Korku, Rekaik (kalbi incelten şeyler) ve Öğütler ~ İslami Bilgi

İSLAMİ BİLGİ VE BELGELERİN BULUNDUĞU İNTERNET BLOĞUDUR.

29 Aralık 2015 Salı

Korku, Rekaik (kalbi incelten şeyler) ve Öğütler

٩٦٥٨ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻣﻦ ﺧﺎف أدﻟﺞ وﻣﻦ أدﻟﺞ ﺑﻠﻎ اﻟﻤﻨﺰل أﻟﺎ إن ﺳﻠﻌﺔ اﻟﻠّﻪ ﻏﺎﻟﻴﺔ أﻟﺎ إن ﺳﻠﻌﺔ اﻟﻠّﻪ اﻟﺡﻨﺔ


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim korkarsa akşam karanlığında yol alır. Kim gece yol alırsa hedefine erer. Dikkat edin! Allah'ın malı pahalıdır. Dikkat edin! Allah'ın malı cennettir." Tirmizî

9658- Bu hadisi Tirmizî (983), Seyyâr b. Hâtim an Ca'fer b. Sül. an Sâbit an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٦٥٩ أﻧﺲ أن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ دﺧﻞ ﻋﻠﻰ ﺷﺎب وﻫﻮ ﻓﻰ اﻟﻤﻮت ﻓﻘﺎل ﻛﻴﻒ ﺗﺡﺪ ﻗﺎل أرﺟﻮ اﻟﻠّﻪ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ وإﻧﻰ أﺧﺎف ذﻧﻮﺑﻰ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻟﺎ ﻳﺡﺘﻤﻌﺎن ﻓﻰ ﻗﻠﺐ ﻋﺒﺪ ﻓﻰ ﻣﺜﻞ ﻫﺬا اﻟﻤﻮﻃﻦ إﻟﺎ أﻋﻄﺎه اﻟﻠّﻪ ﻣﺎﻳﺮﺟﻮ ﻣﻨﻪ وآﻣﻨﻪ ﻣﻤﺎ ﻳﺨﺎف ﻫﻤﺎ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


Enes radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ölmek üzere olan bir delikanlının yanına girdi ve sordu: 'Kendini nasıl buluyorsun?'
'Ey Allah Resûlü! Günahlarımdan korktuğum halde Allah'dan da ümidim vardır' deyince, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Böyle bir durumda mü'minin kalbinde iki şey bir araya gelirse, mutlaka Allah ona umduğunu verir; korktuğundan da emin kılar.' İkisi de Tirmizî'ye ait.

٩٦٦٠ ﻋﺎءﺷﺔ ﻣﺎرأﻳﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻣﺴﺘﺡﻤﻌﺎ ﻗﻂ ﺿﺎﺣﻜﺎ ﺣﺘﻰ ﺗﺮى ﻣﻨﻪ ﻟﻬﻮاﺗﻪ إﻧﻤﺎ ﻛﺎن ﻳﺘﺒﺴﻢ


Âişe radiyallahu anhâ'dan:
"Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in küçük dili görülecek derecede kahkahayla güldüğünü görmedim. O'nun gülmesi tebessümden ibaretti."
9660- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Ahkâf 2, VI, 42; edeb 68, VII, 94-5), Müslim (istiskâ 16, s. 616-7), Ebû Dâvud (5098-9) ve Tirmizî (3257), Sül. b. Yesâr ve Atâ b. e. Rebâh an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٦٦١ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻛﺎن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ إذا ﻋﺼﻔﺖ اﻟﺮﻳﺢ ﻗﺎل اﻟﻠّﻬﻢ إﻧﻰ أﺳﺎٔﻟﻚ ﺧﻴﺮﻫﺎ وﺧﻴﺮ ﻣﺎﻓﻴﻬﺎ وﺧﻴﺮ أﻣﺎأرﺳﻠﺖ ﺑﻪ وأﻋﻮذ ﺑﻚ ﻣﻦ ﺷﺮﻫﺎ وﺷﺮ ﻣﺎﻓﻴﻬﺎ وﺷﺮ ﻣﺎأرﺳﻠﺖ ﺑﻪ وإذا ﺗﺨﻴﻠﺖ اﻟﺴﻤﺎء ﺗﻐﻴﺮ ﻟﻮﻧﻪ وﺧﺮج ودﺧﻞ وأﻗﺒﻞ وأدﺑﺮ ﻓﺎٕذا ﻣﻄﺮت ﺳﺮى ﻋﻨﻪ ﻓﻌﺮﻓﺖ ذﻟﻚ ﻋﺎءﺷﺔ ﻓﺴﺎٔﻟﺘﻪ ﻓﻘﺎل ﻟﻌﻠﻪ ﻳﺎﻋﺎءﺷﺔ ﻛﻤﺎ ﻗﺎل ﻗﻮم ﻋﺎد ﴿ﻓَﻠَﻤَّﺎ رَاَوْهُ ﻋَﺎرِﺿًﺎ ﻣُﺴْﺘَﻘْﺒِﻞَ اَوْدِﻳَﺘِﻬِﻢْ ﻗَﺎﻟُﻮا ﻫٰﺬَا ﻋَﺎرِضٌ ﻣُﻤْﻄِﺮُﻧَﺎ﴾ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى وأﺑﻰ داود


Diğer rivayet:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem rüzgâr estiği zaman şöyle derdi:'Allahım! Senden onun hayrını, içindekinin de hayrını, onunla gönderdiğinin de hayrını dilerim. Onun şerrinden, içindekinin şerrinden, gönderdiğinin de şerrinden Sana sığınırım.' (Gündüz) hava karardığı zaman, rengi değişir, bir çıkar bir girerdi. Bir öne, bir arkaya giderdi. Yağmur yağınca sakinleşir ve bu hal O'ndan giderdi. Âişe bunun farkına varınca sebebini sordu. Bunun üzerine şu cevabı verdi:
'Ey Âişe! Kim bilir belki rüzgâr Âd kavminin dediği gibidir. Onlar vadilerinin önünde bir bulut görünce: 'İşte bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur'demişlerdi. Ondan sonra onlara yağmur değil, taş yağmıştı.'
Buhârî, Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud.
9661- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Ahkâf 2, VI, 42; edeb 68, VII, 94-5), Müslim (istiskâ 16, s. 616-7), Ebû Dâvud (5098-9) ve Tirmizî (3257), Sül. b. Yesâr ve Atâ b. e. Rebâh an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٦٦٢ أﺑﻮ ذر رﻓﻌﻪ إﻧﻰ أرى ﻣﺎ ﻟﺎ ﺗﺮون وأﺳﻤﻊ ﻣﺎ ﻟﺎﺗﺴﻤﻌﻮن أﻃﺖ اﻟﺴﻤﺎء وﺣﻖ ﻟﻬﺎ أن ﺗﺌﻂ ﻣﺎﻓﻴﻬﺎ ﻣﻮﺿﻊ أرﺑﻊ أﺻﺎﺑﻊ إﻟﺎ وﻣﻠﻚ واﺿﻊ ﺟﺒﻬﺘﻪ ﻟﻠّﻪ ﺳﺎﺟﺪا واﻟﻠّﻪ ﻟﻮ ﺗﻌﻠﻤﻮن ﻣﺎأﻋﻠﻢ ﻟﻀﺤﻜﺘﻢ ﻗﻠﻴﻠﺎ وﻟﺒﻜﻴﺘﻢ ﻛﺜﻴﺮا وﻣﺎ ﺗﻠﺬذﺗﻢ ﺑﺎﻟﻨﺴﺎء ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺮش واﻟﺨﺮﺟﺘﻢ إﻟﻰ اﻟﺼﻌﺪات ﺗﺡﺎٔرون إﻟﻰ اﻟﻠّﻪ ﻟﻮددت أﻧﻰ ﺷﺡﺮة ﺗﻌﻀﺪ


Ebû Zer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ben sizin göremediklerinizi görür, duyamadıklarınızı duyarım. Nitekim gök gürledi. Onun gürlemesi hakkıdır. İçinde dört parmaklık boş bir yer bile yoktur ki, orada melekler Allah için alnını yere koyup secde etmesinler. Vallahi eğer benim bildiklerimi bilseniz, az güler çok ağlarsınız. Yatak üzerinde kadından zevk almazdınız. Çöllere çıkıp haykıra haykıra Allah'a yalvarırdınız. Kesilen bir ağaç olmayı ne kadar da isterdim bir bilseniz."
9662- Bu hadisi Tirmizî (2312), Ah. b. Menî' an Ebî Ah. ez-Zübeyrî an İsrâîl an İbr. b. el-Muhâcir an Mücâhid an Müverrik an Ebî Zer senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٦٦٣ وﻓﻰ رواﻳﺔ أن أﺑﺎ ذر ﻗﺎل ﻟﻮددت أﻧﻰ ﻛﻨﺖ ﺷﺡﺮة ﺗﻌﻀﺪ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


Diğer rivayet:
Ebû Zer şöyle dedi: "Kesilen bir ağaç olmayı ne kadar da isterdim." Tirmizî.
9663- Bu hadisi Tirmizî (2312), Ah. b. Menî' an Ebî Ah. ez-Zübeyrî an İsrâîl an İbr. b. el-Muhâcir an Mücâhid an Müverrik an Ebî Zer senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٦٦٤ ﺣﻨﻈﻠﺔ ﺑﻦ اﻟﺮﺑﻴﻊ اﻟﺎٔﺳﻴﺪى أﺣﺪ ﻛﺘﺎب اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻗﺎل ﻟﻘﻴﻨﻰ أﺑﻮ ﺑﻜﺮ ﻓﻘﺎل ﻛﻴﻒ أﻧﺖ ﻳﺎﺣﻨﻈﻠﺔ ﻗﻠﺖ ﻧﺎﻓﻖ ﺣﻨﻈﻠﺔ ﻗﺎل ﺳﺒﺤﺎن اﻟﻠّﻪ ﻣﺎﺗﻘﻮل ﻗﻠﺖ ﻧﻜﻮن ﻋﻨﺪ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﺬﻛﺮﻧﺎ ﺑﺎﻟﻨﺎر واﻟﺡﻨﺔ ﻛﺎٔﻧﺎ رأى ﻋﻴﻦ وإذا ﺧﺮﺟﻨﺎ ﻣﻦ ﻋﻨﺪه ﻋﺎﻓﺴﻨﺎ اﻟﺎٔزواج واﻟﺎٔوﻟﺎد واﻟﻀﻴﻌﺎت وﻧﺴﻴﻨﺎ ﻛﺜﻴﺮا ﻗﺎل أﺑﻮﺑﻜﺮ ﻓﻮاﻟﻠّﻪ إﻧﺎ ﻟﻨﻠﻘﻰ ﻣﺜﻞ ذﻟﻚ ﻓﺎﻧﻄﻠﻘﺖ أﻧﺎ وأﺑﻮﺑﻜﺮ ﺣﺘﻰ دﺧﻠﻨﺎ ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻘﻠﺖ ﻧﺎﻓﻖ ﺣﻨﻈﻠﺔ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻓﻘﺎل وﻣﺎ ذاك ﻗﻠﺖ ﻧﻜﻮن ﻋﻨﺪك ﺗﺬﻛﺮﻧﺎ ﺑﺎﻟﻨﺎر واﻟﺡﻨﺔ ﻛﺎٔﻧﺎ رأى ﻋﻴﻦ ﻓﺎٕذا ﺧﺮﺟﻨﺎ ﻣﻦ ﻋﻨﺪك ﻋﺎﻓﺴﻨﺎ اﻟﺎٔزواج واﻟﺎٔوﻟﺎد واﻟﻀﻴﻌﺎت وﻧﺴﻴﻨﺎ ﻛﺜﻴﺮا ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ واﻟﺬى ﻧﻔﺴﻰ ﺑﻴﺪه ﻟﻮ ﺗﺪوﻣﻮن ﻋﻠﻰ ﻣﺎﺗﻜﻮﻧﻮن ﻋﻨﺪى وﻓﻰ اﻟﺬﻛﺮ ﻟﺼﺎﻓﺤﺘﻜﻢ اﻟﻤﻠﺎءﻛﺔ ﻋﻠﻰ ﻓﺮﺷﻜﻢ وﻓﻰ ﻃﺮﻗﻜﻢ وﻟﻜﻦ ﻳﺎﺣﻨﻈﻠﺔ ﺳﺎﻋﺔ وﺳﺎﻋﺔ ﺛﻠﺎث ﻣﺮات ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى وﻣﺴﻠﻢ ﺑﻠﻔﻈﻪ


Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in kâtiplerinden biri olan Hanzale b. er-Rebî' el-Üseydî radiyallahu anh'dan:
"Ebû Bekr bana rastlayıp: 'Ey Hanzale nasılsın?' diye sordu.
'Hanzale münafık oldu' dedim.
'Sübhanallah. Bu nasıl söz ey Hanzale?' deyince de şu cevabı verdi(m): 'Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında iken bize cennet ve cehennemi anlattığı zaman, sanki onları gözle görür gibi oluyoruz. Sonra O'nun yanından çıkınca, kadınlarımızla, mallarımız ve evlatlarımızla meşgul oluyor, her şeyi unutuyoruz.' Ebû Bekr:
'Vallahi bizde de aynı şey oluyor' dedi. Böylece ben ve Ebû Bekr beraberce yürüyüp doğru Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına girdik. Söze ben başladım ve dedim ki:'Ey Allah Resûlü! Hanzale münafık oldu.'
'Ne oldu?' diye sorunca, şöyle anlattım: 'Senin yanında iken bize cennet ve cehennemden bahsettiğin zaman sanki onları gözle görür gibi oluyoruz. Dışarıya çıkınca her şeyi unutuyoruz, kadınlarımız, çocuklarımız ve mallarımızla meşgul oluyoruz.' Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, devamlı benim yanımdaki gibi olursanız, yataklarınızda ve yollarınızda melekler gelip sizinle el sıkışırlar. Ne var ki ey Hanzale! İnsan kâh böyle olur, kâh öyle olur. (İnsanlar için bu normaldir'") -Bunu üç kere tekrarladı-.
Tirmizî ve aynı lafızla Müslim.
9664- Bu hadisi Müslim (tevbe 12-3, s. 2106-7) ve Tirmizî (2514), Saîd el-Cüreyrî an Ebî Osmân en-Nehdî an Hanzale asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٦٦٥ أﺑﻮ ذر رﻓﻌﻪ ﻗﺎل اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻳﺎﻋﺒﺎدى إﻧﻰ ﺣﺮﻣﺖ اﻟﻈﻠﻢ ﻋﻠﻰ ﻧﻔﺴﻰ وﺟﻌﻠﺘﻪ ﺑﻴﻨﻜﻢ ﻣﺤﺮﻣﺎ ﻓﻠﺎ ﺗﻈﻠﻤﻮا ﻳﺎﻋﺒﺎدى ﻛﻠﻜﻢ ﺿﺎل إﻟﺎ ﻣﻦ ﻫﺪﻳﺘﻪ ﻓﺎﺳﺘﻬﺪوﻧﻰ أﻫﺪﻛﻢ ﻳﺎﻋﺒﺎدى ﻛﻠﻜﻢ ﺟﺎءع إﻟﺎ ﻣﻦ أﻃﻌﻤﺘﻪ ﻓﺎﺳﺘﻄﻌﻤﻮﻧﻰ أﻃﻌﻤﻜﻢ ﻳﺎﻋﺒﺎدى ﻛﻠﻜﻢ ﻋﺎر إﻟﺎ ﻣﻦ ﻛﺴﻮﺗﻪ ﻓﺎﺳﺘﺴﻜﻮﻧﻰ أﻛﺴﻜﻢ ﻳﺎﻋﺒﺎدى إﻧﻜﻢ ﺗﺨﻄﺌﻮن ﺑﺎﻟﻠﻴﻞ واﻟﻨﻬﺎر وأﻧﺎ أﻏﻔﺮ اﻟﺬﻧﻮب ﺟﻤﻴﻌﺎ ﻓﺎﺳﺘﻐﻔﺮوﻧﻰ أﻏﻔﺮ ﻟﻜﻢ ﻳﺎﻋﺒﺎدى ﻟﻮ أن أوﻟﻜﻢ وآﺧﺮﻛﻢ وإﻧﺴﻜﻢ وﺟﻨﻜﻢ ﻛﺎﻧﻮا ﻋﻠﻰ أﺗﻘﻰ ﻗﻠﺐ رﺟﻞ واﺣﺪ ﻣﻨﻜﻢ ﻣﺎزاد ذﻟﻚ ﻓﻰ ﻣﻠﻜﻰ ﺷﻴﺌﺎ ﻳﺎﻋﺒﺎدى ﻟﻮ أن أوﻟﻜﻢ وآﺧﺮﻛﻢ وإﻧﺴﻜﻢ وﺟﻨﻜﻢ ﻛﺎﻧﻮا ﻋﻠﻰ أﻓﺡﺮ ﻗﻠﺐ رﺟﻞ واﺣﺪ ﻣﻨﻜﻢ ﻣﺎﻧﻘﺺ ذﻟﻚ ﻣﻦ ﻣﻠﻜﻰ ﺷﻴﺌﺎ ﻳﺎﻋﺒﺎدى ﻟﻮ أن أوﻟﻜﻢ وآﺧﺮﻛﻢ وإﻧﺴﻜﻢ وﺟﻨﻜﻢ ﻗﺎﻣﻮا ﻓﻰ ﺻﻌﻴﺪ واﺣﺪ وﺳﺎٔﻟﻮﻧﻰ ﻓﺎٔﻋﻄﻴﺖ ﻛﻞ إﻧﺴﺎن ﻣﺴﺎٔﻟﺘﻪ ﻣﺎﻧﻘﺺ ﻣﻤﺎ ﻋﻨﺪى إﻟﺎ ﻛﻤﺎ ﻳﻨﻘﺺ اﻟﻤﺨﻴﻂ إذا دﺧﻞ اﻟﺒﺤﺮ ﻳﺎﻋﺒﺎدى إﻧﻤﺎ ﻫﻰ أﻋﻤﺎﻟﻜﻢ أﺣﺼﻴﻬﺎ ﻟﻜﻢ ﺛﻢ أوﻓﻴﻜﻢ إﻳﺎﻫﺎ ﻓﻤﻦ وﺟﺪ ﺧﻴﺮا ﻓﻠﻴﺤﻤﺪاﻟﻠّﻪ وﻣﻦ وﺟﺪ ﻏﻴﺮ ذﻟﻚ ﻓﻠﺎ ﻳﻠﻮﻣﻦ إﻟﺎ ﻧﻔﺴﻪ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى وﻣﺴﻠﻢ ﺑﻠﻔﻈﻪ


Ebû Zer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah Teâlâ şöyle buyurdu: "Ey kullarım! Ben zulmü kendime yasak ettim, aranızda da onu yasakladım, sakın birbirinize zulmetmeyin! Ey kullarım! Hidayete erdirdiklerim hariç hepiniz (doğru yoldan) sapmışlarsınız. Öyleyse Benden hidayet isteyin de size hidayet edeyim. Ey kullarım! Benim doyurduklarım hariç, hepiniz açsınız. Benden isteyin de sizi doyurayım. Ey kullarım! Benim giydirdiklerim hariç hepiniz çıplaksınız. İsteyin de sizi giydireyim. Ey kullarım! Siz gece-gündüz günah işlemektesiniz. Benden bağışlanma dileyin de sizi bağışlayayım. Ey kullarım! Eğer öncekileriniz, sonrakileriniz, insanınız, cinniniz, içinizde en takva sahibi olan bir adamın durumunda olsanız, bu Benim mülkümde hiç bir şey artırmaz. Ey kullarım! Öncekileriniz, sonrakileriniz, insanınız, cinniniz en kötü adamın kalbi gibi bir kalp taşısanız, bu da Benim mülkümden hiçbir şey eksiltmez. Ey kullarım! Öncekileriniz, sonrakileriniz, insanınız ve cinniniz her biriniz bir yerde dursa, hep birden Benden ayrı ayrı bir istekte bulunsa, Ben her birinin isteğini ayrı ayrı veririm de yine mülkümden hiçbir şey eksilmez. Ancak denize düşen iğnenin (deniz suyundan) eksilttiği kadar bir şey eksilir. Ey kullarım! Yaptıklarınız ancak sizin amellerinizdir, onları bir bir sayıyorum, sonra da karşılığını size vereceğim. Kişi hayırla karşılaşırsa, Allah'a hamdetsin, kötü bir şeyle karşılaşırsa, kendinden başka hiç kimseyi kınamasın!"
Tirmizî ve aynı lafızla Müslim.
9665- Bu hadisi Müslim (birr 55, s. 1994-5), Ebu Esmâ ve Ebû İdrîs an Ebî Zer asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٦٦٦ أﺑﻰ ﻛﺎن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ إذا ذﻫﺐ ﺛﻠﺜﺎ اﻟﻠﻴﻞ ﻗﺎم ﻓﻘﺎل أﻳﻬﺎ اﻟﻨﺎس اذﻛﺮوا اﻟﻠّﻪ ﺟﺎءت اﻟﺮاﺟﻔﺔ ﺗﺘﺒﻌﻬﺎ اﻟﺮادﻓﺔ ﺟﺎء اﻟﻤﻮت ﺑﻤﺎ ﻓﻴﻪ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى ﻣﻄﻮﻟﺎ


Übeyy radiyallahu anh'dan:
"Gecenin üçte ikisi geçtiği zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kalkıp şöyle seslenirdi: 'Ey insanlar! Allah'ı zikredin! 'Sarsıcı' kesin gelecek; 'takipçi'de onun arkasından gelecektir. Ölüm ise içindeki bütün zorlukları ile kapımızı çalmaktadır.'
Tirmizî uzun bir metinle.
9666- Bu hadisi Tirmizî (2457), es-Sevrî an Abdillah b. Muh. b. Akîl ani't-Tufeyl b. Ubey b. Ka'b an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

٩٦٦٧ أﺳﻤﺎء ﺑﻨﺖ ﻋﻤﻴﺲ رﻓﻌﺘﻪ ﺑﺌﺲ اﻟﻌﺒﺪ ﻋﺒﺪ ﺗﺨﻴﻞ واﺧﺘﺎل وﻧﺴﻰ اﻟﻜﺒﻴﺮ اﻟﻤﺘﻌﺎل ﺑﺌﺲ اﻟﻌﺒﺪ ﻋﺒﺪ ﺗﺡﺒﺮ واﻋﺘﺪى وﻧﺴﻰ اﻟﺡﺒﺎر اﻟﺎٔﻋﻠﻰ ﺑﺌﺲ اﻟﻌﺒﺪ ﻋﺒﺪ ﺳﻬﻰ وﻟﻬﻰ وﻧﺴﻰ اﻟﻤﻘﺎﺑﺮ واﻟﺒﻠﻰ ﺑﺌﺲ اﻟﻌﺒﺪ ﻋﺒﺪ ﻋﺘﺎ وﻃﻐﻰ وﻧﺴﻰ اﻟﻤﺒﺪأ واﻟﻤﻨﺘﻬﻰ ﺑﺌﺲ اﻟﻌﺒﺪ ﻋﺒﺪ ﻳﺨﺘﻞ اﻟﺪﻳﻦ ﺑﺎﻟﺸﻬﻮات ﺑﺌﺲ اﻟﻌﺒﺪ ﻋﺒﺪ ﻃﻤﻊ ﻳﻘﻮده ﺑﺌﺲ اﻟﻌﺒﺪ ﻋﺒﺪ ﻫﻮى ﻳﻀﻠﻪ ﺑﺌﺲ اﻟﻌﺒﺪ ﻋﺒﺪ رﻏﺐ ﻳﺬﻟﻪ


Esmâ bn. Umeys radiyallahu anhâ'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Boş hayallere kapılıp da böbürlenen ve Kebîr ve Müteâl olan Allah'ı unutan kul ne kötü bir kuldur! Zorba ve saldırgan olup da Yüce Cebbâr'ı unutan kul ne kötü kuldur! Gaflete dalarak gülüp oynayan, kabirleri ve (yer altında) çürümeği unutan kul da ne kötü kuldur! Taşkınlık eden, kibirlenen, başlangıç ve sonu unutan kul ne kötü kuldur! Şehvetlerle dinini ihlal eden kul ne kötü kuldur! Hırs ve tamahın sürüklediği kul ne kötü kuldur! Hevâ ve hevesin saptırdığı kul ne kötü kuldur! Zillete sürükleyen bir arzuya kendisini kaptıran kul ne kötü kuldur!" Tirmizî
9667- Bu hadisi Tirmizî (2448), Muh. b. Yahyâ el-Ezdî an Abdissamed b. Abdilvâris an Hâşim b. Saîd an Zeyd el-Has'amî an Esmâ senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

٩٦٦٨ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ ﻣﻦ ﻛﺎﻧﺖ اﻟﺎٓﺧﺮة ﻫﻤﻪ ﺟﻌﻞ اﻟﻠّﻪ ﻏﻨﺎه ﻓﻰ ﻗﻠﺒﺔ وﺟﻤﻊ ﻋﻠﻴﻪ ﺷﻤﻠﻪ وأﺗﺘﻪ اﻟﺪﻧﻴﺎ وﻫﻰ راﻏﻤﺔ وﻣﻦ ﻛﺎﻧﺖ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻫﻤﻪ ﺟﻌﻞ اﻟﻠّﻪ ﻓﻘﺮه ﺑﻴﻦ ﻋﻴﻨﻴﻪ وﻓﺮق ﻋﻠﻴﻪ ﺷﻤﻠﻪ وﻟﻢ ﻳﺎٔﺗﻪ ﻣﻦ اﻟﺪﻧﻴﺎ إﻟﺎ ﻣﺎﻗﺪر ﻟﻪ


Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Tüm düşüncesi âhiret olan kimsenin kalbini Allah zengin kılar. Onu(n işlerini) derler, toparlar ve dünya ona boyun eğerek gelir. Kimin bütün kaygısı dünya olursa Allah onun gözlerinin arasına fakirliği yerleştirir, işlerini darmadağın eder. Dünyadan da ona sadece kendisi için takdir edilen şey gelir." Tirmizî
9668- Bu hadisi Tirmizî (2465), Hennâd an Vekî' ani'r-Rebî b. Sabîh an Yezîd b. Ebân an Enes senedi ile tahrîc etti.

٩٦٦٩ وزاد ﻓﻰ رواﻳﺔ ﻓﻠﺎ ﻳﻤﺴﻰ إﻟﺎ ﻓﻘﻴﺮا وﻟﺎ ﻳﺼﺒﺢ إﻟﺎ ﻓﻘﻴﺮا وﻣﺎ أﻗﺒﻞ ﻋﺒﺪ ﻋﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﺑﻘﻠﺒﻪ إﻟﺎ ﺟﻌﻞ اﻟﻠّﻪ ﻗﻠﻮب اﻟﻤﻮٔﻣﻨﻴﻦ ﺗﻨﻘﺎد إﻟﻴﻪ ﺑﺎﻟﻮد واﻟﺮﺣﻤﺔ وﻛﺎن اﻟﻠّﻪ ﺑﻜﻞ ﺧﻴﺮ إﻟﻴﻪ أﺳﺮع


Diğer rivayette şu ek yer almıştır:
"Adam fakir olarak akşamlar, fakir olarak sabahlar. Bir kul Allah'a bütün kalbiyle yönelirse, Allah mü'minlerin kalplerini sevgi ve muhabbet dolu olarak ona yöneltir. Ayrıca bütün hayırları da ona yöneltir.
Tirmizî

٩٦٧٠ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻳﻘﻮل اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ اﺑﻦ آدم ﻧﻔﺮغ ﻟﻌﺒﺎدﺗﻰ أﻣﻠﺎٔ ﺻﺪرك ﻏﻨﻰ وأﺳﺪ ﻓﻘﺮك وإﻟﺎ ﺗﻔﻌﻞ ﻣﻠﺎٔت ﻳﺪﻳﻚ ﺷﻐﻠﺎ وﻟﻢ أﺳﺪ ﻓﻘﺮك


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah Teala buyuruyor:
Ey Âdemoğlu! Kendini Benim ibadetime ver ki, kalbini zenginlikle doldurayım, fakirliğinin önünü alayım. Bunu yapmazsan, ellerini devamlı olarak meşguliyetle doldururum fakirliğini bir türlü gidermem (gözün doymaz)." Tirmizî
9670- Bu hadisi Tirmizî (2466), Alî b. Haşrem an Îsâ b. Yûnus an İmrân b. Zâide b. Nuşayt an ebîhî an Ebî Hâlid el-Vâlibî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٦٧١ ﺷﺪاد ﺑﻦ أوس رﻓﻌﻪ اﻟﻜﻴﺲ ﻣﻦ دان ﻧﻔﺴﻪ وﻋﻤﻞ ﻟﻤﺎ ﺑﻌﺪ اﻟﻤﻮت واﻟﻌﺎﺟﺰ ﻣﻦ أﺗﺒﻊ ﻧﻔﺴﻪ ﻫﻮاﻫﺎ وﺗﻤﻨﻰ ﻋﻠﻰ اﻟﻠّﻪ


Şeddâd b. Evs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Akıllı kişi, nefsini hesaba çekip ölümden sonrası için çalışandır. Aciz olan ise nefsini hevâ ve hevesine uydurup Allah'tan temenni edip bekleyendir." Tirmizî
9671- Bu hadisi Tirmizî (2459), Ebû Bekr b. e. Meryem an Damre b. Habîb an Şeddâd asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.

٩٦٧٢ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﺑﺎدروا ﺑﺎﻟﺎٔﻋﻤﺎل ﺳﺒﻌﺎ ﻫﻞ ﺗﻨﺘﻈﺮون إﻟﺎ ﻓﻘﺮا ﻣﻨﺴﻴﺎ أو ﻏﻨﻰ ﻣﻄﻐﻴﺎ أو ﻣﺮﺿﺎ ﻣﻔﺴﺪا أو ﻫﺮﻣﺎ ﻣﻔﻨﺪا أو ﻣﻮﺗﺎ ﻣﺡﻬﺰا أو اﻟﺪﺟﺎل ﻓﺸﺮ ﻏﺎءب ﻳﻨﺘﻈﺮ أو اﻟﺴﺎﻋﺔ واﻟﺴﺎﻋﺔ أدﻫﻰ وأﻣﺮ زاد رزﻳﻦ وأﻛﺜﺮوا ﻣﻦ ذﻛﺮ ﻫﺎدم اﻟﻠﺬات ﻫﻰ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Başınıza şu yedi şey gelmeden güzel fiiller yapmakta acele ediniz: Kişiyi unutturucu kılan fakirlik, azdıran zenginlik, ifsat eden hastalık, bunaklık derecesinde yaşlılık, âni gelen ölüm, beklenenlerin en şerlisi Deccâl ve hepsinden daha fena ve acısı olan kıyamet."
Rezîn şunu da ekledi: "Zevkleri yıkan (ölümü) çokça hatırlayın!" Tirmizî.
9672- Bu hadisi Tirmizî (2306), Ebû Mus'ab an Muhriz b. Hârun ani'l-A'rec an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٦٧٣ اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد ﻗﺎل ﻟﺎٕﻧﺴﺎن إﻧﻚ ﻓﻰ زﻣﺎن ﻛﺜﻴﺮ ﻓﻘﻬﺎءه ﻗﻠﻴﻞ ﻗﺮاؤه ﺗﺤﻔﻆ ﻓﻴﻪ ﺣﺪود اﻟﻘﺮآن وﺗﻀﻴﻊ ﺣﺮوﻓﻪ ﻗﻠﻴﻞ ﻣﻦ ﻳﺴﺎٔل ﻛﺜﻴﺮ ﻣﻦ ﻳﻌﻄﻰ ﻳﻄﻴﻠﻮن ﻓﻴﻪ اﻟﺼﻠﺎة وﻳﻘﺼﺮون اﻟﺨﻄﺒﺔ وﻳﺒﺪءون أﻋﻤﺎﻟﻬﻢ ﻗﺒﻞ أﻫﻮاءﻫﻢ وﺳﻴﺎٔﺗﻰ ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺎس زﻣﺎن ﻗﻠﻴﻞ ﻓﻘﻬﺎءه ﻛﺜﻴﺮ ﻗﺮاؤه ﺗﺤﻔﻆ ﻓﻴﻪ ﺣﺮوف اﻟﻘﺮآن وﺗﻀﻴﻊ ﺣﺪوده ﻛﺜﻴﺮ ﻣﻦ ﻳﺴﺎٔل ﻗﻠﻴﻞ ﻣﻦ ﻳﻌﻄﻰ ﻳﻄﻴﻠﻮن ﻓﻴﻪ اﻟﺨﻄﺒﺔ وﻳﻘﺼﺮون اﻟﺼﻠﺎة ﻳﺒﺪءون ﻓﻴﻪ أﻫﻮاءﻫﻢ ﻗﺒﻞ أﻋﻤﺎﻟﻬﻢ ﻟﻤﺎﻟﻚ


İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
"O, bir insana şöyle dedi: 'Sen fakihleri çok, okuyucuları az, Kur'ân'ın hududu korunan, harfleri unutulan, isteyenlerin az, verenlerin çok, namazı uzatıp, hutbeyi kısa tutan, hevâ ve heveslerinden önce iyi amellere koşan kişilerin bulunduğu bir zamandasın. İnsanlar fakihleri az, (Kur'ân) okuyucuları çok olan bir dönem yaşayacaklardır. O zamanda Kur'ân'ın harf ve kelimeleri ezberlenecek, emir ve yasakları unutulacaktır. İsteyen çok, veren az olacaktır. Namazı kısa tutup hutbeyi uzatacaklar. Amellerinden önce hevâ ve heveslerine uyacaklar.' Mâlik.
9673- Bu mevkûf hadisi Mâlik (kasru's-salât 88, s. 173), an Yahyâ b. Saîd an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

٩٦٧٤ ﻋﻠﻰ ﻗﺎل أﻟﺎ ﻟﺎ ﺧﻴﺮ ﻓﻰ ﻗﺮاءة ﻟﻴﺴﺖ ﻓﻴﻬﺎ ﺗﺪﺑﺮ وﻟﺎ ﻓﻰ ﻋﺒﺎدة ﻟﻴﺲ ﻓﻴﻬﺎ ﺗﻔﻘﻪ اﻟﻔﻘﻴﻪ ﻛﻞ اﻟﻔﻘﻴﻪ ﻣﻦ ﻟﻢ ﻳﻘﻨﻂ اﻟﻨﺎس ﻣﻦ رﺣﻤﺔ اﻟﻠّﻪ وﻟﻢ ﻳﻮٔﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﻣﻜﺮ اﻟﻠّﻪ وﻟﻢ ﻳﺪع اﻟﻘﺮآن رﻏﺒﺔ ﻋﻨﻪ إﻟﻰ ﻣﺎﻫﻮاه ﻟﺮزﻳﻦ


Ali radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Dikkat ediniz! Manasını düşünmeden okunanda hayır yoktur. Düşüncesiz ve fıkıhsız yapılan ibadette de hayır yoktur. Asıl fakîh, insanlara Allah'ın rahmetinden umut kestirmeyen, Allah'ın cezasından emin kılmayan ve arzularına uyarak Kur'ân'ı terketmeyen kimsedir." Rezîn.

٩٦٧٥ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة ﻳﺎﻣﻌﺸﺮ اﻟﻨﺴﺎء ﺗﺼﺪﻗﻦ وأﻛﺜﺮن ﻣﻦ اﻟﺎﺳﺘﻐﻔﺎر ﻓﺎٕﻧﻰ أرﻳﺘﻜﻦ أﻛﺜﺮ أﻫﻞ اﻟﻨﺎر ﻗﺎﻟﺖ اﻣﺮأة ﻣﻨﻬﻦ ﺟﺰﻟﺔ ﻣﺎﻟﻨﺎ أﻛﺜﺮ أﻫﻞ اﻟﻨﺎر ﻗﺎل ﺗﻜﺜﺮن اﻟﻠﻌﻦ وﺗﻜﻔﺮن اﻟﻌﺸﻴﺮ ﻣﺎرأﻳﺖ ﻣﻦ ﻧﺎﻗﺼﺎت ﻋﻘﻞ ودﻳﻦ أﻏﻠﺐ ﻟﺬى ﻟﺐ ﻣﻨﻜﻦ ﻗﺎﻟﺖ وﻣﺎ ﻧﻘﺼﺎن اﻟﻌﻘﻞ واﻟﺪﻳﻦ ﻗﺎل أﻣﺎ ﻧﻘﺼﺎن اﻟﻌﻘﻞ ﻓﺸﻬﺎدة اﻣﺮأﺗﻴﻦ ﺗﻌﺪل ﺷﻬﺎدة رﺟﻞ ﻓﻬﺬا ﻧﻘﺼﺎن اﻟﻌﻘﻞ وﺗﻤﻜﺚ اﻟﻠﻴﺎﻟﻰ ﻣﺎﺗﺼﻠﻰ وﺗﻔﻄﺮ ﻓﻰ رﻣﻀﺎن ﻓﻬﺬا ﻧﻘﺼﺎن اﻟﺪﻳﻦ ﻟﻤﺴﻠﻢ واﻟﺘﺮﻣﺬى


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ey kadınlar topluluğu! Sadaka verin ve çokça istiğfar edin! Çünkü sizin cehennemin çoğunluğunu oluşturduğunuzu gördüm." İçlerinden bir kadın: "Neden cehennem ehlinin çoğunluğunu oluşturuyoruz ki?" diye sordu.
"Çünkü siz, çok fazla kötü söz söylüyor (kocalarınızın) iyiliğine karşı da nankörlük ediyorsunuz. Akıl ve dini noksan olup da akıllı kimseye sizin kadar galip olanı görmedim." buyurunca, kadın şu soruyu yöneltti: "Akıl ve din noksanlığı ne demektir?"
"Akıl noksanlığı iki kadının şahitliği bir adamın şahitliğine eşit olmasıdır. Kadın âdet halinde olduğu zaman, günlerce namaz kılmaz, Ramazanda da oruç tutamaz. Bu da din noksanlığıdır." Müslim ve Tirmizî.
9675- Bu hadisi Müslim (îmân 132, s. 86-7), üç ayrı senedle İbn Ömer, Ebû Saîd ve Ebû Hureyre tarikleriyle tahrîc etmiştir.

٩٦٧٦ ﻣﺎﻟﻚ ﺑﻠﻐﻪ أن ﻋﻴﺴﻰ ﺑﻦ ﻣﺮﻳﻢ ﻛﺎن ﻳﻘﻮل ﻟﺎ ﺗﻜﺜﺮوا اﻟﻜﻠﺎم ﺑﻐﻴﺮ ذﻛﺮاﻟﻠّﻪ ﻓﺘﻘﺴﻮا ﻗﻠﻮﺑﻜﻢ ﻓﺎٕن اﻟﻘﻠﺐ اﻟﻘﺎﺳﻰ ﺑﻌﻴﺪ ﻣﻦ اﻟﻠّﻪ وﻟﻜﻦ ﻟﺎ ﺗﻌﻠﻤﻮن وﻟﺎ ﺗﻨﻈﺮوا ﻓﻰ ذﻧﻮب اﻟﻨﺎس ﻛﺎٔﻧﻜﻢ أرﺑﺎب اﻧﻈﺮوا ﻓﻰ ذﻧﻮﺑﻜﻢ ﻛﺎٔﻧﻜﻢ ﻋﺒﻴﺪ ﻓﺎٕﻧﻤﺎ اﻟﻨﺎس ﻣﺒﺘﻠﻰ وﻣﻌﺎﻓﻰ ﻓﺎرﺣﻤﻮا أﻫﻞ اﻟﺒﻠﺎء واﺣﻤﺪوا اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻰ اﻟﻌﺎﻓﻴﺔ


Mâlik radiyallahu anh'dan:
"Meryemoğlu İsa şöyle derdi: 'Allah'ın zikri dışında çok konuşmayın ki kalpleriniz katılaşmasın. Katı kalp Allah'tan uzaktır; ama siz bunu bilemezsiniz. Siz tanrılarmışçasına insanların günahlarına bakmayınız! Kullar gibi kendi günahlarınıza bakınız! Çünkü insanlar günah işleyip ondan kurtulabilir. Belaya uğrayanlara acıyın, afiyetten dolayı da şükredin!'
9676- Muvattâ, kelâm 8, s. 986.

٩٦٧٧ ﻋﺮوة أن ﻋﻤﺮ ﻗﺎل ﻳﻮﻣﺎ ﻓﻰ ﺧﻄﺒﺘﻪ ﺗﻌﻠﻤﻮا أﻳﻬﺎ اﻟﻨﺎس إن اﻟﻄﻤﻊ ﻓﻘﺮ وإن اﻟﻴﺎٔس ﻏﻨﻰ وإن اﻟﻤﺮء إذا ﻳﺌﺲ ﻋﻦ أﻣﻮر اﻟﺪﻧﻴﺎ اﺳﺘﻐﻨﻰ ﻋﻨﻬﺎ


Urve radiyallahu anh'dan:
"Ömer bir gün hutbesinde şöyle dedi: 'Ey insanlar! Şunu öğrenin ki, aç gözlü olmak fakirlik, tok gözlü olmak ise zenginliktir. Çünkü kişi dünya işlerine bütünüyle önem vermezse gözü tok olur. Rezîn

٩٦٧٨ ﻣﺎﻟﻚ أن ﻟﻘﻤﺎن ﻗﺎل ﻟﺎﺑﻨﻪ ﻳﺎﺑﻨﻰَّ إن اﻟﻨﺎس ﻗﺪ ﺗﻄﺎول ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻣﺎﻳﻮﻋﺪون وﻫﻢ إﻟﻰ اﻟﺎٓﺧﺮة ﺳﺮاﻋﺎ ﻳﺬﻫﺒﻮن وإﻧﻚ ﻗﺪ اﺳﺘﺪﺑﺮت اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻣﻨﺬ ﻛﻨﺖ واﺳﺘﻘﺒﻠﺖ اﻟﺎٓﺧﺮة وإن دارا ﺗﺴﻴﺮ إﻟﻴﻬﺎ أﻗﺮب إﻟﻴﻚ ﻣﻦ دار ﺗﺨﺮج ﻋﻨﻬﺎ ﻫﻤﺎ ﻟﺮزﻳﻦ


Mâlik radiyallahu anh'dan:
Lokman oğluna şöyle dedi:
'Yavrum! İnsanlar kendilerine vaad olunana karşı umut beslerler. Oysa onlar hızlı bir şekilde âhirete gitmektedirler. Sen var olduğun gündenberi dünyayı arkana, âhireti ise önüne aldın. Aslında gitmekte olduğun yurt, çıkmakta olduğun yurttan daha yakındır.' İkisi de Rezîn'e ait.

٩٦٧٩ اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد ﻛﻮﻧﻮا ﻳﻨﺎﺑﻴﻊ اﻟﻌﻠﻢ ﻣﺼﺎﺑﻴﺢ اﻟﻬﺪى أﺣﻠﺎس اﻟﺒﻴﻮت ﺳﺮج اﻟﻠﻴﻞ ﺟﺪد اﻟﻘﻠﻮب ﺧﻠﻘﻴﻦ اﻟﺜﻴﺎب ﺗﻌﺮﻓﻮن ﻓﻰ أﻫﻞ اﻟﺴﻤﺎء وﺗﺨﻔﻮن ﻋﻠﻰ أﻫﻞ اﻟﺎٔرض


İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
"İlim kaynakları, hidayet kandilleri, evlerin çulları (evlerine kapananlar), gecenin lambaları olun! Yepyeni kalplere, eskimiş elbiselere sahip olun ki, gök ehlince tanınasınız, yer ehlince bilinmeyesiniz." Dârimî
9679- Bu hadisi Dârîmî (I, 80), Ya'lâ an Muh. b. Avn an İbr. b. Îsâ an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

٩٦٨٠ ﻋﻤﺮ ﺑﻦ ﻋﺒﺪاﻟﻌﺰي ﻣﻦ ﺗﻌﺒﺪ ﺑﻐﻴﺮ ﻋﻠﻢ ﻛﺎن ﻣﺎﻳﻔﺴﺪ أﻛﺜﺮ ﻣﻤﺎ ﻳﺼﻠﺢ وﻣﻦ ﻋﺪ ﻛﻠﺎﻣﻪ ﻣﻦ ﻋﻤﻠﻪ ﻗﻞ ﻛﻠﺎﻣﻪ إﻟﺎ ﻓﻴﻤﺎ ﻳﻌﻨﻴﻪ وﻣﻦ ﺟﻌﻞ دﻳﻨﻪ ﻋﺮﺿﺎ ﻟﻠﺨﺼﻮﻣﺎت ﻛﺜﺮ ﺗﻨﻘﻠﻪ ﻫﻤﺎ ﻟﻠﺪارﻣﻰ وﻗﺎل ﻳﻌﻨﻰ أن ﻳﺘﻨﻘﻞ ﻣﻦ رأى إﻟﻰ رأى


Ömer b. Abdülazîz radiyallahu anh'dan:
"Kim ilimsiz ibadet ederse, bozdukları düzelttiklerinden çok olur. Kim söylediklerini fiil haline dönüştürürse, kendisini ilgilendirmeyen, boş sözü nadir olur. Kim dinini tartışmalara hedef yaparsa, tenakkulu (değişkenliği) çok olur."
İkisi de Dârimî'ye ait olup, o tenakkulu: "Bir görüşten, diğer görüşe geçip, bir kararda durmamak" olarak açıklamıştır.
9680- Bu maktû haberi Dârimî (I, 91), Mervân b. Muh. an Saîd b. Abdilazîz an Ömer b. Abdilazîz senedi ile tahrîc etti.

٩٦٨١ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻣﺎرأﻳﺖ ﻣﺜﻞ اﻟﻨﺎر ﻧﺎم ﻫﺎرﺑﻬﺎ وﻟﺎ ﻣﺜﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﻧﺎم ﻃﺎﻟﺒﻬﺎ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennem gibisini görmedim, Zira ondan kaçan uyumakta. Cennet gibisini de görmedim, onu arayan da uyumakta." Tirmizî.
9681- Bu hadisi Tirmizî (2601), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Yahyâ b. Ubeydillah an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında zayıf hükmü verdi.

٩٦٨٢ ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﺑﻦ أﺑﻰ ﺑﻜﺮ أن أﺑﺎ ﻃﻠﺤﺔ ﻛﺎن ﻳﺼﻠﻰ ﻓﻰ ﺣﺎءط ﻟﻪ ﻓﻄﺎر دﺑﺴﻰ ﻓﻄﻔﻖ ﻳﺘﺮدد ﻳﻠﺘﻤﺲ ﻣﺨﺮﺟﺎ ﻓﻠﺎ ﻳﺡﺪ ﻓﺎٔﻋﺡﺒﻪ ذﻟﻚ ﻓﺘﺒﻌﻪ ﺑﺼﺮه ﺳﺎﻋﺔ ﺛﻢ رﺟﻊ إﻟﻰ ﺻﻠﺎﺗﻪ ﻓﺎٕذا ﻫﻮ ﻟﺎ ﻳﺪرى ﻛﻢ ﺻﻠﻰ ﻓﻘﺎل ﻟﻘﺪ أﺻﺎﺑﻨﻰ ﻓﻰ ﻣﺎﻟﻰ ﻫﺬا ﻓﺘﻨﺔ ﻓﺡﺎء إﻟﻰ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﺬﻛﺮ ﻟﻪ اﻟﺬى أﺻﺎﺑﻪ ﻓﻰ ﺻﻠﺎﺗﻪ وﻗﺎل ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻫﻮ ﺻﺪﻗﺔ ﻓﻀﻌﻪ ﺣﻴﺚ ﺷﺌﺖ ﻟﻤﺎﻟﻚ


Abdullah b. Ebû Bekr radiyallahu anh'dan:
"Ebû Talha kendi bostanında namaz kılıyordu. Dübsi denilen bir kuş bahçeden dışarı çıkmak için uçtu, çıkacak yer aramaya başladı, fakat bulamadı. Bu, Ebû Talha'nın hoşuna gitti ve bir an gözleri ile onu izledi. Sonra namazına döndü ama kaç rek'at kıldığını şaşırdı.
Bunun üzerine bu malım fitneye sebep oldu diye düşünerek Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'e gidip namazda başına gelen durumu anlattı: 'Ey Allah Resûlü! Bu malım vakıftır, istediğin gibi kullanır, istediğin yere verebilirsin.' dedi. Mâlik.
9682- Bu hadisi Mâlik (salât 69, s. 98), an Abdillah b. e. Bekr senedi ile tahrîc etti.

٩٦٨٣ ﻋﺘﺒﺔ ﺑﻦ ﻋﺒﻴﺪ رﻓﻌﻪ ﻟﻮ أن رﺟﻠﺎ ﻳﺨﺮ ﻋﻠﻰ وﺟﻬﻪ ﻣﻦ ﻳﻮم وﻟﺪ إﻟﻰ ﻳﻮم ﻳﻤﻮت ﻓﻰ ﻣﺮﺿﺎة اﻟﻠّﻪ ﺗﻌﺎﻟﻰ ﻟﺤﻘﺮه ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻟﺎٔﺣﻤﺪ


Utbe b. Ubeyd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bir adam doğduğu günden, öldüğü güne kadar Allah rızası için alnını yerden kaldırmasa, (Allah'ın affı olmadan ameli onu kurtarmaz da) Allah kıyamet günü onu hakir kılar." Ahmed.
9683- Bu hadisi Ahmed (IV, 185), Hayve b. Şureyh an Bakiyye an Bahîr b. Sa'd an Hâlid b. Ma'dân an Utbe senedi ile tahrîc etti.
İsnâdı hakkında Heysemî ceyyid hükmü verdi (Mecma' X, 225).

٩٦٨٤ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ أرﺑﻌﺔ ﻣﻦ اﻟﺸﻘﺎء ﺟﻤﻮد اﻟﻌﻴﻦ وﻗﺴﺎوة اﻟﻘﻠﻮب وﻃﻮل اﻟﺎٔﻣﻞ واﻟﺤﺮص ﻋﻠﻰ اﻟﺪﻧﻴﺎ ﻟﻠﺒﺰار ﺑﻀﻌﻒ


Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Dört şey bedbahtlıktır: Gözden yaş akmaması, kalp katılığı, uzun emel ve dünya hırsı." Bezzâr zayıf bir senedle.

9684- Râvilerinden Hânî b. el-Mütevekkil zayıftır (Mecma' X, 226).

٩٦٨٥ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻣﻦ ﻳﺎٔﺧﺬ ﻫﺬه اﻟﻜﻠﻤﺎت ﻓﻴﻌﻤﻞ ﺑﻬﻦ أو ﻳﻌﻠﻢ ﻣﻦ ﻳﻌﻤﻞ ﺑﻬﻦ ﻗﺎل أﺑﻮﻫﺮﻳﺮة ﻗﻠﺖ أﻧﺎ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ وأﺧﺬ ﺑﻴﺪى وﻋﺪ ﺧﻤﺴﺎ ﻓﻘﺎل أﺗﻖ اﻟﻤﺤﺎرم ﺗﻜﻦ أﻋﺒﺪ اﻟﻨﺎس وارض ﺑﻤﺎ ﻗﺴﻢ اﻟﻠّﻪ ﻟﻚ ﺗﻜﻦ أﻏﻨﻰ اﻟﻨﺎس وأﺣﺴﻦ إﻟﻰ ﺟﺎرك ﺗﻜﻦ ﻣﻮٔﻣﻨﺎ وأﺣﺐ ﻟﻠﻨﺎس ﻣﺎﺗﺤﺐ ﻟﻨﻔﺴﻚ ﺗﻜﻦ ﻣﺴﻠﻤﺎ وﻟﺎ ﺗﻜﺜﺮ اﻟﻀﺤﻚ ﻓﺎٕن ﻛﺜﺮة اﻟﻀﺤﻚ ﺗﻤﻴﺖ اﻟﻘﻠﻮب ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
"Söyleyeceğim tavsiyeleri kim alıp amel edecek ya da amel edecek birine öğretecek?" diye sordu.
Ebû Hureyre: "Ben ey Allah Resûlü!" dedi. Bunun üzerine elimden tutup şu şu beş tavsiyeyi sıraladı:
"Haramlardan kaç ki, insanların en çok ibadet edeni olasın. Allah'ın sana yaptığı taksime razı ol ki, insanların en kanaatkârı olasın. Komşuna iyilik et ki, gerçek mü'min olasın. Kendin için sevdiğini insanlar için de sev ki gerçek müslüman olasın. Çok gülme, zira çok gülmek kalbi öldürür."
Tirmizî.
9685- Bu hadisi Tirmizî (2305), Bişr b. Hilâl an Ca'fer b. Sül. an Ebî Târık ani'l-Hasan an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

٩٦٨٦ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ أﻣﺮﻧﻰ رﺑﻰ ﺑﺘﺴﻊ ﺧﺸﻴﺔ اﻟﻠّﻪ ﻓﻰ اﻟﺴﺮ واﻟﻌﻠﺎﻧﻴﺔ وﻛﻠﻤﺔ اﻟﻌﺪل ﻓﻰ اﻟﺮﺿﺎ واﻟﻐﻀﺐ واﻟﻘﺼﺪ ﻓﻰ اﻟﻔﻘﺮ واﻟﻐﻨﻰ وأن أﺻﻞ ﻣﻦ ﻗﻄﻌﻨﻰ وأﻋﻄﻰ ﻣﻦ ﺣﺮﻣﻨﻰ وأﻋﻔﻮ ﻋﻤﻦ ﻇﻠﻤﻨﻰ وأن ﻳﻜﻮن ﺻﻤﺘﻰ ﻓﻜﺮا وﻧﻄﻘﻰ ذﻛﺮا وﻧﻈﺮى ﻏﺒﺮة وأﻣﺮ ﺑﺎﻟﻤﻌﺮوف ﻟﺮزﻳﻦ


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Rabbim bana şu dokuz şeyi emretti: Gizli ve açık hallerde Allah'tan korkmak. Hoşnutlukta ve gazab halinde doğruyu söylemek. Fakirlikte ve zenginlikte itidalli davranmak. Benden ilgisini keseni ziyaret etmem, bana vermeyene vermem, bana haksızlık edeni bağışlamam, suskunluğumun bütünüyle düşünce, konuşmamın zikir, bakışımın ibret olması ve marufu emretmek." Rezîn.

٩٦٨٧ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ اﺗﻖ اﻟﻠّﻪ ﺣﻴﺚ ﻣﺎﻛﻨﺖ واﺗﺒﻊ اﻟﺴﻴﺌﺔ اﻟﺤﺴﻨﺔ ﺗﻤﺤﻬﺎ وﺧﺎﻟﻖ اﻟﻨﺎس ﺑﺨﻠﻖ ﺣﺴﻦ


Ebû Zer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Nerede olursan ol! Allah'tan kork! Kötülüğün (hemen) ardından onu silecek bir iyilik yap! İnsanlara iyi ahlâkla davran!" Tirmizî
9687- Bu hadisi Tirmizî (1987), Muh. b. Beşşâr an İbn Mehdî an Süfyân an Habîb b. e. Sâbit an Meymûn b. e. Şebîb an Ebî Zer senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

٩٦٨٨ أﺑﻮ ﺑﻜﺮة أن رﺟﻠﺎ ﻗﺎل ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ أى اﻟﻨﺎس ﺧﻴﺮ ﻗﺎل ﻣﻦ ﻃﺎل ﻋﻤﺮه وﺣﺴﻦ ﻋﻤﻠﻪ ﻗﺎل ﻓﺎٔى اﻟﻨﺎس ﺷﺮ ﻗﺎل ﻣﻦ ﻃﺎل ﻋﻤﺮه وﺳﺎء ﻋﻤﻠﻪ


Ebû Bekre radiyallahu anh'dan:
"Bir adam: 'Ey Allah Resûlü! İnsanların hangisi hayırlıdır?' diye sordu.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem: 'Ömrü uzun, ameli güzel olan' buyurdu.
'Ya insanların en kötüsü kimdir?' diye sorunca; 'Ömrü uzun, ameli kötü olan' buyurdu." Tirmizî
9688- Bu hadisi Tirmizî (2330), Amr b. Alî an Hâlid b. el-Hâris an Şu'be an Alî b. Zeyd an Abdirrahman b. e. Bekre an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

٩٦٨٩ اﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص رﻓﻌﻪ ﺧﺼﻠﺘﺎن ﻣﻦ ﻛﺎﻧﺘﺎ ﻓﻴﻪ ﻛﺘﺒﻪ اﻟﻠّﻪ ﺷﺎﻛﺮا ﺻﺎﺑﺮا وﻣﻦ ﻟﻢ ﺗﻜﻮﻧﺎ ﻓﻴﻪ ﻟﻢ ﻳﻜﺘﺒﻪ اﻟﻠّﻪ ﻟﺎ ﺷﺎﻛﺮا وﻟﺎ ﺻﺎﺑﺮا ﻣﻦ ﻧﻈﺮ ﻓﻰ دﻳﻨﻪ إﻟﻰ ﻣﻦ ﻫﻮ ﻓﻮﻗﻪ ﻓﺎﻗﺘﺪى ﺑﻪ وﻧﻈﺮ ﻓﻰ دﻧﻴﺎه إﻟﻰ ﻣﻦ ﻫﻮ دوﻧﻪ ﻓﺤﻤﺪاﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻰ ﻣﺎﻓﻀﻠﻪ ﻋﻠﻴﻪ ﻛﺘﺒﻪ اﻟﻠّﻪ ﺷﺎﻛﺮا ﺻﺎﺑﺮا وﻣﻦ ﻧﻈﺮ ﻓﻰ دﻳﻨﻪ إﻟﻰ ﻣﻦ ﻫﻮ دوﻧﻪ وﻧﻈﺮ ﻓﻰ دﻧﻴﺎه إﻟﻰ ﻣﻦ ﻫﻮ ﻓﻮﻗﻪ ﻓﺎٔﺳﻒ ﻋﻠﻰ ﻣﺎﻓﺎﺗﻪ ﻣﻨﻪ ﻟﻢ ﻳﻜﺘﺒﻪ اﻟﻠّﻪ ﻟﺎ ﺷﺎﻛﺮا وﻟﺎ ﺻﺎﺑﺮا


İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İki haslet vardır ki, kim onları kendinde bulundurursa Allah onu hem şükredici, hem de sabredici yazar. Kim de onları kendinde bulundurmazsa Allah onu şükredici ve sabredici yazmaz: Kim dini konusunda kendisinden üstün olana bakıp ona uyarsa, dünyası hususunda da kendinden aşağıda olana bakıp kendisini ondan üstün kıldığı için Allah'a hamdederse, Allah onu hem şükredici, hem de sabredici yazar.
Kim de dini hususunda kendisinden aşağısına, dünyası hususunda ise kendisinden üstün olana bakıp: 'Eyvah nasıl onun gibi olamadım?' diyerek esef ederse, Allah onu ne şükredici, ne de sabredici yazmaz." Tirmizî
9689- Bu hadisi Tirmizî (2512), İbnü'l-Mübârek an el-Müsennâ b. es-Sabbâh an Amr b. Şuayb an ebîhî an ceddihi asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٦٩٠ ﻋﻘﺒﺔ ﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ ﻗﻠﺖ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻣﺎاﻟﻨﺡﺎة ﻗﺎل أﻣﺴﻚ ﻋﻠﻴﻚ ﻟﺴﺎﻧﻚ وﻟﻴﺴﻌﻚ ﺑﻴﺘﻚ واﺑﻚ ﻋﻠﻰ ﺧﻄﻴﺌﺘﻚ


Ukbe b. Âmir radiyallahu anh'dan:
"Dedim ki:
'Ey Allah Resûlü, kurtuluşu nasıl elde edeceğiz?"
'Dilini tut, evin geniş olsun! Hataların için de ağla!" buyurdu. " Tirmizî
9690- Bu hadisi Tirmizî (2406), İbn el-Mübârek an Yahyâ b. Eyyûb an Ubeydillah b. Zahr an Alî b. Yezîd ani'l-Kâsım an Ebî Umâme an Ukbe asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında hasen hükmü verdi.

٩٦٩١ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﺣﻠﻴﻢ إﻟﺎ ذو ﻋﺜﺮة وﻟﺎﺣﻜﻴﻢ إﻟﺎ ذو ﺗﺡﺮﺑﺔ


Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ayağı tökezlemeyen halîm olamaz. Tecrübesi olmayan da hakîm olamaz." Tirmizî
9691- Bu hadisi Tirmizî (2033), Kuteybe an Abdillah b. Vehb an Amr b. el-Hâris an Derrâc an Ebî'l-Heysem an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında hasen garîb hükmü verdi.

٩٦٩٢ ﺣﺬﻳﻔﺔ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﻳﻜﻦ أﺣﺪﻛﻢ إﻣﻌﺔ ﻳﻘﻮل إﻧﺎ ﻣﻊ اﻟﻨﺎس إن أﺣﺴﻦ اﻟﻨﺎس أﺣﺴﻨﺖ وإن أﺳﺎء اﻟﻨﺎس أﺳﺎٔت وﻟﻜﻦ وﻃﻨﻮا أﻧﻔﺴﻜﻢ إن أﺣﺴﻦ اﻟﻨﺎس أن ﺗﺤﺴﻨﻮا وإن أﺳﺎءوا أن ﻟﺎ ﺗﻈﻠﻤﻮا


Huzeyfe radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hiçbiriniz: 'Ben insanlarla beraberim. İnsanlar iyilik yaparsa ben de yaparım, kötü davranırsa ben de kötü davranırım' diyen şahsiyetsiz kimselerden olmasın!
'Aksine insanlar iyilik yaparlarsa iyilik yapmak, kötü davranırlarsa, haksızlık etmemek için nefsinizi terbiye edin.' Tirmizî
9692- Bu hadisi Tirmizî (2007), Ebû Hâşim er-Rifâî an Muh. b. Fudayl ani'l-Velîd b. Abdillah b. Cümey' an Ebi't-Tufeyl an Huzeyfe senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٦٩٣ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﻳﻨﺒﻐﻰ ﻟﻠﻤﻮٔﻣﻦ أن ﻳﺬل ﻧﻔﺴﻪ ﻗﺎﻟﻮا وﻛﻴﻒ ﻳﺬل ﻧﻔﺴﻪ ﻗﺎل ﻳﺘﻌﺮض ﻣﻦ اﻟﺒﻠﺎء ﻟﻤﺎ ﻟﺎ ﻳﻄﻴﻖ


Huzeyfe radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mü'minin kendini alçaltması yakışık almaz."
"Kendi nefsini nasıl alçaltır?" diye sorduklarında: "Altından kalkamayacağı belâya teşebbüs ederek" diye cevap verdi. Tirmizî
9693- Bu hadisi Tirmizî (2454), Muh. b. Beşşâr an Amr b. Âsım an Hammâd b. Seleme an Alî b. Zeyd ani'l-Hasan an Cündeb an Huzeyfe senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٦٩٤ ﻣﻌﺎوﻳﺔ ﻛﺘﺐ إﻟﻰ ﻋﺎءﺷﺔ أن أﻛﺘﺒﻰ ﻟﻰ ﻛﺘﺎﺑﺎ ﺗﻮﺻﻴﻨﻰ ﻓﻴﻪ وﻟﺎ ﺗﻜﺜﺮى ﻋﻠﻰ ﻓﻜﺘﺒﺖ ﺳﻠﺎم ﻋﻠﻴﻚ أﻣﺎ ﺑﻌﺪ ﻓﺎٕﻧﻰ ﺳﻤﻌﺖ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﻘﻮل ﻣﻦ اﻟﺘﻤﺲ رﺿﺎ اﻟﻠّﻪ ﺑﺴﺨﻂ اﻟﻨﺎس ﻛﻔﺎه اﻟﻠّﻪ ﻣﻮٔﻧﺔ اﻟﻨﺎس وﻣﻦ اﻟﺘﻤﺲ رﺿﺎ اﻟﻨﺎس ﺑﺴﺨﻂ اﻟﻠّﻪ وﻛﻠﻪ اﻟﻠّﻪ إﻟﻰ اﻟﻨﺎس واﻟﺴﻠﺎم ﻋﻠﻴﻚ


Muâviye radiyallahu anh'dan:
"O, Âişe radiyallahu anhâ'ya: 'Bana öğüt verecek fazla uzun olmayan bir mektup yaz!' dedi. Bunun üzerine Aişe şunu yazdı:
'Selâm sana! Ben Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum: 'Kim insanlar öfkelense bile Allah'ın rızasını tercih ederse, Allah insanların ona vereceği sıkıntıyı giderir. Kim de Allah'ı öfkelendirerek insanları hoşnut ederse, Allah onu insanlara havale eder. Selâm olsun!'
Tirmizî
9694- Bu hadisi Tirmizî (2414), Süveyd b. Nasr an İbni'l-Mübârek an Abdilvehhâb b. el-Verd an raculin min ehli'l-Medîne an Âişe senedi ile tahrîc etti ve Urve tarikiyle Âişe'den mevkûf olarak rivâyet etti.

٩٦٩٥ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ اﻟﻤﻮٔﻣﻦ ﻏﺮ ﻛﺮﻳﻢ واﻟﻔﺎﺟﺮ ﺧﺐ ﻟﺌﻴﻢ ﻫﻰ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu alleyhi ve sellem) buyurdu:)
"Mü'min iyi niyetli olduğu için aldanır, facir ise kötü niyetli olduğu için aldatır. Tirmizî.
9695- Bu hadisi Tirmizî (1964), Muh. b. Râfi' an Abdirrezzâk an Bişr b. Râfi' an Yahyâ b. e. Kesîr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb hükmü verdi.

٩٦٩٦ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ اﻟﻤﻮٔﻣﻦ ﻟﺎ ﻳﻠﺪغ ﻣﻦ ﺟﺤﺮ ﻣﺮﺗﻴﻦ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ وأﺑﻰ داود


 Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mü'min, aynı delikten (yerden) iki kere ısırılmaz." Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.
9696- Bu hadisi Buhârî (edeb 83, VII, 103), Müslim (zühd 63, s. 2295) ve Ebû Dâvud (4862), ez-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


٩٦٩٧ ﻣﺎﻟﻚ ﺑﻠﻐﻨﻰ إﻧﻪ ﻗﻴﻞ ﻟﻠﻘﻤﺎن اﻟﺤﻜﻴﻢ ﻣﺎﺑﻠﻎ ﺑﻚ ﻣﺎﻧﺮى ﻳﺮﻳﺪون اﻟﻔﻀﻞ ﻗﺎل ﺻﺪق اﻟﺤﺪﻳﺚ وأداء اﻟﺎٔﻣﺎﻧﺔ وﺗﺮﻛﻰ ﻣﺎ ﻟﺎﻳﻌﻨﻴﻨﻰ واﻟﻮﻓﺎء ﺑﺎﻟﻌﻬﺪ


Mâlik radiyallahu anh'dan:
"Bana ulaştığına göre, Lokman Hekim'e: 'Seni bu dereceye ne ulaştırdı?' diye sormuşlar o da şöyle cevap vermiş: 'Doğru konuşmak, emanete riayet etmek, beni ilgilendirmeyen şeyden uzak durmak ve sözünde durmak.'
9697- Muvattâ, kelâm 17, s. 990.

٩٦٩٨ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ رﻓﻌﻪ ﺛﻠﺎﺛﺔ ﻟﺎ ﻳﻨﻈﺮ اﻟﻠّﻪ إﻟﻴﻬﻢ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ اﻟﻌﺎق ﻟﻮاﻟﺪﻳﻪ واﻟﻤﺮأة اﻟﻤﺘﺮﺟﻠﺔ واﻟﺪﻳﻮث وﺛﻠﺎﺛﺔ ﻟﺎ ﻳﺪﺧﻠﻮن اﻟﺡﻨﺔ اﻟﻌﺎق ﻟﻮاﻟﺪﻳﻪ واﻟﻤﺪﻣﻦ اﻟﺨﻤﺮ واﻟﻤﻨﺎن ﺑﻤﺎ أﻋﻄﻰ ﻟﻠﻨﺴﺎءى


İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü Allah şu üç kişinin yüzüne bakmaz: Ana babasına âsi olan kişi, kendisini erkeğe benzeten kadın ve deyyûs. Üç kişi de cennete giremez. Ana babasına âsi olan kişi, devamlı içki içen ve verdiğini başa kakan."
Nesâî.
9698- Bu hadisi Nesâî (zekât 69/1, V, 80), Amr b. Alî an Yezîd b. Zurey' an Ömer b. Muh. an Abdillah b. Yesâr an Sâlim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

٩٦٩٩ اﺑﻦ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص ﺛﻠﺎﺛﺔ أﻧﺎ ﺧﺼﻤﻬﻢ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ رﺟﻞ أﻋﻄﻰ ﺑﻰ ﺛﻢ ﻏﺪر ورﺟﻞ ﺑﺎع ﺣﺮا ﺛﻢ أﻛﻞ ﺛﻤﻨﻪ ورﺟﻞ اﺳﺘﺎٔﺟﺮ أﺟﻴﺮا ﻓﺎﺳﺘﻮﻓﻰ ﻣﻨﻪ اﻟﻌﻤﻞ وﻟﻢ ﻳﻮﻓﻪ أﺟﺮه ﻟﻠﺒﺨﺎرى


İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü şu üç kişinin hasmıyım: Bana söz verip sözünü yerine getirmeyen kişi, hür adamı (hile ile) satıp parasını yiyen kişi, bir işçi çalıştırıp ücretini tam vermeyen kişi." Buhârî.
9699- Bu hadisi Buhârî (buyû' 106, III, 41; icâre 10, III, 50), Yahyâ b. Süleym an İsm. b. Umeyye an Saîd b. e. Saîd an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Hadis İbn Amr'ın rivayeti ile Buhârî'de mevcut değildir.

٩٧٠٠ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻣﻦ ﻳﻀﻤﻦ ﻟﻰ ﻣﺎﺑﻴﻦ رﺟﻠﻴﻪ وﻣﺎ ﺑﻴﻦ ﻟﺤﻴﻴﻪ ﺿﻤﻨﺖ ﻟﻪ ﺑﺎﻟﺡﻨﺔ ﻟﻠﺒﺨﺎرى واﻟﺘﺮﻣﺬى


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim bana iki bacağı arası ile iki dudağı arasını garanti ederse, ben de ona cenneti garanti ederim." Buhârî ile Tirmizî.
9700- Bu hadisi Buhârî (rikâk 23/1, VII, 184) ve Tirmizî (2408), Amr b. Alî el-Mukaddemî an Ebî Hâzım an Sehl b. Sa'd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧٠١ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﺷﺮ ﻣﺎﻓﻰ اﻟﺮﺟﻞ ﺷﺢ ﻫﺎﻟﻊ وﺟﺒﻦ ﺧﺎﻟﻊ ﻟﺎٔﺑﻰ داود


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:

(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İnsanlarda bulunan huyların en kötüsü, aşırı cimrilik ve korkaklıktır."
Ebû Dâvud.
9701- Bu hadisi Ebû Dâvud (2511), Abdullah b. el-Cerrâh an Abdillah b. Yezîd an Mûsâ b. Uley b. Rebâh an ebîhî an Abdilazîz b. Mervân an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

٩٧٠٢ أﺑﻮ ﺑﻜﺮ رﻓﻌﻪ ﻟﺎ ﻳﺪﺧﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﺧﺐ وﻟﺎ ﺑﺨﻴﻞ وﻟﺎ ﻣﻨﺎن ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


Ebû Bekr radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hilekâr, cimri ve ettiği iyiliği başa kakan kimseler kesinlikle cennete giremezler."
Tirmizî.
9702- Bu hadisi Tirmizî (1963), Ah. b. Menî' an Yezîd b Hârûn an Sadaka b. Mûsâ an Ferkad es-Sebahî an Murre et-Tayyib an Ebî Bekr senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٧٠٣ ﻋﻴﺎض ﺑﻦ ﺣﻤﺎر رﻓﻌﻪ إن اﻟﻠّﻪ أوﺣﻰ إﻟﻰ أن ﺗﻮاﺿﻌﻮا ﺣﺘﻰ ﻟﺎﻳﺒﻐﻰ أﺣﺪ ﻋﻠﻰ أﺣﺪ وﻟﺎ ﻳﻔﺨﺮ أﺣﺪ ﻋﻠﻰ أﺣﺪ ﻟﺎٔﺑﻰ داود


İyâd b. Himâr radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah bana: 'Alçakgönüllü olmanızı, böylece kimsenin kimseye saldırmamasını, kimseye karşı kibirlenip böbürlenmemenizi vahyetti." Ebû Dâvud.
9703- Bu hadisi Ebû Dâvud (4895), Ah. b. Hafs an ebîhî an İbr. b. Tahmân ani'l-Haccâc an Katâde an Yezîd b. Abdillah an İyâd senedi ile tahrîc etti.

٩٧٠٤ اﺑﻦ ﻋﺒﺎس رﻓﻌﻪ أﻳﻐﺾ اﻟﻨﺎس إﻟﻰ اﻟﻠّﻪ ﺛﻠﺎﺛﺔ ﻣﻠﺤﺪ ﻓﻰ اﻟﺤﺮم وﻣﺒﺘﻎ ﻓﻰ اﻟﺎﺳﻠﺎم ﺳﻨﺔ اﻟﺡﺎﻫﻠﻴﺔ وﻃﺎﻟﺐ دم اﻣﺮىء ﺑﻐﻴﺮ ﺣﻖ ﻟﻴﻬﺮﻳﻖ دﻣﻪ ﻟﻠﺒﺨﺎرى


İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah'ın en fazla nefret ettiği insanlar: Harem içinde zulüm ve haksızlık eden, cahiliye âdetini arzulayan ve haksız yere insan kanı akıtmak isteyen olmak üzere üçtür."
Buhârî.
9704- Bu hadisi Buhârî (diyât 9, VIII, 39), Ebû'l-Yemân an Şuayb an Abdillah b. e. Hüseyn an Nâfi' b. Cübeyr an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

٩٧٠٥ اﻟﻤﻐﻴﺮة ﻛﺘﺐ إﻟﻴﻪ ﻣﻌﺎوﻳﺔ أن اﻛﺘﺐ ﻟﻰ ﺑﺸﻰء ﺳﻤﻌﺘﻪ ﻣﻦ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻜﺘﺐ إﻟﻴﻪ أن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻗﺎل إن اﻟﻠّﻪ ﺣﺮم ﻋﻠﻴﻜﻢ ﻋﻘﻮق اﻟﺎٔﻣﻬﺎت ووأد اﻟﺒﻨﺎت وﻣﻨﻌﺎ وﻫﺎت وﻛﺮه ﻟﻜﻢ ﺛﻠﺎﺛﺎ ﻗﻴﻞ وﻗﺎل وﻛﺜﺮة اﻟﺴﻮٔال وإﺿﺎﻋﺔ اﻟﻤﺎل ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


el-Muğîre radiyallahu anh'dan:
"Muâviye ona: 'Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den duyduğun bir şeyi bana yaz!' diye bir mektup gönderdi. O da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu yazdı:
'Allah anne-babanıza âsi olmanızı, kızları diri diri toprağa gömmenizi, vermeyip yalnız istemenizi haram; dedikoduyu, çok soru sormayı ve malı (boş yere harcayıp) yitirmenizi ise mekruh kılmıştır.' Buhârî ile Müslim.
9705- Bu hadisi Buhârî (istikrâd 19/2, III, 87; edeb 6, VII, 70) ve Müslim (akdiye 12-4, s. 1341), Verrâd mevlâ'l-Muğîre ani'l-Muğîre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧٠٦ أﺑﻮ اﻟﺪرداء رﻓﻌﻪ ﺣﺒﻚ اﻟﺸﻰء ﻳﻌﻤﻰ وﻳﺼﻢ ﻟﺎٔﺑﻰ داود


Ebû'd-Derdâ radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sevdiğin şey, seni (başka şeylere karşı) kör ve sağır eder." Ebû Dâvud.
9706- Bu hadisi Ebû Dâvud (5130), Hayve b. Şurayh an Bakiyye an Ebî Bekr b. e. Meryem an Hâlid b. Muh. es-Sekafî an Bilâl b. ebî'd-Derdâ an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

٩٧٠٧ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ أﻟﺎ أﻧﺒﺌﻜﻢ ﺑﺸﺮارﻛﻢ اﻟﺬى ﻳﺎٔﻛﻞ وﺣﺪه وﻳﺡﻠﺪ ﻋﺒﺪه وﻳﻤﻨﻊ رﻓﺪه ﻟﺮزﻳﻦ


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"En kötüleriniz; yalnız başına yemek yiyen, kölesini kamçılayan ve yardımını esirgeyenlerdir." Rezîn.

٩٧٠٨ أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ رﻓﻌﻪ إذا أﺻﺒﺢ اﺑﻦ آدم ﻓﺎٕن اﻟﺎٔﻋﻀﺎء ﻛﻠﻬﺎ ﺗﺴﺘﻜﻔﻰ اﻟﻠﺴﺎن ﻓﺘﻘﻮل اﺗﻖ اﻟﻠّﻪ ﻓﻴﻨﺎ ﻓﺎٕﻧﻤﺎ ﻧﺤﻦ ﺑﻚ إن اﺳﺘﻘﻤﺖ اﺳﺘﻘﻤﻨﺎ وإن اﻋﻮﺟﺡﺖ اﻋﻮﺟﺡﻨﺎ


Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Âdemoğlu sabaha çıkınca, azaların hepsi dili susturup şöyle derler: 'Bizim hakkımızda Allah'tan kork! Çünkü biz seninle beraberiz; doğru olursan biz de doğru oluruz. Eğri olursan biz de eğri oluruz.' Tirmizî
9708- Bu hadisi Tirmizî (2407), Hammâd b. Zeyd an Ebî's-Sahbâ an Saîd b. Cübeyr an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٧٠٩ أﻧﺲ ﺗﻮﻓﻰ رﺟﻞ ﻓﻘﺎل رﺟﻞ آﺧﺮ واﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﺴﻤﻊ أﺑﺸﺮ ﺑﺎﻟﺡﻨﺔ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻣﺎﻳﺪرﻳﻚ ﻟﻌﻠﻪ ﺗﻜﻠﻢ ﺑﻤﺎ ﻟﺎ ﻳﻌﻨﻴﻪ أو ﺑﺨﻞ ﺑﻤﺎ ﻳﻐﻨﻴﻪ


Enes radiyallahu anh'dan:
"Bir adam öldü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında bulunan başka bir adam onun için 'Ne mutlu ona, o cennetliktir!' dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Ne biliyorsun, belki o kendisini ilgilendirmeyen bir şey söylemiş, ya da muhtaç olmadığı bir şeyi kimseye (ihtiyaç sahibine) vermeyip cimri davranmıştır.'
9709- Bu hadisi Tirmizî (2316), Sül. b. Abdilcebbâr an Ömer b. Hafs b. Giyâs an ebîhî ani'l-A'meş an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

٩٧١٠ أم ﺣﺒﻴﺒﺔ رﻓﻌﺘﻪ ﻛﻞ ﻛﻠﺎم اﺑﻦ آدم ﻋﻠﻴﻪ ﻟﺎ ﻟﻪ إﻟﺎ أﻣﺮ ﺑﻤﻌﺮوف أو ﻧﻬﻰ ﻋﻦ ﻣﻨﻜﺮ وذﻛﺮ اﻟﻠّﻪ وذﻛﺮ اﻟﻠّﻪ ﻫﻰ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


Ümmü Habîbe radiyallahu anhâ'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İyiliği emredip kötülükten alıkoyması ve Allah'ı zikretmesi dışında, Âdemoğlunun her konuştuğu aleyhinedir." Tirmizî.
9710- Bu hadisi Tirmizî (2412), Muh. b. Yezîd b. Huneys an Saîd b. Hassân an Ümmü Sâlih an Safiyye binti Şeybe an Ümmü Habîbe senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٧١١ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ إن اﻟﻌﺒﺪ ﻟﻴﺘﻜﻠﻢ ﺑﺎﻟﻜﻠﻤﺔ ﻣﻦ رﺿﻮان اﻟﻠّﻪ ﻟﺎﻳﻠﻘﻰ ﻟﻬﺎ ﺑﺎﻟﺎ ﻳﺮﻓﻌﻪ اﻟﻠّﻪ ﺑﻬﺎ ﻓﻰ اﻟﺡﻨﺔ وإن اﻟﻌﺒﺪ ﻟﻴﺘﻜﻠﻢ ﺑﺎﻟﻜﻠﻤﺔ ﻣﻦ ﺳﺨﻂ اﻟﻠّﻪ ﻟﺎ ﻳﻠﻘﻰ ﻟﻬﺎ ﺑﺎﻟﺎ ﻳﻬﻮى ﺑﻬﺎ ﻓﻰ اﻟﻨﺎر ﻟﻤﺎﻟﻚ واﻟﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kul önemsemeden ve farkına varmadan Allah'ın hoşnut olduğu bir söz söyler, bu sebeple Allah cennette onun derecesini yükseltir. Yine kul dikkat etmeden, Allah'ın gazabını gerektiren bir söz söyler de Allah onu o kelime nedeniyle cehenneme yuvarlar."
Mâlik, Buhârî, Müslim ve Tirmizî.
9711- Bu hadisi Buhârî (23/4, VII, 184), Müslim (zühd 49-50, s. 2290) ve Tirmizî (2314), Yezîd b. el-Hâd an Muh. b. İbr. el-Teymî an Îsâ b. Talha an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧١٢ وﻋﻨﻪ رﻓﻌﻪ ﻣﻦ ﺗﻌﻠﻢ ﺻﺮف اﻟﻜﻠﺎم ﻟﻴﺴﺒﻰ ﺑﻪ ﻗﻠﻮب اﻟﺮﺟﺎل أو اﻟﻨﺎس ﻟﻢ ﻳﻘﺒﻞ اﻟﻠّﻪ ﻣﻨﻪ ﺻﺮﻓﺎ وﻟﺎ ﻋﺪﻟﺎ ﻟﺎٔﺑﻰ داود


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Erkeklerin -veya insanların- kalbini çelmek için konuşma sanatını öğrenen kimsenin Allah ne farzını, ne de nâfilesini kabul eder." Ebû Dâvud.
9712- Bu hadisi Ebû Dâvud (5006), İbnü's-Serh an İbn Vehb an Abdillah b. el-Müseyyeb ani'd-Dehhâk b. Şurahbîl an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

٩٧١٣ ﻳﺤﻴﻰ ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ أن ﻋﻴﺴﻰ ﺑﻦ ﻣﺮﻳﻢ ﻟﻘﻰ ﺧﻨﺰﻳﺮا ﻋﻠﻰ اﻟﻄﺮﻳﻖ ﻓﻘﺎل ﻟﻪ اﻧﻔﺬ ﺑﺴﻠﺎم ﻓﻘﻴﻞ ﻟﻪ ﺗﻘﻮل ﻫﺬا ﻟﺨﻨﺰﻳﺮ ﻓﻘﺎل إﻧﻰ أﺧﺎف وأﻛﺮه أن أﻋﻮد ﻟﺴﺎﻧﻰ اﻟﻨﻄﻖ ﺑﺎﻟﺴﻮء ﻟﻤﺎﻟﻚ


Yahya b. Saîd radiyallahu anh'dan:
"Meryemoğlu Îsa yolda bir domuza rastladı, 'Haydi selâmet içinde geç!'deyince kendisine: 'Bunu domuza mı diyorsun?' diye itiraz edildi. O da 'Ağzımı kötü söze alıştırmaktan korkuyorum' diye cevap verdi." Mâlik.
9713- Mâlik (Muvattâ, kelâm 4, s. 985) bunu an Yahyâ b. Saîd senedi ile tahrîc etti.

٩٧١٤ ﻋﺎءﺷﺔ أن رﺟﻠﺎ اﺳﺘﺎٔذن ﻋﻠﻰ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻠﻤﺎ رآه ﻗﺎل ﺑﺌﺲ أﺧﻮ اﻟﻌﺸﻴﺮة أو ﺑﺌﺲ اﺑﻦ اﻟﻌﺸﻴﺮة ﻓﻠﻤﺎ ﺟﻠﺲ ﺗﻄﻠﻖ ﻓﻰ وﺟﻬﻪ واﻧﺒﺴﻂ إﻟﻴﻪ ﻓﻠﻤﺎ اﻧﻄﻠﻖ ﻗﻠﺖ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺣﻴﻦ رأﻳﺖ اﻟﺮﺟﻞ ﻗﻠﺖ ﻟﻪ ﻛﺬا وﻛﺬا ﺛﻢ ﺗﻄﻠﻘﺖ ﻓﻰ وﺟﻬﻪ واﻧﺒﺴﻄﺖ إﻟﻴﻪ ﻓﻘﺎل ﻳﺎﻋﺎءﺷﺔ ﻣﺘﻰ ﻋﻬﺪﺗﻰ ﻓﺤﺎﺷﺎ إن ﻣﻦ ﺷﺮ اﻟﻨﺎس ﻣﻨﺰﻟﺔ ﻋﻨﺪ اﻟﻠّﻪ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ﻣﻦ ﺗﺮﻛﻪ اﻟﻨﺎس اﺗﻘﺎء ﺷﺮه


Âişe radiyallahu anhâ'dan:
"Bir adam içeriye girmek için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den izin istedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem adamı görünce: 'Falan kabilenin kardeşi ya da kabilenin oğlu ne kötüdür!' dedi. Adam içeri girince, ona gayet güzel davrandı, güler yüz gösterdi. Adam çıkıp gidince merak edip sordum: 'Adam daha girmeden hakkında o sözü söyledin, oturunca da yüzüne güldün, bunun sebebi nedir?' Şöyle buyurdu: 'Ey Âişe! Ne zaman terbiye dışı davrandığımı gördün! Allah katında kıyamet günü en kötü yere sahip olan, şerrinden korkulduğu için insanlar tarafından terkedilen kişidir.'
9714-Bu hadisi Buhârî (edeb 38/4, VII, 81; 48, VII, 86; 82, VII, 102), Müslim (birr 73, s. 2002-3), Ebû Dâvud (4791), Tirmizî (1996) ve Mâlik (hüsnu'l-huluk 4, s. 903), Muh. b. el-Münkedir an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧١٥ وﻓﻰ رواﻳﺔ اﺗﻘﺎء ﻓﺤﺸﻪ ﻟﻠﺴﺘﺔ إﻟﺎ اﻟﻨﺴﺎءى


Diğer rivayette:
"Çirkin ve kaba sözlerinden dolayı (insanların terkettiği)." Nesâî hariç, altı hadis imamı.
9715- Bu hadisi Buhârî (edeb 38/4, VII, 81; 48, VII, 86; 82, VII, 102), Müslim (birr 73, s. 2002-3), Ebû Dâvud (4791), Tirmizî (1996) ve Mâlik (hüsnu'l-huluk 4, s. 903), Muh. b. el-Münkedir an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧١٦ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ إذا ﺳﻤﻌﺘﻢ اﻟﺮﺟﻞ ﻳﻘﻮل ﻫﻠﻚ اﻟﻨﺎس ﻓﻬﻮ أﻫﻠﻜﻬﻢ ﻟﻤﺴﻠﻢ وأﺑﻰ داود واﻟﻤﻮﻃﺎٔ وﻗﺎل أﺑﻮ إﺳﺤﺎق ﺳﻤﻌﺘﻪ ﺑﺎﻟﻨﺼﺐ واﻟﺮﻓﻊ وﻓﺴﺮه ﻣﺎﻟﻚ إذا ﻗﺎل ذﻟﻚ ﻣﻌﺡﺒﺎ ﺑﻨﻔﺴﻪ ﻣﺰرﻳﺎ ﺑﻐﻴﺮه ﻓﻬﻮ أﺷﺪ ﻫﻠﺎﻛﺎ ﻣﻨﻬﻢ وأﻣﺎ إذا ﻗﺎﻟﻪ وﻫﻮ ﻳﺮى ﻧﻔﺴﻪ ﻣﻌﻬﻢ وﻫﻮ ﻟﻨﻔﺴﻪ أﺷﺪ اﺣﺘﻘﺎرا ﻣﻨﻪ ﻟﻐﻴﺮه ﻓﻠﺎ ﺑﺎٔس ﺑﻪ


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kişinin, insanlar helâk oldu, dediğini duyarsanız, anlayın ki o şahıs en fazla helâk olanların içindedir."
Müslim, Ebû Dâvud ve Muvattâ. Ebû İshâk dedi ki: "Ben Arapça metindeki 'ehlekuhum' sözcüğünü hem üstün, hem de ötüre olarak okunduğunu duydum."
Mâlik, bunu şöyle yorumlamıştır:
"Yani kişi, kendisini insanlardan üstün görerek ve onları küçümseyerek bu sözü söylerse, onlardan daha ağır şekilde helâk olur. Ancak tevâzu göstererek kendisinin de onlardan biri olduğunu kabul ederek bunu söylemişse bunda bir sakınca yoktur."
9716- Bu hadisi Mâlik (kelâm 2, s. 984), Müslim (birr 139, s. 2024-5) ve Ebû Dâvud (4983), Süheyl b. e. Sâlih an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧١٧ أﺑﻮ ﻗﻠﺎﺑﺔ ﻗﺎل أﺑﻮ ﺳﻤﻌﻮد ﻟﺎٔﺑﻰ ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ أو ﻗﺎل أﺑﻮ ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﻟﺎٔﺑﻰ ﻣﺴﻌﻮد ﻣﺎﺳﻤﻌﺖ ﻣﻦ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻳﻘﻮل ﻓﻰ زﻋﻤﻮا ﻗﺎل ﺳﻤﻌﺘﻪ ﻳﻘﻮل ﺑﺌﺲ ﻣﻄﻴﺔ اﻟﺮﺟﻞ ﻟﺎٔﺑﻰ داود


Ebû Kilâbe radiyallahu anh'dan:

Ebû Mes'ûd, Ebû Abdullah'a; ya da Ebû Abdullah Ebu Mes'ûd'a şöyle dedi:
"Hakkımda iddia ettikleri şey hususunda Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den ne duydun?" Şöyle dedi: "Senin hakkında şöyle söylediğini duydum:
"Kişinin delilsiz söz söylemesi ne kötüdür!" Ebû Dâvud.
9717- Bu hadisi Ebû Dâvud (4972), İbn e. Şeybe an Vekî' ani'l-Evzâî an Yahyâ an Ebî Kılâbe senedi ile tahrîc etti.

٩٧١٨ ﻣﻌﺎذ رﻓﻌﻪ ﻣﻦ ﻋﻴﺮ أﺧﺎه ﺑﺬﻧﺐ ﻟﻢ ﻳﻤﺖ ﺣﺘﻰ ﻳﻌﻤﻠﻪ ﻗﺎل أﺣﻤﺪ ﻣﻦ ذﻧﺐ ﻗﺪ ﺗﺎب ﻣﻨﻪ ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


Muâz radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her kim müslüman kardeşini bir günah yüzünden ayıplarsa, kendisi de aynı günahı işleyinceye kadar ölmez."
Ahmed: "Tevbe ettiği bir günah yüzünden bile olsa" diye ekledi. Tirmizî.
9718- Bu hadisi Tirmizî (2505), Ah. b. Menî' an Muh. b. el-Hasan b. e. Yezîd an Sevr b. Yezîd an Hâlid b. Ma'dân an Muâz senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi, ayrıca Muâz ile Hâlid arasında kopukluk olduğunu söyledi.

٩٧١٩ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﻛﻞ أﻣﺘﻰ ﻣﻌﺎﻓﻰ إﻟﺎ اﻟﻤﺡﺎﻫﺮون وإن ﻣﻦ اﻟﻤﺡﺎﻫﺮة أن ﻳﻌﻤﻞ اﻟﺮﺟﻞ ﺑﺎﻟﻠﻴﻞ ﻋﻤﻠﺎ ﻳﺼﺒﺢ وﻗﺪ ﺳﺘﺮه اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ ﻓﻴﻘﻮل ﻳﺎﻓﻠﺎن ﻗﺪ ﻋﻤﻠﺖ اﻟﺒﺎرﺣﺔ ﻛﺬا وﻛﺬا وﻗﺪ ﺑﺎت ﻳﺴﺘﺮه رﺑﻪ ﻓﻴﺼﺒﺢ ﻳﻜﺸﻒ ﺳﺘﺮه اﻟﻠّﻪ ﻋﻨﻪ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ümmetimin tamamı affedilmiştir, ancak günahlarını ilan edenler müstesna. Kişi geceleyin bir günah işler, Allah onu gizler, sabah olunca kendisi: 'Ben bu gece şöyle şöyle yaptım' der ve böylece Allah'ın gizlediği günahını ilan eder. Böylece o kişi, Rabbinin örtbas ettiği günahını sabah olunca ilan etmiş olur.
Buhârî ve Müslim.
9719- Bu hadisi Buhârî (edeb 60/1, VII, 89) ve Müslim (zühd 52, s. 2291), İbn ahî'z-Zührî an ammihî an Sâlim b. Abdillah an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧٢٠ ﺑﺮﻳﺪة رﻓﻌﻪ إن ﻣﻦ اﻟﺒﻴﺎن ﺳﺤﺮا وإن ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻢ ﺟﻬﻠﺎ وإن ﻣﻦ اﻟﺸﻌﺮ ﺣﻜﻤﺎ وإن ﻣﻦ اﻟﻘﻮل ﻋﻴﻠﺎ ﻓﻘﺎل ﺻﻌﺼﻌﺔ ﺑﻦ ﺻﻮﺣﺎن ﺻﺪق ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ أﻣﺎ ﻗﻮﻟﻪ إن ﻣﻦ اﻟﺒﻴﺎن ﺳﺤﺮا ﻓﺎﻟﺮﺟﻞ ﻳﻜﻮن ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺤﻖ وﻫﻮ أﻟﺤﻦ ﺑﺤﺡﺘﻪ ﻣﻦ ﺧﺼﻤﻪ ﻓﻴﻘﻠﺐ اﻟﺤﻖ ﺑﺒﻴﺎﻧﻪ إﻟﻰ ﻧﻔﺴﻪ ﻟﺎٔن ﻣﻌﻨﻰ اﻟﺴﺤﺮ ﻗﻠﺐ اﻟﺸﻰء ﻓﻰ ﻋﻴﻦ اﻟﺎٕﻧﺴﺎن وﻟﻴﺲ ﺑﻘﻠﺐ اﻟﺎٔﻋﻴﺎن أﻟﺎ ﺗﺮى أن اﻟﺒﻠﻴﻎ ﻳﻤﺪح إﻧﺴﺎﻧﺎ ﺣﺘﻰ ﻳﺼﺮف ﻗﻠﻮب اﻟﺴﺎﻣﻌﻴﻦ إﻟﻰ ﺣﺐ اﻟﻤﻌﺪوح ﺛﻢ ﻳﺬﻣﻪ ﺣﺘﻰ ﻳﺼﺮﻓﻬﺎ إﻟﻰ ﺑﻌﻀﻪ وأﻣﺎ ﻗﻮﻟﻪ إن ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻢ ﺟﻬﻠﺎ ﻓﻬﻮ ﺗﻜﻠﻒ ﻣﺎ ﻟﺎﻳﻌﻠﻢ اﻟﺮﺟﻞ ﻓﻴﺡﻬﻠﻪ ذﻟﻚ ﻋﻨﺪ ﻏﻴﺮه وأﻣﺎ ﻗﻮﻟﻪ إن ﻣﻦ اﻟﺸﻌﺮ ﺣﻜﻤﺎ ﻓﻬﻰ ﻫﺬه اﻟﻤﻮاﻋﻆ واﻟﺎٔﻣﺜﺎل اﻟﺘﻰ ﻳﺘﻌﻆ اﻟﺎﻧﺴﺎن ﺑﻬﺎ وأﻣﺎ ﻗﻮﻟﻪ إن ﻣﻦ اﻟﻘﻮل ﻋﻴﻠﺎ ﻓﻌﺮﺿﻚ ﻛﻠﺎﻣﻚ وﺣﺪﻳﺜﻚ ﻋﻠﻰ ﻣﻦ ﻟﺎ ﻳﺮﻳﺪه وﻋﻠﻰ ﻣﻦ ﻟﻴﺲ ﻣﻦ ﺷﺎٔﻧﻪ وﻗﺪ ﻧﻬﻰ ﻋﻦ ذﻟﻚ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺑﻘﻮﻟﻪ ﻟﺎ ﺗﺤﺪﺛﻮا اﻟﻨﺎس ﺑﻤﺎ ﻟﺎ ﻳﻌﻠﻤﻮن وﺑﻘﻮﻟﻪ ﻟﺎﺗﻌﻄﻮا اﻟﺤﻜﻤﺔ ﻏﻴﺮ أﻫﻠﻬﺎ ﻓﺘﻈﻠﻤﻮﻫﺎ وﻟﺎ ﺗﻤﻨﻌﻮﻫﺎ أﻫﻠﻬﺎ ﻓﺘﻈﻠﻤﻮﻫﻢ وﻗﺪ ﺿﺮب ﻟﺬﻟﻚ ﻣﺜﻠﺎ إﻧﻪ ﻛﺘﻌﻠﻴﻖ اﻟﻠﺎٓى ﻓﻰ أﻋﻨﺎق اﻟﺨﻨﺎزﻳﺮ ﻟﺎٔﺑﻰ داود


Büreyde radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bazı konuşmalar büyüleyicidir. İlimler içinde cehalet olanı vardır. Bazı şiirler hikmet doludur. Kaybolup giden sözler de vardır."
Sa'saa b. Sûhân der ki: "Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem doğru söylemiştir. Bazı konuşma büyüleyicidir; kimi insan haksız olur; ama güzel konuşması sayesinde hasmından haklı çıkar ve hak etmediğini elde etmiş olur. Çünkü büyünün manası, insanın gözünde bir şeyi ters çevirmektir. Yoksa gerçekten çevirmek değildir. Görmüyor musun, belâgat sahibi bir kimse, bir insanı över de, halkın kalplerini, övdüğü kimseye doğru kaydırır. Sonra onu kötüler, bu defa aynı insanların kalbini onun nefretiyle doldurur.
'İlimler içinde cehalet olanı vardır' sözü; kişinin bilmediği şeyde mübalâğa etmesidir. Böylece ilmi cehalete döner.
'Bazı şiirler hikmet doludur, sözü ile insanların ibret alıp istifade ettikleri şiirleri kasdetmiştir.
'Kaybolup giden sözler de vardır' sözü ise sözünü dinlemek istemeyen ya da ilgilendirmeyen birine sunman demektir. Zaten Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem insanları bu gibi davranışlardan nehyetmiş ve şöyle buyurmuştur:
'İnsanlara bilmediklerini anlatmayın!'
'Hikmeti, ehli olmayana bildirmeyin zira bu durumda hikmete haksızlık etmiş olursunuz. Ehil olandan esirgemeyin bu defa da ona haksızlık etmiş olursunuz.'
Buna ayrıca o, 'O, domuzların boynuna inciler takmak gibidir' diyerek de bir de örnek verdi. " Ebû Dâvud.
9720- Bu hadisi Ebû Dâvud (5012), Muh. b. Yahyâ b. Fâris an Saîd b. Muh. an Ebî Tümeyle an Ebî Ca'fer an-Nahvî an Sahr b. Abdillah b. Büreyde an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc etti.

٩٧٢١ ﻋﻴﺎض ﺑﻦ ﺣﻤﺎر أن اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻗﺎل ﻓﻰ ﺧﻄﺒﺘﻪ أﻟﺎ إن رﺑﻰ أﻣﺮﻧﻰ أن أﻋﻠﻤﻜﻢ ﻣﺎﺟﻬﻠﺘﻢ ﻣﻤﺎ ﻋﻠﻤﻨﻰ ﻳﻮﻣﻰ ﻫﺬا ﻛﻞ ﻣﺎﻧﺤﻠﺘﻪ ﻋﺒﺪا ﺣﻠﺎل وإﻧﻰ ﺧﻠﻘﺖ ﻋﺒﺎدى ﺣﻨﻔﺎء ﻛﻠﻬﻢ وإﻧﻬﻢ أﺗﺘﻬﻢ اﻟﺸﻴﺎﻃﻴﻦ ﻓﺎﺟﺘﺎﻟﺘﻬﻢ ﻓﻰ دﻳﻨﻬﻢ وﺣﺮﻣﺖ ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻣﺎأﺣﻠﻠﺖ ﻟﻬﻢ وأﻣﺮﺗﻬﻢ أن ﻳﺸﺮﻛﻮا ﺑﻰ ﻣﺎﻟﻢ أﻧﺰل ﺑﻪ ﺳﻠﻄﺎﻧﺎ وإن اﻟﻠّﻪ ﻧﻈﺮ إﻟﻰ أﻫﻞ اﻟﺎٔرض ﻓﻤﻘﺘﻬﻢ ﻋﺮﺑﻬﻢ وﻋﺡﻤﻬﻢ إﻟﺎ ﺑﻘﺎﻳﺎ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﻜﺘﺎب وﻗﺎل إﻧﻤﺎ ﺑﻌﺜﺘﻚ ﻟﺎٔﺑﺘﻠﻴﻚ وأﺑﺘﻠﻰ ﺑﻚ وأﻧﺰﻟﺖ إﻟﻴﻚ ﻛﺘﺎب ﻟﺎﻳﻐﺴﻠﻪ اﻟﻤﺎء ﺗﻘﺮؤه ﻧﺎءﻣﺎ وﻳﻘﻈﺎﻧﺎ وإن اﻟﻠّﻪ أﻣﺮﻧﻰ أن أﺣﺮق ﻗﺮﻳﺸﺎ ﻓﻘﻠﺖ رﺑﻰ إذا ﻳﺜﻠﻐﻮا رأﺳﻰ ﻓﻴﺪﻋﻮه ﺧﺒﺰه ﻗﺎل ﺳﺘﺨﺮﺟﻬﻢ ﻛﻤﺎ أﺧﺮﺟﻮك واﻏﺰﻫﻢ ﻧﻌﺘﻚ وأﻧﻔﻖ ﻓﺴﻨﻨﻔﻖ ﻋﻠﻴﻚ واﺑﻌﺚ ﺟﻴﺸﺎ ﻧﺒﻌﺚ ﺧﻤﺴﺔ ﻣﺜﻠﻪ وﻗﺎﺗﻞ ﺑﻤﻦ أﻃﺎﻋﻚ ﻣﻦ ﻋﺼﺎك ﻗﺎل وأﻫﻞ اﻟﺡﻨﺔ ﺛﻠﺎﺛﺔ ذو ﺳﻠﻄﺎن ﻣﻘﺴﻂ ﻣﺘﺼﺪق ﻣﻮﻓﻖ ورﺟﻞ رﺣﻴﻢ رﻗﻴﻖ اﻟﻘﻠﺐ ﻟﻜﻞ ذى ﻗﺮﺑﻰ وﻣﺴﻠﻢ وﻋﻔﻴﻒ ﻣﺘﻌﻔﻒ ذوﻋﻴﺎل وأﻫﻞ اﻟﻨﺎر ﺧﻤﺴﺔ اﻟﻀﻌﻴﻒ اﻟﺬى ﻟﺎ زﺑﺮ ﻟﻪ اﻟﺬﻳﻦ ﻫﻢ ﻓﻴﻜﻢ ﺗﺒﻊ ﻟﺎ ﻳﺘﺒﻌﻮن أﻫﻠﺎ وﻟﺎ ﻣﺎﻟﺎ واﻟﺨﺎءن اﻟﺬى ﻟﺎﻳﺨﻔﻰ ﻟﻪ ﻃﻤﻊ وإن دق إﻟﺎ ﺧﺎﻧﻪ ورﺟﻞ ﻟﺎﻳﺼﺒﺢ وﻟﺎ ﻳﻤﺴﻰ إﻟﺎ وﻫﻮ ﻳﺨﺎدﻋﻚ ﻋﻦ أﻫﻠﻚ وﻣﺎﻟﻚ وذﻛﺮ اﻟﺒﺨﻞ واﻟﻜﺬب واﻟﺸﻨﻈﻴﺮ اﻟﻔﺤﺎش ﻟﻤﺴﻠﻢ


İyâd b. Himâr radiyallahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hutbesinde şöyle buyurmuştur:
'Dikkat edin! Bugün Rabbim bilmediklerinizden bana öğrettiği şeyleri, size bildirmemi emretti:
'Kuluma ihsan ettiğim her şey helâldir. Kullarımın hepsini tertemiz yarattım. Sonra şeytanlar gelip onları dinlerinde şaşırttılar; şeytan kendilerine helâl ettiğimi haram gösterdi. Ortada hiçbir delil yokken onların bana ortak koşmalarını emretti.'
Allah yer ehline baktı, Arap-Acem Kitab ehli dışındakilerin hepsine gazap etti. Buyurdu ki: 'Ben seni ancak imtihan etmek için gönderdim. Uyurken ve uyanıkken okuyabileceğin ve suyun götürmeyeceği bir Kitâbı da Sana indirdim.'Ayrıca Allah bana Kureyş'i yakmamı da emretti; ancak dedim ki:
'Ey Rabbim o zaman benim başımı koparırlar, onu bir ekmek parçasına çevirirler.'
Allah: 'Seni ülkenden çıkardıkları gibi sen de onları oradan çıkaracaksın. Onlarla savaş ki, sana yardım edelim. İnfak et ki, sana da infak edilsin. Sen bir ordu gönder, biz de ilaveten beş misli ordu gönderelim. Sana itaat edenlerle birlikte sana başkaldıranlara karşı savaş!' buyurdu.
Dedi ki: 'Cennet ehli üçtür. Adalet sahibi, sadaka veren ve başarılı olan yönetici, merhametli, yumuşak kalpli, bütün müslümanları ve akrabayı gözeten; iffetli olan ve iffetli olmayı seven, çoluk çocuk sahibi.
Cehennem ehli ise beştir: Aklı olmayan, içinizde tâbi olarak bulunup aile ve malları olmayanlar. Tamahı gizli olmayıp en ince meselede bile ihanet eden kimse, ailen ve malın hakkında sabah akşam sana hile ve ihanet düşünen kişi.' Bu arada yalan, cimrilik ve hayâsızlığı da zikretti." Müslim
9721- Bu hadisi Müslim (zühd 63-4, s. 2197-8), Katâde an Mutarrif b. Abdillah b. eş-Şıhhîr an İyâd b. Hımâr asl-ı senedi ile tahrîc etti.

٩٧٢٢ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ رﻓﻌﻪ إﻧﻤﺎ اﻟﻨﺎس ﻛﺎٕﺑﻞ اﻟﻤﺎءة ﻟﺎ ﺗﺡﺪ ﻓﻴﻬﺎ راﺣﻠﺔ ﻟﻠﺸﻴﺨﻴﻦ واﻟﺘﺮﻣﺬى


İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İnsanlar, içlerinde işe yarayan bir tane deve bile bulunmayan yüz deve gibidir.
Buhârî, Müslim ve Tirmizî.
9722- Bu hadisi Buhârî (rikâk 35/4, VII, 189), Müslim (fad. sahâbe 232, s. 1973) ve Tirmizî (2872), Ma'mer ani'z-Zührî an Sâlim an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧٢٣ وﻟﻪ ﻓﻰ رواﻳﺔ ﻟﺎ ﺗﺡﺪ ﻓﻴﻬﺎ إﻟﺎ راﺣﻠﺔ


Onun diğer rivayetinde: "İçlerinde kullanışlı iyi bir deveden başka deve bulamazsın" diye geçer.
9723- Bu hadisi Buhârî (rikâk 35/4, VII, 189), Müslim (fad. sahâbe 232, s. 1973) ve Tirmizî (2872), Ma'mer ani'z-Zührî an Sâlim an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧٢٤ أم اﻟﻌﻠﺎء اﻟﺎٔﻧﺼﺎرﻳﺔ ﻗﺎﻟﺖ اﻗﺘﺴﻢ اﻟﻤﻬﺎﺟﺮون ﻗﺮﻋﺔ وﻃﺎر ﻟﻨﺎ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻣﻈﻌﻮن ﻓﺎٔﻧﺰﻟﻨﺎه ﻓﻰ أﺑﻴﺎﺗﻨﺎ ﻓﻮﺟﻊ وﺟﻌﻪ اﻟﺬى ﺗﻮﻓﻰ ﻓﻴﻪ ﻓﻠﻤﺎ ﺗﻮﻓﻰ وﻏﺴﻞ وﻛﻔﻦ ﻓﻰ أﺛﻮاﺑﻪ دﺧﻞ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻘﻠﺖ رﺣﻤﺔ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻚ أﺑﺎ اﻟﺴﺎءب ﻓﺸﻬﺎدﺗﻰ ﻋﻠﻴﻚ ﻟﻘﺪ أﻛﺮﻣﻚ اﻟﻠّﻪ ﻓﻘﺎل ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وﻣﺎ ﻳﺪرﻳﻚ أن اﻟﻠّﻪ أﻛﺮﻣﻪ ﻓﻘﻠﺖ ﺑﺎٔﺑﻰ أﻧﺖ وأﻣﻰ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻓﻤﻦ ﻳﻜﺮﻣﻪ اﻟﻠّﻪ ﻓﻘﺎل أﻣﺎ ﻫﻮ ﻓﻘﺪ ﺟﺎءه اﻟﻴﻘﻴﻦ واﻟﻠّﻪ إﻧﻰ ﻟﺎٔرﺟﻮ ﻟﻪ اﻟﺨﻴﺮ واﻟﻠّﻪ ﻣﺎأدرى وأﻧﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻣﺎﻳﻔﻌﻞ ﺑﻰ ﻗﺎﻟﺖ ﻓﻮاﻟﻠّﻪ ﻟﺎ أزﻛﻰ أﺣﺪا ﺑﻌﺪه أﺑﺪا


Ümmü'l-Alâ el-Ensâriyye radiyallahu anhâ'dan, dedi ki:
"(Ensâr arasında) Muhâcirler için kur'a çekildi. Bize Osman b. Maz'ûn düşmüştü. Onu evimizde misafir ettik. Ölümcül bir hastalığa yakalandı ve bu sebeple öldü. Yıkanıp elbiseleri ile kefenlendi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem içeri girdi. (Ölü Osman'a hitaben) dedim ki: 'Ey Ebû's-Sâib! Allah'ın rahmeti üzerine olsun! Senin hakkında hüsnü şehadette bulunuyorum ve (biliyorum ki) Allah sana ikram etmiştir.' Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
'Allah'ın ona ikram ettiğini nerden biliyorsun?"
'Babam anam sana feda olsun, ey Allah Resûlü! Allah (ona ikram etmeyip) kime ikram edecek?' dedim. Şöyle buyurdu: 'Ona ölüm gelmiştir. Vallahi onun için hayrı umarım. Vallahi ben Allah Resûlü olduğum halde bana ne muamele yapılacağını bilmiyorum.' Bunun üzerine: 'Ondan sonra kimseyi tezkiye etmeyeceğim' dedim.
9724- Bu hadisi Buhârî (cenâiz 3/2, III, 71; şehâdât 30/2, III, 164; menâkıbu'l-Ensâr 46/6, IV, 265; ta'bîr 13/1, VIII, 73-4; 27, VIII, 77), ez-Zührî an Hârice b. Zeyd b. Sâbit an Ümmi'l-Alâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧٢٥ وﻓﻰ رواﻳﺔ ﻗﺎﻟﺖ ورأﻳﺖ ﻟﻌﺜﻤﺎن ﻓﻰ اﻟﻨﻮم ﻋﻴﻨﺎ ﺗﺡﺮى ﻓﺡﺌﺖ اﻟﻨﺒﻰ ﺻﻠﻰ اﻟﻠّﻪ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﺬﻛﺮت ذﻟﻚ ﻟﻪ ﻓﻘﺎل ذﻟﻚ ﻋﻤﻠﻪ ﻟﻠﺒﺨﺎرى


Diğer rivayet:
Dedi ki: "Rüyamda Osman'ın akmakta olan bir pınarını gördüm ve gelip bunu Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'e anlattım. Şöyle buyurdu: 'Bu (gördüğün) onun amelidir.' Buhârî.
9725- Bu hadisi Buhârî (cenâiz 3/2, III, 71; şehâdât 30/2, III, 164; menâkıbu'l-Ensâr 46/6, IV, 265; ta'bîr 13/1, VIII, 73-4; 27, VIII, 77), ez-Zührî an Hârice b. Zeyd b. Sâbit an Ümmi'l-Alâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧٢٦ ﻳﺤﻴﻰ ﺑﻦ واﻗﺪ رﻓﻌﻪ إذا ﻛﺎﻧﺖ ﺳﻨﺔ ﺛﻤﺎﻧﻴﻦ وﻣﺎءة ﻓﻘﺪ أﺣﻠﻠﺖ ﻟﺎٔﻣﺘﻰ اﻟﻌﺰﺑﺔ واﻟﺘﺮﻫﺐ ﻓﻰ رءوس اﻟﺡﺒﺎل ﻟﺮزﻳﻦ


Yahyâ b. Vâkıd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"180 yıl geçtikten sonra, ümmetim de bekârlık ve dağbaşlarında münzevî bir hayat yaşamak helal kılınıp yaygınlaşacak. Rezîn.

٩٧٢٧ اﺑﻦ ﻋﺒﺎس رﻓﻌﻪ ﻣﻦ ﺳﻜﻦ اﻟﺒﺎدﻳﺔ ﺟﻔﺎ وﻣﻦ ﺗﺒﻊ اﻟﺼﻴﺪ ﻏﻔﻞ وﻣﻦ أﺗﻰ ﺑﻴﻮت اﻟﺴﻠﻄﺎن اﻓﺘﺘﻦ


İbn abbâs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Çölde yaşayan cefa bulur, av peşinde koşan gafil olur. Sultanın kapısına gelen ise fitneye uğrar."
9727- Bu hadisi Ebû Dâvud (2859), Tirmizî (2256) ve Nesâî (sayd 24, VII, 195-6), es-Sevrî an Ebî Mûsâ an Vehb b. Münebbih an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧٢٨ وﻓﻰ رواﻳﺔ وﻣﺎ ازداد ﻋﺒﺪ ﻣﻦ اﻟﺴﻠﻄﺎن دﻧﻮا إﻟﺎ ازداد ﻣﻦ اﻟﻠّﻪ ﺑﻌﺪا ﻟﺎٔﺻﺤﺎب اﻟﺴﻨﻦ


Diğer rivayet:
"Kul ne kadar sultana yanaşırsa Allah'dan o kadar uzaklaşır." Sünen ashâbı.
9728- Bu hadisi Ebû Dâvud (2859), Tirmizî (2256) ve Nesâî (sayd 24, VII, 195-6), es-Sevrî an Ebî Mûsâ an Vehb b. Münebbih an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧٢٩ أﺑﻮ ﻫﺮﻳﺮة رﻓﻌﻪ ﺻﻨﻔﺎن ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﻨﺎر ﻟﻢ أرﻫﻤﺎ ﻗﻮم ﻣﻌﻬﻢ ﺳﻴﺎط ﻛﺎٔذﻧﺎب اﻟﺒﻘﺮ ﻳﻀﺮﺑﻮن ﺑﻪ اﻟﻨﺎس وﻧﺴﺎء ﻛﺎﺳﻴﺎت ﻋﺎرﻳﺎت ﻣﻤﻴﻠﺎت ﻣﺎءﻟﺎت رءوﺳﻬﻦ ﻛﺎٔﺳﻨﻤﺔ اﻟﺒﺨﺖ ﻟﺎ ﻳﺪﺧﻠﻦ اﻟﺡﻨﺔ وﻟﺎ ﻳﺡﺪن رﻳﺤﻬﺎ وإن رﻳﺤﻬﺎ ﻟﻴﻮﺟﺪ ﻣﻦ ﻣﺴﻴﺮة ﻛﺬا وﻛﺬا ﻟﻤﺴﻠﻢ


Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cehennem ehlinden olup (dünyada) henüz göremediğim iki sınıf: Ellerinde sığır kuyrukları gibi kamçılar, durmadan insanları dövüyorlar. (Diğeri:) Giyinik, çıplak, başları deve hörgücü gibi sallayan kadınlar sınıfı. İşte onlar cennete girmeyecek ve kokusunu alamayacaklardır. Halbuki onun kokusu şu kadar, şu kadar mesafeden bile duyulur."
Müslim
9729- Bu hadisi Müslim (cennet 52, s. 2192), Züheyr b. Harb an Cerîr an Süheyl an ebîhî Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

٩٧٣٠ ﻣﻄﺮف ﺑﻦ ﻋﺒﺪاﻟﻠّﻪ ﺑﻦ اﻟﺸﺨﻴﺮ ﻋﻦ أﺑﻴﻪ رﻓﻌﻪ ﻣﺜﻞ اﺑﻦ آدم وإﻟﻰ ﺟﻨﺒﻪ ﺗﺴﻊ وﺗﺴﻌﻮن ﻣﻨﻴﺔ ﻓﺎٕن أﺧﻄﺎٔﺗﻪ اﻟﻤﻨﺎﻳﺎ وﻗﻊ ﻓﻰ اﻟﻬﺮم ﺣﺘﻰ ﻳﻤﻮت ﻟﻠﺘﺮﻣﺬى


Mutarrif b. Abdillah b. eş-Şihhîr, babasından radiyallahu anh:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Âdemoğlu, yanıbaşında doksandokuz ölüm (tehlikesi) olduğu halde tasvîr edilmiştir. Eğer bu ölüm tehlikelerini atlatırsa ihtiyarlığa düşer ve neticede (yine) ölür." Tirmizî.
9730- Bu hadisi Tirmizî (2150), Muh. b. Firâs an Ebî Kuteybe an Ebî'l-Avvâm an Katâde an Mutarrif b. Abdillah b. eş-Şıhhîr an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

٩٧٣١ اﺑﻦ ﻋﺒﺎس رﻓﻌﻪ ﻧﻌﻤﺘﺎن ﻣﻐﺒﻮن ﻓﻴﻬﻤﺎ ﻛﺜﻴﺮ ﻣﻦ اﻟﻨﺎس اﻟﺼﺤﺔ واﻟﻔﺮاغ ﻟﻠﺒﺨﺎرى واﻟﺘﺮﻣﺬى


İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:

(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hakkında birçok insanın aldandığı iki nimet vardır: Sıhhat ve boş vakit."
Buhârî ile Tirmizî.
9731- Bu hadisi Buhârî (rikâk 1, VII, 169-70) ve Tirmizî (2304), Abdullah b. Saîd b. e. Hind an ebîhî an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

٩٧٣٢ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ إن ﻟﻠّﻪ ﻋﺒﺎدا ﻳﻌﺮﻓﻮن اﻟﻨﺎس ﺑﺎﻟﺘﻮﺳﻢ ﻟﻠﺒﺰار واﻟﺎٔوﺳﻂ


Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah'ın öyle kulları vardır ki, insanları simalarından tanırlar."
Bezzâr ve Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta.
9732- Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma' X, 268).

٩٧٣٣ وﻟﻠﻜﺒﻴﺮ ﻋﻦ أﺑﻰ أﻣﺎﻣﺔ رﻓﻌﻪ اﺗﻘﻮا ﻓﺮاﺳﺔ اﻟﻤﻮٔﻣﻦ ﻓﺎٕﻧﻪ ﻳﻨﻈﺮ ﺑﻨﻮر اﻟﻠّﻪ


Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de, Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mü'minin ferâsetinden sakının. Çünkü o, Allah'ın nuru ile bakar."
9733- Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma' X, 268).

٩٧٣٤ اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد ﻗﺎل أﻓﺮس اﻟﻨﺎس ﺛﻠﺎﺛﺔ ﺻﺎﺣﺒﺔ ﻣﻮﺳﻰ اﻟﺘﻰ ﻗﺎﻟﺖ ﻳﺎأﺑﺖ اﺳﺘﺎٔﺟﺮه اﻟﺎٓﻳﺔ وﺻﺎﺣﺐ ﻳﻮﺳﻒ ﺣﻴﻦ ﻗﺎل أﻛﺮﻣﻰ ﻣﺜﻮاه ﻋﺴﻰ أن ﻳﻨﻔﻌﻨﺎ أو ﻧﺘﺨﺬه وﻟﺪا وأﺑﻮ ﺑﻜﺮ ﺣﻴﻦ اﺳﺘﺨﻠﻒ ﻋﻤﺮ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ


İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan, dedi ki:

"Üç ileri görüşlü (feraset sahibi) kimse vardır: Mûsâ Aleyhisselâm'ın eşi, daha evlenmeden babasına: 'Babacığım bunu işçi tut!' diyerek tavsiye etmiştir.
Yusuf Aleyhisselam'ın dostu, hani hanımına: 'Haydi buna ikram et, belki bize faydası olur ya da onu evlat ediniriz' demişti.
Bir de Ebû Bekr. Onun feraseti, Ömer'i halife yapmak istediği zaman müşâhede edilmiştir." Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de.
9734- Taberânî bunu iki tarikten rivayet etmiştir ki, bunlardan Muh. b. Kesîr el-Abdî adlı ihtilâflı râvinin bulunduğu isnâdının râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' X, 268).

٩٧٣٥ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﺎص ﻗﻴﻞ ﻟﻪ ﺻﻒ ﻟﻨﺎ أﻫﻞ اﻟﺎٔﻣﺼﺎر ﻗﺎل أﻫﻞ اﻟﺤﺡﺎز أﺣﺮص اﻟﻨﺎس ﻋﻠﻰ ﻓﺘﻨﺔ وأﻋﺡﺰه ﻋﻨﻬﺎ وأﻫﻞ اﻟﻌﺮاق أﺣﺮص اﻟﻨﺎس ﻋﻠﻰ ﻋﻠﻢ وأﺑﻌﺪه ﻣﻨﻬﻢ وأﻫﻞ اﻟﺸﺎم أﻃﻮع اﻟﻨﺎس ﻟﻠﻤﺨﻠﻮق ﻓﻰ ﻣﻌﺼﻴﺔ اﻟﺨﺎﻟﻖ وأﻫﻞ ﻣﺼﺮ أﻛﻴﺲ اﻟﻨﺎس ﺻﻐﻴﺮا وأﺣﻤﻘﻪ ﻛﺒﻴﺮا


Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan:
Ona denildi ki: "Haydi bize şehirlileri anlat!" Cevap verdi:
"Hicaz ehli fitneyi çok severler, fakat ondan bir türlü kurtulma becerisini gösteremezler. Iraklılara gelince, ilme düşkündürler, fakat ondan uzak dururlar. Şam ehli, Yaratan'a isyan pahasına yaratılana boyun eğmeye can atarlar. Mısırlılar ise küçükken uyanık ve yiğit, yaşlandıklarında ise ahmak olurlar." M. el-Kebîr
9735- Râvilerinden Ebû Umeyye b. Ya'lâ oldukça zayıftır (Mecma' X, 268).

٩٧٣٦ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ رﻓﻌﻪ ﻟﻜﻞ ﺷﻰء ﻣﻌﺪن وﻣﻌﺪن اﻟﺘﻘﻮى ﻗﻠﻮب اﻟﻌﺎرﻓﻴﻦ ﻫﻤﺎ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ ﺑﻀﻌﻒ


İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her şeyin bir madeni vardır, takvanın madeni ise ariflerin kalpleridir."
İkisi de Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'e ait zayıf bir senedle.
9736- Râvilerinden Muh. b. Recâ' zayıftır (Mecma' X, 268).

٩٧٣٧ أﺑﻮ أﻣﺎﻣﺔ رﻓﻌﻪ ﻣﺎﻣﻦ ﻧﺎش ﺑﻨﺸﺎٔ ﻓﻰ اﻟﻌﺒﺎدة ﺣﺘﻰ ﻳﺪرﻛﻪ اﻟﻤﻮت إﻟﺎ أﻋﻄﺎه اﻟﻠّﻪ أﺟﺮ ﺗﺴﻌﺔ وﺗﺴﻌﻴﻦ ﺻﺪﻳﻘﺎ ﻟﻠﺎٔوﺳﻂ ﺑﻀﻌﻒ


Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ölünceye kadar ibadete devam eden kişiye, Allah doksan dokuz sıddîk ecri verir."
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.
9737- Râvilerinden Muh. b. Atiyye es-Saffâr oldukça zayıftır (Mecma' X, 270).

٩٧٣٨ أﻧﺲ رﻓﻌﻪ ﺧﻴﺮ ﺷﺒﺎﺑﻜﻢ ﻣﻦ ﺗﺸﺒﻪ ﺑﻜﻬﻮﻟﻜﻢ وﺷﺮ ﻛﻬﻮﻟﻜﻢ ﻣﻦ ﺗﺸﺒﻪ ﺑﺸﺒﺎﺑﻜﻢ ﻟﻠﺎٔوﺳﻂ واﻟﺒﺰار ﺑﻀﻌﻒ


Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Gençlerinizin en iyileri kendilerini orta yaşlılara benzetenler, orta yaşlılarınızın en kötüleri ise kendilerini gençlere benzetenlerdir."
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta ve Bezzâr zayıf bir senedle.
9738- Râvilerinden el-Hasan b. e. Ca'fer zayıftır (Mecma' X, 271).

٩٧٣٩ ﺳﻬﻞ ﺑﻦ ﺳﻌﺪ رﻓﻌﻪ اﻟﻤﻮٔﻣﻦ ﻳﺎٔﻟﻒ وﻳﻮٔﻟﻒ وﻟﺎ ﺧﻴﺮ ﻓﻴﻤﻦ ﻟﺎ ﻳﺎٔﻟﻒ وﻟﺎ ﻳﻮٔﻟﻒ ﻟﺎٔﺣﻤﺪ واﻟﻜﺒﻴﺮ


Sehl b. Sa'd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mü'min ülfet eden ve kendisine ülfet edilen kişidir. Ülfet etmeyen ve kendisine ülfet edilmeyen kimsede hayır yoktur."
Ahmed ve M. el-Kebîr.
9739- Bu hadisi Ahmed (V, 335), Alî b. Bahr an Îsâ b. Yûnus an Mus'ab b. Sâbit an Ebî Hâzım an Sehl senedi ile tahrîc etti.
Heysemî, isnâdı hakkında "ceyyid" hükmü verdi (Mecma' X, 273).

٩٧٤٠ أم ﺳﻠﻤﺔ رﻓﻌﺘﻪ ﻣﻦ ﻟﻢ ﺗﻜﻦ ﻓﻴﻪ واﺣﺪة ﻣﻦ ﺛﻠﺎث ﻓﻠﺎ ﻳﻌﺘﺪ ﺑﺸﻰء ﻣﻦ ﻋﻤﻠﻪ ﺗﻘﻮى ﺗﺤﺡﺰه ﻋﻦ اﻟﻤﺤﺎرم أو ﺣﻠﻢ ﻳﻜﻒ ﺑﻪ اﻟﺴﻔﻴﻪ أو ﺧﻠﻖ ﻳﻌﻴﺶ ﺑﻪ ﻓﻰ اﻟﻨﺎس ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ ﺑﻠﻴﻦ


Ümmü Seleme radiyallahu anhâ'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Şu üç şeyden biri kendinde olmayan kimsenin amelinin bir değeri yoktur:
Kendisini haramdan uzaklaştıracak takva, sefihin kendisinden uzak durmasını sağlayacak hilm, insanlar içinde rahatlıkla yaşayabilecek ahlâk." Taberânî, M. el-Kebîr'de leyyin bir senedle.
9740- Râvilerinden Abdullah b. Müslim b. Hürmüz hakkında Ebû Hâtim: "Hadisi yazılabilir, ancak kavî değildir" demiştir. Diğer râvileri ise güvenilir kimselerdir (Mecma' X, 290).

٩٧٤١ أﺑﻮ ﻣﺎﻟﻚ اﻟﺎٔﺷﻌﺮى ﻗﻠﺖ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ ﻣﺎﺗﻤﺎم اﻟﺒﺮ ﻗﺎل أن ﺗﻌﻤﻞ ﻓﻰ اﻟﺴﺮ ﻋﻤﻞ اﻟﻌﻠﺎﻧﻴﺔ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ


Ebû Mâlik el-Eş'arî radiyallahu anh'dan:
Dedim ki:
"Ey Allah Resûlü! İyiliğin kemali nedir?" Şöyle buyurdu:
"Gizli hallerinde bile açık halinde yaptığın ameli yapman." Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de.
9741- Râvilerinden Abdurrahman b. Ziyâd b. En'am zayıftır. İhtilâflı bir başka dışında kalan râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' X, 290).

٩٧٤٢ ﻋﻤﺮان ﺑﻦ ﺣﺼﻴﻦ رﻓﻌﻪ ﻛﻔﻰ ﺑﺎﻟﻤﺮء ﻣﻦ اﻟﺎٕﺛﻢ أن ﻳﺸﺎر إﻟﻴﻪ ﺑﺎﻟﺎٔﺻﺎﺑﻊ ﻗﻴﻞ ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ وإن ﻛﺎن ﺧﻴﺮا ﻗﺎل وإن ﻛﺎن ﺧﻴﺮا ﻓﻬﻮ ﺷﺮ ﻟﻪ إﻟﺎ ﻣﻦ رﺣﻢ اﻟﻠّﻪ وإن ﻛﺎن ﺷﺮا ﻓﻬﻮ ﺷﺮ ﻟﻪ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ ﺑﻀﻌﻒ


İmrân b. Husayn radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Parmaklarla gösterilmek, günah olarak kişiye yeter."
"İyi olsa da mı?" diye sorduklarında: "Allah'ın esirgedikleri dışında iyi olsa da. Eğer kötü olursa zaten kendisi için bu hal kötüdür" buyurdu.
Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebir'de zayıf bir isnâdla.
9742- Râvilerinden Kesîr b. Murre zayıftır (Mecma' X, 309).

٩٧٤٣ اﺑﻦ ﻋﻤﺮ ﻗﺎل رﺟﻞ ﻳﺎﻧﺒﻰ اﻟﻠّﻪ ﻣﻦ أﻛﻴﺲ اﻟﻨﺎس وأﺣﺰم اﻟﻨﺎس ﻗﺎل أﻛﺜﺮﻫﻢ ذﻛﺮا ﻟﻠﻤﻮت وأﻛﺜﺮﻫﻢ اﺳﺘﻌﺪادا أوﻟﺌﻚ اﻟﺎٔﻛﻴﺎس ذﻫﺒﻮا ﺑﺸﺮف اﻟﺪﻧﻴﺎ وﻛﺮاﻣﺔ اﻟﺎٓﺧﺮة ﻟﻠﺼﻐﻴﺮ


İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
Bir adam dedi ki: "Ey Allah Resûlü! İnsanların en yiğidi, en azimlisi kimdir?" Şöyle buyurdu:
"Ölümü en çok hatırlayan ve ona en çok hazırlananlar. İşte onlar dünyada şeref, âhirette de Allah'ın lütuf ve affını elde etmiş seçkin insanlardır." Taberânî, el-Mu'cemu's-Sağîr'de.
9743- Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma' X, 309).

٩٧٤٤ اﺑﻦ ﻋﺒﺎس رﻓﻌﻪ ﻋﻠﻴﻜﻢ ﺑﺎﻟﺤﺰن ﻓﺎٕﻧﻪ ﻣﻐﺘﺎح اﻟﻘﻠﺐ ﻗﺎﻟﻮا ﻳﺎ رﺳﻮل اﻟﻠّﻪ وﻛﻴﻒ اﻟﺤﺰن ﻗﺎل اﺧﻨﻌﻮا أﻧﻔﺴﻜﻢ ﺑﺎﻟﺡﻮع وأﻇﻤﺌﻮﻫﺎ ﻟﻠﻜﺒﻴﺮ


İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hüzünlü olmalısınız, çünkü hüzün kalbin anahtarıdır."
"Ey Allah Resûlü! Hüzün nasıl olur?" diye sorulduğunda şöyle cevap verdi: "Kendinizi açlığa alıştırın ve susuz kalmayı öğrenin!" Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de.
9744- Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma' X, 310).

٩٧٤٥ اﻟﻌﺒﺎس رﻓﻌﻪ إذا اﻗﺸﻌﺮ ﺟﻠﺪ اﻟﻌﺒﺪ ﻣﻦ ﺧﺸﻴﺔ اﻟﻠّﻪ ﺗﺤﺎﺗﺖ ﻋﻨﻪ ﺧﻄﺎﻳﺎه ﻛﻤﺎ ﺗﺤﺎت ﻋﻦ اﻟﺸﺡﺮة اﻟﺒﺎﻟﻴﺔ ورﻗﻬﺎ ﻟﻠﺒﺰار وﻓﻴﻪ أم ﻛﻠﺜﻮم ﺑﻨﺖ اﻟﻌﺒﺎس


el-Abbâs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kulun Allah korkusundan derisi ürperdiği zaman, yaşlı ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi günahları dökülür."
Bezzâr. İsnâdında el-Abbâs'ın kızı Ümmü Külsûm mevcuttur.
9745- Heysemî, adı geçen râviyi tanımadığını, diğer râvilerinin ise güvenilir kimseler olduğunu söylemiştir (Mecma' X, 310).

0 yorum:

Yorum Gönder

Çok Okunanlar

Blog Arşivi