Tasavvuf ve Kanaat ~ İslami Bilgi

İSLAMİ BİLGİ VE BELGELERİN BULUNDUĞU İNTERNET BLOĞUDUR.

24 Aralık 2015 Perşembe

Tasavvuf ve Kanaat

Allahu Teâlâ buyurmuştur ki:
''Erkek ve kadınlardan kim, mümin olarak güzel amel işlerse, biz onu temiz ve hoş bir hayat içinde yaşatırız.''87
Müfessirlerin çoğu, dünyada yaşanacak hoş hayatın kanaat olduğunu belirtmişlerdir. Kanaat, Allahu Teâlâ'dan kuluna bir hediyedir. Hz. Resûlullah Efendimiz (s.a.v) buyurmuştur ki:
''Kanaat, tükenmeyen bir hazinedir.''88
Diğer bir haberde şöyle buyurulmuştur:
''Kim yakın arkadaş isterse, Allah yeter. Kim muhabbet edecek dost isterse Kur'an yeter. Kim zenginlik isterse kanaat yeter. Kim vaiz isterse, ölüm yeter. Bunların yetmediği kimseye de cehennem yeter.''89

Ebû Hüreyre'nin (r.a) rivayet ettiği bir hadiste, Hz. Resûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
''Şüpheli şeylerden sakın ki, insanların en güzel ibadet edeni olasın. Kanaat sahibi ol ki, insanların en çok şükredeni olasın. Kendin için sevdiğin şeyleri, mümin kardeşlerin için de sev ki, gerçek mümin olasın. Yakın komşuna iyilik et ki, gerçek mümin olasın. Gülmeyi azalt, şüphesiz çok gülmek kalbi öldürür.''90
''Allah onları güzel bir rızık ile rızıklandırır''91 âyetinin tefsirinde, güzel rızkın kanaat olduğu söylenmiştir.
Vehb (rah) demiştir ki: ''İzzet ve zenginlik çıkıp kâinatı dolaşırlar; nerede kanaatle karışlaşırlarsa, orada yerleşirler.''
Zebûr'da şöyle geçmiştir: ''Kanaat sahibi karnı aç da olsa zengindir.''
Tevrat'ta şöyle geçmiştir: ''Ey ademoğlu! Kanaat et ki zengin olasın. İnsanlardan uzak kal ki, tehlikelerinden selâmet bulasın. Hasedi terkedersen şerefini gösterirsin; az yorulur, çok istirahat edersin.''
Şöyle denilmiştir; ''Allahu Teâlâ, beş şeyi, şu beş şeyin içine koydu: İzzet ve şerefi, kendisine taatte. Zilleti, günahta. Heybeti, gece ibadetinde. Hikmeti, aç karında. Zenginliği kanaatte.''
Bir âlim der ki: ''Düşmanından kısas yoluyla intikam aldığın gibi nefsinin mal hırsından da kanaat ile intikam al!''
Denilmiştir ki: ''Kimin gözü insanların elindeki mala takılırsa, onun üzüntüsü çok olur.''
Anlatıldığına göre, Bâyezîd-i Bistâmî (rah), çölde bir arkadaşıyla birlikte elbisesini yıkadı. Arkadaşı, ''Elbiseyi üzüm bağının duvarına asalım'' dedi. Bâyezîd-i Bistâmî, ''Çamaşır kazığını insanların duvarına çakma'' dedi. Arkadaşı, ''Öyleyse ağaçlara asalım'' dedi, Bâyezîd-i Bistâmî: ''Olmaz, çünkü çamaşır ağacın dallarını kırabilir'' dedi. Arkadaşı, ''O halde otların üzerine serelim'' dedi, Bâyezîd-i Bistâmî, ''Olmaz, otlar hayvanların yiyeceğidir; onlara zarar verebilir'' dedi.
Sonra arkasını güneşe döndü; gömleğini sırtına aldı, bir tarafını kuruttu; ardından öbür tarafını çevirdi, orayı da kuruttu; böylece işini gördü.

87-en-Nahl 16/97.
88-Taberânî, el-Mu'cemü'l-Evsat, nr. 6918. Biraz farklı lafızlarla bkz: Kudâî, Müsnedü'ş-Şihab, I, 63; İbn Adî, el-Kâmil, IV, 191; Süyûtî, el-Câmiu's-Sagîr, nr. 6193.
89-Benzer bir hadis için bkz: Beyhaki, Şuabü'l-îmân, nr. 10556; İbn Ebü'd-Dünyâ, el-Yakîn, No. 31.
90-Ebû Nuaym, Hilye, X, 365; Beyaki, Şuabu'l-Îmân, nr. 11127; Kudâî, Müsnedü'ş-Şihâb, I, 639; Süyûtî, el-Câmiu's-Sagir, nr. 6422.
91-el-Hac 22/58.

0 yorum:

Yorum Gönder

Çok Okunanlar

Blog Arşivi