴﻦ ﺛﻢ ﻳﻨﺡﻮ اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻮن ﻓﺘﻨﺡﻮ أول زﻣﺮة وﺟﻮﻫﻬﻢ ﻛﺎﻟﻘﻤﺮ ﻟﻴﻠﺔ اﻟﺒﺪر ﺳﺒﻌﻮن أﻟﻔﺎ ﻟﺎﻳﺤﺎﺳﺒﻮن ﺛﻢ اﻟﺬﻳﻦ ﻳﻠﻮﻧﻬﻢ ﻛﺎٔﺿﻮء ﻧﺡﻢ ﻓﻰ اﻟﺴﻤﺎء ﺛﻢ ﻛﺬﻟﻚ ﺛﻢ ﺗﺤﻞ اﻟﺸﻔﺎﻋﺔ وﻳﺸﻔﻌﻮن ﺣﺘﻰ ﻳﺨﺮج ﻣﻦ اﻟﻨﺎر ﻣﻦ ﻗﺎل ﻟﺎ إﻟﻪ إﻟﺎ اﻟﻠّﻪ وﻛﺎن ﻓﻰ ﻗﻠﺒﻪ ﻣﻦ اﻟﺨﻴﺮ ﻣﺎﻳﺰن ﺷﻌﻴﺮة ﻓﻴﺡﻌﻠﻮن ﺑﻔﻨﺎء اﻟﺡﻨﺔ وﻳﺡﻌﻞ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻳﺮﺷﻮن ﻋﻠﻴﻬﻢ اﻟﻤﺎء ﺣﺘﻰ ﻳﻨﺒﺘﻮا ﻧﺒﺎت اﻟﺸﻰء ﻓﻰ اﻟﺴﻴﻞ وﻳﺬﻫﺐ ﺣﺮاﻗﻪ ﺛﻢ ﻳﺴﺎٔل ﺣﺘﻰ ﺗﺡﻌﻞ ﻟﻪ اﻟﺪﻧﻴﺎ وﻋﺸﺮة أﻣﺜﺎﻟﻬﺎ ﻟﻤﺴﻠﻢ ﻣﻄﻮﻟﺎ


10004- Müslim, Câbir'den:
"Buyuracak ki:
'Siz kimi bekliyorsunuz?'
'Rabbimizi.'
'Ben sizin Rabbinizim.'
'Öyleyse Seni görelim, cemâline bakalım' diyecekler ve Allah da gülerek onlara tecelli edecek. O'na uyup O'nunla gidecekler. Mü'min-münafık herkese nur verecek, sonra ona tâbi olacaklar. Cehennemin üstündeki köprüde bazı çengel ve dikenler asılıdır. Allah'ın dilediklerini yakalayacaklar. Sonra münafıkların nuru sönecek, mü'minler ise kurtulacaklardır. Hesap görmeden ilk kurtulacak grup yüzleri mehtap gibi olan zümre yetmiş bin kişidir. Onları semadaki yıldız parlaklığında olan insanlar takip edecektir. Sonra diğerleri de geçecekler. Derken şefaata müsaade edilip şefaat edecekler. 'Lâ ilâhe ilallah' diyenlerden kimse kalmayacak, hepsi cehennemden çıkacak. Kalbinde arpa ağırlığında imanı bulunanlar da çıkacaklar. Cennetin avlusunda dikilecekler. Cennet ehli onlara su serpecek, selin taşıdıklarında biten dane gibi bitecekler ve üzerlerindeki cehennem yanıkları gidecek. Sonra dileyecekler, dünya ve onun on katı kendilerine verilecektir."
Daha uzun bir metinle Müslim.
10004- Bu hadisi Müslim (îmân 316, s. 177), Revh b. Ubâde an İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٠٥ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ رﻓﻌﻪ ﻓﻰ اﻟﻨﺡﻮى ﻳﺪﻧﻮ اﻟﻤﻮٔﻣﻦ ﻣﻦ رﺑﻪ ﺣﺘﻰ ﻳﻀﻊ ﻋﻠﻴﻪ ﻛﻨﻔﻪ ﻓﻴﻘﺮره ﺑﺬﻧﻮﺑﻪ ﺗﻌﺮف ذﻧﺐ ﻛﺬا ﻓﻴﻘﻮل أﻋﺮف رب أﻋﺮف رب ﻣﺮﺗﻴﻦ ﻓﻴﻘﻮل ﺳﺘﺮﺗﻬﺎ ﻋﻠﻴﻚ ﻓﻰ اﻟﺪﻧﻴﺎ وأﻏﻔﺮﻫﺎ ﻟﻚ اﻟﻴﻮم ﺛﻢ ﺗﻄﻮى ﺻﺤﻴﻔﺔ ﺣﺴﺎﺑﻪ وأﻣﺎ اﻟﺎٓﺧﺮون أى اﻟﻜﻔﺎر واﻟﻤﻨﺎﻓﻘﻮن ﻓﻴﻨﺎدى ﻋﻠﻰ رءوس اﻟﺨﻠﺎءق ﻫﻮٔﻟﺎء اﻟﺬﻳﻦ ﻛﺬﺑﻮا ﻋﻠﻰ رﺑﻬﻢ أﻟﺎ ﻟﻌﻨﺔ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻰ اﻟﻈﺎﻟﻤﻴﻦ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


10005- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Kıyamet günü)Allah mü'min kulu ile fısıltı ile (başkalarından uzak bir şekilde) konuşacak. O zaman mü'min Rabbine çok yakın olacak. Allah onun üzerine himayesini indirip günahlarını itiraf ettirecek. 'Falan fülan günahı biliyorsun değil mi?' dediğinde 'Ey Rabbim biliyorum, biliyorum' -iki kere- diyecek. Bunun üzerine Allah: 'Onu dünyada örttüm, kimsenin ondan haberi olmadı. Bugün de günahını bağışlıyorum' diyecek ve hemen hasenât defteri verilecek. Kâfirler ve münafıklara ise tüm yaratıkların gözü önünde: 'İşte bunlar Rablerine karşı yalan söylemişlerdir. Allah'ın lâneti zalimler üzerine olsun!' denilecektir." Buhârî ile Müslim.
10005- Bu hadisi Buhârî (mazâlim 2, III, 97; tefsîr Hûd 4, V, 214; edeb 60/2, VII, 89; tevhîd 36, VIII, 202-3) ve Müslim (tevbe 52, s. 2120), Katâde an Safvân b. Muhriz an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٠٦ ﻋﺎءﺷﺔ أن رﺟﻠﺎ ﻗﺎل ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ إن ﻟﻰ ﻣﻤﻠﻮﻛﻴﻦ ﻳﻜﺬﺑﻮﻧﻨﻰ وﻳﺨﻮﻧﻮﻧﻨﻰ وﻳﻌﺼﻮﻧﻨﻰ وأﺷﺘﻤﻬﻢ وأﺿﺮﺑﻬﻢ ﻓﻜﻴﻒ أﻧﺎ ﻣﻨﻬﻢ ﻓﻘﺎل اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ إذا ﻛﺎن ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻳﺤﺴﺐ ﻣﺎﺧﺎﻧﻮك وﻋﺼﻮك وﻛﺬﺑﻮك وﻋﻘﺎﺑﻚ إﻳﺎﻫﻢ ﻓﺎٕن ﻛﺎن ﻋﻘﺎﺑﻚ إﻳﺎﻫﻢ ﺑﻘﺪر ذﻧﻮﺑﻬﻢ ﻛﻔﺎﻓﺎ ﻟﺎ ﻟﻚ وﻟﺎ ﻋﻠﻴﻚ وإن ﻛﺎن ﻋﻘﺎﺑﻚ إﻳﺎﻫﻢ دون ذﻧﻮﺑﻬﻢ ﻛﺎن ﻓﻀﻠﺎ ﻟﻚ وإن ﻛﺎن ﻋﻘﺎﺑﻚ إﻳﺎﻫﻢ ﻓﻮق ذﻧﻮﺑﻬﻢ اﻗﺘﺺ ﻟﻬﻢ ﻣﻨﻚ اﻟﻔﻀﻞ ﻓﺘﻨﺤﻰ اﻟﺮﺟﻞ وﺟﻌﻞ ﻳﻬﺘﻒ وﻳﺒﻜﻰ ﻓﻘﺎل ﻟﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﻣﺎ ﺗﻘﺮأ ﻗﻮل اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﴿وَﻧَﻀَﻊُ اﻟْﻤَﻮَازٖﻳﻦَ اﻟْﻘِﺴْﻂَ ﻟِﻴَﻮْمِ اﻟْﻘِﻴٰﻤَﺔ إﻟﻰ ﺣَﺎﺳِﺒٖﻴﻦ﴾ ﻓﻘﺎل اﻟﺮﺟﻞ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻣﺎٔﺟﺪ ﻟﻰ وﻟﻬﻮٔﻟﺎء ﺷﻴﺌﺎ ﺧﻴﺮا ﻣﻦ ﻣﻔﺎرﻗﺘﻬﻢ أﺷﻬﺪك أﻧﻬﻢ ﻛﻠﻬﻢ أﺧﺮار ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


10006- Âişe radiyallahu anhâ'dan:
"Bir adam dedi ki:
'Ey Allah Resûlü! Benim kölelerim var. Durmadan yalan söylüyorlar, bana başkaldırıyorlar, ben de onlara hakaret edip dövüyorum. Onlar yüzünden durumum ne olacak?'
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
'Onların sana yaptıkları isyan, ihanet ve yalanları ile kendilerine verdiğin ceza hesaplanacak. Eğer verdiğin ceza onların suçlarına eşit olursa, ne lehine ne de aleyhine bir şey yoktur. Eğer verdiğin ceza suçlarından az ise bu lehine fazilet olacaktır. Eğer verdiğin ceza onların suçlarını aşarsa, o fazlalığı ödemek zorunda kalacaksın, ki bu, senden kısas yolu ile alınacaktır.' Bunun üzerine adam bir kenara çekildi ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
'Allah Teâlâ'nın: 'Kıyamet günü adalet terazilerini kurarız ... hesapçılar'a kadar olan buyruğunu (Enbiyâ, 21/47) okumuyor musun?' Adam bunun üzerine şöyle demekten kendini alamadı: 'Hem kendim, hem de onlar için ayrılmaktan başka hayırlı bir durum kalmadı. Şahit ol; onların hepsi bundan sonra hürdürler.' Tirmizî.
10006- Bu hadisi Tirmizî (3165), Abdurrahman b. Gazvân an Leys b. Sa'd an Mâlik b. Enes ani'z-Zührî an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi.


١٠٠٠٧ أﻧﺲ ﻛﻨﺎ ﻋﻨﺪ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻀﺤﻚ ﻓﻘﺎل ﻫﻞ ﺗﺪرون ﻣﻢ أﺿﺤﻚ ﻗﺎﻟﻮا اﻟﻠّﻪ ورﺳﻮﻟﻪ أﻋﻠﻢ ﻗﺎل ﻣﻦ ﻣﺨﺎﻃﺒﺔ اﻟﻌﺒﺪ رﺑﻪ ﻓﻴﻘﻮل ﻳﺎرب أﻟﻢ ﺗﺡﺮﻧﻰ ﻣﻦ اﻟﻈﻠﻢ ﻗﺎل ﻳﻘﻮل ﺑﻠﻰ ﻗﺎل ﻓﺎٕﻧﻰ ﻟﺎأﺟﻴﺰ اﻟﻴﻮم ﻋﻠﻰ ﻧﻔﺴﻰ ﺷﺎﻫﺪا إﻟﺎ ﻣﻨﻰ ﻓﻴﻘﻮل ﻛﻔﻰ ﺑﻨﻔﺴﻚ اﻟﻴﻮم ﻋﻠﻴﻚ ﺷﻬﻴﺪا واﻟﻜﺮام اﻟﻜﺎﺗﺒﻴﻦ ﺷﻬﻮدا ﻓﻴﺨﺘﻢ ﻋﻠﻰ ﻓﻴﻪ وﻳﻘﻮل ﻟﺎٔرﻛﺎﻧﻪ اﻧﻄﻘﻰ ﻓﺘﻨﻄﻖ ﺑﺎٔﻋﻤﺎﻟﻪ ﺛﻢ ﻳﺨﻠﻰ ﺑﻴﻨﻪ وﺑﻴﻦ اﻟﻜﻠﺎم ﻓﻴﻘﻮل ﺑﻌﺪا ﻟﻜﻦ وﺳﺤﻘﺎ ﻓﻌﻨﻜﻦ ﻛﻨﺖ أﻧﺎﺿﻞ ﻟﻤﺴﻠﻢ


10007- Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanındaydık. Bir ara güldü ve şöyle dedi:
'Neden güldüğümü biliyor musunuz?'
'Allah ve Resûlü daha iyi bilir' dediler.
'Kulun Rabbi ile karşılıklı konuşmasından dolayı gülüyorum. Kul der ki:
'Ey Rabbim! Beni zulümden kurtarmadın mı?'
'Evet' buyurur.
Kul: 'Bugün nefsime karşı ancak kendi tarafımdan olanın şahitliğini kabul ederim' der. Rabbı ise:
'Bugün senin üzerine bir şahit olarak kendi nefsin ve şahitler olarak da Kirâmen Kâtibîn yeter' buyuracak. Bunun üzerine ağzını mühürleyip uzuvlarına: 'Haydi konuşun bakalım!' emrini verecek ve onlar da onun amelini bir bir anlatacaklar. Sonra kulun ağzına vurulan mühür kaldırılınca azalarına dönüp: 'Yazıklar olsun size! Vay halinize (rahmetten uzak olun!). Ben de sizin adınıza ve sizi kötülüklerden korumak için mücadele veriyordum' diyecek.' Müslim
10007- Bu hadisi Müslim (zühd 17, s. 2280), Ebû Bekr b. en-Nadr b. ebî'n-Nadr an Hâşim b. el-Kâsım an Ubeydillah el-Eşcaî ani's-Sevrî an Ubeyd el-Muktib an Fudayl ani'ş-Şa'bî an Enes senedi ile tahrîc etti:


١٠٠٠٨ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ اﻟﻈﻠﻢ ﺛﻠﺎﺛﺔ ﻓﻈﻠﻢ ﻟﺎ ﻳﻐﻔﺮه اﻟﻠّﻪ وﻇﻠﻢ ﻳﻐﻔﺮه اﻟﻠّﻪ وﻇﻠﻢ ﻟﺎ ﻳﺘﺮﻛﻪ اﻟﻠّﻪ ﻓﺎٕﻣﺎ اﻟﻈﻠﻢ اﻟﺬى ﻟﺎ ﻳﻐﻔﺮه اﻟﻠّﻪ ﻓﺎﻟﺸﺮك إن اﻟﺸﺮك اﻟﻈﻠﻢ ﻋﻈﻴﻢ وأﻣﺎ اﻟﻈﻠﻢ اﻟﺬى ﻳﻐﻔﺮه اﻟﻠّﻪ ﻓﻈﻠﻢ اﻟﻌﺒﺎد ﻟﺎٔﻧﻔﺴﻬﻢ ﻓﻴﻤﺎ ﺑﻴﻨﻬﻢ وﺑﻴﻦ رﺑﻬﻢ وأﻣﺎ اﻟﻈﻠﻢ اﻟﺬى ﻟﺎ ﻳﺘﺮﻛﻪ اﻟﻠّﻪ ﻓﻈﻠﻢ اﻟﻌﺒﺎد ﺑﻌﻀﻬﻢ ﺑﻌﻀﺎ ﺣﺘﻰ ﻳﺪﻳﻦ ﻟﺒﻌﻀﻬﻢ ﻣﻦ ﺑﻌﺾ ﻟﻠﺒﺰار وﻓﻴﻪ أﺣﻤﺪ ﺑﻦ ﻣﺎﻟﻚ اﻟﻘﺸﻴﺮى


10008- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Zulüm üç türlüdür:
Allah'ın bağışlamayacağı zulüm, Allah'ın bağışlayacağı zulüm, Allah'ın terketmeyeceği zulüm.
Allah'ın bağışlamayacağı zulüm şirktir. Çünkü şirk büyük bir zulümdür. Allah'ın bağışlayacağı zulüm ise, kulların kendileri ile Rableri arasında kendilerine yaptıkları zulümdür. Allah'ın terketmeyeceği zulüm ise, kulların birbirlerine yaptıkları zulümdür ki, bu zulmü onlara birbirlerine ödetmedikçe bırakmayacaktır." Bezzâr.
İsnâdında Ahmed b. Mâlik el-Kuşeyrî vardır.
10008- Heysemî, Ah. b. Mâlik'i tanımadığını ve diğer râvilerinin zaaflarına rağmen tevsîk olunduklarını söylemiştir (Feyd IV, 396).


١٠٠٠٩ ﻋﻘﺒﺔ ﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ رﻓﻌﻪ أول ﺧﺼﻤﻴﻦ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﺟﺎران ﻟﺎٔﺣﻤﺪ


10009- Ukbe b. Âmir radiyallahu anh'dan: (Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü ilk davalaşıp hesaplaşacak olan iki komşudur." Ahmed.
10009- Bu hadisi Ahmed (IV, 151), Kuteybe an İbn Lehîa an Ebî Uşâne an Ukbe senedi ile tahrîc etti.
Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma' X, 349).


١٠٠١٠ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ إذا اﻟﺘﻘﻰ اﻟﺨﻠﺎءق ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻓﺎٔدﺧﻞ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ اﻟﺡﻨﺔ وأﻫﻞ اﻟﻨﺎر اﻟﻨﺎر ﻧﺎدى ﻣﻨﺎد ﻳﺎأﻫﻞ اﻟﺡﻤﻊ ﺗﺘﺎرﻛﻮا اﻟﻤﻈﺎﻟﻢ ﺑﻴﻨﻜﻢ وﺛﻮاﺑﻜﻢ ﻋﻠﻰ ﻟﻠﺎٔوﺳﻂ ﺑﻠﻴﻦ


10010- Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü yaratıklar bir araya gelip de cennet ehli cennete, cehennem ehli de cehenneme girerken şöyle seslenilecektir: 'Ey büyük topluluk! Birbirlerinize yapmış olduğunuz haksızlıkları bırakın, sevabınız bana aittir.'
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta leyyin bir senedle.
10010- Râvilerinden Ebû Avn el-Hakem b. Sinân hakkında Ebû Hâtim: "Pek çok yanılgısı vardır, kavî değildir, ancak aslen sâdıktır, hadisi yazılabilir." Ancak başkası onu zayıf addetmiştir. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' X, 356).


١٠٠١١ أﺑﻮذر رﻓﻌﻪ إﻧﻰ ﻟﺎٔﻋﻠﻢ آﺧﺮ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ دﺧﻮﻟﺎ اﻟﺡﻨﺔ وآﺧﺮ أﻫﻞ اﻟﻨﺎر ﺧﺮوﺟﺎ ﻣﻨﻬﺎ رﺟﻞ ﻳﻮٔﺗﻰ ﺑﻪ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻓﻴﻘﺎل اﻋﺮﺿﻮا ﻋﻠﻴﻪ ﺻﻐﺎر ذﻧﻮﺑﻪ وارﻓﻌﻮا ﻋﻨﻪ ﻛﺒﺎرﻫﺎ ﻓﻴﻌﺮض ﻋﻠﻴﻪ ﺻﻐﺎرﻫﺎ ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻪ ﻋﻤﻠﺖ ﻳﻮم ﻛﺬا وﻛﺬا ﻛﺬا وﻛﺬا وﻋﻤﻠﺖ ﻳﻮم ﻛﺬا وﻛﺬا ﻛﺬا وﻛﺬا ﻓﻴﻘﻮل ﻧﻌﻢ ﻟﺎ ﻳﺴﺘﻄﻴﻊ أن ﻳﻨﻜﺮ وﻫﻮ ﻣﺸﻔﻖ ﻣﻦ ﻛﺒﺎر ذﻧﻮﺑﻪ أن ﺗﻌﺮض ﻋﻠﻴﻪ ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻪ ﻓﺎٕن ﻟﻚ ﻣﻜﺎن ﻛﻞ ﺳﻴﺌﺔ ﺣﺴﻨﺔ ﻓﻴﻘﻮل رب ﻗﺪ ﻋﻤﻠﺖ أﺷﻴﺎء ﻟﺎ أراﻫﺎ ﻫﻬﻨﺎ ﻗﺎل ﻓﻠﻘﺪ رأﻳﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺿﺤﻚ ﺣﺘﻰ ﺑﺪت ﻧﻮاﺟﺬه ﻟﻤﺴﻠﻢ واﻟﺘﺮﻣﺬى


10011- Ebû Zer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hiç şüphe yok ki ben, cennete en son girecek olan ile, cehennemden en son çıkacak olanı bilirim. Şöyle ki, kıyamet günü kişi götürülecek ve hakkında denilecek ki: 'Haydi bunun küçük günahlarını ona sunun, büyük günahlarını ise kaldırın (görmesin)!' Bunun üzerine onun küçük günahları sunulacak ve şöyle denilecek: 'Sen falan gün, bunu bunu yaptın mı? Falan gün şunu şunu yaptın mı?' İnkar edemeyip büyük günahlarından da korktuğu için: 'Evet' diyecek. Bunun üzerine ona şöyle denilecek: 'Senin için her kötülüğün yerine bir iyilik vardır.' Kul diyecek ki: 'Şu anda burada görmediğim birçok günahım daha var'."
Râvi dedi ki: "Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in azı dişleri görününceye kadar güldüğünü gördüm." Müslim ve Tirmizî.
10011- Bu hadisi Müslim (îmân 314, s. 177) ve Tirmizî (2596), el-A'meş ani'l-Ma'rûr b. Süveyd an Ebî Zer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠١٢ اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد ﻗﺎل رﺟﻞ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ أﻧﻮٔاﺧﺬ ﺑﻤﺎ ﻋﻤﻠﻨﺎ ﻓﻰ اﻟﺡﺎﻫﻠﻴﺔ ﻗﺎل ﻣﻦ أﺣﺴﻦ ﻓﻰ اﻟﺎﺳﻠﺎم ﻟﻢ ﻳﻮٔاﺧﺬ ﺑﻤﺎ ﻋﻤﻞ ﻓﻰ اﻟﺡﺎﻫﻠﻴﺔ وﻣﻦ أﺳﺎء ﻓﻰ اﻟﺎﺳﻠﺎم أﺧﺬ ﺑﺎﻟﺎٔول واﻟﺎٓﺧﺮ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


10012- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
'Bir adam dedi ki: 'Ey Allah Resûlü! Cahiliye devrinde yaptıklarımızdan sorumlu tutulacak mıyız?' Şöyle buyurdu: 'İslâm'da güzel ve iyi hareket eden cahiliyette yaptığından sorumlu olmayacak. İslâm'da kötü davranışlarda bulunan, ilk yaptıklarından da, son yaptıklarından da sorumlu tutulacaktır'."
Buhârî ile Müslim.
10012- Bu hadisi Buhârî (istitâbetu'l-mürteddîn 1/4, VIII, 49) ve Müslim (îmân 189-91, s. 111), Ebû Vâil an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠١٣ أﺑﻮ ذر ﻗﻠﺖ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻣﺎآﻧﻴﺔ اﻟﺤﻮض ﻗﺎل واﻟﺬى ﻧﻔﺴﻰ ﺑﻴﺪه ﻟﺎٓﻧﻴﺘﻪ أﻛﺜﺮ ﻣﻦ ﻋﺪد اﻟﻨﺡﻮم اﻟﺴﻤﺎء وﻛﻮاﻛﺒﻬﺎ ﻓﻰ اﻟﻠﻴﻠﺔ اﻟﻤﻈﻠﻤﺔ اﻟﻤﺼﺤﻴﺔ آﻧﻴﺔ اﻟﺡﻨﺔ ﻣﻦ ﺷﺮب ﻣﻨﻬﺎ ﻟﻢ ﻳﻈﻤﺎٔ آﺧﺮ ﻣﺎﻋﻠﻴﻪ ﻳﺸﺨﺐ ﻓﻴﻪ ﻣﻴﺰاﺑﺎن ﻣﻦ اﻟﺡﻨﺔ ﻣﻦ ﺷﺮب ﻣﻨﻪ ﻟﻢ ﻳﻈﻤﺎٔ ﻋﺮﺿﻪ ﻣﺜﻞ ﻃﻮﻟﻪ ﻣﺎﺑﻴﻦ ﻋﻤﺎن إﻟﻰ أﻳﻠﺔ وﻣﺎؤه أﺷﺪ ﺑﻴﺎﺿﺎ ﻣﻦ اﻟﻠﺒﻦ وأﺣﻠﻰ ﻣﻦ اﻟﻌﺴﻞ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى وﻣﺴﻠﻢ ﺑﻠﻔﻈﻪ


10013- Ebû Zer radiyallahu anh'dan:
Dedim ki: "Ey Allah Resûlü! Havzın kapları nedir?" Şöyle buyurdu:
"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, onun kapları açık ve karanlık bir gecede gökteki yıldızların sayısından fazladır. Kim onun bardağıyla içerse bir daha asla susamaz. Havz'ın cennetten çıkan iki oluğu gürül gürül akar.
Eni, uzunluğu kadar olup Ammân ile Eyle arası kadardır. Suyu sütten beyaz, baldan tatlıdır." Tirmizî ve aynı lafızla Müslim.
10013- Bu hadisi Müslim (fadâil 36, s. 1798) ve Tirmizî (2445), Abdülazîz b. Abdissamed an Ebî İmrân el-Cevnî an Abdillah b. es-Sâmit an Ebî Zer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠١٤ وﻟﻬﻤﺎ وﻟﻠﺒﺨﺎرى ﻋﻦ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ ﻣﺎﺑﻴﻦ ﻧﺎﺣﻴﺘﻰ ﺣﻮﺿﻰ ﻛﻤﺎ ﺑﻴﻦ ﺻﻨﻌﺎء واﻟﻤﺪﻳﻨﺔ


10014- İkisinin ve Buhârî'nin Enes'ten rivayetleri:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Havzın iki kenarının arası, San'â ile Medine arası kadardır."
10014- Bu hadisi Buhârî (rikâk 53, VII, 207), Müslim (fadâil 39, 41-3, s. 1800-1) ve Tirmizî (2442), ez-Zührî, Katâde, el-Muhtâr b. Fülfül an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠١٥ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻣﺎﺑﻴﻦ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ وﻋﻤﺎن


10015- Diğer rivayette: "Medine ile Ammân arası kadardır."
10015- Bu hadisi Buhârî (rikâk 53, VII, 207), Müslim (fadâil 39, 41-3, s. 1800-1) ve Tirmizî (2442), ez-Zührî, Katâde, el-Muhtâr b. Fülfül an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠١٦ وﻓﻰ أﺧﺮى ﻛﻤﺎ ﺑﻴﻦ أﻳﻠﺔ وﺻﻨﻌﺎء اﻟﻴﻤﻦ


10016- Diğer rivayet:
"Eyle ile Yemen'in San'â'sı arası kadardır."
10016- Bu hadisi Buhârî (rikâk 53, VII, 207), Müslim (fadâil 39, 41-3, s. 1800-1) ve Tirmizî (2442), ez-Zührî, Katâde, el-Muhtâr b. Fülfül an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠١٧ وﻓﻰ أﺧﺮى ﺗﺮى ﻓﻴﻪ أﺑﺎرﻳﻖ اﻟﺬﻫﺐ واﻟﻔﻀﺔ ﻛﻌﺪد ﻧﺡﻮم اﻟﺴﻤﺎء


10017- Diğer rivayet:
"Oradaki altın ve gümüş ibriklerin gökteki yıldızlar sayısınca olduğunu gördüm."
10017- Bu hadisi Buhârî (rikâk 53, VII, 207), Müslim (fadâil 39, 41-3, s. 1800-1) ve Tirmizî (2442), ez-Zührî, Katâde, el-Muhtâr b. Fülfül an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠١٨ وﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ ﻋﻦ اﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص ﺣﻮﺿﻰ ﻣﺴﻴﺮة ﺷﻬﺮ


10018- Buhârî ile Müslim, İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Havzım bir aylık mesafe uzunluğundadır."
10018- Bu hadisi Buhârî (rikâk 53, VII, 207) ve Müslim (fadâil 27, s. 1793), Nâfi' b. Ömer an İbn e. Müleyke an İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠١٩ أﺑﻮ ﻃﺎﻟﻮت أن أﺑﺎ ﺑﺮزة اﻟﺎٔﺳﻠﻤﻰ دﺧﻞ ﻋﺒﺪ اﻟﻠّﻪ اﺑﻦ زﻳﺎد ﻓﻠﻤﺎ رآه ﻗﺎل إن ﻣﺤﻤﺪﻳﻜﻢ ﻫﺬا اﻟﺪﺣﺪاح ﻓﻔﻬﻤﻬﺎ اﻟﺸﻴﺦ ﻓﻘﺎل ﻣﺎﻛﻨﺖ أﺣﺴﺐ أن أﺑﻘﻰ ﻓﻰ ﻗﻮم ﻳﻌﻴﺮوﻧﻨﻰ ﺑﺼﺤﺒﺔ ﻣﺤﻤﺪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻘﺎل ﻟﻪ ﻋﺒﻴﺪاﻟﻠّﻪ إن ﺻﺤﺒﺔ ﻣﺤﻤﺪ ﻟﻜﻢ زﻳﻦ ﻏﻴﺮ ﺷﻴﻦ ﻗﺎل إﻧﻤﺎ ﺑﻌﺜﺖ إﻟﻴﻚ ﻟﺎٔﺳﺎٔﻟﻚ ﻋﻦ اﻟﺤﻮض ﻫﻞ ﺳﻤﻌﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﺬﻛﺮ ﻓﻴﻪ ﺷﻴﺌﺎ ﻗﺎل أﺑﻮ ﺑﺮزة ﻧﻌﻢ ﻟﺎ ﻣﺮة وﻟﺎ ﻣﺮﺗﻴﻦ وﻟﺎ ﺛﻠﺎﺛﺎ وﻟﺎ أرﺑﻌﺎ وﻟﺎ ﺧﻤﺴﺎ ﻓﻤﻦ ﻛﺬب ﺑﻪ ﻓﻠﺎ ﺳﻘﺎه اﻟﻠّﻪ ﻣﻨﻪ ﺛﻢ ﺧﺮج ﻣﻐﻀﺒﺎ ﻟﺎٔﺑﻰ داود


10019- Ebû Tâlut radiyallahu anh'dan:
"Ebû Berze el-Eslemî, Ubeydullah b. Ziyâd'ın yanına girdi. Onu görünce (Ubeydullah) şöyle dedi: Sizin Muhammed'e ashâb olanınız, şu kısa boylu şişman mıdır?' Ebû Berze ne demek istediğini anlayınca şöyle dedi: 'Muhammed'in sohbetinde bulunduğum için beni ayıplayacak bir kavmin içinde bulununcaya kadar yaşayacağımı sanmazdım.' Bunun üzerine Ubeydullah şöyle dedi:
'Muhammed'in sohbetinde bulunmak sizin için elbette bir şereftir, ayıp değildir. Ben sana havzdan sormak için haber gönderdim. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den, bu hususta bir şey duydun mu?' Ebû Berze: 'Evet, bir, iki, üç, dört, beş kere değil daha fazla duydum:
'Kim onu (Havzı) yalanlarsa Allah ona ondan içirmesin!' dedi ve öfkelenerek çıktı.'" Ebû Dâvud.
10019- Bu hadisi Ebû Dâvud (4749), Müslim b. İbr. an Abdisselâm b. e. Hâzım Ebî Tâlût an Ebî Berze senedi ile tahrîc etti.
Ebû Tâlût'un hâli mechûldür.


١٠٠٢٠ ﺳﻤﺮة رﻓﻌﻪ إن ﻟﻜﻞ ﻧﺒﻰ ﺣﻮﺿﺎ ﺗﺮده أﻣﺘﻪ وإﻧﻬﻢ ﻳﺘﺒﺎﻫﻮن أﻳﻬﻢ أﻛﺜﺮ واردة وإﻧﻰ ﻟﺎٔرﺟﻮ أن أﻛﻮن أﻧﺎ أﻛﺜﺮﻫﻢ واردة ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


10020- Semure radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her peygamberin; ümmetinin içeceği bir havzı bulunmaktadır. Onlar birbirlerine karşı hangimizin geleni daha çok diye övüneceklerdir. Ben de havzımdan içeceklerin hepsinden daha çok olmasını isterim."
Tirmizî.
10020- Bu hadisi Tirmizî (2443), Ah. b. Muh. b. Alî b. Neyzek an Muh. b. Bekkâr an Saîd b. Beşîr an Katâde ani'l-Hasan an Semure senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.




١٠٠٢١ اﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص أﻧﻪ ﺳﺎٔل اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻫﻞ ﺑﻴﻦ اﻟﺡﻨﺔ واﻟﻨﺎر ﻣﻨﺰل ﻗﺎل ﺑﻴﻨﻬﻤﺎ ﺣﻮﺿﻰ ﺷﺮﻓﺎﺗﻪ ﻋﻠﻰ اﻟﺡﻨﺔ وﺗﻀﺮب ﺷﺮﻓﺎﺗﻪ ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺎر ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ ﻣﻄﻮﻟﺎ ﺑﺨﻔﻰ


10021- İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
"O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e: 'Cennetle cehennem arasında konaklanacak bir yer var mı?' diye sordu.
'Evet, aralarında bazı burçları cennete bazı burçları ise cehenneme bakan havzım vardır.'"
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de hafî bir senedle.


١٠٠٢٢ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة وﺟﺎﺑﺮ رﻓﻌﺎه ﻋﻠﻲ ﺑﻦ أﺑﻰ ﻃﺎﻟﺐ ﺻﺎﺣﺐ ﺣﻮﺿﻰ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻟﻠﺎٔوﺳﻂ ﺑﻠﻴﻦ


10022- Ebû Hureyre ve Câbir radiyallahu anhumâ'dan: (Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü Ali b. Ebî Tâlip havzımın sahibi olacaktır."
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta leyyin bir senedle.
10022- Râvileri arasında ihtilâflı kimseler vardır (Mecma' X, 367).


١٠٠٢٣ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ ﻟﻴﺮدن ﻋﻠﻰ اﻟﺤﻮض رﺟﺎل ﺣﺘﻰ إذا رﻓﻌﻮا إﻟﻰ اﺧﺘﻠﺡﻮا دوﻧﻰ ﻓﻠﺎٔﻗﻮﻟﻦ أى رب أﺻﻴﺤﺎﺑﻰ أﺻﻴﺤﺎﺑﻰ ﻓﻠﻴﻘﻮﻟﻦ ﻟﻰ إﻧﻚ ﻟﺎ ﺗﺪرى ﻣﺎأﺣﺪﺛﻮا ﺑﻌﺪك


10023- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Havzıma bazı kimseler gelecek; bana yaklaştırılınca birden uzaklaştırılacaklar. Ben: 'Yâ Rabbî! Bunlar benim ashâbım' diye sesleneceğim. Bana şöyle diyecekler: 'Senden sonra onların (dinde) ne yaptıklarını bilmiyorsun'."
10023- Bu hadisi Buhârî (rikâk 53, VII, 207) ve Müslim (fadâil 40, s. 1800), Vuheyb an Abdilazîz b. Suheyb an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٢٤ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻓﺎٔﻗﻮل ﺳﺤﻘﺎ ﻟﻤﻦ ﺑﺪل ﺑﻌﺪى


10024- Diğer rivayet:
"Benden sonra dinde değişiklik yapanlar (benden) uzak dursunlar!" diyeceğim.
Buhârî ve Müslim
10024- Bu hadisi Buhârî (rikâk 53, VII, 207) ve Müslim (fadâil 40, s. 1800), Vuheyb an Abdilazîz b. Suheyb an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٢٥ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻳﺮد ﻋﻠﻰ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ رﻫﻂ ﻣﻦ أﺻﺤﺎﺑﻰ ﻓﻴﺤﻠﻮن ﻋﻦ اﻟﺤﻮض ﻓﺎٔﻗﻮل ﻳﺎرب أﺻﺤﺎﺑﻰ ﻓﻴﻘﻮل إﻧﻪ ﻟﺎ ﻋﻠﻢ ﻟﻚ ﺑﻤﺎ أﺣﺪﺛﻮا ﺑﻌﺪك إﻧﻬﻢ ارﺗﺪوا ﻋﻠﻰ أدﺑﺎرﻫﻢ اﻟﻘﻬﻘﺮى


10025- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü ashâbımdan bir cemaat havzımdan uzak tutulacaklar.'
'Ey Rabbim! Bunlar benim ashâbım!' diye feryat edeceğim. Şöyle buyuracak: 'Onların senden sonra (dinde) neler icat ettiklerini bilmiyorsun. Onlar gerisin geri dinden döndüler'."
10025- Bu hadisi Buhârî (rikâk 53, VII, 208), Ah. b. Şebîb an ebîhî an Yûnus ani'z-Zührî an Saîd an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٢٦ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﺗﺮد ﻋﻠﻰ أﻣﺘﻰ اﻟﺤﻮض وأﻧﺎ أذود اﻟﻨﺎس ﻋﻨﻪ ﻛﻤﺎ ﻳﺬود اﻟﺮﺟﻞ إﺑﻞ اﻟﺮﺟﻞ ﻋﻦ إﺑﻠﻪ ﻗﺎﻟﻮا ﻳﺎﻧﺒﻰ اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺮﻓﻨﺎ ﻗﺎل ﻧﻌﻢ ﻟﻜﻢ ﺳﻴﻤﺎ ﻟﻴﺴﺖ ﻟﺎٔﺣﺪ ﻏﻴﺮﻛﻢ ﺗﺮدون ﻋﻠﻰَّ ﻏﺮا ﻣﺤﺡﻠﻴﻦ ﻣﻦ آﺛﺎر اﻟﻮﺿﻮء واﻟﺘﺼﺪن ﻋﻨﻰ ﻃﺎءﻓﺔ ﻣﻨﻜﻢ ﻓﻠﺎ ﻳﺼﻠﻮن ﻓﺎٔﻗﻮل ﻳﺎرب ﻫﻮٔﻟﺎء ﻣﻦ أﺻﺤﺎﺑﻰ ﻓﻴﺡﻴﺒﻨﻰ ﻣﻠﻚ ﻓﻴﻘﻮل وﻫﻞ ﺗﺪرى ﻣﺎأﺣﺪﺛﻮا ﺑﻌﺪك ﻫﻤﺎ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


10026- Diğer rivayet:
"Kıyamet günü ümmetim havzımda yanıma gelecekler. Ben ise kişinin devesinden başka develeri uzaklaştırdığı gibi, insanları uzaklaştırmaya çalışacağım." Dediler ki:
"Ey Allah Peygamberi! Bizi tanıyabilecek misin?"
"Evet; çünkü sizin simanız hiç kimsede bulunmaz. Sizler bana, abdestin bıraktığı izden dolayı, elleri ve alınları bembeyaz ve nurlu olarak geleceksiniz. İçinizden namaz kılmayan bir taife de benden uzaklaştırılacak; ben de 'Bunlar benim ashabımdır' diye feryat edeceğim; ama bir melek bana şu cevabı verecek: 'Senden sonra neler (bid'atler) yaptıklarını biliyor musun?'
İkisi de Buhârî ile Müslim'e ait.
10026- Bu rivayeti Müslim (tahâret 37, s. 217), İbn Fudayl an Ebî Mâlik el-Eşcaî an Ebî Hâzım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٢٧ أﻧﺲ ﺳﺎٔﻟﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أن ﻳﺸﻔﻊ ﻟﻰ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻗﺎل أﻧﺎ ﻓﺎﻋﻞ إن ﺷﺎء اﻟﻠّﻪ ﻗﻠﺖ ﻓﺎٔﻳﻦ أﻃﻠﺒﻚ ﻗﺎل أول ﻣﺎﺗﻄﻠﺒﻨﻰ ﻋﻠﻰ اﻟﺼﺮاط ﻗﻠﺖ ﻓﺎٕن ﻟﻢ أﻟﻘﻚ ﻋﻠﻰ اﻟﺼﺮاط ﻗﺎل ﻓﺎﻃﻠﺒﻨﻰ ﻋﻨﺪ اﻟﻤﻴﺰان ﻗﻠﺖ ﻓﺎٕن ﻟﻢ أﻟﻘﻚ ﻋﻨﺪ اﻟﻤﻴﺰان ﻗﺎل ﻓﺎﻃﻠﺒﻨﻰ ﻋﻨﺪ اﻟﺤﻮض ﻓﺎٕﻧﻰ ﻟﺎ أﺧﻄﻰ ﻫﺬه اﻟﺜﻠﺎﺛﺔ ﻣﻮاﻃﻦ


10027- Enes radiyallahu anh'dan:
"Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den, kıyamet günü bana şefaat etmesini rica ettim.
'Yaparım inşaallah' buyurdu.
'Peki seni nerede arayayım?'
'Beni ilk arayacağın yer Sırat'tır.'
'Orada bulamazsam?"
'Mizan'ın yanında ara!'
'Mizan'ın yanında da bulamazsam?'
'Havzın yanında ara! Bu üç yerden şaşmam (mutlaka birinde bulunurum)' buyurdu." Tirmizî
10027- Bu hadisi Tirmizî (2433), Abdullah b. es-Sabbâh an Bedel b. el-Muhabber an Harb b. Meymûn ani'n-Nadr b. Enes an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.


١٠٠٢٨ اﻟﻤﻐﻴﺮة رﻓﻌﻪ ﺷﻌﺎر اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻴﻦ ﻋﻠﻰ اﻟﺼﺮاط ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ رب ﺳﻠﻢ ﺳﻠﻢ ﻫﻤﺎ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


10028- el-Muğîre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sırat köprüsünde müminlerin şiârı: 'Rabbim, selâmete erdir, selâmete erdir!' olacaktır." İkisi de Tirmizî'ye ait.
10028- Bu hadisi Tirmizî (2432), Alî b. Hucr an Alî b. Mushir an Abdirrahman b. İshâk ani'n-Nu'mân b. Sa'd ani'l-Muğîre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.


١٠٠٢٩ ﻳﻌﻠﻰ ﺑﻦ ﻣﻨﺒﻪ رﻓﻌﻪ ﺗﻘﻮل اﻟﻨﺎر ﻟﻠﻤﻮٔﻣﻦ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﺟﺰ ﻳﺎﻣﻮٔﻣﻦ ﻓﻘﺪ أﻃﻔﺎٔ ﻧﻮرك ﻟﻬﺒﻰ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ ﺑﻀﻌﻒ


10029- Ya'lâ b. Münebbih radiyallahu anh'dan: (Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü cehennem, mümine: 'Geç ey mümin! Senin nurun benim alevimi söndürür'diyecektir."
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de zayıf bir senedle.
10029- Râvilerinden Süleym b. Mansûr b. Ammâr zayıftır (Mecma' X, 360).


١٠٠٣٠ ﻋﺎءﺷﺔ ﻗﺎﻟﺖ ذﻛﺮت اﻟﻨﺎر ﻓﺒﻜﻴﺖ ﻓﻘﺎل رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻣﺎﻳﺒﻜﻴﻚ ﻗﻠﺖ ذﻛﺮت اﻟﻨﺎر ﻓﺒﻜﻴﺖ ﻓﻬﻞ ﺗﺬﻛﺮون أﻫﻠﻴﻜﻢ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻓﻘﺎل أﻣﺎ ﻓﻰ ﺛﻠﺎﺛﺔ ﻣﻮاﻃﻦ ﻓﻠﺎ ﻳﺬﻛﺮ أﺣﺪ أﺣﺪا ﻋﻨﺪ اﻟﻤﻴﺰان ﺣﺘﻰ ﻳﻌﻠﻢ أﻳﺨﻒ ﻣﻴﺰاﻧﻪ أم ﻳﺜﻘﻞ وﻋﻨﺪ ﺗﻄﺎﻳﺮ اﻟﺼﺤﻒ ﺣﺘﻰ ﻳﻌﻠﻢ أﻳﻦ ﻳﻘﻊ ﻛﺘﺎﺑﻪ ﻓﻰ ﻳﻤﻴﻨﻪ أم ﻓﻰ ﺷﻤﺎﻟﻪ أم ﻣﻦ وراء ﻇﻬﺮه وﻋﻨﺪ اﻟﺼﺮاط إذا وﺿﻊ ﺑﻴﻦ ﻇﻬﺮاﻧﻰ ﺟﻬﻨﻢ ﺣﺘﻰ ﻳﺡﻮز ﻟﺎٔﺑﻰ داود


10030- Âişe radiyallahu anhâ'dan:
"Cehennemi hatırladım ve ağladım. Bunun üzerine Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem sordu:
'Neden ağlıyorsun?'
'Cehennem aklıma geldi de onun için ağlıyorum. Kıyamet günü ailelerinizi hatırlayacak mısın?'
'Şu üç yerde kimse kimseyi hatırlamayacaktır: Mizan'da mizanı hafif mi ağır mı tartacak? Bunu anlayıncaya kadar sahifeler (kitaplar) verildiğinde kitabı, sağından mı solundan mı yoksa arkasından mı verilecek bunu iyice anlayıncaya kadar hesap ânında da hatırlamaz. Cehennemin üstünde kurulacak Sırat üzerinden de geçip selâmete erinceye kadar '." Ebû Dâvud.
10030- Bu hadisi Ebû Dâvud (4755), İsm. b. İbr. an Yûnus ani'l-Hasan an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٣١ أﻧﺲ ﻟﻜﻞ ﻧﺒﻰ دﻋﻮة ﻗﺪ دﻋﺎﻫﺎ ﻟﺎٔﻣﺘﻪ وإﻧﻰ اﺧﺘﺒﺎٔت دﻋﻮﺗﻰ ﺷﻔﺎﻋﺔ ﻟﺎٔﻣﺘﻰ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ


10031- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her peygamberin ümmetine ettiği bir duası vardır. Ben ise asıl duamı kıyamet günü ümmetime şefaat etmek için sakladım."
10031- Bu hadisi Buhârî (da'vât 1, VII, 145) ve Müslim (îmân 341-4, s. 190), Katâde ve Sül. et-Teymî an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٣٢ وﻓﻰ رواﻳﺔ أﻧﺎ أول اﻟﻨﺎس ﻳﺸﻔﻊ ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ وأﻧﺎ أﻛﺜﺮ اﻟﺎٔﻧﺒﻴﺎء ﺗﺒﻌﺎ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ وأﻧﺎ أول ﻣﻦ ﻳﻘﺮع ﺑﺎب اﻟﺡﻨﺔ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


10032- Diğer rivayet:
"Cennette ilk şefaat edecek peygamberim. Kıyamet günü en çok tebeası olan da ben olacağım. Cennetin kapısını ilk çalacak olan da benim." Buhârî ve Müslim.
10032- Bu hadisi Müslim (îmân 330-2, s. 188), el-Muhtâr b. Fülfül an Enes asl-ı senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٣٣ ﺟﺎﺑﺮ رﻓﻌﻪ ﺷﻔﺎﻋﺘﻰ ﻟﺎٔﻫﻞ اﻟﻜﺒﺎءر ﻣﻦ أﻣﺘﻰ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى وﻗﺎل ﺟﺎﺑﺮ ﻣﻦ ﻟﻢ ﻳﻜﻦ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﻜﺒﺎءر ﻓﻤﺎﻟﻪ وﻟﻠﺸﻔﺎﻋﺔ


10033- Câbir radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Şefaatim, büyük günah sahipleri içindir."
Câbir dedi ki: "Kebâir (büyük günah) sahibi olmayanların şefaate ne ihtiyacı olacak ki?"
Tirmizî.
10033- Bu hadisi Tirmizî (2436), Muh. b. Beşşâr ani't-Tayâlisî an Muh. b. Sâbit el-Bünânî an Ca'fer b. Muh. an ebîhî an Câbir senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.


١٠٠٣٤ أﻧﺲ ﻗﺎل ﻣﻌﺒﺪ ﺑﻦ ﻫﻠﺎل اﻟﻌﻨﺰى اﻧﻄﻠﻘﻨﺎ إﻟﻰ أﻧﺲ وﺗﺸﻔﻌﻨﺎ ﺑﺜﺎﺑﺖ ﻓﺎﻧﺘﻬﻴﻨﺎ إﻟﻴﻪ وﻫﻮ ﻳﺼﻠﻰ اﻟﻀﺤﻰ ﻓﺎﺳﺘﺎٔذن ﻟﻨﺎ ﺛﺎﺑﺖ ﻓﺪﺧﻠﻨﺎ ﻋﻠﻴﻪ وأﺟﻠﺲ ﺛﺎﺑﺘﺎ ﻣﻌﻪ ﻋﻠﻰ ﺳﺮﻳﺮه ﻓﻘﺎل ﻟﻪ ﻳﺎأﺑﺎ ﺣﻤﺰة إن إﺧﻮاﻧﻚ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﺒﺼﺮة ﻳﺴﺎٔﻟﻮﻧﻚ أن ﺗﺤﺪﺛﻬﻢ ﺣﺪﻳﺚ اﻟﺸﻔﺎﻋﺔ ﻓﻘﺎل ﺣﺪﺛﻨﺎ ﻣﺤﻤﺪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻗﺎل إذا ﻛﺎن ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻣﺎج اﻟﻨﺎس ﺑﻌﻀﻬﻢ إﻟﻰ ﺑﻌﺾ ﻓﻴﺎٔﺗﻮن آدم ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن اﺷﻔﻊ ﻟﺬرﻳﺘﻚ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﺴﺖ ﻟﻬﺎ وﻟﻜﻦ ﻋﻠﻴﻜﻢ ﺑﺎٕﺑﺮاﻫﻴﻢ ﻓﺎٕﻧﻪ ﺧﻠﻴﻞ اﻟﻠّﻪ ﻓﻴﺎٔﺗﻮن إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﺴﺖ ﻟﻬﺎ وﻟﻜﻦ ﻋﻠﻴﻜﻢ ﺑﻤﻮﺳﻰ ﻓﺎٕﻧﻪ ﻛﻠﻴﻢ اﻟﻠّﻪ ﻓﻴﻮٔﺗﻰ ﻣﻮﺳﻰ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﺴﺖ ﻟﻬﺎ وﻟﻜﻦ ﻋﻠﻴﻜﻢ ﺑﻌﻴﺴﻰ ﻓﺎٕﻧﻪ روح اﻟﻠّﻪ وﻛﻠﻤﺘﻪ ﻓﻴﻮٔﺗﻰ ﻋﻴﺴﻰ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﺴﺖ ﻟﻬﺎ وﻟﻜﻦ ﻋﻠﻴﻜﻢ ﺑﻤﺤﻤﺪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وأوﺗﻰ ﻓﺎٔﻗﻮل أﻧﺎ ﻟﻬﺎ ﻓﺎٔﻧﻄﻠﻖ ﻓﺎﺳﺘﺎٔذن ﻋﻠﻰ رﺑﻰ ﻓﻴﻮٔذن ﻟﻰ ﻓﺎٔﻗﻮم ﺑﻴﻦ ﻳﺪﻳﻪ ﻓﺎٔﺣﻤﺪه ﺑﻤﺤﺎﻣﺪ ﻟﺎ أﻗﺪر ﻋﻠﻴﻬﺎ اﻟﺎٓن ﻳﻠﻬﻤﻨﻴﻪ اﻟﻠّﻪ ﺛﻢ أﺧﺮ ﻟﺮﺑﻨﺎ ﺳﺎﺟﺪا ﻓﻴﻘﻮل ﻳﺎﻣﺤﻤﺪ ارﻓﻊ رأﺳﻚ وﻗﻞ ﻳﺴﻤﻊ ﻟﻚ وﺳﻞ ﺗﻌﻄﻪ واﺷﻔﻊ ﺗﺸﻔﻊ ﻓﺎٔﻗﻮل ﻳﺎرب أﻣﺘﻰ أﻣﺘﻰ ﻓﻴﻘﺎل اﻧﻄﻠﻖ ﻓﻤﻦ ﻛﺎن ﻓﻰ ﻗﻠﺒﻪ ﻣﺜﻘﺎل ﺣﺒﺔ ﻣﻦ ﺑﺮة أو ﺷﻌﻴﺮ ﻣﻦ إﻳﻤﺎن ﻓﺎﺧﺮﺟﻪ ﻣﻨﻬﺎ ﻓﺎٔﻧﻄﻠﻖ ﻓﺎٔﻓﻌﻞ ﺛﻢ أرﺟﻊ إﻟﻰ رﺑﻰ ﻓﺎٔﺣﻤﺪه ﺑﺘﻠﻚ اﻟﻤﺤﺎﻣﺪ ﺛﻢ أﺧﺮ ﻟﻪ ﺳﺎﺟﺪا ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻰ ﻳﺎﻣﺤﻤﺪ ارﻓﻊ رأﺳﻚ وﻗﻞ ﻳﺴﻤﻊ ﻟﻚ وﺳﻞ ﺗﻌﻄﻪ واﺷﻔﻊ ﺗﺸﻔﻊ ﻓﺎٔﻗﻮل ﻳﺎرب أﻣﺘﻰ أﻣﺘﻰ ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻰ اﻧﻄﻠﻖ ﻓﻤﻦ ﻛﺎن ﻓﻰ ﻗﻠﺒﻪ ﻣﺜﻘﺎل ﺣﺒﺔ ﻣﻦ ﺧﺮدل ﻣﻦ إﻳﻤﺎن ﻓﺎﺧﺮﺟﻪ ﻣﻨﻬﺎ ﻓﺎٔﻧﻄﻠﻖ ﻓﺎٔﻓﻌﻞ ﺛﻢ أﻋﻮد إﻟﻰ رﺑﻰ ﻓﺎٔﺣﻤﺪه ﺑﺘﻠﻚ اﻟﻤﺤﺎﻣﺪ ﺛﻢ أﺧﺮ ﻟﻪ ﺳﺎﺟﺪا ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻰ ﻳﺎ ﻣﺤﻤﺪ ارﻓﻊ رأﺳﻚ وﻗﻞ ﻳﺴﻤﻊ ﻟﻚ وﺳﻞ ﺗﻌﻄﻪ وأﺷﻔﻊ ﺗﺸﻔﻊ ﻓﺎٔﻗﻮل ﻳﺎرب أﻣﺘﻰ أﻣﺘﻰ ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻰ اﻧﻄﻠﻖ ﻓﻤﻦ ﻛﺎن ﻓﻰ ﻗﻠﺒﻪ أدﻧﻰ أدﻧﻰ أدﻧﻰ ﻣﺜﻘﺎل ﺣﺒﺔ ﻣﻦ ﺧﺮدل ﻣﻦ إﻳﻤﺎن ﻓﺎﺧﺮﺟﻪ ﻣﻦ اﻟﻨﺎر ﻓﺎٔﻧﻄﻠﻖ ﻓﺎٔﻓﻌﻞ ﻫﺬا ﺣﺪﻳﺚ أﻧﺲ اﻟﺬى أﻧﺒﺎٔﻧﺎ ﺑﻪ ﻓﺨﺮﺟﻨﺎ ﻣﻦ ﻋﻨﺪه ﻓﻠﻤﺎ ﻛﻨﺎ ﺑﻈﻬﺮ اﻟﺡﺒﺎن ﻗﻠﻨﺎ ﻟﻮ ﻣﻠﻨﺎ إﻟﻰ اﻟﺤﺴﻦ ﻓﺴﻠﻤﻨﺎ ﻋﻠﻴﻪ وﻫﻮ ﻣﺴﺘﺨﻒ ﻓﻰ دار أﺑﻰ ﺧﻠﻴﻔﺔ ﻗﺎل ﻓﺪﺧﻠﻨﺎ ﻋﻠﻴﻪ ﻓﺴﻠﻤﻨﺎ ﻋﻠﻴﻪ ﻓﻘﻠﻨﺎ ﻳﺎأﺑﺎﺳﻌﻴﺪ ﺟﺌﻨﺎ ﻣﻦ ﻋﻨﺪ أﺧﻴﻚ أﺑﻰ ﺣﻤﺰة ﻓﻠﻢ ﻧﺴﻤﻊ ﺑﻤﺜﻞ ﺣﺪﻳﺚ ﺣﺪﺛﻨﺎه ﻓﻰ اﻟﺸﻔﺎﻋﺔ ﻗﺎل ﻫﻴﻪ ﻓﺤﺪﺛﻨﺎه اﻟﺤﺪﻳﺚ ﻓﻘﺎل ﻫﻴﻪ ﻗﻠﻨﺎ ﻣﺎزادﻧﺎ ﻗﺎل ﻗﺪ ﺣﺪﺛﻨﺎ ﺑﻪ ﻣﻨﺬ ﻋﺸﺮﻳﻦ ﺳﻨﺔ وﻫﻮ ﻳﻮﻣﺌﺬ ﺟﻤﻴﻊ وﻟﻘﺪ ﺗﺮك ﺷﻴﺌﺎ ﻟﺎ أدرى أﻧﺴﻰ اﻟﺸﻴﺦ أو ﻛﺮه أن ﻳﺤﺪﺛﻜﻢ ﻓﺘﺘﻜﻠﻮا ﻗﻠﻨﺎ ﻟﻪ ﺣﺪﺛﻨﺎ ﻓﻀﺤﻚ وﻗﺎل ﺧﻠﻖ اﻟﺎٕﻧﺴﺎن ﻣﻦ ﻋﺡﻞ ﻣﺎذﻛﺮت ﻟﻜﻢ ﻫﺬا إﻟﺎ وأﻧﺎ أرﻳﺪ أن أﺣﺪﺛﻜﻤﻮه ﻗﺎل ﺛﻢ أرﺟﻊ إﻟﻰ رﺑﻰ ﻓﻰ اﻟﺮاﺑﻌﺔ ﻓﺎٔﺣﻤﺪه ﺑﺘﻠﻚ اﻟﻤﺤﺎﻣﺪ ﺛﻢ أﺧﺮ ﻟﻪ ﺳﺎﺟﺪا ﻓﻴﻘﺎل ﻟﻰ ﻳﺎﻣﺤﻤﺪ ارﻓﻊ رأﺳﻚ وﻗﻞ ﻳﺴﻤﻊ ﻟﻚ وﺳﻞ ﺗﻌﻄﻪ واﺷﻔﻊ ﺗﺸﻔﻊ ﻓﺎٔﻗﻮل ﻳﺎرب اءذن ﻟﻰ ﻓﻴﻤﻦ ﻗﺎل ﻟﺎ إﻟﻪ إﻟﺎ اﻟﻠّﻪ ﻗﺎل ﻓﻠﻴﺲ ذﻟﻚ إﻟﻴﻚ وﻟﻜﻦ وﻋﺰﺗﻰ وﻛﺒﺮﻳﺎءى وﻋﻈﻤﺘﻰ وﺟﺒﺮﻳﺎءى ﻟﺎٔﺧﺮﺟﻦ ﻣﻨﻬﺎ ﻣﻦ ﻗﺎل ﻟﺎ إﻟﻪ إﻟﺎ اﻟﻠّﻪ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


10034- Enes radiyallahu anh'dan:
Ma'bed b. Hilâl el-Anzî dedi ki:
"Enes'in yanına varmak istedik. Ona gidebilmemiz için Sâbit'i aracı ettik, beraberce gittik. Daha namaz kılıyordu. Sâbit ondan içeriye girmek için izin istedi. O da izin verdi. İçeri girdik. Sâbit'i yatağına oturttu. Sâbit ona şöyle dedi:
'Ey Hamza'nın babası! Basralı kardeşlerin senden, şefaat hadisini rivayet etmeni rica ediyorlar.' Şöyle dedi:
'Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem bize şunu anlattı: Kıyamet günü insanlar kalabalık halde birbirlerine girmiş bir vaziyette Âdem Aleyhisselâm'a gidecekler.
'Zürriyetine şefaat et!'diyecekler. O şu cevabı verecek: 'Benim buna yetkim yoktur, siz İbrahim'e gitmelisiniz. Çünkü o, Allah'ın dostudur.'
Hemen İbrahim'e gidecekler. O da: 'Benim buna yetkim yoktur, en iyisi mi siz Kelimullah olan Mûsâ'ya gidin!' diyecek. Derhal Mûsâ'ya gidecekler. O da şöyle diyecek: 'Benim buna yetkim yok; Allah'ın Rûhu ve Kelimesi olan İsâ'ya gitmelisiniz.'
Yanına gittiklerinde o da: 'Benim buna yetkim yok. Siz en iyisi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e gidin!' diyecek. Sonunda bana gelecekler. Ben de Allah'a gidip izin isteyeceğim. O da bana izin verecek. Huzurunda şimdi yapamayacağım (ama) o zaman bana ilham edeceği hamdü senâlarda bulunacağım. Sonra secdeye kapanacağım. Şöyle buyuracak: 'Ey Muhammed, kaldır başını! Konuş, sözün dinlenecek. İste, istediğin verilecek. Şefaat yetkisi dile, bu yetki de sana verilecek.'
Ben de şöyle yalvaracağım: 'Ey Rabbim! Ümmetim, ümmetim!'
Şöyle denilecek: 'Haydi git, kalbinde bir buğday ya da arpa danesi kadar iman bulunanları oradan çıkart!'Gidip buyruğunu yerine getireceğim. Sonra aynı hamdü senâları yine yapacağım. Huzurunda secdeye kapanacağım. Bana şöyle denilecek: 'Ey Muhammed! Kaldır başını! Söyle, sözün dinlenecek, iste, istediğin verilecek. Şefaat yetkisi dile, o da sana verilecek.'
'Rabbim, ümmetim, ümmetim!' diyeceğim. Şöyle buyuracak:
'Haydi git oradan kalbinde hardal tanesi kadar imanı bulunanları çıkart!'
Gidip bu emri de yerine getireceğim. Sonra dönüp Rabbime aynı hamdü senâlarda bulunacağım, sonra secdeye kapanıp O'na yalvaracağım. Bana şöyle denilecek: 'Kaldır başını, söyle, sözün dinlenecek; iste, istediğin verilecek, şefaat yetkisi iste, o da sana verilecek.' Bunun üzerine: 'Ya Rabbi! Ümmetim, ümmetim!' diyeceğim.
Bana şöyle denilecek: 'Haydi git, hardal tanesinden daha az, daha az, daha az imanı bulunanları da oradan çıkart!' Hemen büyük bir neşe ile gidip O'nun buyruğunu yerine getireceğim.'
İşte Enes'in bize naklettiği hadis budur. Onun yanından çıktık, dönerken sahranın bir tepesine varınca dedik ki: 'Ebû Halîfe'nin evinde gizlenen el-Hasan'a gidip selâm versek de bir de bu hadisi ona sorsak.' Evine girdik ve selâm verdik. Dedik ki: 'Ey Ebû Saîd! Kardeşin Ebû Hamza'nın (Enes'in) yanından geliyoruz. Bize şefaat hakkında şimdiye kadar benzerini duymadığımız bir hadis nakletti.'
'Neymiş bakalım, söyleyin!' deyince, hemen hadisi kendisine naklettik.
'Daha daha ne dedi?' diye sorunca; 'Hepsi bu kadar, daha başka bir şey bildirmedi' dedik.
'Bize bunu yirmi yıl önce anlatmıştı. Bunu bilmeyen yoktur. (Enes) o günlerde hafızasını toplamış bir haldeydi. Şimdi ise (o hadisin) bir kısmını unutmuş görünüyor. Şeyh (Enes) bunu ya unuttu, ya da tevekkül edip amel etmeyi terketmenizden korktuğu için onu(n devamını) size nakletmemiş.'
'Nedir o terkettiği ya da unuttuğu?' diye sorduk. Güldü ve şöyle dedi:
'İnsanlar aceleci yaratılmıştır. Size şimdi nakletmek istiyorum." Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: 'Dördüncü kez Rabbime dönüp aynı hamdü senâlarda bulunduktan sonra huzurunda secdeye kapanacağım. Bana şöyle denilecek: 'Ey Muhammed! Başını kaldır, söyle, söylediğin dinlenecek. İste, istediğin verilecek. Şefaat yetkisi dile, o da sana verilecek.'
Şöyle diyeceğim: 'Yâ Rabbi bana 'Lâ ilâhe illallah' diyenler hakkında da izin ver!' Şöyle buyuracak:
'Bu sana ait değildir. Lâkin izzetim, kibriyâm, azâmetim ve celâlim hakkı için, oradan 'La ilâhe illallah' diyenleri mutlaka çıkartacağım.' Buhârî ile Müslim.
10034- Bu hadisi Buhârî (tevhîd 36/2, VIII, 200-1) ve Müslim (îmân 326, s. 182-4), Hammâd b. Zeyd an Ma'bed b. Hilâl an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٣٥ وﻟﻠﺪارﻣﻰ ﻋﻦ ﻋﻘﺒﺔ ﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ ﻧﺤﻮه وﻓﻴﻪ ﻓﻴﺎٔﺗﻮن ﻋﻴﺴﻰ ﻓﻴﻘﻮل أدﻟﻜﻢ ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺒﻰ اﻟﺎٔﻣﻰ ﻓﻴﺎٔﺗﻮﻧﻰ ﻓﻴﺎٔذن اﻟﻠّﻪ ﻟﻰ أن أﻗﻮم إﻟﻴﻪ ﻓﻴﺜﻮر ﻣﺡﻠﺴﻰ أﻃﻴﺐ رﻳﺢ ﺷﻤﻬﺎ أﺣﺪ ﻗﻂ ﺣﺘﻰ آﺗﻰ رﺑﻰ ﻓﻴﺸﻔﻌﻨﻰ وﻳﺡﻌﻞ ﻟﻰ ﻧﻮرا ﻣﻦ ﺷﻌﺮ رأﺳﻰ إﻟﻰ ﻇﻔﺮ ﻗﺪﻣﻰ ﻓﻴﻘﻮل اﻟﻜﺎﻓﺮون ﻋﻨﺪ ذﻟﻚ ﻟﺎٕﺑﻠﻴﺲ ﻗﺪ وﺟﺪ اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻮن ﻣﻦ ﻳﺸﻔﻊ ﻟﻬﻢ ﻓﻘﻢ أﻧﺖ ﻓﺎﺷﻔﻊ ﻟﻨﺎ إﻟﻰ رﺑﻚ ﻓﺎٕﻧﻚ أﻧﺖ أﺿﻠﻠﺘﻨﺎ ﻗﺎل ﻓﻴﻘﻮم ﻓﻴﺜﻮر ﻣﺡﻠﺴﻪ أﻧﺘﻦ رﻳﺢ ﺷﻤﻬﺎ أﺣﺪ ﻗﻂ ﺛﻢ ﻳﻌﻈﻢ ﻟﺡﻬﻨﻢ ﻓﻴﻘﻮل ﻋﻨﺪ ذﻟﻚ ﴿وَﻗَﺎلَ اﻟﺸَّﻴْﻄَﺎنُ ﻟَﻤَّﺎ ﻗُﻀِﻰَ اﻟْﺎَﻣْﺮُ اِنَّ اﻟﻠّٰﻪَ وَﻋَﺪَﻛُﻢْ وَﻋْﺪَ اﻟْﺤَﻖِّ وَوَﻋَﺪْﺗُﻜُﻢْ ﻓَﺎَﺧْﻠَﻔْﺘُﻜُﻢ﴾ اﻟﺎٓﻳﺔ


10035- Dârimî, Ukbe b. Âmir'den benzerini nakletti:
Onda şöyle geçmektedir: "İsâ'ya gelecekler. İsâ onlara şöyle diyecek: 'Size Ümmî Peygamberi göstereyim de ona gidin!' Hemen bana gelecekler. Rabbim bana huzuruna çıkmama izin verecek. Kalktığım yerde o güne kadar görülmemiş güzel bir koku peydah olacak. Rabbime vardığımda bana şefaat etme yetkisi ihsan edecek. Başımdan tırnağıma kadar beni nur kaplayacak. Tam o anda kâfirler İblis'e şöyle diyecekler: 'Mü'minler kendilerine şefaat edecek birini buldular. Haydi kalk da Rabbin'den bizim için şefaat dile! Çünkü bizi yoldan çıkartıp saptıran sensin. 'Yerinden kalkınca orayı çok kötü bir koku saracak. Sonra cehennemi gösterecektir. Onun diyeceği şu âyette beyan edilmiştir: '(Hesapları görülüp) iş olup bitince şeytan şöyle diyecek: 'Doğrusu Allah size hakkı söz vermişti. Ben de size söz verdim. Ancak sonra caydım.' -âyetin sonuna kadar- (İbrahim, 14/22)"
10035- Bu hadisi Dârimî (II, 327), Abdullah b. Yezîd an Abdirrahman b. Ziyâd an Duhayn el-Hacerî an Ukbe senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٣٦ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة ﻛﻨﺎ ﻣﻊ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻰ دﻋﻮة ﻓﺮﻓﻊ إﻟﻴﻪ اﻟﺬراع وﻛﺎن ﻳﻌﺡﺒﻪ ﻓﻨﻬﺲ ﻣﻨﻬﺎ ﻧﻬﺴﺔ وﻗﺎل أﻧﺎ ﺳﻴﺪ اﻟﻨﺎس ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻫﻞ ﺗﺪرون ﻣﻤﺎ ذاك ﻳﺡﻤﻊ اﻟﻠّﻪ اﻟﺎٔوﻟﻴﻦ واﻟﺎٓﺧﺮﻳﻦ ﻓﻰ ﺻﻌﻴﺪ واﺣﺪ ﻓﻴﺒﺼﺮﻫﻢ اﻟﻨﺎﻇﺮ وﻳﺴﻤﻌﻬﻢ اﻟﺪاﻋﻰ وﺗﺪﻧﻮ ﻣﻨﻬﻢ اﻟﺸﻤﺲ ﻓﻴﺒﻠﻎ اﻟﻨﺎس ﻣﻦ اﻟﻐﻢ واﻟﻜﺮب ﻣﺎ ﻟﺎﻳﻄﻴﻘﻮن وﻟﺎ ﻳﺘﺤﻤﻠﻮن ﻓﻴﻘﻮل اﻟﻨﺎس أﻟﺎ ﺗﺮون إﻟﻰ ﻣﺎأﻧﺘﻢ ﻓﻴﻪ وإﻟﻰ ﻣﺎﺑﻠﻐﻜﻢ أﻟﺎ ﺗﻨﻈﺮون ﻣﻦ ﻳﺸﻔﻊ ﻟﻜﻢ إﻟﻰ رﺑﻜﻢ ﻓﻴﻘﻮل ﺑﻌﺾ اﻟﻨﺎس ﻟﺒﻌﺾ أﺑﻮﻛﻢ آدم ﻓﻴﺎٔﺗﻮﻧﻪ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻳﺎآدم أﻧﺖ أﺑﻮ اﻟﺒﺸﺮ ﺧﻠﻘﻚ اﻟﻠّﻪ ﺑﻴﺪه وﻧﻔﺦ ﻓﻴﻚ ﻣﻦ روﺣﻪ وأﻣﺮ اﻟﻤﻠﺎءﻛﺔ ﻓﺴﺡﺪوا ﻟﻚ وأﺳﻜﻨﻚ اﻟﺡﻨﺔ أﻟﺎ ﺗﺸﻔﻊ ﻟﻨﺎ إﻟﻰ رﺑﻚ أﻟﺎ ﺗﺮى ﻣﺎﻧﺤﻦ ﻓﻴﻪ وﻣﺎ ﺑﻠﻐﻨﺎ ﻓﻘﺎل إن رﺑﻰ ﻏﻀﺐ اﻟﻴﻮم ﻏﻀﺒﺎ ﻟﻢ ﻳﻐﻀﺐ ﻗﺒﻠﻪ ﻣﺜﻠﻪ وﻟﺎ ﻳﻐﻀﺐ ﺑﻌﺪه ﻣﺜﻠﻪ وإﻧﻪ ﻧﻬﺎﻧﻰ ﻋﻦ اﻟﺸﺡﺮة ﻓﻌﺼﻴﺖ ﻧﻔﺴﻰ ﻧﻔﺴﻰ ﻧﻔﺴﻰ اذﻫﺒﻮا إﻟﻰ ﻏﻴﺮى اذﻫﺒﻮا إﻟﻰ ﻧﻮح ﻓﻴﺎٔﺗﻮن ﻧﻮﺣﺎ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻳﺎﻧﻮح أﻧﺖ أول اﻟﺮﺳﻞ إﻟﻰ أﻫﻞ اﻟﺎٔرض وﻗﺪ ﺳﻤﺎك اﻟﻠّﻪ ﻋﺒﺪا ﺷﻜﻮرا أﻟﺎ ﺗﺮى ﻣﺎﻧﺤﻦ ﻓﻴﻪ أﻟﺎ ﺗﺮى ﻣﺎﺑﻠﻐﻨﺎ أﻟﺎ ﺗﺸﻔﻊ ﻟﻨﺎ إﻟﻰ رﺑﻚ ﻓﻴﻘﻮل إن رﺑﻰ ﻏﻀﺐ اﻟﻴﻮم ﻏﻀﺒﺎ ﻟﻢ ﻳﻐﻀﺐ ﻗﺒﻠﻪ ﻣﺜﻠﻪ وﻟﻦ ﻳﻐﻀﺐ ﺑﻌﺪه ﻣﺜﻠﻪ وإﻧﻪ ﻗﺪ ﻛﺎﻧﺖ ﻟﻰ دﻋﻮة دﻋﻮت ﺑﻬﺎ ﻋﻠﻰ ﻗﻮﻣﻰ ﻧﻔﺴﻰ ﻧﻔﺴﻰ ﻧﻔﺴﻰ اذﻫﺒﻮا إﻟﻰ ﻏﻴﺮى اذﻫﺒﻮا إﻟﻰ إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﻓﻴﺎٔﺗﻮن إﻟﻰ إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن أﻧﺖ ﻧﺒﻰ اﻟﻠّﻪ وﺧﻠﻴﻠﻪ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﺎٔرض اﺷﻔﻊ ﻟﻨﺎ إﻟﻰ رﺑﻚ أﻟﺎ ﺗﺮى إﻟﻰ ﻣﺎﻧﺤﻦ ﻓﻴﻪ ﻓﻴﻘﻮل ﻟﻬﻢ إن رﺑﻰ ﻗﺪ ﻏﻀﺐ اﻟﻴﻮم ﻏﻀﺒﺎ ﻟﻢ ﻳﻐﻀﺐ ﻗﺒﻠﻪ ﻣﺜﻠﻪ وﻟﻦ ﻳﻐﻀﺐ ﺑﻌﺪه ﻣﺜﻠﻪ وإﻧﻰ ﻛﻨﺖ ﻛﺬﺑﺖ ﺛﻠﺎث ﻛﺬﺑﺎت ﻓﺬﻛﺮﻫﺎ ﻧﻔﺴﻰ ﻧﻔﺴﻰ ﻧﻔﺴﻰ اذﻫﺒﻮا إﻟﻰ ﻏﻴﺮى اذﻫﺒﻮا إﻟﻰ ﻣﻮﺳﻰ ﻓﻴﺎٔﺗﻮن ﻣﻮﺳﻰ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن أﻧﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻓﻀﻠﻚ اﻟﻠّﻪ ﺑﺮﺳﺎﻟﺎﺗﻪ وﺑﻜﻠﺎﻣﻪ ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺎس اﺷﻔﻊ ﻟﻨﺎ إﻟﻰ رﺑﻚ أﻟﺎ ﺗﺮى إﻟﻰ ﻣﺎﻧﺤﻦ ﻓﻴﻪ ﻓﻴﻘﻮل إن رﺑﻰ ﻗﺪ ﻏﻀﺐ اﻟﻴﻮم ﻏﻀﺒﺎ ﻟﻢ ﻳﻐﻀﺐ ﻗﺒﻠﻪ ﻣﺜﻠﻪ وﻟﻦ ﻳﻐﻀﺐ ﺑﻌﺪه ﻣﺜﻠﻪ وإﻧﻰ ﻗﺪ ﻗﺘﻠﺖ ﻧﻔﺴﺎ ﻟﻢ أؤﻣﺮ ﺑﻘﺘﻠﻬﺎ ﻧﻔﺴﻰ ﻧﻔﺴﻰ ﻧﻔﺴﻰ إﻟﻰ ﻏﻴﺮى اذﻫﺒﻮا إﻟﻰ ﻋﻴﺴﻰ ﻓﻴﺎٔﺗﻮﻋﻴﺴﻰ ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻳﺎﻋﻴﺴﻰ أﻧﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ وﻛﻠﻤﺘﻪ أﻟﻘﺎﻫﺎ إﻟﻰ ﻣﺮﻳﻢ وروح ﻣﻨﻪ وﻛﻠﻤﺖ اﻟﻨﺎس ﻓﻰ اﻟﻤﻬﺪى اﺷﻔﻊ ﻟﻨﺎ إﻟﻰ رﺑﻚ أﻟﺎ ﺗﺮى ﻣﺎﻧﺤﻦ ﻓﻴﻪ ﻓﻴﻘﻮل ﻋﻴﺴﻰ إن رﺑﻰ ﻗﺪ ﻏﻀﺐ اﻟﻴﻮم ﻏﻀﺒﺎ ﻟﻢ ﻳﻐﻀﺐ ﻗﺒﻠﻪ ﻣﺜﻠﻪ وﻟﻦ ﻳﻐﻀﺐ ﺑﻌﺪه ﻣﺜﻠﻪ وﻟﻢ ﻳﺬﻛﺮ ذﻧﺒﺎ ﻧﻔﺴﻰ ﻧﻔﺴﻰ ﻧﻔﺴﻰ اذﻫﺒﻮا إﻟﻰ ﻏﻴﺮى اذﻫﺒﻮا إﻟﻰ ﻣﺤﻤﺪ ﻓﻴﺎٔﺗﻮن ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻳﺎﻣﺤﻤﺪ أﻧﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ وﺧﺎﺑﻢ اﻟﻨﺒﻴﻴﻦ وﻗﺪ ﻏﻔﺮ اﻟﻠّﻪ ﻟﻚ ﻣﺎﺗﻘﺪم ﻣﻦ ذﻧﺒﻚ وﻣﺎﺗﺎٔﺧﺮ اﺷﻔﻊ ﻟﻨﺎ إﻟﻰ رﺑﻚ أﻟﺎ ﺗﺮى إﻟﻰ ﻣﺎﻧﺤﻦ ﻓﻴﻪ ﻓﺎٔﻧﻄﻠﻖ ﻓﺎٓﺗﻰ ﺗﺤﺖ اﻟﻌﺮش ﻓﺎٔﺧﺮ ﺳﺎﺟﺪا ﻟﺮﺑﻰ ﺛﻢ ﻳﻔﺘﺢ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻰ ﻣﻦ ﻣﺤﺎﻣﺪه وﺣﺴﻦ اﻟﺜﻨﺎء ﻋﻠﻴﻪ ﺷﻴﺌﺎ ﻟﻢ ﻳﻔﺘﺤﻪ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻰ أﺣﺪ ﻗﺒﻠﻰ ﺛﻢ ﻳﻘﺎل ﻳﺎﻣﺤﻤﺪ ارﻓﻊ رأﺳﻚ ﺳﻞ ﺗﻌﻂ واﺷﻔﻊ ﺗﺸﻔﻊ ﻓﺎٔرﻓﻊ رأﺳﻰ ﻓﺎٔﻗﻮل أﻣﺘﻰ ﻳﺎرب أﻣﺘﻰ ﻳﺎرب أﻣﺘﻰ ﻳﺎرب ﻓﻴﻘﺎل ﻳﺎﻣﺤﻤﺪ أدﺧﻞ ﻣﻦ أﻣﺘﻚ ﻣﻦ ﻟﺎ ﺣﺴﺎب ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻣﻦ اﻟﺒﺎب اﻟﺎٔﻳﻤﻦ ﻣﻦ أﺑﻮاب اﻟﺡﻨﺔ وﻫﻢ ﺷﺮﻛﺎء اﻟﻨﺎس ﻓﻴﻤﺎ ﺳﻮى ذﻟﻚ ﻣﻦ اﻟﺎٔﺑﻮاب ﺛﻢ ﻗﺎل واﻟﺬى ﻧﻔﺴﻰ ﺑﻴﺪه إن ﻣﺎﺑﻴﻦ اﻟﻤﺼﺮاﻋﻴﻦ ﻣﻦ ﻣﺼﺎرﻳﻊ اﻟﺡﻨﺔ ﻛﻤﺎ ﺑﻴﻦ ﻣﻜﺔ وﻫﺡﺮ أو ﻛﻤﺎ ﺑﻴﻦ ﻣﻜﺔ وﺑﺼﺮى


10036- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte bir davetteydik. Yemekte pek hoşlandığı kızartılmış bir koyun budu vardı. Ondan bir kez ısırdı ve şöyle buyurdu:
'Kıyamet günü bütün insanların efendisi olacağım; neden biliyor musunuz? Allah ilk ve son insanları düz bir arazide toplayacak. Bir münâdi çağırdığı zaman onu herkes duyacak. Kişinin gözü mahşer halkını bir bakışta görecek. Güneş onlara son derece yaklaşacak; tahammül edemiyecekleri bir keder onları kaplayacak. İnsanlar sonunda şöyle diyecek:
'İçinde bulunduğuz bu perişan durumunuzu görmüyor musunuz? Rabbiniz katında size şefaat edecek birini arayıp bulsanız iyi olur.' Birbirlerine diyecekler ki:'Bu işi babanız Âdem halleder.' Derhal Âdem Aleyhisselam'a gidecekler. Ona şöyle diyecekler: 'Ey Âdem! Sen insanların babasısın. Allah seni bizzat kendi eliyle yarattı, sana ruhundan üfledi. Melekleri sana secde ettirdi ve seni cennete yerleştirdi. İçinde bulunduğumuz durumu ve bize ulaşan musibeti görüyorsun, ne olur Rabbin katında bize şefaat et!'
Şöyle cevap verecek: 'Rabbim bugün çok öfkelendi. Şimdiye kadar hiç böyle öfkelenmemişti. Bundan sonra da böyle öfkelenmeyecek. Biliyorsunuz O beni bir ağaçtan nehyetmiş ve ben O'na âsi gelmiştim. Vay nefsim, vay nefsim, vay nefsim! Siz benden başkasına gidin. Nûh'a gidin. Hemen Nûh'a varacaklar ve ona: 'Ey Nûh! Sen yeryüzüne gönderilen peygamberlerin ilkisin. Allah sana 'Çok şükreden kul' adını verdi. İçinde bulunduğumuz durumu görmüyor musun, başımıza gelenleri görmüyor musun? Ne olur Rabbin nezdinde bize şefaat et!' Şöyle diyecek: 'Rabbim bugün çok öfkelendi. Ne bundan önce böyle öfkelendiği görülmüştür, ne de bundan sonra böyle bir öfkesi görülecektir. Bana bir dua hakkı vermişti; onu kavmime karşı beddua olarak kullandım. Vay nefsim, vay nefsim, vay nefsim! En iyisi benden başkasına gidin, İbrahim'e gidin!'
Bunun üzerine hemen İbrahim'e varacak ve şöyle diyecekler: 'Sen Allah'ın Nebîsi ve yeryüzündeki dostusun. Rabbin katında bize şefaat et! Durumumuz sence ma'lûm, çok perişanız.' Onun cevabı şöyle olacak:
'Rabbim bugün çok öfkelidir. Bundan önce böyle öfkelenmemişti ve bundan sonra da böyle öfkelenmeyecektir. Biliyorsunuz ben O'na üç kez yalan söyledim' diyecek ve o yalanları anlatıp 'Vay nefsim, vay nefsim, vay nefsim! Benden başkasına, Mûsâ'ya gidin!' diyecek.
Derhal Mûsâ Aleyhisselam'a varacaklar ve şöyle diyecekler: 'Sen Allah Resûlüsün! Allah seni risâletiyle ve konuşmasıyla üstün kıldı. Durumumuz sence malum, ne olur Rabbin nezdinde bize şefaat et!'
Şu cevabı verecek: 'Rabbim bugün çok kızmıştır. Ne bundan önce böyle kızmıştır, ne de bundan sonra böyle kızacaktır. Sonra bana emredilmediği halde bir insan öldürdüm. Vay nefsim, vay nefsim, vay nefsim! Siz en iyisi İsâ'ya gidin!'
Hemen İsâ'ya gelip şöyle diyecekler: 'Ey İsâ! Sen Allah'ın Resûlüsün. O'nun Meryem'e ilkâ ettiği kelimesi ve Rûhusun. İnsanlarla daha beşikteyken konuştun. Durumumuzu görüyorsun, çok perişan bir haldeyiz. Ne olur Rabbin nezdinde bize şefaat et!'
Cevabı şu olacak: 'Bugün Rabbim çok kızgın. Bundan önce böyle kızmadığı gibi, bundan sonra da böyle kızmayacaktır.' İsa herhangi bir günahını zikretmedi.
'En iyisi siz benden başkasına, Muhammed'e gidin!' Hemen Muhammed'e gelip şöyle diyecekler: 'Ey Muhammed! Sen Allah'ın Resûlü'sün! Üstelik peygamberlerin sonuncususun. Allah senin geçmiş ve gelecek tüm günahlarını bağışlamıştır. Durumumuzu görmektesin, ne olur Rabbin nezdinde bize şefaat et!'
Hemen Arş'ın altına varacağım orada Rabbime secdeye kapanacağım. Allah daha önce hiç kimseye nasip etmediği hamd çeşitlerini bana ilham edecek. O kelimelerle Allah'a yalvaracağım. Bana şöyle denilecek:
'Ey Muhammed! Başını kaldır! İste, istediğin sana verilecek, şefaat yetkisi dile, o da sana ihsan edilecek!' Hemen başımı kaldırıp, şöyle diyeceğim: 'Ümmetim yâ Rabbî! Ümmetim, yâ Rabbi! Ümmetim, yâ Rabbî!' Ondan sonra bana şöyle denilecek: 'Ümmetinden hesaba çekilmeyecekleri cennet kapılarının sağındaki kapıdan içeriye al!' Onlar diğer kapılarda da insanlarla ortaktır." Sonra buyurdu ki: 'Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, cennetin kapı kanatlarından iki kanadın arası, Mekke ile Hicr arası, ya da Mekke ile Busrâ arası kadar geniştir.'
10036- Bu hadisi Buhârî (tefsîr İsrâ, V, 227; enbiyâ 9/1, IV, 113), Müslim (îmân 327, s. 184-6) ve Tirmizî (2434), Ebû Hayyân an Ebî Zür'a an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٣٧ وﻟﻠﺒﺨﺎرى ﻛﻤﺎ ﺑﻴﻦ ﻣﻜﺔ وﺣﻤﻴﺮ


10037- Buhârî'nin rivayetinde: "Mekke ile Himyer arası kadardır" diye geçmektedir.
10037- Bu hadisi Buhârî (tefsîr İsrâ, V, 227; enbiyâ 9/1, IV, 113), Müslim (îmân 327, s. 184-6) ve Tirmizî (2434), Ebû Hayyân an Ebî Zür'a an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


١٠٠٣٨ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻳﺡﻤﻊ اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ اﻟﻨﺎس ﻓﻴﻘﻮم اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻮن ﺣﺘﻰ ﺗﺰﻟﻒ ﻟﻬﻢ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻴﺎٔﺗﻮن آدم ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻳﺎأﺑﺎﻧﺎ اﺳﺘﻔﺘﺢ ﻟﻨﺎ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻴﻘﻮل وﻫﻞ أﺧﺮﺟﻜﻢ ﻣﻦ اﻟﺡﻨﺔ إﻟﺎ ﺧﻄﻴﺌﺔ أﺑﻴﻜﻢ ﻟﺴﺖ ﺑﺼﺎﺣﺐ ذﻟﻚ اذﻫﺒﻮا إﻟﻰ اﺑﻨﻰ إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﺧﻠﻴﻞ اﻟﻠّﻪ ﻓﻴﻘﻮل إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﻟﺴﺖ ﺑﺼﺎﺣﺐ ذﻟﻚ إﻧﻤﺎ ﻛﻨﺖ ﺧﻠﻴﻠﺎ ﻣﻦ وراء وراء اﻋﻤﺪوا إﻟﻰ ﻣﻮﺳﻰ ﺑﻨﺤﻮه


10038- Diğer rivayet:
"Allah insanları kıyamet günü bir araya getirecek ve mü'minler cennete yakın olacaklardır. Âdem'e gelip şöyle diyecekler: 'Haydi kapının açılmasını sağla!' Şu cevabı verecek: 'Allah sizi cennetten babanızın hatasından dolayı çıkardı. Ben buna yetkili değilim, en iyisi mi siz Allah dostu olan oğlum İbrahim'e gidin.'
İbrahim şöyle diyecek: 'Ben buna yetkili değilim, ben O'nun dostu idim, ancak oldukça mesafeli, siz Mûsâ'ya gidin!.." Benzeri rivayet. Onda şöyle geçmektedir:
"Emanet ile Rahim gönderilecek. Sırat'ın iki yanına, sağına ve soluna duracaklar. Bundan sonra ilkiniz şimşek gibi geçecek."
Dedim ki: "Annem babam sana feda olsun! Şimşek gibi geçen şey nedir?" Şöyle buyurdu: "Şimşeği görmüyor musunuz göz açıp yumuncaya kadar nasıl geçip gidiyor?"
"Sonra (Sırat'ı) rüzgâr gibi, sonra kuş gibi geçeceksiniz. Sonra insanlar amellerine göre geçecekler. Peygamberiniz Sırat köprüsünün üstünde durup: 'Rabbim selâmete erdir! Rabbim, selâmete erdir!' diyecek. Amelleri kendilerini geçirecek derecede olmayanlar, Sırat'ı yavaş yavaş yani sürünerek geçecekler." Buhârî, Müslim ve Tirmizî.
10038- Bu hadisi Müslim (îmân 329, s. 186-8), Muh. b. Tarîf an Muh. b. Fudayl an Ebî Mâlik an Ebî Hâzım an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.


١٠٠٣٩ وﻟﻪ ﻋﻦ أﺑﻰ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ أﻧﺎ ﺳﻴﺪ وﻟﺪ آدم ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ وﻟﺎ ﻓﺨﺮ وﺑﻴﺪى ﻟﻮاء اﻟﺤﻤﺪ وﻟﺎ ﻓﺨﺮ وﻣﺎ ﻣﻦ ﻧﺒﻰ آدم ﻓﻤﻦ ﺳﻮاه إﻟﺎ ﺗﺤﺖ ﻟﻮاءى وأﻧﺎ أول ﻣﻦ ﺗﻨﺸﻖ ﻋﻨﻪ اﻟﺎٔرض وﻟﺎ ﻓﺨﺮ ﻓﻴﻔﺰع اﻟﻨﺎس ﺛﻠﺎث ﻓﺰﻋﺎت ﻓﻴﺎٔﺗﻮن آدم ﺑﻨﺤﻮه إﻟﺎ أن ﻓﻴﻪ ﻓﻴﺎٔﺗﻮن ﻋﻴﺴﻰ ﻓﻴﻘﻮل إﻧﻰ ﻋﺒﺪت ﻣﻦ دون اﻟﻠّﻪ


10039- Onun (Tirmizî'nin) Ebû Saîd'den rivayeti:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü Âdem evladının efendisiyim. Övünme yok. Elimde Hamd sancağı olacak, övünme yok. Âdemoğullarının hepsi benim sancağımın altında olacaktır. Ben, arzın kendisine ilk yarılacağı kişiyim. Övünme yok. İnsanlar üç büyük korkuya maruz kalacak ve Âdem'e gelecekler." Benzeri.
"Sonunda İsâ'ya gideceklir, İsâ onlara şöyle diyecek: 'Onlar Allah'ı bırakıp bana taptılar.'
10039- Bu hadisi Tirmizî (3615), İbn e. Ömer an Süfyân an İbn Cüd'ân an Ebî Nadre an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.


١٠٠٤٠ ﺑﺮﻳﺪة أﻧﻪ ﻗﺎل ﻟﻤﻌﺎوﻳﺔ إﻧﻰ ﺳﻤﻌﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﻘﻮل إﻧﻰ ﻟﺎٔرﺟﻮ أن أﺷﻔﻊ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻓﻰ ﻋﺪدﻣﺎ ﻓﻰ اﻟﺎٔرض ﻣﻦ ﺷﺡﺮة وﻣﺪرة ﻗﺎل ﻓﺘﺮﺟﻮﻫﺎ أﻧﺖ ﻳﺎﻣﻌﺎوﻳﺔ وﻟﺎ ﻳﺮﺟﻮﻫﺎ ﻋﻠﻰ ﻟﺎٔﺣﻤﺪ ﺑﻀﻌﻒ


10040- Büreyde radiyallahu anh'dan:
O, Muâviye'ye şöyle dedi: "Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum: "Kıyamet günü, yeryüzündeki ağaç ve toprak sayısınca, şefaat etmemi umuyorum." (Büreyde) dedi ki: "Ey Muâviye! Sen onu ümit ediyorsun da Ali ümit etmiyor mu?" Ahmed zayıf bir senedle.
10040- Bu hadisi Ahmed (V, 347), el-Esved b. Âmir an Ebî İsrâîl an Hârise b. Husayra an İbn Büreyde an ebîhî senedi ile tahrîc etti.
Ebû İsrâîl dışındaki râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' X, 378).


١٠٠٤١ أﻧﻴﺲ اﻟﺎٔﻧﺼﺎرى رﻓﻌﻪ إﻧﻰ ﻟﺎٔﺷﻔﻊ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻓﻰ ﻛﻞ ﺷﻰء ﻣﻤﺎ ﻋﻠﻰ وﺟﻪ اﻟﺎٔرض ﻣﻦ ﺣﺡﺮ وﻣﺪر


10041- Üneys el-Ensârî radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Yeryüzünde bulunan taş ve topraktan (mamûl) her şey üzerine şefaat ediciyim."
M. el-Evsat
10041- Heysemî, râvilerinden Ah. b. Amr. el-Kalûrî'yi tanımadığını, diğer râvilerinin ise içlerinden birisindeki bir zaafla birlikte güvenilir kimseler olduğunu söylemiştir (Mecma' X, 379).


١٠٠٤٢ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ إﻧﻰ آﺗﻰ ﺟﻬﻨﻢ ﻓﺎٔﺿﺮب ﺑﺎﺑﻬﺎ ﻓﻴﻔﺘﺢ ﻟﻰ ﻓﺎٔدﺧﻠﻬﺎ ﻓﺎٔﺣﻤﺪ اﻟﻠّﻪ ﻣﺤﺎﻣﺪ ﻣﺎﺣﻤﺪه أﺣﺪ ﻗﺒﻠﻰ ﻣﺜﻠﻪ وﻟﺎ ﻳﺤﻤﺪه أﺣﺪ ﺑﻌﺪى ﺛﻢ أﺧﺮج ﻣﻨﻬﺎ ﻣﻦ ﻗﺎل ﻟﺎ إﻟﻪ إﻟﺎ اﻟﻠّﻪ ﻣﺨﻠﺼﺎ ﻓﻴﻘﻮم إﻟﻰ أﻧﺎس ﻣﻦ ﻗﺮﻳﺶ ﻓﻴﻨﺘﺴﺒﻮن إﻟﻰ ﻓﺎٔﻋﺮف ﻧﺴﺒﻬﻢ وﻟﺎ أﻋﺮف وﺟﻮﻫﻬﻢ وأﺗﺮﻛﻬﻢ ﻓﻰ اﻟﻨﺎر ﻫﻤﺎ ﻟﻠﺎٔوﺳﻂ ﺑﺨﻔﻰ


10042- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ben cehennemin kapısına geleceğim, kapısını vurunca bana açılacak. Sonra Allah'ı öylesine hamd edeceğim ki, benden önce öyle bir hamdi kimse yapmamış olacak. Bu benden sonra da kimseye nasip olmayacak. Ve oradan, kalbden ve cân-ı gönülden "Lâ ilâha illallah" diyenleri çıkartacağım. Neseplerini bildiğim, fakat yüzlerinden tanımadığım Kureyş'ten bazı kimseler bana intisap edecekler, fakat onları cehennemde bırakacağım." İkisi de Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta hafî bir senedle.
10042- Râvilerinden Alî b. Saîd er-Râzî leyyindir. Ayrıca Heysemî'nin durumunu bilmediğini ifâde ettiği bir râvi de vardır (Mecma' X, 379).


١٠٠٤٣ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ رﻓﻌﻪ أول ﻣﻦ أﺷﻔﻊ ﻟﻪ ﻣﻦ أﻣﺘﻰ أﻫﻞ ﺑﻴﺘﻰ ﺛﻦ اﻟﺎٔﻗﺮب ﻓﺎﻟﺎٔﻗﺮب ﻣﻦ ﻗﺮﻳﺶ واﻟﺎٔﻧﺼﺎر ﺛﻢ ﻣﻦ آﻣﻦ ﺑﻰ واﺗﺒﻌﻨﻰ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﻴﻤﻦ ﺛﻢ ﻣﻦ ﺳﺎءر اﻟﻌﺮب ﺛﻢ ﻣﻦ اﻟﺎٔﻋﺎﺟﻢ وأول ﻣﻦ أﺷﻔﻊ ﻟﻪ أوﻟﻮ اﻟﻔﻀﻞ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ ﺑﺨﻔﻰ


10043- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ümmetimden ilk şefaat edeceklerim Ehl-i Beytimdir. Sonra yakınlık dereceleri ve sırasına göre Kureyş ve Ensâr'dan olanlardır.
Sonra Yemenlilerden bana iman edip uyanlardır. Sonra diğer Araplar, sonra Acemlerdir. İlk şefaat edeceklerim fazîlet sahipleridir." Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de hafî bir senedle.
10043- Heysemî, durumunu bilmediği bir râvinin mevcûdiyetine dikkati çekmiştir (X, 381).


١٠٠٤٤ ﻋﺒﺪاﻟﻤﻠﻚ ﺑﻦ ﻋﺒﺎد ﺑﻦ ﺟﻌﻔﺮ رﻓﻌﻪ أول ﻣﻦ أﺷﻔﻊ ﻟﻪ ﻣﻦ أﻣﺘﻰ أﻫﻞ اﻟﻤﺪﻳﻨﺔ وأﻫﻞ ﻣﻜﺔ وأﻫﻞ اﻟﻄﺎءف ﻟﻠﺒﺰار واﻟﻜﺒﻴﺮ ﺑﺨﻔﻰ


10044- Abdü'l-Melik b. Abbâd b. Ca'fer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ümmetimden ilk şefaat edeceklerim: Medineliler, Mekkeliler ve Taîflilerdir." Bezzâr ve Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de zayıf bir senedle.
10044- Heysemî isnâdında tanımadığı râvilerin bulunduğunu söylemiştir (Mecma' X, 381).


١٠٠٤٥ ﻋﺜﻤﺎن رﻓﻌﻪ أول ﻣﻦ ﻳﺸﻔﻊ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ اﻟﺎٔﻧﺒﻴﺎء ﺛﻢ اﻟﺸﻬﺪاء ﺛﻢ اﻟﻤﻮٔذﻧﻮن ﻟﻠﺒﺰار ﻳﻀﻌﻒ


10045- Osmân radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü ilk şefaat edecek olanlar peygamberlerdir. Sonra şehitler, sonra müezzinlerdir." Bezzâr zayıf bir senedle.
10045- Râvilerinden Anbese b. Abdirrahman el-Umevî, ittifakla zayıf bir râvidir (Mecma' X, 381).


١٠٠٤٦ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ إذا ﻛﺎن ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ أﺗﻰ ﺑﺎﻟﻤﻮت ﻛﺎﻟﻜﺒﺶ اﻟﺎٔﻣﻠﺢ ﻓﻴﻮﻗﻒ ﺑﻴﻦ اﻟﺡﻨﺔ واﻟﻨﺎر ﻓﻴﺬﺑﺢ وﻫﻢ ﻳﻨﻈﺮون ﻓﻠﻮ أن أﺣﺪا ﻣﺎت ﻓﺮﺣﺎ ﻟﻤﺎت أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ وﻟﻮ أن أﺣﺪا ﻣﺎت ﺣﺰﻧﺎ ﻟﻤﺎت أﻫﻞ اﻟﻨﺎر


10046- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü ölüm, alaca bir koç şeklinde cennet ve cehennem arasına getirilip herkesin gözü önünde boğazlanacaktır. Kim sevinçli ölürse cennet ehlinden olarak ölür, kim de hüzünlü olarak ölürse cehennem ehlinden olarak ölür."
10046- Bu rivayeti Tirmizî (2558), Süfyân b. Vekî' an ebîhî an Fudayl b. Marzûk an Atiyye an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.


١٠٠٤٧ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻓﻴﻮٔﺗﻰ ﺑﺎﻟﻤﻮت ﻛﻬﻴﺌﺔ ﻛﺒﺶ أﻣﻠﺢ ﻓﻴﻨﺎد ﻣﻨﺎد ﻳﺎأﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻓﻴﺸﺮءﺑﻮن وﻳﻨﻈﺮون ﻓﻴﻘﻮل ﻟﻬﻢ ﻫﻞ ﺗﻌﺮﻓﻮن ﻫﺬا ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻧﻌﻢ ﻫﺬا اﻟﻤﻮت وﻛﻠﻬﻢ ﻗﺪ رآه ﺛﻢ ﻳﻨﺎدى ﻣﻨﺎد ﻳﺎأﻫﻞ اﻟﻨﺎر ﻓﻴﺸﺮءﺑﻮن وﻳﻨﻈﺮون ﻓﻴﻘﻮل ﻟﻬﻢ ﻫﻞ ﺗﻌﺮﻓﻮن ﻫﺬا ﻓﻴﻘﻮﻟﻮن ﻧﻌﻢ ﻫﺬا اﻟﻤﻮت وﻛﻠﻬﻢ ﻗﺪ رآه ﻓﻴﺬﺑﺢ ﺑﻴﻦ اﻟﺡﻨﺔ واﻟﻨﺎر ﺛﻢ ﻳﻘﻮل ﻳﺎ أﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﺧﻠﻮد ﻓﻠﺎ ﻣﻮت وﻳﺎأﻫﻞ اﻟﻨﺎر ﺧﻠﻮد ﻓﻠﺎ ﻣﻮت ﺛﻢ ﻗﺮأ ﴿وَاَﻧْﺬِرْﻫُﻢْ ﻳَﻮْمَ اﻟْﺤَﺴْﺮَةِ اِذْ ﻗُﻀِﻰَ اﻟْﺎَﻣْﺮُ وَﻫُﻢْ ﻓٖﻰ ﻏَﻔْﻠَﺔٍ وَﻫُﻢْ ﻟَﺎ ﻳُﻮْٔﻣِﻨُﻮن﴾ وأﺷﺎر ﺑﻴﺪه إﻟﻰ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى


10047- Diğer rivayet:
"Ölüm alaca bir koç şeklinde Kıyamet günü getirilecek. Bir münâdi şöyle seslenecek:
"Ey Cennet ehli!" Hemen hepsi ayağa kalkıp dikkatle bakacaklar.
"Bunu tanıyor musunuz?"
Daha önce gördükleri için "Evet" diyecekler.
Sonra Cehennem ehline seslenecek. Onlar da hemen kalkıp heyecanla bakacaklar ve onlara da: "Ey Cehennem ehli! Bunu tanıyor musunuz?" denilecek. Onlar da daha önce gördükleri için onu tanıyacaklar ve "Evet" diyecekler.
Sonra o, cennet ile cehennem arasında boğazlanacak. Sonra şöyle diyecek: "Ey Cennet ehli! Artık bir daha ölüm yok, siz burada ebedîsiniz."
Sonra: "Ey Muhammed! Onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar. Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bakarsın) iş olup bitmiştir' meâlindeki âyeti (Meryem, 19/39) okudu ve eliyle dünyayı gösterdi.
Buhârî, Müslim ve Tirmizî.
10047- Bu rivayeti Buhârî (tefsîr Meryem 1, V, 236-7), Müslim (cennet 40, s. 2188) ve Tirmizî (3156), el-A'meş an Ebî Sâlih an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

0 yorum:

Yorum Gönder

Çok Okunanlar

Blog Arşivi